• Sonuç bulunamadı

Başka bir galaksinin fedaileri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başka bir galaksinin fedaileri"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SÖYLEŞİ

________________ ________ ATTI LÂ İLHAN

Başka Bir Galaksinin ‘Fedaileri’...

K

ız, çilli kızıl; oğlan, gözlü kaşlı, esmer: iki genç şa­

ir; oğlan fakülteli, iletişim okuyor; kız ‘boğazına kadar media çamuruna batmış', deyim onun. Cam­

ları yağmur, sabah kahvesinde oturmuşuz, elimde,

Nail V.’nin kitabını görüyorlar: (‘Daha Çok Onlar Ya­ şamalıydı’- Scala Şiir Dizisi!) Çakırhan onların gö­

zünde ünlü bir mimar, Nail V. tanımadıkları biri; dedim ki: mutlaka okumalısınız, onlar şiir evreninde baş­ ka bir galaksinin ‘fedaileri’dir; Nail V., Ilhami Bekir, Ercüment Behzat, Haşan İzzettin...”

Eve mahzun dönüyorum, o acımasız soru kafamı burgu gibi deliyor: ‘Türkiye’de şiir hafızası, sistemli olarak öylesine uyuşturulmuş, öyle programlanmıştır ki, bazı şairleri ve şiirlerini, kolay kolay bulamazsınız; merak da etseler, bu çocukların o galaksiye ulaşma­ ları, nasıl mümkün olacak?’ Haşan İzzettin’in, bana yazdığı o mektuptaki dehşet verici ‘tesbiti’, hele bir

hatırlayınız! Ne diyordu:

“...Türk edebiyatını yine de bizler yapmak ve Türk edebiyat tarihindeki yerimizi almak zorunda­ yız. Ahmet Kabaklı gibi ‘gericiler’in yazdığı ed e­ biyat tarihinde ne kadar yerimiz yoksa; T ürk şiiri­ ni tam anlamıyla dejenere eden, sonra da onun üzerine birer sultan gibi kurulan Garip’çilerin ya­ zacağı, ya da salıklayacağı edebiyat tarihinde de yerimiz olmayacaktır...”

“...politikanın demiryumruğu, bizi dediğiniz m a­ ğaralara kovarken, onlar rahatça -kendiliğimizden boşalttığımızı sandıklan-yerlere kuruldular ve biz- lere bir kere olsun, asla dönüp bakmadılar; ve in­ sancıl bir acıma bakışı bile fırlatmaya tenezzül e t­ mediler...” (İstanbul’dan İzmir’e 11 Mart 1965 tarihli

mektubu).

Evet, aynen böyle olmuştu: Gâzi döneminin to p ­ lumcu yıldızları, İnönü Cumhuriyeti’nin ‘lânetli’ şair­

leriydi: ‘ikinci adresleri', mapusâne değilse sürgün, sür­

gün değilse ‘emrâz-ı asabiye ve akliye' hastahanele-

ri! Gâzi’nin ‘himayesindeki’ Kadrocular’ın bile varlığı­

nı sürdüremediği o ortamda, Mayakovskiy / Yese-

nin çizgisinden -bir manada Proletkult’dan- gelen,

bu ‘fedail’ öncülere kim hayat hakkı tanıyacaktı?

Kimse tanımadı!

'Proletkult' neydi?

anılmıyorsam, Proletkult kelimesi, Rusça Prole­

taria Kultura (Proletarya Kültürü) deyiminin kısal­

tılmışı; 1951 Paris’inde, (arduvaz grisi, şarap kırmızı­ sı, Gitane mavisi) Mayakovskiy’in 'evveliyatı’nı kur­

calarken, karşıma çıkmıştı; Sovyet Edebiyatı’nı irde­ leyen Jean Penis, onu ‘SovyetEdebiyatı’na Giriş'ad­

lı, küçük fakat yararlı kitabında şöyle tanıtır:

“...Proletkult, burjuva şubat devrimi ile işçi ekim devrimi arasında, Kerenskiy Hükümeti sıraların­ da kurulmuş, Proleter Kültür derneği!..” (Introduc-

tion a la Litterature Sovietique, p. 31. / Editions Soci­ ales, 1949).

İz m ir’den Yön’e yazdığım notlarda, (21 Haziran

1966) mahiyetini -P e ru s’dan naklen- şöyle özetlemi­ şim:

“...o tarihte Sovyet iktidarı henüz sanata da iliş- mezmiş, sanatçılara da: Parti’nin yazarları, ozan­ ları, ressamları ve bestecileri ‘gütm esi’ karara bağlanmış değil; Trockiy, sanat sonraki iş, diyor, önce dünya devrimini yapalım, üstelik -devrimden sonra sınıf kalmayacağından- bir proletarya sa­ natı olabileceğini de pek aklı kesmiyor onun. Buk- harin derseniz, oldum bitim Parti’nin sanat so­ runlarına burnunu sokmasına karşı, hatta bıraka­ lım diyor biçimcisi de, içlemcisi de, ne halleri var­ sa görsünler!..”

“...bu serbestlikte Proletkult, ilk bakışta ger­ çekten ilginç görüşler atıyor ortaya; asıl kültür ve sanat halk (proleter) kültür ve sanatıdır. Şimdiye kadar burjuva kültür ve sanatınca ezilmiştir, yok sayılmıştır. Değil mi ki artık işçi devrimi yapıldı, geç­ miş sanatları, burjuva sanat ve kültürünü yok say­ ma sırası şimdi bizde, zira biz, yeni bir proleter sa­ nat ve kültürünü yaratacağız, vs.” (‘Faşizmin Ayak Sesleri', II. basım, s. 133. Bilgi Yayınevi).

Hareket, Bogdanof’un tezlerine dayanıyordu: “sos­ yalizme üç paralel yoldan gidilir: ekonomi, siyaset ve kültür; bunların üçü birbirinden bağımsızdır. ” Vladi­ mir İliç, 1920’de Proletkult’a şiddetle karşı çıkacak,

hareketin ‘parti disiplini içine alınmasını’ isteyecekti.

Devrimin ilk yıllarındaki özgürlükle, sonradan ortaya çıkan şiddetli disiplin, birçokları için, Yesenin’i de,

Mayakovskiy’i de, intihara sürükleyen asıl sebeptir.

30’lu yıllarda, Nâzım ve çevresindeki şairler, işte o galaksinin şairleriydi.

'Endüstriyel bir şiir...’

N

asıl şiirlerdi onlar? Hangimiz Nâzım ’ın ünlü mıs­ ralarını hatırlamaz? “...trrrrum trrrum trrrrum /

taka tiki ta k / makinalaşmak / istiyorum!...” Ya da,

daha az ünlü olmayan, ‘Üç Telli Saz' şiirindeki, şu

mısraları: “hey avanak / bana bak / elinden o zırıl­

tıyı bıraksana / sana / üç telinde üç sıska bülbül öten / üç telli saz / yaramaz!.”

Nail V’nin ‘Yaktın Bütün Gemileri' şiirinden, birkaç

mısra: “... artık benim / ne bir köşeye konmuş / üç

arşın bir kefenim / ne de sıcak / bir yatakta / bek­ leyenim / var / ne yar / kaldı ne diyar / dönmem dönemem geri / yaktın bütün gemileri / tarik bin ziyad gibi!”

Türkiye’de, o ham haliyle, daha çok 30’lu yılların

ilk yansında hükümrân olan bu şiir; açıkça meydan oku­ yucu, ‘yukardan’, her an kavgaya ve kavga için her

türlü belâya hazır bir şiirdi; klasik ve romantik şiirin bü­ tün iç özelliklerini reddediyor; adeta bir ‘endüstriyel’

şiiri yaratmak istiyordu. Nâzım, çok uzun yıllar, yaz­ dıklarına ‘şiir’ değil, ‘yazı’ demiştir: bilir miydiniz?

Acaba neden, kurcalasak mı?

http:// w w w .prizma.net. tr/ A ILHAN http://www./-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm

Referanslar

Benzer Belgeler

Ressam Jose Ruiz Blasco'nun oğlu Picasso, 1900'lerde Paris'e yaptığı ilk inceleme gezisi sıralarında annesinin adım - Picasso - aldı, Barcelona’da eğitim gören ressam,

Bu canlılıkta küçük boyut- lu yerel pazarlar daha az etkili; ülkemizdeki iklim çe- şitliliğine bağlı olarak yetişen farklı tarım ürünleri, ül- kenin büyük ve

“eski İstanbullu” olarak gördüğü Rum, Ermeni ve Yahudi kökenli bireylere sınıfsal ve kültürel bakımdan –Anadolulu yeni göçmenlere karşın– yakın

Bartın Platformu üyesi bir grup ve Amasralı çevreciler Çevre ve Orman Bakanlığı önünde 'Termik Santrallere Hayır' eylemi gerçekle ştirdi.. Bugün sabah saatlerinde

Sonuç olarak embriyonik ölüm riski yüksek olan yaşlı kısraklarda hydroxyprogesterone caproate enjeksiyonlarının korpus luteumu destekleyip, kan progesteron düzeyini

Türk resim sanatında eser üretmiş ve hala üretmeye devam eden birçok sanatçımız eserlerinde bu tür konuları işlemeye özellikle özen göstermişlerdir.. Bu

Hastanelerin örgüt kültürünü inceleyen çalışmaların sayısının yıllara göre artış göstermesi olumlu bir durum olmak- la birlikte, çalışmalarda farklı

Evli olan hemşire- lerin misyon kültürü puan ortalamaları bekârlara göre, servis sorumlu hemşirelerinin örgüt kültürü puan ortalamaları klinik hemşirelere göre,