29 Ocak 1554
mıııııııı tıııtııımıııuıııtHifiııiHmmıımmııiHiııumiiıuııımıııınııuımıuıuHumii " n i lumsııııiH!
mi r
Ölümünün 7. Yıldönümünde :
Ziya
Osman
Ziya Osman Saba, 1910 yılı
m artında Istanbulda doğdu. Ba bası subaydı. Sekiz yaşında iken, annesi ölünce, G alata saray Lise- si’ne yatılı yazdırıldı. Annesizli- ğin acılığı ile yatılı o kulun ço cu k ru h u üzerindek i h ü zünlü ha vası, bü tü n h ayatını etkilemiş d u ru m d ad ır. O kulu n ilk kısmı nı b itir dik ten sonra yazı dene
mel erine başladı. Lise sınıfla
rında iken yaş yö nünden de, ya şama yönünden de, kader, duy gu ve düşünce y önünden de pek benzeştiği Cahit Sıtkı ile tanıştı. Onunla sınıf, sıra ve sır ark a d a şı oldu. Lise öğrenim ini ta m a m lar tam am lam az çalışma haya tına atıldı. «Cumhuriyet» te ça
lışıyor, b ir y andan da H ukuk
F akültesine devam ediyordu.
1936 da H u k u k ta n mezun oldu A n k a ra ’da E m lâk B ankası’nda görev aldı. Bankacılığa ve Ali kara'ya ıs ın am am ıştı; İs ta n b u l’u özleyip d u ru y o r d u . Döndü. Millî Eğitim Basım evi’nde çalışmağa
başladı. K alb in den rahatsızdı
Bir süre sonra a rt ık çalışamaz
olunca bu işinden de ayrıldı
Okul arkadaşı ve vefalı dostu
Yaşar Nabi, kendisini koru du Duygu ve k a r a k t e r ikizi bulu n duğu Cahit S ıtk ı’nın ölüm ünden üç buçuk ay sonra, 1957 yılı ocak ayının 29 unda öldü. Sanki uzun b ir ö m ü r sürm üş gibi :
- Yazan
Şemsettin KUTLU
la r d a n uzakla ştı. B u n u n la bera ber, onun, ta m am iyle yeni zevk te yazılmış şiirlerinde bile gele neksel şiirin ta d ı ve kokusu da ima göze ç a rp m ak tad ır.Baştan başa duygu ve sevgi ile y u ğ ru lu varlığı, g ü n lü k hayatın h e r çeşit o luş unu ru h u n a şiir halinde yan sıtır. Temiz bir suy la el yüz yık ayış; a k şa m la r ı yor Sun fakat günahsız, to rtu su z bir
Koşup sük û n ete ermeğe, Koşup sana hesap vermeğe Geç katılık, Y ara b geç kaldık.. diyerek,
En güzel, en aydınlık, en bahtiyar, en temiz Ü mitler içindeyim, çok ş ü k ü r
öleceğiz..
diyerek, durm aksız ın özlemini
çektiği ebedî u y k u s u n u uyum ak üzere, E y ü b ’e yollandı.
* * »
Ziya Osman, ilk eserini yayım
ladığı zam an on yedisinde idi.
Yazısı, yeni ye tişe nlere daima
kucak açm akla ün almış olan
«Servetifünun» dergisinde çık
mıştı. B ura da tanışan yedi genç arkadaş , b i r yıl sonra, ilk şiirle rini «Yedi Meş’ale» adlı bir ki ta pta topladılar. Yedi Meş’aleci-
ter, ilk anda geniş b ir ilgiyle
k arşılandıla rsa da sonr adan ça bucak dağıldılar. Çoğu ayrı yol la r tu tan, h a tt â şiiri bırakan a r kadaşları arasın da Ziya Osman da bir sü re edebiy atla ilişiğini kesmiş göründü. Ancak, H ukuk öğrenimini ta m a m la d ık ta n son ra, asıl kişiliğini bulm uş olarak, yeniden yazm ıya başladı. İlk e-
serle rinde oldukça şekilci, ve
zin ve kafiye taraflısı idi; m an zumelerinin çoğu da «Sone» tar- zmdaydı. Bu ikinci döneminde yavaş yavaş şekillerden ,
kalıp-y ü re k l e evin kalıp-yolu nu tu t u ş ; kalıp-ya na yöreye akışan boy boy insan l a r .asker ler, sucular, sü tç ü le r; kimseli kimsesiz ço cu k la r; b ir temiz yık anm ış ta ş lık ların yarı ıslak m a n z a r a l a r ı ; pencere leri
ne tü nem iş çevre yi seyreden
genç k ızlar; h a v a la r d a uçan k uş l a r ; sizden b ir şey ler b ek liy erek gözlerinize ba k a n sokak köpek le r i; değişik değişik m evs im ler; dolup boşalan d ü k k â n la r ; ço
cu k sevgisi; y u v a sevgisi; eş
sevgisi... onun ala bildiğine hoş-
görü r, rah at, özden şiirlerinin
başlıca örgüsünü te şkil eder.
Kendisi ü z ü n tü l ü olsa bile, bu sayıla nları m u t lu görmek, çoğu zaman, kendisine yete r. Kötü ye m uhtaç olm adan ev e götü rüle n
nafak a, kapıyı açan anlayışlı
b ir kadın, kucağa tırm anacak
bir-iki çocuk ise a r t ık saadetin son kertesid ir. Ama b u n la r yet memeli, m u t la k a ih tir as sahibi olmalı ise, çaresiz, ona da k a t la n ır;
Şu fakir m ahalle de bir göz ev im olsaydı, Nasıl sevinç içinde çık ardım
şu yokuşu... gibilerden, bazı pek b ü y ü k ha y allere de d ala bilir.
O kul s ıraların d an başlıy ara k, ö m ü r le ri boyunca bir b irle rin i e- ni ko n u etkilem iş olm alılar ki, p ek çok b enzerlik leri aras ın da, Ziya O sm an’la Cahit Sıtkı, ölüm t e m a ’sım işlemekte de âdeta pa ra lel y ü r ü r l e r . Cahit S ıtk ı’da ol duğu gibi Ziya O sm an’da da ö- lü m , şiirin bellibaşlı felsefesi, il ham kaynağı, hattâ tadı tuzu ■ dur. Bir çeşit evrimleşmiş mis tisizmin sonucu m u d u r ? Varlı ğın ö te lerine karşı duy u lan bel li belirsiz b ir özlemin zorlayışı mıdır? Yoksa kısa sü recek öm rü n b ir önsezi’si midir? Sebebi ne olu rsa olsun, şiirlerinin en az üçte biri ölüm te m a ’sı üzeri nedir. Şair; yeşilin, gök mavisi
nin güzelliğinden söz ed erk en
döner, taşı ve selviyi an ar. Öpüş menin lezzetinden söz ed erk en döner, ta b u t u anar. 1955 yılın
dan söz ederken döner, öteki
dünyayı an ar. O tu r d u ğ u evin d u v a r l a r ı n a b ak ark en , vaktiyle bu odada yaşamış, ölm üşleri ha tırla r. Öten kuşlarla, çiçekli kır larla, öm rün b a h a r çağı ile avu n urken, b u n u n b ir de k ara top rağı b u l u n d u ğ u n u d ü şünür. Şu var ki b ü tü n b unla rı y a p a r k e n ; k o rkm adan, ko rk u tm a d a n , tik
sinmeden, tiksindirm eden y a
par. Bazan kendisini bu havanın orta m ın a öylesine k a tı ş t ır ı r ki,
sa bahları uyandığ ı vak it hâlâ
yaşam akta olduğunu görünce : «Rabbim, ben bu sabah da
Rabbim, ben yine sağım...» dem ekten ken din i alam az ve bu d u r u m a âd eta şaşırıp kalır. Ziya Osman Saba, ölü m ün k o rk u n ç lu ğunu, çirkinliğini gidermeğe ça lışan k a h r a m a n şair tiple rin den birid ir.
* * •
Eserlerinde gerçek şiir ölçüsü k a d a r engin bir a h lâ k ölçüsü de b u lu n a n Ziya Osman Saba, in sanları katıksız ve kaygısız se ven, iyile rin i de k ötülerini de seven, gencini de ih t iy a r ım da, sevinenini de ağlıyanjm da se ven, bozuk düzen işliyen hasta k alb inde h e r k e s te n habers iz h e r kesin sevgisini ta şıy an b i r şair dir. Onun en y a la n l a r ı n d a n bi ri olan Y aşar Nabi, şairin b u ö- zelliğini, bakınız, ne k a d a r gü zel özetliy or :
«... Bazan olm ıy acak b i r ha yale kapılır, ü stü n d e yalnız Zi ya ya ra d ılışta in s an ların yaşadı ğı b ir d ü n y a ta s a rla rım . Aman A llahım , o nasıl b i r iy ilik ve m u t l u l u k dünyası o lu r d u ! Ne
kavga, ne döğüş, ne haset, ne
kin ! Yalnız sevgiden, barışta n
yapılm ış b ir dünya.. Ne ord u
su, ne polisi olan b ir dünya.. Bil erm işle r dünyası. T asa v v u ru bi le insanı hazdan başını d ö ndür meye yetec ek b ir h ay al bu.»
Şiirlerinden Seçmeler
— Sîzler için —
Sîzler okuyasınız diye bütün bu yazdıklarım, Bu kelimeleri yan yana,
Satırları alt alta getirmem; Geçip karşısına sonra Ya kahrolmam, ya sevinmem, Sîzler için bütün didinmem... Sîzler, garip şiirimi okuyanlar, Duyduklarımı duyanlar; Sözüm yok ölmüşlere ama...
— Gün gelir —
Gün gelir, hatırlamak bile acı olur; Gençlik aşkı, sevinci, daha dünkü ümidi,.. Yumruklasam göğsümü bir boş yankı duyulur. Gün gelir, en gür çeşmeler damla damla kurur, Bakarsın, bir yazın ağaçlarında şimdi
Üç beş kuru yaprak çırpınır durur...
— Hayal Ülke —
O mesut, o hayal ülkede; Yeşillikte, serinlikte gölgede Gene aramızdaymış Ata’ın; Belki annemle babam. Kardeşim Cahit Sıtkı, Ah o yaşamanın tadı,. Herkesin eşi dostu, Soyu sopu, evlâdı..
— Kim Bilir —
İlk yağmur damlası düştü Kuru yapraklarına güzün. Ardında kış kıyamet, Dert, hüzün..
A lın yazısı hepsi... Kısmet... Ha yazı ha kışı geceyle gündüzün Kim bilir kaç günü kaidı
Ömrümüzün?..
ııınmHmıııımHHmmıiHliiMMiııııııımııııiMiıumımımmıııummıımııımııııııııiiiııııııııııııımıııııu
" Taha Toras Arşivi
0 0 1 6 4 1 4 3 5 0 1 0 ’i ıı ıı ıı » li n in im in ın ııı m ı m ı i m i m i . ... ... ... ... ... ... ... ... ... ...