• Sonuç bulunamadı

Dil Devrimi'ne bir ömür:Ömer Asım Aksoy'un, Antep direnişinden TDK'ya uzanan 90 yıllık öyküsü

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Dil Devrimi'ne bir ömür:Ömer Asım Aksoy'un, Antep direnişinden TDK'ya uzanan 90 yıllık öyküsü"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik Türk Anonim Şirketi adına ¡adi # Genel Yayın Müdürü: Haşan Cemal, Müessese Müdürü: Emine II, Yazı İşleri Müdürü: Okay Gönensin, # Haber Merkezi Müdürü: iayer, Sayfa Düzeni Yönetmeni: Ali Acar, • Temsilciler: ANKARA: Doğan, İZMİR: Hikmet Çetinkaya, ADANA: Celal

Başlangıç-İstanbul Haberleri: Erhan Akyıldız, Dış Haberler: Ergun Balcı, Ekonomi: Osman Olagay, Kültür: Celal Üsler, Spor Danışmanı: Abdulkadir Yücelıııan, Düzeltme: Refik Durbaş, Bilim-Eğil ini: Şahin Alpay, Iş-Sendika: Şükran Ketenci, Yurt Haberleri: Necdet Doğan, Dizi Yazılar: Kerem Çahşkan, Bursa: işv en i Gençelli, # Koordina (Ör: Ahmet Korulsan, # Mali İşler: Erol Erkut, # Muhasebe: Bülent Yener # Bütçe--Planlama: Sevgi Arün # Reklam: Ayşe Torun, Ek Yayınlar: Hülya Akyol # İdare: Hüseyin Gürer, İşletme: Önder Çelik, Bilgi işlem: Nail İnal.

Basan ve Yayan. Cumhuriyet Matbaacılık ve Ga

34334 Isı. f»K: 246-lslanbul. Tel: 512 05 05

Bürolar: Ankara: Ziya Gökalp Ulv. İnkılap S.

(4) 133 82 64 # İzmir: H. Ziya Blv. 1352 S.2/ 4 ) Adana: tnonıl Cad. 119 S. No: I Kal I , Tel

İM 30 MAYIS 1988 İmsak: 3.33 Güneş: 5.28 öğle: 13.06 İkindi: 17.05 Akşam: 20.34 Yatsı: 22,20

Ömer Asım A k so y’un, A ntep direnişinden TD K’ya uzanan 90 yıllık öyküsü

Dil Devrimi’ııe bir ömür

Ömer Asım Aksoy,

“öğretmenliği seviyorum,

edebiyatı seviyorum, ama

talih beni hukuk mezunu

yaptı. Savcı oldum,

avukatlık yaptım, ama

gözüm hep öğretmenlikte.

Dayanamadım, lisede

öğretmenlik aldım. İyi para

kazandım avukatlıktan.

Dört yılda 3 evim oldu

A ntep’te, baro başkanlığı

bile yaptım, yine de

sevemedim avukatlığı”diyor.

A TİLLA ÖZKIRIMLI

“ Bu yıl nisanda yaşın oldu Ası­ ma doksan / Beyin gücün tamam amma beden gücün noksan.’’

Nisanın beşinde doksan yaşını dolduran Ömer Asım Aksoy, bu beyitle karşılamış doksan biri. Aına doğrusu, inanmak güç onun doksanı aştığına. Apaydınlık bir beyin, yıllar yıllar öncesindeki en küçük bir ayrıntıyı bile anımsayan güçlü bir bellek, birbiriyle tutarlı düşünceleri art arda sıralayan sağ­ lam bir m antık...

Hıfzı Veldet Hoca gibi Ömer Asım Bey’in sorunu da ayakları. Otururken, hele hele ayağa kalkar­ ken yüzünü buruşturmasından acı duyduğunu anlıyorum. Ama ko­ nuşurken o da Hıfzı Veldet Hoca gibi coşuyor, gençleşiyor. Hele ko­ nu gelip Dil Devrimi’ne dayanın­ ca.

"Dil Devrimi amacının yüzde doksanını gerçekleştirmiştir. Asıl önemlisi, topluma dilde özleşme­ nin gerekli olduğu bilincini yerleş­ tirmiştir. Türk Dil Kurumu’nun en

büyük hizmeti budur. Artık Türk Dil Kurumu olmasa da bu dava

KONUŞURKEN GENÇLEŞİYOR — Ömer Asım Aksoy, nisan ayının be­ şinde doksan yaşını doldurdu. Ama konuşurken coşuyor, gençleşiyor.

PORTRE

O. ASIM AKSOY

Dili özleştirme

çabalan

1898’de Gaziantep’te doğan Ömer Asım Aksoy, ortaöğrenimini yaptıktan sonra posta ve telgraf memurluğu, Türkçe-edebiyat öğretmenliği gibi görevlerde bulundu (1916-1925). İstanbul Hukuk Fakültesi’ni bitirip (1928) Nizip’te savcılık, Gaziantep’te avukatlık yaptı (1931), milletvekili oldu (1935-1950). Türk Dil Kurumu Derleme ve ihram a Kolu Başkanlığı’m 1941’den, genel yazmanlığını ise 1963’ten 1976’ya kadar sürdürdü, TDK’ca yayımlanan Derleme

Sözlüğü (12 cilt) ile Tarama Sözlüğü (8 cilt) onun yönetiminde hazırlandı. Dil ve folklor alanındaki çalışmalarıyla Türkçenin özleşmesine emeği geçenlerin başında gelen Ömer Asım Aksoy’un otuzu aşkın kitabı yayımlandı. Gaziantep Ağzı (3 cilt, 1945-46), Dil Üzerine (1962), Gelişen ve

Özleşen Dilimiz (1968), Atasözleri ve

Deyimler Sözlüğü (3 cilt, 1971-77),

Dil Gerçeği (1982) yapıtlarının başlıcalarıdır.

yürüyecektir. Nitekim yürüyor. Yeni kurulanın adı da Türk Dil Kurumu’dur. Ama esefle söyle­ mek gerekir ki onların tutumu bir yerde bizim tutumumuzun karşı­ sında. Bir yerde de karşısında bi­ le değil. Görevleri hiçbir şey yap­ mamak çünkü. Bakın beş yıl oldu, ortaya doğru dürüst bir şey koya­ madılar. Bir İmla Kılavuzu çıkar­

dılar, onu da ağızlarına yüzlerine bulaştırdılar.’’

Ömer Asım Aksoy’daki Türk­ çe merakı, daha doğrusu öz dile duyduğu ilgi çocukluk yıllarında babaannesinin konuşm alarıyla başlamış. Seksen yaşını aşkın ba­ baannesi çevresindekilerden farklı olarak deyimler, atasözleri, yerel

sözcükler kullanırmış. Yaşı ilerle­ dikçe aradaki farkı daha iyi anla­ maya başlamış Ömer Asım Aksoy. Ortaöğrenim yıllarında, ta o za­ mandan Gaziantep’in yerel söz­ cüklerini derlemeye girişmiş. 1. Dünya Savaşı yıllarında da Posta ve Telgraf memurluğunun yanı sı­ ra Türkçe öğretmenliği yapmış coşkuyla. Savaş bitince...

“ Mütarekede sınavı kazanıp Tıbbıye’ye girdim, 1919’da. Ama­ cım doktor olmak. İstanbul’da bi­ rinci sömestri okuduk, bitirdik; o sırada Antep savunması başladı. Biliyorsunuz, Türkiye işgal altın­ da o zaman. Ben Antep’ten ayrıl­ dığımda İngilizler vardı, sonra işit­ tik ki Fransızlar gelmiş, Antep

Fransızlarla savaşmaya başlamış. Bir-iki ay bekledik, baktık diren­ me sürüyor, genciz, kanımızı ka­ barttı bu durum, öğrenimden ön­ ce gidip çarpışmak gerek dedik.”

Antepli beş arkadaş savaşmaya karar verirler, ama İzmit üzerin­ den A nadolu’ya geçmek olanak­ sızdır. Kuva-yı Milliye kuş uçurt- mamaktadır İstanbul’dan. Ömer Asım ve arkadaşları bir Italyan va­ puruyla önce kaçak olarak Bey­ rut’a gider, oradan trenle Halep’e geçerler. Sonra da köylülerin kı­ lavuzluğuyla dağ yollarından An- tep’e ulaşırlar. Antep Fransızlar­ ca sarılmıştır. Fırsat kollarlar bir- iki gün. Sonunda bir gece sızarlar

içeri. «

“ Biz iki Tıbbiyeliydik. Hemen Merkez Komutanlıgı’na başvur­ duk. ‘Tamam’ dedUer ‘doktora ih­ tiyacımız var’. Bir tek operatör

doktor var Antep’te. Fransızlar sürekli bomba yağdırıyor. Hasta­ ne haline getirdikleri bir camide bi­ zi operatörün yanına verdiler.”

O sırada Antep’e yardıma gön­ derilmiş iki alay vardır, 25 ve 27. Alay. Ama Antep’e giremedikleri için dışardan tedirgin etmektir gö­ revleri Fransızları.

“ Meğer onların da doktorları yokmuş. Beni tuttular, düşünün bir sömestrlik tıp öğrenimi bulu­ nan beni, 27, A lay’a doktor diye gönderdiler.”

Sonunda Antep düşer. Kentte yiyecek sıkıntısı başlamış, cepha­ ne tükenmiştir. Ömer Asım Aksoy Fransız işgalindeki Antep’e girmek istemez, gider bir yıl kadar Ma- raş’ta kalır. Yapılan bir anlaşmay­ la Fransızların Antep’ten çekilme­ leri kesinleşince de kent teslim alınmadan döner hemen. Kuva-yı Milliye’yi karşılamak için bir program düzenlemek gerekmekte­ dir çünkü.

“ Ve ordumuzun karşılama tö­ renini ben ve arkadaşlarım düzen­ ledik; bizler, o zamanın gençleri. Hoşgeldiniz başlıklı bir de manzu­ me yazdım, aruz vezniyle.”

A ntep’in kurtuluşundan sonra Ömer Asım Aksoy’un geçim sava­ şı başlayacaktır. Ev bark yıkıktır, İstanbul’a gidip tıp öğrenimini sürdürmesi maddi bakımdan ola­ naksızdır. öğretm enlik, gazeteci­ likle üç yıl geçirir A ntep’te, Duru­ mu azıcık düzelince, 1925’te tıp öğrenimini tamamlamak için İs­ tanbul’a gider. Gider ama altı-yedi yıl ara verdikten sonra bir altı yıl daha Tıp’ta okumayı göze alamaz.

“ Tıp öğrenimi yapacağım derken iyice yaşlanacağım, daha kısa sü­ rede bitirilecek bir okul olsun” di­ ye düşünüp H ukuk’a girer.

“ Öğretmenliği seviyorum, ede­ biyatı seviyorum, ama talih beni hukuk mezunu yaptı. Savcı ol­ dum, avukatlık yaptım, ama göz­ üm öğretmenlikte. Dayanamadım, lisede öğretmenlik aidim. İyi pa­ ra kazandım avukatlıktan, dört yılda üç evim oldu Antep’te, ba­ ro başkanlığı bile yaptım, yine de sevemedim avukatlığı.”

Avukatlığa başladığı günlerde başka bir sürprizle karşılaşacaktır Ömer Asım Aksoy. Serbest Fırka yeni kapanmıştır. Yurt düzeyinde Halk Partisi’nin Serbest Fırka kar­ şısında neden gerilediği araştırıl­ maktadır A tatürk’ün isteğiyle. Kı­ lıç Ali -Antep milletvekilidir- de bu görevle Antep’e gelir. Çok geçme­ den partinin yerel yöneticilerinin hiç sevilmediklerini, sömürücü, çı­ kara tutumlarıyla halkı bezdirdik­ lerini öğrenir hemen. Il başkanlı­ ğına kimin getirilmesi gerektiğini soruşturduğunda da tek bir adla karşılaşır hep: Ömer Asım Aksoy.

“ Bir gün beni öğle yemeğine ça­ ğırdı Kılıç A li. Kendisiyle hiçbir yakınlığım yok. Gittim, konuyu anlattı. Halk Partisi’nin il başkan­ lığım önerdi. Şaşırdım. O güne ka­ dar siyasetle uğraşmamışım hiç. Düşünmek için süre istedim .”

Görüşlerine başvurduğu arka­ daşları bu görevi kabul etmesi ge­ rektiğine inandırırlar Ömer Asım Aksoy’u. Böylece avukatlık, öğ­ retmenlik, Halk Partisi il başkan­ lığı derken 1932’de kurulan Halk- evi’nin başkanlığım da bir arada yürütür Ömer Asım Aksoy. 1935 seçimlerinde ise haberi olmadan ıpilletvekilliğine aday gösterilir merkezce.

Ömer Asım Aksoy’la söyleşimiz onun il başkanlığı, milletvekilliği günlerine ilişkin anılarıyla sürü­ yor. Dil Devrimi’ni, ilk adıyla Türk Dili Tetkik Cemiyeti’nin ku­ ruluşunu uzaktan, Antep’ter. izle­ diğini anlatıyor sonra.

“ 1936’da Ankara’ya gelince Kurum’la ilişkim arttı. M eclis’te işim olmadığı zaman Kurum’a gi­ derdim. Para pul söz konusu de­ ğildi, gönüllü çalışırdık. Rahmet­

li Mehmet Ali Ağakay Türkçe

Sözlük’ün hazırlıklarını yapıyor­

du. Ona yardım eden arkadaşlar arasında ben de vardım. Nurettin Artam, Nurallah Ataç, Veled Çe­ lebi (tzbudak), Ercüment Ekrem Talû, Cevdet Kudret, Sabahattin Ali... ilk hazırlıkları yapan komis­

yonda birlikte çalıştık. Birkaç yıl sonra Atatürk’ü yitirdik, İsmet İnönü cumhurbaşkanı oldu. Bir öğle sonu, evime bir telefo n ...”

İsmet İnönü’nün kendisini çaya çağırdığı bildiriliyor Ömer Asım Aksoy’a. Yıl 1940’tır. Gider. Yal­ nızca Haşan Âli Vücel Milli Eği­ tim Bakanı olarak oradadır. İnö­ nü büyük bir gösteriyle karşılar Aksoy’u. Elinde, Aksoy’un Antep ağzını konu edinen bir incelemesi vardır. Okumuş, çok beğenmiş, incelemenin yazarım çaya davet et­ miştir. .

Bu buluşma Ömer Asım Ak­ soy’un Türk Dil Kurum u’nda et­ kin görev almasına yol açacak, 1941’de Filoloji Kolu B aşkanlığı­ na seçilecektir. Sonra kırk iki yıl, evet tam kırk iki yıl kol başkanı, genel yazman, yönetim kurulu üyesi olarak çalışacaktır Türk Dil Kurum u’nda. Türk Dil Kurumu denilince Ömer Asım Aksoy adı gelecektir akla.

“ Bu yıl nisanda yaşın oldu Ası­ ma doksan / Beyin gücün tamam amma beden gücün noksan” bey­ tini yineliyorum bugünlerde sürek­ li. Beden gücü tam am olup da be­ yin gücü noksan olanları düşüne­ rek kuşkusuz. Bir de Ömer Asım Aksoy’a daha nice yıllar dileyerek.

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Sonuç olarak stratejik süreçte kontrol ve kaos paradoksunun bütünüyle birbirinden ayrı tutulamayacağı ancak güç okuluna yeni bilimsel yaklaşımlar açısından

of its major impacts on broadcasting. especially on television broadcasting. Since it has come to existance. national broadcasting monopolies are no lon- ger

Toto hamm, dün deliler gibi sevdiği tiyatrodan bir tanecik oğlu, yaşamının anlamı Cem Karaca’dan ve ona hayran,.. Galiba sahnede izlediğim ilk tiyatro oyuncusu Toto

Resmî ziyaretin son günü ak­ şamı, büyükelçiliğimizde Japon tarafma bir resepsiyon verilmek­ tedir. Başlayalı yanm saat ol­ muştur, Bayan Anderiman

16 yaşında iken cezaevine giren İbrahim Balaban, sorgu hâkiminin, ya 16 bin lira ya da 3 yıl hapis yatarak cezasını çekeceğini söylemesi üzerine, “ İş Bankası’nın

İçtimaî Türk delegesi olan Hariciye Murahhası Nusret Beyin açtığı celsede detaylara ait bazı maddelerde kısa müzakereler yapıldıktan sonra anlaşma

Kepler takımının lideri William Borucki bu kadar kısa sürede bu kadar çok gezegen adayının keşfedilmesinin çok şaşırtıcı olduğuna dikkat çekerek ekliyor: “Bu gezegen

“Güneş benzeri yıldızların %30’unun çevresinde yörüngesi yıldıza yakın, süper Dünyalar ya da Neptün benzeri gezegenler olduğu görüşü çok dikkate değer. Bu çok