• Sonuç bulunamadı

Müzik:Çelebi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Müzik:Çelebi"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

dîlüziR

00

!

İt Y E N F a ru k

J

ST A N B U L ’un Osmanbey semtindeki Şair Nigâr Sokağı'nın girişinde sol yanda uzanan apartman dizisi başlar­ ken zamanla araya sıkışıp kalmış suskun fakat görkemli ahşap konağın 1923’ten sonra nasıl hareketli ve coşkulu bir yaşama kavuştuğunu, yapının kazandığı bu özelliği nasıl uzun süre ko­ ruduğunu anımsayanların azaldığı bir gerçek. Mermer merdivenlerin son basamağı gelenleri iki kanatlı büyük kapıda bırakır, düğmeye basıl­ masıyla birlikte uzaklardan yansıyan zil sesi ço­ ğu kez piyano tınılarına karışırdı, imparatorlu­ ğun son dönemlerinde ‘mutasarrıf’ ve ‘dahiliye nazırı’ olarak görev yapan, aynı zamanda ‘Edebi- yat-ı Cedide’ yazarları arasında H. Nazım adıy- la yer edinen Ahmet Reşit Bey ve eşi ‘amatör’ piyanist Fethiye Hanımefendi eğitim ve öğre­ nimlerini İsviçre ve Fransa'da yapan çocuklarıy­ la yurda dönmüş, aile yuvası konağa yerleşmiş, daha sonraları soyadı olarak ‘Rey’ seçilmişti. Reşit Bey’in oğullarından 1900 doğumlu Ekrem Reşit Rey dış ülkelerde romanlar, tarih incele­ meleri ve deneyler yayınlamış, öğrenimini çağın başta Marguerite Long, Raoul Laparra ve Gabri- el Faurö olmak üzere değerli öğretmenleri ya­ nında yapan Cemal Reşit Rey on beş yaşında bestelemeye başlamıştı.

Konak, artık durumları Plyotr lly'ıç ve Mo- dest Çaykovski İle daha sonraları George ve Ira Gershvvin’e benzeyen iki kardeşin çalışma oda­ larında kültür ve sanat tarihimize katılacak önemli bir birikimin doğum yeridir. Cemal Re­ şit Rey konağın yitlrillşlnden sonra Serencebey Yokuşu'ndakl küçük bir apartman dairesinde türlü acılarla sürecek yaşamı boyunca yorulmak bilmeden arada operet, rövü ve müzikli oyunlar da besteleyerek ‘çoksesli’ müziği tanıtıp sev­ dirmeyi amaçlayacak, bu yolda ödün vermeye yanaşmayacak, dalma en iyiyi, en mükemmeli arayacak, çevresindekileri de bu düşüne

özen-&

dirmeye çalışacaktı. Rey, böyle bir savaşımda

ÇELEBİ

fa

her yaratan ve çalışan gibi kişiliğine özgü özel­ likler sonucu zaman zaman çevresine ters d üş­ tü, gücendi, gücendirdi, ancak inandığı yoldan şaşmadı...

Onunla tanışıklığım mektuplaşma yoluyla ve birkaç görüşmeyle, yakınlığım 1949 yılında İstanbul Radyosu’nun açılışıyla atandığım prog­ ram müdürlüğü ve batı müziği sorumlusu görev­ leriyle başlamış, aynı yıllarda köşke komşu olu şum uz sıcak bir ilişkinin doğm asını sağlamış, hayranlığımı ve saygımı azaltmadan 35 yıl sür­ müştü. Hastanede gözetimi ve bakımı pek de iyi sayılmayan koşullar altında geçen son gün­ lerine, karanlık bir sonbahar günü yaşamdan ay­ rılışına kadar...

Bu uzun süre boyunca her biçim ve türde verdiği, ‘izlenimci’ inançlarla, ‘geç romantik' ça­ ğa özgü lirik duygularla, zevkli folklor öğeleriy­ le seçkinleşen ve her ölçüsünde kişiliğini vur­ gulayan eserlerinin doğuşuna tanık oldum. Ve bu arada altı operasından hiçbirinin sahnelen- meyişi, ‘devlet sanatçısı’ payesinin yurdumuz­ da ‘çok sesli’ müziğin ilk büyük ustası ve ön­ cüsü sayılan kişiden kasıtlı hazırlanmış yönet­ meliklerle esirgenişi gibi olaylardan kaynakla­ nan üzüntülerini paylaştım. Daha sonra ona ay­ nı payeyi veren ‘seçici kurul’ üyesi olarak kıvanç ve onur duydum. Hak yerini bulmuştu... Onun bıraktığı orkestra eserlerinden bazıları Hikmet Şimşek ve Cem Mansur gibi sanatçılarımızın yönetiminde plak ve kasetlerde yer alırken A n­ kara Devlet Operası ve Balesi metni kardeş: ta­ rafından yazılan ‘Çelebi’ adlı dört perdelik ese­ rinin sahneleneceğini haberledl. Böylece bir başka umursamazlığın daha düzeltilmesinden doğan kıvancını belirtmeliyim. Türk kültür ve sa­ nat tarihinde yer almış bir ‘çelebi’ de bence Ce­ mal Reşit Rey’dir. Onun aynı isimli operasını seyreder, eserlerini dinlerken göz ardı edilme­ mesi gerçek de budur...

Referanslar

Benzer Belgeler

hesabıyla ölçmek”), eklendiği ismin bildirdiği nesneyle baĢka bir nesnenin kaplandığını gösteren (gızılla- “kırmızıya boyamak”), eklendiği ismin

Sin embargo, para él la traducción no sólo debe estudiarse a través de la comparación de dos textos, sino también como un proceso de interacción entre autor, traductor y

Après la guerre mondiale, le ministère des affaires culturelles crée dans chaque région les Maisons de la culture sous le toit desquelles il y a à la fois théâtre, musée et salle

Aşı yapılmadan önce bireyin aşıya etkin yanıt verip vermeyeceğinin bilinmesi, hem gereksiz yere aşı yapılmaması hem de aşıya yanıt vermeyecek bireylerin farklı

En examinant les anciens traités conclus entre les États européens et la Turquie, on peut aisément remarquer, de la part de ces puissances, le souci prédominant

TUNA VURAL’a, hemşireler Sayın NAMİYE BÖLÜK’e, Sayın FATMA ÇİÇEK’e, Sayın DÖNDÜ DOGAN’a, Sayın SERPİL SARIYER’e, Sayın FATMA TAŞ’a; ve

“ Bu yıl nisanda yaşın oldu Ası­ ma doksan / Beyin gücün tamam amma beden gücün noksan.’’.. Nisanın beşinde doksan yaşını dolduran Ömer Asım Aksoy, bu

Varidat ta ortakçılık inancı Ue ilişkili bir anlatımın bulunmadığıdır Oysa, yine%îsmet Zeki Eyuboğlu’nun parmak bastığı Ugkıç ol­ gu bütün Osmanlı