• Sonuç bulunamadı

Yazarımız Uğur Mumcu'nun, 12 Ağustos 1990'da Mehmet Ali Aybar'la yaptığı sosyalizmin son durumuyla ilgili söyleşisi:Demokrasi olmadan, sosyalizm olmaz

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yazarımız Uğur Mumcu'nun, 12 Ağustos 1990'da Mehmet Ali Aybar'la yaptığı sosyalizmin son durumuyla ilgili söyleşisi:Demokrasi olmadan, sosyalizm olmaz"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

“e v ”

deyince

E * EMLAK BANKASI

" D a h a U y g a r B i r Y a ^ a m İ ç i n "

72. Yi

SAYI

26478 /15800 Tl

(KDV içinde)

C u m h u r i y e t

KURUCUSU: YUNUS NADİ (1924-1945) BAŞYAZARI: NADİR NADİ (1945-1991)

11 THVHVRIZ1986 SAU

O bir

bayrakü

Myftfctetıyınay*!

AZİZ NESİN

Ö Z E L E K İ s mSûT

izizim

4zk*~ te! N* kj r ”-.ö*tetadm , ytukiatetó«, «İteyteti* jöçyaşt ve

A

. .

•Nj

İlk gerçek savunma

İV T

*

Son Konulum

Azız i»«s! JNesın

ib i

konuğum a mektup--- paat

Özel

— LiiBSfitİ- --- --- —-E3HB3---- J

Mahkeme ve hapishane günlerini anlatıyor

B u g ü n

C u m h u r i y e t ’ l e

b i r l i k t e

Dünya Bankası, Başbakan’ı uyararak satışın bu yıl yapılmamasını istedi

Ç iller T ’yi satam ıyor

‘Projeden çekiliriz' uyarısı

Dünya Bankası, T hisselerini, altyapı çalışmaları

tamamlanmadan, tahvil aracılığıyla satarak bu yıl içinde 3 milyar dolar gelir elde etmeyi düşünen Çiller’i uyardı. ÖİB, Dünya Bankası’nın, “Tahvil yoluyla satış yapılırsa projeden çekiliriz” uyarısı üzerine, ‘T tahvili’ satışından vazgeçti. Dünya Bankası’ndan ayrıca, tahvil çıkarılması durumunda, uluslararası finans kuruluşlarının da danışmanlık yapacak firmanın seçimi için açılacak ihaleye katılmayacakları uyarısı yapıldı.

ESRA YENER'in haberi

S. Sayfada

Danışman firma ihaleyle seçilecek

► Türk Telekomünikasyon A Ş’nin özelleştirme çalışmaları, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile finansmanı Dünya Bankası tarafından verilecek 4 milyon dolarlık krediyle karşılanacak olan uluslararası bir danışman firm a tarafından yürütülecek. PTT’nin T ’sinin satışında danışmanlık yapacak firma, Dünya Bankası’nm gözetiminde eylül ayında

yapılacak ihalede seçilecek. Danışman firmanın, özelleştirme için gereken altyapı çalışmalarını, ancak 8 ayda

tamamlayabileceği kaydedildi. ■ 8. Sayfada

Çiller, tahville para arayacak

Erken seçim beklentileri ile birlikte 1996’ya kalan P T T ’nin T ’sinin satışından bu yıl 7.5 milyar dolar gelir elde etmeyi hedefleyen Çiller, seçim yatırımlarının finansmanının karşılanabilmesi için diğer K IT’lerin satışını da hızlandırmak istiyor. Çiller, Hazine’ye, sonbaharda tahvil ihracı yoluyla yaklaşık 2 milyar dolarlık dış borç bulunması için çalışma başlatılması talimatı verdi. A B D ’ye giden Çiller’in başdanışmanı Emre Gönensay’m, bankacılarla bu konuda görüşmeler yaptığı bildirildi. ■ 8. Sayfada

Yunan Büyükelçisi’nin

Cumhuriyet’e demeci:

‘Türkiye

P K K

dosyası

verm edi’

► Yunanistan Büyükelçisi

Nezeritis, “Ülkemde PKK

kampları bulunduğu ve PKK

teröristlerine pasaport temin

ettiğimiz gibi iddialarla ilgili,

Türkiye’den ne kalın, ne ince

tek bir dosya aldık”

açıklamasını yaptı.

LALE SARİİBRAHİMOĞLU ANKARA - Yunanistan’ın Ankara’da­

ki Büyükelçisi Dimitrios Nezeritis. Tür­ kiye’nin resmen açıklamasına karşın, Yu­ nanistan’daki PKK faaliyetlerine ilişkin olarak, “kalın ya da ince bir dosyanın” Ankara’dan Atina’ya iletilmediğini söy­ ledi. Terörün her türlüsünü kınadıklarını öne süren Nezeritis, PKK’yi “terörist ör­

güt” olarak tanımlamaktan kaçındı. Ne­

zeritis, Yunan Parlamentosu Başkanveki- li Panovotis Sguridis’in, PKK lideri Ab­

dullah Öcalan ile görüşmesini parlamen­

tonun onayıyla yaptığını açıklamasına karşın, “Parlamento tatüde, onay alması

mümkün değil” dedi. Yunan Büyükelçi,

Türkiye’de, “savaş tehdidi” de içerdiğini öne sürdüğü üst düzeyli açıklamaların sona erdirilmesi halinde ikili ilişkilerde

Arkası Sa. 19, SiL 5 ’te

H A L K B A N K

2 trilyonluk

yolsuzluk

davası

► Eski Halk Bankası Genel

Müdürü Sezgin Taşkıran,

Genel Müdür Yardımcısı Rıfkı

Metin Selçuk ile Şakir Yırtıcı

ve Leyla Atar’m 3 yıla kadar

hapisle cezalandırılması

isteniyor. ■

19. Sayfada

Yüzlerce ev sular altında; kentte yaşam felç

Birçok ev ve işyeri sular altında kaldı. Belediye ekiplerinin yam sıra ‘yağmurzedeler’ de kendi imkânlarıyla su boşaltma çalışmalarına katıldı.

İstanbul boğuldu

Sabah ve atv’de büyük hasar

Ayamama Deresi’nin taşmasıyla Sabah Grubu’na

bağlı gazete ve dergiler ile atv televizyonunun da

içinde yer aldığı Medya Plaza’nın alt katlarında

büyük maddi hasar meydana geldi. Binanın

bodrum katında bulunan haber stüdyosu ile yayın

arşivi ve rejisi, su baskınında zarar gördü.

Bir kişi yaşamını yitirdi

İkitelli D eresi’nin taşmasıyla sular altında kalan bir

gecekonduda bulunan Hüsniye Ateş, boğularak can

verdi. Belediye sınırlan içindeki birçok bölgenin

altyapı hizmetlerinden yoksun olmasının, yağışın

maddi hasanmn artmasına neden olduğu

belirtilirken İtfaiye Müdürü Muhittin Soğukoğlu,

_ ^

.

su baskınlan ve kurtarma çalışmalanna itfaiye

Sağanak yağış, kanaletlenn tıkalı olması nedeniyle birçok cadde ve sokakta trafiğin e k in le r in in v e tis m e k te ö n d ü k r e k tiö in i cftvlprii

kilitlenmesine neden oldıı. Belediye araçlarının yetersiz kalması da İstanbul trafiğini

P

Y §

S Ç

Ç

gim söyledi.

gün boyunca aksattı. (Fotoğraf: KUBİLAY TÜNTÜL)

19. Sayfada

OLAYLARIN

A R D IN D A K İ

GERÇEK

Ay bar ’ı

Yitirdik.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra çok partili rejime geçen Türkiye’de, ne yazık ki, çağ­ daş demokrasi kurulamadı.

Bu olguyu ülkenin gelişmiş­ lik düzeyine bağlamak doğru

yaklaşımdır; çünkü, ancak be­ lirli bir sanayi aşamasına ulaş­ mış olan toplumlarda demok­ rasi gerçekleşebiliyor.

2000 yılına 5 kala ülkemiz­ de tam anlamıyla bir demok­ ratik rejim geçerli değildir. Bu olguya bakarak 1940’lı yıllar­ da toplumun ne durumda ol­ duğunu saptayabiliriz. Dün yaşamını yitiren Mehmet Ali

Aybar, 1946 yılında İstanbul

Üniversitesi’nde devletler hu­ kuku doçentiyken demokrasi üzerine yazdığı yazılar yüzün­ den üniversiteden atılmıştı.

Bu olay Aybar’ın yaşamında belirleyici oldu, genç doçentin bir ömür boyu sürecek

‘ba-ğımsızlık-demokrasi-sosya- lizm’ yörüngesindeki yürüyü­

şü böylece başladı.

Aybar, 1949’da yazdığı bir yazısında cumhurbaşkanına hakaretten hapis cezasına çarptırıldı. 1950’li yıllar boyun­ ca avukatlık yaptı. 1961’de bir grup sendikacının kurduğu

'Türkiye İşçi Partisi'n\n baş­

kanlığına getirildikten sonra doğrudan siyasal yaşama atıl­ mış oldu.

27 Mayıs Devrlmi’nin sağla­ dığı özgürlük ortamında, sos­ yalist partiye de yer vardı. 1965’te Türkiye İşçi Partisi,

★ ★ ★

Arkası Sa. 19, Sü. 9 ’da

Rusya, silah akıtıyor

Silah satışlarını arttırmayı hedefleyen Moskova, belli başlı silah üreticilerinin dış pazara açılmaları için teşvik tedbirlerini çoğaltıyor. ■ 77. Sayfada

Turizmcilere istihbarat görevi

İçişleri Bakanlığı’nın, turizm bölgelerindeki terörü engellemek amacıyla yayımladığı genelgede turizm danışma bürolarına, topladıkları istihbaratı güvenlik güçlerine iletme görevi verildi.

3. Sayfada

‘Çıplak’

Ali özgentürk, yapıtında, çıplak poz veren iki kadınla onların gariban kocalarının gerçeküstü serüveni içinde ahlak, estetik, toplumsal kurallara

DOLAR MARK ALTIN

û D ü n 4 4 . 5 0 0 ö n c e k i 4 4 . 4 0 0 û D ü n 3 1 . 9 0 0 Ö n c e k i 3 1 . 8 5 0 û D ü n 5 5 5 . 0 0 0 Ö n c e k i 5 5 2 . 5 0 0

yönelttiği eleştirilerle bir kara mizah örneği ortaya koymuş. ■ 77. Sayfada

Tanışma konseri

Cazseverler bu gece Açıkhava Tiyatrosu’nda Joshua Redman Dörtlüsü’nden önce Kerem Görsev Dörtlüsü’nü dinleyecekler. ■ 75. Sayfada

İşçi ‘sadaka’ istemiyor

680 bin kamu işçisi için sendikalarla pazarlık masasına oturan hükümetin,

ortalama yüzde 5.41 ’lik zam önerisi ‘sadaka’ olarak nitelendirildi.

3. Sayfada

Küba’da rüşvet

Castro, rüşvet ve yolsuzluktan yakındı. M 10. Sayfada

M. AH

Aybar

öldü

► Akciğerlerindeki

rahatsızlık nedeniyle

bir hafta önce

Florance

Nightingale

Hastanesi’ne

kaldırılan ünlü

siyaset adamı ve

yazar Aybar, dün

saat 16.00

sıralannda kalp

yetmezliği sonucu

yaşamını yitirdi.

► Türkiye’de sosyalizm mücadelesinin

önderlerinden biri olan Mehmet Ali Aybar,

öğretim üyeliği sırasında yazdığı bilimsel

yapıtların yanı sıra ‘Bağımsızlık

Demokrasi Sosyalizm’, ‘12 Mart’tan

Sonra’, ‘Neden Sosyalizm’, ‘Örgüt

Sorunu’, ‘TİP Tarihi’ adlı kitaplarını da

yayımladı. ■ 6.

Sayfada

‘ Dem okrasi olm adan

sosyalizm olm az’ / /.

ez

► Yazarımız Uğur Mumcu’nun, 12

Ağustos 1990 tarihinde Mehmet Ali Aybar

İle yaptlğl SÖyleşİ. ■ 7.

Sayfada

(2)

SAYFA CUMHURİYET 11 TEM MUZ 1995 SALI

6

H ABERLER

AB heyeti

Ankara'da

Sınır ötesi operasyona katılan askerlerden önemli bölümünün geri çekildiği belirtildi

■ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Avrupa Birliği

(AB) Komisyonu Türkiye Masası Şefi Serge Abou ve yardımcıları Benoit Hambuckers, Patrick Simone ile Chantal Bruetschy dün Ankara’ya geldiler. Esenboğa Havalimanı’na inişte yağmur ve fırtınanın şiddetlenmesi üzerine Abou ve beraberindekiler, yanm saatten fazla uçakta beklemek zorunda kaldılar. Dışişleri Bakanlığındaki temaslarına bugün başlayacak olan Abou, yarın Türkiye’den ayrılacak.

Yılmaz'dan

DYP'ye suçlama

■ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ANAP Genel

Başkanı Mesut Yılmaz, anayasa değişikliği görüşmelerinin yanm kaldığı yerden devam etmesine hazır olduklannı söyledi. Yılmaz, ANAP Başkanlık Divanı

toplantısından sonra yaptığı açıklamada, ikinci tur görüşmeler sürerken bir maddenin reddedilmesi üzerine, Başbakan Tansu Çiller’in değişiklik çalışmalannı askıya aldığını kaydetti. ANAP lideri, ara seçim konusunda DYP’nin verdiği mesajlann bu partinin mevcut •anayasaya “ne kadar saygı gösterdiğinin tipik bir örneği” olduğunu belirterek, “ Meclis’in yapması gereken, ekim ya da kasım ayı için erken seçim karan alıp, kendi kendini feshetmesidir” dedi.

Trafik

29 can aldı

■ Haber Merkezi - Yurdun

çeşitli yerlerinde dün meydana gelen trafik kazalarında 29 kişi öldü, 67 kişi yaralandı. Kazada yaşamlannı kaybedenlerin isimleri şöyle: Balıkesir’de Mehmet Tandemir, Ersin Tuncel, Abdulbaki Ekinci; Tekirdağ’da Betül Çalık; Trabzon’da Emrullah Dilber, Alaaddin Bilgin, Songül Bilgin, Fatma Bilgin; Adana’da Tamer Metin; İzmir’de Recep Işıksungur; Sakarya’da İbrahim Bilir, Hakkı Bulan, Cemalettin Günay, Sevi Günay, Selin Günay, Güler Bulan; Konya’da Mümin Çöven, Erol Erman; Kayseri’de Ahmet Yaşar, Mustafa Bay gül; Karamanda, Mehmet Demirci, Şefika Berber, Zeynep Berber; Lüleburgaz’da Nurgül Bahadır, Ebru Bahadır; Samsun’da Süleyman Gündoğdu, Osman Atmaca, Yaşar Şeker; Şanlıurfa’da Ahmet Güler.

Orman yangım

kampanyası

■ Haber Merkezi

-İzmir’in Urla ilçesi yakınında 5 ayrı yerde başlayan ve 3 bölgede kontrol altına alman orman yangınında şu ana kadar

120 hektarlık alanın zarar gördüğü bildirildi. Almanya ve Hollanda da yaşayan Türk aydınlarının öncülüğünde, orman yangınlarının söndürülmesinde kullanılacak uçak ve helikopterin alınması için yardım kampanyası başlatıldı.

Ö ldürülen PK K ’K sayısı 1 4 6

► Irak Kürdistan

Demokratik Partisi,

Talabani liderliğindeki Irak

Kürdistan Yurtseverler

Birliği’ne bağlı güçlerin

önceki sabah saatlerinden

itibaren Şaklava bölgesine

saldırdıklarını ileri sürdü.

IKDP yetkilileri, IKYB

güçlerine ağır kayıplar

verdirdiklerini savladılar.

ANKARA (Cumhuriyet Büro­ su )-Türk Silahlı Kuvvetleri’nce

4 temmuzda başlatılan ve dün de sürdürülen sınır ötesi operasyon­ da öldürülen PKK militanı sayısı 146’ya yükseldi. H ak k âri’ye bağlı Çukurca ilçesinin Kuzey Irak sınırına yakın kısımlarında gerçekleştirilen operasyonlarda dün sabah 26 PKK militanı öl­ dürüldü.

Askeri kaynaklar, sınır ötesi operasyona katılan 3 bin asker­ den önemli bölümünün çekildi­ ğini bildirirken, birkaç gün için­ de bölgenin boşaltılacağını ak­ tardılar. Yetkililer, sivillerin za­ rar görmemesi için azami dikkat gösterildiğini yinelediler.

70 kilometre uzunluğunda, 40 kilometre derinliğinde bir alanda

G ali’den K. Irak’a yardım önerisi

ATİNA (AFP) - Üç günlük bir ziyaret için

Yunanistan’a giden BM Genel Sekreteri Butros

Gali, BM’nin, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin

operasyon düzenlediği Kuzey Irak’a insani yardım yapmaya hazır olduğunu söyledi. Atina’da Başbakan Andreas Papandreu ve Dışişleri Bakanı Carolos Papoulias ile görüşen Gali, daha sonra düzenlediği basın toplantısında

“Kuzey Irak, birim için insani açıdan önemlidir. Irak’ta bizden yardım isteyen çevrelere yardım edebilmemiz önemlidir” şeklinde konuştu.

Kürdistan Demokrat Partisi lideri Mesut

Barzani. Türk birliklerinin harekât sırasında

Kürt köylerini bombaladıklarını ileri sürmüştü. Ancak Ankara, harekât bölgesinde Kürt köylerinin bulunmadığını vurguluyor. sürdürülen sınır ötesi operasyon­

da, Ç elik-1 Harekâtı sırasında terörist unsurlardan temizlenen 10’u aşkın PKK kampı yeniden gözden geçiriliyor.

Kuzey Irak’tâki karşıt gruplar arasında son günlerde yaşanan gerginlik silahlı saldırıya dönüş­ tü. Mesut Barzani liderliğindeki Irak Kürdistan Demokratik Par­ tisi (IKDP) tarafından yapılan açıklamada, Celal Talabani li­ d e rliğ in d e k i Ira k K ü rd istan Y urtseverler B irliğ i’ne bağlı (IKYB) güçlerin önceki gün sa­ bah saatlerinden itibaren Şakla­ va bölgesine saldırdıkları ileri sürüldü.

2 bin kişilik güçle gerçekleşti­ rilen saldırının püskürtüldüğünü anlatan IKDP yetkilileri, IKYB

güçlerine ağır kayıp verdirdikle­ rini savladılar.

IKYB y e tk ilile ri ise, IKDP’nin ağır silahlarla birlikte Balisan ve Zinatir bölgelerine saldırdığını savundular.

Mayın tuzağı: 2 ölü______

Dün akşam Bitlis’in Hizan il- çesi’inin O ym apınar K öyü’ne giden Rıza Gültekin yönetimin­ deki 13 AU 786 plakalı minibüs, bölücü teröristler tarafından yola döşenen mayının üzerinden geç­ ti. Tahrip gücü yüksek mayının patlaması sonucu minibüste bu­ lunanlardan Muzaffer Gültekin ve Şirin GUnal olay yerinde ölürken. Rıza Gültekin, Mehmet

Giinal, Kadri Günal ve Ekrem Gümüş yaralandı.

Bu arada, önceki akşam Kah­ ram anm araş’ın Ekinözü ilçesi Çiftlik K öyü’nde Hüseyin Sa- k a t ’ın evine g elen b ir grup PKK’li Sakat’ı evinden alarak harman yerinde öldürdüler.

Öte yandan Van-Başkale kara­ yolunu kesen bir grup bölücü te­ rörist, Başkale M üftüsü Oğuz

Metin’i kaçırdı. Önceki akşam

saat 22.00 sıralannda bir çocuğu hastaneye götürmekte olan müf­ tünün aracı durduruldu. Çocukla müftüyü araçtan indiren terörist­ ler, aracı ateşe verdiler ve müf­ tüyü yanlarına alarak kaçtılar.

Yanlışlıkla çatışma

E rz in c a n ’ ın M ertek li K ö­ yü’nde, jandarmayla köy koru­ cularının ‘yanlışlıkla’ çatışmaları

sonucu bir korucunun öldüğü, bir korucunun da yaralandığı bildirildi. Erzincan Valisi Reeep

Yazıcıoğlu, olayla ilgili soruştur­

m anın sü rd ü ğ ü n ü b e lirte re k

“Eğer ortada bir ihmal ya da ka­ sıt varsa mutlaka hesap sorula­ caktır” dedi.

Edinilen bilgiye göre olay ön­ ceki akşam saat 20.00 sıraların­ da Mertekli Köyü’nün girişinde meydana geldi. Nöbet tutan gö­ nüllü korucular, b ir m inibüse

‘dur’ uyarısında bulundular. Mi­

nibüsün durmaması üzerine ha­ vaya ateş açtılar. Barikatı geçen minibüste bulunanların civarda­ ki karakola, “Bize teröristler ateş

açtı” şeklinde ihbarda bulunma­

ları üzerine olay yerine giden jandarm alar ile köy korucuları arasında ‘yanlışlıkla’ çatışm a çıktı. Çatışmada Hüseyin Yıldı­

ran adlı köy korucusu yaşamını

yitirirken Hayat Sulu adlı korucu da hafif yaralandı. Yıldıran, dün aynı köyde toprağa verildi.

Jandarmanın kendilerine ka­ sıtlı olarak ateş açtığını öne sü­ ren Mertekliler, köyde yaşayan­ ların ‘Alevi’ olm ası nedeniyle jandarm a ekibine komuta eden uzman çavuşun kasıtlı davrandı­ ğını savundular.

Demokrasi Platformu

TBMM’yi uyan

için tartışma forumu

Haber Merkezi - De­

mokrasi Platformu, siyasi p artileri, parlam entoyu uyarmak ve kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla, Ankara’da bir tartışma fo­ rumu düzenleyecek. “De­

mokratik Türkiye İçin, Demokratik A nayasa”

adını taşıyan forum, 14- 15 tem m uz tarihlerinde DSl salonunda yapılacak.

Demokrasi Platformu, yazılı bildirisinde, Türki­ y e ’de dem okrasinin sesi olabilecek tüm kişi ve ku­ ru lu ş la rın k a tk ıla rıy la Türkiye’yi 2000’li yıllara taşıyacak çoğulcu, katı­ lımcı ve dem okratik bir anayasa ile demokratik bir Türkiye tartışması başlat­ ma karan aldığını bildirdi. Türkiye’de demokratik­ leşmenin acil bir ihtiyaç haline geldiği belirtilen Demokrasi Platformu’nun bildirisinde şu görüşlere yer verildi:

“82 Anayasası’nın de­ ğiştirilmesinin toplumu- muzun büyük bir kısmı tarafından talep edildiği herkesçe bilinen bir ger­ çektir. Anayasanın sınır ve yasaklarından etkilenen bütün kesimler her fırsat­ ta bu taleplerini dile getir­

mektedirler. Ne yazık ki özellikle çalışanların, sen­ dikalarımızın, meslek ku­ ruluşlarımızın, demokra­ tik kitle örgütlerinin hak ve özgürlük taleplerine

‘bu talepler rejimin çök­ mesine neden olur’ gerek­

çesiyle karşı çıkılmaktadır. Ancak anayasa değişik­ liği anayasanın düşünce açıklama ve demokratik, siyasi örgütlenme ve genel olarak kişi temel hak ve özgürlüklerine kısıtlama getiren maddelere dokun­ mayan bu haliyle, bırakın demokratikleşmeyi sağla­ mayı, ülkemizdeki demok­ rasiyi daha da geri götüre­ cek bir sonuca doğru git­ mektedir.”

Foruma çağrılanlar ara­ sında Akın Birdal, Bay­

ram Meral, Erdal Oz, Atıf Yılmaz, Can Yücel, Er- tuğrul Tığlay, Fikret Baş­ kaya, Genco ErkaL, Müm­ taz Soysal, Hikmet Çetin- kaya, Murat Belge, Müj­ dat Gezen, Çağatay Ana- dol gibi ünlü isimlerin ya­

nı sıra Türk-Iş, DİSK, Ka­ mu Çalışanları Sendikala­ rı K o nfederasyonlaşm a K u ru lu , T ürk T ab ip ler B irliğ i gibi k u ru lu ş la r bulunuyor.

Bican’a Gazeteciler

Cemiyeti’nden ihraç

ANKARA (ANKA)

-Anadolu Ajansı (AA) Yö­ netim Kurulu Başkanı ve B aşb a k a n lık B asın ve H alkla İliş k ile r D aire Başkanı Mehmet Bican, bazı çalışanların işten çı­ k arılm a sın d a k i tutum u gerekçe gösterilerek Ga­ zeteciler Cemiyeti üyeli­ ğinden ihraç edildi.

G azeteciler Cem iyeti Başkanı Nazmi Bilgin, be­ raberinde Başkan Yardım­ cısı Şahap Alp olduğu h ald e, işten ç ık arılan Anadolu Ajansı çalışanla­ rın ın genel m üdürlük önünde gerçekleştirdikleri

oturm a eylem ine destek verdi.

Bilgin, burada yaptığı konuşmada ajansta yaşa­ nan sorunların aşılmasın­ da çalışanların işten çıka­ rılm a sın ın çare o la ra k gösterilmesini eleştirdi.

Bilgin, başkanı olduğu Gazeteciler Cemiyeti’nin geçen cuma günü toplana­ rak, ajanstaki gelişmeleri değerlendirdiğini ve AA Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Bican’ın üyelik­ ten ihracının kararlaştırıl­ dığını açıkladı. Bilgin, ih­ raç kararının oybirliğiyle alındığım da bildirdi.

Aliyev, Başbakan Tansu Çiller’in Bakü ziyaretinin dünya kamuoyunca da dikkatle izlendiğini belirtti.

Başbakan Çiller, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ile görüştü

‘Davanız için yardıma hazırız’

Haber Merkezi - Başbakan Tansu Çiller ve Dışişleri Bakanı Erdal İnö­

nü’nün Türk cum huriyetlerindeki temasları devam ediyor. Başbakan Tansu Çiller, Azerbaycan Cumhur­ başkanı Haydar Aliyev’le Gülistan Sarayı’nda bir araya geldi. Türkme­ nistan’daki temaslarını tamamlayan Dışişleri Bakanı Erdal İnönü ise

“Türkmenistan’ın olumlu tarafsızlık politikasını desteküyoruz” dedi.

Başbakan Tansu Çiller ve Azer­ baycan Cumhurbaşkanı Haydar Ali- yev’in başkanlığındaki iki ülke he­ yetleri, dün Gülistan Sarayı’nda bir araya geldiler. Başbakan Çiller, gö­ rüşme öncesinde yaptığı konuşma­ da, Azerbaycan'ın milli meselelerini Türk halkının çok yakından izlediği­ ni ve desteklediğini anlattı. Çiller, Türkiye’nin Azerbaycan’ın haklı da­ valarım dünya platformlarında dile getirdiğini de belirtti. Çiller şöyle devam etti: “Biz, sîzlerin bütün da­

valarınızı yakından izlemekteyiz. Haklı davalarınızı daima dünya plat­ formlarında dile getirmekteyiz. Bu arada özellikle Ermenistan ile ara­ nızda bulunan anlaşmazlığın ve sizin haklı davanızın çözümlenmesi için, bilindiği gibi AGİT çerçevesinde giri­

şimlerde bulunduk. Minsk Grubu çerçevesinde bunun çözüme ulaşabil­ mesi için Türkiye’nin katkıya hazır olduğunu bütün dünya kamuoyuna her zaman bildirdik.”

Aliyev de Çiller’in Bakü ziyareti­ nin dünya kamuoyunca da dikkatle izlendiğini belirtti. Aliyev, “Buraya

kendi evinize, kendi topraklarınıza geldiniz. Kendinizi öz evinizde gibi hissedin” dedi.

A liyev, T ü rk iy e ’nin A zerb ay ­ can’ın sorunlarıyla yakından ilgilen­ diğini hissettiklerini kaydederek, özellikle en ağır sorunları olan Er­ menistan konusunda da Türkiye’nin Azerbaycan’a destek olduğunu söy­ ledi. Ermenistan’la sağlanan ateşke­ se bundan sonra da uyacaklarını bil­ diren Aliyev, sorununun barış yoluy­ la çözümlenmesini istediklerini kay­ detti.

Başbakanlık Danışmam, Büyükel­ çi Yalım Eralp’in verdiği bilgiye gö­ re, Başbakan Tansu Çiller’in Özbe­ kistan’dan sonra Azarbeycan temas­ ları sırasında da gündeme getirdiği, Orta Asya’dan Türkiye’ye karayolu bağlantısı, petrol ve doğalgaz boru hattı projelerine, Cum hurbaşkanı Haydar A liyev tam destek verdi.

Eralp, Türkiye’nin, Azarbeycan’ın tahıl ve N ahcivan’ın elektrik ihti­ yaçlarını karşılayacağını belirterek iki ülke arasında borç erteleme an­ laşmasının imzalanacağını bildirdi. Başbakan Çiller’in Bakü’ye önemli bir işadamı grubuyla geldiğini hatır­ latan Eralp, özelleştirmeye gitmekte olan Azarbeycan’da işadamlarının daha fazla yatırım yapmasının Baş­ bakan’ca teşvik edileceğini kaydetti.

Bu arada Dışişleri Bakanı Erdal İnönü, Türkm enistan’a yaptığı iki günlük ziyaretin sonunda, Türkme­ nistan Dışişleri Bakanı Boris Şıhmu-

radov ile birlikte bir basın toplantısı

düzenledi.

Toplantıda, Erdal İnönü, Türkiye ile Türkmenistan arasındaki ilişkile­ rin sevindirici bir düzeye geldiğini, Türkmenistan’ın doğalgaz kaynak­ larının Türkiye üzerinden uluslara­ rası piyasalara en etkin ve verimli biçim de ulaştırılm ası için T ürki­ ye’nin aktif biçimde katktda bulun­ ma arzusu taşıdığım açıkladı.

İnönü, Çiller’in 17-18 ağustos ta­ rihleri arasında resmi bir ziyaret için Aşkabat’a geleceğini söyledi. Dışiş­ leri Bakanı Erdal İnönü, bugün sa­ bah uçakla İstanbul’a dönecek.

NOTLAR / ORAL ÇALIŞLAR____________________________________________________

Bir ömür boyu davaya bağlılık

Mehmet Ali Aybar’ı kaybettik. Sosya­ lizmin, tarihimizin, demokrasi tarihimi­ zin önemli bir köşe taşı daha yok artık. Mehmet Ali Aybar’ı 1960’lı yılların or­ talarında tanımıştım. Gür sesli, yakışık­ lı, uzun boylu ve etkili bir konuşmacıy­ dı. Türkiye işçi Partisi 1962 yılında ku­ rulduğunda, sosyalist sendikacılar genel başkan olması için ona öneri götürmüş­ ler o da bunu severek kabul etmişti. 1962’den itibaren Türkiye işçi Parti- si’nin tarihiyle Aybar’ın yaşamı da iç içe geçti. 1960’lar Türkiye’de ve dünya­ da devrimin yükseldiği, demokrasi ve özgürlük eğilimin güçlü olduğu yıllardı. TİP’in kurulması ve yürüttüğü sosya­ lizm ve demokrasi kavgası ülkemize bü­ yük bir dinamizm kazandırmıştı. TtP bu rüzgârı da arkasına alarak 1965 seçimle­ rine katıldı ve 300 bin civarında oy aldı. TtP’in oylan tüm oylann yüzde 3’üydü. Ama etkisi çok daha fazlaydı.

1965 yılında sosyalistler ilk kez 15 temsilciyle parlamentoya girmişlerdi. Bu başarının önderi Mehmet Ali Ay- bar’dı. Vietnam halkının Amerikan em­ peryalizmine karşı ateşli bir kurtuluş sa­ vaşı yürüttüğü yıllardı. ABD’nin Viet­ nam’da işlediği suçlan yargılayan

Rus-sel Mahkemesi’ne Aybar üye seçildi. Vietnam’a giden bir araştırma heyetine başkanlık etti ve heyetin yazdığı raporla ABD’nin soykırım suçu işlediği kanıt­ landı.

Aybar, TİP Genel Başkanlığı’na seçil­ meden önce de tüm yaşamını demokrasi ve sosyalizme adamış, bu nedenle başı dertten derde girmişti. 1946 yılında do­ çentlik yaptığı üniversiteden uzaklaştı- nlmıştı. Daha sonra dergiler çıkarmış, yazılar yazmış ve başı dertten derde gir­ mişti. 1949 yılında ‘Tnıman Doktrini’ne karşı çıktığı için tutuklanmış ve 1950 affı çıkana kadar hapis yatmıştı.

Mehmet Ali Aybar, 1968 yılında Sov- yetler Birliği’nin Çekoslovakya’yı işga­ line karşı çıkan sayılı sosyalistlerdendi. Birçok sosyalist “sosyalizmin yüce çı­

karları uğruna” işgali desteklerken Ay­

bar işgali protesto ediyordu.

1965 ve 1969 seçimlerinde Aybar, iki dönem milletvekili seçildi. Özellikle 12 Mart döneminde askeri yönetime karşı parlamentoda kararlı bir mücadele yü­ rüttü. Faşist uygulamalara tek başına kalsa da sonuna kadar direndi. ‘Deniz­

lerim idamını engellemek için olağanüs­

tü çaba sarf etti.

Aybar, TİP Genel Başkanı iken, biz de 68 döneminin ateşli gençleriydik. Ona birçok noktada kızıyorduk ve mü­ cadelemize engel olmakla suçluyorduk. Özellikle sosyalizm anlayışı konusunda aramızda derin ayrılıklar vardı. Aradan 30 yıla yakın bir zaman geçti. Birçok önemli noktada, özellikle bürokratik sosyalizme yönelttiği eleştirilerinde, proletarya diktatörlüğüne karşı çıkan ve demokratik sosyalizmi savunan tutu­ munda haklıydı. Bu gerçeği daha sonra birçoğumuz teslim ettik.

Aybar son nefesini verdiği ana kadar kararlı ve inaçlı bir sosyalistti. Bir ömür boyu davaya bağlılığın sembollerinden biri olarak yaşadı ve öyle öldü. O, 20 yaşında sosyalist olup 30 yaşında düze­ nin nimetleri peşinde koşanlardan değil­ di. Çektiği bunca eziyete, karşılaştığı haksızlıklara ve düzenin kendisine ver­ diği olanaklara rağmen yolundan dön­ medi, eşitlik, özgürlük ve adalet için yıl­ madan kavga verdi.

Tıpkı yakın arkadaşı Aziz Nesin gibi düşündüklerini söylemekten çekinme­ yen bir dava adamıydı.

Aybar, kendisini iyi yetiştirmiş, biri­ kimli bir entelektüeldi.

işkenceye, faili meçhul cinayetlere, Kürt sorununda şiddete hep karşı çıktı.

Aybar’la son yıllarda yeniden tüm sosyalistlerin partisini kurabilmek için çok zaman beraber olduk. O bütün sos­ yalistlerin. içlerindeki farklılıklara rağ­ men birlik olmasını istiyordu. 1965’lerin T tP ’ini yeniden yaratm ak istiyordu. İlerlemiş yaşına rağmen çok çaba harca­ dı. Her karşılaşmamızda düşündüklerini anlatır, sosyalistlerin birliği konusunda­ ki önerilerini heyecanla aktarırdı.

Aybar’ı da tıpkı Aziz Nesin gibi her gördüğümde yanaklarından öperken Türkiye’nin bu seçkin insanlarının biz- ler için ne kadar değerli olduğunu düşü­ nürdüm. ‘Aybarlar’ın kuşağı’, bir büyük insanlar kuşağı...

Türkiye tarihinin son 100 yılı içinde en büyük entelektüeller ve sanatçılar bu sosyalist kuşaktan çıktı. Aybar’ın yakın akrabası Nâzım Hikmet, Aziz Nesin,

Ahmed Arif, Abidin Dino, Sabiha Sertel

gündelik yaşamımızda varlıklarıyla bü­ yük bir ağırlık oluşturuyorlardı.

Bu kuşak birer birer yitip gidiyor. Türkiye yeri doldurulamayacak insanla­ rını kaybediyor.

60’lı yıllarda bir genç olarak karşısına

dikildiğim Aybar’m değeri gözümde her geçen gün arttıyordu. Onu son günlerde neden ziyaret etmedim diye şimdi kendi kendime hayıflanıyorum. Türkiye’nin geleceğine ilişkin öğretici sohbetler ya­ pabilirdik. Gazeteciliğin günlük hayhu­ yu içinde bunu yapmadığım için şimdi kendime çok kızıyorum.

Türkiye, ‘Aybarlar’ı dışlayarak ve on­ ları siyaset dışına iterek yeni bir siyasi yapı kurdu. Bu siyasi yapı 12 Eylül’ün yapısıydı. Bu yapıda sosyalistlere yer yoktu. Sonuçları ortada; işte parlamen­ to, işte 12 Eylül’ün çizdiği siyasi tablo.

Aybar, bütün bu haksızlıklara karşı yaşamının son dakikasına kadar kavga verdi. Sosyalistleri günlük siyasi yaşa­ mın bir parçası haline getirmeye çalıştı.

Onun anısı sosyalistlere birlik yolunu gösteriyor. Onun anısı onurlu bir aydı­ nın, bir ömür boyu halkın çıkarlarını her şeyin üzerinde tutmanın örneği olarak önümüzde duruyor.

Mehmet Ali Aybar’ın, 1940’larda ka­ patılan dergisinin adı “Zincirli Hür­ riyetti.

Zinciri olmayan hürriyetlere ulaşmak özlemiyle anısı önünde saygıyla eğiliyo­ rum.

Cenazesi yarın kaldırılıyor

A ybar

öldü

► Akciğerlerindeki rahatsızlık nedeniyle

bir hafta önce Florance Nightingale Has-

tanesi’ne kaldırılan ünlü siyaset adamı ve

yazar Mehmet Ali Aybar, dün saat 16.00

sıralannda kalp yetmezliği sonucu

yaşamını yitirdi.

İstanbul Haber Servisi

-Türkiye sosyalist hareketi­ nin önemli isimlerinden, si­ yaset adamı, yazar ve öğre­ tim üyesi Mehmet Ali Ay­

bar (87) kalp yetmezliği so­

nucu öldü.

Akciğerlerindeki rahat­ sızlık nedeniyle bir hafta önce Florance Nightingale Hastanesi’ne kaldırılan eski TİP genel başkanlarından Mehmet Ali Aybar, dün sa­ at 16.00 sıralarında kalp yetmezliği sonucu yaşamı­ nı yitirdi. Doktorlar öğle saatlerinde Aybar’ın duru­ munun iyi olduğunu, sade­ ce ateşlenme nedeniyle bir­ kaç gün daha hastanede ka­ lacağını söylemesine karşın Aybar’ın, öğleden sonra fe­ nalaştığı öğrenildi. Son iki gündür yemek yiyemeyen, ancak şuurunun açık oldu­ ğunu belirten doktorlar, Aybar’ın, kalp yetmezliği sonucu öldüğünü bildirdi­ ler. Aybar’ın ölüm nedeni hakkında açıklama yapan uzman doktor Deniz Şener,

“Hastamıza gerek yaşı, ge­ rek beyin fonksiyonlarında­ ki azalma, gerekse daha ön­ ce enfarktüs geçirmesi ne­ deniyle operasyon yapama­ dık. Ve bugün saat 16.00’da vefat etti” dedi.

Kapatılan TlP eski Genel Başkanı ve Sosyalist Dev­ rim Partisi’nin kurucu ge­ nel başkanı olan Mehmet Ali Aybar’ın iki hafta önce partinin feshiyle ilgili ola­ rak A nkara’ya gittiği ve dönüşünde rahatsızlandığı bildirildi.

T ü rk iy e’de sosyalizm mücadelesinin önderlerin­ den biri olan Mehmet Ali Aybar, öğretim üyeliği sıra­ sında yazdığı bilimsel ya­ pıtların yanı sıra ‘Bağımsız­

lık Demokrasi Sosyalizm’, ‘12 Mart’tan Sonra’, ‘Ne­ den Sosyalizm’, ‘Örgüt So­ runu’, ‘TİP Tarihi’ adlı ki­

taplarını da yayımladı. Mehmet Ali Aybar, siya­ si kim liğinin yanı sıra 1930’da başlayan Balkan O yunları’nda Türkiye’yi temsil eden birkaç atletten biriydi. Balkan rekoru kır­ dı, birincilikler aldı.

M ehm et Ali A ybar’ın cenazesi, yarın Bebek Camii’nde kılınacak öğle

namazından sonra Aşiyan M ezarlığındaki aile kab­ ristanında toprağa verile­ cek.

Değerli bir sosyalist

Mehmet Ali Aybar’ın ani ölümü üzerine bir mesaj yayım layan CHP Genel Başkanı ve Başbakan Yar­ dımcısı Hikmet Çetin, Türk siyaset yaşamının ve sporu­ nun seçkin isimlerinden bi­ rinin yitirildiğini belirtti.

işçi Partisi Genel Başka­ nı (İP) Doğu Perinçek, yap­ tığı açıklamada, Mehmet Ali Aybar’ın hayatı boyun­ ca emekçilere güvendiğini, T ürkiye’nin ve sosyalist hareketin bağımsızlığı için mücadele ettiğini söyledi.

Birleşik Sosyalist Parti tarafından yapılan yazılı açıklamada, Türkiye sosya­ list hareketinin önde gelen bir isminin yitirildiği belir­ tildi.

Yazarlarımızdan Memet

Fuat, Mehmet Ali Aybar’ın

ölümü üzerine şunları söy­ ledi: “Nedir bu! Acının biri

bitmeden öbürü bastırıyor. Toptaşı Cezaevi’nde Nâ- zım’la konuşmaları geliyor gözümün önüne... ‘Birlikte

resim yapıyoruz, ama o benden daha iyi ressam ’

demişti Nâzım. Çok inana­ rak okuduğum bir yazardı.

‘Hür’ü, ‘Zincirli Hürriyet’i

ne kadar severdim. Siyasa alanında Türkiye’den iler­ deydi.”

PEN Yazarlar Derneği Genel Sekreteri Alpay Ka-

bacah da yaptığı açıklama­

da, onur üyeleri Mehmet Ali Aybar’m Türkiye halkı­ nın demokrasi savaşımına önemli katkılarda bulun­ muş değerli bir aydın ve eylem adamı olduğunu vur­ guladı.

SDP Genel Başkanı Ce­

nan Bıçakçı, Aybar’ın belki

de dünyada ilk kez dünya ve Türkiye tahlillerini ger­ çek haliyle ölmeden göre­ bilen bir insan olduğunu belirtti.

Sol/Onur Yayınları sahibi

Muzaffer İlhan Erdost, Ay­

bar ile 1969-70 yıllarında, daha sonra da 78 yılında sosyalizme bakış açısından tartıştığını belirtti.

B ağım sız Türkiye

sosyalizm inin

yılm az

savaşçısı

MEHMET A Iİ

AYBAR’ı

yitirdik.

Eserleri m ücadelem ize

ışık tutacaktır.

SD P’li arkadaşları

Onur Ü yem iz,

Türkiye’nin yetiştirdiği

sayılı aydınlardan

MEHMET A U

AYBAR’ı

yitirmenin

acısı içindeyiz.

A nısı önünde

saygıyla eğiliyoruz.

PE N YAZARLAR

D ER N EĞ İ

(3)

11 TEMMUZ 1995 SALI CUMHURİYET SAYFA

Yazanmız Uğur Mumcu’nun, 12 Ağustos 1990’da Mehmet Ali Aybar’la yaptığı sosyalizmin son durumuyla ilgili söyleşisi:

Demokrasi olmadan, sosyalizm olmaz

Mehmet Ali Aybar Türk solunun en eski isimlerinden birisi.

Yıllardır sosyalizm teorisi ve pratiği üzerine çalışan, TİP gibi

Türkiye tarihinde önemli yeri olan sosyalist bir partinin

başkanlığını yapan Aybar, aynı zamanda daha 60’lı yıllarda

“ güler yüzlü insancıl sosyalizm ” görüşünü ortaya atarak

Sovyetler Birliği’nde 80’li yıllarda başlayan “ glasnost,

perestroyka” reformlarına yol açan eleştirel bakış açısının

öncülüğünü yapmıştı. Aybar, Leninist parti modeline karşı

çıkarken sömürüye ve kapitalizme karşı mücadelenin

demokratik sosyalizm temelinde süreceğini söylüyor. Aybar ile

Sovyetler’deki ve dünyadaki son gelişmeler üzerine Uğur

Mumcu konuştu.

SÖYLEŞİ UĞUR MUMCİİ

T

Sayın Aybar, sosyalist ülkelerde şaşır­ tıcı değişiklikler yaşanıyor. Bu olayları nasıl yo­ rumluyorsunuz? Bu bir kaçınılmaz son muy­ du, bir sonun başlangıcı mı? Nasıl değerlendi­ riyorsunuz bütün bu olayları?

İsterseniz ben sonundan başlayayım. Pek çok kimse böyle soru sorm uyor da diyor ki “sos­

yalizm bitti.” Ben de hemen soruyu onlara çe­

virerek şöyle soruyorum: İnsanın insanı sömür­ mesi bitti mi?

Böyle bakıyorlar yani düşünm üyorlar. H a ­ ni diyorum, bir işçinin, bir emekçinin, bir köy­ lünün ürettiği artı değere, o kadar fabrikanın sahibi yahut o tarlanın sahibi el koyuyor ve ona belli bir ücret veriyor. İşte söm ürü de bu. Bir insanın başka insanları sömürmesi olayı, bu bitti mi dünyada?

tKKKKBBHele Türkiye’de.

Hele Türkiye’de ve dünyayı tüm olarak alır­ sak kuzeydeki Amerika, Batı Avrupa, kapita­ list dünya kapitalizmini elinde tutan çevreleri, bütün dünyayı elinde tutuyor. Am erika’yı, Af­ rika’yı, Asya’yı bunların hepsini sömürüyor. Şimdi böyle devam eder denebilir mi? M uhak­ kak bir yerde patlak verecek. Nitekim işaretle­ rini de görüyoruz.

Mesela A rjantin “Borçlanmı ödemeyeceğim.

Buna bir çözüm yolu aransın” diyor, ideolo­

jik bakım dan d a belki şunu da söyleyebiliriz. Kurtuluş Savaşı’nd a Türkiye ilk bayrağını aç­ tı. Sömürüye, sömürgeciliğe son verilmesi için. Afatürk o zamanki konuşmalarında gayet açık söyler, “Kapitalizme ve emperyalizme karşı” mücadele edeceğini, “Bizi mahvetmek isteyen

eınparyalizme ve bizi yutmak isteyen kapita­ lizme karşı savaşmak, işte bizim en büyük amacımızdır” der. Söm ürüyü ortadan kaldır­

mamız gerekir. İnsanlar böyle, hep kendi eme­ ğine başkalarının el koymasına rıza göstermez­ ler.

■ ■ İ H I Peki Sovyetler Birliği kaldırmış mıy­ dı sömürüyü?

Hayır kaldırmamıştı, çünkü yani sömürülen insan işçiliği açısından işe bakalım , işçi, farz edelim, ayakkabı yapıyor. Buna bir ücret veri­ yor patron. İki ayakkabı yapıyor. İşçi açısından patronun özel bir kişi olması ile devlet olması arasında hiç fark ypk. “Efendim o devlet onun için harcar!” Bırakalım da harcar mı harcamaz mı? Onun iradesi, daha doğrusu, üreticinin ira­ desi doğrultusunda.harcanm ası lazım.

Onun için Sovyetler Birliği’nde de hâlâ, Gor- baçov, işte perestroyka, yeniden yapılanma, fi­ lan buraya parm ak basm ak lazım.

Son kongrede partinin yeniden düzenlenmesi gibi, uzaktan bakılan ve tam parmağını bas­ mayan konular ortaya atılm ak istendi. Ama asıl üzerine gidilmesi lazım gelen şey “Leninist

parti modelinin” kendisidir. Çünkü Leninist

parti modeli öncülerin modelidir. Öncüler fe­ dakârdır, nam usludur, dürüsttür, am a halkın kendisi değildir. Sovyetler Birliği’nde de dev­ rim den halk dışlandı! Yani birtakım liderler geldiler, “ Devrim budur, sosyalizmi şöyle kur­ duk. İşte çarlığı şöyle yaptık. Böyle yaptık!” falan am a halk açısından bakınca, o tarafa ge­ çip de bakınca, “Ç arlar da böyleydi, böyle ida­ re ediyorlardı!’ Birtakım adam lar geldiler Çar­ ları kovdular. O nlar da böyle idare ediyorlar, yapacakları şey bizim lehimize olan, çıkarla­ rımızı savunan. A m a bize soran yok. Benim görüşüm , sosyalizmin asıl büyük devrimi bu alanda olacaktır.

■ ■ ■ ■ ■ Sovyetler’de de alana doğru bir kay­ ma var mı?

Şimdi çok açık bir kayma var desem doğru olmaz. Benim izlenimim değil bu. Yani gene parti başka partilerde kuruluyor. Şimdi belki bugün Gorbaçov’un isteği irafını bir dolambaç­ lı yoldan yerine getirecektir. Yani bütün mese­ le gerçek anlam da demokrasinin uygulanm a­ sıdır. Sosyalizm demokrasisiz olmaz. Sosyalizm demokrasi ile beraber olacaktır. Ve söm ürü de­ mokrasi olursa kalkar. Yani millet meclisinde emekçiler, çoğunlukta, büyük çoğunluğu emekçi olacak. Sosyalizm budur. Binaenaleyh, oraya bütçe geldiği zam an birtakım uzm anlar bana çok söylüyorlar. D iyorlar ki “hayal senin söylediğin şey!’ Yani nedir bu fukara emekçi? Neden anlar? Maliye mi bilir? iktisat mı bi­ lir? Dış politika mı bilir? Ben diyorum ki “Ca- anım , bizim beyefendiler biliyor m u?” Bütçe yapılırken uzm anlar geliyor anlatıyor onlar da para veriyorlar.

■ ■ M i Tabii şimdi elektrik mühendislerinden ekonomi uzmanları daya da hukukçudan sağ­ lık bakanlan. Onlar da uzmanlarla çalışıyor­ lar. Kendilerini uzman saydıkları zaman da f e ­ laket oluyor!

Binaenaleyh şimdi de böyle oluyor. O zaman başka bir şey mi olacak? Evet işçi olacak par­ lam entoda, köylü olacak. Mâliyeden hiç an la­ mayacak. Ekonom iyi de bilmeyecek. Hiç kuş­ ku yok. Hele başlangıcından sonra okullardan çıkacak onlar da entellektüel olacaklar, onlar da aydın seviyesine ulaşacaklar. Ama emekçi aydın olacaklar. Yalnız şöyle birşey var. Büt­

çeyi hazırlayan uzm anlar sosyalist olacak. O n­ lara hayatını adam ış insanlar olacak. Ve bütçe komisyonunda adam bilecek, arkadaş diyecek bizim o köylü ya da işçi. “ Bak sen bunu böyle söylüyorsun, am a ben anlam adım anlat bana b u n u ” diyecek. “ Sen diyorsun ki efendim dış ticareti bilmem kısmalı da şimdi yatırımları fi­ lan yere yapmalı. Ne demek bu yatırım ne de­ mek? Oraya yapmalı, ne dem ek?”

Şimdi o hızla orda canı gönülden anlayacak. Ç ünkü kendisi de sosyalist, buna inanmış adam .

Yani siz sosyalist öncü yerine, işçile­ rin öncülüğünde ya da yanında sosyalist ay­ dınlar gereklidir diyorsunuz.

Evet böyle diyorum. Aydınlar öncü değildir, beraberdirler. A m a ağırlıkta değillerdir. Ç ün­ kü memleketin çoğunluğu ve o tip aydın da za­ ten emeğiyle geçinen insan. Yani o da sevine­ cektir buna. Bir kere anlatacak. Bir d ah a an­ latacak. O diyecek ki arkadaş kusura bakm a biz cahil adam ız gene de kavram adık. H er se­ ferinde o daha basit anlatm ak için bir tembel talebeye bir hocanın gösterdiği emeği göstere- cekir ve severek gösterecektir. Sonra diyecek, aaa şimdi aklım yattı bu işe, mesela olm az di­ yecek. Olmaz dedi mi aklım yattı ve olmaz, ol­ m ayacak bu da.

■ ■ ■ Gorbaçov’un yeniden yapılanma siya­ setini savunduğunuz ve özlediğiniz modele açık bir gidiş olduğu kanısında değilsiniz?

Yani tam değil, çünkü daha G orbaçov’un bütün düşüncelerini açıkladığını da pek san­ mıyorum.

WKK^KKiPeki Batı dünyası özellikle A B D niçin bu kadar destekliyor Gorbaçov’u.

Zannediyorum ki dünya barışını kurtarm a bakımından Gorbaçov’un da samimiyetine ina­ nıyor. Yani bir oyun karşısında olmadığına ina­ nıyor başta Amerika. Gorbaçov bir reform ya­ pıyor ve bu reform u da şimdi onlara sempatik görünüyor, çünkü diyor ki “ Piyasa

ekonomi-Ünlü bir siyaset adamı ve yazar olan Mehmet A li Aybar 5 Ekim 1908 İstanbul doğumlu. Galatasaray Lisesi ve İstanbul

Üniversitesi H ukuk Fakültesi’ni bitirdikten sonra aynı fakültede asistan, hukuk doktoru ve daha sonra Devletler H ukuku Doçenti oldu. Vatan ve Gün gazetelerinde yazdığı siyasi yazılar nedeniyle

üniversiteden uzaklaştırıldı. ÇeşilU dergiler çıkardı. 1949’da Truman doktrinine karşı çıktı ve Cumhurbaşkanına yayın yoluyla hakaretten dört yıl hapse mahkûm edildi. 1950’de Demokrat Parti’nin iktidara gelmesiyle birlikte Han edilen genel afla hapisten çıktı. 1952’de avukatlığa başladı. 1962'de kurucusu olduğu sosyalist eğilimli Türkiye İşçi Partisi’ne (TİP) gene! başkan oldu. 1965-69 arası partisinden İstanbul milletvekilliği yaptı. Parti içi

anlaşmazlığın derinleşmesi üzerine 1969'da genel başkanlıktan, 1971’de de partiden istifa etti. 1975’te, daha sonra Sosyalist Devrim Partisi adını atan Sosyalist Par!i’yi kurdu. Parti, 12 Eylül 1980 askeri

darbesinden sonra diğer siyasi partilerle birlikte kapatıldı. 1986‘da yeni bir sosyalist parti kurulması için girişimlerde bulundu.

IŞimdi efendim bu Ortadoğu'daki ge­ lişmeleri nasıl yorumluyorsunuz? Bugün, tabii belli bir yargıda bulunmak erken, bir savaş çık­ tı çıkacak, belki çıkacak, belki çıkmayacak? Nasıl yorumluyorsunuz son olayları?

Şimdi ben, O rtadoğu’da, A m erika’nın Sov­ yetler Birliği’ne karşı temel stratejisinde O rta­ doğu’ya verdiği öneme bakıyorum . Bu strate­ jiye Türkiye’nin liderliğinde bir İslam devlet­ leri ittifakı projesi şeklinde bakıyorum . Cum- huriyet’te çıktı bundan 3 ay evvel. Bir A m eri­ kalı, “Türkiye’ye yeni görev düşüyor” gibi böy­ le dilinin altında kaydırarak yeşil kuşak teori­

sini doğruladı. Şimdi olaylara bakılırsa da h a­

kikaten İslam devletleri tarafından kuşatılan bir Sovyetler Birliği için Am erika’nın Vietnam yenilgisinden sonra ürettiği yeni bir stratejidir bu denebilir, diye düşünüyorum .

Yani bu resmen açıklanm adı, am a onun ye­ rine birtakım askeri ittifaklarla Sovyetler Bir- liği’ni sarm ak, İkinci Dünya Savaşı’ndan son­ raki geçerli strateji değil.

Bundan sonra İslam, İslamcı teoriler, Viet­ nam ’da koptu ve kendileri de iştirak ettikleri halde yenildiler. Ve artık SEATO’dan, CEN- TO ’dan kim bahsediyor? Var mı? Sesi, soluğu kesildi. Bunun yerine diyorum 2000 yıllarında dah a da geliştirilecek olan bir yeni teori düşü­ nüyor Amerika. Demin de söyledim. İki bin yı­ lından sonra M üslümanlar çoğunlukta. Sovyet­ ler Birliği’nde ağırlıklı olarak giderek artan çok da doğurgan millet M üslüm anlar. O ağırlıkta bir strateji düşünüyor A m erika. O nun için Türkiye’ye bu yolda bir rol düşebilir. Yalnız ne var bu son zam anlarda özellikle bu Irak me­ selesinde Gorbaçov ile Bush’un aynı doğrultu­ da birleşmeleri ve Sovyetler Birliği’nin de ilk kez dünyaya düzen vermek için Amerika ile ele- le vermesi önemli bir adım , ki ilerde bu seme­ relerini verirse o zam an İslam larla Sovyetler Birliği’ni kuşatm ak fikrinden vazgeçilebilir.

Özellikle Am erika, sosyalizmin Sovyetler Birliği’nde iflas ettiği kanısına varırsa.

Bugün yargıya varm ak için zam an çok er­ ken. Açık pazar ekonom isine yöneliyoruz de­ mesi G orbaçov’un gerçekten sosyalizmin iflas ettiği anlam ına gelmez, am a benim görüşüm odur ki bu yoldan sosyalizme varılmaz.

■ ■ M i Şimdi herhalde devlet eliyle kapitalist üretilecek Sovyetler Birliği’nde, bâşka çaresi var mı?

O ldukça komik bir şey olur bu. Yalnız bir örneği var bizde. Biz de bunu yaptık. Ve hâlâ da yapıyoruz. Yani Kurtuluş Savaşı’nın ilk yıl­ larında yaptığımız buydu. İktisat Kongresi ile ondan sonra geri adım atılmış. Ç ünkü yapıla­ mamış, olmamış o. Yani öyle bir yol kapitalizm için, devletin kontrolunda bir kapitalizm Türki­ ye’nin macerasına bakarak yüreklenebilirler ya­ ni. Amerikan kapitalistleri filan, am a onların istediği de bu değildir. Ben hep Gorbaçov, d a­ ha birçok adım lar atacak diye düşünüyorum . Mesela bu kongreden başarılı çıktı. A m a teh­ likeli zam anlar da geçirdi. Bu belki de adım ­ larını yavaş yavaş atıyor. H asım larını da göz

meyeceklerdir, hedef söm ürüşüz bir düzen ol­ malıdır. Ekonomik söm ürü ve ona bağlı söm ü­ rü. Yani bir insanın sırtından geçinme sistem i­ ne son vermek lazımdır.

Şimdi efendim bakın, olm adı işte, devletleş­ tirme oldu. Başka yol aram ak lazım. Sosyalizm bugün orada başka yol. İlk kabul edilmesi la­ zım gelen yol dem okrasidir. Bu durum Sovyet­ ler Birliği’nde 72 yıl sonra gelinen du ru m de­ mokrasisiz sosyalizm olmadığım kahıtlamıştır. M utlaka demokrasi olacak. Yani bildiğimiz in­ san haklarına dayalı çok partili rejim olacak.

H Efendim, bir endişem var. Bu 70 yıl resmi ideoloji Leninizm, okullarda okutuldu.

Tabii ki bu Sovyet Silahlı Kuvvetleri’ne de oku­ tuldu. Bütün dünya orduları tutucu. Kendi dünya görüşü içinde tutucu. Acaba Sovyetler Birliği’nde bir general, bir cunta kalkıp ya da ordunun tümü kalkıp Leninizmin ilkelerine ay­ kırıdır gibi bir müdahale edebilir mi?

Yani teorik olarak öyle bir yaklaşım da hak ­ lısınız. Yani şimdi G orbaçov’a Leninizmi inkâr ediyorsun, ki doğru, tam etmedi, işte o da söy­ lemedi böyle bir şey.

H P d T çok kimse

‘sosyalizm bitti’ diyor. Ben

hemen onlara şunu

soruyorum: ‘Sömürü bitti

mi?’ Sömürü bitmediyse

artı değere hâlâ el

konuyorsa işçinin,

köylünün, emekçinin

sömürüye karşı mücadelesi

de devam edecektir.

Sömürü kalkmadıkça

kapitalizm de başarısız

demektir. Kamulaştırma ile

sömürü ortadan

kalkmıyor. Sovyetler’de bu

görüldü.

Aybar, ABD’nin SSCB’ye karşı yeni Ortadoğu stratejisinin, Türkiye liderliğinde İslam devletleri projesi şeklinde gündeme geldiği kanısında. (Erdoğan Köseoğlu) sini öğreneceğiz biz”

iflas etti sosyalizm.’

diyor. O diyor ki “tamam ’ Değil!

Efendim, Sovyetler Birliği’nde Müslü­ man halklarla, Müslüman azınlık da zamanla çoğunluğa dönüşecek. Dönüşecekse aynı za­ manda geniş bir alan sosyalizm, bu İslamcı

^Sovyetler Birliği’nden 72

yıl sonra gelinen nokta,

demokrasisiz sosyalizm

olmadığını kanıtlamıştır.

Mutlaka demokrasi olacak.

Yani bildiğimiz insan

haklarına dayalı çok partili

rejim olacak. Bu sisteme

de demir kumandayla

geçmek kolay değil,

insanlık sosyalizme yalnız

kamu mülkiyeti ile

geçilemeyeceğini öğrendi.

akımlar için Sovyetler Birliği’nde ki Müslüman halklar arasında da bir İslamcılık akımı baş- gösterdi. Bu olguyu nasıl yorumluyorsunuz?

Çok kısa olarak sosyalizmin hakkıyla uygu­ lanm am ış olmasından tabii. Ç ünkü sosyaliz­ min hakkıyla uygulanması ve adil bir düzenin olması demin de altını çizmeye çalıştığım gibi

emekçilerin iktidar olmasıyla ancak m üm kün olur. Şimdi efendim öbürü Erm eniym iş, mil­ liyetler meselesinin de önemi kalmıyor. Tabii efendim, “Sen Erm enisin, sen Azerisin, sen Türksün, fakat kardeşçe bir düzenimiz var bi­ zim. Ben sana ta k a sa etmeyeceğim sen Ermenisin” diye, sen de bana bir la f söyleme­ yeceksin. Vay efendim bu da “ Gürcü.” Şimdi bu olaylar da sosyalizmin uygulanmadığının işareti oluyor benim için. Böyle olaylar için, 72 yıl bu dile kolay. Bir yüzyıla yakın. Bundan sonra ne o, “Sen Azerisin, ben Ermeniyim, iş­ te, sen Özbeksin.” Böyle olacak şey değil, ol­ maması lazım bunun. Olduğuna göre sosya­ lizm uygulanmıyor.

Sosyalizm uygulansa, yani halk gerçekten ik­ tidar olsa ve herkes kendi nüfus içindeki ço­ ğunluğu oranında temsil edildiği bir parlam en­ to var. Şu kadar Rus var, şu kadar Ermeni var, şu kadar Çerkeş var falan filan. Şu kadar da Kürt var ne olacak yani?

■ ■ ■ ■ ■ ¡¿ u dinsel akımlara yeniden dönersek şöyle bir kaba benzetme yapmak mümkün mü? Sovyet devriminin hemen sonrasında Müslü­ man halklar Lenin tarafından kapitalizme karşı kullanılmak istendi. Son yıllarda da bu silahı kapitalizm sosyalizme karşı çevirmedi mi? Pen­ tagon teorileri? İşte, “Müslümanlık en büyük anti-komünist teoridirdiye desteklemedi mi?

Yeşil kuşak teorisinin de payı yok mu?

Bence bupun payı çok. Çünkü biliyoruz 2000 yılından sonra M üslüm an azınlıklar çoğunluk olacak. M üslüman dini de m üsam ahalı, baş­ ka görüşlere açık ve dünyadaki gelişmelerle uyum sağlayabilme yapısından oldukça yok­ sun. Açıkçası bu. Çünkü İslam dini totaliter bir din. Ve dini liderle politik lider aynı kişinin şah­ sında temsil ediliyor.

önünde tutarak bunları hesaba katarak adım atıyor. Am a herhalde ekonom ik çıkmazı Sov­ yetler Birliği’nin kolay çözülecek bir iş değil. H azır çözüm de yok. Bir kere devlet eliyle ka­ mulaştırılmış teşebbüsler eliyle sosyalizm ku­ rulmadı. Binaenaleyh yeni bir şey lazım. Bu de­ neme nasıl olacak? Hele çok partili olursa,

ku-7

C

l

S

i

İ üzerine gidilmesi

gereken şey ‘Leninist parti

modeli’nin kendisidir.

Çünkü Leninist parti

modeli öncülerin

modelidir. Sovyetler

Birliği’nde de devrimden

halk dışlandı. Birtakım

liderler geldiler, devrim bu­

dur, sosyalizm budur falan

dediler. Benim görüşüm,

sosyalizmin asıl devrimi bu

alanda olacaktır.

rulursa ve bir de bunların yanında birtakım li­ beraller ayrıca kapitalist ekonomiyi de getire­ cek olursa, G orbaçov bir arayış içinde. Henüz aşam a aşam a gidebileceğini düşünürsek. Yani ben hep dönüp dolaşıp şuraya geliyorum. Sö­ m ürüye son verm ekten vazgeçilmemesi lazım. Demin de altını çizerek belirtmeye çalıştım. Çünkü insanlar ila nihayet sömürüye boyun

eğ-IA m a şimdi Lenin’in yapıtları, yazdık­ ları ortada. Onları bir tarafa koyarsınız, Gor­ baçov’un yaptıklarını bir yana.

O zaman pazar ekonomisine Leninizmde yer yok.

■ ■ ■ Bizdeki Türk İslam sentezcilerinin Atatürkçülüğü ne derece Atatürkçülükse Gor­ baçov’un Leninciliği de o derece.

Lenin’in teorisi gayet açık. Öncü teori. Ken­ disi de diyor, öncüler diyor, ö n cü le^ teorisinin de bir şartla bağdaşabileceğini gene Lenin söy­ lüyor. Lenin diyor ki “Sosyalist Sovyet dem ok­ rasisi kişisel yönetimle bağdaşm az değildir. Ve çoğu kez bir diktatörün yaptığı işler işçi sınıfı­ na çok daha yararlı olm uştur”, Lenin’in seçme yapıtları var, orada 30. ciltte. Gayet açık. “ Ki­ şi diktatörlüğü ile sosyalizm bağdaşm az değildir” dedikten sonra nasıl bağdaşırsa de­ mokrasi kişi diktatörlüğüyle ilave ediyor, diyor ki çoğu kez bir kişinin yaptığı işler işçi sınıfı için çok daha yararlı neticeler tevdi etmiştir.

Şimdi efendim bence M arxizm genel hatla- rıyla bilimsel bir teori. A m a her bilimsel teori icat edildiği zam andaki koşulların içinde ka­ lam az. M utlaka onu aşm ası icap eder ki ger­ çeği daha derinden kavrasın. Binaenaleyh sos­ yalizmin de bu yola girmesi şu yakın geçmiş­ teki deneyimlere de bakarak, Rusya’nın, Sov­ yetler Birliği’nin başından geçen olaylara da b ak arak yeniden bir atılım yapm ası şarttır.

Bu da Leninizm teorisi, öncüler teorisiyle sosyalizm olmaz. Ö ncüler teorisiyle devlet ele geçiriliyor. Zaten o teoriyi sosyalizm ortaya çık­ m adan evvel bütün diktatörler, bu teoriden h a­ reket ederek devleti ben ele geçiririm, ondan sonra ben icabına bakarım demişlerdir. Yani buradan hareket ederek m utlaka Leninist teo­ rinin bir tarafa bırakılm ası zam anı geldi.

■ ■ ■ ■ ■ i Uygarlık tarihi için 70 yıl çok büyük bir zaman dilimi değil belki de?

Değil değil de, çok kaba keskin bir şey. Yani ismini söylemek lazım. Öncülerle sosyalizm olam az. Sosyalizm çünkü artı değerin bölüşü­ mü teorisidir. A rtı değerin bölüşüm ü niye? Sö­ m ürüyü kaldırm ak için! Efendim , peki, am a artı değeri eğer yaratan bölüşüm ü kendisi yap­ mıyorsa ya da kendi seçtiği arkadaşı gidip mec­ liste yapmıyorsa, kamulaştırmayı da katmıyor. Bu kişisel bir ilişkidir, söm ürülen ile onu sö­ m üren arasında bir ilişki.

Bunu kaldırmak için m utlaka sömürülen in­ sanın söz ve karar sahibi olması lazım. İşte Le­ ninizmde ve M arksizm de eksik olan nokta bu. Açık bırakılmış olan bu. M arx demiş ki “Ka­ m ulaştırırsın oldu bitti!’ ö z e l mülkiyeti kaldı­ rırsın kamulaştırırsın üretim araçlarını oldu bit­ ti. Söm ürü kalm adı. Söm ürü kalkm adı, baş­ ka bir şekilde devam etmiş. Şimdi asıl nedene parm ak basm ak lazım. O neden de mutlak üre­ ticinin iktidar olması ve on u n milli geliri bö­ lüştürm ekte söz ve karar sahibi olm ası şarttır. Böylece de dem okrasi ile sosyalizm kucak ku­ cağa olmuş ve ayrılm az iki doğru olgu da ka­ nıtlanm ış olacaktır.

Kısacası, Doğu B loku’n da yaşanan olaylar­ dan sosyalizmin iflas ettiği sonucu çıkartıla­ maz. Söm ürü devam ettiği sürece sosyalizm in­ sanlığın gündem inde kalacaktır. İflas eden bir sistem aranıyorsa önce kapitalizm in iflas ede­ ceği kuşkusuzdur. Sol cephede ise iflas eden Le­ ninizm.

Ç ok teşekkür ederim Sayın Aybar.

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Türk musikisi repertua­ rının baş köşesinde yerini almış olan Hicazkâr saz semaisi ve LEYLÂ isimli fantezisi yanında, bir mu­ siki hocası olarak da ö-

Daha sonra ise günümüze ulaşan süreçte yurt genelinde yaygınlaşan anıtlar ve sanat faaliyetleri, açılan sanat okullarının faaliyetleri neticesinde heykel sanatı

Görüntüsü alınan cidar bölgesi ile film arasındaki mesafeden dolayı, boru cidar kesitinin film üzerindeki görüntüsü borunun gerçek cidar kalınlığından daha

Elde edilen sonuçlar göz önüne alındığında keman öğretim elemanlarının keman öğrencilerine göre çalgılı ve çalgısız hazırlayıcı çalışmalar ile

Ve bu süre içinde birkaç yeni orkestraya yeni kadrolar verildiği halde onca yıldır Ada- na’nın sesi olan bu orkestra yine bir ke­ narda unutuldu. Üstelik Maliye Bakan­

Bunun üzerine sesin geldiği yere doğru yanaştım, telefonla beyimin patronu olan Muhammed Ce­ lal (Zehebi) Özel’in konuştuğu­ nu gördüm, Muhammed Celal

İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Bedri Rahm i atölyesin­ den mezun olduktan sonra A m eri­ ka Wisconsin Üniversitesi’nde mas­ ter yapan ve Amerika, Tahran,

Bi- limsel programda sualtı omurgasızları- nın örneklenmesi ve denizlerimizdeki yabancı türler, sualtı fotoğrafçılığının bilimsel amaçlı kullanımı, gözleme da-