( olaylar ve görüşler
~)
BİK KİŞİLİĞİN ROMANI
Melih Cevdet ANDAY
H
er sergisinde tek tek resimlerine bekarken onu buiacagım umudunu Kupılmışıınaır; bu resim mi, yoksa şu resim mi Abidin'ı daha iyi tanıtıyor diye düşünmüşümdür. Sanatçı ile sanat yapıtını az çok özdeş saymaktan gelen bir, hevesti bu; «Bicem insandır» sözünün ruhu muzda yerleştirdiği bir alışkanlık. Sanat yapı tının kendi başına incelenmesi gerektiğini cok sonra öğrendim. Ama, biçemin insanla özdeş olduğu sözü (eskiden bizde «uslûb-i beyan ay niyle,. insandır» diye anlatılan) bundan biraz ay rımlıdır. Abidin Dino, bütün sanat yaşamında öy lesine değişik resimler yapmıştır ki, onu hangi tür resimlerinde aramamız gerektiği sorunu bir £ plük olarak dikilir karşımıza; ama biçemi, di li uilirim ki, değişmemiştir hiç, sanatçılarımız içinde, bicemi ile ilk bakışta bize «işte o-» de dirten cok az kişi tanımışımdır. Bunca değişik yollar denediği halde, Abidin Dino, kendi sağ lam kalıbını her resmine basmayı bildi: «işte Abidin I» dedirtti bize.Bedri Rahmi Galerisinde acılan son sergisi «Dfeniz Küstü» dolay isiyle başladığım için bu ya zıya, daha cok onun ressamlığı üzerinde dura cağım; çünkü Abidin Dino çok yönlü bir sanat çı, zorlu bir düşünür ve araştırıcılık yeteneği ta şıyan, meraklarına kolay sınır bulunamayacak bir insandır. Buna, yerimiz kalırsa, yazının so nunda gene geleceğiz.
Abidin Dino, resim dünyamıza bir çizgi (de- Sen) ressamı olarak girdi. Kolay çizme alışkan lığını cok küçükken edindiği anlaşılıyor. Ağa beyi rahmetli Arif Dino da usta bir desenci idi, fakat olağanüstü ustalıktaki desenlerini küçük kâğıtlara, cigara paketlerinin arkasına çizerdi. Abidin ise bu yeteneğini tam anlamı ile resme soktu. Son yıllardaki çalışmalarını yakından iz- leyemedim, ama onun boş vakit buldukça de senler çizdiğini düşünmekten kendimi alamıyo rum. Bunları bir kalemde çıkarmak gibi olağan üstü bir yeteneği vardı. Evimdeki köylü kadın resmini, bunun bir tanıtlaması olarak görürüm.
Abidin bu döneminde, özellikle eller çiz meğe düşkündü; kadın, erkek, köylü insanının elleri, dünyada uygarlık, kültür adına ne varsa yaratan eller. Sanırım sanatımızda halka, köylüye dönük resmin öncüsü odur. Sadece bu niteliği bile, onu unutulmazlar arasına soğ- mağa yeter. Abidin Dino çalışan halkımızı, köy lümüzü, resminin kahramanları olarak ortaya çıkarıyordu. Böylece bizde, resim aracılığı ile bir Anadolu imgesi yaratmak amacını güdüyor du. Bu eğilim, sonradan çoğu ressamımızı sar dı, fakat biraz da etnoğrafya müzeciliği merakı ve niteliği ile. Diyelim, yoksul bir köylünün yır tık, ama cok parlak renklerle bezeli çorabı göz
alıyordu resimde. Bir başka deyişle, köylümüz resme dönüştürülüyordu.
Hızlı yürümek zorundayım; Abidin Dino’da çizgiden (konturdan), gölgeli resme geçiş ben ce büyük değişikliktir. Onun serüveninin can alıcı yerini bu değişiklik oluşturur. O sağlam çizgi erir, öylesine erir ki, yerini açıklık koyu luk ayrıntıları ile siyah - beyaz ölır. (Son ser gisinde görülen de budur). Fakat bu değişiklik birdenbire olmamıştır onda; önce, çizgilerle olu şan insan küçülmüş, küçülmüş, belli belirsiz bir duruma gelmiştir, (Büyük yürüyüş resimlerindeki insanlarda olduğu gibi). Sonra bir de görürüz ki, yere çöküp oturmuş, başı sarmalı köylü ka dında artık deseni aramak boşunadır, onun yerini gölgeli siyah - beyaz alır tümden, ille benzetmeğe kalkarsak, Dürer'den Rembrant'a atlamıştır Abidin, demek yüz yıllık bir atlama yap mıştır. Bu yüzden de «kitle» önem kazanır on da. Gerçi çizgisel ve gölgesel resim ayrımı çok daha açıklığa gerekseme gösterir, biz burada şu önemli noktayı belirlemekle yetinelim ki, A- bidin’deki gölgesel resimlerde «kontur» çerdey se ortadan kalkmıştır. Bunu neden istedi? Tam olarak bilemeyeceğiz, onu resmi sürüklüyordu belki de, düşünleri değil, Şunu söyleyebiliriz ki, Leonardo gibi, hem gölgeleri, hem konturları bir arada kullanmadı.
Boyalı resimlerine gelince; Abidin Dino’nun boya ile çalıştığı zamanlarından, dönemlerinden birini, Ankara'da yakından izlemişimdir. Bence fantazyasının en özgür, en coşkun olduğu gün lerdi o günler: Eski tpnrılar, acaip hayvanlar, biçimin en cesur oluşumlarında, göze çarpıcı renkler İçinde insanı şaşırtıyorlard.. Gerçekten, bu resimlerin etkileri, sadece şaşırtıcı olmakla kaldı
Abidin Dino, ressamlığı yanında, örgütçü, öncü, bağlayıcı nitelikleri ile de hem çevresini, hem toplumumuzu etkilemiştir. 1933'te bir kaç arkadaşı ile birlikte «D» grubunu kurdu. Bu grup resim torihimizin en önemli akımının tem
silcisi olarak anılacaktır. Yalnızca yeni resmimi zin değil, resmimizin ağıirlık yer; o gruptur. Abi din Dino, ikinci dünya savaşından sonra «Liman grubu»nu kurdu ki bu grup ressamlarının açtık' ları «Liman Sergisi» bugün de belleklerde ya şar. Gelişimi içinde, toplumsal içerikli resim, onun başlıca amacını ve kaygısını oluşturmuştur.
Burada onunla aramızda geçmiş olan biı tartışmayı anmadan geçemeyeceğim: Bir arka daşımıza, Paris'te, Türk ressamlarının figüratif çalışmaları yeğlemelerini öğütlemesi üzerine, ben Cumhuriyet'te, onun adını vermeden, bu görüşü anlayamadığımı belirten bir yazı yak mıştım. Abidin bu yazıya yanıt verdi, sonra İs tanbul'a geldiğinde yüz yüze de konuştuk. O. ülkelerin değişik resimleri olacağı görüşünü sa vunuyordu, bense bir dünya resim tarihi olduğun dan ve sanatta evrensel değerler bulunduğun dan söz ediyordum. Ülkeler arasında karşılıklı bir etkilenme süreci hep yaşanıyordu.. Bunca arayan ve değişen bir sanatçının, Türkiye için belli bir resim tanımı yapmasını anlayamamış tım. Üstelik bizim halkımız, Abidin’in çok sevdiği kilimlerde, çoraplarda, bakır işlerinde, duvar resimlerinde en azından «Stilize» edilmiş diye bileceğimiz biçimler kullanmıştı. Ama eğer Abi din Dino'nun istediği, Rönesans'la başlayan Ba tı resmini yeniden yaşamamız gerektiği ise, o zaman tartışma çok başka boyutlar kazanırdı. Bir de, bizim insansız eski resmimizi insana ka vuşturmak biçiminde ortaya atılan bir görüş var ki, Abidin Dino'nun bu amaçla davrandığını san madiğimi söylemeliyim. Günkü o resim, burjuva Zinin yükseldiği dönemin resmidir. Abidin Cino, ressamlığı yanında, başka sanatlarla da uzun yıllar uğraştı: 1934-1937 yılları arasında Sov- yetler Birliği’nde sinemacılığa merak sardı. Fi lim ressamlığı yaptı. Sözgelişi, «Lenın’in Yaşa mı» konulu filmde, Lenin rolünü oynayacak ar tistin niyimi kuşamı isini ona bırakmışlardı. Mas kova Sanat Tiyatrosunda Stanislevski'yi çalışır ken gördü. Ünlü film yönetmeni Elnsenstayn'ı ta nıdı. Bu zengin deneyimlerden sonra yeniden (çünkü çocukluğu Paris'te geçmişti) Paris'e gi
den Abidin Dino, bu alandaki çalışmalarını iler letti. Son filimciliği yanılmıyorsam, Londra O- limpıyatlarında futbol maçlarını filme almak ol du. Büyük bir başarı İdi bu; Abidin bu filimde, elindeki kameralardan bir kaçını, futbol alanının dışında, kentte, kentin kahvelerinde, barlarında kullanmayı bilmişti.
Onun edebiyata karşı olan ilgisi, sadece1 • okur ilgisi değildir; yazardı. Basılmış, fakat oy nanmamış «Kel» adlı bir oyunu vardır. Bu oyn><
da, özellikle, köylülerin kısa konuşmalarına, sa dece bir sözcükten ,kurulu tümcelerine önem ver mlştir. Ayrıca bir çok genç ozanı da etkilediğini biliyorum. Bu etkiler onlarda nasıl bir yönlenme doğurdu?.. Uzun ve karışık bu konu Etkileyen in san. iyi sonuç alamazsa, kusuru, etkilemek is tediği kişinin eksikliğinde bulur. «Bizden söyle mesi, eğer o bir sanatçı ise ne yapacağım ken di düşünmelidir» der, çıkar işin içinden.
Şu kısacık yazıdan, sanıyorum ki. Abidin Dino'nun ne denli yetenekli, ruhça zengin ve e- nerji dolu bir insan olduğu ortaya çıkıyor Onun bir resmi içiıS, «Beğendim», ya da «Beğenme dim» demek bir şey anlatmaz; çünkü Abidin Dİ no. bu tür öznel yargıları çok aşan zenginlikte bir kişiliktir. Bedri Rahmi Galerisindeki resimle rini, halkımız daha önce, Yaşar Kemal'in «De niz Küstü» adlı romanı Milliyet gozetesinde ya yımlanırken görmüştü. O resimlerin birarada ser gilenmesl, sanırım, etkilerini daha da anlamlı kılacaktır. Abidin Dino, «illustration»u «araç» ol maktan çıkarmış az bulunan sanatçılardan bi ridir. Bundan ötürü ona «Kitap resşamı» denil mesini yadırgamışımdır. Kitap ressamlıöını kü çük gördüğümden mi?.. Hayır, Abidin için bu işin, bütün işleri arasında bir iş olduğunu bil diğimden. Grieg'i, Peer Gynt müziği için nasıl görüyorsak, Abidin’i de kitaplar için yaptığı re simlerde öyle görmeliyiz. Benim ilk şiir kitabım «Rahatı Kaçan Ağaç»ın kapağını da o çizmişti
Ama Abidin Dino, resme de, sinemacılığa do, kitap ressamlığına ve yazarlığa da sığmayan bir kişiliktir, ileride inceleyicilerin bu kişilik üze rinde duracaklarını ve bize bu kişinin romanını vereceklerini sanıyorum.
Dünyaca tanınmış bu büyük sanatçımızın nice başarılarına tanık olacağız daha.
DÜZELTME «Kapadokya Yolculuğu» baş lıklı dizi yazımın gecen hafta cuma günü çıkan son bölümünde kimi yanlışlıklar düşmeler ol muş. Tümünü burada düzeltemem; yalnızca ü- Cüncü paragrafta, Prof. Sedat Veyis Örnek’e açtığım konunun ne olduğu ortada yok kİ, bu nu yazayım Sayın profesöre, kilim yd da halı dokumacılığında çalışan genç kızlar için bu İşin bir işkence olduğunu, çoğunun bu yüzden kötürüm kaldığını okuduğumu söylemiştim, o da bunu doğrulamıştı.