• Sonuç bulunamadı

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Çocuk Saðlýðý ve Hastalýklarý Dergisi 2003; 46: 43-46 Vaka Takdimi

Glutamat dehidrogenaz gen mutasyonu ve hipoglisemi

hiperamonemi sendromu:

Bir vaka takdimi

Mahmut Çoker1, Þükran Darcan1, Damla Gökþen2, Zerrin Orbak3 Deniz Yýlmaz2, Neþe Özkayýn3

Ege Üniversitesi Týp Fakültesi 1Pediatri Doçenti, 2Pediatri Profesörü, Atatürk Üniversitesi Týp Fakültesi 3Pediatri Doçenti

Hiperinsülinizm, yenidoðan döneminde tekrar-layýcý ve aðýr hipogliseminin en sýk neden-lerinden biridir. Uygun tedavi yapýlmadýðýnda kalýcý beyin zedelenmesine yol açacaðýndan önemlidir. Etiyopatogeneze ait yeni bilgiler, genetik bozukluklarýn tanýmlanmasý ile elde edilmeye baþlanmýþtýr1,2.

Konjenital hiperinsülinizmde pankreatik beta hücrelerinden insülin salýnýmýnda genetik bozukluklar tanýmlanmýþtýr1,3-7. Beta

hücre-lerinde plasma membran sulfonilüre reseptörü

(SUR1) ve potasyum kanallarýnda (Kir6.2) resesif olarak kalýtýlan mutasyonlarýn yanýsýra bazý çocuklarda dominant kalýtýlan glukokinaz reseptör mutasyonu saptanmýþtýr1,3,6.

Konjenital hiperinsülinizm ve hiperamonyemi birlikteliði 1996 yýlýnda gösterilmiþtir3,8,9.

Hiperinsülinemi hiperamonemi sendromu (HIHA) pankreas ve karaciðerin ortak olarak paylaþtýðý onuncu kromozomda yer alan mitokondrial matriks enzimi glutamat dehid-rogenaz (GDH) mutasyonu sonucu geliþir.

SUMMARY: Çoker M, Darcan S, Gökþen D, Orbak Z, Yýlmaz D, Özkayýn N. (Department of Pediatrics, Ege University Faculty of Medicine, Ýzmir, Turkey) Glutamate dehydrogenase gene mutation and hyperinsulinemia hyperammonemia syndrome: a case report. Çocuk Saðlýðý ve Hastalýklarý Dergisi 2003; 46: 43-46.

Congenital hyperinsulinism characterized by over-secretion of insulin is the most common cause of recurrent hypoglycemia in the neonatal period and can cause irreversible brain damage. In this case hyperinsulinemia was diagnosed by inappropriately elevated insulin levels during hypoglycemia, with negative ketone bodies in the urine and increased glucose levels to glucagon. Hyperammonemia persisted with sodium benzoate therapy and was not affected by protein restriction. Serum and urine amino acids and organic acid levels in urine were not consistent with urea cycle defects or with other hyperammonemia syndromes. A410T mutation was detected in the child and she was diagnosed as hyperinsulinemia hyperammonemia syndrome.

Key words: hyperinsulinemia, hyperammonemia.

ÖZET: Yenidoðan döneminde hipogliseminin en sýk nedeni uygunsuz insülin salýnýmý ile karakterize konjenital hiperinsülinizmdir. Yenidoðan döneminde tekrarlayýcý hipogliseminin en sýk nedenidir ve kalýcý beyin zedelenmesine yol açar. Sunduðumuz vakada hiperinsülinizm tanýsý açlýk hipoglisemisi sýrasýnda uygunsuz olarak artmýþ insülin düzeyi, idrarda keton negatifliði ve glukagona artmýþ glukoz yanýtý ile kondu. Hastada amonyak düzeyi ýsrarlý olarak yüksek bulundu ve protein kýsýtlamasý veya Na-benzoat tedavisinden etkilenmedi. Plazma ve idrar amino asit düzeyi, idrar organik asit atýlýmý üre siklus defektleri veya diðer hiperamonemi sendromlarý ile uyumlu bulunmadý. Glutamat dehidrogenaz enziminde mutasyon düþünülen vakada A410T mutasyonu saptandý ve hasta hiperamonemi hiperinsülinemi tanýsý ile izleme alýndý.

(2)

Hipoglisemiye asemptomatik hiperamonemi eþlik eder1,3-5,7. Tedavide diazoksid, oktreotid,

glukagon veya subtotal pankreatektomi öne-rilmektedir3. Sunduðumuz vakada bu noktalara

dikkat çekilmek istenmiþtir. Vaka Takdimi

Üç buçuk aylýk kýz hasta (B.K.), kliniðimize tedaviye dirençli hipoglisemi nedeniyle yatýrýldý. Öyküsünde normal spontan doðum ile doðduðu, kordon dolanmasýna baðlý asfiksi geliþtiði, yaþamýnýn ikinci gününde baþlayan siyanoz, emmeme ve konvülsiyon yakýnmalarýyla götü-rüldüðü hastanede aðýr dehidratasyon ve sepsis ön tanýlarý ile izleme alýndýðý öðrenildi. Sepsis tedavisi sýrasýnda dirençli hipoglisemi geliþmesi, karaciðer fonksiyon testlerinde yükseklik olmasý, glukagon uyarý testine yanýt alýna-mamasý, karaciðer biopsisinde glikojen depo hastalýðý ile uyumlu bulgularýn saptanmasý nedeniyle hastanemize gönderildi. Öz ve soy geçmiþte anne-baba arasýnda akrabalýk olmadýðý, anne-baba ve diðer aile bireylerinde hipoglisemi öyküsünün olmadýðý, prematür doðan bir kardeþin sekizinci gün öldüðü bildirildi. Fizik muayenede vücut aðýrlýðý 6.5 kg (75-90. persentil), boy 62 cm (75-90. persentil) karaciðer 3 cm yumuþak kenarlý olarak ele geliyordu. Uykuya eðilimli ve hipotonik olup derin tendon refleksleri dört yanlý azalmýþ olarak bulundu.

Hipogliseminin nedeni araþtýrýlan hastanýn açlýk kan þekeri 10 mg/dl iken yapýlan idrar incelemesinde glukoz, keton ve indirgen maddeye rastlanmadý. Kan pirüvik asit 0.3 mg/ dl (normali 0.3-0.9 mg/dl), laktik asit 23 mg/ dl (normali 5-20 mg/dl) idi. Hipoglisemi ataklarý sýrasýnda bakýlan kan insülin deðerleri

39 - 33 mIU/ml (normali 6-24 mIU/ml), kan glukoz/insülin oraný 0.54 ve 0.56 olarak bulundu. Hipoglisemik dönemde glukagona glisemik yanýtý gösterebilmek amaçlý yapýlan glukagon testinde (0.1 mg/kg) serum glikoz düzeyinde 30 mg/dl'den fazla artýþ görüldü (Tablo I). Kan gazý, idrar-kan amino asit deðerleri ve organik asit analizi normal olarak saptandý, amonyak düzeyi ise 294 mg/dl (17-80 mg/dl) bulundu (Tablo II). Tekrarlanan amonyak deðerleri, protein alýmýndan baðýmsýz ve asidoz olmaksýzýn sürekli yüksek devam etti. Kanýn ultrasonografik deðerlendirilmesinde karaciðer parankim ekosunda artýþ dýþýnda patolojik bulgu yoktu. Ýlk götürüldüðü hasta-nede ýsrarlý hipoglisemi, karaciðer fonksiyon testlerinde ýlýmlý yükseklik ve hepatomegali nedeniyle yapýlan karaciðer biopsisinde bulgularýn glikojen depo hastalýðýný düþün-dürdüðü (minimal düzeyde fokal yaðlanma) öðrenildi. Ancak hastada tedaviye dirençli hipoglisemi, hiperinsülinemi, normal laktik asit düzeyi, ýsrarlý hiperamonyemi, kan lipid ve ürik asit deðerlerinin normal bulunmasý nedeniyle glikojen depo hastalýðý ön planda düþünülmedi.

Tablo I. Glukagon uyarý testi ile elde edilen kan glikoz, insülin ve laktik asit deðerleri

Kan þekeri Ýnsülin Laktik asit Dakika (mg/dl) (mIU/ml) (mg/dl) 0 22 39 28 3 40 10 75 14 31 20 130 30 160 39 20 40 148 50 136 20

Tablo II. Hastanýn metabolik ve biyokimyasal deðerlendirilmesi

Hasta Normal Hasta Normal

Ýnsülin 39-33 6-24 mIU/ml Hemoglobin 11.2 9-14 gr/dl Kan þekeri/insülin 0.54-0.56 Hematokrit 32.8 35-45 % Ýdrarda keton – Açlýk kan þekeri 21-18-28 60-100 mg/dl

Ýndirgen madde – Kolesterol 130 45-182 mg/dl

Pirüvik asit 0.3 0.3.0.9 mg/dl Trigliserid 80 32-99 mg/dl

Laktik asit 23 15-20 mg/dl SGOT 104 5-45 IU

Amonyak 294 17-80 mg/dl SGPT 102 15-55 IU

Ýdrar-kan amino asit

kromotografisi normal Ürik asit 4.6 1.7-5.8 mg/dl Organik asit analizi normal

(3)

Hepatomegali ve karaciðer fonksiyon testlerin-deki yükseklik (ALT 134 IU/L, AST 63 IU/L) yenidoðan döneminden itibaren yapýlan yüksek glikoz infüzyonu sonucu geliþebilen glikojen depolanmasýna baðlandý (Tablo II).

Bu bulgularla hastada pankreas beta hücre-lerinde insülin salýnýmýný ve karaciðerde üre sentezini etkileyen mitokondriyal bir enzim olan glutamat dehidrogenazýn aþýrý yapýmý sonucu geliþen “hiperamonemi-hiperinsülinemi send-romu” olabileceði düþünüldü.

Hastamýzda yapýlan genetik mutasyon ana-lizinde; onuncu kromozomda bulunan ve GLUD1 geni tarafýndan kodlanan mitokondrial glutamat dehidrogenaz enziminde mutasyon [glutamat dehidrogenaz 410. kodonda, 1400 pozisyonunda DNA sekansýnda A→T ile yer deðiþikliði (Asp410Tyr) ] saptandý (Dr. C.A. Stanley Philadelphia Children’s Hospital University of Pennsylvania, Division of Endocrinology). Anne ve babadan yapýlan incelemede ise mutasyon saptanmadý.

Kan þekerinin ölçülemeyecek derecede düþük olmasý nedeniyle yatýþýnýn birinci saatinde 6-8 mg/kg/dk’lýk glukoz infüzyonu baþlandý ve 15 mg/kg/dk’ya kadar çýkýldý. Kan þekerindeki kýsa süreli düzelmeye raðmen tekrar 10-20 mg/dl’ye düþmesi nedeniyle yatýþýnýn 12. saatinde saatte 1 µg/kg glukagon infüzyonu eklendi. Glukoz ve glukagon infüzyonuna raðmen yeterli düzeylere eriþilemediðinden, yatýþýnýn ikinci günü, günde 5 µg/kg octreotide subkütan olarak iki dozda uygulandý. Kan þekerinde kýsa süreli yükselme olup daha sonra 30 mg/dl gibi düþük deðerlerin saptanmasý nedeni ile diazokside baþlanmasý planlandý. Yurt dýþýndan ilaç temininde zorluk olmasý nedeni ile yatýþýnýn ancak birinci ayýnda 10 mg/kg/gün diazoksid oral yoldan baþlana-bildi. Diazoksid tedavisi ile kan þekeri düzeyi 60-70 mg/dl‘ye yükselen hastanýn diðer tedavileri sonlandýrýldý. Hiperamonyemi için baþlanan Na-benzoat tedavisi ve protein kýsýtlamasý etkili olmadýðýndan kesildi. Aðýzdan beslenme ve diazoksid tedavisi ile normoglisemi saðlandý.

Poliklinik izleminde kontrol altýnda tutulan ve üç buçuk yaþýna gelen hastanýn son yapýlan fizik muayenesinde vücut aðýrlýðý 16 kg (50-75. persentil), boy 96 cm (25-50. persentil), karaciðer 2 cm palpe edildi. Nörolojik muayenesinde belirgin hipotonik, kas gücü normal, derin tendon refleksleri normoaktif

bulundu, patolojik refleks yoktu, desteksiz oturabildiði, anne-baba gibi tek kelimeleri söyleyebildiði görüldü. Laboratuvar ince-lemelerinde açlýk kan þekeri 105 mg/dl, insülin 7 mIU/l, amonyak 311 mg /dl olarak saptandý. Tedavi oral diazoksid ile devam etmektedir. Tartýþma

Neonatal hiperinsülinizm, aþýrý insülin salýnýmýna baðlý olarak ortaya çýkan hipoglisemi durumudur. Tekrarlayan ciddi hipoglisemi varlýðýnda insülin salýnýmýnýn yetersiz baskýlanmasý temel özelliktir. Ýlk kez 1930’larda tanýmlanmýþ olmasýna raðmen moleküler etiyolojinin aydýnlanmasý son beþ yýlda olmuþtur3,4. Hiperinsülinemiye baðlý

hipo-glisemi tanýsý, semptomatik hipohipo-glisemi sýrasýnda uygunsuz olarak artmýþ insülin düzeyinin gösterilmesini gerektirdiði için zordur. Hiperinsülinemi taný kriterleri Tablo III’te verilmiþtir4. Vakamýzda kan glukoz/kan

insülin oranýnýn 0.53-0.54 olmasý, idrarda keton negatifliði, normogliseminin saðlanmasý için 15 mg/kg/dk glukoz infüzyonu, hipoglisemide glukagona glisemik yanýtýn olmasý ile hiperinsülinemi taný kriterlerine uymaktadýr. Hastada hiperinsülineminin yaný sýra hiperamonemi saptanmýþ olmasý nedeniyle HIHA sendromu düþünüldü. HIHA onuncu kromozom da bulunan GLUD 1 geni ile kodlanan mitokondriyal glutamat dehidrogenaz enziminin dominant mutasyonu ile karakterize bir sendromdur. GLUD 1 gen mutasyonu Stanley ve arkadaþlarý3 ile Miki ve arkadaþlarý6

tarafýndan tanýmlanmýþtýr3,6. Bu mutasyon

guanozin 5 trifosfat’ýn (GTP) glutamat dehidrogenaz üzerindeki inhibisyonu bozmakta veya enzim aktivitesinde artýþa yol açmaktadýr. Artan enzim aktivitesi, glutamat oksidayonunu arttýrarak iki türlü etkiye yol açmaktadýr.

Tablo III. Hiperinsülinemi taný kriterleri(4)

1. Kan þekerini 47-54 mg/dl’ýn üstünde tutabilmek için 6-8 mg/kg/dk’dan fazla glukoz infüzyonu 2. Kan þekeri < 47 mg/dl

3. Hipoglisemi sýrasýnda ölçülebilir insülin düzeyi ve artmýþ C peptid

4. Hipoglisemi sýrasýnda çok düþük serum serbest yað asidi ve keton cismi

5. Hipoglisemi sýrasýnda glukagona glisemik yanýtýn olmasý

6. Ketonüri olmamasý

(4)

Bunlardan birincisi insülin salýnýmýnýn artmasý, ikincisi ise amonyak detoksifikasyonunun bozulmasýdýr. Sonuçta hastalarda hiper-insülinizm ve hiperamonemi ortaya çýkmak-tadýr3,10. Sporadik vakalarda hipoglisemi, ailevi

olanlara göre daha ciddi olarak geliþir. Ailevi vakalarda enzim aktivitesi GTP ile inhibisyona daha duyarlýdýr3. Vakamýzda A410T mutasyonu

saptanmýþ, ancak ailede benzer mutasyon saptanmamasý nedeniyle de novo mutasyon olarak düþünülmüþtür.

Hsu ve arkadaþlarý11 HIHA sendromlu vakalarda

protein ile beslenmenin hipoglisemiye yol açtýðýný, buna karþýn açlýðýn hipoglisemiyi provoke etmediðini göstermiþtir. Saðlýklý kiþilerde protein, hipoglisemiye neden olmaksýzýn insülin salýnýmýna neden olmaktadýr. Hipoglisemi geliþmeme nedeni ayný zamanda glukagon salýnýmýnýn artmasýna baðlýdýr. Ancak HIHA sendromunda GDH mutasyonunun pankreasýn alfa ve beta hücrelerini beraber etkilediði düþünülmektedir. Vakamýzda postprandial hipoglisemi ve proteinli besinlerle beslenme sonrasýnda hipoglisemi düzeylerinde farklýlýk geliþmemiþtir. Bu durum hastamýzdaki insülin düzeylerinin uzun süreli çok yüksek olmasý nedeniyle protein ile beslenmeden etkilenmeme þeklinde yorumlanmýþtýr.

Hiperinsülineminin saptanmasýnda preoperatif ve intraoperatif direkt pankreatik ultrasonografi dahil olmak üzere birçok inceleme denenmiþ, ancak 1999’da Finlandiya’da alýnan kararlarý göre neonatal ve infantil dönem hiperinsüline-misinin tanýsýnda görüntüleme yöntemlerinin büyük çocuklarda insülinoma tanýsý dýþýnda yeri olmadýðý belirtilmiþtir4. Hastamýzda da çekilen

karýn ultrasonografisi normal olarak bulun-muþtur.

HIHA sendromunda hipoglisemi diazoksid tedavisine çoðunlukla yanýt verir. Bu nedenle ilk basamak tedavi olarak önerilmektedir4.

Hastamýzda geç baþlanmasýnýn nedeni ilacýn teminideki zorluklardan dolayý olmuþtur. Son iki yýldýr diazoksid tedavisi kullanan hastada teda-viye baðlý sývý retansiyonu ve kan tablosunda deðiþiklikler saptanmamýþtýr. Baþlangýçta taný konma aþamasýnda amonyaðýn detoksifikasyonu için Na-benzoat kullanýlmýþtýr, ancak HIHA sendromu tanýsýný aldýktan sonra bu tedavi sonlandýrýlmýþtýr.

HIHA sendromu, GLUD 1 genindeki mutas-yonlar sonucu ortaya çýkan, insülin salýnýmýnda bozukluða yol açan genetik bir hastalýktýr. Yenidoðan döneminde nonketotik hipoglisemi ve hiperinsülineminin ayýrýcý tanýda düþünül-meli ve serum amonyak düzeyi bakýlarak ayýrt edilmelidir.

Teþekkür

Gen mutasyonunun saptanmasýnda katký-larýndan dolayý Pennsylvania Üniversitesi Philadelphia University of Pennsylvania Çocuk Hastanesi’nden Dr. C.A. Stanley’e teþekkür ederiz.

KAYNAKLAR

1. Stanley CA. Hyperinsulinism in infants and children. Ped Clin North Am 1997; 44: 363-375.

2. Debeney PL, Travert PF, Fournet JC, et al. Clinical features of 52 neonates with hyperinsulinism. N Engl J Med 1999; 340: 1169-1175.

3. Stanley CA, Lieu YK, Hsu BY, et al. Hyperinsulinism and hyperammonemia in infants with regulatory mutations of the glutamate dehydrogenase gene. N Engl J Med 1998; 338: 1352-1357.

4. Green A, Hussain K, Hall J, et al. Practical management of hyperinsulinism in infancy. Arch Dis Child Fetal Neonatal Ed 2000; 82: F98-F107.

5. Glaser B, Landau H, Permutt A. Neonatal hyper-insulinism. Trends Endocrinol Metab 1999; 10: 55-61. 6. Miki Y, Tomohiko T, Toshihiro O, et al. Novel missense mutations in the glutamate dehydrogenase gene in the congenital hyperinsulinism hyperammonemia syndrome. J Pediatr 2000; 136: 69-72.

7. MacMullen C, Fang J, Hsu B, et al. Hyperinsulinism hyperammonemia syndrome in children with regulatory mutations in the inhibitory guanosine triphosphate binding domain of glutamate dehydrogenase. J Clin Endocrinol Metab 2001; 86: 1782-1787.

8. Weinzmer SA, Stanley CA, Berry GT, Yudkoff M, Tuchman M. A syndrome of congenital hyperinsulinism hyperammonemia. J Pediatr 1997; 130: 661-664. 9. Zammarchi E, Flippi L, Novambre E, Donati MA.

Biochemical evaluation of a patient with a familial form of leucine sensitive hypoglycemia and concomitant hyperammonemia. Metabolism 1996; 45: 957-960. 10. Huijmans JG, Duran M, de Klerk JB, Rovers MJ, Scholte

HR. Functional hyperactivity of hepatic glutamate hydrogenase as a cause of hyperinsulinism hyperammonemia syndrome: effect of treatment. Pediatrics 2000; 106: 596-600.

11. Hsu B, Kely A, Thornton PS, Greenberg CR, Dilling LA, Stanley CA. Protein sensitive and fasting hypoglycemia in children with hyperinsulinism hyperammonemia syndrome. J Pediatr 2001; 138: 383-389.

Referanslar

Benzer Belgeler

translocate to the perinuclear membrane and the nucleus or can cross from the cytoplasm, and, binding to the residue of N-lactosamine found on the

Freeman (1992) ve Nelson’a (1993) göre ulusal inovasyon sistemi dar bir tan mlamayla yeni › teknolojilerin üretim, yay n m nda aktif olarak bulunan özel ve kamu AR › › ›

Sığınmacıların kendilerini bağlı hissettikleri etnik ve milliyet grubuna göre iltica etmene denlerinin en yüksek yüzdeleri şu şekildedir: Kendisini ‘Türk’

In the pre-treatment clinical management of patients diagnosed with TOA, we believe NLR and PLR may be inexpensive complementary laboratory parameters that can guide

Genel olarak çatışmalar, çocuklar farklı gelişim süreçlerinden geçerken ortaya çıkar ve kardeşlerde zaman ve ilgi paylaşımıyla mücadele eder ve bireysel

Bu çalışmada amaç; insülin direnci açısından yüksek riskli olan MetS’lu popülasyonda, irisin düzeyleri ve MetS bileşenleri arasındaki ilişkiyi saptayarak,

Bu araştırma bireylerin finansal inançları, finansal kaygıları, satın alma davranışları, ekonomik durumlarına ilişkin algılarını ortaya koyabilmek, finansal

Ayrıca erkek, ebeveyn eğitim düzeyi düşük, ebeveyn tutumu baskıcı olan, babası çalışmayan, parçalanmış aile yapısına sahip çocukların akran şiddetine maruz kalma