T Ü R K
M U S İ K İ S İ N D E N
P O R T R E L E R
TT- 523-cS o
SELAHATTİN
Aradan yıllar geçtiği gibi, daha ni ce yıllar da geçse, eserleri yine ay nı tazelikle kulaklarda, dudaklarda ve gönüllerde yaşayacak bestecile rimizden biri de merhum Tamburi Selâhattin Pınar'dır.
Eski Denizli milletvekillerinden ve İstanbul Yüksek Ekonomt ve Tica ret Mektebi Medenî Hukuk Profe sörlerinden merhum Sadık beyin oğlu olan Selâhattin Pınar, musiki zevk ve terbiyesini annesi ismet hanımdan almıştı.
Pınar, Üsküdarlı idi. 22 ocak 1902 günü Prof. Sadık beyin Altunizade semtindeki konağında dünyaya gel mişti. Babası musiki meraklısı, an nesi ise gayet iyi bir udi olan Selâ hattin Pınar'ın çocukluğu Türk mu sikisinin tatlı nağmeleri arasında geçmiş, 12 yaşında iken ud çalma ya başlamıştı. Uzun bir süre anne sinin ders ve feyzinden faydalan dıktan sonra 18 yaşında iken Üs küdarlı musiki meraklısı arkadaşla rı ile birlikte «Darülfeyz-i Musiki» adında bir cemiyet kurarak burada ciddî bir çalışmaya koyulmuştur. Bu cemiyetin kurulmasında hizmeti ge çenlerden Atâ bey Udi Sami bey, Türkmenzâde Osman bey, Hanen
de Arap Ahmet bey gibi arkadaş larıyla daha sonra bugünkü «Üskü dar Musiki Cemiyeti»nin temelini atmışlardır.
Musiki bilgisinde ve yetişmesinde Udi Sami bey, Üsküdarlı Bestenigâr Ziya bey, Neyzen Yusuf paşazâde Enderunlu Celâl bey, Kaşıyarık Hü- sameddin bey. Muallim Kâzım bey ve «Tereddüt» şarkısının bestekârı meşhur Ali Rıfat (Çağata) beyin büyük yardımları olmuştur.
Memleketimizin gelmiş geçmiş en büyük bir tambur üstadı olarak ta nınan Selâhattin Pınar, bestekârlık alanına kürdilihicazkâr makamından bestelediği ve güftesi Adliyeci Se- nihi beye ait bulunan «Mülkün ne yaman şûle-i ikbâli karardı» ese riyle atılmıştır.
Hayatının büyük bir kısmını sahne lerimizde eşsiz tamburu ile geçiren üstad Selâhattin Pınar bu arada 100'ün üzerinde beste yapmıştır. Bu eserlerin büyük bir kısmının güf tesi en eski ve en samimî bir ar kadaşı olan Mustafa Nafiz Irmak'a ait bulunmaktadır.
100 ü aşkın bestesi arasında uzun
PINAR
yıllardan beri dillerde ve gönüller de bütün tazeliği ile yaşayan eser leri arasında akla ilk gelenler şunlar olmaktadır:
«Gecenin mâtemini aşkıma örtüp sarayım» Hüzzam makamındaki bu şarkının güftesi Mustafa Nâfiz Ir- mak'a ait olup 1934 yılında beste lemiştir. «Aşkınla sürünsem, yine aşkınla delirsem» hüzzam makamın daki bu şarkının güftesi yine Mus tafa Nafiz Irmak'a ait olup 1935 yılında bestelemiştir. «Yüzüm gülse de kızlar, içimde yara sızlar» Hi caz makamındaki bu şarkının güf tesi Mithat Ömer Karakoyun'a ait olup 1938 yılında bestelemiştir. «Gönül yarasından acı duyanlar» hi caz makamındaki bu şarkının güfte si Mustafa Nafiz Irmak'a ait olup 1940 yılında bestelemiştir. «Bir ba har akşamı rastladım size» Hicaz makamındaki bu şarkının güftesi Fuat Edip Baksı'ya ait olup 1948 yı lında bestelemiştir. «Yiice dağdan esen rüzgâr, sevgiliye haber götür» Mâhur makamındaki bu şarkının güftesi Fakih Fakılar'a ait olup 1940 yılında bestelemiştir.
Bunların dışında «Sormadın hâlimi hiç», «Nereden sevdim o zâlim ka dını», «Söylemek istesem
gönülde-kini», «yalnız benim ol, el yüzüne bakma sakın sen» gibi şarkılarıyla da Türk musikisinde klâsik değer ler arasına karışmış besteler veren Tamburi Selâhattin Pınar, 6 şubat 1960 cumartesi akşamı saat 19.35' de arkadaşlarıyla birlikte bulundu ğu Kadıköyündeki Todori gazino sunda geçirdiği bir kalp krizi so nucu vefat etmiştir.
Büyük tamburi ve bestecinin bu âni vefatı ânında yanında bulunan arkadaşları aynı anda duvarda asılı bulunan tamburunun da ortadan çatlamış olduğunu hayretle görmüş lerdir.
Selâhattin Pınar, Türk musikisinin gelmiş geçmiş en büyük bir tam bur sanatçısı olduğu kadar en bü yük bir bestecisi olarak da kalp lerde daima yaşayacaktır.
25
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi T a h a T o ro s Arşivi