• Sonuç bulunamadı

Hemite köyünden Sadık Kemal...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hemite köyünden Sadık Kemal..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

t

MEDYA

9 Kasım 1997

LİDERLERİ

Yaşar Kemal olarak tanıyoruz onu. Hayat

hikayesi, anlattığı hikayelere benziyor. Alpay Kabacalı, üç aylık Liderler Dergisi'nin Eylül-Ekim-Kasım sayısında Yaşar Kemal'in bu

hikayesini anlatıyor. Yazının bazı bölümlerini veriyoruz.

N

üfus kaydmdaki adıyla Kemal Sadık Göğceli, 1923'te Adana’nın Kadirli ilçesine bağlı Hemite kö­ yünde doğdu. Köy bugün Osmaniye ilçesine bağlı ve Gökçe- dam adını taşıyor.

Van'dan Çukurova'ya göç etmiş Kürt-Türkmen kökerdi bir aileden geliyordu.

Babası, biricik çocuğu Kemal için kurbanlar kestiriyordu. Bir ke­ resinde halasının kocası bir koyu­ nu keserken bıçak deriden kaydı, karşıda duran Kemal'in sağ gözü üstüne saplandı. O gözü bir daha görmedi. Uç buçuk yaşındaydı...

Bundan bir yıl sonra babası ca­ mide namaz lalarken bıçaklanıp öldürüldüğünde, oradaydı. Babası Sadık'ı Van'dan Çukurova'ya gö­ çerken ölümden kurtardığı, besle­ yip büyüttüğü Yusuf bıçaklamışh. Artık babasının intikamını almayı kuruyordu. Tarihi kalıntılarla dolu eski Kilikya Ovası'nda geçen, ro­ manlarda anlata anlata bitiremedi­ ği renkli çocukluk dünyasının bir yanı kan içindeydi, bir yanı doğay­ la ve halk yaratılarıyla alabildiğine zengin düşlerin büyüsünde...

Altı yedi yaşlarında ilk şiirlerini söyledi. Dokuz yaşlarındayken, Hemite'ye bir saat uzaklıktaki Bur- hanlı köyünün ilkokuluna gidip yazıldı kendiliğinden. Sonra Kadir­ li İlkokula'na geçti. Burayı bitirince Adana'ya, ortaokula gitti. Son sını­ fa kadar okudu, 1939'da ayrıldı.

Pek çok işe girip çıktı: Ayakka­ bıcı çıraklığı, bir bostanda kavun karpuz bekçiliği, traktör sürücülü­ ğü, batos ırgatlığı, su bekçiliği, ır­ gat katipliği, çiftliklerde katiplik, amele başılık, inşaat kontrol me­ murluğu ve Bahçe köyünde vekil öğretmenlik... Halk şairlerine öy­ künerek şiirler söylemesi nedeniy­ le adı Aşık Kemal'e çıkmıştı; ünü giderek yaygınlaşıyordu. Bu, folk­ lor derlemeleri arasında yararlı ol­ du. Köylere gittiğinde, kadınlar "Aşık Kemal gelmiş..." diye çevre­ sinde toplanıyorlardı.

O yıllarda iki sanatçı, Arif ve Abidin Dino Adana'ya "sürgün" olarak geldiler. Genç Kemal Sadık­ la iki "sürgün" tanışıp dostluk kur­ dular.

Abidin Dino, kırk yıl sonra şöy­ le anlatacaktı Yaşar Kemal'i: "Gö­ zümüzün önüne, bir deri bir kemik köylü delikanlının biri çıkacak. Adı Kemal Sadık Göğceli. Hemite kö­ yünden gelmedir. Dağ bayır dinle­

mez, dağ köylerinden, obalardan, ovalardan, kasabalardan, ikide bir de kopup gelir Adana'ya, çöker önümüze, ağıtlar, türküler, destan­ lar serer buruşuk san kağıtlara ya­ zılmış. Ona "Türküler Müfettişi" adım takmıştım."

İLK ROMAN YE ÖYKÜLER

O yıllarda Halkevleri Genel Baş­ kam Ferit Celal Güven’le de tanıştı Kemal Sadık Göğceli. Ve ağıt der­ lemelerinin bir bölüm ü 1943'te Ağıtlar I başlığıyla Adana Halkevi yayınlan arasında çıktı.

Şimdi de Adana'daki Ramaza- noğlu Kütüphanesinde çalışıyor; durmaksızın okuyordu. Somadan Orhan Kemal adıyla tanınacak Ra- şit Kemal ile tanışmalan bu sıralara rastlar. Yine aynı yıllarda iki ay ön­ ce gün ışığına çıkan (Adam öykü, Temmuz-Ağustos 1997) "Zeytin­ lik"! yazdı önce...

Abidin-Arif Dino'yla dostlukla­ rı ve içinde bulunduğu arkadaş çevresi nedeniyle "göze batar" ol­ du. Çok geçmeden de suçlamalar, baskılar başladı. İşi "Rus Casusu" olduğunu öne sürecek denli ileri götürenlere rastlandı. Arada bir de Adana'da polis karakolunda gözal­ tında tutuluyordu.

İstanbul'a gelip Gaz Şirketinde havagazı sayacı okum a memuru olarak çalıştı, kısa süre soma Ka- dirli'ye döndü.

Artık Kadirlide arzuhalcilik ya­ pıyordu. Bir de ortağı vardı: Hacı Ali Çavuş (Ali Atılgan). Günün bi­ rinde bir örgüt davası kapsamına alıp, tutukladılar Kemal'i. Kozan

Ağır Ceza Mahkemesinde yargı­ landı, aklandı... Mahkeme başkam yanına çağınp öğüt verdi: Buralar­ da onu yaşatmayacakları anlaşılı­ yordu. Ne yapıp edip Çukurova­ 'dan ayrılmalıydı...

Yü 1951. Arkadaşı Raşit'e (Or­ han Kemal) babasmdan 600 lira miras kalmıştı. İstanbul'da gezgin sebzecilik yapmaya karar verdiler. Arabayı Kemal sürecek, Raşit de bağıracaktı: 'Taze bakla var, engi­ nar var, kabak var, domates var: Taze taze... Zerzevatçı geldi!"

Bir olanak bulup İstanbul’a gel­ di. Önce Yenicami dolayındaki, Adliye dolayındaki arzuhalcileri inceledi. Anladı ki, karşılarına çık­ mak, "rakip" olmak hiç de kolay değil... Parası bitti. Kaldığı otelden aynldı. Gülhane Parkı’nda yatıp

kalkmaya başladı. Son parasıyla ol­ ta falan almış, bir maltız edinmişti. Saraybumu’nda balık tutuyor, yi­ yeceği kadarım pişirip yiyor, geri kalanım Köprü altında satıyordu.

"BİR GAZETECİNİN

ŞANLI HİZMETİ"

Arif Bey üe buluştular. O nun aracılığıyla Cumhuriyet Gazetesi- 'ne gidip Nadir Nadi'yle görüştü. Doğu Anadolu'ya, röportaj yap­ maya gönderildi. Diyarbakır'ı, Va­ n'ı dolaştı. (Röportajlar), eski "mimli" adıyla değü, Yaşar Kemal imzasıyla yayımlanıyordu. 1953'te yemden Doğuya gitti: 'D oğu’da İnanılmaz Şeyler Gördüm" ve "Mağara insanları" başlıklarım ta­ şıyan röportaj dizileri daha geniş yanküar yuandırdı. Hüseyin Cahit Yalçın, Ulus'ta (6 Eylül 1953) "Bir Gazetecinin Şanlı Hizmeti" başlığı altında ondan söz ediyordu...

Yaşar Kemal 1953’e kadar Cum­ huriyette çalıştı. İstanbul’da, Ana­ dolu'nun dört bir yarımda röpor­ tajlar yapıyordu. Ayrıca gazetenin "Memleket H aberleıf'ne bakıyor­ du; bugünkü terim le "servis şe- fi"ydi. Öyküleri (Sarı Sıcak, 1952) röportajlar kitaplaşıyordu.

Thilda Serero ile yaşamım bir­ leştirdikten kısa bir süre sonra İnce Memed'i yazmaya başladı. Roman önce Cumhuriyette tefrika edildi, ertesi yü da Çağlayan Yayınlan arasında çıktı ve kısa sürede tüken­ di. Ve 1956'da Y akup Kadri, N u ­ rullah Ataç, Reşat Nuri, Ahmet Hamdi Tanpmar, Suut Kemal Yet­ kin gibi saygın yazarla nn seçici ku­

rulunda yer aldığı "Varlık Roman Armağam"m kazandı. 1957'de Uluslararası PEN Yazarlar Orgütü- 'nün "En başarılı altı roman" arası­ na alarak dikkatleri çektiği İnce Memed, aynı y ü Bulgarca'ya, 1959'da Rusça'ya çevrildi. İngilizce­ si 1961'de İngiltere'de yayımlandı. O yü Fransızca ve İtalyanca'ya da çevrildi. Cep kitabı oldu, lüks bas­ kılar yapüdı, körler için Braille al­ fabesiyle yayımlandı...

1963 yılında, bir yarışma yazısı yüzünden Cumhuriyet Gazetesin­ de çalkantılar yaşandı. Sonunda Yaşar Kemal'in işine son verildi.

Cumhuriyetten aynldıktan son­ ra kitaplarının geliriyle geçindi Ya­ şar Kemal. 1969 Çekoslovakya olaylara kadar Türkiye İşçi Partisi- 'nde görevler üstlendi.

12 Mart 1971'de "Balyoz Hare­ katı" sırasında, b ir ay Davutpaşa kışlasında tutuldu...

1970’ler ve 1980’ler en verimli dönemi sayılır. Artık dünya ölçü­ sünde tanınıyor, ödüller alıyordu. "Sadık" okurlarından biri de Fran­ sa Cumhurbaşkanı François Mit- terrand'dı. Birkaç kez ağırladı onu Elysee Sarayında.

"Düşünce Özgürlüğü ve Türki­ ye" adlı kitaptaki iki yazısmdan dolayı DGM’de açüan iki davada yargılanıp birinde "cezalandırü- ması" ve bu "ceza" sının ertelen­ mesi yanküar uyandırdı.

Ama, kendisine sorarsanız, o yazar olmanın hatta insan olmanın gereğim yapıyor ve bunun dışın­ daki değerlendirmelere aldırma- ksızın üç ciltlik yeni romanım "Bir Ada Hikayesi"ni yazıyordu...

N E YAZDILAR, NASIL YORUMLADILAR

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu sıralarda evvelâ İkdam gazetesinde ve sonra Tasviri Efkâr’ ın ikinci defa Ebüzziya Tevfik tarafından neşrinde bu gazetede yazı işleri müdürlüğünü

Yirminci yüzyılın başlarında dilbilim hakkında başlayan tartışmalar, başlangıçta sadece insan zihninin çevresini nasıl anladığına bağlı olarak üretilen

Sonuç olarak, yaptığımız çalışmada şebeke suyunu güvenilir bulma oranının çok düşük olduğu, katılımcıların yaklaşık yarısının içme suyu olarak

Serik ilçesine bağlı Büğüş, Zırlankaya ve Etler köylerinin birleşim noktasında, RM Madencilik Limited Şirketi taraf ından açılan taş ocağı köylüler tarafından

"Dünya çap ında bu türden bir büyük dönüşümün söz konusu olması için, Üçüncü Dünya tarımının, Amerika ve Avrupa'nın olağanüstü desteklere dayalı

Sarnıç Akbük Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Mehmet Ercan, "Balıkçılar, tur tekneleri her gün Gökova'da yarı baygın, karınları şiş, solungaçları patlamış

Yürüyüşe, Biga Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Yaşar, Biga Ziraat Odası Yönetim Kurulu Ba şkanı Beytullah Elmacı ile CHP İlçe Başkanı İsmail

Kazanlı Mahallesi'nde yaşayan yurttaşlar, topraklarına borçlarından kaynaklı el koymak isteyen Ziraat Bankasına ve Soda Sanayi'de kurulmak istenen sülfirik asit ünitesine kar