• Sonuç bulunamadı

Yaşadığımız günler:Arnavutmuş!

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yaşadığımız günler:Arnavutmuş!"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

u ilâvenin, bu yazı d izisi yaşadı­ ğım ız günlerin şahidi olduğum tat lı acı, fakat orijinal hadiselerine değinir. Burada yazılan şeylerin özel - ligi, onu başka yerde bulmanın yolu ve bazen de imkânı olm ayışıdır. Bunun i- çindir ki biz bu yazı serilerin de e lim iz­ den geldiği kadar objektif ve doğrucu olmaya ç a lış ırız . Övdüğümüz veya yer­ diğim iz olaylar olur, ama niyetim iz sa­ dece vak'ayı hatırımızda kal­ dığı kadar doğru anlatmaktır.

Bu niyetle bu sayfalarda bazen port­ r e le r de çiziyoru z. Nitekim bunlardan birini peşi gelecek vaadiyle 20 ocak 1974 tarihli ve 90 numaralı ilavede A li Sami Yen'e tahsis etmiştik. Türk sp o­ runu kurmuş olan bu kıymetli adamı bizden sonra kim yazacak, kim hatırla­ yacak, hatta onun adını sanını kim ana­ cak, hangi eserde bulacaktır? Bu kay- gu ile, belki de biraz dağınık bir y a z ı­ m ız o tarihte çıktı.

İkinci yazı onu takip etmek üzere hazırlanırken memleketteki siyasi ha - diselerin tesiriyle bazen b ir atom r e ­ aktörü, bazen fırtına yemiş harmana dönüveren gazete atm osferi arasında nereye koyduğumu, kime verdiğim i bi­ lemedim . Tabii bu arama taramalar sırasında hafta oldu. Bu sayfaya başka ya zıla r girdi. Ama A li Sami'nin ikinci ya zısı "s ır r a kadem" basmakta devam etti. Sizin anlayacağınız yazı kaybol - du. Şükür ki hafızamızda menküş k a l­ m ış ç iz g ile r i kaybolmadı ve bugün bu satırla rı yazmamız mümkün oldu ...

O arada bu konu ile ilg ili iki mek­ tup aldım. B iris i A li Sami Yen'in r e ­ fikası Fahriye hanıma ait ve bir arka -

daşı hanım tarafından yazılm ış övgü mektubu. Mektubun zarfında özel y a ­ zıldığına göre imzasını açıklamaya hak­ kım yok. Yalnız geçen yazım ızın bir pasajında A li Sami için;

"İnsan büyük söylem em eli. Rahmet­ li ve pek sempatik dostum geçici san - dığı hovardalık serüvenlerinden birin - de yakayı ele verdi. Ve ölünceye kadar hem hal olduğu Fahriye hanımla evlen­ di. Çevik bir çerkes kızı idi. Atan ad­ lı pehlivanlar onun ailesindendir" diye yazm ıştım . Mektup sahibi hanımefen­ di buna pek içerilem iş. B ize aynen neşredemediğim mektubunda;

"A ile hakkında hiç de esaslı bilgi - lere sahip bulunmamışsınız. "Çevik bir Çerkes K ız ı" diye bahsetmişsiniz.Lüt­ fen bunu tashih ederek eksik kalan bu değer verdiğiniz insanın eşi hakkında doğru malûmat verm enizi bilhassa ri

(2)

-G

Arnavutmuş!

ca ederim .

İnsanlar daima ana babalarıyle ta ­ nınırlar. "Fahriye Yen " hanım F erik Şükrü Paşa'nın üçüncü hanımından ci­ lan k ızıdır. Annesi de çerk eslerin An­ ğım sülâlesinden gelen jMirlivat Selim Sabit Paşa'nın yeğenidir. A ile tarafı gü­ re ş ç i Atan kardeşlerle tanınmaz" diyor. Ben Fahriye hanımla tanıştım. A li Sami merhum Fahriye hanımı ilk tanı - dığı zaman ve evlenmeden evvel bana

"ceylân gibi bir çerkes k ız ı" d e m iş ti.. . Ben hürmeten çevik lafını ettim. Ne ba­ basından, ne dayısından bahsetti. Yani A li Sami Fahriye hanımı güzel b ir ç e r­ kes kızı olarak aldı. Bunda dostlarını hatta kendisini incitecek ne va rd ır? Bü­ tün Kadınefendiler çerkes k ızları de - ğ il miydi ?

G elelim ikinci mektuba. Obana ku - rucusu olduğu Galatasaray kulübünün bu neşriyattan habersiz olduğunu göster­

m esi bakımından daha te s irli oldu. Bu mektup heykeltraş Z errin Bölükbaşı ha­ nımefendiden geliyor:

"M illiy e t Gazetesi'nin 25 ocak tarih­ li ilâvesinde "A li Sami Yen " hakkında- ki yazınızı okudum. Yazınızın b ir y e - • rinde "bilm em kulüpte bir büstü veya portresi var m ı" diye haklı olarak ya­

kınmışsınız. B ize hâs olan kadirşinas­ lığ ı düşünerek bu şüpheyi g ö s term işsi­ niz. Norm aldir, ona değinmek istemem. Ancak 15 sene evvel ailesi tarafından ve­ rilen fotoğraflardan faydalanarak ben b ir büstünü yapıp hediye ettiğim i zatıâ- linize bildirm ek isterim . Kulüpte olma­ sı gereken bu büstün akıbetini ben de öğrenmeyi çok arzu ederdim. Bilvesile'.' Ve bu da böyle. Kulüpten ne bir ses, ne bir nefes. İnsan ölmeye görsün d e­ ğ il mi. . .

Bu iki mektupla "A li Sami Y en"- in ilk yazısından akseden yan tesirle - r i böylece özetleyip konuya dönüyorum.

X

A li Sami'nin ben tanıyıncaya kadar nerelerde çalıştığını bilmezdim. O s ı ­ ralarda ise Y e r li M allar P azarı Müdü­ rü olarak bu müessesenin Bahçekapı - sı'ndaki mağazasında idi. Hattabizl924 de Olimpiyad m asrafı olarak hükümet ­ ten ilk taksit 17 bin lira aldığım ız z a ­ man vakit gecikm işti. Parayı bankaya

koyamadık. Onun odasındaki kasada sak­ lamasını istedik.

-Yahu, ben bu gece öldüm. Parayı alamazsınız. Olmaz öyle şey, demişti.

Zaten her zaman dediği:

-P a ra y ı sıkı tut, seni kimse devire- mez.

Ama onu gene de paradan başka s e ­ beple d evirdiler. A li Sami'nin ilkboz- gunu iş hayatında oldu. Hangi tarihe te­ sadüf ettiğini bilm ediğim onun bir " a f­ yon ofis müdürlüğü" vardı. O sırada

Sıhhiye V ekili Refik Saydam Bey ile a - ra sı açıldı. Neden açıldığını bilmem a - , ma ben parça parça riva yetleri b irb iri­ ne yapıştırıp ahkâm çıkarmasını seve

Şemsettin Sami

i|

rim.

A li Sami'nin o işten ayrıldığı sıra - larda Galatasaray Kulübü id a re c ile rin ­ den ve iy i dostlarımdan İpekçi İhsan Bey

merhum A li Sami için:

-Benim önümde bu adama hiç bir gayrı kanuni tarafı olmayan fakat yapıp yapmamak kendi takdirine bırakılm ış bir iş için 135 bin lira teklif ettiler, red­ detti. Şimdi m eteliksiz dolaşıyor, de - mişti.

A li Sami afyon işinden-demek ki - bazı kim selerin istediğini yapmadığı i- çin atıldı. Ne diye atıldı bunun da ma­ hiyetini bilmiyorum. Olayları kovala - yalım:

B ir gün Gazi Paşa B alıkesir'den ge­ çerken sporcu gençler karşılaşm ışlar . Yaşasın, diye bağrışm ışlar. Mustafa Ke­

mal Paşa da,

- B ir arzunuz'var mı, diye sormuş. Onlar da İdmanyurdu'na para istem iş - ler. Mustafa Kemal Paşa da yanındaki Başvekil İsmet Paşa'ya:

-Bu çocuklara biraz para verelim , demiş.

İsmet Paşa Gazi'nin bu em rini o za­ man "Türkiye İdman C em iyetleri İttifa­ k ı" re is i olan A li Sam i'ye bildirm iş . Çünkü hükümet spor iş le r i için bu teş - kilâta senede 40-50 bin lira v e rir, spo­ ra olan yardım ı bundan ibaret olurda A li Sami hesabı muntazam adamdı. Hü­ kümetten aldığı parayı alelusul bütçeye taksim ettiği için bu em ri a lır almaz İs­ met Paşa'ya gidip:

-Hükümetçe verilen paraşı şu büt­ çedeki hizm etlere tahsis ettik. Hangi

hizmeti kaldıralım da onun parasını İdmanyurdu'na verelim . Siz tayin bu - yurunuz, deyince İsmet Paşa cevap ve­

rem em iş. O para da verilem em işti. A - li Sami'nin etrafında darlaşan çekeme- m ezlik ve antipati ağı, bu hadiseden sonra daha da daralmaya başladı. Gü - nün birinde A li Sami'nin yerine A li Ra- na Tarhan Bey isminde eski b ir halter­ ci ve sporcu olan bir m illetvekilinin İd­ man C em iyetleri İttifakı'na reis olaca­ ğı söylendi.

Rivayet tahakkuk etti. A li Sami küs­ kün olarak istifa etti, yerine Rana Bey geldi. Rana Bey'in gelişi, teşkilâtın tamamen hükümete bağlanması manası­

na geliyordu. Rana Bey de b ir müddet sonra çekildi ve yerin i İzm ir mebusu A- ziz B ey'e bıraktı. A z iz Bey'den sonra Türk Spor Kurumu namiyle A li Hikmet Paşa'nın başkanlığında teşkilât iki yıl b ir Halk P a rtisi bölümü olarak yaşa­ dıktan sonra 1938 senesi sonlarında çı - kan Beden T erb iyesi Kanunu ile tama - men devlet idaresine geçti ve b ir devlet dairesi oldu. Hâlâ da öyledir. A li Sa - m i'nin başına gelenlerin sebebi olarak ortaya atılan lâf:

-Arnavutm uş.'. . sözü idi. Bunu söy­ leyen kimseye Arnavut olmasının ne gi­ bi mahzuru olduğunu sormak mümkün değildi. Çünkü bunu yapanlar belli de­ ğild iler.

Hepimizin geçmişinde çerkes, gür - cü, kürt, arap, arnavut, boşnak, hırvat hatta rum kanı bulmak kabildi. Bu mem­ lekete büyük hizmet edenler içinde ar­ navut da, kürt de, çerkes de, gürcü de, lâz da, Türk de, halen her ırktan in - sanlar vardır.

Bunlardan b iri de aslen "F r a ş e r i"- li olan meşhur lügatçi Şemsettin Sami Bey idi. İşte A li Sami'nin Arnavutlu - ğu, Şemsettin Sami Bey'in oğlu olu - şundan ile r i geliyordu.

Şemsettin Sami Bey kimdi?

B ir küçük ansiklopediden aşağıya bu zatın biyografisini nakledeceğim.

"Şemsettin Sami: (1850-1904) dilim i­ ze ve kültürümüze büyük hizm etleri dokunmuş fik ir adamıdır. Yanya'nın Dağlı Bucağı'nın m erkezi olan "F ra ş e - r i " de doğmuştur. Yanya'da rumca, es­ ki yunanca, fransızca, İtalyanca oku­ muş; hususi hocalardan arapça v e fa rs - ça öğrenm iştir. 1871 de İstanbul'a gele­ rek Matbuat Kalemi'ne devam etmiş, ter­ cüm eler yapm ıştır. İlk tercüme eseri "F ran sa T a rih i" adlı kitabıdır. "F itn a f "İKETyar Onbaşı" ve "G alate" adlı hikâ­ ye ve facia e s e r le r i vardır.

Şemsettin Sami Bey'in e s e rle ri ve y a zıla rı Abdülhamid'in şüphelerini ha - rekete getirdiğinden kendisini Trablus Garb'a sürm üşlerdir. B ir sene orada kaldıktan sonra affedilerek İstanbul ' a dönmüştür, ilk kuruluşunda Sabah Gaze­ tesi Yazı Heyeti'nde çalışm ış, Cep Kü­ tüphanesi adı altında kıymetli e s e rle r neşretm iştir. Ölümünde pek mühim bir vazife olan A sk eri T eftiş Komisyonu Başkâtibi'ydi.

Şemsettin Sami Bey bu vazifede i - ken em salsiz çalışkanlığı ile türkçeye ve kültürümüze büyük hizm etleri olan türkçeden fransızcaya, fransızcadan türkçeye iki büyük diksiyoner ve d ilim i­ zin kaynak eserlerinden iki ciltlik Ka - mus-u TürkI ve altı ciltlik Kamûsul' - Âlâm isim li Tarih ve Coğrafya ansik - lopedisini neşretm iştir. A li Sami Yen, bu zatın oğludur.”

İşte bu son cümle A li Sami'nin iş ve spor hayatının kırılmasına sebep olmuş, yü zleri ve n iyetleri belli olmayan bir takım adamlar onu "Arnavut " diye Türklük fa a liyetleri dışına itmek iste - m işlerd ir. Halbuki A li Sami'nin arna - vutluğu şu tercümei halini kısaca yazdı­ ğım ız büyük Türk mütefekkirinin oğlu oluşundan ile r i geliyord u ...

d

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Günün belirli bir saatinde, gün ışığı ve ortam sıcaklığındaki değişmelerin ihmal edilebilecek kadar az olduğu kabul edilerek, yük açık konumdan uçlarının kısa

精神病人如何與家人相處 [ 發表醫師 ] :護理指導 醫師(精神科) [ 發布日期 ] :2011/3/25  一、精神病人家屬的壓力與調適:

糖尿病人健康吃 吃太多與身體消耗太少,是造成肥胖的原因之一,剩餘的熱量在體內化成體脂肪囤積

Bu kültür çalışmasıyla, ülkemizin pek çok yöresinde ve bu arada Salihli’nin doğal ortam koşullarında yetişen İzmir kekiğinin kültürünün yapılabileceği ve iyi

Meselâ Londra’dan kalktım ben dokuz saat gece yolculuğu yaptım ve sadece bir oyun sey­ retmek için Edinburgh’a gittim ve aynı gün yine dokuz saat yolculuk yaparak

Çünkü ça- tışma yönetimi yöntemi olarak tüm yöntemlerin (bütünleştirme, uzlaşma, kaçınma, uyum sağlama, ve baskın olma) zaman zaman kullanıldığı ve duygusal zeka

ziyade, maddi unsurların teşrih ve 'hikâyesidir ve eseri hangi kumpanyaların kurulup dağıldığı.. ve filân eserin nekadar oynanıp haç para getirdiği gibi

bentonit çamuru ile dolu duracak şekilde olma- — Ana lemin çalışmaları ile eş zamanda en- lıdır.) Sudan azıcık daha ağır olan bu çamur jeksiyon yapılmasını