77-"'Tû-
3- 1 TT
Z — HABER (Akşam Posta;:) — 7 lUTEŞIUN ISIZ PrüŞSMCE
Sanatkâr Hâzıın ateş
pOskOrOyor
(Başlaralı i inci sayfada) Hoca” diye reklâm edilmiş, şim diye kadar çevrilen verli film le rin en iyisi olacağı söylenmişti. H er geçen gün için san’ at sever ler “ eh geç olsun da temiz olsun, Nasreddin H oca gibi millî bir mi zah üstadımızın filmi de kendisi nin bütün fıkraları gibi güzel, kahkahalı, sevimli olsun.” diye rek sabırlarını bilemişlerdi.
Halbuki senelerden sonra “ Nas reddin H oca D üğünde” ismi ile yarmı yamalak bir şekilde ortaya çıkmış oldu. Film muhakkak, ki şimdiye kadar çevrilen yerli film lerin en iyisi değil, en kötüsü, en seyredilmezidir. Netekim birçok kimseler filmi görmek üzere git tikleri sinemadan, sinirleri alt üst olarak kendilerini dışarıya atmak fadırlar. Bunlar zevklerinin is tismar edilmesini mi, vakitlerinin ziyan edilmesini mi, paralarının şişirilmiş reklâmlar yüzünden ha vava gitmesine mi kızacaklarını şaşırmaktadırlar.
Nasreddin Hocamız eğer diril- seydi, muhakkak, ki filmini gör dükten sonra veniden ölürdü. Bizi en fazla üzen cihet bu fil - min, Türk filmi, hele Nasreddin Hoca merhumun filmi diye g ö s terilmesine nasıl müsaade e d il miş olduğudur.
Herhangi bir Türk, dünyaya ün salan Nasreddin H ocasını bu filmde gördüğü zaman büvük bir inkisarı hayale uğramaktadır. Fil mi gördükten sonra insanın ak ima gelen yegâne sev, halkı hiçe sayarak, derme çatma şeylerle kendilerinin k?mdınldığı, aldatıl dığıdır. Nasreddin Hocanın i s mine herkesin koşacağı tabiîdir. O halde film ne olursa olsun, ka zanc yerinde demektir.
Bu noktaları alâkadarlarım gözü önüne koyduktan sonra Ha zımın rolüne geçelim :
Hazmım hali, cidden acınacak ve teessür duyulacak bir n ok ta , dır. Hazım filmde bas rolü a l mış ve Nasreddin H ocayı temsil etmiştir. Ancak biricik sanatkâ rımız Hazım da Nasreddin H oca gibi istismar edilmiş ve âdeta san atkârlığrna kasdedilmistir. Kısa ca san’ atkâr öldürülmek isten miştir. Netekim bunda muvaffak da olunmuştur.
Hazımın buna ne suretle mü saade vermiş olduğuna hayret ■etmemek elden gelmez. Filmi gördüğüm gündenberi Hazım ile konuşmayı ve bu anlıyamadığım tarafı izah etmesini istiyordum. Nihavet dün kendisini, Bevoğlun dakî kisesinde buldum.
ı dun. Bir sen© kadar sonra orta ya şayialar çıktı. “ Gûya sansür den müsaade gelmiş, Nasreddin H oca filmi bitirilecekmiş.” H aki katen de bu şavialar doğru çık - tı ve bir gün îoek çi Kardeşler tekrar bana müracaat ederek, filmi bitirmeyi teklif ettiler.
Kabul ettim. Yaz geldi ve ben hariçte çekilecek kısımların biti rilip çağrılmamı beklem eğe baş ladım.
Lâkin hiçbir haber alamadım. Bir müddet sonra filmin seklinin
değiştirildiğini, ‘‘Nasreddin H o ca Düğünde” İsmi altında yeni - den çevrildiğini duydum. Bir gün de baktım, ki film gösteriliyor.
— Tabiî siz de gidip gördü nüz ?
— Tabiî, tabiî., gördüm ve o anda nasıl şırak diye düşüp öl mediğim e hayret ettim .
Düğün sahnesi vaktiyle benim ¡ çevirdiğim filmdir. Burada Kara ¡ göz de oyn aittim. Bu parçaları a- lıp eklemişler, Naşid merhumun “ Kanlı Nigâr” nı kovmuşlar. Ka vuklu Ali, Asım Baba hepsi var. Velhasıl film bir hav huv içinde geçip gidiver. Halka ne seyretti riyorlar, ne gösteriyorlar, soran yok.
Zati Sungurun-, M üzeyyen Se nario Nasreddin H oca filminde ne isi ne münasebeti var? - diye düşünen vok .
San’at aşkiyl® yanıp tutuşan ve şimdi Şehir Tiyatrosunun sah nesinde her gece halkı kırıp geçi ren, san’atnm şahikasına yüksel miş olan Hazım cidden büyük bir teessür içindeydi.
— Fakat, dedi. Dava acaca - ğrm. Birkaç bin hra daha sarfe- dip ortaya göğsümüzü kabarta - cak bir film çıkaracakları verde Nasreddin H oca ile beni istismar edip san’atimle oynayanları mah. kemeye vereceğim. Manevî taz minat istiveceğim..
Hazımı teselli edecek söz bu lamadım ve bir s©y sövliyemeden , elini sıkıp ayrıldım.
Nihat Şazi
Sevimli sana’tkâr hic de neş’e- li değildi. H ole:
— Üstad şu Nasreddin H oca film i için geldim. Sizin gibi bir san’atkârm böyle bir film çevire ceğini aklım almadı da., der de mez âdeta ağlamaklı bir sesle:
— Rica ederim, bu bahsi açma ymız, diye sızlandı, film oynan mağa başlandığı gündenberi ü* züntüden hasta oldum. Bitmesini dört gözle bekliyorum. H er gün eşin, dostun “ Hazım mahvolmuş sun, senin bu kadar kudretsiz, kötü bir eserini görmemiştik. Y a zıklar olsun,” yollu taziyelerine karşı ne diyeceğimi şaşırıyorum.
— Madem ki, böyledir de ne tliye sizi istismar etmelerine mü saade ettiniz?
— Kim müsaade etti vahu? Bana gelip soran oldu mu? Bir de baktım, ki sinemada gösterili yor.
— Anlıyamadım. size ne sora caklardı? Sizin filmin oynanaca
ğından haberiniz y ok m uydu? Hazım “ hele şükür anladın” der gibilerden- ellerini vana açm derin bir göğüs geçirdikten s o n ra :
— Tabiî haberim voktu, dedi. Benim ceVirmeğe başladığım film bu değildi, ki.. Nasreddin H oca filmi bitmemiştir. Bu gös terilen film yarmı kalan Nasred din Hocanın parçalarını eklemek le meydana getiriknistir.
Bakınız size filmin basından - iberi geçirdiği macerayı anlata - yım :
Filmin senaryosunu Bürhan Felek vazdr. Senaryo cok gü zeldi Ortaya hakikaten H ocam ı zın hayatını.'ve nüktelerim sa vurmuş olduğu anlardaki hali ya şatılacaktı. Film iki buçuk se. ne kadar evvel çevrilmeğe haslan Ör. Y ansına kadar çevirdik. Ya n d a değil, daha azdı va ne ise. H aricî parçalarının çevrilmesi i-
de bir m üddet eeçti, fakat « ■mRt müsaadesi bîr türlü gel - miytrt'dn. Nihayet de sansür mü saade. atmlyor, denildi ve film bitmeden -olduğu gibi kaldı.
Ben d e hu- mraktrda hastalan*
ucu laıcu
uuuuv-— 0-/U İU
konferans! bahis mevzuu olm uş tur. Tim es gazetesinin diplom a - tik muharriri d ivor k i: “ M osko va konferansı için her şev ha - zırdır M oskovada askerî, siyasî ekonomik meseleler görüşülecek ve sağlam esaslar hazırlanacak - tır.”
Polonya resmî m ahfilleri M os kova görüşm esine hususî a1 âka gösteriyorlar. M . Eden salı günü P olon ya Başvekil ve H ariciye nazırile birlikte vemek vem iş - tir. Polonvanın M . Eden’e hare ket etmezden evvel b ir muhtıra verm ek istediği zannediliyor.
Londra. 7 (A .A .) — Birleşik Amerikanın M oskova büyük e1 - çişi M . Harriman, Londra’ya gelmiş ve Eden’le uzun bir ko - nusma yanmıştır.
Londra, 7 (R adyo) — Cenubi A frika Başvekili mareşal Pıruts- un H aricive nazırlarının M osko va toplantısından evvel Londra- va gelmesi b ir tesadüf eseri de - ğildir. Bunun vamlacak görüş - melerle alâkası olduğu tahmin e- d'livor.
Berlin. 7 (R advn) — Mareşal Sumuts’un. Cenubî Afrikanin Akdeniz konferansına iştirak hakkı istîveceği haber verilmek - tc-dir. Diğer taraftan mareşalin her sevahatînî b ir M ü ttef'k ta - arruzunun takibettiği hatırlatr - lı vor.
Berlin, 6 (T P )' — B erlin’ in seîâhivetli m ahfilleri “ Nevyork Tim es” gazetesinin Vaşington muhabirinin hevecan âmlz bîr haberi üzerine dikkat nazarım celbetmektedirler. Bu haber Va- sington dîbîom at mahfillerinden
sahne olmayan bu çevreae u « .,. geniş cephe üzerinde taarruz etmi Alman kuvvetleri evvelemirde harı li muharebe usulü takip ederek iki tikamette çekilmişlerdir. Büyükçe man kuvvetlerinin nehri aşması ü ne Almanlar düşmanm cenahına i mukabil taarruza geçerek ayni zaı da Alman bataryaları düşman üzı ağır ve şiddetli bir ateş açmışla Bu suretle Sovyetlerin takviye aln rma imkân bırakılmamış ve Alm; yeniden eski hatlarına yerleşebilir dir. _____________________ _ _
tereşşüh etmiştir ve Sovyetlt b atı A vrupada ikinci cepht açılmasında İsrar ettiklerini, kat bu m eselede son sözün d söylennrş olm adığını ve Hul' Eden’in tekliflerini ve no nazarlarının müzakere edilec ni söylemektedirler. Eden S- vetlerin istedikleri hudutlar harpten sonraki d :ğer s-u hakkında kendilerine bir deı ve kadar münaşat edeCel Hull’e gelince onun S o v v c emniyetlerinin müstakbel nelmilel itilâflarla zater. ga ti edilmiş olacağını söylive ve binaenaleyh Rusların ; bakımından metalibatların zaltacaklari zannedilmek* Berlin siyasî m ahfilleri, At Am erikanların üçler konfeı hakkında düşündüklerini el um unrveve kısmen ifşa etti halde Rusların tam b ir sükûi ne gömüldükleri b ir zamand; şîngton’dan gelen bu malîm ehemmiyeti m evcut oldu! söylemektedirler.
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi