Alımı»)
Emin Yalm ana yapılan suikast
[İk tahkikat neticelendi
y K o A ^ n . j JS Z
j
Uyanık tevkif edildi
>.?
itte*)#
Hüseyin
Üzmez,
bu suikasti*
Yalm anın dine karşı cephe almasından, Amerikan himayesi istemiş olmasından, Nâzım Hikmeti müdafaasından ve Türk kızlarınıAmerikada teşhir ettiğinden dolayı tasarladığını söylüyor
27 (Malatyada bulunan arka daşımız Muzaffer Celâsun tele fonla bildiriyor) — Ahmet Emin Yalmanın yaralanmasiyle netice lenen menfur hâdisenin savcılık ça yapılmakta olan ilk tahkika tının birinci safhası, bugün 11 kişinin tevkifiyle neticelenmiştir. Tevkif talebiyle Sulh Ceza Yargıçlığına sevkedilen 15 sanık tan Musa Çağıl, Veysel Temiz, Şerif Dursun, Fevzi Özel, İlhan Civelek, Mustafa Özmansur, A b durrahman Arı, Hüseyin Yaba- cı, Abdullah Özmansur, Abdülka- diı- Özçiçek, İbrahim Kara ve Fehmi Albayrak altı saat devam ¡eden sorguları sonunda tevkif e- dilmişlerdir. Bunlardan Şerif Dursun hariç, diğer sanıklar suç- llarını dün tafsilâtını verdiğim ge- I kilde itiraf etmişlerdir. Şerif Dursun ise, poliste verdiği ifâ denin yalan olduğunu, Hüseyin- den korktuğu için o şekilde ifade verdiğini, tabanca ile ateş etme diğini söylemiştir.
Üsteğmen Muhiddin Şamlıoğlü ile Osman Dursun ve Mahmut Şentüı-k haklarında yapılmakta olan hazırlık tahkikatı ikmal e- dilnıediğinden mahkemeye sevke- dilmemişlerdir.
Hüseyin Üzmez, Elâzığ adliye- sinde tevkif edildiğinden burada ifadesi alındıktan sonra cezaevine gönderilmiştir.
Hüseyinin ifadesi
Sabahleyin Sulh Ceza Mahke mesine sevkolunan sanıklardan Hüseyin Üzmez bana şunları söy lemiştir:
« — Karşınızda bulunan arka daşlarım «Büyük Doğu Cemiye-, ti» ne mensuptular. Bu arkadaş lar, kendilerini memleket hesabı na iyi bir şey yaptıklarını sanı yorlardı. Şimdilik hiçbir cemiyet le alâkaları yoktur. Gayeleri, te rör ve bozgunculuk yaratmak de ğildir. İçimizde bir reis de yok tur. Hepsi kendi başlarına birer reistir.
Ben, arkadaşlarımla birlikte ancak iki toplantıda bulundum. İlk içtimada Musa, Fevzi ve Mahmut vardı. Son toplantıda di ğer arkadaşlarla tanıştım.
Bir zamanlar, Ahmet Emin,| memleketin doğusunda müstakil: bir Ermeni devletî kurulmasını
istiyordu. Bunu Orhun mecmua sında okumuştum. Diğer taraftan Türkiyenin Amerikan himayesin de bulunması gerektiği tezini de Yalman ileri sürüyor, Nâzım Hikmeti müdafaa ediyordu. Ge- lengül’ü, açtığı müsabaka ile A- merikalılarm öpmesine sebebiyet vermişti. Ayrıca dine karşı da bir cephe almıştı.
Halbuki, bizim yaptığımız şey,j irtica değildir.
Hâdisenin içyüzünü anlatayım: Ben lisede okudum. Bu müddet zarfında bu arkadaşlarımdan maddî yardım görüyordum. Bun lar, iki ay evel Yalmanı öldür meğe karar vermişler. Benim ha berim yoktu. Evvelâ Musa kara lı tatbik etmek üzere Elâzığa gel di. Bana, Ahmet Emini öldür memi söyledi. Halbuki, ben böy le bir düşüncede değildim ama, karardan ayrılamazdım.
Ahmet Emin Yalmanın Elâzığa geldiği gün Kent Palas Otelinde kendisini vurmayı kararlaştırdık. Ya odasına girecek, vuracaktık yeyahut otelden çıkarken veya “ otele girerken...
İşin garibi Ahmet Emini tanı lıyord u k , .Sorduk, soruşturduk.
Derken Yalmana bir şe*y yapa- . madik. Malatyaya hareket etmiş
ti. O Malatyaya gelince, arka daşlar öldürmeyi kafalarına koy muşlar... Bir toplantı yaptılar. , Bu toplantıda ben de bulundum. İçtimada bir çok fikirler ileri ■ sürüldü, nihayet bana: «Bu işi sen yapacaksın!» dediler. Ben: «Yalnız başıma bu işi yapamam» dedim. Bu sözüm üzerine Ş erif: j «Ben de beraber geleceğim» dedi ve bize yardımcı olmak üzere üç; arkadaş da peşimize takıldı.
Öldürme kararı kat’î idi. Ta-; bancayı üsteğmenden ben aldım.' Kasdım öldürmek değil, öldüre cekmiş gibi hareket etmekti. Mak sadım, işin patlak vermesi ve öl dürme teşebüsünün akım kalma sı idi. Yoksa isteseydim, Ahmet.
Emini öldürebilirdim. Çünkü, çok iyi atıcıyım. Nitekim, mermilerin üçünü istediğim şekilde attım, ya ralandı.
Yalmanı öldürmediğim için çok memnunum.
Yalnız şunu söylemek isterim ki, ben Ahmet Emin’e muarızım. Buna rağmen fikre kurşun sıkıl masını alçaklık telâkki ederim. Yalmanı yaralamanı, bir gösteriş ti. Çünkü, ben silâhı kullaıınıa- saydım, arkadaşlarım beni öldü receklerdi.
Necip Fâzıla gelince, kendisi ni katiyen sevmem. İstismarcıdır ve samimî değildir. Ahmet Emin Yalman masondur. Masonluk, dinden uzaklaşmaktır. Masonlar daima dini yıkmak isterler. Hâ diseden sonra Elâzığa döndüğüm zaman Musaya, yakalanırsam ha lim ne olacak, dedim. Çıkarıp ba na 120 lira verdi. Biz hepimiz bilhassa Musa, Kadirî tarikati- nin aleyhindeyiz. Bu yüzden Kâ zım Baba ile araları açıktır. Bi zim suikasti, Adnan Menderesin Malatyaya gelişini seçmemizdeki sebep, polisin onlarla alâkadar olup bizi yalnız bırakabileceği ü- nıidi idi.» demiştir.
Üsteğmen Şumlıoğlu anlatıyor
Hüseyindeıı soııra, üsteğmen Sanıl ıoğlunuıı bu mevzuda ne di yeceğini sordum. Aslen Çankırı- lı olup son derece dindar olan üs teğmen de bana şunları söyledi:
«— Ben Hüseyini iki ay ev vel arkadaşım olan kitapçı hafız Abdülkadir vasıtasiyle tanıdım. İki odalı bir ev kiralamış, oturu yordum. Hafız, Hüseyini bana tavsiye ederek odanın birini ver memi rica etti. Alt kattaki odayı verdim. Beş vakit namaz kılardı, ıııâııcviyatı mütekâmil, ateşli, i- maıılı ve çalışkan bir gençti. Ya pacağı işten bana hiç bahsetme di. Bavulumdaki tabancayı çaldı ğından dahi haberim yok... Er ken yalar, erken kalkardı. Necip Fâzılı çok metheder, «Ah, ku marbaz olmasa, ne iyi olurdu» derdi. Dinimizi baltalayan bazı gazetelere karşı maddî varlığa dayanan günlük bir gazete sahi bi olmayı çok arzu ederdi. Fikre karşı fikirle mücadele için çırpı nıyordu. Ahmet Eminden de sık sık bahsederdi. Mason olduğunu ve mukaddesat düşmanı bulundu ğunu söylerdi.»
Henüz durumu kat’îyetle tes- bit edilmemiş olduğu iddia edilen üsteğmen, nezaret altında bulun maktadır.
Ray demirinden yapılan satırlar
Şerifin kardeşi Osmanla Di- yarbakıı-da kardeşinin ■ yartinda yakalanan Mahmut Şeııtürk hak larında da yapılan Jw?ırljk ¡tah kikatı henüz bitmemiştir.
Tahkikat sırasında sanıkların, Yalmanı öldürmek için ray de mirinden mâmul ellişer santim u- zunluğunda iki tane satır hazır ladıkları, bu satırları suikastten sonra polise mukavemet için sakladıkları anlaşılmış ve ele ge çirilmiştir.
Yme sanıkların sorgusu yapı lırken Musa, Veysel Temiz hazır lıkta verdiği ifadeyi genişletmiş: «— Biz devletin kanunlarına bağlıyız ve hürmetkarız. Kanun, mukaddesatımıza hakaret edenle ri cezâlandırır. Mukadesatımıza, dinimize küfrediliyor. Biz hakkı mızı kanun yolu ile arayacak du rumda değiliz. Yalman, komünist Nâzım Hikmeti müdafaa eder, Türk adaletini, Nâzımı cezalan dırmış olmakla gayri kanunî bir iş yapmış gibi gösterir, itham e- der. Bununla da kalmaz, Nâzımın firarından sonra da pişman olma dığını yazar. Diğer taraftan Tür- kiyenin en kritik devri olan ci han harbinde Amerikan mandası na girmemizi teklif eder. Memle ketin parçalanmasını ister, fikir bütünlüğünü bozar. Türk kadın larını Amerikada teşhir eder. Ga zetesinde müstehçen resimler neşreder, kadınlarımıza her fır satta hakaret eder. Münferit hâdiseleri alıp memlekette irtica var diye yazı yazar. İmamların sakalı ve sarıklaıiyle alay eder.! İşte biz bu sebeplerden ötürü Yal-j mana düşmanız. Ona anlatmak is- j tedik ki, bu memleket Müşiri-: inanlarla meskûndur. Fikir kar şısına fikirle çıkmak lâzımdı. Fa- ’ kat bizim İçtimaî durumumuz bu na müsait olmadığı için kendimiz cezalandırmağa karar verdik.» demiştir.