• Sonuç bulunamadı

A Case of Neuro-Behcet's Disease with Affective Disorder

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "A Case of Neuro-Behcet's Disease with Affective Disorder"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Duygudurum Bozukluðunun Eþlik Ettiði Bir

Nörobehçet Olgusu

A Case of Neuro-Behcet's Disease with Affective Disorder

Esra Aydýn1, Aynil Yenel2, Özgür Bilgin Topçuoðlu2, Fatma Feriha Cengiz1, Gülnihal Gökçe Ünal1,

Rümeysa Yeni Elbay1, Füsun Domaç2

1Dr., 2Uz.Dr., Erenköy Ruh ve Sinir Hastalýklarý Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi, Ýstanbul

SUMMARY

A 33 years old woman who was suffering from Neuro-Behcet's Disease had symptoms like loss of balance, ver-tigo and affective lability. At the fourth day of steroid treatment in addition to her labile affect and increased psychomotor activity, increased speech and loosening of associations were observed. Risperidone and Carbamazepine were started and at the second day of treatment the symptoms began to decrease. Affective disorder caused by steroid treatment is well known. But this patient also had symptoms before steroid treat-ment. Was this situation related to steroid treatment or was it an affective disorder comorbidity due to Behcet's Disease? Central Nervous System involvement is 5-20% in patients who are diagnosed with Behcet's Disease and it is named as Neurobehcet Syndrome. The affected areas in Neuro-Behcet Syndrome include brainstem, spinal cord, and cerebral regions. Sometimes it is hard to determine the affected area because symptoms are non-spesific. Meningo-encephalic syndrome, focal neurologi-cal deficits and dementia are the most seen clinineurologi-cal appearences. Especially mental disorders such as cogni-tive impairment are explicit in this disease. Neuropsychiatric manifestations are relatively serious complications in Neuro-Behcet Syndrome and 8-50% of patients exhibit psychiatric symptoms. The initial signs and symptoms of the syndrome are usually vague. This makes Neuro-Behcet Syndrome hard to diagnose until the patients experience severe neurological damages. In this case report, relationship and potential causes of this situation and steroid related affective disorders are com-pared to similar situations in the literature.

Key Words: Behcet’s disease, affective disorders, neu-robehcet.

ÖZET

Nörobehçet tanýsý ile takip edilen 33 yaþýnda kadýn hasta, denge kaybý, baþdönmesi ve duygularýnýn çok çabuk deðiþmesi yakýnmalarý ile polikliniðe baþvurmuþtur. Uygulanan intravenöz steroid tedavisinin dördüncü gününde, mevcut olan labil duygulanýmda ve psikomo-tor aktivitede artýþla birlikte çaðrýþýmlarda çözülme gözlenmiþtir. Bunun üzerine hastaya Risperidon ve Karbamazepin tedavisi baþlanmýþtýr. Psikotrop tedavinin ikinci gününde semptomlarda belirgin bir düzelme olmuþtur. Steroid tedavisi ile geliþen duygudurum bozuk-luðu çok uzun yýllardýr bilinen bir durumdur. Ancak olgu-da steroid teolgu-davisi öncesinde de bazý semptomlarýn var-lýðý, söz konusu klinik tablonun steroid tedavisine baðlý bir duygudurum nöbeti mi yoksa Behçet Hastalýðý'na eþlik eden duygudurum bozukluðu mu olduðu yönünde soru-lar doðurmuþtur. Santral Sinir Sistemi tutulumu Behçet Hastalýðý tanýsý alan hastalarýn %5-20'sinde görülür ve Nörobehçet Sendromu adýný alýr. Meningoensefalik sendrom, fokal nörolojik defisit, beyin sapý sendromlarý, konfüzyonel durumlar ve demans bu sendromun en sýk görülen klinik tablolarýdýr. Özellikle bellek fonksiyonlarýný içeren biliþsel bozukluklar Behçet Hastalýðýnda belirgindir ve % 8-50 oranýnda çeþitli psikiyatrik belirtiler de görülmektedir. Nörobehçet hastalýðýnýn baþlangýç semp-tomlarý özgül olmayabilir ve bu da hastalýðýn tanýsýný koy-mayý güçleþtirebilir. Yazýda, literatürdeki benzer vakalar üzerinden bu birlikteliðin olasý nedenleri tartýþýlmaktadýr. Anahtar Sözcükler: Behçet hastalýðý, duygudurum bozukluklarý, nörobehçet.

(2)

GÝRÝÞ

Behçet hastalýðý etiyolojisi belli olmayan, kronik, tekrarlayýcý bir sistemik vaskülit olup kliniðinde mukokütanöz lezyonlarla birlikte göz, vasküler, artiküler, gastrointestinal, ürogenital, pulmoner ve nörolojik tutulumlar görülür (Alpsoy ve Akman 2009). Hipoüveit ile oral ve genital ülserler arasýn-daki iliþki Türk Dermatolog Hulusi Behçet tarafýn-dan 1937'de gösterilmiþtir (Kenneth ve Mazlum-zadeh 2004). Erkeklerde kadýnlara göre iki kat daha fazla görülür ve en sýk 20-40 yaþ arasýndaki genç eriþkinlerde saptanýr (O'Duffy ve Goldstein 1976). Doðu Akdeniz, Ortadoðu ve Doðu Asya'da özellikle Japonya'da sýk görülür (Yamamoto ve ark. 1974). Patognomonik bir laboratuvar bulgusu olmadýðýndan taný klinik ölçütlere göre konulmak-tadýr. Aftöz stomatite ek olarak tekrarlayan genital ülserler, tipik olarak tanýmlanmýþ göz bulgularýyla (üveit), yine tipik olarak tanýmlanmýþ cilt bulgularý ve paterji testi pozitifliðinin herhangi ikisinin bulunmasý Behçet hastalýðý tanýsý için gereklidir (Serdaroglu 1998).

Santral sinir sistemi tutulumu olgularýn yaklaþýk %5-20’sinde görülür ve Nörobehçet sendromu adýný alýr. Meningoensefalik sendrom, fokal nörolojik defisit, beyin sapý sendromlarý, konfüz-yonel durumlar ve demans bu sendromun en sýk görülen klinik tablolarýdýr (Ergil ve ark. 2005). Özellikle bellek fonksiyonlarýný içeren biliþsel bozukluklar Behçet hastalýðýnda belirgindir. Uzun vadeli sözel ve sözel olmayan bellek deðerlen-dirmesi ve uzamsal yetiler önemli ölçüde bozulur. Mezodiensefalik bileþke, pontobulber bölge ve hipotalamik-talamik bölgeler, yaygýn nöral paran-kimal lokalizasyonlarýn olduðu alanlardýr. Meninkslerde ve beyin parankiminde enflamatuar deðiþiklikler görülür. Venler, venüller, kapillerler ve daha az sýklýkla arterleri de içeren lenfositik perivasküler enfiltrasyon oluþur. Lezyonlar kro-nikleþtikçe gliozis, atrofi ve meninkslerde fibrosis ve kalýnlaþma ortaya çýkar (Hiwotashi ve ark. 2003).

Behçet hastalýðýnda %8-50 oranýnda çeþitli psiki-yatrik belirtiler görülmektedir (Lisman 1987, Calikoglu ve ark. 2001). Ancak Behçet hastalýðý ile psikiyatrik belirtiler arasýnda nasýl bir iliþki olduðu kesin olarak bilinmemektedir (Tanriverdi ve ark.

2003). Nörovasküler ya da nöroinflamatuar hastalýklarýn psikoz ve duygudurum bozukluklarý gibi psikiyatrik hastalýklar ile birlikteliði çok sýk görülmez; fakat birbirlerini etkilerler ve hastanýn yaþam kalitesinde bozulmalara yol açabilirler (Uðuz ve ark. 2006). Ayrýca Behçet hastalarý anlamlý ölçüde daha kaygýlý ve depresif özellik gös-terirler. Literatürde Behçet hastalýðý ile duygudu-rum bozukluðunun birlikte görüldüðü olgulardan ve bu iki hastalýðýn birbirleriyle olan etkileþim-lerinden söz eden yayýn sayýsý oldukça azdýr. Bu nadir durumu tartýþma fýrsatý vermesi açýsýndan bu olguyu sunmayý uygun bulduk.

OLGU

Otuzüç yaþýnda kadýn hasta, iki kardeþten küçüðü, ilkokul mezunu, 8 yýllýk evli, 1 çocuðu var, ev hanýmý. Son bir haftadýr olan denge saðlamada güçlük, konuþma bozukluðu ve çift görme þikayet-leri nedeniyle baþvurmuþ, tetkik ve tedavi amacýyla kliniðimize yatýrýlmýþtýr.

Hastalýk öyküsünde, ilk kez 2007 yýlýnda, 28 yaþýn-da iken aðýzyaþýn-da ve genital bölgede olan aftlarý nedeniyle baþvurduðu bir üniversite hastanesinde hastaya paterji testi pozitifliði ve B5 ile HLA-B51 doku grubunun saptanmasý ile Behçet hastalýðý tanýsý konmuþtur. Hastaya kolþisin ve steroid tedavisi baþlanmýþ; hasta bu tedaviyi düzensiz kul-lanmýþtýr.

Mayýs 2010 tarihinde hastanýn denge kaybý, baþ dönmesi, bulantý ve kusmasý olmuþtur. Dizartrisi geliþen hastaya bu þikayetlerle baþvurduðu merkezde kranial manyetik rezonsans (MR) görün-tülemesi yapýlmýþ; saptanan bulgularla hasta nörobehçet tanýsý almýþtýr. Hastaneye yatýrýlarak 10 gün intravenöz (IV) 1000 mg/gün metilpredni-zolon, ardýndan haftada bir kez 1000 mg ÝV metil-prednizolon 4 hafta süresince verilererek, haftalýk dozlar arasýna 32 mg/gün oral metilprednizolon eklenmiþtir. Taburculugundan sonra da hasta birkaç ay 32 mg/gün steroid dozunda izlendikten sonra, çok yavaþ olarak 4-8 mg/gün dozuna inilerek ilaç bu bazal dozda tutulmuþtur. Gebelik planlayan hasta ilaçlarýný kullanmayý býrakmýþtýr. Bu tedavi-den sonra hasta sürekli halsiz olduðunu ve çabuk yorulduðunu ifade etmektedir.

(3)

Hastanýn kliniðimize yatýþýndan 1 hafta önce þikayetleri tekrarlamýþ; hastada denge bozukluðu, dizartri ve diplopi geliþmiþti. Bu yakýnmalarla baþvuran hastanýn nörolojik muayenesinde; bilinç açýk, koopere ve oryente, gözleri orta hatta, direk ve indirek ýþýk refleksleri alýnmýþtý. Göz dibi muayenesi doðal olup venöz pulsasyon mevcuttu. Kranial alan muayenesi normaldi. Derin tendon refleksleri bilateral üst ekstremitelerde normoaktif, bilateral alt ekstremitelerde canlý olarak alýnmak-taydý. Her dört ekstremitede kas gücü 5/5 olarak saptanmýþtý. Taban cildi refleksi bilateral ilgisizdi. Derin duyu muayenesinde vibrasyon duyusu üst ekstremitede bileklere kadar 6 sn azalmýþtý. Serebellar muayenede hastanýn adýmlama yaparken dengesizliði oluyordu. Ruhsal durum muayenesinde; hastanýn duygulanýmý 1 haftadan bu yana labildi, aglama gülme nöbetleri oluyordu, algý bozukluðu saptanmadý, muhakemesi yeterliydi. Hastanýn yatýþýnda yapýlan rutin tetkikleri sýrasýnda idrar tetkikinde 10-13 lökosit, 2-4 kalsiyum oksalat kristali ve 15-17 epitel vardý. Yeniden steroid tedavisi planlanan hastaya siprofloksasin 1000 mg/gün baþlandý. Potasyumu 3.2 olarak saptanan hastaya kalinor tablet verildi. Steroid tedavisinin 3. gününde hastanýn yapýlan psikiyatrik muaye-nesinde psikomotor aktivitesinde (PMA) artýþ sap-tandý, labil duygulaným artarak sürmekteydi, çaðrýþýmlarýnda zaman zaman çözülme gözlenmek-teydi, hezeyan ve halusinasyon saptanmadý, muhakemesi yeterliydi. Nörobehçet tanýsý olan has-taya kontrastlý kranial MR çekildi; sol ponsta kon-trast tutan lezyon saptandý. Medullaoblangatada, ponsta, kýsmen mezensefalon düzeyinde ve sereb-ral pedinküllerde heterojen ödem mevcuttu. Kaudat nukleuslarda ve lentiform nukleuslarýn ön kesimlerinde zayýf ve þüpheli ödem izlendi. Lateral ventrikül, 3. ve 4. ventrikül orta hatta ve normal geniþlikte olmakla beraber lateral ventrikül ön boynuzlarý kaudat nukleuslardaki hafif ödeme baðlý minimal komprese görünümdeydi. Bu bulgularla nörobehçet tanýsý alan hastaya yeniden 10 günlük ÝV steroid tedavisi baþlandý ve ikinci atagýndaki dozlarda tedavisi sürdürüldü. Romatoloji konsül-tasyonu sonucunda kolþisin tedavisi eklendi. Hastanýn klinik izlemlerinde duygulanýmýnda uygunsuzluklar tespit edildi. Marital sorunlarýndan bahsederken aðlayan hastanýn aniden uygunsuz

gülmeleri oluyordu. Eþiyle olan tartýþmalarýnda çocuksu davranýþlar sergiliyordu. Zaman zaman konuþma miktarý artýyor, basýnçlý ve hýzlý konuþu-yordu. Ara ara öfke nöbetleri olukonuþu-yordu. Akrabalarýna karþý hostilitesi vardý. Hezeyan boyu-tunda olmayan þüpheciliði vardý. Uyku gereksini-minde azalma tarifliyordu. Hasta psikiyatrik açýdan ayrýntýlý deðerlendirildi. Nörokognitif testlerde has-tanýn basit dikkati iyi iken, özellikle karmaþýk dikkat açýsýndan güçlük yaþadýðý görülmekteydi. Dikkat kontrolü zayýflamýþtý. Hastanýn bazý görevlerde dikkatini sürdürmede zorlandýðý izlen-miþti; verbal akýcýlýðýndaki yavaþlama da bunu destekler nitelikteydi. Minnesota Çok Yönlü Kiþilik Envanterinde (MMPI) pasif agresif özellik-ler yanýnda, kýzgýnlýk hakim özellik olarak bulundu. Young Mani Scalasý 20 toplam puanýný aldý. Rorschach test protokolü depresif ögelerle birlikte sýnýr örgütlenmeye iþaret etmekteydi. En az bir haf-tadýr süren ve hem bir manik epizodu hem de bir major depresif epizodu karþýlayacak semptomlarýn varlýgýyla ve bu semptomlarýn hastanýn olaðan aktivitelerini yerine getirmeye engel teþkil edecek þiddette olmasý ile hastaya DSM-IV-TR kriterlerine göre duygudurum bozukluðu karma atak tanýsý kondu, karbamazepin 400 mg ve Risperidon 1 mg baþlandý.

8. günde hastanýn duygulanýmý stabilleþti, hostilite-si geriledi. Ýlk atak olmasý ve daha önce herhangi bir antipsikotik kullanmamýþ olmasý ile baþlangýç doz ilaçlardan fayda gören hastada konuþma hýzý hafif artmýþ þekilde devam ediyordu. ÝV steroid tedavisi de tamamlanan hastanýn poliklinikten takip edilmesi önerilerek taburcu edildi. 15 gün sonraki poliklinik izleminde Young Mani Scalasý 5 toplam puanýný almýþ ve varolan semptomlar da kaybolmuþtu. Hasta ayný tedaviyi kullanmasý tavsiyesi ile önce aylýk daha sonra üç aylýk kont-rollere çagrýldý.

TARTIÞMA

Behçet hastalýðýnda, merkezi sinir sistemi tutulu-muna "Nörobehçet" veya "Psikobehçet" adý veril-mektedir (Lishman 1987). Behçet hastalýðýnda nörolojik tutulum sistemik bulgularýn ortaya çýkýþýndan ortalama 5 yýl sonra ortaya çýkar, baþlýca merkezi sinir sistemi (MSS) tutulumu olur.

(4)

Periferik sinir veya kas tutulumu çok nadirdir (Serdaroðlu 1998). Behçet hastalýðýnda MSS tutu-lumunu parenkimal MSS tutulumu ve dural sinüs trombozu olarak iki ana grupta ele almak mümkündür. Bu iki ana grup dýþýnda daha nadir görülen sendromlar da vardýr (optik nöropati, aseptik menenjit, nöro-psikiyatrik tutulum, sereb-ral arteriyel tutulum vb). Yapýlan izlem çalýþ-malarýnda MSS’de %17 hastada subakut tutulum gerçekleþirken, hastalýðýn baþlangýcýndan ortalama üç buçuk yýl sonra olgularýn %15-20'sinde akut tutulum görülmektedir (Lishman 1987, Akman-Demir ve ark. 1996). Akut atak sýrasýnda beynin en çok etkilenen bölgesi beyin sapý, bazal ganglionlar ve diensefalonda yer alan yapýlar olmakla birlikte hemisferler, meninksler ve spinal kord da tek tek veya birlikte tutulabilir (Aydin ve ark. 2002). Bu bölgelerde yer alan lezyonlar zamanla skarlý ya da skarsýz olarak rezolüsyona uðrarlar (Tali ve ark. 1997, Wechsler ve ark. 1993).

Parenkimal MSS tutulumunda baþlýca beynin parenkimini ilgilendiren inflamasyonla karakterize bir meningoensefalit tablosu söz konusudur. En sýk beyinsapý tutulumu görülür, daha geri planda ise hemisferik tutulum ve omurilik tutulumu vardýr (Akman-Demir ve ark. 1996). En sýk karþýmýza gelen tablo, günler içinde yerleþen bir beyin sapý sendromu þeklindedir. Muayenede sýklýkla ataksi, dizartri, hemiparezi ve iki yanlý piramidal bulgular saptanýr. Genellikle nörolojik tutulumun öncesinde veya beraberinde sfinkter kusuru ve davranýþ deðiþikliði veya kognitif bozukluklar görülür, bu tip tutulumu “beyin sapý +” tipi olarak adlandýrabili-riz. Beyin sapý tutulumuna raðmen, kranyal sinir tutulumlarý ve duyusal belirtiler görece seyrek görülür. Daha az sýklýkla sýnýrlý bir beyin sapý lez-yonu sonucunda izole hemiparezi veya kranyal sinir tutulumu ve çapraz hemiparezi görülebilir. Beyin sapý dýþýnda omurilik tutulumu da tek baþýna veya daha sýk olarak beyin sapý tutulumuyla veya kogni-tif bozuklukla birlikte görülebilir (“spinal +” tipi) ve bu durumda baþlangýçtan itibaren daha aðýr seyirli bir klinik tablo vardýr (Erberk-Ozen ve ark. 2006). Olgularýn yine az bir kýsmýnda hemisferik tutulum ön planda olabilir, yaklaþýk %10 olgu ise multipl skleroz (MS) benzeri bir klinik tabloyla karþýmýza gelebilir. Bunlarýn dýþýnda, baþ aðrýsý gibi yakýnmalarla yapýlan nörolojik muayene sýrasýnda

tesadüfen bazý "kýrýntý" nörolojik bulgularýn (örneðin, refleks asimetrisi, piramidal bulgular, vibrasyon süresinde kýsalma gibi) saptandýðý hasta-lar mevcuttur. Bu hastahasta-larda “sessiz nörolojik lum” bulunduðu söylenebilir. Bu tür nörolojik tutu-lumun klinik önemi tam olarak bilinmemekle bir-likte, izlenen en az 8 yýl takipli “sessiz” nörolojik tutulumlu olgularýn bu süre sonunda ciddi bir nörolojik özürlülük geliþtirmediði gözlenmiþtir (Alevizos ve ark. 2004).

Bu lezyonlara baðlý olarak, baþ aðrýsýndan menin-goensefalite kadar deðiþik klinik bulgular görüle-bilir. Fokal nörolojik bulgular yanýnda konuþma bozukluðu, gülme krizleri, aðýr psiþik bozukluklar gibi duygudurum bozukuklarý ve multifokal nörolo-jik belirtilerin de kendini göstermesi nadir deðildir (Karlýdað ve ark. 2001).

Behçet hastalýðýnda duygudurum semptomlarý baþta olmak üzere çeþitli psikiyatrik durumlarýn ve kiþilik sorunlarýnýn görülebildiði bildirilmiþ ve Behçet hastalýðýna en fazla eþlik eden ya da ikincil geliþen hastalýðýn major depresyon olduðu ifade edilmiþtir (Erberk-Ozen ve ark. 2006). Rapor edilen psikiyatrik belirtiler arasýnda disinhibisyon, apati, öfori, irritabilite, geçici konfüzyon ataklarý ve demans bulgularý vardýr. Literatürde hastalarýn %86'sýnda eþ zamanlý psikosomatik belirtilerin geliþtiði ileri sürülmektedir (Aydin ve ark. 2002). Behçet hastalýðýnýn süresinin, psikiyatrik belirti þid-detini artýrdýðý ve depresyon için risk teþkil ettiði belirlenmiþtir (Erberk-Ozen ve ark. 2006). Bizim vakamýz üç yýl önce Behçet hastalýðý tanýsý almýþ ve toplam iki kere nörobehçet ataðý geçirmiþtir ve bu hastanýn 3 yýl sonra ve ikinci hastalýk atagýndan hemen sonra üçüncü hastalýk ataðýnda duygudu-rum bozukluðu geliþmiþtir. Alevizos ve ark.’nýn (2004) bildirdiði 38 yaþýnda Behçet hastalýðý tanýsý alan ve 44 yaþýnda ilk manik ataðýný geçiren kadýn hasta, zamanla büyük çoðunluðu depresif olan hýzlý döngülü ataklar geçirmeye baþlamýþtýr. Behçet hastalýðý ise belirli bir zamandan sonra belirtisiz seyretmiþtir. Yani duygudurum semptomlarý artarken, Behçet hastalýðý bulgularý azalmýþtýr (Alevizos ve ark. 2004, Hariri ve ark. 2010). Nörobehçet hastalarýnda çeþitli mental problemler görülmektedir. 66 seriden oluþan bir çalýþmada yapýlan ayrýntýlý nörolojik testler sonrasý en sýk

(5)

görülen mental bozukluk hafýza kaybý olurken ikin-ci sýrada dikkat bozukluðu yer almaktadýr (Serdaroglu 1998). 12 hastadan oluþan bir izlem çalýþmasýnda da akut ataklar dýþýndaki periyotta zihinsel melekelerin bozulduðunun devam ettiði gösterilmiþtir (Öktem-Tanör ve ark. 1993). Bazý araþtýrmacýlar nörokognitif testlerin Behçet hastalýðýnýn subakut CNS tutulumunun saptana-bilmesi için yararlý olabileceðini savunmaktadýrlar (Ahmed ve ark. 1993).

Behçet hastalýðýna eþlik eden mental bozukluklarýn hastalýðýn kendi yapýsýndan kaynaklanabileceði düþünülürken, bu belirtilerin oluþmasýnda kul-lanýlan kortizolün de rolü olabileceði akýldan çýkarýlmamalýdýr. 1950'li yýllardan bu yana pek çok hastalýðýn tedavisinde farklý dozlarda kortikoste-roidler kullanýlmaktadýr (Fardet ve Kasar 2007). Pek çok yan etkisi olmakla birlikte, steroid tedavisinin sýk olarak tanýmlanan psikiyatrik yan etkileri ajitasyon, anksiyete, hipomani, uykusuzluk, irritabilite, labil duygudurum ve huzursuzluktur (Brody 1952). Zaman zaman steroid kullanýmý silik duygudurum degisikliklerinden acil müdahale gerektirecek psikotik ataklara kadar geniþ bir yel-pazede klinik tablolara neden olabilmektedir. Kortikosteroidlerin biliþsel bozukluk, duygudurum bozukluklarý, deliryum, depresyon ve psikoz gibi önemli psikiyatrik rahatsýzlýklara neden olabildiði de bilinmektedir (Lewis ve Smith 1983). Bu psikopatolojik bulgularýn görülme sýklýðý ile ilgili yapýlan çalýþmalarda %1.8 ile %57 arasýnda farklý sonuçlar bulunmuþtur (Thomas ve Michael 2006). Nöropsikiyatrik açýdan ele alýndýðýnda kortikos-teroidlerin beyindeki temel hedeflerinden biri hipokampustur. Kýsa süreli steroid kullanýmý hipokampustaki nöronlarda geri dönüþlü bir atrofiye neden olabilmekte ve buna baðlý olarak verbal ve dekleratif belleði ilgilendiren biliþsel semptomlar ortaya çýkabilmektedir (Lupien ve McEwen 1997). Psikiyatrik bulgularýn gözlen-mesinde en önemli faktörlerden biri verilen steroid dozu ve tedavinin süresidir. Steroidlerin kullaným süresi ruhsal duruma etki eder. Kýsa süreli steroid tedavisi sýklýkla duygudurumda yükselmeye neden olurken, uzun süreli steroid tedavisinin hipota-lamo-pituatuar eksene etki ederek depresyona neden olduðu gösterilmiþtir. Yine uzun süreli steroid kullanýmýyla yan etki insidansýnýn arttýðý,

kýsa süreli yüksek doz steroid tedavisinde ise çok daha az yan etki insidansýnýn olduðu bildirilmiþtir (Bracken ve ark. 1990) Her ne kadar yüksek doz steroid kardiak ani ölümleri içeren komplikasyon-lara sahipse de (Toker ve ark. 2002), steroidlerin uzun süreli kullanýmlarýnda yan etki insidansýnýn da arttýðý ve bu nedenle steroid tedavisinin bu tür hastalarda kýsa sürede tamamlanmaya çalýþýldýgý bilinmektedir.

Olgumuzda yapýlan biliþsel muayenede hastanýn dikkati sürdürmesi zayýflamýþtý; hastanýn bazý görevlerde dikkatini sürdürmede zorlandýðý izlen-miþti; verbal akýcýlýðýndaki yavaþlama da bunu destekler nitelikteydi. Nörobehçet hastalarýnda dikkati sürdürme güçlüðü sýklýkla görülmektedir, hatta subakut Nörobehçet tanýsýnýn gözden kaç-mamasý için nörokognitif testler önerilmektedir (Gökcay ve ark. 2011, Ahmed ve ark. 1993). Steroid tedavisi öncesinde gözlenen labil duygulaným, steroid tedavisi sýrasýnda belirginleþmiþtir, konuþ-ma hýzý ve tonunda belirgin bir artýþ olmuþtur. Daha önceki hastalýk ataklarýnda bir hafta boyunca yüksek doz ÝV metilprednizolon alan ve oral olarak dozun yavaþ yavaþ azaltýldýgý bu hastada önceki hastalýk dönemlerinde duygudurum ataklarýnýn ortaya çýkmamýþ olmasý ilk atagýnda steroidi kýsa sürede kesmesine baðlanabilirse de, hastanýn daha önceki ataklarda steroid tedavisi alýrken duygudu-rum semptomlarýnýn olmamasý bizleri steroide baðlý duygulaným bozukluðu tanýsýndan uzaklaþtýr-maktadýr. Tedavinin ilerleyen dönemlerinde de steroid tedavisi yanýna eklenen duygudurum düzenleyici ve antipsikotik tedaviye yanýt alýnmasý da bu düþüncemizi desteklemektedir. Hastanýn taburculuk sonrasý aylýk takiplerinde de duygudu-rum ve duygulanýmýnýn ötimik olduðu, konuþma hýzýnýn ve psikomotor aktivitesinin olaðan olduðu ve Young-Mani Derecelendirme Ölçeðinde 3 ile 5 arasý puan aldýgý görülmüþtür. Hastamýzýn tanýsý Nörobehçet hastalýðý ve Genel Týbbi Duruma Baðlý Duygudurum Bozukluðu olarak düþünülmüþtür. Sonuç olarak, otoimmün kalýtýmsal kökenli hastalýklara eþlik eden ya da bu hastalýklara ikincil olarak ortaya çýkan psikiyatrik hastalýklarýn yakýn takibi, prognoz açýsýndan önem arz etmektedir. Bu tip hastalýklarýn birinci tedavi tercihi olan steroid-lerin potansiyel yan etkileri de göz önüne alýndýðýn-da hastalarýn otoimmün hastalýk tanýsý aldýktan

(6)

sonra detaylý psikiyatrik muayeneden geçirilmesi önerilebilir. Aksi halde hem hastalýðýn doðasýndan kaynaklanan hem de steroidlerin yan etkilerinin neden olabileceði psikiyatrik hastalýk zemininde ciddi komplikasyonlar geliþebilir.

Yazýþma adresi: Dr.Aynil Yenel, Erenköy Ruh ve Sinir Hastalýklarý Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi, Ýstanbul, aynil-yenel@hotmail.com

KAYNAKLAR Ahmed F, Bamford A, Coughlan A ve ark. (1993)

Neuropsychological impairment in Behçet's disease. Rev Med Interne, 14(Suppl 1):74.

Akman-Demir G, Serdaroglu P, Tascý B ve ark. (1996). Neurological involvement in Behçet's disease. J of Neurol, 122:2171-2182.

Alevizos B, Anagnostara C, Christodoulou GN (2004) Resistant bipolar disorder precipitated by Behçet's syndrome. Bipolar Disord, 6:260-263.

Alpsoy E, Akman A (2009) Behçet's disease: an algorithmic approach to its treatment. Arch Dermatol Res, 301:693-702. Aydin N, Aydin MD, Deniz O ve ark (2002) Neuro-Behçet's dis-ease involving the pons with initial onset of affective symptoms. Eur Arch Psychiatry Clin Neurosci, 252:44-46.

Bracken MB, Shepard MJ, Collins WF ve ark. (1990) A ran-domized, controlled trial of methylprednisolone or naloxone in the treatment of acute spinal-cord injury. Results of the second national acute spinal cord injury. N Engl J Med, 322:1405-1411. Brody S (1952) Psychiatric observations in patients treated with cortisone and ACTH. Psychosom Med, 14:94-103.

Calikoglu E, Onder M, Cosar B ve ark. (2001) Depression, anx-iety levels and general psychological profile in Behçet's disease. Dermatology, 203:238-240.

Erberk-Ozen N, Birol A, Boratav C ve ark. (2006) Executive dysfunctions and depression in Behçet's disease without explicit neurological involvement. Psychiatry Clin Neurosci, 60:465-472. Ergil G, Atalay F Atalay H ve ark. (2005) Psikotik belirtilerle komplike olmuþ bir Behçet hastalýðý olgusu. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 6:281-284.

Fardet LA, Kassar J (2007) Corticosteroid-induced adverse events in adults: frequency, screening and prevention. Drug Saf, 30:861-881.

Gökçay F, Celebisoy N, Gökçay A ve ark. (2011) Neurological symptoms and signs in Behçet disease: a Western Turkey experi-ence. Neurologist, 17:147-150.

Hariri AG, Yalçýn G, Ünsal C ve ark. (2010) Behçet hastalýðý ve geç baþlayan hýzlý döngülü iki uçlu duygudurum bozukluðu: Bir olgu sunumu. Klinik Psikofarmakoloji Bülteni, 20:94-97. Hiwotashi A, Garber T, Moritani T ve ark. (2003) Diffusion-weighted neuroimaging of neuro-Behçet's disease: a case report. Neuroradiology, 45:468-471.

Karlýdað R, Evereklioðlu C, Ünal S ve ark. (2001) Behçet hasta-larýnda stresli yaþam olaylarý ve baþa çýkma yöntemleri ile

hastalýk belirtileri arasýndaki iliþkinin araþtýrýlmasý. Türk Psikiyatri Dergisi, 12:203-209.

Calamia KT, Mazlumzadeh M (2004) Behçet's disease. Bull Rheum Dis, 53:1-8.

Lewis DA, Smith RA (1983) Steroid induced psychiatric symp-toms. J Affect Disorders, 5:319-332.

Lishman WA (1987) Organic Psychiatry: The Psychological Consequences of Cerebral Disorder: Blackwell Scientific Publications.

Lupien SJ, McEwen BS (1997) The acute effects of corticos-teroids on cognition: integration of animal and human model studies. Brain Res Rev, 24:1-27.

Behçet's disease patients without overt neurological involve-ment. J Neurol Sci, 220:99-104.

O'Duffy JD, Goldstein N (1976) Neurologic involvement in seven patients with Behçet's disease. Am J Med, 61:170-178. Öktem-Tanör Ö, Baykan-Kurt B, Akman-Demir G (1993) Neuropsychological follow-up of 12 patients withneuro-Behçet's disease. Rev Med Interne, 14(Suppl 1):40.

Serdaroglu P (1998) Behçet's disease and the nervous system. J Neurol, 245:197-205.

Tali ET, Atilla S, Keskin T ve ark. (1997) MRI in neuro-Behçet's disease. Neuroradiology, 39:2-6.

Tanriverdi N, Taskintuna N, Duru C ve ark. (2003) Health-relat-ed quality of life in Behçet patients with ocular involvement. Jpn J Ophtalmol, 47:85-92.

Toker E, Kazokoðlu H, Acar N (2002) High dose intravenous steroid therapy for severe posterior segment uveitis in Behçet's disease. Br J Ophthalmol, 86:521-523.

Thomas W, Michael B (2006) Psychiatric adverse effects of cor-ticosteroids. Mayo Clin Proc, 81:1361-1367.

Uðuz F, Dursun R, Kaya N ve ark. (2006) Behçet hastalarýnda ruhsal belirtiler ve yaþam kalitesi. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 7:133-139.

Yamamoto SI, Toyokama H, Matsubara J ve ark. (1974) A nationwide survey of Behçet's disease in Japan. 1. Epidemiological survey. Jpn J Ophthamol, 18:282-290. Wechsler B, Dell'sola B, Vidailhet M ve ark. (1993) MRI in 31 patients with Behçet's disease and neurological involvement: prospective study with clinical correlation. J Neurol Neurosurg Psychiatry, 56:793-798.

Referanslar

Benzer Belgeler

Despite the fact that neurological involvement usually occurs years after systemic involvement, a case of a patient who had oral and genital ulcers one week after diagnosis of

Burdur ilinde yapılan “Burdur ili süt sığırcılığı ve özellikleri” isimli bu çalışma Türkiye’de önemli süt üretim potansiyeline sahip olan Burdur ili süt

Recurring subareolar abscess (Zuska’s disease) is a rare bacterial infection of the breast that is characterized by a triad of draining cutaneous fistula from the subareolar tissue;

The dermatoscopic examination of the lesion re- vealed a normal pseudonetwork structure (Figure 2a), brown unstructured areas in right nasal wing, and thin,

Forumun açılış töreninden önce toplantının yapıldığı salonun üst katında bulunan küçük bir grup, protesto amacıyla üzerinde “No Risky Dams” yaz ılı bir

Orbay, "İSO Çevre Komisyonu'nun Çevre Bakanlığı'ndan önce kurulduğunu" hatırlatarak İstanbullu sanayicilere takdirini belirttikten ve "İstanbul'un tüm canlılar

Gelintepe için daha önce verilen yürütmenin durdurulmasına madenci şirketin itirazı reddedilirken, Yerlitahtacı altın madeni için verilen bilirkişi raporunda da

Önceki gün "İstikbal derinliklerdedir" diyerek yer altı zenginliklerini özelleştireceklerini ifade eden Bakan Güler, bu kez ''Su akarken biz bakmayaca ğız.. 'Su akar