• Sonuç bulunamadı

Başlık: İSTİKBAL GAZETESİNE GÖRE TRABZON'DA MÜBADELE VE İSKÂNYazar(lar):ÇAPA, MesutSayı: 8 DOI: 10.1501/Tite_0000000023 Yayın Tarihi: 1991 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: İSTİKBAL GAZETESİNE GÖRE TRABZON'DA MÜBADELE VE İSKÂNYazar(lar):ÇAPA, MesutSayı: 8 DOI: 10.1501/Tite_0000000023 Yayın Tarihi: 1991 PDF"

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İSTİKBAL GAZETESİNE GÖRE TRABZON'DA MÜBADELE VE İSKÂN

Yrd. Doç. Dr. Mesut ÇAPA Lozan'da imzalanan Türk-Rum Nüfus Mübadelesi Sözleşmesi' nin yürürlüğe girmesinden sonra, mübadele ve iskân uygulamaları Türk basınında olduğu kadar, T B M M ' n d e de büyük yankı uyandır-mıştı. Ekim 1924'te T B M M gündeminde geniş yer tutan Yunanistan' d a n gelen göçmenlerin iskânı konusu, Kasım'da, gensoru şekline

dö-nüştürülerek Hükümet aleyhine bir koz olarak kullanılmıştı1.

Trabzon'da yayınlanmakta olan İstikbal gazetesi, yöredeki is-kân uygulamaları hakkında bilgi veren tek kaynak niteliğini taşımak-tadır. Mübadelenin ilk günlerinden itibaren okuyucularını bu konuda

bilgilendiren İstikbal2, Trabzon'un iskân sahası içine alınmasına

kar-şı çıkarak uygulamadaki başarısızlıkları defalarca eleştirmişti.

T r a b z o n Vilâyeti İ s k â n a Elverişli m i y d i ?

Trabzon başlangıçta iskân mıntıkalarına dahil edilmemişti. Hü-kümetin aldığı bu karar ilk bakışta isabetsiz gibi görünebilirdi. Zirâ,

Yunanistan'dan gelecek göçmenler Türkiye'deki R u m "emvali met-ruke" lerine yerleştirileceklerdi. Vilâyette önemli sayıda R u m evi

ol-ması muhtemeldi3. Nitekim Giresun'da yayınlanan Yeniyol gazetesi,

Trabzon'a elli bin kadar göçmenin iskân edilebileceğini ileri sürüyor-d u ! 1 M e s u t Ç a p a , " Y u n a n i s t a n ' d a n G e l e n G ö ç m e n l e r i n İ s k â n ı " , A t a t ü r k Y o l u , s a y ı : 5 M a y ı s 1990, s. 4 9 - 8 4 . 2 B u n l a r d a n b i r kısmı M ü b a d e l e , İ m â r ve i s k â n V e k a l e t i y l e ilgili h a b e r l e r d i : " İ m a r V e k a l e t i n i K i m s e K a b u l E t m i y o r " , 19 E k i m 1923; " İ m a r Vekili B u l u n a b i l d i : İ z m i r M e b u s u N e c a t i Bey M ü b a d e l e v e i m a r V e k a l e t i n e î n t i h a b O l u n d u " , 22 E k i m 1923. 3 X I X ' n c u y ü z y ı l ı n s o n l a r ı n d a y a p ı l a n resmi istatistiklerden b i r i n d e , T r a b z o n v e ilçelerindeki R u m l a r a ait ev sayısı şöyle tesbit edilmişti: T r a b z o n m e r k e z : 967, A k ç a a b a d n a h i y e s i : 748, Y o m r a ve V a k f ı Sağir n a h i y e s i : 769, M a ç k a n a h i y e s i : 1745, T o n y a v e V a k -fıkebir n a h i y e s i : hiç R u m yok, S ü r m e n e n a h i y e s i : 513, O f k a z a s ı : 73, ( T r a b z o n Vilâyeti

S a l n a m e s i , 1288 (1872), s. 9 6 - 9 7 ) .

(2)

632 M E S U T ÇAPA

İstikbal gazetesi ise, Hükümetin bu kararını olumlu karşılıyor ve Hükümet, "iskân için en münasip ve kâfi miktar mıntıka ayırmıştır" diyerek, Yeniyol'un Trabzon adına söz söylememesi gerektiğini hatır-latıyordu. Aynı yazıda özetle şunlara yer veriliyordu:

Trabzon'da göçmenleri iskân edecek ve geçindirecek arazi yok-tur; arazi dar ve yetersizdir. Rumların en fazla bulunduğu Maçka kazasında dahi Rumlar, topraktan aldıkları ürünlerle değil, koyun ve sığırlarından sağladıkları gelirler ve "taşçılık" vesaire gibi sanatlar sayesinde geçinirlerdi. Bunların çoğu Rusya ve İstanbul'a giderek kalaycılık ve bakırcılık yaparlardı. Maçka'da ziraat yok denecek ka-dar azdı. Üstelik Maçka'da iskân edilecek ev bark da kalmamıştı; olsa bile, iskân edilecek göçmenler nasıl geçineceklerdi.

Diğer yandan, Trabzon'un Sürmene ve Of kazalarında çok az sayıda R u m vardı. Diğer kazalar ile Yomra nahiyesi ve civardaki köy-lerde serpinti halinde bulunuyorlardı. Bunların yerlerine en fazla on beş-yirmi göçmen ailesi iskân edilebilirdi. Ancak bu durum, ara-zinin yerli halka bile yetmeyecek derecede az olması sebebiyle maişeti daraltacak ve sosyal huzursuzluğu artıracaktı. Trabzon'da sadece arazinin hasılatıyla geçinebilen köylü hemen hemen hiç yoktu. Trab-zon'un sanatkâra ihtiyacı olduğu doğrudur; hatta, bu ihtiyaç bütün Anadolu için .mevcuttur. Rumili'den gelecek göçmenler arasında çok az sayıda sanatkar vardır, bunların hemen tamamı çiftçidir. Ve bir kısmı da emlak sahibidir. Trabzon vilâyeti bunların iskânına müsait değildir5.

Bir süre sonra Vekâlet, yeni bir kararla Trabzon'u birinci iskân mıntıkasına dahil etti. İstikbal bu haberi verirken, Trabzon'un duru-mu ve ne kadar göçmen iskân edilebileceği konusunda bazı açıkla-malarda bulunuyordu:

"Trabzon, Birinci Dünya Savaşı'ndan önceki d u r u m u n d a değil-di. Rus işgali esnasında Rumlar Türklere ait evleri tamamen yakıp yıkmışlardı. Şehrin kurtuluşu sırasında Rumların çoğu Ruslarla bir-likte gittikleri için, göçten dönen Türkler kendi evlerinin yıkıntılarıy-la karşıyıkıntılarıy-laşınca, özellikle köylerde, R u m l a r d a n kayıkıntılarıy-lan evlere yerleşmiş-lerdi. Akçaabat'ta Rumların tamamı Ruslarla birlikte kazayı terket-mişlerdi. Mübadeleye tâbi olarak Akçaabat ve Vakfıkebir'den Yuna-nistan'a giden Rumların sayısı iki yüzü aşmıyordu. Trabzon'un merkez

(3)

ISTIKBAL GAZETESINE G Ö R E TRABZON'DA MÜBADELE VE ISKÂN 633

kazasında da durum farklı değildi; burada iskâna elverişli 1400 kadar R u m evi meskun halde idi. Rumlar sadece Maçka kazasında çoğun-luğu teşkil ediyorlardı. Bu kazada Rumlarla meskun kırk kadar köy vardı. Yüksekteki köyler iskâna elverişli değillerdi. Rumların müba-dele yoluyla gitmelerinden sonra Sürmene ve Yomra'dan birçok Müs-lüman köylü aile buralara yerleşmek istemişlerse de, barmamıyacak-lannı anladıklarından bilahare vazgeçerek merkez kazaya yakın köy-lere inmişlerdi. Bu köylerin çoğu yayla özelliğini taşıdıkları için, an-cak hayvancılıkla uğraşanların iskânına elverişli olabilirdi. Yunanis-tan'dan gelecek göçmenler ziraatçi oldukları için, bunları yüksekteki köylere yerleştirmek onları ölüm ve açlığa mahkum etmek olur. Mer-kez kazaya yakın köylerde arazi yok değildir, fakat üzerinde iskân edi-lecek ev bark olmadığından boş topraklar neye yarar. Böyle boş arazi Anadolu'nun her tarafında fazlasıyla bulunuyor; önemli olan iskâna elverişli olanıdır. Muhtemelen Gümüşhane livası bu şartlara daha zi-yâde uygundur. Fakat Trabzon böyle değildir. Yerli halkı, üç-dört seneden beri yerleştikleri ev ve yerlerden çıkarıp göçmen iksânını hatıra getirmek ise m ü m k ü n olamaz. Hükümetin bu noktaları gözö-n ü gözö-n e alacağıgözö-na ve iskâgözö-n edilemeyecek sayıda göçmegözö-ni Trabzogözö-n'a göndermekten doğacak sakıncaları gözönünde bulunduracağına

şüp-he etmek istemeyiz"6. x Görüldüğü gibi, yazı Hükümete nazik bir uyarı cümlesiyle son

buluyordu. Haber ve imzasız yorumlardaki bu üslûp, gazetenin baş-yazarı Faik Ahmet (Barutçu)'in yazılarında da tekrarlanmaktaydı. Faik Ahmet, " M ü h i m Bir Nokta" başlıklı yazısında, imâr vc iskân iş-lerinin bir ihtisas meselesi olduğunu belirtiyordu. Japonlar, son dep-remden harap olan ülkelerinin imarı için Amerika'dan mütehassıslar getirmişlerdi. Bu işin mütehasısmütehassıslarının azçok mevcut olduğu J a -ponya dahi bunun gereğini takdirden geri kalmamıştı. Gerek müba-dele suretiyle gelmekte olan göçmenlerin iskânında -ve gerek imar işlerinde bizim görgümüz, tecrübe ve ilmimiz bu işi tam başarmağa yeterli değildir diyen Faik Ahmet, sözü iskân mıntıkalarının belirlen-mesindeki isabetsizliğe getiriyordu, iskân mıntıkaları belirlenirken o yerlerin iskân ve iaşe bakımlarından müsait olup-olmadıkları iyice araştırılmamıştı. Trabzon'un iskân mıntıkası olarak tesbit edilmesinde, önceden burada Rumların yaşamış olmaları önemli bir etken olmuştu; ancak, bu insanlar nasıl geçinirlerdi diye düşünülmemişti. Halbuki, Trabzon'la ilgili istatistiklerde halkın ancak dört ay on yedi günü

(4)

634 M E S U T ÇAPA

di topraklarının gelirleriyle geçinebildikleri, diğer aylara ait ihtiyaç-larını ithal ettikleri görülmekteydi. Mısır Rusya'dan ithal edilirdi. Halk hayatını dışarıda çalışarak kazanırdı. Rumların yüzde doksanın-dan fazlası, Müslümanların da çoğu Rusya'ya gidip çalışır ve kazan-cını memlekette ailesine gönderirdi. Faik Ahmet yazısına, özetle, şöyle devam ediyordu:

"Trabzon'a ayrılan göçmenlerin büyük kısmı Maçka'ya iskân edilecektir. Rumlar gidince Maçka'da nüfus kalmamıştır. Maçka'nın kaza' haline idamesi için oraya göçmen iskân edilmesi çok yerinde alınmış bir karar olabilir. Ne var ki, oraya gelecek olan göçmenler, daha önce Rumlar gibi davranarak hayatlarını dışarıda çalışarak ka-zanmağa mecbur kalacaklardır. Bu mümkün olmadığı gibi, işsizliğin doğuracağı netice başgösterecektir ki, o da soygunculuk, eşkiyalık ve asayişi ihlâlden ibarettir. Maçka yine kaza halinde kalmalıdır, fakat oraya iskân edilecek göçmenler toprakların geçindireceği nüfustan faz-la olmamalıdır Göçmenleri Anadolu içerisine serpiştirmek lâzım-dır. Ordu, Çarşamba ve havalisinde senelerden beri yerli halk ile göç-menler arasındaki düşmanlıklar, öldürmeler ve diğer olaylar devlet için gözönünde bulundurulacak birer tecrübe dersleridir. Halk cahil-dir. Adetleri, ananeleri başka başka gruplar arasında cehaletin tah-ribatı bu şekilde görülüyor. Memlekette eğitim ve öğretim yaygınlaş-tınlıp geliştirilmedikçe, b u n u n önlenmesi imkansızdır. İskân işlerinde

bu da gözönünde bulundurulacak hususlardandır."7

T r a b z o n ' a Sevkedilen G ö ç m e n l e r i n D u r u m u :

İstikbal Şubat 1924'te verdiği bir haberde, Trabzon'da iskân edi- . lecek göçmenlerden 1800 kişilik ilk kafilenin birkaç güne kadar şehre geleceğini ve emvâli metrûkeden tahliyesi gereken evlerin listesinin

hazırlandığını yazmıştı8. Mübadele, İmar ve İskân Vekâletinin

em-vâli metrûkenin tahliyesiyle ilgili talimatnamesinin

yayınlanmasın-d a n sonar9, İskân Müdürlüğü emvali metruke evlerinin tahliyesine

başladı. Bu evlerin bir kısmına memurlar yerleşmişti10.

İstikbal gazetesinde, Akçaabad'daki göçmenlerle ilgili birçok ha-ber yayınlanmıştı. Nisan ayının sonlarında Sakarya vapuruyla Akçaa-bad'a gelen ilk kafilede Dramalı 1500 göçmen bulunuyordu. İlçe halkı

7 " M ü h i m Bir N o k t a " , 1 Ş u b a t 1924. 8 " İ l k M u h a c i r Kafilesi", 2 4 Ş u b a t 1924. 9 " M e t r û k e n i n T a h l i y e s i " , 17 M a r t 1924.

(5)

I S T I K B A L G A Z E T E S I N E G Ö R E T R A B Z O N ' D A M Ü B A D E L E V E I S K Â N

tarafından çok iyi karşılanmışlardı. Kırk ev boşaltıldı, (ayrıca bir ilk-bkul tatil edilerek göçmenlerin iskanına ayrıldı, ilk gün kaza halkı adına yemek dağıtıldı. Göçmenlerden çoğu kadın ve çocuklardan olu-şuyordu; erkeklerinin çoğunu. Bulgar harbinde kaybettiklerini söylü-yorlardı. Bu arada, mübadele yoluyla Türkiye'den Yunanistan'a gi-den Rumların soygunculuğundan şikayet ediyorlardı. Yine haberde belirtildiğine göre, yanlarında epeyce koyun ve inek getirmiş olmala-rı, bunların hemen köylerde iskân edilmelerini zaruri kılıyordu1 1.

Ne var ki, bunlar geldikleri bu yeni çevreye uyum

sağlayamamış-lardı; "Akçaabat kendilerine pek fazla gurbet hissi veriyordu"1 2,

ilk günlerden itibaren sefaletin içine düşmüşler ve bazıları dilenmeğe başlamışlardı. Akçaabad daha ziyade tütün ziraatine elverişliydi. Ken-dilerinin sürü sahibi ve yaylacı olduklarını belirterek, Hükümetten uğraşılarına uygun yerlere sevkedilmelerini istiyorlardı, istikbal gazetesi, bunların Gümüşhane'ye nakledilmelerinin uygun olacağına

dikkati çekiyordu13.

D r a m a ' n m Çalıyatı ve Duspat köylerinden olan bu göçmenlere Balıkesir'e gitmek üzere vesika verilmişti. Ancak bu karar sonradan değiştirilmiş ve kendileri Akçaabat'a çıkarılmıştı. Bir taraftan Balı-kesir'e sevketmek amacıyla Çanakkale'ye gönderdikleri sürülerini düşünürken, diğer taraftan da kendilerini geçindiremeyecek bir hal-de buldukları Akçaabad'ta büyük bir hayal kırıklığına uğramışlardı. Bunlar yaylacı olup hayvancılıkla geçiniyorlardı. Köylerine bağlı yaylalar Bulgaristan topraklarında kaldığı için, son senelerde tarımla uğraşmaya başlamışlardı. Köylerinde geniş toprakları olduğu için tarımı karasaban ile yapıyorlardı; Akçaabad'ta olduğu gibi toprağı kazma ve bel ile işlemeyi bilmiyorlardı; Hükümet bunları ilçeye bağlı köylerde iskân etmek isteyince, kendilerinin yaylacı insanlar olduklarını ve bu dar topraklarda barınamayacaklannı ileri sürmüş-lerdi. Kendilerini buraya sevkeden Kavala'daki mübadele komis-yonundan şikayet ederek; Bizi Balıkesir'e gönderiniz, zaten sürüleri-miz oraya gitti diyorlardı, istikbal gazetesi bu uygulamalara baka-rak, mübadele ve iskân işinin hiç de ilim ve ihtisas dahilinde- gitme-diği yorumunda bulunuyordu. Akçaabat'a tütüncü çiftçi göçmenler yerleştirilmesi gerektiği halde, yaylacı insanlar gönderiliyordu. Böyle giderse, yarın Gümüşhane'ye tütüncü göndermiyeceklerinden kim

11 " G e l e n M u h a c i r l e r " , 27 N i s a n 1924; " 1 5 0 0 M u h a c i r " , 23 Nİ3an 1924. 12 " Y i n e M u h a c i r v e İ s k â n M e s e l e s i " , 2 8 M a y ı s 1924.

(6)

636 M E S U T ÇAPA

emin olabilirdi1 4. "Tütüncü muhacirler Sinop'ta iskân ediliyorlar, yaylacılar Akçaabat'a getiriliyorlardı"1 5.

istikbal gazetesi, bir süre sonra, Vekalete yaptıkları müracaat-ları karşılıksız kalan göçmenlerin onar-yirmişer kişilik kafileler halin-de halin-deniz ve kara yoluyla Balıkesir taraflarına doğru gittiklerini bil-dirmişti. Gülcemal vapuruyla çok sayıda göçmen dönmüştü. Bunlar Balıkesir'de hem daha iyi barmabileceklerini, hem de D r a m a ' d a n

sevk-edilen koyun ve ineklerini bulacaklarını umuyorlardı1 6. Mübadele,

İ m a r ve İskân Vekaleti Müsteşarı ise Yenigün'de yayınlanan deme-cinde, "Akçaabat'a iskân edilenler dördüncü derecede tütüncülerdir. Binaenaleyh, yalnız tütünle geçinemezler; arazi müsaittir, biraz da çiftçilik ile meşgul olurlar, dedik. Fakat bunlar, neresi olduğunu bile bilmedikleri Balıkesir'i istiyorlar; Balıkesir'de yer yoktur" diyordu. Vekâlet, Akçaabat'a ilk gelen iki köy halkının müracaatları üzerine buraya bir müfettiş göndermişti. Barmamayacaklarına kanaat getiri-lince, bunlardan bir kısmı Safranbolu'ya diğer bir kısmı da Kelkit'e sevkedilmişti. Bu demeci Yenigün'den okuyucularına aktaran İstik-bal, bunların tütüncü olmadıklarını ve Akçaabat'ta ziraat yapama-yacaklarını, zira kendilerinin, "Bizim kadınlarımız ve erkeklerimiz bel ile ziraat yapamazlar. Biz ova adamlarıyız; çift ile bu işi yapmağa

alışmışız. Halbuki burada arazi dar ve sarptır; biz işleyemeyiz"1 7

dediklerini belirtiyordu.

Akçaabad'a gelen göçmenler başka yere gidebilmek için birçok sebep ve bahaneler ileri sürüyorlardı. Bir bölümünün Safranbolu'ya sevkedilmesinden sonra, geri kalan üç mahalle halkı da, "Biz çorap, aba yapıp satarız. Koyun, inek besleriz. Bunların buralarda revâcı

ve yapılması imkânı y o k t u r "1 8 diyorlardı. Ayrıca, burada kaldıkça

hamallıktan başka birşey yapamayacaklarını, halbuki köyde oturup şehirde hamallık olamayacağı gibi, kendilerinin de bu işin- ehli olma-dıklarını belirtiyorlardı1 9.

Trabzon'daki göçmenlerin iskânlarındaki başarısızlıklar, bir süre sonra çevredeki sosyal hayatı da etkilemeye başlamıştı. Akçaabat'ta mesken sıkıntısı görülüyordu. Şehirde kalan göçmenler tahliye edilen

14 " A k ç a a v a t ' a G e l e n M u h a c i r l e r S ı z l a n ı y o r l a r " , 12 M a y ı s 1924. 15 " İ m â r V e k â l e t i n i n Bir T e k z i b i M ü n a s e b e t i y l e " , 12 H a z i r a n 1924. 16 " Y i n e M u h a c i r v e t s k â n M e s e l e s i " , 2 8 M a y ı s 1924. 17 " A k ç a a b a d ' a İ s k â n E d i l e n M u h a c i r l e r " , 22 T e m m u z 1924. 18 " A k ç a a b a t S a h i l l e r i n d e P e r i ş a n K a f i l e l e r " , 4 Ağustos 1924. 19 " A k ç a a b a t M u h a c i r l e r i " , 26 T e m m u z 1924.

(7)

ISTIKBAL GAZETESINE G Ö R E TRABZON'DA MÜBADELE VE ISKÂN 637

R u m emvali metrukelerine yerleştiriliyorlardı. Halkın çoğu Rus iş-galinin kalkmasından sonra, dönüşlerinde kendi evlerini yanmış-yı-kılmış buldukları için R u m evlerine yerleşmişlerdi. Dört seneden beri burada oturuyorlardı. Geri kalan kısmı ise, sonradan, mübadeleye tâbi Rumlardan kalan evlere yerleşmişlerdi ki, kendilerine ait evleri olması dolayısıyla, bunların işgal ettikleri evler kolayca boşaltılabili-yordu. Ancak, dört yıl önce R u m evlerine yerleşenlerden çoğunun baş-ka bir evi olmadığı için, bu uygulama yeni bir huzursuzluk yaratıyor-du20.

Diğer yandan, devletin iskân için gösterdiği tüm çabalara rağmen, göçmenler Akçaabat yakınlarındaki Ahanda sahilinde toplanarak, "burada duramayız, gideceğiz" demeye başlamışlardı. Bu kalabalık kafileye ait hayvanların çevredeki ekili araziye verdiği zarar, yerli

halkın şikayetlerine sebep oluyordu2 1. Bunlardan bir kısmı Trabzon'a

gelerek, kendilerine mahsus hazin bir şive ile, " O n paracık dayıcık"

diye dileniyorlardı2 2.

Bu ilk iskân teşebbüsünün başarısızlığı karşısında, Akçaabat'a daha sonra göçmen sevkedilmediği anlaşılmaktadır. Ağustos'ta is-tikbal gazetesinde yeralan bir haberde; Trabzon İskan Müdürlüğünün geleceğini bildirdiği 1100 Kavala göçmeninin nereye iskân edilecek-lerinin belli olmadığı, ancak Gümüşhane'ye iskân edilmeedilecek-lerinin uy-gun olacağı tavsiye ediliyordu2 3. Mübadelenin tamamlanmasından

sonra, Ağustos'tan itibaren2 4, îstikbal'de göçmenlerle ilgili haberlere

rastlanmamaktadır.

Trabzon'da M ü b a d e l e y e Tâbi R u m l a r :

istikbal, mübadeleye tâbi Trabzon Rumları hakkında bilgi ver-memektedir. Ancak, Gümüşhane R u m l a r m d a n bahseden bazı yazı-lardan, Trabzon Rumlarının mübadelenin ilk günlerinde buradan ayrıldıkları anlaşılmaktadır. Daha önce belirtildiği gibi, mübadele başladığında Trabzon'da fazla bir R u m nüfus ta kalmamıştı.

20 " Y i n e M u h a c i r v e İ s k â n M e s e l e s i " , 2 8 M a y ı s 1924. 21 " A k ç a a b a t M u h a c i r l e r i " , 26 T e m m u z 1924. 22 " A k ç a a b a t ' a İ s k â n E d i l e n M u h a c i r l e r " , 22 T e m m u z 1924. 23 " K a v a l a M u h a c i r l e r i n d e n 1100 Kişi G e l i y o r " , 4 Ağustos 1924. 24 " 2 0 0 0 M u h a c i r " , 26 Ağustos 1924.; " G e l e c e k M u h a c i r l e r " , 7 Ağustos 1924.; " D ü n kü n ü s h a m ı z d a geleceklerini y a z d ı ğ ı m ı z K a y a l a r m u h a c i r l e r i gelmişler ve d ü n s a b a h Ç ö m -lekçi sahiline çıkmışlardır. Bu m u h a c i r l e r E r z i n c a n v e h a v a l i s i n d e iskân edileceklerdir, (10 Ağustos 1924).

(8)

638 M E S U T Ç A P A

«

Gümüşhane Rumları Trabzon üzerinden sevkediliyorlardı. Faik Ahmet bir makalesinde, Gümüşhane Rumlarının hepsinin birden şeh-re toplanmasındaki sakıncaları şöyle dile getiriyordu:

Trabzon Rumlarının nasıl gittikleri malûmdur. Hükümet bun-ları serbest bırakmış, hiçbir müdahalede bulunmamıştı. Vilayetteki bütün Rumlar birden bire Trabzon'da toplanınca, bunların hemen sevkedilmemeleri sonucu, şehirde büyük bir sefalet ortaya çıkmıştı. Bir-çok kişi salgın hastalıklara kurban gitmişti. Bu arada Rumların terk-ettikleri emlak ve akarat h a r a p olmaktan kurtarılamamış, muhafaza-ları güçleşmişti. Bugün, tamirat bedeli olarak bir hayli para sarfetme-ğe mecbur kalışımız, zamanında gerekli tedbiri almamış olmamızdan ileri gelmektedir. Mesele yalnız para sarf etmekten ibaret değildir; ortada işin bir de zaman kaybına sebep olduğunu ve gelmekte olan göçmenlerin bu yüzden sefalete düşeceklerini gözönünde bulundurmak gerekir.

Yunanistan'dan gelecek dindaşlarımızı yerleştirdikten sonra, bu-radaki Rumların gitmelerine müsade etmek en doğru harekettir. Bu sayede, mesken tedarikindeki güçlükler ortadan kalkacak ve böylece tahribata meydan verilmemiş olacaktır. Bugün Gümüşhane'de iska-n a elverişli beş biiska-n ev olduğuiska-nu düşüiska-nelim. Rumlar gittikteiska-n soiska-nra bu sayıyı korumak pek güç olacaktır.

Gitmek isteyen Rumları yolvermekle iş bitmiyor. Öncelikle mem-leketi ve nüfusu salgın hastalıklardan korumak gereğini hatırdan çı-karmamalıyız. Bugün Gümüşhane Rumlarının hepsinin birden Trab-zon'a gelmelerine gözyummak yerinde bir hareket olamaz. Yarın Trabzon'da toplandıklarını bir düşünelim. Hemen bir vasıta bulacak-ları şüphelidir; bir süre beklemeğe mecbur olacaklardır. Bu süre için-de nereiçin-de ve nasıl iskân edileceklerdir? Gümüşhane Rumlarının hep birden şehre yığılmaları, Trabzon'u yeniden bir salgın hastalık teh-likesiyle karşılaştıracaktır. Rumları kafile halinde indirip, bir kafile Trabzon'dan hareket etmedikçe diğerlerine Gümüşhane'den yolver-memek alınacak ilk tedbirlerdendir. Ayrıca, gelenleri şehir merkezine almıyarak Değirmendere'de her türlü sağlık tedbirlerinin sağlandığı

iskân yerleri hazırlamak gerekir"2 5.

Trabzon valiliği, belki bu tavsiyeleri de dikkate alarak, Trabzon'a gelen kafileler sevkedilmeden yenilerinin gelmesini durdurmuştu. Gümüşhane R u m l a r m d a n sekiz yüz kişilik iki kafilenin Trabzon'a

(9)

I S T I K B A L G A Z E T E S I N E G Ö R E T R A B Z O N ' D A M Ü B A D E L E V E I S K Â N 639

gelmeleri üzerine, İstikbal bunların bir an evvel sevkedilmelerini tav-siye ediyordu. Gazetenin. ifadesine göre, "zaten o kadar döküntü adam-lar ki, temizlik yanadam-larına uğramamış"tı. Şehirde uzun süre kalmaadam-ları bir salgın hastalığa neden olabilirdi. Bu sırada, Trabzon'la Erzurum arasında lekeli h u m m a vakası görüldüğü söyleniyordu; gelen Rumlar portör olabilirlerdi. Derhal bunların şehirle irtibatları kesilmeli ve

ilk vasıta ile sevk edilmeliydiler2 6.

Ne var ki, Yunanistan'dan gelecek vapurların gecikmesi gün geç-tikçe Trabzon'daki izdihamı artırıyordu. Birkaç gün içinde Gümüşha-ne'den gelen Rumların sayısı 1600'e ulaşmıştı. 8 Şubat'ta, Trabzon' da mübadeleye tâbi iki bine yakın R u m bulunuyordu. Bunların çoğu

Çömlekçi semtine yerleştirilmişlerdi27.

Samsun'daki Tali Mübadele Komisyonu, Loid vapuru ile Trab-zon'a gelip, Rumların sevk ve mübadele işlerini tanzime başladığı

g ü n2 8, 25 Şubat'ta, 500 kişilik yeni R u m kafilesi şehirdeki izdihamı

d a h a da artırmıştı. Bu kafilelerin arkası gelmiyor, şehirdekiler de va-sıta bulup gidemiyorlardı. Çömlekçi ve diğer semtlerde yerleştirilen Rumların sayısı artık binlerle ifade ediliyordu. Her an bir salgın hasta-lık çıkması muhtemeldi, zirâ, "Çömlekçi mahallesinden geçenler fena bir kokunun etrafı zehirlemekte olduğunu hissedelerdi". Şehrin sağ-lık d u r u m u n d a n endişelenmemek için, Rumların en yakın zamanda Yunanistan'a sevkedilmesi gerekiyordu. İstikbal'de d a h a sonra şun-lar yeralıyordu:

"Fakat görüyoruz ki, Yunanistan'dan vapur geldiği ve geleceği yok. Acaba Yıinan hükümeti neyi bekliyor. Vaziyeti, mübadele heye-tindeki delegelerimize iletmek lâzım geliyor. Şimdi buraya da tâli bir mübadele heyeti geldi. Bu heyet, gelen Gümüşhane Rumlarının Yunanistan'a bir an evvel nakillerini temin eylemelidir. Tabîki bun-ların nakil vasıtaları Yunanistan'dan gelecektir. Yunan hükümeti vapur mu gönderir, ne gönderecekse Mübadele Heyeti yazıp getirmeli.

Buradaki izdihamın bir an evvel önü alınıp, Trabzon'un genel sağlığını tehdit eden sebepler bu suretle ortadan kaldırılacaktır. Bu Yunanistan için de lâzımdır, zirâ, Rumlar sağlam olduğu ve hiçbir hastalığa tutulmamış bulundukları halde Yuna istan'a nakledilmiş o l u r l a r "2 9.

2 6 " G ü m ü ş h a n e R u m l a r ı n d a n G e l e n l e r " , 4 Ş u b a t . 1924. 27 " G ü m ü ş h a n e " d e n G e l e n R u m l a r " , 8 Ş u b a t 1924. 2 8 T â l i M ü b a d e l e H e y e t i " , 26 Ş u b a t 1924. 29 " M ü b a d e l e Edilecek R u m l a r " , 26 Ş u b a t 1924.

(10)

640 M E S U T ÇAPA

Bu haberden sonra gazetenin bir süre sükût etmesi, mübadil Rumlarla ilgili sorunlar bitmese bile, en azından izdihamın sona er-diğine ve Tâli Mübadele Komisyonunun şevki gerçekleştirmeye yöne-l'k bazı tedbirler almış olabileceğine işaret etmektedir. Nitekim, 22 Nisan'da Tâli Mübadele Heyeti Başkanı Şazmann tekrar Trabzon'a gelmiş ve Yunanistan'dan hareket eden iki vapurun geride kalan R u m -ları almak üzere Samsun ve Trabzon'a uğrayacağını bildirmişti3 0.

Trabzon Polis Müdürlüğünün bir ilânından anlaşıldığına göre, Gümüşhane Rumlarının en son kafilesi, Trabzon'dan Mayıs ayında ayrılmışlardı3 1.

S O N U Ç

Trabzon, Doğu Karadeniz Bölgesinin en önemli merkezi olma özelliğini nüfus mübadelesi esnasında da korumuştur. Buradaki R u m -ların bir bölümü Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda, diğer bir bölümü da mübadelenin ilk günlerinde gittiler. Aynı şekilde, Gümüşhane R u m -ları da Trabzon üzerinden sevkedildiler. Mübadele yoluyla Trabzon' dan sevkedilen Rumların sayısı hakkında elimizde yeterli bilgi bulun-mamakla birlikte, İstikbal gazetesindeki yazılar değerlendirildiğinde, bunların fazla bir yekun tutmadıkları anlaşılmaktadır.

İstikbal'deki hemen bütün yazılardaki ana tema, Trabzon'un iskâna elverişli bir vilâyet olmadığı şeklindedir. Vilâyetin birinci iskân mıntıkasına dahil edilmesi, hatalı uygulamaların başlangıcı olmuştu. Yörenin sosyo-ekonomik yapısının yeterince değerlendirilmemesinin yanı sıra, mübadele yoluyla giden Rumların sanıldığından az olması, özellikle D r a m a ' d a n gelen göçmenlerin iskânını güçleştirmişti. İs-tikbal'deki yazılardan çoğu, Akçaabat'a getirilen göçmenlerin duru-munu yansıtmaktadır. Bu arada, göçmenlerin yeni bir yere intibak ederken karşılaştıkları güçlükler, göç olayının ciddiyetini de vurgula-maktadır.

30 " M ü b a d e l e H e y e t i R e i s i " , 23 N i s a n 1924.

31 " T ü r k tebasını h a i z b i l u m u m O r t o d o k s d i n i n e m e n s u p R u m l a r ı n h i ç b i r s e b e p v e vesile ile T ü r k i y e ' d e k a l m ı y a r a k m ü b a d e l e y e t â b i v e b i n a e n a l e y h h e p s i n i n Y u n a n i s t a n ' a sevkedilmeleri Sözleşme gereği o l d u ğ u n d a n v e o n beş g ü n e k a d a r b i r v a p u r d a h a gelerek b u r a d a k i m e v c u d u g ö t ü r e c e ğ i n d e n , b ü t ü n R u m l a r ı n o v a k t e k a d a r h a z ı r b u l u n m a l a r ı . . . " ,

(11)

ISTIKBAL GAZETESINE G Ö R E TRABZON'DA MÜBADELE V E ISKÂN 641

Birinci iskân mıntıkasına dahil edilmesine rağmen, Trabzon'a göçmen iskân edilememişti; zirâ, burası sanıldığı gibi iskâna elverişli

değildi3 2. Akçaabat'ta kalan tütüncü birkaç göçmen dışında,

gelenle-rin hemen hepsi çeşitli sebeplerle Anadolu'nun muhtelif yerlegelenle-rine dön-müşlerdi.

32 G ö ç m e n l e r i n iskân edildikleri vilâyet v e m ı n t ı k a l a r için bkz., M e s u t Ç a p a , a . g . m . , s. 6 7 . ; " M ü b a d e l e : Bu bize b a ş l a n g ı ç t a p e k c a z i p g ö r ü n d ü . A ş a ğ ı - y u k a r ı beş y ü z b i n T ü r k v e M ü s l ü m a n ı z ü l u m k â r b i r d ü ş m a n ı n i m h a ç e m b e r i n d e n k u r t a r a c a ğ ı z . A n a v a t a n ı n b a ğ r ı -n a çekeceğiz. I r k ı m ı z a , milletimize, herşeyimize d ü ş m a -n o l a -n v e bizi e -n m ü ş k ü l z a m a -n l a r d a a r k a m ı z d a n ve i ç i m i z d e n v u r m a ğ a çalışan a n a s ı r d a n m e m l e k e t i m i z i temizleyeceğiz. Gelecek o l a n l a r d a r a h a t edecekler. A n a d o l u ' n u n geniş arazisi ü z e r i n d e a n a v a t a n ı n h ü r h a v a s ı n ı k o k l a y a c a k l a r , çalışacaklar, ç a b a l a y a c a k l a r . H e m kendileri m e s u t o l a c a k , h e m d e a n a v a t a n ı n nüfus boşluklarını d o l d u r a r a k m e m l e k e t e h e r y ö n ü y l e faydalı o l a c a k l a r . B u h e s a p v e t a h -m i n d e yanlışlık y o k t u . Y a l n ı z , işin t a t b i k a t ı n d a k i beceriksizliği-miz g ü n geçtikçe d a h a ziyâ-d e göze b a t ı y o r " , ( " Y i n e M u h a c i r v e İ s k â n M e s e l e s i " , 2 8 M a y ı s 1924).

(12)

642 M E S U T ÇAPA

.28 Mayıs 1924 t a r i h l i İ s t i k b a l g a z e t e s i s i n i l k sayfası: " Yine Muhacir ve îskân Meselesi".

* * vr jT I A lJ > OJ1 J ^ f J / «4-1 - Jti.y : ı aı>-y i j aı>-y 5 J 0 . i j ^ t «is»! .öte t £ V 4 \ 9 V I C * Uyi* j U t l .ıLL.. J a î J l ^ . b d l ' U b ^ >U-l jii» a i t *ji i V j t u t ı (.1 li>l • >> r" . S ' / * Jj-f . . . j a 1' ı * -u • L 1 ırV.J dlLIK.lJl.jj J j i . , ) . J İ \ J >JT. lSjIİIj-1' frf t. » • ,<•>;'

jZ.U.J.I O;--W J j t i l djUiC' i j t t U t ı . jjA.--* 1 5 ^ 1 fi j , j-e*» .j'l «jlX*«—• J - V — J - » J * t V ^ j J J1 J - ; - - ^ » JlS-L.Ut.1 £ . 1 I j j . jJ~V.il J - ^ ' j j L . j^J»*»^ U ' J J - J - .jjOJ-j. O j

j-İj.lJi.Jjl ^îyj rf^i/ tflUU-J .A" S"Jjj-r <r/ • »-a u t ı . j i - ^ i J u ÜJ .,1-' J j j J >> j-jj Jİ jiJ.jb'ı, ja, . . J^-jU 4f'-İ Jj!l> II. «... T.T n J^r""^1 Jı^j. •"s* ^ JÇ --'t j i ' r ^ ' tf'j»-' .Jıjtf » V + . I J J J ' J » L J L ^ L - L I L J T - L J J O V J L i L J j .J'-L. tfjj.1 j r j t . .1 . j 1 .İr. .'. I;. ..1 II .1 •. . ^ JJ j j l j t pe » l l J ^ jT*.- "İL Jj— J / * J ^1 «iV'^f JJ|l,jT. . l U l j ^ j l J-Jİ ^ - - J J i • J'.^-.'i'r U - J . - .JİIİJ jSu*'/ >JJ, jjilil

T-fj^- * J 1 Jjjr.^ İJİİ S*' jj'jS*»Sv»« ^ ' j ' j r ' r * J ^ J JL^J'jf-iat- Jİ / I JM.-I ' > > • JjJ7.-".5 Jj-" j : . . i j j jU^Jf^l .ily . .^Ijl J . .^l ^J-l' «mil .JvJr,Jul t ; J o l . . . ' .jl' V JJ— -/—S-.'V j u - . ^ J j i ; ^ J J İ J M : -i,. j ^ V . K J ı l j , - »IjV « ; i > ..li 4.t j i JUjüJ J'.1 ^ « i j j j y y A' ' • j j . j i i j j i j . i y . ı jiı^. ^,/ji ja:jıailji jlj <_ıI ^ j i ' j l J J ^ J U4 1. / / ! ! - : * o-jl.iiC^.ljj, JJ.-* 1 Jj-.^ Ijf u , Jİ/ j J L 0 C . 1 ..Jİ;Jİ i •İJ* * Jj**.' iwt-.jtJ-l.jljy.. J-iji .JS-JI JV VJ* ji.ji • j j j j l jt^rl—'• j j j—r". 1 J J . ,JC.1İ....İMİ, j." S-iJ*} JS-'j ji VjKf. jr. • jr.V>- J j t .Jjjjjlı J > l . j - J - » / 1 rf/jT ^/jl •^t'.j. .«if-V^j'jr'j :<jt-.jjrv-/JU-U,jl.J s5 j j— t / l s ' . t f A j j / ji. . j i U .>./ jU—•> ili jj. J*. tljif. . .jj^» «-X c U j W rfyj iVji- J^SJ . «^^t* •i'-i-^.'j ÛJ^-'İJİ -.jlil-j J' j j j'-J.ı.V *.İ.JJ) İ~İJ .jJLIVj' . ^ ü j i ^ jiJı.u. y j - j . J i i j t ı .^jjj1 > . jia^.Vl» 1 ji-.iJI;-^•j^ o(> 1 JJ.—. J j . / J j i Jj»"—? .X;.*' j , . Jıj-^ji J.JI» J ' . J I L I I L J L I . L J C L J . J J I J . J Ü » V o l j L». . - C j f 4.1 J u ı JV-I j j y ^ . J . ' J > V - • J ( - J / J - j i JIjjj J i > ı 1.- • •Jr j"-'-" j Ji'j- • JV.1 fVj.^j! •J'ıin "f"-1.' » j j ^ j . j j j - v .J. r t ' H İ / .VJ^'. . : J

Referanslar

Benzer Belgeler

Balsom (11), daha yüksek bir egzersiz yoğunluğuna oyuncuların topa daha fazla sahip olmasıyla ulaşabileceğini belirtmiştir. Bu çalışmadaki sonuçlara bağlı kalarak serbest

Bu çalışmada, daha önceki öğretim programlarından farklı bir yaklaşımla hazırlanan ve uygulamaya giren İlköğretim Beden Eğitimi dersi öğretim programının

Beden eğitimi öğretmenlerin sınıf yönetiminin öğretmen davranışı boyutuna ilişkin görüşlerini belirlemek amacıyla yapılan çalışmada da genel olarak

Ailesinin gelir durumunu orta olarak tanımlayan öğrencilerin, çok iyi olarak tanımlayan öğrencilere göre problem çözme becerilerinin aceleci yaklaşım boyutunda daha

Araştırma sonucunda, futbol hakemlerinin sportmenlik dışı davranışlar anketinden aldıkları puanlara bakıldığında seyirci kaynaklı sportmenlik dışı

Katılımcıların cinsiyet, sporcu veya sedanter olma değişkenleri açısından yalnızlık ve umutsuzluk düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişkinin

59.5 ±4.4 ml/kg/dk bulunmuş, kürekçilerin bireysel anaerobik eşik laktat değerlerinin 3.9 mmol/L olarak tespit edildiği bu çalışmada hafif kilo erkeklerin anerobik

Düz topukla (DT) ve yükseltilmiş topukla (YT) yapılan izometrik bacak kuvveti ölçümleri arasındaki fark ve iki farklı topuk pozisyonunda yapılan kuvvet ölçümleri