• Sonuç bulunamadı

Sait Faik kolajı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sait Faik kolajı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

kiillTir sanat

1 Ağustos 2002 Perşembe

Nilüfer Açıkalm (üstte) Seher’i, Özgü

Namal (sağda) Yorgiya’yı canlandırıyor.

ait Faik uyarlaması

yapmak sizin projeniz

miydi

TRT edebi kumlunun önerdiği birkaç yazardan biriydi Sait Faik. Onun mo­

dern öykücülüğünü ve

gözlemciliğini severim. İnsana olan yaklaşımı­ nı severim. Yaşadığı hayat benim yaşamayı is­ tediğim hayat çünkü. Çok sebebi olsa da esas Sait Faik sevgisinden ileri geliyor.

Ayfer Tunç ile çalışmaya nasıl karar

verdiniz?

Ayfer Tunç, TRT’den Tülay Eratalay’ın An­ kara Film Festivali’nde ödül alan edebiyat u- yarlamalarının senaryosunu yazmıştı. Çok ba­ şarılı olduğunu gördüm. Aynı zamanda ilgili bir edebiyatçı. Hem geçmişinden gelen sena- ristliği hem de edebiyata olan ilgisi beni etki­ ledi.

Hangi yapıtm uyarlanacağına nasıl

seçtiniz?

Ayfer bana “Sait Faik yorumu mu yoksa u- yarlaması mı istersin?” diye sordu. “Ama ben yorumundan yanayım,” dedi. Ben de yoru­ mundan yana olduğumu söyledim. Yine Ay­ fer’in önerisiyle birkaç esas öyküye asılı bir­ kaç yan öyküden oluşan bir kolaj yaptı. “Ha­ vada Bulut” birbiriyle kah bağlantılı kah bağ­ lantısız 15 kadar öykünün kolajından oluştu. “Havada Bulut” öyküsü temel alınarak ona birkaç öykü daha katıldı. Dört bölümden olu­ şan senaryoda kitaplarda ayrı yerlerde olan ki­ şiler bizim 15 öykülük kolajımızda kesişiyor­ lar. Senaryonun omurgasını Ayfer oluşturdu.

Görüntü yönetiminde ve mizansende de

senaryodaki gibi farklı bir yaklaşım

tasarlıyor musunuz?

Hayır düşünmüyorum. Ayfer’in yazdığı yorum son derece kendini anlatan bir kolaj. Buna son derece iyi bir cast eklediğimizde i- şin sadece kural hatası yapmadan çekilebile­ ceğini düşündüm. Şiddetli kamera hareketle­ rinden kaçınarak sade, yalın anlatım önemli.

Sait Faik kolajı

Yönetmen Tarık Alpagut’un TRT adına çektiği “Havada Bulut” adlı dizi - film, Ayfer Tunç’un

yazdığı Sait Faik öyküleri kolajından oluşuyor. Nihat İleri’nin Sait Faik’i canlandırdığı

uyarlamada, Ayla Algan, Özgü Namal, Nur Sürer, Güven Hokna, Mehmet Atay, Levent Ülgen,

Nilüfer Açıkalm ve daha birçok tanınmış oyuncu rol alıyor. Yönetmen Alpagut, dört

bölümlük dizinin sinema versiyonunun da düşünüldüğünü söyledi.

F O T O Ğ R A F L A R : Y A S E M İ N B A Y Öykünün rengi ve oyuncuların kalitesi işi

kurtarmaya yetecek düzeyde. Kendini kendi dinamiğiyle götürüyor. Bire bir anlatımı kulla­ nıyoruz.

Bu bir dönem filmi olduğu için sanat

yönetimine ağırlık verdiniz kuşkusuz.

Sadece ana batlarıyla genel havayı mı

verdiniz yoksa döneme sıkı sıkıya sadık

kalarak derin bir araştırm adan sonra mı

yaptınız?

Ana hatlarıyla da detaylarıyla da dönemi uygulamaya çalışıyoruz. Sanat yönetmeniyle çekimden 2,5 ay önce çalışmaya başladık. Dö­ nemle ilgili araştırmamız 6 ay öncesine daya­ nıyor. Gerçi bunun da yeterli olmadığını dü­ şünüyorum. 1950 çok hassas bir dönem, tek partiden çok partiye geçerken doğan

karma-şık bir ortam var. 50 sene geçtikten sonra ko­ runmamış bir çevre yapısıyla yansıtmaya çalı­ şıyoruz. Bire bir açık dış çevresi var. Bu sah­ nelerin İstanbul gibi bozulmuş dış fizik çerve- sinde çekilmesi çok zor oldu. 50 sene evveli­ ni yaratmak zor. İçinde bulunduğumuz, se­ naryoda Yorgiya Sokak diye adı geçen bu so­ kak denetimimizin altında. Yarın gerçek B e­ yoğlu sokaklarına çıkmak korkutuyor beni.

Sait Faik’in karakterlerine çok derin bir

hümanizmayla yaklaştığını biliriz. Tek

bir kötü karakteri yoktur. Siz nasıl

yorumladınız karakterleri?

Aynı şekilde. Yalnız Sait Faik daha çok iç­ sel öyküler yazar. Diyalog yoktur. Büyük aşk­ lar, büyük cinayetler işlenmez. Sıradan insan­ ların yaşamını anlatır öykülerinde. Woody

Al-len’ın bazı filmlerinde hiçbir şey olmaz ya... “Hannah ve Kızkardeşleri” gibi. Brooklyn’de- ki Yahudi cemaatinin günlük öykülerini anla­ tır. Bizim öykümüzde de öyle her şey sıradan ve günlük. Aşk ve gerilimler de öyle. Bir tra­ jedi yok. Her şey bire bir gidiyor.

Uyarlamalarda hep teatral oyunculuk

izlemeye alışkınız. Sinemadan uzak bir

oyunculuk yani. Her şeyi biraz aşağı

tonda tuttuğunuza göre, oyunculuğu da

mı öyle tercih ettiniz?

Tabii, elimden geldiğince. Yılların usta o- yuncuları heyecan duyuyor. Dönemin güzelli­ ği, Sait Faik uyarlaması olması ellerini ayakla­ rını titretiyor. Günlük hayatı verirken, teatral oyunculuktan kaçmaya da çalışıyoruz. Her ne kadar oyuncularımızın çoğu tiyatro kökenli

Yönetmen Tank Alpagut, “H avada Bulut”u

TRT’ye dört bölümlük dizi olarak çekiyor.

olsa da. Oyuncu yönetiminde pek bir proble­ mimiz olmuyor. Rum karakterlerin aksanlarını Şehir Tiyatrosu sanatçısı Kosta Kotridis çalıştı­ rıyor.

Çok karakterli bir senaryo olduğuna

göre başrol ve yardımcı rol ayrımı çok

keskin mi?

Senaryonun organik yapısından gelen ba­ zı rollerin kabarması söz konusu tabii. “Vesi­ kalı Yarim” olarak beyazperdeye çekilen “Me­ nekşeli Vadi”da Türkan Şoray ve İzzet Gü- nay’ın oynadığı rolleri bizde Nilüfer Açıkalm ve Levent Figen oynuyor. “Mahalle Kavhesi” büyük bir yan öykü olarak geçiyor. O öykü­ lerde oynayanların daha fazla sahnesi var. “Lüzumsuz Adam" öyküsü bir uzun sahne ve Altan Erkekli tek başına oynuyor. “Havada Bulut” öyküsünün tek repliğini Rüştü Asyalı söylüyor. Öne çıkma yok burda yani. 30 tane başrol oyuncumuz 98 tane de replikli oyun­ cumuz var. Her öykünün bir başrolü var, o öykü anlatılırken de oradaki insan başrolü oynuyor benim için.

Senaryodaki dört bölüm bir bütünlük

içinde mi kurgulandı?

Başlayıp biten bir öykü bu. 200 dakikalık bir sinema filmi çekiyor gibiyiz, Ayfer birbiriy­ le kesişmeyen karakterleri senaryoda kesiştir­ di. Ortaya da film çıkardı. Başlayıp biten öy­ küler yok. Hepsi aynı şekilde sürüyor ve ba­ zıları bitiyor, bazıları bitmiyor. Bütün halinde düşünüyoruz. Dizi çeksek de film eliyoruz biz

buna. ■ - ‘■i‘

35 mm bir kopyası düşünülüyor mu

sinemaya çıkması için?

Bir yemek piştikten, tadına bakıldıktan sonra komşuya verilmeli bence. Bir 97 daki­ ka çıkabilir. Kurguyu kullanarak bunu yapa­ biliriz ama öncelikle filme bakmalıyız. TRT yönetiminin kararını da şimdiden kestiremem tabii ki.

İyi giden bir iş, planlar bire bir uygulanı­ yor. Çok güzel geçiyor, yorucu da olsa ama i- yi gidiyor.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

* 0 0 1 5 0 ^ 5 6 9 0 0 6 *

Referanslar

Benzer Belgeler

Törende, Atatürk hakkında konuş malar yapanlar arasında Türkiyenin Birleşmiş Milletlerdeki daim!. dele­ gesi Selim Sarper, İstanbul üniversi tesinden

Hadron terapi son yıllarda kanser tedavisinde kullanılan yenilikçi radyoterapi yöntemlerinden biri.. Radyoterapi, kanser hücrelerini öldürmek için ışınların

9 - Merhume Emekli Devlet K ‘Tesa*u olduğu içir vefatı ile varislerine ödenmesi gereken kanunî ödenekler bulunmaktadır. Bu hususta da talimatınla» göre hareket

Yöntem ve Gereçler: Bu çalışmada ot poleni aşırı duyarlığına bağlı mevsimsel alerjik riniti olan hastalarda mevsim öncesi immünoterapinin klinik

Halet Çambel’in de katıldığı arkeolojik kazılarda çıkan tarihi eserlerin korunması için saçak yapmaya başlayan Nail Vahdet Çakırhan anlatıyor: Her tepede

24-26 Mayıs 1989 tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan III. MÜSLÜMAN KÜTÜPHANECİLER

Pa­ ris Türk Turizm Bürosu ve Kültür Ateşeliği, Paris ve Tok­ yo’daki Türk Büyükelçilikleri, New-York Türk Evi, Türki­ ye iş Bankası'nın yanısıra yurt içi ve

Bu nedenle hava sıcaklığındaki deği- şimlerden daha kolay etkilenirler ve kışın yollara göre da- ha hızlı ısı kaybederler.. Köprülerin yollara göre daha hızlı