• Sonuç bulunamadı

Ölümünün üçüncü yıldönümü münasebetile:Ankaradaki Yunus Nadi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ölümünün üçüncü yıldönümü münasebetile:Ankaradaki Yunus Nadi"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

CUM HURİYET

}

i

J Ölümünün üçüncü yıldönümü münasebetilej

(

Ankaradaki Yunus Nadi

r

L

1921 de K astam o - ınıdaki «Açıksöz» b aşm u h arrirliğ in i ya p a rk e n M r h m u d E sadın A n k arad ak i «Yeni G ü n . de

çıkan y a z ıla n vesilesile birbirim iz h a k ­ k ın d a bir şey ler yazdığım ız için iki g a ­ zete arasında b ir nevi fik ir bağlılığı m eydana gelm işti. 1922 b aşların d a o za­ m an «S ultani, denen A n k ara lisesinin ed eb iy at ve fe k e fe m uallim liğine tayin edilip 1 m a rtta A n k aray a vardığım ın ertesi günü «Yeni G ü n . idarehanesine gidiyorum . K araoğlandnn H acıb ay ra- ma saparken sol tarafta, ahşab, boyasız, iri b ir yapının iki k an ad lı geniş kapısı ü stü n d e gösterişli b ir «Yeni G ü n . le v ­ hası asılı. B ilin ci k a tta k i B a şm u h a rrir­ lik odasına girm eden d aha sofada güzel b ir sü rp rizle karşılaştım : «Vay h o cam , diye elim e sarılan K em al Salih m eğer «Yeni Gün» ün ta h rir m üdirjym iş.

K endisi K astam onu S ultanisinden ta - lcbem di. B ir vazifesinin altına: «Mev­ zuları işleyiş tarzın d an senin bir gaze­ teci olacağın a n la şılıy o r, yollu b ir şey yazm ışım . B erab er Y unus N adinin y a ­ nm a girip biraz Koş beşten sonra K e ­ m al Salih kendisinin hocası o ld u ğ u ­ m u söyliyerek çalışm a odasına çek ilin ­ ce «Yeni Gün* ün sahib ve B a şm u h a r­ riri tatlı b ir k ahkahayla: «Demek b u n ­ dan sonra hoca ve talebe Yeni G ün de b erab er ç a lışacak lar, dedi. B u n ü k teli telm ihle a rtık kendi gazetesinde m u ­ h a rrirlik yapm am ı teklif etm iş o lu y o r­ du.

H albuki ben A n k ara lisesi m u allim ­ liğini kabul etm ekle b e ra b e r «Açık Söz» b aşm u h arrirliğ in i bırakm ıyacağım ı, ik i­ si de talebem olan gazetenin sah ih leri, H ü sn ü ile H am diye tem in ed e re k b a ş­ m akaleleri A n k arad an yollayacağım a söz verm iştim . (H ü sn ü altıncı d ev red e K astam onu m ebusu iken beyin h a sta lı­ ğından vefat etti, H am d i-Ç elen yedinci dev red en b eri K astam onu m illetv ek ili­ dir.) Y unus N adiye bu ciheti anlatınca dedi ki: «O zam an iş değişir. Y alnız ş u ­ n u unutm ay ın ız ki u zak tan b a şm u h a j- rirlik yapılm az. B aşm akaleler ak tü el olm ak lâzım dır. P ostayla d ö rt beş g ü n ­ de K astam o n u y a gidecek yazılar olsa olsa rö p o rtaj cinsinden olabilir.»

Ne k a d a r doğru söylem iş. M art b aşın ­ dan tem m uz o rta la rın a k a d a r d ö rt b u ­ çuk ay kaldığım A n k a ra d a n «Açık Söz» e ancak beş, altı yazı y o llay ab il­ dim. B u n la r da «Meclisin yıldönüm ü», «iki A nkara», «A nkaranın panoram ası», «G azeteciler sohbeti», «Paşanın k ö ş­ künde» gibi yazılardı ve b aşlık ların d an da belli ki hepsi N adinin dediği gibi rö p o rtaj cinsinden şeylerdi. Bu y a z ıla r­ d an bir tanesi de «iki b a h a r ve iki ga­ zi» ism ini taşım ak tad ır. Yazı 20 nisan 1922 de yazılm ıştı. A çık Söz’e yollam ak için postaya verm eden önce yazıyı M a­ arif V ekâleti K alem i M ahsus m ü d ü rü Vasıf Ç ınara okuyordum :

«iki bahar» dan m aksad. 25 yıl ö nce­ ki b ah ara tesad ü f eden D öm eke zafe­ rd e ondan çey rek asır so n rak i S ak ary a zaferiydi, «iki gazi» d en m aksad da O smanlı d ev letin in k u ru c u s u Osman Gazi ile yeni T ü rk iy e n in k u ru c u s u Gazi M ustafa K em aldi. O yazı şöyle b itiy o r­ du: (A ltı, yedi asırlık b ir zam anın iki u cundaki b u iki gaziden birincisi İk in ­ cisine h itab ediyor: «— T a rih i k u rta rd ın , tü rb em i Y unandan, Izm iri m avi beyaz­ dan, Istan b u lu son hafidim den ne z a ­ man k u rtaracak sın ?» ik in ci gazinin verdiği ve vereceği cevabı h e p b iliy o ­ ruz: «— K im bilir belki y arın , belki y a ­ rın d an da yakın.»

Yaza

O:

m a*

İsmail Habib

IJt

1

V ahideddin bile h a ­ y atın ı em n iy ette gö- rem iy erçk İngiliz d red n o tu n a iltica e - üip gitm işti. O zam an anladık ki İs ta n b u lu şan lar, içinde benim de «Esir Melike»

adlı b ir yazım bulunan, «İzmir Y urdu» ism ile b ir m atem m ecm uası ç ık ard ığ ı­ mız gibi o gece F resko gazinosunda bir de zengin b ir m üsam ere te rtib etm iştik. Gazi M ustafa K em alin de şeref verdiği bu m üsam erenin cn p arlak n u m a ra la ­ rın d an b irin i gene bir k a rik a tü rist gös­ term işti. S iy ah ta h ta y a teb eşirle âni denecek b ir çeviklik içinde o zam anki A n k aran ın k a lb u rü stü sim alarından b i­ rin in p o rtresin i çiziveıiyor ve resm in altın a onun ism ini yazıyordu. M eşhur R om alı K ato n 'u n h er n u tu k ta n sonra «K artaca yıkılm alıdır» sözünü te k r a rla ­ ması gibi Y unus N adi de h e r m ak alesi­ nin sonunda «D üşm an yıkılm alıdır» d e ­ m eyi kaide edinm işti. K a rik a tü rc ü onun p o rtresi altına, ismi yerine, sadece o iki kelim eyi yazıverince b ü tü n salon d a ­ k ik alarla alkış tufanı içinde kaldı. O hâdiseyle k ü tlen in Yeni G ün B aşm u­ h a rririn i ne k ad ar içten sevdiğini en canlı şekilde anlam ıştık.

T em m uz b aşların d a lise im tihanları bitm iş. T e k ıa ı K astam onuya gideceğim. F a k a t A n k arad an ay rılm ad an önce G a ­ zı M ustafa K em alle Ç ankayada b ir m ü ­ la k a t yaptın». »Paşanın köşkünde» b aş­ lığını taşıyan yazıyı postaya verm eden önce, gösterdiği arzu ü zerine, Yeni G ün id areh an esin d e Y unus N adiye o k u y o ­ rum . O yazı o zam anki Y unan B a şk u ­ m andanı Haci A nesti’ye h itab eden şu sa tırla rla b itiy o rd u (O Z am anlar, S: 150) «Ah, Haci A nestı, eğer sen de o anda bu gözleri görsen ve o gözler içindeki m anayı okusaydm elindeki o r ­ d u n u n ak ıb etin i bekliyen k a t’i u ç u r u ­ m u n derinliğini g ö rü r; g ö rü r ve ü rp e ­ rirdin.» Y u n u s N adi ayağa k alk ıp elimi sık arak : «Bu sa tırla rın d o ğ ru lu ğ u n u in ­ şallah bu yaz içinde göreceğiz» dedi. Benim yazdığım b ir d u a idi. A tatü rk lin en yakın ark ad aşların d an olan Y unus N adinin söylediği ise, bir b uçuk ay s o n ­ rak i D u m lu p ın arla an lad ık ki, yalnız d u a değil, aynı zam anda m alûm atm ış.

D ers yılı başlayınca te k ra r A n k a ra ­ ya geldim . 1922 b irin citeşrin in in son günü. Y unus N adi beni Y eni G ü n 'e ça­ ğ ırta ra k : «Y arın cum a olm asına rağm en M eclis toplanacak. M utlaka gel, çok ta rih î b ir gün göreceksin, not al» dedi. E ıtesi gün, ik in citeşrin in biri, s a lta n a ­ tın lağvı, benim m u h te lit encüm enlerin toplandığığ odaya gizlice girip K ılıç A linin ark asın a sa k la n a ra k sonuna k a ­ d a r o ta rih î sahneye şalıid oluşum . (« S altan atı nasıl atm ıştı?» başlıklı o ta ­ rih î yazı h ak k ın d a « A tatürk için» k ita ­ bına bakılm ası. S: 13-17) M eclisten çı­ k a rk e n Y7unus N adiyi çordum . B ana «Istanbulu içinden fethettik» dedi.

B ü y ü k zaferd en b eri iki a y d ır h ep im i­ zin d e rd i hâlâ itilâ f devletlerinin- işgali- altında b u lu n an Is ta n b u lu n vaziyetiydi. D onanm aları orada. Istan b u la nasıl gi­ rebileceğiz? H epim izin içi bu endişeyle b u rk u lm ak tad ır. O sıralard a A li K e ­ m alin güpegündüz kaçırılıp Izm ite g e ­ tirilerek o r a d a h alk tarafın d an linç e d i­ lişi Istanbulda. m illi davaya k arşı cep­ he a la n la r arasın d a m üthiş b ir panik yapm ıştı. H ü rriy e t ve itilâ f kodam anları ya kaçtılar, ya Ingiliz sefareth an esin e sığındılar. 17 ik in citeşrin d e P adişah

h ak ik aten içinden fethetm işiz.

O ayın sonunda Y u n u s N adi beni id areh an ey e çağ ırarak gazetenin edebî m u h a rrirliğ in i teklif etti. B irin cik ân u n b aşların d a n itib a re n «H ergün b ir d ü ­ şünce» sü tu n u n u yazıyorum . A ynı z a ­ m an d a «Zafer abidesi kom itesi» ta r a ­ fın d an U m um î k âtib seçildim . Bu a b i­ de işi Y unus N adüıin en h ay ırlı b ir ese­ ri oldu. A n k a ra n ın U lus m eydanındaki atlı hey k el o 'h im m etin m ah su lü d ü r. K ırk kişilik kom itenin b aşkanı o zam an M illet M eclisi ikinci reisi olan Ali F u - ad P aşaydı. İlk to p lan tıd a h a ra re tli m ü n ak aşalar oldu. «H ay atta olanın h e y ­ keli yapılmaz» diye m ü ta le a la r ileri s ü ­ rü lü y o rd u . Içtim adan çık ark en Y unus N adi bana: «Yalnız abide yapm ış o l- ıılıyacağız, heykel yapılam az z ih n iy e ti­ nin de ted fin in i yapacağız» dedi.

U m um i k âtib sıfatile vazifem , m ille­ tin ham iy etin e m ü ra c a a t eden «Yeni Gün» e gelecek m c k tu b la rı cev ab lan - dırm ak, teşvik fık ra la rı yazm ak, bu işin b ü tü n m u h a b e re le rin i ve re k lâ m- )

larını tanzim etm ek ti. A yrılacağım ız zam an bana: «Ben ilk yazı ile yarın m eseleyi lanse edeyim de a rtık ondan sonra işe sen bakarsın» dem işti, O a k ­ şam bu ilk y.azı geldi. K em al Salihle b erab er okuyoruz. Y azının baş ta ra fı; çok şiddetli. A nlaşılan kom ite iç tim a in -

j

daki havadan sin irlen m iş olacak. H e y ­ kel yapılam az d iy en ler kellelerle o y n u - yoriarm ış. o n lar m u zaffer T ü rk iy en in ne dem ek old u ğ u n u bilm iyorlarm ış. F a k a t o n lar...

K em al S alihe yazının çok şiddetli o - lan bu ilk kısm ını çıkaralım , dedim , T abii o k en d i p a tro n u n u n yazısına d o ­ kunam azdı. Umumi k âtib sıfatile m e su ­ liyeti üzerim e a la ra k y azıd an o kısm ı çıkardım . E rtesi gün Y unus N adi o k en d in e m ahsus babacan ta v rile g ü le ­ re k bize: «iyi ki yazının baş ta ra fım ç ı­ karm ışsınız» dedi ve b u n u n m ucib se - beb lerin i de gene kendi izah etti: «Daha hey k el olam az diye itira z eden yok ki o n lara m eydan okuyoruz. E ğer itiraz ed en le r olursa öylelerine o yazı h afif gelir, o zam an d a h a şiddetlisini y a z a ­ rız. Yok itiraz eden olm azsa boşluğa ve boşuboşuna neye kılıç sallam ak?» O nun ne k ıv ra k b ir gazeteci ru h u n a sahib o l­ d u ğ u n u o g ün b ir d aha anlam ıştık.

«Yeni Gün» e yığın yığın m ek tu b la r ak ıp h e r sınıf h a lk tab ak a sın d an akın ak ın iane yağıyor. H er akşam Y unus N adiye g ü n ü n b ilânçosunu an latıyorum . K eyfine son yok. M ustafa K em al S a - k ary ad an sonra A n k aray a d önünce a - ysğınıh tozile, k e n d in i karşıİryan a ç k a - | d aşlarına, ilk söz olarak: «Bu m illeile n eler yapılm az» dem iş. Z afer abidesi için h alk ın h am iy eti coştukça Y unus N adi d e coşarak: «Gazinin h ak k ı var, bu m illetle n e le r yapılm az» derdi.

Uç d ö rt ay so n ra Y eni G ün nam ına Gazi ile A dana seyahati, ondan sonra yazdığım «Türk teceddüd edebiyatı» nın m üsveddelerini Y u n u s N adiye verişim , «C um huriyet» gazetesinin çıkm a k a r a ­ rı. ö n ü m d ek i pem be h ülya, b ir n u tu k y ü zü n d en başım a gelenler, Y u n u s N adi ile A n k a ra safh asın ın k ap an ışı... B u n ­ ları ay rı b ir yazı ile kon u şm ak gerek.

t' -mail İ l ahi l i S F V Ü K

Bu yazı postaya v erilip A çık S ö z e gideceğine elim den alınıp e rte si gün Yeni G ü n d e b a ş m a k a le ' o larak çıktı. H âdisenin nasıl olduğu 1937 de, yani Y u n u s N adinin vefatından sekiz sene evvel çıkan «O zam anlar» da (S: 129) şöyle anlatılm ıştı: «B üyük zaferden h e ­ nüz üç, d ö rt ay evvel yazılan bu m a ­ kaleyi o zam an M aarif V ekâleti K a le ­ mi M ahsus m ü d ü rü olan rah m etli V a­ sıla o k u rk e n rah m etli S am ih R ıfat d a ­ ireden içeri giriverdi. Y eni baştan o- k u m ağ a başladığım m akaleyi b itir ir b i­ tirm ez hem en elim den aldı, doğru Y u ­ n u s N adiye götürm üş! yazı ertesi gün Y eni G ü n ’de başm akale o larak çıktı ve Y unus N adi, m ak alen in en sonundaki telm ihi m akaleyi yazana göstererek: «Yahu, sen saltan atı m altan atı da a tı­ y o rsun galiba» diye şaka etm işti. M e­ ğer o şak a çok geçm eden p arlak bir lıah ik at olacakmış.» .

45 m ayıs 1922, İzm ir işgalinin ü - çüncü yıldönüm ü. B aşta rah m etli N ecati ile V asıf olm ak ü z e re B a- lıkesirdeki »Izm ire Doğru» da

Referanslar

Benzer Belgeler

1961'de İngiltere'de yayınlanan Photography Annuel antolojisinde dünyanın en iyi yedi fotoğrafçısından biri seçilen Ara Güler, aynı yıl Amerikan Dergi

önemli yasalarndan kabul edilen bu yasa ile Katolik Kilisesi, her ne kadar kendi- sini Petrus’un halefi olarak görse de, kendisine mensup olmayan dier hristiyan- larn da

Yaşar Kemal’in İnce Memed’i yaşattığı Töroslar’da Karatepe ile açıkhava müzeciliğine geçişi sağladı.. Kazıları sırasında yörelere sağlık, kültür,

“ Dün saat 10.25’te elçiliğe gelen kuryeleri kontrol ederken kapı önündeki Portekizli güvenlik görevlisinin ‘ teröristler’ çığlığı üzerine çekmecedeki

Dış surun buradan görünen ilk küçük kulesi üzerinde sekizinci Jan Pale - oloğün ve sekiz köşeli büyük kuleler­ den dördüncüsü üzerinde Birinci

Yapılan tahliller sonucu Yücel’in gırtlağında bir cins'Yümör buldukla- nnı ve tetkikler tamamlandıktan sonra ışın veya ilaç tedavisine başla-.

Çoğumuzun TÜBİTAK kısaltılı adıyla bildiği Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırmalar Kurumu 24 Tem- muz 1963’te, başka bir deyişle Türki- ye Cumhuriyeti’nin 40..

• Bir çocuğun hayatının ilk yıllarında beyninin sağ yarı küresinin daha çok çalıştığını ve sol yarı kürenin dil bece- rileri, sözcükler, anlamlar gibi görevler için