• Sonuç bulunamadı

[Sultan V. Mehmed Reşad'a dair]

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "[Sultan V. Mehmed Reşad'a dair]"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Sultan Abdülhamid'i n meşrutiyeti iade etmeden önceki za - ____ manlarında veliaht '

malûm olduğu veçhi le ihtilâttan memnu bir halde ömür sür - düğüne ve değil ken­ disiyle, fakat adam- lariyle de ihtilât edi­ lemediğine göre, ba - bamın Beşinci Melı - med’i Reşat Efendili­ ğinden tanıması, ta­ biidir ki varid ola - mazdı. İkinci meşru­ tiyetin iadesiyle Sul­ tan Hamid'in hal’i a- rasında geçen on ay­ lık zaman içinde ise gerçi Reşat Efendi

mahpus gibi yaşa - maktan kurtulmuş, biraz gezip dolaşmış, hattâ çarpık siyan fesli ve püskürme bı- 1 yıklı üç oğlunu a- lıp hürriyetperverane bir nümayişte bulun­ muş, yani hürriyet kahramanı Niyazi Beye dağa çıkışında iltihakla mumaileyh muzafferane şehre i-

ninciye kadar yanından ayrılmıyan ge­ yik bilmem nerenin menfaatine istanbul in bilmem neresinde teşhir edilirken kemali ehemmiyetle onun seyrine gelmişti. Fakat hiçbir merasimde hazır bulundurulmadıfı ve teşrifata teşrik edilmediği için kendisi­ ne takdim edilmesi için gene bir sebep çık mamıştı. Reşat Efendi Beşinci Mehmet ha­ mı altında tahta çıktığı sırada babam rü­ sumat emin vekili idi. Harbiye nezaretin­ de yapılmış biat merasiminde bulunup bu­ lunmadığını hatırlıyamıyorum. Fakat E - yüpteki kılıç kuşanma törenindeki davetli­ ler arasında olduğunu ve türbeden kara yoliyle dönüşte davetliler heyetinin kendi gibi ikinci derecedeki âzalarından bilmem kimle birlikte bindirildikleri kira, araba - t-ında sarsıla sarsıla bütün şehri katet - inekten ziyadesiyle yorulduğunu söylemiş, pek uzaktan görebildiği yeni padişahın da büyük biraderinden çok yaşlıya benzediği­ ni vo bacaklarının tamamen çarpık oldu­ ğunu ilâve etmişti. Yeni padişahın ilk saltanat günlerinde rüsumat eminliğine a- sa.leten tâyin edilmiş bulunmasına rağmen dş,; saray o sıralarda âdeta kurulmamış bir vaziyette olup teşrifat nizama girmediğin­ den Sırrı Bey şükranlarını arz için saraya ! gitmemiş, padişahın ilk saltanat yılında tek başına huzura çıkmasını icabettiren bir başka vesile de zuhur etmemiş.

Babamın Beşinci Mehmet tarafından ilk kabulü Mektebi Hu - kukta ilk önce kendi- , sinin okutmuş ve ilk

(2)

hocalarını yetiştirmiş bulunduğu "Hukuki Hususiye) Düvel" e ait eserinden, tabii büyük bir itina ile ciltlettiği, bir nüshayı saraya götürüp bilvasıta tak­ dim etmesi nıünase - betiyle olmuş. Başma- beyinci o gün rahat­ sız bulunup makamı­ na gelmediğinden va­ zifesi bilâhare aynı mevkii ihraz edecek , ilan ikinci mabeyinci T evfik Bey tarafın - lan ifa ediliyormuş. Babamı pek seven bu zat “ Teşrifinizi e- fendimize arzedeyim. Belki bir fermanı hü­ mayunları olur” di- yip ve Sırrı' Bey’i o- dasında bırakıp çık - miş, iki dakika sonra da gelerek, hatırlıyo­ rum ki gayet tekel - lüflü olan konuşma- siyle beklemesini, on dakikaya kadar huzurı şahaneye davet e- dileceğini müjdelemiş.

Babam bir çeyrek kadar intizardan son­ ra üst kata çıkarılıp padişahın bulunduğu odaya girince hükümdarı ayakta, her za­ manki kıyafetinde, yani redingotlu bul - muş ve eteğini öpmek üzere Sırrı Bey iler- lıyince “ estağfrullah” diyip çekilen hün­ kâr sonra bir koltuğa oturup babama da karşısındaki iskemleyi göstermiş. Yanın­ daki üstü mermer küçük masanın üzerinde de kendisine az önce takdim edilen cilt bu­ lunuyormuş. Sultan Reşat babamın hoca­ lığım belki ötedenberi bilerek, çok daha kuvvetli bir ihtimalle T evfik Bey’den yeni öğrenerek Sırrı Bey’e:

Eseri âlinizi memnuniyetle tetkik ede­ ceğim, rubu asrı tecavüz eden tedrisatınız­ la memlekete çok-m üfit bir hizmette bu­ lunmuş olduğunuza vâkıfını.

Demiş. Sesi gayet kaim ve gür, cümleleri de düzgünmüş, babamın huzuruna çıkışm- danberi de etvar ve evzaım büyük bir dik­ katle tetkik ediyormuş. Pek uzun seneler saray hizmetinde bulunduğu için Sırrı Bey de her halde temennalarla yaklaşmayı, e- tekleyip yeni temennalardan sonra iskem­ leye ilişmeyi pek kusursuz yapmış olacak ki, Sultan pek memnun-görünmüş, memle­ ketin vaziyetine, her hususta yapılacak pek

çok şey bulunduğuna temas edip saltanatı devrinin hararetli bir çalışma ve mesut bir yükselme devri teşkil etmesini Cenabı Hak­ tan tazarru ve niyaz eylediğini söylemiş ve babam henüz bir mu­ kabelede bulunmadan: Birader de hiç - bir şeye bakmamış

i M t , lk... T ____ £> Sözlerini bastırmış.

(3)

renkteki gözlerinin bütün dikkatini mu - hatabımn üzerinde teksif ederek, bir ce­ vap beklemiş. Sırrı Bey bu sözün bir im-padişahın kendisinin hocalığı gibi mabeyin mütercimliğini Tevfik Bey’den öğrenmiş o- lup eski efendisinin hâtırasına karşı nice­ leri gibi nankörlük c- din etmiveceğini an­

lamak istediğine hük­ metmiş, esasen de kendisine iyilik etmiş bir insanı çekiştire - cek tıynette olmadığı için hükümdarların

sözlerini cevapsız bırakmak usule mugayir bulunmasına rağmen sükûtu ihtiyar etmiş Bunun üzerine Sultan Reşat pek memnun ve pek mültefıt bir eda ile hatırlıyamadı- ğım bazı âfâki sözler söylemiş, sözü kesin mülakatın nihayet bulduğunu anlattıktan sonra da kalkmış, iki adım geriye giderek zile basmış, huzurundan çıkacak olan kim­ seyi teşyi etmelerini dışarıdakilere bu su­ retle ihtar etmiş ve padişahlarla şehzade­ lerin daima söyledikleri sözleri tekrar ede- lek : “ Pek mahzuz oldum. Ziyaretlerinizi daima memnuniyetle kabul edeceğim” di- yip babamın gitmesine müsaade etmiş.

Sırrı Bey mülakatı dirayetli bir hanım olan annesine evde tafsilâtiyle hikâye et­ miş ve sözlerini:

— Sultan Hamid’in müstesna cazibesine muhteşem zekâsına elbette ki sahip değil’ Bununla beraber ne söyledikleri gibi ah­ mak, ne de iddia ettikleri gibi sarsak. Ha­ reketleri biraz ağır olmakla beraber konuş­ ması düzgün ve bilhassa muamelesi gayetle

nazik.. b *

Diyerek neticelendirmişti. A yrıca da da- miş9ahSİ b' r noktaya dikkat ettiğini

söyle-Sultan Hamit mabeyinde daima başı açık bulunurdu. Yeni padişahımızın başında ve fesin altında beyaz takkesi var, başım bir kere çevirince farket- tiııı. ilk meşrutiyet padişahı son istibdat padişahından çok da­ ha muhafazakâr!

Demişti. Sultan Re- şad’ın en son günle­ rinde, artık tamamiyle pelteleştiği, tamamen takatten düştüğü 1918 yazına kadar sekiz ke­ re daha huzuruna çı­ kacak ve her sefer pek mültefit bir ş e ­ kilde kabul

(4)

edilecek-ti. Kendisinin ziyade­ siyle teveccüh ve em­ niyetine sahip bulu - nan cebi hümayun kâ­ tibi Hacı Hakkı Bey’- le aramızda bir kara­ bet bulunduğunu öğ­ renişinin de bunda her halde tesiri ol - muştur. Netekim ab­ lamın 1910 da ve y ir­ mi iki yaşında, kırk yedi günlük gelin ola­ rak ölümü üzerine ay­ nı Hacı Hakkı Bey'i sureti mahsusada e - vimize yollamış ve taziyetlerini bildirerek; “ Hastalık bana ne­ den evvelce söylenmedi? Haberim olsaydı her gün doktorlarımı yollardım” diye ya­ kınlık göstermişti.

Sultan Reşadın bir kere daha “ birader do bir işe bakmamış k i!” nev’inden bir söz sarfedip babamı gene müşkül bir duruma soktuğu vâki olmuştur. Babıâli baskınım müteakip, yani İttihatçıların zorla iktidara dönüşleri ve sadaretten atılan Kâmil P a - şa’nm memleket hudutları dışına gitmiye mecbur kaldığı, Küçük Sait Paşa’nın da dokuz kere sadrazamlık ve başvekillikten sonra Şûrayı Devlet reisliğiyle kabineye

iştirak ettiği sıralarda, babamı bilmem ne münasebetle kabul etmiş ve bu sefer cevap veril­ mesi zaruri tarzda konuşarak, yani sual irad ederek:

— Sait ve Kâmil Paşalardan hangisini beğenir ve? tercih e- dersiniz ?

Demiştir. Sultan Reşad’m fassai tanınmasına vc cevabı İttihat rüesasma yetiştirmesi imkânı mevcut bulunmasına rağmen, babam bu sefer tabii süaût edememiş ve işin için­ den âzami maharetle sıyrılmı- ya çalışarak:

— Her ikisi de son devirde yetişmiş maruf birer devlet ri­ cali olduklarından haklarında hüküm vermek haddim değil­ dir. Ancak Kâmil Paşa kulları Kıbrıs’ta doğup Mısır’da terbi­ ye görmüşlerdir. Şimdi de Kıb­ rıs’a azimet etmiş bulunuyor­ lar. Sait Paşa kullan ise E r-

zurumda doğup büyüdüklerine göre bu memlekete daha kopmaz bağlarla bağlı ol- malan icap eder.

Cevabını vermiş. Hünkâr da cevabı pek beğenmiş görünüp:

— Bu fikir ve mütalâanıza tamamen iş­ tirak ederim, Sait Paşa’mn bu memleketle alâkasının daha derin olması tabiidir.

Demiş, ki bu sırada zatı şahanesinin ma- zullerden, menkûplardan hazzetmediğini görmek mümkündür, Kâmil Paşa’nın son sadaretinde Sultan Hamid’i tekrar tahta çıkarmak istediğine ihtimal verip Sultan Reşad’ın bu seksenlik, hattâ seksen beşlik vezirden ürküşünün bir delilini bulmak da­ ha da mümkündür

Referanslar

Benzer Belgeler

Savlet etmişdi Çanakkal‘aya bahr ü berden Ehl-i İslâmın iki hasm-ı kavîsi birden Lâkin imdâd-ı ilâhî yetişip ordumuza Oldu her bir neferi kal‘a-i pûlâd-beden

Olshansky’nin grubunun öteki dizayn önerileri aras›nda flunlar da var: sinirlerin retina’dan ayr›lmas›n› önlemek için optik sinirin baflka biçimde tasar›m ve montaj›,

Y ılların maden mühendisi Hasan Gökvardar 'in Dikili Belediyesi'nin gazetesinde çıkan yazısını okuduysanız: Yılda 300 bin ton cevher için projelendirilen Ovacık altın

Ama Günefl enerjisiyle çal›flan oto- mobillerin yavafllamak için normal otomobillere göre daha az güce ihtiyac› oldu¤u için frenler daha küçük. Bunlardan baflka bisiklet

Bilateral vokal kord fiksasyonu olan 57 yaşındaki kadın hastada ise akut üst solunum yolu (ÜSY) obstrüksiyonu gelişmesi nedeniyle acil olarak trakeostomi açıldı..

Tembelliğim yüklü mavnaların Sahile çekildim Umanda, Yorgunluğum başladığı zamanda Sen ol en uçucusu akşamların. Her sabah odamızı ferahlat, Rüzgâr gibi

L.um huriyet hükümetinin seçtiği son Halife Abdülmecid Efendi, yağlıboya tablolarına kızını ve saray kadınlarını son derece modern ve başları açık

Taner’in özelliklerini söz­ cüklerin yoğun anlatımlarına sığdır­ maya çalışmış: “ Bir güzel insan, bir gü­ zel adam.” Füsun Akatlı’nın (Haldun Taner’e