• Sonuç bulunamadı

Hamdullah Suphi ve İzzet Melih

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hamdullah Suphi ve İzzet Melih"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

kitaplar

ve

•Bugün hatibin ne oldu ğunu bilen yok gibidir.» MERHUM TANRIÖVER

Hamdullah Suphi

ve İzzet Melih

6 6 ¥7 ECRİ ATİ» neslinin son temsilcilerinden iki yakın dost, Hamdul- * lah Suphi Tanrıöver ile İzzet Melih Devrim, bir hafta ara ile, İs­ tanbul’un yaza açılan en güzel ayında, Haziranın ilk yarısında hayata göz­ lerini yumdular.

Birincisi bu mevsimi 81. İkincisi 79 defa görmek bahtiyarlığını elde et­ mişlerdi. Amma yine 33 yıl evvel bu günlerde, ikisinin de çok yakın dost­ ları olan Ahmet Hâşim’i ve daha geçen yıl Refik Halid Karay’ı kaybetme­ nin acısını duymuşlardı. Galatasaray Mekteb-i Sultanisinde talebelik dev­ resinde başlayıp ölünceye kadar süregelen arkadaşlıkları arasında beraber­ lerinde daima Abdülhak Şinasi Hisar da vardı. O da kendilerinden evvel vefat etmiş bulunuyordu, ve Merkez Efendi’deki mezarı henüz yapılmış değildir.

Geçen pazar günü Hamdullah Suphi Tanrıöver’in cenazesi, Türkiye B. M. M. Hükümeti ilk Maarif Vekili ve Türkiye Cumhuriyetinin emekli bü­ yükelçisi sıfatlarından dolayı, resmi törenle kaldırıldı. Kalabalık bir cemaat vardı Beyazıt Camiinde! Fakat cenazede hazır bulunanlar arasında yeni kuşak edebiyatçılarından ve sanatçılarından, — ne de politikacılardan — hemen kimse yoktu, onu son ayrılışında uğurlamağa gelenlerin yaşlan el­ liyi çoktan aşmıştı.

Ve Beyazıt Camii ile Üniversitenin önünde bit pazarı kurulmuştu. O bir türlü tanzim edilemiyen eski, güzelim meydanda, yerlere serili paslı anahtarlar, kilitler, çatal kaşık, çatlak porselen tabaklar, kırık plâklar, naylon testiler, gözlük camları, tenkiye âletleri, seyyar satıcı arabalan, duman duman köfteciler, solmuş tablolar, isli gaz ocakları, yaylan bozuk karyolalar, koltuklar, boş radyo kutulan, sandıklar, Milo Venüsü gibi kol­ suz mankenler, demir testereleri, eski şapkalar, Almanya’dan gelme naylon zarfh gömlekler, hasın patlamış sallanır koltuklar, kırık adeseli fotoğraf makineleri ve akla, hayâle gelmez lüzumsuz eşya arasında birer âbide ha­ linde yükselen sekiz, on tâne kurt girmiş boş kütüphâne arasmdan eller ü- zerinde taşınan tâbut geçerken, bütün bir raâzinin yıkılışını görür gibi o - luyordum.

«Candide» tarihi olmayan milletler mesuttur, der. »Saf» lığından ola­ cak! Geçmişi, hele bu kadar yakm geçmişi ile alâkasını kesmiş milletler kaybolmağa mahkûmdur. Beyazıt Camiinin haşmetli kitlesi, Üniversitenin heybetli kapısı önündeki bu bit pazan manzarası, bir takım kaçınılmaz te­ dailer de düşünülecek olursa, gelecek için hiç de ümit verici değildi. Ce­ nazede bulunan herkes bu duygu ile eziliyordu.

Hamdullah Suphi Tanrıöver, Paul Boncour’a benzeyen başı ile, zama­ nının en göze çarpan — daha doğrusu kulağa — hatibi idi. (Bugün hati­ bin ne olduğunu bilen yok gibidir. Bundan da millî eğitim programlan mesuldür. Okutulmayan bir dersi bilmiyorlar diye talebeyi suçlu tutabilir miyiz?) Hamdullah Suphi Tanrıöver, belki yarım asır hitâbetini milletin

hizm etinde kullanmış, bu yüzden yazmağa pek vakit bulamamıştır. Bul- saydı ne olacaktı? Dili eskimiş diye günümüz nesillerine kadar gelemiyecek, onlara hitâp edemiyecekti. Seslenemiyecekti demek istiyorum». Nasıl ki, cenazede resmî tören yapılırken durup seyredenlerden biri yanındaki •Kim bu?» diye sorunca aldığı cevap şu oldu:

— Eski vekilmiş!

Ve nasıl ki, dil devrimi yüzünden ve soyadının Devrim olmasına rağ­ men, İzzet Melih’in aslnıda edebî değerleri münakaşa edilebilir eserleri de günümüze geçemiyecektir.

Hamdullah Suphi Tanrıöver’ i, çelenkler arasında, mezarına, Hâlide Edib — Adıvar’m yanı başına bıraktık. Son eseri olan «Her güzelliğe âşık» ile ömrünün muhâsebesini yapıp veren İzzet Melih Devrim ne gariptir, çi­ çekleri sevmiyormuş, cenazesine getirilmemesini vasiyet etmişti.

İkisi de, İstanbul'un, kaybolmağa yüz tutmuş çevrelerinin — edebiyat, sanat, sosyete — tanınmış ve aranılan simaları idiler. O çevreler, hattâ şehrin manzaraları gibi şimdiden birer hayal oldular.

BİR İSTANBULLU

Referanslar

Benzer Belgeler

Ve onlar Arif beyin âdetini çok iyi bildikleri için hayvanını da alırlar, ilerlerler, uzaklaşırlar, sa­ natkârı kendi kendine bırakır­ lardı. Arif bey

Bana kattığı- nız her şey için TÜBİTAK ve Bilim ve Teknik ailesine çok teşekkür ediyor başarılarınızın devamını diliyorum.. İyi ki varsın Bilim

Bunun yanı sıra tıbbi ve aromatik bitkilere ilgi tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çok fazla... Bilim ve Teknik

Askerliğini Ellise Sarayfnda Cumhurbaşkanı François Mitterand'a yemek hazırlayarak yapan Cyrill Laugier ve Gilles Grillot'in aşçı olarak görev yaptığı bistroda Fransız

1967 Sinop Oleyıs Otelinde Türk Süsle­ mesinde yem yön denemesi sergisi 1983 İstanbul Bahariye Akbank Sanat. Galerisinde Seramik ve Resim

[r]

An­ ka ra da olduğu gibi, bir konserva­ tuvar tiyatro okulunun açılması, ayrıca bir tatbikat sahnesinin ku­ rulması gerekir.. İstanbul şehrinin en büyük

Venüs ay boyunca sabah gökyüzünde yer alıyor ve gündoğumundan yaklaşık bir buçuk saat önce doğu ufkundan yükseliyor.. Ay boyunca gezegenin ufuktan yüksekliği aynı