ilmi Araştırınalar 17, İstanbul 2004 1 I
KLASiK TÜRK EDEBiYATlNDA SOSYAL TENKİT ÖRNEKLERİ
OLARAK "YUF" REDİFLİ ŞİİRLER
Lütfi ALICI"
Poems W ith
Yuf Redif
in Turkish Classical Literature as an Example of Social CriticismIn Turkish Classical Literature which has its own particnlar aesthetic properties, the aim of art takes the most important place. Having these aspects, this literature which was accepted for centuries by the society in which it was realised has been criticised from Tanzimat until present for being alienated from social life. Despite the generally accepted sense of art Divan poets expressed in their work the social matters which take place in the society they live. As an example of this it seems that this literature which has the poems of
yuf
redif having social criticism is not completely far from social matters.Keywords:
Turkish Classical Literature, divan poets, poems with yuf redif, yuf çekmek (to bo o), social criticism.Alemde ki kamil çeke gam zevk ede cahil Yerden göğe dek yuf bana ger dimez isem yuf Rühi
İslam medeniyeti dairesinde meydana gelen, medeniyet alemine büyük bir iftiharla sunabileceğimiz ve yeni edebiyatımız için engin bir hazine mahiyetinde olan KHisik Türk Edebiyatı, Tanzimat'tan bu yana çeşitli cihetlerden tenkit edilegelmiştir1• Dünya edebiyatları arasında en uzun ömürlü edebi anlayışlardan biri olan bu edebiyata günümüz anlayışlarıyla yaklaşılmaktadır.· Tenkit edilirken bu edebiyatın meydana geldiği zaman, vücut bulduğu ve yüzyıllarca kabul gördüğü toplum ile o toplumun kabuller dünyasıyla hakim olan sanat anlayışı çoğunlukla nazara alınmamaktadır. Genellikle geniş bir araştırmaya dayanmayan, aşağı yukarı birbirinin tekran mahiyetinde olan bu tenkitler, bu edebiyatın dili, Fars taklidi bir saray edebiyatı oluşu, kahraman tipi, aşık ve sevgili tipi, aşk anlayışı ve özellikle de sosyal hayattan kopuk kitabi bir edebiyat oluşu noktaları::ıda yoğunlaşmıştır.
Hangi dönemde yaşarsa yaşasın bir sanatkarın içinde yetiştiği toplumun meselelerine bigane kalamayacağı, az veya çok verdiği eserleriyle, beraber
Yard. Doç. Dr., Sütçü İmam Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi. E.posta: lutfialici@mynet.com Ali Nihad Tarlan, Edebiyat Meseleleri, Ötüken Yay., İstanbul 1981, s. 82.
yaşadığı
toplumun o zamanki
yaşantısınaayna tutarak daha sonraki dönemlere
yansıtacağı aşikardır.Divan
şairide
zamanındakabul gören sanat
anlayışıçerçevesinde kendi
sanatınıicra ederken toplumda cereyan eden sosyal olaylara
tamamen
alakasız kalmamış,hem de bir
aşkve
şarap şiiriolarak bilinen gazel
nazım şekliylebir bütün halinde sosyal muhtevah
şiirler yazmıştır.Bu
çalışmamızla, başındansonuna kadar birer sosyal tenkit
örneğiolan "yuf
redifli"
şiirlerinazariara sunmak istedik. Söz konusu
şiirler, şairlerinin yaşadığı yüzyıllara göre sıralanıp, şairleri hakkında kısa bilgiler verildikten sonra cümlelerhalinde günümüz Türkçesine
aktarılmıştır.Yuf kelimesi lügatte
kınama,üzüntü ve nefret bildiren ünlem olarak
verilmektedir. "yuf çekmek", "yuf borusu çalmak", "yuf
ervahına"
2,
"yuf münkire,
la'net Yezid'e"
3şeklinde
deyim olarak da
kullanılmaktadır. Ayrıca hoşnutsuzluk
ve öfke anlatan "yuh" "yuha" ifadelerinin yuf kelimesinin yerine
kullanıldığıda
görülür.
Şairterimizindönemlerindeki olaylara bir tepki, bir
tavırolarak
yazdıkları"yuf
redifli"şiirlerdentespit
edebildiğimizilk
şiirKaramanh Ayni'ye aittir.
XV.
asır şairlerindenAyni,(?
1
1491-94) Karaman
Beyliğininson dönemi ile
OsmanlıDevleti'nin Fatih Sultan Mehmed ve
YıldırımBayezid dönemlerinde
yaşamıştır. Hakkında Osmanlıtarihlerinde,
şuaratezkirelerinde ve
biyografıkeserlerde hiçbir bilgi bulunmayan
şairiçin tek kaynak kendi
divanıdır. Divanındaki şiirlerindenAyni'nin, talihsiz
ŞehzadeCem'in
hocası, sadıkdostu ve nedimi
olduğu anlaşılmaktadır.Bu konumu sebebiyle
adı"Cem
Şairleri" arasında anılmayan şair,Sultan Cem ile Sultan Bayezid'in taht mücadeleleri
sırasındaSultan Cem'in
yanında
yer
almıştır
4.
Sultan Cem'in bütün
sergüzeşti
onun
şiirlerinede tabii olarak
yansımıştır.Ayni,
divanındakiyuf redifli gazelinde o dönemde cereyan eden tarihi
olaylara
işareteder.
Şair,söz konusu
şiirinde, alçaklarıkoruyan ve
onlarınilerlemesini
sağlayan zamanınkendisine ve
padişahına,saltanat mücadelesinde
Sultan Cem
tarafındaolmayan vezir ve askerlere,
hakları olmadıklarıhalde alçak
ve
değersizinsanlara devlet
imkanlarınıbol bol sunanlara, ehil
olmayanları çeşitlimakam ve mevkie getirenlere yuf çeker. Nihayetinde
olaylarınolumsuz seyriyle
başa çıkamayacağınıanlayan
şair,kendi kendine tasavvufa yönetmeyi telkin eder.
Dün-perverdür zaman kendüye YÜ
şahınayuf
Kendü vü
şiihınedür belki
şehenşahınayuf
Alçakları
koruyan ve
onlarınilerlemesini
sağlayanbu
zamanınkendine de,
padişahına
da,
padişahlar padişahınada yuf olsun.
2
TDK,
Türkçe Sözlük, TDK Yay., Ankara 1988, s. 1644., Metin
Yurtbaşı,Örnekleriyle Deyimler
Sozlıiğu,Özdemir Yay.,
İstanbul1996, s. 510.
3
Abdülbiiki
Gölpınarlı,Tasasavvuftan Dilimize Geçen Deyimler ve Atasözleri,
İnkıliipve Aka
Yay.,
İstanbul1977, s. 360.
KLAS
İKTÜRK
EDEBİYA TINDA "YUF"
REDİFLİ ŞİİRLERSaltanat
satrancınaüstad ider her cil.hili
Ferz ü at u baydak u fil ü ruh u
şahınayuf
37
Saltanat
satrancındaher ciihili üstat konumuna getiren bu
zamanınvezirine
de,
atınada, piyonuna da, fiZine de, kalesine de
şahınadayuf olsun.
Asuınan-ı
rif at üzre yol virür her bir hara
Ger tariki
keh-keşanise anun
ralımayuf
Her bir
eşek tabiatlınıngökyüzü gibi yüksek paye/ere
çıkmasıiçin yol veren
bu
zamanınyolu, saman yolu gibi parlak olsa da, o yola yuf olsun.
Ab-ı
devletden
hayatın
her hasisün tazeler
Rismanınaanun delvine vü
çalımayuf
Alçak ve
değersizinsanlara hayat
bağışlayıcıbir su kuyusu gibi devlet
imkanlarını
sunan bu
zamanınipine de,
kovasınada, kuyusunada yuf olsun.
Ger bana
selım-isa'il.det virmeye bu
dı1n-felek Selım-i gaybınaanun mihrine vü
malımayuf
Bu alçak fe/ek
eğerbana saadet hissemi vermezse o zaman bu
feleğintaksimine de,
güneşinede,
ayınada yuf olsun.
Kişinün zatında hoşdurkim ola
ayn-ı şerefY ohsa dünyanun kamu izz ü
şeref-hil.hınayuf
Şeref kişinin zatında
varsa
hoştur.Yoksa
dünyanınbütün izzet ve
şerefiniisteyenlere yuf olsun.
Ayniya ilm-iledün kesbit gözetme devleti
Cil.hilün
cil.hı
nedür cilhile vü
cil.hına
yuf
5Ey Ayni, gayb ilmini tahsil et, talihi gözetme. Ciihillerin mevkii nedir ki ?
C
ahi le de, onun
bulunduğumevkie de yuf olsun.
XVI.
asrın, asırlarötesine ses
bırakanbüyük
şairlerindenbiri de rind ve
mütefekkir
şair BağdadlıRuhi(?
1
1605-6)'dir.
Şairin,Kanuni Sultan
Süleyman'ın ordularıyla Bağdad'agiden bir askerin
oğlu olduğubilinmektedir.
Hayatını,türlü
sebeplerle diyar diyar
dolaşarakgeçiren Ruhi, sosyal problemler
karşısındaduyan,
düşünen
ve
bunlarıtenkit eden bir
şairolarak, Klasik Türk
Edebiyatındahusus! bir
yere sahip
olmuştur.Bir sosyal tenkit ve tefekkür
şairiolan Ruhi,
payİtahttanuzak,
bilhassa gezip
yaşadığıIrak ve
Şambölgelerindeki idari ve sosyal
hayatın;din ve
ahlak
anlayışınınaksayan
taraflarınıdile
getirdiğiTerkib-i Bend'iyle
tanınmıştır.Ruhi'nin Terkib-i Bend'i XVII.
asırdangünümüze kadar büyük takdir ve alaka
görmüş,
bir çok
şair tarafındannazireler
yazılmıştır.Söz konusu
şiirinin altıncıbendinde sahte
dindarlığın şaheserbir tenkidi, bir
bütün halinde
şöyle hikaye edilir.
6Vardum seheri ta'at içün mescide nil.gil.h
Gördüm oturur halka olup bir nice gümril.h
Mermer, age., s. 499-500.
Bir sabah, ibadet için
şöylebir mescide gittim. Bir nice yolunu
şaşırmışınhalka olup
oturduklarınıgördüm.
Girmiş
kimisi vahdete
almışele tesbih
Her birisirrün vird-i
zebanıçil ü pençah
Kimisi kendini
Tanrıya
vermiş,ellerine tesbih
almışlar.Hepsinin dillerinde
durmadan söyledikleri söz :
Kırk,elli.
Dedüm ne sayarsuz ne alursuz ne satarsuz
K'aslfıdilünüzde ne N ebi var ne hôd Allah
Onlara, ne
sayıyor,ne
alıyor,ne
satıyorsunuz,dedim. Dilinizde hiç, ne
Peygamberin ne de Allah
'ın adıvar.
Dedi biri kim
şehrimüzün hfıkim-ivakti
Hayr etmek içün halka gelür mescide her
gfıhBiri dedi ki :
Şehrimizin şu sıradakiefendisi her zaman halka
yardımiçin
mescide gelir.
İlısanı
ya pençah u ya çildür fukaraya
Sabreyle ki demdür gele ol
ınir-i felek-cfıhYoksullara
ihsanıya
kırk,ya elli
paradır.Sabret
şimdio gökler kadar yüce
efendinin gelme
zamanıdır.Geldiklerini mescide bildüm ne içündür
Yüz döndürüp andan dedüm ey kavm olun agah
Mescide niçin geldiklerini
anladım.Oradan yüzümü çevirip, ey millet dedim:
Bilin ki,
Sizden kim
ırag oldıise Hakka
yakındurZira ki dalalet yoludur tuttugunuz riih
Sizden uzak olan Allah 'a
yakındemektir. Çünkü, sizin
tuttuğunuzyol hata
yoludur.
Tahkik bu kim hep
işinüzzerk u riyadur
Takllddesüz ta'atunuz cümle hebadur
Doğrusu
sizin
işinizhep yalan ve ikiyüzlülüktür. Siz
gösteriştesiniz,ibadetiniz hep
boşunadır
7.
Ruhi'nin sosyal
hayatın aksaklıklarıve adaletsizlikler
karşısındaen sert ve
dikkate
değertenkidi,
şiirinon
altıncıbendindedir.
Şair, şiirindeönce gelir
dağılımındaki adaletsizliğe
dikkat çeker. Yüksek mevkideki kimselerin ve beylerin
cömert ve
hayırsever olmayışiarınaüzülür. Zamandan ve zamane
insanlarının vefasızlığından yakınan şair,cahillerin yüksek mevkilerde
olmalarını,kamil
insanlara ise
değerverilmemesini
kınarve
insanlarıbu hallerinden kurtaracak bir er
düşünür
8.
7 Büyük Türk Klfısikleri,
C. 4, Ötüken Yay., Istanbul 1986, s. 119.
KLASiK TÜRK
EDEBİYATINDA "YUF"
REDİFLİ ŞİİRLERDünya talebiyle kimisi halkun emekde
Kimi oturup zevk ile
dünyayıyemekde
39
Halkın
kimisi
dünyayıelde
etmeğe çabalıyor.Kimi de
oturmuşzevk içinde
dünyayı
yemekte/er.
Yok derdine bir çare eder mir ü gedada
Sen
çekdüğin alaını eğersakla
eğerde
Sen
çekfiğin acılarısaklasan da, herkese anlatsan da, ne zenginin, ne
yoksulun senin derdine bir çare
bulacağıyok.
A'yan-ı
cihandan kerem umma
anısanma
Asar-ı
ata ola ne
paşadane beğde
Dünyanın
büyüklerinden bir iyilik
geleceğiniumma.
Artıkne
paşada,ne
beyde bir iyilik
kaldısanma.
Matbahlarına
aç varan adem
değnekyer
Derhanlarıvar göz
kapıdael
değnekdeMutfak/arına
aç gelen adam ancak
değnekyiyor. Gözleri
kapıyıkollayan,
elleri
çleğnekli kapıcılar koymuş/ar.Bir devrde geldük bu fena aleme biz kim
Asar-ı
kerem yok ne
beşerde
ne melekde
Bu geçici dünyaya öyle bir zamanda geldik ki, ne insanda ne melekte
iyilikten eser
kalmamış.Ağyar
vefadan dem urur yar cefiidan
Adernde vefii olmaya vü ola köpekde
Sevgili cefadan,
yabancılar
da vefadan söz ediyorlar. insanda vefa
kalmadı.
Vefa ancak köpekte
kaldı.Eve-i
feleğe basdıkadem ciih ile cahil
Erbab-ıkemalün yeri yok zir-i felekde
Cahiller makam sahibi olup
göğün doruğunaayak bastilar. Bilgili, olgun
insanların
ise bu gökkubbenin
altındahiç yerleri yok.
Ya Rab bize bir er bulunup himmet eder mi
Yoksa günümüz böyle felaket! e geçer mi
Tanrım!
Birisi
çıkıpda bize
yardımedecek mi? Yoksa ömrümüz böyle
felaketler içinde mi geçecek?
9Ruhi,
XVI.asırda yaşadığı taşrabölgelerindeki yönetim ve sosyal hayattaki
aksaklıkları,
sahte din
anlayışınıve gelir
dağılımındaki adaletsizliğisert bir dille
tenkit ettikten sonra,
şiirininon
beşincibendinde adeta bütün bunlara sebep
olanlara yuf çeker. Ruhi'nin
yufları,makam ve mevkileri para
karşılığındasatanlardan ve onu alanlardan
başlar,dünya ikbalinden
feleğin yıldızve
gezegenlerine kadar
yükselirı
0•
Yufharına
dehrin gül ü
gülzarınahem yuf
Agyarına yufyar-ı cefakarınahem yuf
Dünyanın
dikenine de,
gülüne de, gül bahçesine de yuf olsun.
Cefalıgüzeline de, onun
aşık/arınada yuf olsun.
Bir
ayşki mevküf ola keyfiyyet-i hamra
Ayyaşına yufhamrına harnınarınahem yuf
Yalnız şarabın neşesine bağlanan
içki meclisinin içenine de,
şarabınada,
şarapçısına
da yuf olsun.
Çün ehl-i vücudun yeri
salıra-yıaderndir
YufkafUe
vü kafile-salarınahem yuf
Madem ki var
olanınyeri, sonunda yokluk çölüdür. Onun kafilesine de,
kafile
başınada yuf olsun.
Zi-kıymet
olunca nidelim ciih u eelali
Yuf
anısatan düne haridiirma hem yuf
Eğer
bir
değerbiçiliyorsa, makam ve
büyüklüğüne
yapalım?Onu satan
alçağa
da, onun
alıcısınada yuf olsun.
Alemdeki bengller ola
vakıf-ı
esrar
Seyranınayuf
anların esrarınahem yuf
Dünyada gizli
sırları yalnız esrarkeşlerbildikten sonra,
onların sırfarınada,
bu
sırfara bakıp şaşanlarada yuf olsun.
Arif ki ola müdbir ü nadan ola mükbil
İkbalineyuf illemin
idbarınahem yuf
Olgun
kişilerhor görülüyor, cahiller ise el üstünde tutuluyorsa, bu
dünyanın düşkünlüğünede,
mutluluğunada yuf olsun.
Çarh-ı
felegin sa'di vü nahsine sad hayf
Kevkeblerinin sabit ü
seyyarınahem yuf
Bu dönen
feleğin uğrunada,
uğursuzluğunada lanet olsun. Onun
gezegenine de, duran
yıldıziarına
da
yıif
olsun.
ı ı
XVI.
asır şairlerindenUsfili,(?- 1538)
Osmanlıkültür
coğrafyasındaönemli
bir yere sahip olan Vardar Yenicesi'nde
doğmuştur. Aşık Çelebi tarafından "Farisl
ocağı"
olarak nitelendirilen Vardar Yenicesi'nde, Abdullah
İlahi-i
Simavi'nin
oluşturduğutasavvufi atmosferde
hayatıve
mizacı şekillenenUsul!, daha sonra
Mısır'a giderek İbrahim Gülşeni'ye intisap etmiştir. Mürşidinin vefatından sonra
tekrar Vardar Yenicesi'ne dönen
şair,Mevlevl -
Bektaşitesiri
altında gelişmiş,sünni bir tarikat olan
GülşeniliğiRumeli'de yaymaya
çalışmıştır.Bu faaliyetleri
10 N ı had Saını Banarlı, Resını lı Tur k Edebıyatı Tarıhı, C. I, MEB Yay., Istanbul 1971, s 581-582. 11 Bityuk Turk Klasikleri, C. 4, Ötiıken Yay .. Istanbul 1986, s. 120-121.
KLASiK TÜRK
EDEBİYATlNDA "YUF"
REDİFLİ ŞİİRLER41
sırasında, Nesiıni'ye
muhabbetini ön plana
çıkarmasından dolayı Aşık
Çelebi
tarafından ilhadlıkla suçlanmıştır.
·
Melamet
neşesiniön planda tutan
Gülşeniler,özellikle
başlangıçtarind
tavırlarıyladikkatleri
çekmişler,Usüli de bu husüsiyetleri
şiirlerindeen
karakteristik bir biçimde ortaya
koymuştur.Böyle bir
düşüncenintemsilcisi olan
U sül'i,
şiirlerindekimseye
baş eğmeyen,gözü tok, ham sofulukla alay eden,
aşkıön
planda tutan bir
mutasavvıf şairolarak
karşımıza çıkar.Her türlü menfaat ve dünya zevklerine
baş eğmemeUsüli'nin
şahsiyetinintemel
vasfıdır
12• Divanındaki
yuf rediili
şiiri, şairin
bu özelliklerini gösteren güzel
bir
örnektir.Şair,söz konusu
şiirinde,en sonunda yok olacak, her lokmada
misafirine bin zehir veren
feleğe,dünya
hayatınıngeçici zevklerine, dünya
sultanlarına, onların divanlarınave askerlerine yuf çeker. Zamane beylerinin kemal
sahiplerine
yaptığı kuru takdiriere ve ihsanlara, hatta dert ve sıkıntıile
geçirdiğiömrünün sonunda gelen tabibin
derınanınada yuf çeker
Be bu bazar-ı cihanın kuru dükkanına yüf Çenber-i çarhına vü günbed-i gerdanına yüf
Bu cihan
pazarınınkuru dükkiimna yuf olsun.
Feleğinçemberine ve dönen
kubbesine de yuf olsun.
Olısar
seyl-i fenadan çü harabahir-i kar
Günbed-i
çarhınavü kasr ile
eyvanına yı1fSonunda yokluk seliyle harap olacak
feleğindönen kubbesine,
sarayınave
köşküne
de yuf olsun.
Dürülür çün kamu defterleri tômar gibi
Dehr
sultanlarınındefter ü
divanlarına yı1fBütün defterleri bir gün tomar edilip dürülecek olan dünya
sultanlarınındefter ve
divan/arınada yuf olsun.
Olımaz
çünki
şebihı1n-ıecelden mani
Hay ile huyuna
vü
leşkerü
sultanına yCıfEcelin gece
baskınıgibi aniden gelmesine engel
olunamayacağındanbu
dünya
hayatınıngeçici zevklerine, askerine ve
sultanınada yuf olsun.
Çünkü
mihmanınaher lokmada bin zehr verir
Felegin kase-i çinisine vü
hanına yCıfMisafirine her lokmada binlerce zehir veren bu
feleğinçini kasesine ve
sofrasına
da yuf olsun.
Bu cihan beglerinin ehl-i kemale da'im
Kuru tahsinine vü ettigi
ihsanınayüf
Bu cihan beylerinin kemal sahiplerine daima
yaptıklarıkuru takdiriere ve
ihsanlara da yuf olsun.
Derd ü mihnetle helak oldu Usiill çün kim
Şimdiden
sonra tabibin dahi
derınanına
yiif
13Usulf dert ve
sıkıntıylahelak olduktan sonra gelen tabibin
dermanınada yuf
olsun.
XVI.
asır şairlerinden Aşk!
(?
1
1576)
İstanbul'da
Yenihisar'da
(Ruıneli
Hisarı) doğmuştur.
Uzun müddet Üsküdar'da
oturmasından dolayı
kaynaklarda, "
Üsküdari"
lakabıyla anılmıştır. Hayatının
büyük bir
kısmını
Kanuni Sultan
Süleyman döneminde asker olarak seferlerde geçiren
Aşk!,
Yeniçerilikten
ayrıldıktansonra
Bektaşilikten Bayramlliğe geçmiş, ihtiyarlıkdöneminde de tarikat
olarak Mevlevilikte karar
kılmıştır. Hayatınınson dönemlerinde, gözden
düşen şairgözlerini de
kaybetmiştir. Düşmüş olduğubu durum
karşısında, dostlarınınvefasızlığı
ile de
karşılaşan Aşk!,
ömrünün geri kalan
kısmını yalnızlık, ıstırap
ve
yokluk içinde
geçirmiştir. Şair,o derece
yalnızlıkçeker ki,
kapısınabir köpek
uğrasa,
birisi geldi diye sevinmeye
başlar
14• İşte
bu ruh hali içinde, kendisini bu
hallere
düşüren zamana, düşmanlarına, varlık,mal ve mülk yüzünden gösterilen
geçici
saygınlığa, övgüsünü söyleyen şaire değil de rakipiere rağbet eden güzellereyufçeker.
Yerde
kalırsaeyledigim ah u zara yuf
Kinem adüvden almaz isem riizigara yuf
Ettiğim
ahlar ve
inleyişlerimyerde
kalırsayuf olsun
!
Düşmandanöcümü
alamazsam geçen zamana da yuf olsun.
Beyt-irakibi zeyn eden ol nazenlne hayf
Büthiinelerde
nakşolunan zer-nigara yuf
(Ziyareti ile ) rakipierin evini
şenfendireno
nazlıgüzele
yazıklarolsun
Puthanelerde
işlenen altınputlara da yuf olsun.
Dehr i
'tibiirıdilher ü mal ü menal ise
Çün kim
bekasıolmayan ol i'tibara yuf
Dünyanın saygınlığı;
sevgili,
varlıkve mal mülk yüzünden ise;
kalıcıolmayan bu tür
saygınlığada yuf olsun.
Ş'ol
serv-kad ki vermeye
bar-ıve:fa dirig
Meyve bitirmeyen
şecer-i şah-sarayuf
Vefa meyvesi vermeyen selvi boylu sevgiliye
yazıklarolsun.
Meyveliğin,meyve vermeyen
ağacınada yuf olsun.
Saki getir piyale-yi la'lini ortaya
Bad-ı şitagelip demeden !ale-zara yuf
Sakf
!
Kışyelleri gelip de !ale bahçesine yuf demeden, dudak rengindeki içki
kadehini ortaya getir (ve bize sun )
!
13
Isen, a.g. e., s. 153.
KLASiK TÜRK
EDEBİYA TINDA "YUF"
REDİFLİ ŞİİRLERÇoktur
cefiisıyar gibi baglarnan gönül
Yoktur
sebatıçün felek-i bi-kariira yuf
43
Şu kararsız
(durmadan dönen ve bu yüzden de dönek olan)
feleğinbir
sebatıyoktur.
Sakınona gönül
bağlamayınki (onun da) sevgili gibi, eziyetipek bo/dur.
Bülbüllerine
kılmazise meyl
AşkiyaBag-ı
cihanda her sanem-i gül-izara yuf
15Ey
Aşkf!
Şudünya
bağında,bülbüllerine (övgüsünü söyleyen
şairlerine)yüz
vermeyen gül
yanaklıput gibi güzel olan sevgiiilere de yuf olsun.
1699'da Karlofça
Antiaşmasıile gerileme dönemine giren
OsmanlıDevleti,
XVII.asırdaki ısiahathareketlerini, XVIII.
asırboyunca da
fazlasıyladevarn
ettirmişve çöküntüyü durdurmaya
çalışmıştır.Seyh GaJib,(1757-1 799) sisternin
ana
unsurlarıylabirlikte
işlerliğini yitirdiğiharici tedbirlerin kifayetsiz
kaldığıve
çöküntünün daha da fazla
hissedildiği XVIII.asrın
ikinci
yarısında yaşarnıştır
16•
Mevlevi muhitinde tam bir Mevlevi terbiyesiyle
yetişen şair,mensup
olduğutarikatta Galata Mevlevihanesi
şeyhliğinekadar da
yükselmiştir.Türkçenin
işlenmiş güzelliğiile Sebk-i Hindi üslubunu
birleştirerekKlasik Türk
Şiirineyepyeni bir hayal alemi ve ses
güzelliği kazandırmıştır
17•
Hüsnü
Aşk
rnesnevisiyle
ifadenin
sınırlarını
zorlayan
şair, "işte yarışanlar yarışsınlar"
18dereesine Klasik
Türk
Şiirini
en üst seviyesine
yükseltmiş
ve yine kendisi "Hitamuhu'l-rnisk"
19ifadesiyle hem eserine hem de Klasik Türk
Şiirineson
noktayı koymuştur.Doğumunda düşülen
"eser-i
aşk"tarihine uygun
aşkdolu bir hayat süren
ŞeyhGalib bile
zamanındavezirlerin hatta
padişahların caniarınamal olan sosyal
olaylara
karşı alakasız kalmamıştır. Divanındakiyuf redifli gazelinde
şair,dünya
için
yapılan hokkabazlıklara,sonu hiçe
çıkanmakamlara, lüks
yaşantılamve
şöhretlere; kesilmiş kafasınakefen bularnayan vezirin
aldığı gösterişli tuğve
itibarlı nişanlara;sonunda hiçbir
hayrıyla anılmayanmevkii ve makam sahiplerine;
alem
sayfasındasürekli
aynı şekildetekrarlanan gece ve gündüze yuf çekerek
devamlılıkarz eden kötü
gidişten şikayeteder.
Billah yufbu
şu'bede-ihiç-kara yuf
Yufkadr-i cah u tantana-i
iştiharayuf
Vallahi, dünyada oynanan
bomboşoyunlara,
hokkabazlıklarayuf olsun.
Sonu hiçe
çıkano
kıymetlimakamlara, göz
alıcılüks
yaşantzlarave
şöhretlereyuf
olsun.
Paşa
ki bulmaya ser-i
maktı1n'unakefen
Ol
tı1g-ı tumturak-ıalem- i'tibara yuf
15 Pala, age., s. 171-172.
16 Muhsin Kalkışım, Şeyh Galıb Divanı, Akçağ Yay., Ankara 1994, s. 13.
17 Nihad Sami Banarlı,
Resimli Turk
EdebıyatıTarihi,
C. II, MEB Yay., Istanbul 1971, s. 772-773. 18 Alı Özek vd., Kur'an-ıKerim ve
AçıklamalıMeali,
TDV Yay., Ankara 1993, s. 587.19 "Hitamuhu misk," Mutaffıfın suresi 26. ayetin ilk kısmıdır. Şeyh Galib, Hüsn ü Aşk mesnevisinin
Bir
paşaki
kesilmiş kafasınakefen
bulamıyor.Onun
aldığı gösterişli, itibarlı tuğve n
iş anınada yuf olsun .
Bad-ı
ecel ki söndüre kandil-i
canını Başıucunda bi-hüde
şem'-i mezara yuf
Nihayetinde can kandilini ölüm
rüzgarısöndürecek olduktan sonra, mezar
başında boşuna
yanan muma da yuf olsun.
Kerrat ile sahlfe-i alemde
çekmişimBu suret-i mükerrer-i leyl ü nehara yuf
Alem
sayfasında
sürekli
aynı şekilde
tekrarlanan gece gündüze defalarca yuf
çekmiş
im.
Bir hane kim
binasıola ah u
eşkden Yazıko ab u renge o
nakşu
nigfırayuf
Yapısı
ah ve
gözyaşındanolan bir hanenin suretine
yazıklarolsun.
Nakışve
resimlerine de yuf olsun.
Derle ede
zuhı1r furı1n-ı şikencedeHer birola'l-i nab o dür-i
şahvarayuf
İşkence fırınında meşakkat
ve ter/e elde edilen her bir la 'le ve
şah/ara
yaraşırinciye yuf olsun.
Gürn-nam-yad-ı
hayr olan
erbab-ı mansıbaSöyler
sada-yıgümgüm-i tabl u
nakfırayuf
Hiçbir
hayrıyla anılmayanmevki ve makam sahiplerine davul ve kösün güm
güm sesleri yuf çeker.
Sur-ı arı1s
kim ola matem neticesi
Püf
şem'-ibezme
meş'ale-i şu'ledarayuf
Sonu matem olan
düğününmumu sönsün ve
alevlenmiş meşalesinede yuf
olsun.
Galib
penah-ıfakra gir
ebdal-meşrebol
Al
kürre-nayıdestine çal ruzgara yuf
Gdlib!
Yoksulluğabürün, abdallar gibi ol. Neyi eline al, zamaneye yuf çal.
Oldukça söylerim der-i Monllida kam-yab
Dünya
gamında
çekdicegim ah u zara yuf
20Mevlana
'nın eşiğindehuzur buldukça, dünya
kaygısıyla çektiğimtüm
ah/ara,
inleyişlereyuf söylerim.
Esrar Dede,(? - 1796)
ŞeyhGalib gibi
OsmanlıDevleti'nin gerilemeden
çöküşe doğru gidişinin
daha da
hızlandığıXVIII.
asrınikinci
yarısında yaşamıştır. ŞeyhGalib, Galata Mevlevlhanesi
şeyhiiken ve oldukça geç
sayılabilecekbir
yaşta Mevlevlliğeintisap
etmiştir. Mevleviliğe intisabındansonra
şiire başlayanve
KLAS
İKTÜRK
EDEBİYA TINDA "YUF"
REDİFLİ ŞİİRLJ;:R45
vefatma kadarki üç
yıliçinde, gerek edebi eserleri ve gerekse
katettiğimanevi
merhaleler sebebiyle
başta ŞeyhGalib olmak üzere, bütün Mevlevi
şairleri arasındaönemli bir
şöhrete
sahip
olmuştur.
Özellikle
Şeyh
Galib, onu "nadide bir cevher"
olarak
vasıflandırıp sırdaşıolarak kabul
etmiştir.Bu
yakın ilişkive muhabbet onun
şiirlerine
de
yansımıştır
21•
Bu tesir sonucu bir nazire olarak
yazdığım düşündüğümüzyuf redifli
şiirindeEsrar Dede,
altınve
gümüşetapareasma
rağbetedenlere, zahid, vaiz ve kaba
sofunun
aşktanuzak,
gösterişve menfaate
dayalıdin
anlayışlarına,geçici
dünyanıngeçici güzelliklerine gönül verenlere yuf çeker. Ona göre arif, tüm
varlıktangeçen,
her
gördüğünün güzelliğinegönül vermeyen ve bütün bunlara yuf diyebilen
kişidir.Abid-i sim ü zerin mezheb-i ayinine yüf
Haşmetü saltanat u efser-i zerrinine yüf
Altın
ve
gümüşe tapanınmezhebine, merasimine, heybetine, saltanatma ve
altın tacına
yuf olsun.
Din ü
imanını hüsrfınile tebdil
etmişZahidin hasret-i iman olan dinine yüf
Din ve
imanınıhüsran ile
değiştirenzahidin imana hasret kalacak kadar
uzak olan dinine de yuf olsun.
Silfıya
biz o gürilhuz ki ezelden ebede
Demişiz her dü cihan mazi
YÜpesinine yüf
Ey sufi
!
Biz öyle bir
top/uluğuzki, ezelden ebede her iki
cihanın geçmişinede
geleceğinede yuf
çekmişiz.Ey çemen Jale
YÜnesrinine dil aldanmaz
Yürü ey
bag-ıbahar
revnak-ınesrinine yüf
Ey çemen
!
Senin lalene de, yaban gülüne de bu gönül aldanmaz. Yürü ey
bahar bahçesi, senin yaban gülünün
parlaklığınada yuf olsun.
Bülbüla
güşe-ibag ma'reke ile doldu
Hem sana hem gülüne hem gülü tahsinine yüf
Ey bülbül
!
Bağınher
köşesi kargaşaile doldu,
savaş meydanınadöndü.
Hem sana, hem gülüne hem de gülü
beğenip alkış/amanayuf olsun.
Va'iza
vasf-ıcinan u leb-i kevser etme
Sus be-hey ehl-i tama' hüruna yüflnine yüf
Ey vaiz ! Bize cennet ve kevserin güzelliklerini
anlatıpdurma. Behey !
Sadece cennet nimetleri için ibadet eden, sen sus ! Bu amaçla
anlattığınhurilere de
iri ve güzel gözlü güzellere de yuf olsun.
21
Osman Horata,
Esrar Dede Hayatı-
Eserleri Şiir Dünyası
ve
Divanı,
KTB yay., Ankara
ı998, s. 5-26.
Arif oldur
ki
bütün kevn ü mekandan geçip ol
Diye her gördügünün
sılret-i
renginine
yı1f!
2Arif, bütün
varlıktangeçip, her
gördüğünün güzelliğinegönül vermeyen ve
onlara yuf diyebilen
kişidir.XIX
asır şairlerindenAhmed Kuddüsi (1769
1
1849) Konya, Bor,
Niğdeve
Kayseri'nin dahil
olduğubölgede, Mevlana Celaledin-i Rumi'den sonra
yetişenen
büyük
mutasavvıflardan
biri olarak kabul edilir
23 •Aslen
Maraş
h olan
şair,
Bor' da
dünyaya
gelmiştir.Tasavvuf alemine
babasınıntelkiniyle
Nakşibendiolarak
girmiş,
daha sonra da Kadirllikte karar
kılmıştır
4.
Bir peygamber
aşığı
olarak
tanınanKuddüsl'nin dini tasavvufi
şiirlerden müteşekkilbüyük bir
divanı vardır. Şair şiirlerinde, zamanındacereyan eden olaylara ve özellikle kendisiyle alakah
olanlara oldukça fazla yer
vermiştir.Şiirlerinden anlaşıldığı kadarıyla
Kuddüsi de
mutasavvıfların çoğunda görüldüğügibi tasavvufta mevt-i esved denen cahil
insanların kınama,iftira ve
hakaretlerine maruz
kalmıştır.Hatta bu yüzden senelerce evinden
çıkamayıp,inziva ve tecrit
hayatı yaşadığı
kaynaklarda yer
almaktadır
25.
Bütün
bunları
bir
manevi imtihan olarak
değerlendiren şair yıllarca sabretmiş, yakınlarınada
sabrıtavsiye
etmiştir.Bazen de
dayanamayıp,tahammül mülkü
yıkıldığındasebep
olanlara yuf çekmekten geri
durmamıştır.Kuddüsi, sosyal tenkidi daha ziyade fert
bazındaele
alır.Nihayetinde
toplumu etkileyecek olan manevi
hastalıklarıve bunlara müptela
olanlarısöz
konusu eder.
Şair,öncelikle Hak
aşıklarının kıymetinibilmeyenlere,
onlarıkötü
sözlerle
kınayanlarayuf çeker.
Mürninliğin nişanımürninleri sevmektir diyen
Kuddüsi, ehl-i imana
düşmanlıkedenlere, insanlara iftira etmeyi, onlarla alay
etmeyi ve
onları kınarnayıadet haline getirenlere insan diye
rağbeteden insanlara
da yuf çeker.
Münafıklığı, dedikoduculuğu,yalan söylemeyi, sövmeyi,
yerıneyikendisine
işedinerek menfaat temin eden ve böylelikle halk içinde fitne ve fesat
çıkaranfitneci insanlara,
dostlarıparça parça bölüp,
aralarınakin,
buğz,kavga
yerleştiren şeytan tabiatlı kişilere,ekmek, nimet, yeme içme ve sohbet
hakkınıunutup, hayvan gibi her
gördüğüne saldıranlara, insanlarınyüzüne dostluk gösterip
de
arkalarındangizli
düşmanlıkyapanlara yuf çeker ve onlarla ülfet etmemeyi
tavsiye eder.
Nar-ı ışk
ile
yanıpkül olmayan naclana yüf
Ölmeden evvel ölüp dirilmeyen bi-cana yüf
Aşk ateşiyle yanıp
kül olmayan cahile yuf olsun. Ölmeden evvel ölüp
dirilmeyen
cansızayuf olsun.
22 Horata, age., s. 436-437.
23 Fehmi Kuyumcu, Kuddus'i Dfviinı, Gaye Matbaacılık Yay., Ankara 1982, s. 5.
24 Kuyumcu, age.,s. 26-27.
KLASiK TÜRK
EDEBİYATINDA "YUF''
REDİFLİ ŞİİRLERKadrini
uşşak-ı Hakkınbilmeyip ta'n eyleyen
Bed-kelam u bed-lika u bed-nefes hayvana
yı1f47
Hak
aşıklarının kıymetinibilmeyip,
ayıp/ayan,kötü sözlü, kötü yüzlü, kötü
nefes/i hayvan
tabiatlıinsana yuf olsun.
Zu'm eder özü
yahşi tilgiyandırehl-i
ışkYüf o taglnin özüne ettigi tugyana
yı1fKendisini iyi zanneden
aşkehli
isyankardır.O
azgın isyankarınkendisine ve
onun
ettiği azgınlık/arayuf olsun.
Mü'minin budur
nişanıki seve mü'minleri
Ehl-i imana adavet eyleyen
düşmanayüf
Mürninleri sevmek müminin
nişanıdır. İman
ehline
düşmanlık
edenlere yuf
olsun.
Zernın
u
istihza-ıkazfu ifk ü gaybet adeti .
Ana insan deyü ragbet eyleyen insana
yı1fİftira
etmeyi,
kınamayı,
alay etmeyi adet edinene insan diye
rağbet
eden
insana yuf olsun.
Söyleyip
elffiz-ıküfrü güldürür
nasımüdarn
Dinleyip
anın kelamın gülüşenyarana yfif
Küfürlü sözler söyleyip
insanları devamlıgüldürenin sözlerini dinleyip
gülüşen
dost/ara yuf olsun.
Ger gazab eylerse kalmaz anda asla akl u din
Bl-ve!a u akl u hem bl-din ü bl-imana
yı1fKızdığı
zaman
aklıve dini kalmayan,
vefasız, akılsız,dinsiz ve
imansızayuf
olsun.
Karıdır
gamz u nemime kizb ü sebb ü ifk ü zem
Halk içinde
fıtneikaz edici fettana
yı1fMünafiklığı, dedikoducu/uğu,
yalan söylemeyi, sövmeyi, yermeyi kendisine
işedinerek halk içinde fitne ve fes at
çıkaranfitneci insana yuf olsun.
Asdıkiiyı fırka fırkaeyleyip iblis
kişiAra yerde ceng u gavga bugz u kin koyana
yı1fDostları
parça parça bölüp,
aralarına savaş,kin,
buğz,kavga koyan
şeytan tabiatlı kişiyeyuf olsun.
Nan u ni'met
ıyşu sohbet
hakkınınisyiin edip
Şolkuduz hayvan gibi her gördügün kapana yüf
Ekmek, nimet, yeme içme ve sohbet
hakkınıunutup, kuduz hayvan gibi her
Çün ayan oldu bu yüzden dostumuz
düşmfuumızBize dostluk gösterip gizli aduv olana
yı1fBiz bu sebeple dostumuzu ve
düşmanımızı öğrendik.Yüzümüze dostluk
gösterip de
arkamızdangizli
düşmanlıkyapana yuf olsun.
Etmeniz
anınlaülfet ey bizim
ahbabımızPes dedik ol münkire
yı1f
hem ana uyana
yı1f
26Ey dostlar, onunla ülfet etmeyin. Nihayet biz, hem o
inkarcıyahem de ona
uyana yuf dedik.
Şairterin dışında etrafındaki aksaklıkları
kendi
çapındatenkit edenler de
olmuştur.
Bunlardan bir de La-edri Dede'nin rivayet
ettiğiYuf
Baba'dır.Bu
şahıssureta harap ama sireta marnur bir gönül ehlidir. Rivayete göre Yuf Baba,
cenazesine
katıldığı bazı insanların ardından,cenaze omuzlarda kabristana
doğrugötürülürken yuf
çekermiş. İçinde bulunduğu
hal sebebiyle kendisine bir
şey
denilmez,
hoşgörüylt;f karşılanırmış.Kendisi vefat
ettiğindebu hale
vakıfolan
birisi, Yuf
Baba'nın ardından"Sana da yuf olsun Yuf Baba." deyince, Yuf Baba
tabuttan
başını kaldırıp "Asılsana yuf olsun."
dermiş.Divan
şairleri yaşadıklarıdönemin zor
şartlarına rağmen,gözden
düşmeyi,hamisiz
kalmayı,sürgünü, sürgünde ölmeyi, hatta
canları pahasınada olsa içinde
yaşadıkları
toplumda gördükleri adaletsizlik ve
yozlaşmalarıdile
getirmişlerdir.Sebep olarak gördükleri
insanlarıçekinmeden vezir ve
padişahlarakadar tenkit
edebilen bu
şairlerinmensup
olduğu edebiyatıntoplum meselelerinden uzak
olduğu
söylenemez.
Şairlerinhemen hepsinde görülen
feleğekadar yükselen
şikayetler aslında