• Sonuç bulunamadı

2010-2011 Eğitim Öğretim Yılı Açılış Konuşması

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "2010-2011 Eğitim Öğretim Yılı Açılış Konuşması"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

güncel gastroenteroloji

14/4

2010-2011 Eğitim Öğretim Yılı Açılış

Konuşması

Prof. Dr. Cemal TALUĞ

Ankara Üniversitesi Rektörü

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Sayın Cumhur-başkanı,

Cumhuriyet Halk Partisi’nin Sayın Genel Başkanı, Değerli Öğretim Üyeleri,

Değerli Konuklar ve Sevgili Öğrencilerim, Ankara Üniversitesi yeni eğitim öğretim yılına her yıl oldu-ğu gibi yeni umutlar ve yeni coşkularla başlıyor.

Üniversitemiz, köklü bir Cumhuriyet çınarı olarak taşıdığı de-ğerlere daima sahip çıkarak her yıl kendisini yeniliyor, kendi-sini aşmaya çalışıyor. Olağanüstü akademik birikimimizin bi-ze sağladığı özgüveni, toplumumuza ve insanlığa hizmet için her yıl artan bir sorumluluk duygusu ve kararlılıkla bütünleş-tiriyor, yeni hedeflere yöneliyoruz.

Bu ülkenin bilim ve yükseköğretim yaşamında daima öncü-lük yapmış, sayısız ilklere imza atmış olan Üniversitemiz bu konumunu geleceğe taşıyan gücünü seçkin öğretim üyelerin-den ve büyük enerjisini de sevgili öğrencilerinüyelerin-den alır. Cumhuriyetimizin tarihi ve değerleriyle özdeşleşen Ankara Üniversitesi’nin yeni akademik yılının açılış törenini bu yıl Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Dr. Derviş Eroğlu onurlandırıyor.

Sayın Cumhurbaşkanım, davetimizi kabul ederek törenimizi onurlandığınız için Ankara Üniversitesi ailesi adına en içten teşekkürlerimizi sunuyorum. Kıbrıs 1950’lerden bu yana Türk dış politikasının en önemli konusudur. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ise Türk dış politikasının en haklı direnç noktasıdır. Türkiye Cumhuriyeti ile KKTC arasında dostluk ve birliktelik yalnızca Kıbrıs’ın stratejik önemiyle açıklanamaz. Başta Avrupa Birliği olmak üzere dış ilişkilerimizde Kıbrıs en önemli belirleyendir. Ancak her koşulda bizim ilişkilerimiz si-yaset üstüdür ve hep öyle kalmalıdır.

Kıbrıs Rum Kesimiyle sürdürülen görüşmelerin olumlu bir sonuca ulaşmasını içtenlikle arzuluyoruz. Bu görüşmelerden

(2)

bir barış çıkacaksa, bu Kıbrıs Türkleri için onurlu ve adil bir barış olacaktır. Bunun en büyük güvencesi sizin engin dene-yimleriniz ve devlet adamı vasıflarınızdır.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin ilk Cumhurbaşkanı Sayın Rauf Denktaş’ın “Ankara Üniversitesi Onursal Doktoru” unva-nı taşıması bize büyük gurur vermektedir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde önemli görevlerde bulunan birçok siyaset-çi, yönetici ve akademisyenin Üniversitemiz mezunu olması bizim için büyük bir kıvanç kaynağıdır. Bazı dış çevrelerin bü-yük tepkilerine karşın başlatılan ve sürdürülen Salamis Bay kazılarının Ankara Üniversitesi tarafından gerçekleştirilme-sinden onur duyuyoruz. Kuzey Kıbrıs üniversiteleriyle yakın akademik işbirliğimizi sevgiyle, sorumlulukla sürdürüyor ve geliştirmeye çalışıyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanım bu tarihi ziyaretiniz, Kıbrıs Türkleri-ne karşı görevlerimizi eksiksiz yeriTürkleri-ne getirme

ko-nusundaki kararlılığımızı pekiştirmiş, irade-mizi güçlendirmiştir.

Sayın Cumhurbaşkanım, Sayın Konuklar,

Dünya uygarlık tarihi boyunca geçir-diği büyük değişim evrelerinin birin-den daha geçiyor ve bizler, bu geçişe tanıklık ediyor, açıklamaya çalışıyo-ruz. Geçirdiğimiz değişim evresinin en önemli karakteristiği teknolojinin gün-delik yaşamla bütünleşmesiyle güdülenen in-san ilişkilerindeki değişimlerdir.

Bugün insan ilişkileri kaos ve uzlaşma arasındaki gerilimle belirleniyor. Günümüz yöneticilerinin en önemli görevi de bu gerilimi yönetmek, gerilimden yorulan ve kendisini emni-yetsiz, yalnız, güvensiz hisseden bireylere güven vermek ol-malıdır. Bu ortamı sağlaması gereken kurumların başında ise üniversiteler gelmelidir.

Günümüzde ekonomik yaşamı, sosyal ve kültürel değerleri biçimlendiren temel faktör bilgidir. Küreselleşen dünyada bi-lim kültürünü özümseyen, sorunlarının çözümünde bibi-lime güvenen toplumlar ile bilim ve teknoloji üretme yetkinliğin-den yoksun toplumlar arasındaki mesafe hızla açılmaktadır. Bilgi toplumunun önünü açan özgür ve eleştirel düşüncenin, sorgulama ve araştırmanın, yenilikçi ve yaratıcı enerjinin ana kaynağı üniversitelerdir. Günümüzde nitelikli insan kaynağı

ve bilimsel bilgi gereksinmesinin artışına koşut olarak üniver-sitelerin değeri de artmaktadır.

Dünyanın yakın tarihi, bölgesel ve uluslararası güç olma yo-lunda olağanüstü gelişme gösteren ülkelerin bu başarıların-da en büyük payın yükseköğretime yaptıkları iddialı yatırım-lar ve bu alanda uyguladıkyatırım-ları akılcı politikayatırım-lar olduğunun ka-nıtlarıyla doludur.

Ne yazık ki, Türkiye’nin, bu anlamda örnek gösterilen ülke-ler arasında yer almadığı bilinmektedir. Üniversiteülke-ler, bu ül-kenin yaşadığı son elli yılda umutlarımızın yeşerdiği bereket-li tarlalar olarak görülmemiştir. Onların kendi topraklarını kendi yöntemleriyle işlemelerine izin verilmemiştir. Üzerle-rinden kaygı ve kuşku bulutları hiç eksik olmamıştır. İhmal edilmişler ve örselenmişlerdir.

Oysa Cumhuriyetin ilk yıllarında yükseköğretime bakış böyle değildi. Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyetin ila-nından sadece iki yıl sonra Ankara Adliye Hu-kuk Mektebini açarken yaptığı konuşma-da, “Bu kurumun açılışında hissettiğim mutluluğu daha önce hiç yaşamadım” diyerek yükseköğretime verdiği değeri en anlamlı biçimde vurgulamıştır. Aynı değeri, Cumhuriyetin 10. Yıl kutlama-ları kapsamında açılışı yapılan Yüksek Ziraat Enstitüsü’nün Açılma Bayramı Da-vetiyesinde de görürüz. Bu davetiyede, Yük-sek Ziraat Enstitüsü, Cumhuriyetimizin dünya bilim âlemine armağanı olarak nitelendirilmektedir. Cumhuriyetin erken yıllarında yükseköğretim kurumları kendilerine yönelen büyük umutlarla, engin coşkularla ve sı-nırsız bir güvenle beslenmişlerdir.

Mustafa Kemal, üniversitelerin değişim ve gelişimin kavşak noktaları olduğunu daha o günlerde görmüş ve Cumhuriye-tin yapılanmasının temel taşları arasında yükseköğretime özel bir değer ve yer vermiştir.

Cumhuriyetin çok sınırlı olanaklarıyla bu kurumlar yaratılır-ken hiçbir özveriden kaçınılmamıştır.

Bugün, siyaset ve toplumu bu güzel ülkenin üniversitelerine yeniden sahip çıkmaya çağırıyorum. Üniversite, siyasetin gündeminde üst sıralara taşınmalı ve siyasetin üniversitelere ilgisi; bilim ve yükseköğretim politikaları, üniversitelere sağ-lanan kamusal kaynakların geliştirilmesi, özerkliğin

(3)

genişletil-mesi, çeşitliliğin sağlanması, gibi gerçek ve temel konulara odaklanmalıdır. Siyaset ve toplum, Türkiye üniversitelerinin insan kaynakları, birikimleri ve donanımlarıyla yüksek bir ka-lite ve kapasite düzeyinde olduklarına inanmalıdırlar. Üniversitelerimiz, rekabet ettiğimiz ülkelerin kendi üniversi-telerine sağladığından daha küçük bütçelerle çalışmaktadır. Yaşadığımız dönemde kaliteli eğitimin ve özellikle kaliteli araştırmanın maliyeti yüksektir. Öte yandan, ülkemizde en-düstrinin yenilik ve araştırma talebi henüz çok düşüktür. Bu nedenle devlet üniversiteleri artan harcamalarının önemli bir bölümünü kamu kaynaklarından karşılamaya devam etmek durumundadır.

Türkiye’nin yükseköğretim ve bilimsel araştırma bütçesini hızla Avrupa Birliği ortalamasına yükseltmesi gerektiğine ina-nıyorum. Ülkemizde bugün ulaşılan ekonomik gelişmişlik düzeyinde bunun gerçekçi bir hedef olduğunu düşünüyo-rum.

Kuşkusuz mali kaynaklara erişmek kadar önemli olan bu kay-nakların etkin ve hesap verilebilir biçimde kullanımıdır. Bugün üniversitelerin görev alanları genişlemiş, etkinlikleri farklılaşmış, gelir kaynakları çeşitlenmiş ve mali yönetimleri giderek zorlaşmıştır. Kamu kurumlarının tümünün tabi oldu-ğu karmaşık ve binlerce sayfa tutan mevcut mevzuat altyapısı ile üniversitelerin kaynaklarını amaçlarına uygun bir şekilde yönetmesini, uluslararası rekabet koşullarına uygun, dinamik ve esnek yönetim sergilemesini beklemek aşırı iyimserliktir. Önerimiz, kamu üniversitelerine özgü, basit ve anlaşılır bir yasal çerçevedir. Böyle bir çerçevede; üniversitelerin kaynak-larını stratejik önceliklerine göre kullanabilmelerini sağlama-lı ve onlara kaynaklarıyla neler yapabildiklerini gösterebilme fırsatı vermeliyiz.

Bu fırsatın gerçek özerkliğin önünü açacağına, özerkliği de beraberinde getireceğine inanıyoruz. Özerklik ve hesap vere-bilirlik bir madalyonun iki yüzü gibidir. Üniversitelerin hesap verebilirliğine önem veriyorsanız, özerkliğin sınırlarını geniş-letmek zorundasınız.

Üniversitelerin görevi siyaset ve topluma ışık tutmaktır. Üni-versiteler yaşamda ve evrende tüm olup bitenlere ilgi duyan, anlamaya ve açıklamaya çalışan bilimsel yapılardır. Bilimsel tartışmanın kabul edilen tek ölçütü bilimin kendisidir. Bunun temel gereksinimi ve güvencesi bilimsel özgürlük ve akade-mik özerkliktir.

Üniversitelerimizin yeterli kaynak, daha güçlenmiş özerklik ve daha geniş çeşitlilik ortamında ülkemize ve insanlığa daha fazla katkıda bulunacağına inanıyorum.

Sayın Cumhurbaşkanım, Sayın Konuklar,

Yeni dönemlerin açılışlarında yöneticilerin neler yaptık, neler yapmaya çalışıyoruz konusunda bilgi sunmaları oldukça kök-lü bir gelenektir. İzninizle ben de bu konuda bir özet yapmak istiyorum.

Bu özete bir anlayışımızı paylaşarak başlamama izin veriniz. Bugün üniversiteler daha fazla fona erişebilmek, daha nitelikli öğrencileri çekebilmek, öğretim kadrolarını güçlendirebilmek için tarihlerinde görülmemiş bir rekabet ortamında çalışıyor-lar. Biz, bu ortamın gereklerini anlamakla birlikte üniversiteler arası dayanışmayı, yarışmanın önüne alıyoruz. Kendi değerle-rimizi, ilkelerimizi her türlü rekabet kaygısının üstünde tutu-yoruz ve esas rekabeti kendimizle gerçekleştiritutu-yoruz. Her ye-ni yılda kendimizi geçtikçe, kendimizi aşmayı başardıkça kim-senin bizi geçmesinin kolay mümkün olmadığına inanıyoruz. Kendimizi aşmak için yönetime düşen temel görevin, üniver-sitenin tüm insanlarının birbirlerini fark etmelerini, daha iyi tanımalarını ve anlamalarını sağlamak olduğunu düşünüyo-ruz. Bu amaca yönelik bir kurum kültürü ve çalışma iklimi oluşturuyoruz. Birlikte düşünmeyi ve birlikte yaratmayı, her anlamda paylaşmayı sağlayacak ortamlar, olanaklar yaratmaya çalışıyoruz. Bilgiyi anlamadan öğrenmeye çalışırsanız yüzey-sel kalırsınız sığ olursunuz. Aynı şekilde, insanlar birbirlerini fark etmeden ve anlamadan çalışırlarsa gerekli dinamizm, ya-ratıcılık ve yenilikçilik üretemezler, büyük hayaller ve büyük hedefler yaratamazlar.

Sayın Cumhurbaşkanım, Sayın Konuklar,

Ankara Üniversitesinin stratejik hedefleri arasında “toplumla buluşma” ve “uluslararasılaşma” bütün işlevlerimizi kapsayan ve birbirini tamamlayan iki temel alandır. Bu alanlarda yöne-tim dönemimizde önemli mesafeler aldık, yeni kurumsal ya-pılanmalar gerçekleştirdik, çeşitli etkinlikler düzenledik. Bana göre, toplumla buluşma ve toplumla güçlü bağlar kur-ma hedefi doğrultusunda attığımız ilk adım yaptıklarımızın en önemlisiydi. Bu adım, Üniversitemizin atama ve yükseltil-me ilkelerine bu alanı dâhil etyükseltil-mek oldu. Böylece, Ankara Üni-versitesi toplumla buluşmayı ve doğrudan toplum hizmetini öğretim üyelerinin görev ve sorumluluklarından birisi olarak kabul ettiğini ortaya koymuş oldu. Bu adımla aynı zamanda,

(4)

akademik birimlerimizin ve akademisyenlerimizin topluma yakınlaşma ve toplumla aralarındaki etkileşimi artırma yolun-daki çabalarının desteklenmesi ve özendirilmesi, üniversite yönetiminin bir yükümlülüğü haline geldi.

Ülkemizin ilk jeopark ve jeoturizm uygulaması olan “Kızılca-hamam-Çamlıdere Jeopark Projesi” Ankara Üniversitesi’nin toplum ve bilim alanında yeni bir öncülüğüdür. Bu proje bi-limsel çalışmalar sürdürebilmek için jeolojik mirasın korun-masını ve jeoturizm yoluyla proje alanındaki halkın kalkınma-sını amaçlayan ve bu anlamda bilim ile yerel kalkınmayı bü-tünleştiren bir girişimdir. Bu çok yönlü ve çok kapsamlı pro-jeyi kamu kuruluşları ve yerel yönetimlerle birlikte yürütüyor ve onlardan büyük destek görüyoruz.

Bu yıl içinde, Kalkınma Çalışmaları Araştırma ve Uygulama Merkezi (AKÇAM), topluma hizmet alanında yeni bir kurum-sal birim olarak Üniversitemize kazandırıldı. Hızla çalışmaya koyulan ve daha şimdiden başarılı etkinlikler ortaya koyan AKÇAM’ın bu akademik yılda büyük ses getirecek çalışmalar yapacağına inanıyorum.

Geçen sene ülkemizde bilim kültürünün kökleşmesine katkı-da bulunmak amacıyla Türkiye’nin ilk Çocuk Üniversitesini kuran Üniversitemiz, bu kez hedef kitlesi yaşlılar olan bir araştırma ve uygulama merkezi kurdu. İnsan yaşamı uzuyor, toplam nüfus içinde yaşlı nüfus artıyor. 60 yaşını aşanların oranının 15 yaşından küçüklerden daha fazla olacağı bir dün-yaya doğru hızla yol alıyoruz.

Bu yeni dünyada yaşamaya hazırlanmalıyız. Yaşlıları, canlı, sağlıklı, zinde, üretken ve mutlu kılmanın yollarını bulmalı-yız. Yüreklerini genç tutmalıbulmalı-yız. Yaşlılar için kurulan araştır-ma ve uygulaaraştır-ma merkezimizin deneyim kazandıkça, bünye-sinden bir ikinci bahar üniversitesi, “Ankara Üniversitesi +60” çıkaracağına inanıyorum.

Berlin Humboldt Üniversitesi’nin bundan tam 200 yıl önce kurulmasıyla birlikte bilimsel araştırma, yükseköğretimin ay-rılmaz parçası ve üniversitelerin temel işlevi haline gelmiştir. Günümüz üniversiteleri “bilim için bilim” anlayışına dayalı Humboldt üniversite geleneğinden giderek ayrılmakta ve araştırmalarda “toplumsal fayda” öne çıkmaktadır. Üniversi-teler bilginin teknolojiye dönüşümü ve kullanımı aşamaların-da aşamaların-da rol ve yer almaya başlamışlardır. Sektör kuruluşlarıyla işbirliği bir norm haline gelmiş durumdadır.

Bu çerçevede, Üniversitemiz başta araştırma işbirliği ve da-nışmanlık hizmeti olmak üzere kamu ve özel sektör

kuruluş-larıyla ilişkilerini geliştirme yolunda çok yönlü çalışmalar yü-rütmektedir. Gölbaşı yerleşkemizde yer alan Teknoloji Geliş-tirme Bölgemiz tamamlanmış ve hizmete açılmıştır. Burasını ülkemizin en etkin ve verimli çalışan teknoparklarından biri-si haline getirmenin planlarını yapıyoruz.

Ankara Üniversitesinin sağlık hizmeti veren kuruluşları top-lumla buluşmanın en yoğun ve en anlamlı biçimde yaşandığı birimlerimizdir. Tıp Fakültemiz Hastaneleri, ülkemizin diğer üniversite hastaneleri gibi olağanüstü güç koşullarda hizmet-lerini sürdürmeye çalışmaktadır. Daha doğru bir ifadeyle var-lığını sürdürmeye çalışmaktadır. Tıp Fakültesi yönetiminin, akademik kadrosunun ve çalışanlarının büyük bir özveriyle yürüttükleri çalışmaları desteklemek için Rektörlük olarak elimizden gelen tüm katkıları gerçekleştiriyoruz. Yaşanan bü-tün bu karamsar tablo içinde bile, uzun yılların rüyası olan bir Çocuk Hastanesini Tıp Fakültemize iki yıl içinde kazandıra-bilmek için büyük bir çalışma içerisindeyiz. Üniversitemizin kuruluş yılı açısından en eski fakültesi olan Veteriner Fakülte-mizin çağdaş bir Hayvan Hastanesine kavuşturulması da gün-demimizin öncelikli konuları arasındadır.

Üniversitemizin topluma hizmet işlevine dayalı en eski kuru-mu olan TÖMER kendi alanında öncülüğünü sürdürüyor ve yabancı üniversitelerle anlaşarak Türk diline hizmetini başka coğrafyalarda kendi bayrağıyla sürdürebilmek için yoğun ça-ba harcıyor. Uzaktan Türkçe Sınavı (UTS) konusunda da yurt dışında yeni atılımlar için çalışıyor. Dil eğitimi alanında ülke-mizin en büyük üniversite kuruluşu olan TÖMER’den güzel

(5)

gelişmeleri ve başarıları sizlerle bu akademik yılda da sık sık paylaşacağımıza inanıyorum.

Bilgi toplumunun eşiğinde “yaşam boyu eğitimin” giderek önem kazanması, Ankara Üniversitesi Sürekli Eğitim Merke-zini bir toplumla buluşma platformu olarak her gün daha de-ğerli kılıyor. ANKÜSEM’in büyük bir gelişim ve başarı çizgisi-ni sürdürmekte olduğunu kıvanç duyarak izliyorum. Cumhuriyetimizin yarattığı ilk üniversite olan Ankara Üniver-sitesini Cumhuriyetimizin en anlamlı eserlerinden olan Baş-kent Ankara’nın ekonomi, kültür ve sanat yaşamına daha faz-la katkı yapan, daha fazfaz-la iz bırakan bir bilim kurumu haline getirmek için yoğun ve kararlı bir program uygulamaktayız. Yeni kurduğumuz, Ankara Çalışmaları Araştırma ve Uygulama Merkezi (ANKAMER) Ankara konusundaki duyarlılığımızın ürünü olan özgün ve öncü bir kurumdur. Ankara ile ilgili her anlamlı tarihte mutlaka bir etkinlik düzenlemeye başlamış bulunuyoruz. 1 Ekim 2010 tarihinde açılışı yapılan “Kara Kal-paklı Kent: Ankara” sergisini Başkent’e getirmekten mutluluk duyuyoruz.

Ankara’nın kültür ve sanat yaşamına daha fazla ve daha kalıcı zenginlikler katmaya hazırlanıyoruz. 2011 yılının ilk aylarında temeli atılacak “Ankara Üniversitesi Kültür ve Kongre Merke-zi”ne büyük önem veriyoruz. Devlet Konservatuarımızın öz-lediğimiz konuma getirilmesi için uygulamaya başlamakta ol-duğumuz gelişme planı doğrultusunda kurulacak oda orkes-traları yeni akademik yılın bize en büyük armağanlarından bi-risi olacaktır.

Kuruluş aşmasını tamamladığımız Ankara Üniversitesi Yayı-nevi kısa sürede yüksek kalitede, kalıcı değer yaratan, bilim-sel, entellektüel, eleştirel ve yaratıcı yayınlar aracılığıyla top-lumla buluşacaktır. Üniversitemizin topluma ve dünyaya açı-lan yeni bir penceresi oaçı-lan yayınevimiz bilgi birikimimizi, du-ruşumuzu ve bilimsel yaklaşımımızı genel okurla paylaşma-mızı sağlayacaktır. Umudumuz, ufkunu sürekli geliştirerek Türkiye’deki üniversite yayıncılığını dünya standartlarına ta-şıyan bir yayınevine sahip olmaktır.

Geçen sene “toplumsal sorumluluk projeleri” kapsamında bazı öncü girişimlerimiz oldu. Hükümlü ve tutuklu kadınlar ve çocuklara yönelik eğitimsel etkinlikler ve sağlık taramaları yürüttük. Özellikle, hükümlü çocuklara yönelik bilgisayar eğitmenliği kursumuz duygu yüklü bir başarı öyküsü oldu. Toplumsal sorumluluk alanında öğrencilerimiz de önemli

projeler gerçekleştirdiler. Öğrenci Konseyinin “Halkın Üni-versitesi” projesinden kıvanç duyduk. Ankara Üniversitesi’ni “toplumsal sorumluluk alanında en az bir etkinliğe katılma-dan mezun olunamayan üniversite” haline getirebilmek için çalışıyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanım, Sayın Konuklar,

Ankara Üniversitesi “uluslararası açılımlar” açısından yeni bir dönemin eşiğindedir. Üniversitemizin uluslararası tanınırlılı-ğını ve saygınlıtanınırlılı-ğını yükseltmeye kararlıyız. Ankara Üniversite-si bilim ve yükseköğretimde dünya ölçeğinde seÜniversite-sini daha faz-la duyuracak ve sözü daha fazfaz-la dinlenen bir üniversite ofaz-la- ola-caktır.

Daha önce katıldığımız ve başarıyla tamamlanan Avrupa Üni-versiteler Birliği Değerlendirme Programına aradan geçen beş yıldan sonra İzleme ve Yeniden Değerlendirme için yap-tığımız başvuru kabul edildi. Bu süreçte, hazırladığımız ulus-lararasılaşma stratejisini önce üniversite düzeyinde katılımcı bir tartışmaya açarak hep birlikte rafine edeceğiz, daha sonra Avrupalı meslektaşlarımızın görüş ve önerilerinden yararla-nacağız.

İçinde bulunduğumuz yılda çeşitli yabancı üniversitelerle ön görüşmelerini tamamladığımız “çift diploma” programlarının protokollerini tamamlayacağız. Çift diploma programlarımız yalnızca ABD ve AB üniversiteleri ile sınırlı kalmayacak. Gü-ney Kore ve Japonya üniversiteleri ile görüşmeler ileri bir dü-zeye gelmiş bulunuyor. Büyük bir akademik işbirliği potansi-yeli olduğunu düşündüğümüz Rusya üniversiteleri ile ön gö-rüşme aşamasındayız. Bunun yanında yakın coğrafyamıza ve tarihi-kültürel bağlarımız bulunan ülkelere de bu anlamda önem veriyoruz. Bu ülkelerin üniversiteleriyle çift diploma programı uygulamak için farklı ve özgün bir model üzerinde çalışıyoruz.

Bugün yaklaşık 2,5 milyon öğrenci kendi ülkesi dışında eği-tim görmektedir. Bu sayının 2020 yılına kadar 6 milyona ula-şacağı tahmin edilmektedir. Tüm avantajlarına karşın Türkiye yurt dışından 18 000 öğrenci çekerken, 50 000 gencini yükse-köğrenim için yurt dışına göndermiş durumdadır. Bu resmi ters çevirebilmek ve çok daha fazla yabancı öğrenciye sahip olmalıyız. Bu konuda büyük üniversitelerimizin gayretleri kadar devletin kararlı desteği zorunludur.

Ankara Üniversitesi olarak daha çok ve daha nitelikli öğrenci alabilmek için neler yapmamız gerektiği üzerinde önemle

(6)

duruyoruz. YÖS’ün kaldırılması ve yabancı öğrencilerden alı-nacak eğitim ücretleri konusunda üniversite özerkliği açısın-dan da önem taşıyan son gelişmeleri memnunlukla karşıladı-ğımızı belirtmek istiyorum.

Yabancı öğrenciler için kurduğumuz Uluslararası Öğrenci Ofisinin büyük bir ihtiyacı karşıladığını yaşayarak görmekten kıvanç duyuyoruz. Uluslararası Öğrenci Ofisimiz, üniversite-miz içinde ve dışında, yaşamın her alanında yabancı öğrenci-lerimize yardımcı oluyor, onlara sahip çıkıyor.

Ankara Üniversitesi yükseköğretim sistemimiz içinde öncü konumunu bölgesel araştırma merkezleri alanında da sür-dürmüş ve yüzünü yeni ufuklara dönerek Afrika Çalışmaları Araştırma ve Uygulama Merkezi (AÇAUM) ve Latin Amerika Çalışmaları Araştırma ve Uygulama Merkezini (LAMER) kur-muştur. Türkiye’nin ilkleri olan her iki merkezimiz de olağa-nüstü başarılı çalışmalarıyla kendi alanlarında daha şimdiden tanınan, aranan ve güven duyulan kuruluşlar olmuşlardır. En son olarak 2 Şubat 2010 tarihinde Kosova Cumhurbaşkanı Sayın Fatmir Sejdiu’nın katıldığı bir törenle açılışı yapılan Gü-neydoğu Avrupa Çalışmaları Araştırma ve Uygulama Merkezi-mizin (GAMER) de kısa sürede aynı başarı çizgisini yakalaya-cağına kuşku duymuyoruz.

Ankara Üniversitesi’nin uluslararasılaşma alanında en iddialı ve en büyük hedefi en az bir yurt dışı yerleşkesi açmaktır. Dost ve kardeş bir Balkan ülkesinde Ankara Üniversitesi’nin bayrağını dalgalandırabilmek için var gücümüzle çalışmakta-yız.

Sayın Cumhurbaşkanım, Sayın Konuklar,

Üniversitemizin birbirini tamamlayan iki stratejik hedefi olan toplumla buluşma ve uluslararasılaşmaya verdiğimiz önem nedeniyle üniversitelerin ana işlevleri olan eğitim ve araştır-mayı ihmal ettiğimiz sanılmasın. Tam tersine eğitim ve araş-tırmada başarılı değilseniz, uluslar arası standartları zorlaya-mıyor ve aşazorlaya-mıyorsanız ne toplumla buluşmada ve ne de uluslararasılaşma alanında erişebileceğiniz yüksek bir doruk olamaz.

Bu nedenle, eğitim ve araştırma alanında yaptıklarımızı ve ya-pacaklarımızı özetlemeyi bu akademik yıl açış konuşmasının kapsamı dışında bırakmayı uygun buluyorum.

Konuşmamı kapatmadan önce üniversitemizin sevgili öğren-cilerine seslenmeme izin veriniz.

Sevgili Öğrenciler,

Ankara Üniversitesi öğrenciye değer ve sorumluluk verilen, özgür ve eleştirel düşüncenin desteklendiği, öğrenme ve öğ-retme coşkusunun sınırsız yaşandığı, karşılıklı saygı ve sevgi-nin egemen olduğu, aydınlık bir üniversitedir. Bir aydınlan-ma üniversitesidir.

Üniversitenizi sevin ve sahiplenin. Ona değer ve emek verin. Onu koruyun ve yüceltin.

Sevgili Öğrenciler,

Sizlerden, ülkemizin ve insanlığın sorunlarına duyarlı ve do-ğaya saygılı olmanızı bekliyoruz.

Sizlerin her türlü sömürü ve istismara, baskıya ve ayrımcılığa karşı olmanızı bekliyoruz. Düşüncelerinizi, görüşlerinizi ve il-kelerinizi özgürce savunabilmenizi istiyoruz. Haklarınızı uy-gar ve cesur bir biçimde aramanızı destekliyoruz.

Bu konuda sizden iki beklentimiz var. Birincisi görüş açıkla-manın ve hak araaçıkla-manın uygar biçimde yapılması ve üsluba dikkat edilmesidir. İkincisi ise sizin gibi düşünmeyen insanla-ra da saygı göstermeniz, karşıt düşüncelere hayat hakkı ve de-ğer vermenizdir. Üniversiteye çoğulculuk ve çeşitlilik yakışır. Sizlerden çok çalışmanızı, çalışmaktan keyif almanızı bekliyo-ruz. Çok çalışmak, istekle çalışmak, bilinçli çalışmak üniversi-te öğrenciliğinin olmazsa olmazlarıdır. Bunun yanında sosyal becerilerinizi geliştirmeye özen göstermeniz yaşamdaki başa-rınız için gereklidir. Çok kitap okumalı, kültür ve sanata de-ğer vermeli ve kültür-sanat etkinliklerine katılmalısınız. İnsanı en fazla mutlu eden eylemlerden birisi başkalarına yar-dım etmektir. Üniversitemizin, Öğrenci Konseyimizin ve say-gın Sivil Toplum Örgütlerinin düzenlediği sosyal sorumluluk projelerine katılın. Katılmak yetmez düzenleyicilik yapın, ön-cülük yapın, arkadaşlarınızla birlikte yeni projeler üretin.

Sevgili Öğrenciler,

Ankara Üniversitesi’nin öğrencileri bir üniversite öğrencisi olmanın çok ötesinde büyük sorumluluklar taşırlar. Bu so-rumlulukların en önemlisi Mustafa Kemal Atatürk’ü anlamak ve Türkiye’nin O’nun gösterdiği doğrultuda aydınlık bir gele-ceğe taşınmasında görev almaya kendisini hazırlamaktır. Sevgili Ankara Üniversiteliler, hepinize başarılı ve mutlu bir yeni akademik yıl dilerim. Umutlarınız hiç eksilmesin, yolu-nuz aydınlık olsun. Yeni akademik yıl uğurlu olsun.

Referanslar

Benzer Belgeler

Kısacası, çok değerli hocalarımızın katkılarıyla Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Hacettepe Üniversitesi nde saygın bir yeri olan, Edebiyat Fakültesi içinde en çok

Yüksek öğrenimlerini tamamlamış olanların, özellikle hukukçuların ilgili alanlardaki bilgilerini canlı tutmak, geliştirmek ve hukuktaki yenilikleri aktararak

Günümüzde şöyle örnek veriyim, bu yaptığımız uzaktan eğitim, zaman ve mekan bağımsız olarak belli bir bölgelerden bütün inşalardan birleşerek aldığı

[r]

Ege Üniversitesi’nde yapılan bir çalış- mada, özürlü sağlık kuruluna en sık başvuru neden- leri özel eğitim raporu almak, vergi indiriminden yararlanmak, evde bakım

Çevre Topluluğu’nun amacı çeşitli etkinlikler düzenleyerek öğrencilerde çevre bilinci oluşturmak, çevre kirliliğini engellemek ve de çevre sorunlarına

Türkiye’de de internetin gerçekten internete erişemeyen İstanbul’dan Ankara’dan büyük illerden değil çok fazla Doğu’da ve Güneydoğu’daki illerimizde aynı şekilde

6-8 Eylül 2021 Mezuniyet için en çok üç dersi kalan önlisans ve lisans öğrencilerinin sınav başvuruları.. 6-17