• Sonuç bulunamadı

Ayaşlı Şakir

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ayaşlı Şakir"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

A Y A Ş L I

Ş A K İ R

______ M E H M E T Ö N D E R

---H

İSAR'm 34. cü sayısında yayınlanan (Ana­

dolu’nun kara yazısı) başlıklı yazımızla oku­ yucularımız pek ilgilendiler.

Bu yazımızda, Adanalı Ziya, Ayaşlı Şakir, Er- menekli Haşan Rüşdii, Konyalı Naci Fikret gibi yoksulluk içinde sönüp giden Anadolulu şair ve düşünürlerden bahsetmiyen edebiyat tarihi nok­ sandır, demiye getirmiş, bu fikir ve sanat değer­ lerimizin unutulup gitmesine asla razı değiliz, de­ miştik. Okuyucularımız bizden hiç olmazsa adla­ rını andığımız dört kişi için bilgi vermemizi İsrar­ la isterken, Üstad Mahir Erkmen, (Adanalı Ziya) için Hisar'ın 36.cı sayısında etraflı bir yazı yazdı. Daha önce, Hisar’ın 1951 yılında yayınlanan 14. cü sayısında, (Ermenekli Şair Haşan Rüşdü) nün ha­ yatı ve eserleri hakkında bilgi vermiş, bir de fotoğrafını yayınlamıştık. Bu kerre, Ayaşlı Şakir üzerinde kısaca durmağı, daha sonra da Naci Fik­ ret’i tanıtmayı düşündük. Böylece, Hisar okuyu­ cularının istediği dört Anadolulu şair’i tanıtmış oluyoruz.

Ayaşlı Şakir, 1872 yılında, Ankara’nın ilçelerin­ den biri olan Ayaş'ta doğmuştur. Babası Ayaş’ın ileri gelenlerinden Nazif Ağadır. İlk ve orta tahsi­ lini Ayaş'ta tamamlayan, ayrıca özel olarak arap- ça, farsça ve fransızca dillerini öğrenen Şakir, 1889 yılında İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu’nun Edebiyat bölümüne girmiş, 1895 yılında bu okulu birincilikle bitirerek, Konya Lisesi müdür yar­ dımcılığı ve edebiyat öğretmenliğine atanmıştır. Adtı yıl Konya’da öğretmenlik yapan ayaşlı Şakir, burada şiir, sanat ve felsefe ile uğraşmış, 1901 yı­ lında Tokat Lisesi Müdürlüğüne getirilmiştir. Bu görevi, 1904 yılma kadar sürmüştür.

Ayaşlı Şakir, gerek Konya’da, gerekse Tokat’­ ta açık fikirleriyle kısa zamanda tanınmış, bu yüz­ den sık sık dar görüşlü softaların hücumuna uğ­ ramıştır. Tokat’tayken bir cülûs (padişahın tahta çıkış yıldönümü) töreninde, ansızın kürsüye çı­ karak, Hükümet ve Sultan Abdülhamid aleyhinde sert, yerici bir konuşma yapmış, bu durum herke­ si şaşırtmış, (Şakir çıldırdı!.) diyerek yaka-paça kürsüden indirmiş ve tedavi için memleketi olan Ayaş’a göndermişlerdi.

Şakir, Ayaş’ta bannamamış, Konya’ya gönde­

rilmesini istemişti. Konya’da uyanık bir müderris olan Sivaslı Ali Kemali, Şakir’i himayesine almış­ tı. Tek başına bir odada okumak ve yazmakla yıl­ larım geçiren Ayaşlı Şakir, bu arada Mevlâna’nm eserlerine kendini vermiş, tasavvufî şiirler yazma­ ğa ve söylemeğe başlamıştır. 1917 yılının soğuk bir günü, yarı çıplak edasından fırlayan Şakir, doğru Mevlâna’nm Türbesine koşmuş, Niyâz Pen­ ceresi’nin soğuk demirlerini kavnyarak saatlerce Mevlâna'ya seslenmiş, O'nu güçlükle oradan ayıran Sivaslı Adi Kemali, tekrar odasına kapatmışsa da, Şakir bu kerre şiddetli bir üşütmeden yatağa seril­ miştir. Bir kaç ay sonra da 18 Haziran 1917 de ha­ yata gözlerini kapamış, bir süre sonra da mezarta- şma şu cümleler yazılmıştır: (Burası, Ayaşlı Nazif

Ağazade münzevî Şakir Efendi’nin kabridir. Sağlı­ ğında olduğu gibi, öldükten sonra da kimseden bir-

şey talep etmez). Ölümünden birkaç gün sonra, Konya’da yayınlanan Türk Sözü Gazetesinin 21 Ha­ ziran 1917 tarihli sayısında şu haber çıkmıştır:

(Konya’nın ilmi hayatında büyük bir mevkii olan

eski İdadinin birinci muavini Şakir efendi, geçen

gün hücresinde vefat etmiştir. Vilâyetimizin bu­ günkü uyanık neslinin gözlerini ilk defa açan, istib­ dat devrinin bütün acılarım, felâketlerini kendine mahsus bir eda ile talebelerinin ruhuna nakşeden Şakir efendi idi...)

Ayaşlı Şakir'in birçok dergilerde yayınlanmış şiirleri ile yayınlanmamış olanları, öğrencilerinden Konyalı M. Muhlis Koner ve N. Faik Soyman tara­ fından derlenerek (Muallim Ayaşlı Şakir) adı ile 1933 yılında basılmıştır. Bunun dışında Ayaşlı Şa­ kır üzerine çeşitli monografiler yazılmış ve der­ gilerde çıkmıştır. O’nun (düşündüm) redifli 184 beyitlik felsefî şiiri, en güçlü eseridir. Aşağıdaki (müstezâd) O’nundur.

Hatırdadır ol yâr ki bu taze civandır ---Bir âfet-i candır

Biz şehr-i Ayaş'tan çıkalı hayli zamandır Sevda ne yamandır Ateşlere yansın bizi âteşlere yaktı

Hep aklımız aktı Elhâsıl o mehpâre ki nevreste fidandır

Bir rûh-i revandır Terketti bizi âkibet ol rene u mihende

Ağûş-ı vatanda

Ağrep bu ki inşâna vatan cây-ı emandır Asude mekândır

Bin dil döker uşşâka o meh içşe biraz mey Lâkin ne zarif şey

Hurşîd gibi her tarafa ta'ne-feşandır Hurşîd-i cihandır Tenhâda geçirdim ele ol nazlı nigârı

Ol şiveli yârı

Amma ki öpüp okşaması savma ziyandır Madem Ramazandır Şakir bizi meftun eden o gözle o kaştır

Mahsöi'i Ayaş'tır Lâkin kime arzeyleyeyim râz-ı nihandır

Derler ki yalandır

---Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

propafenone versus sotalol as an initial choice of treatment in patients with symptomatic paroxysmal atrial fibrillation (AF), according to a double-blind randomized system. In

Oysa henüz ilkokuldaydım ve belki de Bilim Çocuk dergisinde yazılanları bile tam olarak anlamıyordum (fakat her ay hediye olarak verdiği bilim kartları be- nim hazinelerimdi

Bay Misyonerin dinler arasında mukayese yapma­ mayı ısrarla tavsiye etmesine rağ­ men, biz yine mukayeseden vaz- geçemiyeceğiz (çünki Dinler Tari­ hi ve Dinler

Ben kendi hesabıma, dâ - hiyane bir buluş olan banka­ larımızın mesken inşaatı sis­ temini bütün kalbimle alkış­ lıyorum ve bu yolda devam etmelerini

Her yazısı, Türkiye için güncel ve çok önemli bir ko­ nunun; Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışına görevli olarak tanıklık etmiş olması­ ndan

Saffet Arıkan, hayata askerlikle başlamış, ikinci Büyük Millet Mec lisine Kocaeli milletvekili sıfatiy- le girinceye kadar, asker olarak I yaşamıştır.. Sivil

Sunuculuğunu Rüştü Asyalı’nın yapacağı geceye konuşmacı olarak Ilhan Selçuk, Yağmur Atsız, Ülkü Tamer ve sağlık durumu el verirse Melih Cevdet Anday

Yazarın söylediklerinden hareketle “Yeni Lisan” makalesini bir edebiyat anlayışının bildirgesi olarak okunmayı mümkün kılacak bir başka örnek de şudur: