POŞONCESI üZERİNDE TESIRINE DAIR
.'
YE'NIBAZI
MONAKAŞALAR
.> • ",••••Hilmi Ziya ÜLKEN Etienne (¥lson, "saint Thomas saint 1\ugustin'i niçin tenkid etti" adlı m~aJe~ind'2, Garp orta ~ağında İbn Sina tesirile doğmuş olan bir :fel~ sefe cereYf!,nınıanlatmaktadır. Ona göre bu cereyan augustinisme fikk-lerini İbn Sjna'nın latince tercümelerindeki yeni görüşlerle uzlaştırmak ve cap.l~p.dırın~kta idi (1). ailşan'un augustin~sme avicenııisant adım verdi-ği bu c~reyan Garpta büyük İslam filozofunun ne kadar derin bir iz bı-rakt~ğı,nı göstermektedir. Bununla beraber, P. R. de Vaux'ya göre bu tesir çok sathidir, çünkü orada İ~)1 Sina'mn fikirleri kendisile ıesasta
uziaştırıl-ması ,ç.okgüç olan Augustin'in fikirlerine irc8. edilmiş veya onlar hesapına; ku)Uaııılmıştır.Halbuki asıl İb:ıı Sina t~sirini bu filozofun doğrudan doğru-ya ve s~d).k taraftarıarında.aramalıdır. R. d,e Vaux bunlann açtıklan ce-reyaI).,~Gilsorı'un b,ahsettiklerinden ayirmak için avicennisme latind,iyor. Vakaa bu fH.ozoflarartık islam düny~sında. bildiğimiz İbn Sına talebelerin-den oldukça farkhdırıar ve başka gayeler takib etmektedirler (2). Çünkü b:nnl~rın da birinciler gibi gayeleri İbIı Sina'nın felsefesini hıristiyanlıkla uzl~ştınna]{ ve hıristiyan the~logi'2'si. hesabıpa kullanmaktır.
İbn Sina/ya Harp Orta çağında Aristo'nun sadık bir şarpıi gö.zü ile bakılıyordu. Halbuki o Aristo'ya sadık değildi ve bu bakıIl?:danİb,n Rüşd'-ün haklı hücumlarına uğramıştı. Bununl~ beraber on,a orijinalFği,ni yeren cihet de Aristo'ya sadık olma.yışı idi. Orta çağda Guillaume d'Auvergzie, Roger Bacon, vb. ları İbn Sina;ya ,g.erek 'şarih gerek orijin.al filozöf ol~!~k büyük bir otorite gözü ileb~kıyor1ardı. Aristo'nun .eserlerinde alemin m.enşe'inden ,bahşedilmemesi, Allah meselesinin pek az yer alması ,Orta. çağ tilozofl~~ınıtatmin etmiyo~du. Halbuki İbn Sina, bu felsefeyi yemEf-lat.ı;ın:c,uluk>(n~o~I))~toniSıne)ile tamamlıyordu. Ayrıca skolastikleri ,meş-gul' edfı{ akıı ve İman nıünaseheti meselesine de büyük bir yerayırıyordu. ,l:tiı.k~t,a.hiret; ruhun ebediliği mesel'21erine cevap veriyordu. Bu vasıflar i~l~,m.'filozofununeserberini ~ıristiyarilar için cazip kılıyordu.
. .'.:P~~. ele V?-ux'lıqniz.ahına'göre13. Yij.zy.ılson.uP-dıı"hı)istiyanlığın fi~ kir mı,ıhiti, bÜh~~~aParis ÜniversiteSi büyük bir canlılık göstenneye baş-lamıştı. OsıTada başlıcaüçcereyan .-ı;ardı : 1) Theologie~sahasında, saİnt Auguştiıı'm:;fikirıeri;2) Felsefede. Pl~tQn;.3) Y;ine feİsefedeİskenderiye meJı:tebindendoğan bir c~reyan ki pseudo-Denis'e aitti (3). Bu üç cere-yanın karşımşması nıühim n:eticelerdoğurdu. İbn Sina sistemi bu
çatışma-.•...
:
. ~. .. "" , . {I) Eb, Gilson',Pourquei saint Thomas a crit;ique' salnt Augustin, Arclıives
i. d'Histoire ,doctrinaİe et litteraire' du Moyen-Age; Paris, 1926,pp. 5 ~ 127.
(2)' P. R. Vaux, Notes.et Textes sur I'Avlcennisme Latin aux conflıı:s des XII _
,'. xm
e~e siiıcI~,'Ji. Vrin, Paris, 1934. -.,'. ',,,. ,.,.,,',(3) Denjis zaimedilen, sözde _ Denis.
29
ları orta,dan kaldırmaya en müsait temel gibi görüldü. Bu temel üzerinde Denys, Augustin ve Aristo uzlaştırıldı.
Guillaumed'Auvergne latin İbn Sina'cılığının en mühım şahididir. ,
R. de Vauxonun tanıdığı ve zikrettiği İslam alim ve filozoflarını sayıyor.
i
Bunlardan ba.zılannı bir d'cfa bazılarınıbir kaç defa zikrettiği halde İbn!
Sina'yı eserlerinin muhtelif yerlerinde kırk defa, zikretmesi onun fikirle-tile ne kadar dolu olduğunu gösterir. Guiliaume onun ta'fiflerinden, ilim-i
ler sınıflamasından faydalanmış, ondan aldığı misalleri kullanmış, Kelama : ait fikirlerinde çok defa ona dayanmıştır. Gilson, yukarda zikrettiğimiz . büyük makalesinde Guillaume'un insan nefslerihakkındaki doktdnini mu- . farik Faal akıl fikrinden ayırdıktan sonra İbn Sina felsefesinden mül-!hem olduğunu gösterdi. De Vaux ruhun ölmezliği (İmmortalitate anİma) .
fikrini de ondan mülhem olduğunu söylüyor. Fakat bütün bunlara rağmen' her ikimüellif onunİbn Sina'ya .nereLerde hücum ettiğini ve ondan niçini
ayrildığını göst1criyorlar : O İbn Sina felsefesini hıristiyan imanına zıt! addetmekte ve bunun 'için Aristo'ya ve ondan sonra, İbn Sina'yahücum: etmektedir. Başlıca delilleri, de Vaux'ya göre, şunlardır: 1) Yaratıcı yaı
alemden öncedir, yahut değildir. Eğer önce gelmezse yaratıcı değildir.; ön-
i
ce gelirse bu, mevcut olmıyan zamanda öncelik ,olamaz; 2) Saf akıl daima! faaliyet halindedir ve bk an işlemezse, daima' işlemesinin hiç bir sebebiiyoktur. 3) Eğer alemzamanda başlamışsa, Allah bu alemden önce ha-'I
reketi zamanla ölçülmesi gereken başka bir cismi yaratabilirdi. Guillaume: bu hususlarda İbn Sina'nın delillerini kullanıyor. Ona hücum için kullan-' dığı kendi delillerinden bki şudur : Allah'ın daima tesir etmesi gerektiği' için Alemin ezeli olduğunu kabul etmek, yaratıcıyı zaruri, olarak iş.ıey~nl tabii sebeplerle bir görmek ve onun tam hürriyetini inkar, etmek, Allahın. iradesinin kendi değişme,zliğine halel getkmiyeceğini anlamamak demek-ı tir. Bu türlü hücıımlar İbnSina'ya karşı İslam aleminde de, bilhassa Ga-i zali'den sonraki filozof Kelamcılar tarafından bir çok defalar yapılmışı olduğunu burada a,yrıca açıklamaya lüzum yoktur.
Guillaume, İbn Sina'nın "Felek, Allaha tabi canlı bir varlıktır" şek-I lindeki kanaatini bir çok vesilelerle zikrediyor. Bu formül onun hoşunal gidiyor, fakat bazı düzeıtmelerle alıyÜ'rdu : "Feleklerin canlı ve yaratılmışj olduklannı söylemek iyidir, fakat onlar insani işlerle alakalı mıdır?" Bui noktada, ona göre İbn Sina hata etmektedir. İlk sebep foelekicevherlerle! birleşi.r ve nesillerin cycle'ini idare eder. Bu dağınık kuvvete"üniversel tabiat" diyor. Burada bir hakikat payı olmakla beraber esasında o buna mu
J
haliftir. Ayrıca İbn Sina'nın FaalAkıl (intelligantliaa.gens) nazariyesi dJ .Guipaume tarafından tenkid edilmektedir. İbn Sina,Aristo'dan sonra, .biiıçpklarile, beraber, ,Yaratıcının dışında bir sebepler serisinin olduğunu., kal1 b\l.l.eq~r. Onlar insan nefsl'c.rlnin Faal Akıl tarafındanyaratıldığını .kabul ediyorlar. BuakılbirdiF,tekdir, bütün cisimlerden ayrıdır. Maddenin tabl, olıf.ıiğuhareketten ayrıdır, Faal Akılonlara göre yalnız nefsi~rimizin fiiıı (efficiente) sebebideğildir,. aynızamanda gaye~sebebidir. Biz kemalimÜ zi ancak onunla;birleşlJlede buLuruz. Guillaume'a göre yanlışlık Faal aklii böylece AIHih'yeriiıe kaymadan ileri gelmektedir. Bu suretle' F'aal'akıUd, birleşen nefs!'2'Tİmi,zinvaziyeti ne'-olacaktır? İbn Sina maddeden başka bilL
lerivden ayrı olan insan nefslerinin mantıkan çok olmaması, tek cevherden il;>are'tolmasılazım gelir. Ölümden sonra, ruhların varlığına inanan bü-tün. dinler isebunun aksini gösterirler. Guillaume, de Vaux'ya göre bura-da İbn Sina'mn ,fikirlerine sadık d~ğildir ve mübalağa etmektedir. İb~ Sina ferdinefsin, ölmezliğini inka'r~ gitmiyor. Ruhun a,kli
.
birfaaliyeti vardır ki orada beden ona alet vazifesini görür. Nitekim biz de ilave ede-lim ki İbn Sina: Kitab an-Nafs, Rfsa.'mt aI-Adhhaviyya, Kitab aI-mebde va'I mead, vs. adlı psikolojiye ve din felsefel'ine dair bir çok eserindebu .fikri sa'rih olarak ifade etmektedir (4).Alemin ezeliliği, yaradışın zarureti, insan nefslerinin fiili ve gaye se-bebi olan ayrı Faal Akıl, vs. gibi bütün tezlerinde GuiIlaume, latinceye
ter-cÜIT{eleriIetamdığı İbn Sina'ya hücum etmektedir. Bu yüzden 1210 ve
1215 ka'rarnamelerile Aristo şerhleri ve bu arada İbn Sina'mn eserlerinin okutlılması Kilise tarafından yasakedilmişti.
.~'Guillaume Aristo ve İb~ Sina'yı tenkid ederken muhitinde büyük İs-lam filozofundan faydalanan başka garplılar da bulunuyordu. Fakat bun-lar; de Vaux'nun tabirile, kendisi gibi onu hıristiyanlıkla uzlaştıran avicen-nisant'la'r değil, İslam filoz~funu her, ba,kımdan takib eden
avicennistı~"le.r-di. j:bıı Sina'ya; madde vasıfasile ruhun taşahhus'unu kabul ettiği için hü-cum ettiğini, .ve böyle bir :eikrin ruhunölmezliğini inkar demek olduğu hak-kındakidüşüncesini gördük. Bununla beraber, bufikrin taraftarları var-dı. Boece fertlerin ayrılığının yalnız ~ra,zlardan ileri geldiğini söylüyordu. Boece ile İbn Sina'yı birleştiren birkısım müellifler yine hıristiyan1ardı. De' Vaux'nun ifadesile, onla~inhıristiyan imanınakarşı geldikleri de mu-h~kkak değildir. Nitekim Albert le Grand ve SaintThomas böyle bir uz-,laştırmanın mümkün olduğunu' sonradan isbat edeceklerdir; 13 ncü yüzyıl
başl::ı.rında GuiU~ume d'Auxerre,önce alemin ya'radılışı fikrinimüdaraa ederken Procession (SudiUr) ,nazariyesine ve bu fikirde olan İbn Sina'ya hücum ediyordu. Fakat bunlardan bir kısım" hısritiyan filozofunun 'Ah~stin otoritı.=sine dayandığım görünce hayrette kaldı. Tez şu idi":
du-yula'rla kavranan alem doğrudan doğruya Allahtan çıkamaz, çünkü
beple netic~ arasında benzeyiş vardır. Değişmez ve hareketsiz olan ilk se-bep bozulan ve değişen varlıkları doğrudan doğruya meydana, getiremez; Bu deliLbütün sudr,rcu na,zariyelerindelilidir. Onlar bir yaratıcı ile bir çok 'yaı:atılm:ışın, tezadını kal<hrmaya çalışmaktadırlar. Başında İbn Sina'
bulunan bu görüşten böyl'2ce sonrada!.! G. d'.ı\uxerre de faydalandı. "
Yine Rde Vauxgösferdi ki Albert le. GrandSumma de creaturİs'de
alemiı-i.ezeliliği meselesini ele alıyor. Bu fikri isbat için ileri sürülen bütün c1eliller_Aristô'nun otoritesine, .daYl'myör.Fakat daha sonra "hadis" (})lan e3erlerin çokluğu m~selesini de tamamen 'İbn Sina'nın'fikirleri üzeL'inde münakaşa etmekt,edir:
'(4) İ6iı Sin'a;nın din felsefesi ıçın :,Hamude' . Garralıe, İbn, Sina beyn ad-din
va'I-Felsefe; Louis Gardet, La Pensee Religiense d'Avicenne, Vrin, 1951;"H
Z. Ülken İslam Felsefesi Tarih,ı; İstanbul Edebiyat Faküıtesi, 1~55; İbn
,. ;,' Sina'nın" psikoloji .. ve din'. felsefeSi . risılJeleri için bk. : .G. Anaw:ati, La
" Bibliographie dıAvicenne,1951; Qsman Ergin, İbn Sina Blbliyografyası,
..1938 İbn Sina Jübile'kitabl. içinde. Aynı zatın ayrıca : İbn Sina.
3'0
Roger Bacon, de Vaux'ya göre, yalnız biravicenmsaht degildir; ~bu' nokta' da Giİson'u tenkid ediyor- daha ileri giderek bir aviceiıniste'dir. 13
üncü yüzyıl müellifleri arasında İbn Sina'nın hayatı ve eserleri hakkında. en iyi bilgisi olan odur. O İbn Sina'nın latinceye tercümeleriiıi tamamen
bilmekle kalrluyol", bunlar dışında arapçabaşka eserleri olduğunu da. bi-İiyor. Onun yalnız felsefeye ait eserlerini değil, astronomiye, bbba, al-, chilhie'ye ait eserlerini de biliyordu; empiriste bir filozof olması
bakımin-dan, onun bütün bu araştırmalanndan geniş mikyasta faydalanmış, ton
Sina hakkında skolastiklerin' mahdut görüşlerine saplanm2;IDıştır. Nitekim Alfred l'Anglais de İbn Sina'yı bu tarzda geniş olarak tetkik etmişti ve o
da Bacon gibigeniş manasile bir avicenniste idi. Bununla beraber, de
Vaux'ya göre Rog~r Bacon'un İbn Sina'ya derin hayra.nlığı onun, bazı ha-talarını dUzeEtmesineve hakkında bazı tenkitler yapmasına mani olma-mıştır. Meseİa gök kuşa,ğının sebebini bilmediğini ve meleke (habitlıs) yi izah etmediğini işaret ediyor. Et. Gilson, Bacon'un tllmnination (tshrak) hakkındaki tezinin ayn Faal Akıl te,zine bağlı olduğunu' gösterdi. Bu da Bacon'un avi:ceiıniste manzarasıdır. Roger Bacon İbn Sina'da ruhunöl-mıezliği,Feleklerin saadeti (Matitnde), bedenlerin haşri, yaradış,melek-lerin mevcudiyeti fikiryaradış,melek-lerini buluyor. Nitekim orada Ruh~ul-KlldS (Saili.t-Esprit), zamanda alemiş başlangıcı fikirlerini de bulduğunu İddia edi-yor. Aynca İbn Sina'yı İçbmai ahlak, sitenin teşkilatı, hattason gayeler ve 'din felsefesi hakımındim da takibetinektedir. Bacon'a, göre AlJJiı.hezeli ve enedidir ve onun ebediliği sonsuz bir iktidan tazammun eder. Sonsuz iktidar sonsuz mahiyeti ve bundan dolayı da sonsUz iyilik ve hikmet! ge-rektirir. Eğer ilksebebin kudreti sonsuz ise alem de yaratılabilir. O haı-de onun hikmeti bir maksada göredir, ve iyiliği bunu gerektirir. Öyle ıs'e
o zaorur1olarak alemi meydana getirir (Opusmajus) . İbn S~na da aynı
düşünce tarzı ile aynı neticeye varmıştı. (Et. Gilson,:Les Sources, ete. Archives, 1930).
De Cansis prlınis et secundis adlı eser bir müddet İbn Sina'ya aH
edilmiştI: Çünkü anonim müellif daima ondan mülhem olmakta-dır. İSmi•. ni .zikrEitmedenüç dafa İbn Sina'nm Me'tafizik'ine bir defa da daha, açıkca
De
Anima'sına müracaat ediyor. Başkabk yerde yine ishnzikrelriıedeiı ondanp,a:i:ıajfa~iıakle~Hyôr.çogu' ker.~bnu'hülasa veya, serbest a:dapte"edi-yol". K,i.tabın kadrosu ve hakim temaları tamamen İbn Sina'ya 'afttir.An.
cakesasta yine . Augustin tesiri hakimdir. De Va,ux'ya göre Liber~de
Causis~i yalnız bir compilation saymak doğru değildir. Vakaa eser bir
me-tinler mozayiği manza'rasını gösteriyor; fakat müellif bünu tembellik sev-kile yapmıyor',. zamanının adetlerine uyuyor; Albert le' Grand'm bir çok eserleri bu tarzda meydana gelmiştir. Bu yahiızbir t-elif tarZı' değil, bii' isbat metodudur ki, buna otorite vasitasile"i~'b~t' (~ôdtıs auth~ritictis) deniyor. morit~ (AuctoritaS) olarak zikrettiği bazen.A;fisto ve şarihl~ri, bazan yalnız İbnSiqa,'dır. Bu t~lif tarzı Gamta, skola~tikin tainteşekkü-mnügösteriyor. ~. "
De 'Dlvisio~e naturae gibi mllellifi. biıiiı~iy~~'bir' eserde de u,zlaştır-~agaytet1~hıçinae İ1;)11Sina'nıl1götilş1~ri!'lfişm:.eı::ıhıristiyaıilaştınldığı gibi, Au~ustin'in fikirleri de kİsmen laikleşHriliyor. Bu kitaba göre ya- ~
r~tıldar saf akılqan maddeye doğru açıl~n bir mertebelenmeyle Allah-t~ıı s"!:1dH!ed~rler. :Bu y~ratılmış Akıllarda, fikirler aşağı eşyaya' n~lln'e h~HI}ded~ğil, ilahi tecelli (Tlıeopbanie) halinde geçerler.Eşy~yı' önce
4J.lliJıt~, sônra k~ndilerindıe bilirler. Yalnız Deııyş'e göre bu Akıllar, hıris~ tiYfln v~hyinin Melek'leri~r. ¥üellif bunİan İbn Sina'nın bahsettİği "Fe-l~klerin Akılla,rı"ndan (5) çık~rıyor. HıristiyanlıktakİTecelli ve' Sudur (~mıtnıtQo", et Processjon) felsefesi bpylece tamamen İbn Sina'dan geli-.Y9P.A-~~U~rı:p.~rt~pesip.9-ederece derece iflen=k c~l3imler'dünyasınav~rılır. Cisin~.lerinmadd~sine ~elince, o da, m~ddi olmıyan unsurların terkibinge~ doğmuştur: nevi, şuret (forme), arazlar, gibi. Bunlar yalnız akılla kavra-q.~bili;rler.¥ı:ı.ddi varlıklar d~ğişebilir, bozulabilir olsa bile prensipleri
bÖy~
"'"- .
..~.".
. '. .... . ,,- .' ... -....le değildir. Bu fikjr de Oııa Scot Erigene'den geliyor. Fakat anonim ~e Ca~si8ımüellifiburaya, yine İbn Sina'danaldığı bir düşünceyi ilaye ediyor. : '~F,orıp.ap.cak bir maddede, madde de bir formda gerçekleşince vardır. Maddeye varlığıpı veren formdur." Buradan tekrar ilk sebıebe geçiyor. ~ik seb.epin tesir tarzı İbn Sina'dan alınmış bir mukayese ile izah edilmekte-dk : Sun',i bir form hayal ettiğimiz zaman, o gerçekleşmeden önce bir niyet halindedir. Nitekim. kendi kendisi hakkındaki' bilgi ile nk sebep aşa-ğı yarl~kla:ı;'lmeydana getirir. Öyle isıe bütün yara'bklar ilk 'önce ondan
"ç*ar
v~Qnı;ı.
en fazla b'enzerler. .B,u h,em kendi üstündeki İlk formu, hem kendi aıtındaki müşta,k for-mubiİen bi'f akıİdır.' Burada da İbn S~na görülüyor. Fakat müellif
De
•~. o"•• ' __' •. '~.~ ~> •• .' -'
pı~~s'e goğru ö~retimi ikiye bö~üyor, peCa!JSis'i takiben Akıllarda,
ın~~;ııl (iııte1tigible) formların da akılolduklarını söylüyor. Bu va1?-deti ,l:lozrr.ı~yan~esret oplarda, yapılabilecek biricik bölünüştür. Akıl heı- şeyin ~lçi;lş!idiir,ve puölçü ezeliyetin cüz'i ,zamanları kuşatışı gibi bir ölcüdür.
Akıl her şeyin ölçüsüdür. Akıl aynı zamanda İrade ve Hayattır. Fakat
>'. •~ı. . • • ..• '. •'. • . .
o,nun ~1ra~esive Hayatı bizimkHer gibi değildir. Buna mukabil,~eI7#in ~e!!:lil>i.~img~~bibir anlama gücüne, bir arzugücüne sahiptir.O~un a~r,;H-~u İlk ~şebepıe~ideşmektir ve ona ulaşmak için kendi Feleğinin cisı:pip.i,
w.-re:\{etet,ti;rir. Bilinmiyen müellif bütüri bu tahlillerde tamamen ~b,n.•.s~ri~yı ,t~lrip ;e~nı.ekted.ir.A~c~k izahları hayli müphemdir. İbn Sina'yı,l)e"C~¥S~s ve ~ı;i;gep.e'~ekarıştırmaktadır. Feleklerin Nefslerinde bu iştihave i,rade güçlerinin ikiliğini anlatan İbn Sina, onların Akıllarda bulunuşunuinkar :~~_~~.!~imsiz'~üelJ.?fte bunu aynı s~Tetle inkar etmektedir. Fakat-buradaŞri:g,~:ı:ıeve DeCausis'~n Akıllan ileFelekl~rin Nefs'lerini birleştiriyor, ve onlarda aynı bilgi vehareket tarzlarını görüyor. Varlıkların İlk sebepten ,i';'dur~nu anlattıktan sonra, bu Ilk sebebi bilip bi1emiyeceğimizi~~ruyor.
,",'._",••••.#, ~. -... ..,
:Şunun için de İnsanın bilme tarzını izah ediyor. Başta, bütün Nur'un 1?ize
iı~
sebeptengeldiğini söylüyor. Fakat sonra Akıllannbölünüşünegeçi-.'
-yor : kuvve halinde akılla fiil halinde aklı ayırı-yor. Her ikisi de nefse ait-tir ve g~rçekte ayrı değildir. Kuvv~den fiile geçen aynı akıldır. Duyular 9-¥Y11Ia,ra,ai,tfo'rmlada, beslendikleri zaman ~kıı üstün .alemden ,bozUım~k
bi~ıp.ezformlan alır. O, kendi baş~a, karanlıktan ibarettir; fakat Faıu A..kıllahideşince üstün alemden nur alır, formları alır ve fiil halinde akıl
oi~~. İşte burada tamamen İbn Sina nazariyesini görüyoruz.' Müellif
31
bunlan Augustin'in ffi'etinlerilekarşılaştırarak uzlaştırmak istiyor. Augus-tin'de Allah nuru nefslerimizin aydınlanması için zarurı olan Güneş gibi
tasavvur edilmiştir. Daha yukardaaym sözleri naklederken' Güiıeşin;
"Akl" oLduğunu söylüyordu. Formlar)nsan aklına dışardan verilirİer ve maddeden ayn bir form (6) olan Akıl'dan gelirler. Bu kazanılmış formlar
(adeptlls) bize gelmeden önce IntemgenHa adeptus (7) denebilen bu
Akıl'da hulunmaktadırlar. De Vaux'ya göre bu fikrin ona Alexandre
d'Aphrodise'den gelmesi de muhtemeldir, fakat bunun
ehemmiye-ti yoktur. Eğer bilgi mekanizmamız bu ise, İlk sebebe ulaşabilir nii~ i
yiz? Müellif bunukatiyetle reddediyor. Tecrübeden hareket edilirse, hiç.bi~ risinin duyularla kavranmış olmıyan ruha kadar gidemiyeceğimeydan~ dadır. Ve bu halde İlk sebep mutlak olarakidrakimizin dışında kalır. Mü-him olan nokta: şu ki, o hunu isbat içiİl Augustin'in De .Trinitate'silie baş-vuruyor ve kendi agnosticismine hıristiyan mütefekkirini iştirak ettiri-yor. Fakat üstün alemden nuru alan insan aklının bu yoldan Allah'a bir ge- ! çithulacağı düşünülebilir. Augustin'in hal şekli budur. Halbuki isimsiz mü-ellif bu yolun kapalı olduğunu söylüyor. Augustin'in metinleri üzerinde , düzeltmeler yapıyor ve Allah hakkında her türlü bilgi irrikanını kaMırıp bu reddedişinin sebebini de şöyle anlatıyor: akılbir şeyi, ancak bu şeyin formuna sahip olduğu zaman tam bilgi ile bilir. Bunun için, kendisinde bütün formlar bulunan Allah'ın üniversal ilmi Vardır. Yine bunun için in-sıl.n, ancak kendisinden aşağı varlıklara ulaşabilir. Fakat İlk varlık hiç bir zihin tarafından tasavvur edilemez. Kitap bu suretle bitiyor. Gilson
QU esere A,:ugustinisme avicennisant'm son haddi gözü ile bakmaktadır".
De Vaux iSe orada bariz' bir avicenmsme görmektedir. İbnSina'mn en
cesur sahifeleri burada tötuşsuz benimsenmiştir. İbn S~na,eserehakim-dir. Buna mukabil Erigene ve AugustIn, te'viI yolu ile ve çok
de;ğiştirile-rek orada yer alıyorlar. Vakaa Erigene'in ve Denys'in metinleri yine İbh Sina'nın cosmisme'i içinde hıristiyan i ,bir terkibe giriyorlar. Fakat bu sırf görünüşten ibarettir. Aslında zihniyet büsbütün faTklıdır. Herİle
ka,-dar pseudo Avicenne'in tasavvur ettiği alemde maddeden ayn Akılların -yeri varsa da, Felekler mertebelenmesinin yeri ol~p olmadığı sorulabilir.
Fikri İşrak (IlIumination) ve Allahı bilme kudretsi,zliğimize ait son ki-sım için de mesele aynıdır. Denys aklımızın zaafım buna benzer bir lisan-la ifade ed~yor. Augustin de vakaa aklın hudutlisan-larını kabuı ediyord~. Fa-kat bu itiraf Denys'e TMologie Mystiqueyolunu açıyordu. Augustin'i ise '
imamn ışıklannı aramaya götürüyordu. Halbuki isimsiz müenif burada.
duruyor. Bu bilmezlik ile-kanaat ediyor. Bu noktada İbn Sina' mn tesiri
büyük olmakla beraber, De Vaux'nunbahsettiği latin İbn Sina'cılığımn
a.şılniakta olduğunu, yeni bir agnosticisİne istikametine girildiğini söy-lemek lazımdır.
Henry Corbin daha yakın senelerde Garp Ü'rta çağındaki bu iki İbn ,Sina tesirini İran'da inkişaf. eden ve.illlı:minisme (İshrakiyya) şeklini alan '-başka bir İbn Sina cereyam He muka,yese ediyor. Ona göre İran Avicen-nisme'i yeni eflatunculuktan mülhem olmakİa beraber eski İra,n
doktrin---_.,
(6) Al - surat al - mufaraka
(7) Al -akl al - müstefM
leri ve Kur'anın imanı ilk beslenmiş bir melekler nazariyesi (angelologie) üzerine dayanmaktadır. Şarkın bu eski doktrini ile eski cosmogonie ve eski astronomie sistemi arasında nasıl bir ahenk va'rsa, aynı suretleH.
Corbin'e göre, Garbındaha Orta çağda geçirmiş olduğu
theologi1quein-kılap ile onun Copemic'den beri kazandığı yeni kainat göriişü arasında da sıkı münasebet va'rdır (8). Corbin'e göre avicennisme'in iki esaslı latin tefsiri arasındaki fark şu suretle ifade edilebilir : Augustin'ci tevil, bir yandan Faal Aklın illumination rolünü veinitiyazlarını .personel Anaha vermektedir; bu filozoflar Saint-Esprit ile Cebraili aynileştirmektedirler.
Öte yandan Saint-ESprit'dl,m ibaret olan bu Melek'in bu Faal Aklın İın-tiyazlarının kaldırılması, İbn Sina cosmogonie'sini reddetmek demektL Ya-ni bu suretle yaradışın orta hadleri olan Feleklerin mertebeleri reddediie-cektir. Hakiki İbn Sina'cılık böyle bir durumda tamamenbozulacaktır. Gilson şöyle diyordu : "Orta çağ augustinciliğinin Saint Thomas tarafın-dan tenkid edilmesi hakikatte onun ta,zammuriettiği İbn Sina neo~plat6~ nisminin tenkid edilmesi demektL" Başka bir yerde de şöylediyor: "Augustiriisme avicennisant'ın mümessilleti Augustin'in illumination na-zariyesini formüle etmek için, İbn Sina tesiri altında Aristo terminoloji-sini benimseyen theologien'lerdir." (9) Augustin, işrakı verenin bizim
Faal, aklımız olduğunu, asla söylememişti. "On Akıl"'nazariyesindtm de haberi yoktu. Halbuki İbn Sina'ya göre illumination' insan aklına ma'kul formları verir. Bu formlar Melek'ler tarafından V'2rilmişlerdir. İbn Sina
doktrininde insan aklı formtan tecrid etmez, ancak Meleğin ona işrak
edeceği ma' kul (intelligible) forİn'u almaya hazırlanır. Bu işra,k Melek-deri gelen bir tecelli (veya Sudur) dur, insan aklının yaptığı birtecrid değildir. Corbin'e göre Garp felsefesi ile Ibn Sina'cılık şu beş noktadan çatışmışlardır: l),Hıristiyan kelamcısı İbn Sina'nın ezell ve zaruri tecelli £ikrini,yap.i bilme ile yaıratma'yı aynıleştirmesini, ilahi Akılda zarureti 'Teddeder. Onda yaradış fikri, Allahın İradesinin ezeli fakat hür olduğu-nu tazammtin eder. Ancak Corbin'in bu işareti yalnız İslam filozofları için doğrudur. Geniş manasile İslam felsefesinin en mühim unsurlarıolan the-ölogien'ler (mütekellimin) den büyük bir kısmı Allahı "fail-i mUhtar" diye kabul ederler ve bu noktada hıristiyan theologien'leri gibi' filozoflara hü-cum ederler. 2) Ayrı Akıllar (al-ukul-al-mufal'aka) varlıklarını ilk varlık-tan deruni bir ,zaruretle alan birvarlık derecesi olarak İbnSina felsefeSin-de yer alır. İlk varlık oruara, varlık vermemezlik efelsefeSin-demez, zira kendisi zaİ'Url , 'varlık' (Vacib al-vücud) dli'r (Deus detenninatus). Onlar mahiyetler alemi
(Alem al"'emr)' ile mümkünler alemi (alem al-khalk) arasındazaruri or~ taçlardır. Bu ortaç derecelerinden geçilmek üzere kademe kademe 'bizim
faal zihnimize kada,I' iniler. Hıristiyan filozofunda bu ortaçlann yeri
yok-tur diyor. Allah bütün varlıkların doğrudan doğruya sebebidir. Fakat
,-İslam kelamcılarındanbazılarınin yaradış telakkisi de aynı suretle filo-Zbfhtrla çatışmaktadır. 3) Corbin'e göre :ikincimertebeleniş olanSphere'le-nn nefsleri (al-uufus al~feıekldyya=Firiştegan ı-asumam iruhani) de:öte~ ki kadar radikalolarak reddedilılıiştir. Feleklerin mertebeleri yerine Allah~
(S) Henry'Corbin, Avicenne et leiRecit Visionnaire, p. ı1S - 143, Teheran, 1954.
.ın yalnızlığı duygusumeydana 'çıkmıştır. :ıbn Sina'nın, .Corbin'e göre roman-tik "canlıkainat" görüşükarşısında' Auvergne'lIi theologue tamamen alakasl;Z kalmaktadır. Guillaume'agöre bütün tehlikeMelekleringerek 'kendibaşlanna, gerek idare ettikleri .göksel cisimler va'sıtasile beşeriol~ :gularınseyrine karışmala11ndan ileri gelmektedir. Bu noktada İbn Siiıa,'nın
lbtal .i ankarnan ,nücum'u ile Farabi'nin Kitab an 'nücum, ibtal 'i ahkam i annücum, Fi ma yasihhu ve Ulyasihhu 'min a,hkam an 'nüeum (La refuta-tion de l'astrologie, ce qui est vrai et ce qui faut de ıl'astrologie) adlı eserleri bu zihniyete hücU1hetmektedir, Corbin burada Guillaume'un İbn Sina'cılara karşıaldığı !'$iddetli hiciv tavrını anlatıyor ve sonradan Voltaire'inaytıı silahıhıtistiyanlara karşı kullandığını işaret ediyor. 4) Corbin'e göre, İbnSina angelologie~sine karşı hücumlar Faal Akıl mese-lesinde zirvesine variyor : Monotheiste (Vahdaniyya) görüşü .için .deiil-san nefsinin bir Melektarafından -meydana getirildiğini, gayesi ve saadeti--nin .bi'rMıclekolduğunu söylemekkabil değildir. Fakat bu filozoflann
ma-nevi ,atmosferini '1lIiutmamak lazımdır. Melek Allah'la Peygamber ara-sında Vasıtadır. HakimlerPeygambeI'lerle halkarasında orta,çtırla'r. 5) .Şa- i
hıslaşmış bir nevi tanrıdemek olan "melek" halindeki Faal Akıl 'ile nefs .anlayışinın -münasebeti vardır. Corbin'egöre bunun için İbn Sina'da.ki !
,inefsin 'İki yüzü" görüşünü ele almalıdır :0 burada 'inteIlectt1s contempla-'tiva(khired 'İ 'dana) ile -lııtellect'uspracticus (Khired-i-kar .ı"kün) aırasıu-<daki ayrılığı telmih ediyor. Bunlardan biri yeryüzü melekleri, 'öteki 'gök melE¥kleridii'.. Nefsin .iki yüzüdiye anlaşılan bu iki zihin .İbn Sina'da kris- i
to 'dan :mülhem nazari .akıl ve ameli akıl ayrılışına tekabül ediyor .. Cöntemplatifakıl nefste ölmezlik melekesidir.Fakat, Corbin'e göre nefs meleklebirleşen safakıl halinde ölmezliğini buluyorsa onun indiviq.uation'u (tashahhos) ne ile -mümkün oluyor. Eğe'rnefsin akli kuvvesi meleki kuv-yesine mtıadil 'is'~, individuation'unun da meleğin ferdiyeti cinsinden ol-ması ,'g'erekmezmi? Halbuki 'İbn .Sina'yagöreferdiyet yalnızmaddeden 'geliyorelu. 'Prensiplerinesadık olma!kiçin, bi,zce bu nazariyeferdi ruhun .ölmezliğinin .gnosis (İrfan) ile temin edildiği bir nefsfikrini müdafaa 'efmeli idi (10).Hasılıbu beşnoktada Cörbin İbn Sinahıristiyan doktrinini 'karşİ1aştırırken a,ynı karşılaştırmayı İbn Sina ile 'İslam doktrini ve "mü-tekellimin" arasında yapmayı ihmal ediyor. Böyle bir karşılaştırma 'ale- i
min.'yaratılışı, -ruhun bekası,ahiret, Allah'ın hür iradesi, 'vs. hususlarında 'ihtilaflann 'mütekıcllimih ile İbn Sina'cılar arasında tslam aleminde de 'bulunduğun ugöstet'ecektir.
(10) Corbin avicennisme latin'i tamamen ifadeeden üç .metin zikr ediyor :
AL Toledo archidiacre'ı Dominicus Gundissalinus'a 'ait -1126 1150 arasında
bir De Anima kitabı. Bu kitaba Gilson .augusti:ıisme avicennisant'm kaynag-I
gözü ilebakmaktadır. De Vaux onu saf avicennismeörneg-i gibi 'görmektedir.
B) 1508 de basılmış. İbn Sina'nın latince bir eseri. Kitabın başında De
intelligibilis diye yazılı. R de Vaux'ya nazaran kitabın 'adı De Causis primi
'ete. diye tafsiledilrriekte. Burada İbn Sina'nın 'rteo'-plato'nsm'le,'ta,rrisentezi
görülüyor.
C) Garip ve çokenteressan isimsiz bir kitap (ki,MUe: M.T. d' Alverdy ta- i
vafından'neşredilıniştk) Onostik tesir izlerini taşıyor ve bir neVi "mi'radj
nAine" .gibi' görünüyor.