C.Ü. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 2002, 6(1)
KANSERLİ HASTALARDA DİSPNE VE HEMŞİRELİK BAKIMI*
Neriman AKYOLCU**
ÖZET
Bireyin soluk alamaması ya da yaptığı solunumun farkında olması gibi rahatsız edici bir durum olan dispne, hasta ve bakım verenler için aşırı sıkıntı oluşturan bir semptomdur.
Kanser bakımının tüm evrelerinde görülebilen dispne, büyük bir sıklıkla yaşamın son döneminde meydana gel-mektedir. Dispne gelişimine neden olan faktörler, kanser-le direkt ilişkili, kanserle indirekt ilişkili, kanser tedavisi ile ilgili olmak üzere, değişik şekilde sınıflandırılmıştır.
Çok sayıda faktör etkili olduğu için günümüzde dispnenin tümüyle engellenmesi pek mümkün olmamak-tadır. Ancak erken tanı ve tedavi ile, semptomların daha kötüye gitmesini önlemek olasıdır.
Tıbbi tedavide farmakolojik ve nonfarmakolojik yakla-şımlar söz konusudur. Hemşirelik bakımında, yeni solu-num tekniklerinin geliştirilmesi, pozisyon verme, emosyo-nel destek, gevşeme teknikleri ve aktivitelerin planlanması gibi çok sayıda hemşirelik uygulamaları dispne sorunu yaşayan hastayı rahatlatabilir.
Anahtar Sözcükler: Kanser, dispne, hemşirelik bakımı
SUMMARY
Dyspnea in Patient with Cancer and Nursing Care
Dyspnea is an unconfortable condition, which is charac-terised with breathlessness or realising one’s own breating, and leads to excessive distress for the patient and the caregivers. Dyspnea, although can appear in every period of cancer, but mostly experienced at the end of the life. The factors causing to dyspnea are cate-gorized variously such as related with cancer directly or indirectly related with cancer cancer therapy itself.
Since there are numerous factors causing dyspnea, it is not possible to prevent dyspnea completely. Bu it is possible by erly treatment, to prevent the symptoms getting worse. In medical therapy, there are pharma-cologic and non-pharmacologic approaches. Many nursing interventions, such as developing new breathing and relaxation technigues, positioning, emotional support and activity planning could relax the patient experiencing dyspnea.
Key Words: Cancer, dyspnea, nursing care
_______________________________________________________________________________________ GİRİŞ
Bireyin soluk alamaması ya da yaptığı solunu-mun farkında olması gibi rahatsız edici bir durum olan dispne, bireyin günlük yaşam aktivitelerini yeri-ne getirmede güçlük yaşamasına neden olmakta ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir. Solu-num yolları tıkanıklığı ve darlığı ile ortaya çıkan disp-ne, akciğer kanseri ya da akciğer metastazı olan hastalarda sık görülen bir semptomdur. Primer ya da metastatik tümörün, özellikle akciğerin santral bölü-münde lokalize olduğu durumlarda, hava yollarındaki tıkanıklık sonucu öksürük vb. bulgulara ek olarak dispne meydana gelir(Kuebler ve Heidrich 2001, York 2001).
Kanserli hastada bakımın tüm evrelerinde görü-lebilen dispne, büyük bir sıklıkla (%50-70 oranında) yaşamın son döneminde görülmektedir. Solunum
sıkıntısı, soluk alamama ve boğulma hissi yaşayan hastada bu bulgulara eşlik eden bitkinlik, hasta ve ailesinin umutsuzluk ve tükenmişlik duyguları yaşa-masına neden olur (Connolly ve O’Neill 1999, Krishnasamy Corne, Bredin ve ark. 2001, Miaskowski 1997, Paice 1999, Pickett ve Yance 1996, Potter ve Perry 1997,Shell, Bulson, Vanderlught 1997, Vollman ve Aulbach 1998).
Kanserli hastalarda görülen dispne ile ilgili çalış-ma yapan araştırçalış-macıcılar, öncelikle, hastalığın geç döneminde oluşan dispnenin görülme sıklığı üzerinde durmuşlar ve değişik bulgular elde etmişlerdir. Paice’in (1999) belirttiğine göre bir çalışmada akciğer kanseri olan hastaların %37’sinde, meme kanseri olanların %30’unda ve diğer kanserlerin %34’ünde dispne görüldüğü belirlenmiş, bir diğer çalışmada prostat, kolon, meme ve over kanserli hastaların
_________________________________________________
* 14. Ulusal Kanser Kongresi ,İstanbul, 30 Nisan – 04 Mayıs 2001’ de sunulmuştur. ** Doç. Dr. İ.Ü. Florence Nightingale Hemşirelik Yüksekokulu, İstanbul
Akyolcu
%22.9’unda solunum süresinin kısaldığı saptanmış, 1500 kanser hastasını kapsayan bir başka çalışmada da yaşamın son 6 haftasında hastaların %70’inde dispne geliştiği ve küçük hücre içermeyen akciğer kanserli hastaların %90’ının dispneden şikayet ettik-leri belirlenmiştir. Araştırmacılar kanserli hastalarda sıkıntı yaratan diğer semptomlarda (ağrı, bulantı vb) olduğu gibi dispnenin de hastalar tarafından ifade edilmeyebileceği ve bağlı olarak bu durumun sağlık profesyonelleri tarafından çoğunlukla göz ardı edile-bileceğini belirterek önemli bir noktanın altını çizmiş-lerdir (Connolly ve O’Neill 1999, O’Driscoll, Corner, Bailey 1999, Paice 1999). Yaşamın sürdürülmesinde temel fonksiyonlardan biri olan solunum ile ilgili sıkıntı/dispne sorunu yaşayan kanserli hastalarda bakımın temel alındığı bu makalede, sırasıyla dispne-yi oluşturan risk faktörleri, fizyopatoloji, tanılama, tedavi ve bakım girişimlerine yer verilmiştir.
Dispnenin Etyolojisi/Risk Faktörleri
Kalp ve akciğer hastalığı öyküsü bulunanlar ile primer ya da metastatik akciğer hastalığı olanlarda dispne gelişme riski yüksektir. Kanserli hastada disp-ne oluşturan disp-nedenler, kanserle doğrudan ya da dolaylı ilişkili, kanser tedavisine bağlı gelişen ve
kanserle ilişkisi olmayan başlıklar kapsamında ele
alınabilir (Miaskowski 1997, Monahan ve Neighbors 1998).
Kanserle Doğrudan İlişkili Olan Dispne Nedenleri
- Kanserin primer ya da metastatik olarak pulmoner parankimayı kapsaması
- Lenfanjitik karsinomatozis,
- Tümörün oluşturduğu havayolu obstrüksi-yonu,
- Plevral tümör,
- Plevral effüzyon (meme Ca %31),
- Perikardiyal effüzyon,
- Karında sıvı toplanması,
- Hepatomegali,
- Frenik sinir paralizisi,
- Multiple tümör mikroembolisi,
- Pulmoner lökostazis,
- Vena cava superior sendromu
Kanserle Dolaylı İlişkili Olan Dispne Nedenleri - Kaşeksi, - Elektrolit dengesizliği, - Anemi, - Pnömoni, - Pulmoner aspirasyon, - Pulmoner emboli,
- Nörolojik paraneoplastik sendromlar
Kanser Tedavisine Bağlı Gelişen Dispne Nedenleri
- Cerrahi tedavi,
- Radyoterpi,
- Kemoterapiye bağlı pulmoner hastalık ve kardiyomyopati
Kanserle İlişkili Olmayan Dispne Nedenleri - KOAH (Kronik obstriktif akciğer hastalığı),
- Astım,
- Konjestif kalp yetmezliği,
- Pnömotoraks,
- Anksiyete,
- Göğüs duvarı deformitesi,
- Obesite,
- Nöromüsküler hastalıklar,
- Pulmoner vasküler hastalıklar
Yukarıda belirtildiği gibi dispneyi oluşturan nedenler arasında yer alan kemoterapötik ajanlar kanserli hücreleri etkisiz hale getirirken, sağlam hücrelere de zarar verirler. Buna bağlı olarak kemo-terapötik ajanların sağlam hücrelerde yaptığı hara-biyet sonucu akut ya da geç komplikasyonlar meyda-na gelir. Geç dönemde görülen komplikasyonlar kapsamında, kalp ve akciğerlerde dispneye neden olan değişik patolojiler gelişebilir (Tablo 1).
Fizyopatoloji
Solunum, medulla oblangatodaki solunum mer-kezi, medulladaki santral reseptörler, aort ve karotid gövdesinde bulunan periferik solunum reseptörleri ve solunum kaslarının etkileşim yolu ile kontrol edilir.
Dispnenin oluşumunda 3 fizyopatolojik mekanizma-nın etkili olduğu ileri sürülmektedir. Bunlar:
* Obstrüksiyon, effüzyon ya da restriktif akciğer hastalığı nedeniyle solunum çabasının artması, * Normal fonksiyonu sürdürebilmek için büyük oran-da solunum kaslarının, solunum işlevine katılması, * Hipoksemi, asidozis; anemi ya da diğer faktörler nedeniyle ventilasyon gereksiniminin artmasıdır. Bu mekanizmalardan bir ya da daha fazlası kanserli hastalarda dispne görülmesinde etkili olabilir (Paice 1999, Vollman ve Aulbach 1998).
Tanılama
Hastanın sorunlarının belirlenerek etkin ve pro-fesyonel bir bakımın gerçekleştirilmesinin ilk adımla-rından biri olan dispnenin tanılanması; öykü alma ve fiziksel tanılama olmak üzere iki aşamada gerçekleşir.
Öykü Alma: Aşırı sıkıntı yaşayan hastalar için hiç
kolay olmasa da, dispnenin tanılanması öykü alma ile başlar. Aile bireyleri ve hastaya bakım verenler, hastaya özgü subjektif semptomları rapor etmede yanılgıya düşebilirlerse de, öykü alma aşamasında yardımcı olabilirler.
Paice (1999) öykü alırken göz önünde bulundu-rulması gereken faktörleri şu şekilde sıralamaktadır;
* Dispnenin başlangıcı (akut ya da kronik),
C.Ü. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 2002, 6(1)
Tablo 1: Akciğer ve Kalp Hastalıklarının Gelişiminde Etkili Olarak Dispneye Neden Olabilen Kemoterapötik Ajanlar
________________________________________________________________________________________________
Kemoterapötik Ajanlar Akciğer ve Kalp Hastalıkları
________________________________________________________________________________________________
- Bleomycin
- Methotrexate Hipersensitiv Akciğer Hastalığı
- Procarbazine - Mitomycin
- Cytosine arabinoside
- Methotrexate Nonkardiyojenik Pulmoner Ödem
- Teniposide - Ifosfamide - Cyclophosphamide - Bleomycin - Methotrexate - Busulfan
- Cyclophosphamide Kronik Pnömonitis / Pulmoner Fibrozis
- Carmustine - Mitomycine - Ifosfamide - Fludarabine - Doxorubucin - Daunorubucin - Mitoxantrone
- Amsacrine Konjestif Kalp Yetmezliği
- Östrogenler - Progesteronlar - Androjenler
Miaskowski C (1997) Oncology Nursing, An Essential Guide for Patient Care, Philadelphia, W.B. Saunders Co.,
s.283.
şiddetli, boğucu),
* Dispneyi arttıran olaylar, * Dispne ile ilgili semptomlar.
Özgeçmiş, kanser, varolan ya da yeni oluşan hastalık (kalp ve akciğer hastalığı) ve sigara içme ile ilgili ayrıntıları kapsamalıdır. Dispne subjektif bir bulgu olduğu için, objektif olarak dispnenin şiddetini ölçmek güçtür. Bu nedenle tüm diğer semptomlarda olduğu gibi dispnenin ölçümünde en güvenilir değer hastanın
kendi ifadesidir. Hastanın ifadesi doğrultu-sunda dispnenin şiddeti, görsel (visual) analog (Şekil 1) ya da sayısal (Borg) skala (Şekil 2) kullanılarak ölçülebil-mektedir.
Görsel Analog Skala, belirli sorulara alınan
yanıt-larla, dispnenin şiddetini ölçmek için kullanılır. Anla-şılması kolaydır ve değişik aktiviteler sırasında görü-len dispnenin miktarını tanılamaya yardımcı olabilir (Verst 1997).
Şekil 1: Görsel Analog Skala Şu anda dispneniz hangi noktada?
_________________________________________________________________________
Hiç yok Aşırı ciddi
_________________________________________________________________________
Verst A (1997) Assessment of Clients with Respiratory Disorders, JM Black, EM Jacobs (Eds),Medical-Surgical
Akyolcu
Şekil 2: Sayısal (Borg) Skala
_______________________________________________________________________
Dispne / Soluk Alamama
_______________________________________________________________________
0- Hiçbir bulgu yok 0.5- Çok, çok hafif 1- Çok hafif 2- Hafif 3- Orta derecede 4- Biraz ciddi 5- Ciddi 6- ... 7- Çok ciddi 8- ... 9- ... 10- Çok, çok ciddi En üst düzeyde / maksimal
______________________________________________________________________ Reinke EF, Hoffman LA (2000) Medical Surgical Nursing, Assesment and
Management of Clinical Problems:Respiratory system, SM Lewis, MM Heitkemper, S Dirksen (Eds), St. Louis, Mosby , s564.
Tablo 2: Dispnenin Fiziksel Tanılanması
__________________________________________________________________
Pulmoner Durum
- Solunum sayısı, ritmi
- Sekresyon / havayolu sorunu
- Raller
- Segmentleri kapsayan
- Yaygın
- Wheezing / bronkospazm (Göğüs filmi)
Siyanoz (Kan gazlarına bakılır, mukoz membran ve deri gözlenir)
Kardiyovasküler Durum - Hipotensiv - Periferik vazokonstrüksiyon - Yürüyebilme durumu - Ödem Mental Durum - Açık
- Konfüze/ bulanık (Serebral anoksi sonucu)
- Panik içinde
Çevre
Hasta;
- Oksijen alıyor mu
- Solunan havanın niteliği - Nem oranı
- İrritanların bulunma durumu
- Basamak çıkabiliyor mu
- Tuvalet uzaklığı
- Odanın sıcaklığı
- Hastanın tedaviyi kabul etme durumu
- Bakım verenlerin stresi
__________________________________________________________________ Paice AJ (1999) Oncolgy Nursing, Assesment and Clinical Care: Symptom
C.Ü. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 2002, 6(1)
Borg skala üzerinde 0’ dan 10’ a kadar sıralanan
sayılar vardır. Skalanın uygulandığı anda hastaya dispnesinin hangi noktada olduğu sorularak dispne-nin şiddeti ölçülür. Ancak, bu tür skalaların kronik dispne ölçümünde ya da araştırma çalışmalarında daha faydalı olduğu; varolan bu araçların dışında kanserli hastalarda dispnenin gerçek bileşenlerini ölçecek bir skalanın bulunmadağı belirtilmektedir (Paice 1999, Reinke ve Hoffman 2000, Verst 1997).
Fiziksel Tanılama: Hastanın öyküsü alındıktan
sonra, sistemlerin genel incelenmesini ve hastanın genel durumunun değerlendirilmesini kapsayan fizik-sel tanılama gerçekleştirilir (Miaskowski 1997, Paice 1999) (Tablo 2).Zayıf ve kaşektik hastalarda dispne gelişme riski yüksektir. Taşikardi ve takipne, orta derecede bir dispnenin ciddiye dönüştüğünün göster-gesidir. Dispne serebral anoksiye neden olduğunda, hastada konfüzyon ve ajitasyon görülebilir.
Solunum ritmi ve sayısı için toraks, siyanöz için mükoz membran ve deri gözlenir. Akciğerler, effüz-yon, bronş spazmı, rall (solunumla birlikte duyulan ve hastalık belirtisi olan sesler) ve wheezing (hırıltılı, ıslık gibi solunum sesi) varlığı açısından dinlenir. Göğüs filmi, pulse oksimetre ve akciğer fonksiyon testleri ile dispneyi oluşturan nedenler açığa çıkabilir.
Tanılamada solunum fonksiyonunu etkileyen psikososyal ve çevresel faktörleri kapsayan ev ya da hastane ortamının değerlendirilmesi önemlidir. Solu-nan havanın niteliği, özellikle nem oranı ve irritan-ların bulunma durumu dikkate alınmalıdır. Oda sıcak-lığı, banyonun uzaksıcak-lığı, oksijen kullanılıp kullanılma-dığı değerlendirilmeli, aynı zamanda hastaya bakım verenlerin anksiyete ve yorgunluk durumunu kapsa-yan psikososyal faktörlerin dispneye katkıda bulu-nabileceği de unutulmamalıdır (Connolly ve O’Neill 1999, Krishnasamy, Corne, Bredin ve ark. 2001, Miaskowski 1997, O’ Driscoll, Corner, Bailey 1999). Tedavi
Çok sayıda faktörle ilgili olduğu için, günümüzde dispnenin bütünüyle önlenmesi pek mümkün olama-makta, ancak erken tanı ve tedavi ile semptomlarının kötüleşmesi önlenebilmektedir. Ayrıca ağrı, bulantı ve diğer semptomlarla ilgili uygulanan yoğun tedavi ve bakım, dispnenin başlamasını geciktirebilmekte ya da şiddetini azaltabilmektedir (Paice 1999).
Dispnenin şiddetinin azaltılması ya da hafifletil-mesi, dispneyi oluşturan nedenin tedavi edilmesiyle mümkün olabilmektedir. Hastalığın hafiflemesi/şidde-tinin azaltılması, farmakolojik ve nonfarmakolojik girişimlerle gerçekleştirilir.
Farmakolojik Tedaviler
Kanserli hastalarda görülen dispnenin en etkili tedavisi, opioidlerle mümkün olmaktadır. En yaygın olarak kullanılan opioid morfindir.
Morfin: Terminal dönemdeki kanserli hastalarda
dispne üzerinde subkütan (SC) morfin etkili
olmak-tadır. Solunum sayısı, solunum eforu, O2 satürasyonu
değerlerinde önemli azalma olmaksızın dispnede iyileşme gözlenmektedir. Terminal dönemde kanserli hastalarda dispne üzerinde subkütan morfinin etkisini değerlendiren bir çalışmada, hastaların %95’inin solunum sayısı, eforu, O2 satürasyonunu kapsayan
solunum fonksiyonlarında önemli bir azalma olmak-sızın dispnelerinde iyileşme gözlendiği belirtilmiştir. Daha sonra gerçekleştirilen kontrol çalışmasında da, solunum depresyonu olmaksızın subkütan morfinin yararlı etkilerini destekleyen sonuçlar elde edilmiştir.
Kortikosteroidler: Tümörün etrafındaki
enflamas-yon ve ödemi azaltarak, havayolu obstrüksüenflamas-yonu azaltır. Opioidlere ek olarak verilir.
Bronkodilatatörler ya da adrenerjik antagonist-ler:
Bronkodilatatörlerin solunum çabasının azalma-sına yardımcı olduğu ve soluk alamama üzerinde etkili olduğu belirtilmektedir. Teofilin kullanımından sonra dispnede gözlenen önemli ölçüdeki azalmada, diyafragmanın uzunluğuna gerilimindeki artışın etkili olduğu ileri sürülmektedir.
Benzodiazepinler: Direkt olarak dispneyi
azalt-mazlar, ancak dispneye bağlı oluşan anksiyetenin giderilmesinde etkili olurlar. Özellikle, Lorezepam ve Midazolam gibi kısa süre etkili benzodiazepinler tercih edilir.
* Lorezepam; Oral yolla verilir, hasta alamıyorsa ya
da yutamıyorsa dil altı tercih edilir.
* Midazolan; İntravenöz ya da subkütan (SC) yolla
verilir. Genellikle dispne ile birlikte oluşan terminal ajitasyon ve anksiyeteyi azaltmak amacıyla opioidlere ek olarak verilir.
Dispnesi olan hastalar tablet ya da kapsülleri yutamayabilir, ilaçların sıvılar ile, transdermal ve parenteral olarak alternatif yollarla verilmesi ilaç alımını kolaylaştırabilir (Krishnasamy, Corne, Bredin ve ark. 2001, Kuebler ve Heidrich 2001, Miaskowski 1997, Paice 1999, Pickett ve Yance 1996, Shell, Bul-son, Vanderlught 1997, Vollman ve Aulbach 1998).
Nonfarmakolojik Tedavi
Oksijen Tedavisi: Dispnenin azaltılmasında O2
kullanımı tartışmalıdır. Oksijen tedavisini destekle-yenlerin yanı sıra bu uygulamaya karşı çıkan araştır-macı/klinisyenler bulunmaktadır.
Akapunktur: Akapunkturun da dispneyi azalttığı
belirtilmektedir. Soluk alamayan 20 hastayı kapsayan bir çalışmada, hastaların %70’inde semptomların geçtiği, soluk alamama ile ilgili vizual analog skorda ve tedaviden yaklaşık 90 dk. sonra, solunum sayı-sında azalma olduğu belirtilmiştir (Miaskowski 1997, Paice 1999).
Hemşirelik Girişimleri
Çok sayıda hemşirelik aktivitesi dispnesi olan bireyi rahatlatabilir. Yatağın başucunu yükseltmek, hastayı oturtup, kollarını yemek masasının üzerine koyarak
Akyolcu _
Tablo 3: Dispne Yönetimi Stratejileri
______________________________________________________________________________________________
Solunum
Yeni solunum teknikleri öğretilir.
- Yavaş ve derin soluk alın
- Diyaframı kullanın
- Dudaklarınızı büzerek havayı üfleyin (dışarı verin)
- Soluk verme (ekspirasyon) işlemini inspirasyondan daha uzun yapın
Pozisyon
Hastaya rahat bir pozisyon verilir.
- Yatağın kenarına oturun, kollarınızı yemek masasının üzerindeki yastık üzerinekavrayarak
koyun
- Sandalyeye oturun, ayaklarınızı birbirinden ayırın ve ellerinizi dizlerinizin üzerine koyarak dinlenin
- Duvara dayanın, ayaklarınızı açın, omuzlarınızı gevşetin ve öne doğru eğilin
- Yatağın başucunu yükseltin.
Emosyonel (Duygusal) Destek
Sıkıntı yaşayan hasta yalnız bırakılmamalıdır.
- Hasta sık sık gözlenir
- Evde bakım döneminde hasta telefonla sık sık aranır
- Bakıcı ya da aileye destek olunur
Gevşeme- Relaksasyon
Gevşemenin oksijeni koruduğu hatırlanır/unutulmaz.
- Eller hastanın omuzuna konur ve aşağıya doğru bastırılır
- Hastaya kollarını sarkıtması ve omuzlarını döndürmesi söylenir
Aktivite Planlaması
Hastanın enerjisini depolaması ve yeterince dinlenmesi sağlanır.
- Günlük yaşamdaki aktiviteler ve yaşam şekli tanımlanır
- Dinlenme döneminde küçük işler planlanır
- Ev halkına aktivite ve eğlence için destek oluşturulur
Oksijen Tedavisi
- Oksijen tedavisini başlatmak ve tamamlamak için güvenlik önlemleri sağlanır
- Sigara içilmemesi, depolama, sıcaklık ve araç kullanımına ilişkin bilgi verilir
Farmakolojik Ajanlar
Özellikle terminal dönemde olan hastalarda dispneyi açığa çıkaran bazı ajanlar ile ilgili hasta ve hastaya bakım verenler bilgilendirilir.
- Sedatifler
- Narkotikler
- Steroidler
- Skopolamin
_____________________________________________________________________________________________ Shell JA., Bulson KR, Vanderlught LF (1997) Oncolgy Nursing: Lung Cancer, SE Otto (Ed), St. Louis, Mosby, s.312.
dinlenmesini sağlamak, hastanın yüzüne direkt hava vermek/yelpazelemek genellikle rahatlatıcı olur. Derin ya da dudaklarını büzerek soluk alma ve sık solunum yapmak daha etkili ve daha az yorucu olur. Gevşeme teknikleri ile birlikte sakin, rahat bir çevre, hastanın anksiyetesini azaltmada etkili olabilir (Connolly ve O’Neill 1999, Paice 1999, Pickett ve Yance 1996) (Tablo 3).
Corner ve ark. tarafından geliştirilen hemşirelik giri-şimleri soluk alamayan/dispnesi olan akciğer kanserli hastaların yönetiminde, hasta ile terapistler arasında
çalışma ilişkilerini esas alır (Connolly ve O’Neill 1999).
“Anlama merkezli” yaklaşım olarak tanımla-nan ilişki,
hastanın hastalığını yorumlamasını ve bu temel üzerinde çalışmayı öngörür. Bu yaklaşımda terapistle, hasta birlikte;
- Semptom neye benziyor?
- Onu olumlu ve olumsuz yönde etkileyen
faktörler neler?
- Hasta açısından önemi ne?
- Hasta, yaşam kalitesi üzerindeki etkisini
azaltmak için ne/ neler yapıyor?
C.Ü. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 2002, 6(1)
lar. Daha sonra terapötik ilişki kapsamında, solunum
eğitimi, panik ve stres yönetimi, aktivite planlanması
gibi becerili ve etkili çalışmanın yanısıra destekleyici danışmanlık hizmetinde ve eğitimde de becerili ve yeterli olmayı gerektiren yardım edici stratejilere yer verilir (Connolly ve O’Neill 1999).
Hastalık deneyiminin bireysel olduğunu belirten ve semptomla başa çıkmada hastaya yardımı esas alan bu yaklaşım, özel durumlarda, bireye özel olabilen duyguları anlamayı gerektirir. Literatürde, ölümle yüz yüze olan herhangi bir kişide ağrı, dispne ve yorgunluk gibi belirli semptomların var olduğu ve bu semp-tomların hastayı ve yakınlarını önemli ölçüde etkilediği belirtilmektedir (Connolly ve O’Neill 1999, Miaskowski 1997, O’Driscoll, Corner, Bailey 1999, Paice 1999, Pickett ve Yance 1996).
Kompleks tepkiler gösteren, komplike bir sorun olan dispneyi tanımlamanın ve sınırlandırmanın güç olduğu; aynı şekilde girişimlerin de komplike olduğu belirtilmektedir. Bu nedenle girişimlerin eğitiminde, ayırt edici elementlerin sorgulanması, öğretilen bece-rilerin sayısı ve daha sonra bu becebece-rilerin her bir hasta için farklı olan yaklaşımlara integre edilmesi önem taşımaktadır (Connolly ve O’Neill 1999, Krish-nasamy, Corne, Bredin ve ark. 2001).
Girişimlerin komplike olması “reflektif/yansıtıcı
uygulama” modelinin eğitimi ve öğretimini
gerek-tirmektedir. Ingilizce “reflection” kelimesinin, felsefe sözlüğündeki Türkçe karşılığı, “refleksiyon/düşünüm” olarak belirtilmekte ve değişik şekilde yapılan tanım-larından birinde refleksiyon "insanın tüm düşünce-lerini bir problem üzerinde yoğunlaştırması; kişinin bir
şeyi ayrıntıyla, etraflıca düşünmesi, irdelemesi” olarak
ifade edilmektedir (Cevizci 2000). Schon yansıtıcı
uygulamayı, “alanında uzman profesyonel
uygulayıcıların, uygulamada karşılaştıkları sorunlarla
uğraşma süreci” olarak tanımlamaktadır (Connolly ve
O’Neill 1999).
Ümitsizlik yaşayan ya da soluk alamayan, yorgun hastalara yardımcı olabilecek faydalı yaklaşım ve girişimleri belirlemede, palyatif bakımda sürekli sorun yaşanmaktadır. Yansıtıcı uygulama, uygulayıcıların “bu sorunların kolay çözümleri vardır” düşüncesine ulaşmasında rehber olur. Uygulayıcılar yararlı ve yardımcı yaklaşımları belirlemek için hastaların sorunlarını iyi anlamalıdırlar. Bu yaklaşımlar her hangi iki hasta için tümüyle aynı değildir, dolayısıyla uygulayıcı hasta bireye özgü girişimlere adapte olmak için, gerekli olan becerileri geliştirmek gerek-sinimi duyacaktır (Connolly ve O’Neill 1999, Krishna-samy, Corne, Bredin ve ark. 2001, Miaskowski 1997, Paice 1999, Shell, Bulson, Vanderlught 1997).
Evde Bakım
Taburcu olmaya hazırlıkta ve rehabilitativ çatıyı oluşturmada önerilen girişimler, dispne/soluk alma-manın oluşturduğu fonksiyonel ve emosyonel durum üzerine odaklanmıştır.
Girişimler:
Hastaya dispne ve bununla bağlantılı olarak ölüm korkusunu yenmede yardımcı olma, Birçok hastada görülen, genel durumun hızla
kötüleşmesi ve akciğer kanseri tanısına bağlı gelişen travmaya karşı, hastaların tutum almalarını sağlama,
Güvenli ve destekleyici bir ortamda hastaya korkularını açıklama olanağı sağlama,
Hastanın ve ailenin negatif duyguları ve algılamalarını açığa çıkarma,
Hastaların yaşadıkları sıkıntıyı tanımlamala-rına yardımcı olma,
Hastaların dispne ile başa çıkmasına yardım-cı olacak, aktivite düzenlenmesi, hedeflerin planlanması, solunum egzersizi. Basit gev- şeme, masaj ve panik yönetim stratejileri gibi davranışsal ve bilişsel stratejileri yaşa-ma geçirmede hasta ve ailesine yardımcı olma,
Hastaya bakım verenleri, plevral effüzyon, göğüs enfeksiyonu gibi çok dikkat isteyen tıbbi sorunların belirlenmesi için eğitme, Evdeki çevresel ve psikososyal faktörleri
değerlendirme; O2 kullanımı ve güvenlik
önlemleri ile ilgili bilgi verme,
Güçlük yaşayan aile bireylerine/hastaya bakım verenlere sık aralıklı ziyaretlerle, uzman desteği sağlama,
olarak sıralanır(Krishnasamy, Corne, Bredin ve ark. 2001, Shell, Bulson, Vanderlught 1997).
Kanserli hastalarda özellikle yaşamın son evre-sinde dispneyi oluşturan nedenin tedavisi pek mümkün olamamasına karşın, yukarıda sözü edilen çok sayıda hemşirelik girişimi, dispne nedeni ile hasta ve ailesinin yaşadığı rahatsızlık ve sıkıntı duygularının yönetiminde etkili olabilmektedir. Ayrıca hastanın yaşadığı fiziksel ve psikososyal sorunların bu alanda yetişmiş profesyonellerce desteklenmesini esas alan disiplinlerarası yaklaşımla daha etkin bir bakım sağlanabilmektedir.
KAYNAKLAR
Cevizci A (2000) Felsefe Terimleri Sözlüğü, İstanbul,
Para-digma Yayınları.
Connolly M, O’Neill J (1999) Teaching a research-based
approach to the management of breathlessness in patients with lung cancer, Eur J Cancer Care, 8(1):30-36.
Krishnasamy M, Corne J, Bredin M, Plant M, Bailey C
(2001) Cancer nursing practice develop-ment: understanding breathlessness, J Clin Nursing, 10(1):103-108.
Kuebler KK, Heidrich DE (2001) Perspectives on end- of-
life care: Medical Surgical Nursing, JM Black, JH Hawks, AM Keene (Eds), Philadelphia, W.B. Saunders Co., s.451- 452.
Akyolcu Meier P (2001) Clients with Cancer: Promoting Positive
Outcomes: Medical Surgical Nursing, JM Black, JH Hawks, AM Keene (Eds), Philadelphia, W. B. Saunders Company, s.391.
Miaskowski C (1997) Oncology Nursing, An Essen-tial
Guide for Patient Care, Philadelphia, W.B. Saunders Co., s.283.
Monahan FD, Neighbors M (1998) Medical Surgical
Nursing: Foundations for Clinical Practice, Philadelphia, W.B. Saunders Co., s.639.
O’ Driscoll M, Corner J, Bailey C (1999) The experience
of breathlessness in lung cancer, Eur J Cancer Care, 8(1):37-43.
Paice AJ (1999) Oncolgy Nursing, Assesment and Clinical
Care: Symptom Management, C Miaskowski, P Buchsel (Eds), St. Louis, Mosby, s.275.
Pickett M, Yance D (1996) Cancer Nursing: Symptoms of
the Dying, R McCorckle, M Grant, M Frank-Strumborg, SB Baird (Eds), Philadelphia, W.B. Saunders Co., s.1157.
Potter PA, Perry AG (1997). Oxygenation: Fundamentals
of Nursing, St. Louis, Mosby, s.1207,1219.
Reinke EF, Hoffman LA (2000) Assesment and
Manage-ment of Clinical Problems: Respiratory System: Medical Surgi-cal Nursing, SM Lewis, MM Heitkemper, S Dirksen (Eds), St. Louis, Mosby, s.564.
Shell JA, Bulson KR, Vanderlught LF (1997) Oncolgy
Nursing: Lung cancer, SE Otto (Ed), St. Louis, Mosby, s.331.
Verst A (1997) Assessment of Clients with Respiratory
Disorders: Medical-Surgical Nursing, JM Black, EM Jacobs (Eds), Philadelphia, W.B. Saunders Co., s.1034-1035.
Vollman KM, Aulbach RK (1998) AACN. Clinical Reference
for Critical Care Nursing: Acute Respiratory Distress Syn-drome, MR Kinney, SB Dunbar, JA Brooks-Brunn, N Molter, JM Vitello-Cicciu (Eds), Mosby, s.529.
York M (2001) Management of clients with parenchymal
and pleural disorders: Medical Surgical Nursing, JM Black, JH Hawks, AM Keene (Eds), Philadelphia, W.B. Saunders Co., s.1726-1739.