7 fi
~80 senelik dün'u anlatmak isti - ' ^ yorum. Bu, tarihle, halin birbi - rine karıştığı bulanık çizgidir. Onun için sizce ilginç olduğu kadar biz - ce açık seçik gözönüne serilm esi güç bir devredir.Türkiye'de yakın zamana kadar,ge ce bir suç örtüsü ve korku devresiydi. Ezan vakünden-ySni güneş batışından -
bir saat sonra yatağa girme zamanı
geldiğini o saatte kılınmaya başlayan yatsı namazının adı gösterir.
Karanlık her zaman huzursuz .ümit siz bir şümûldür. Buna kapsam desem mi bilemiyorum? Çünkü yeni dilin gra merini ve etimoloji kaidelerini öğrene medim.
Ama gündüzün de emniyet her za man zabıta kuvvetlerinin sağladığı bir şey değildi. Polis karakolları peksey - rek, polis sayısı az idi. Sultan Hamid devrinde her türlü idari, adlî, siyasî emniyet işleri Zabtiye Nazırı'nın vazi - fesi idi. Jurnalcılar, yâni padişaha şahsi mektup ve raporla casusluk eden ler de bunun dışında başıbozuk bir e m niyet örgütü sayılabilirdi. Ama halk kendi kendini korurdu. Mahallelerde ha Ir kın seçtiği ve ücretini verdiği mahalle bekçileri vardı. Bunun dışında komşu komşuyu korur, mahalleli mahalleyi gö rür gözetirdi.
O devirlerde mahalleler bugünkü g i bi giren çıkan belirsiz birer daimi geçit değildi. Yerleşm iş, anaçlaşmış aileler, esnaf ve pek nadir fakat eski - miş kiracılar mahallenin birbirini iyi ce tanıyan nüfusunu teşkil ederdi. Za ten mahalleden mahalleye geçenler def tere kaydedilirdi.
Bizim çocukluk devrinde Üsküdar' -
m İhsaniye mahallesi de-şehrin her
hangi bir mahallesi gibi- böyle bir em niyet havası içinde yaşardı. İnsan - lar'gündüzün sokak kapısını açık bira - kabilirdi.
Böyle hallerde hırsızlık denebile - cek vak'alar pek, ama pek nadir olur - du. Çünkü mahalleden geçen bir yaban cıyı mahalleliden pek çok kimse gö - rürdü. Merak eder sorardı. Mahalle - lerin seyyar esnafı dahi yıllarca tanın mış emniyetli kimselerdi.