• Sonuç bulunamadı

Kırşehir'de Türk Eserleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kırşehir'de Türk Eserleri"

Copied!
37
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Kır>9etaiı**cle XOrU Eserleri

Y. Mimar ALİ SAİM ÜLOEN

Bu yazıda, Kırşehirdeki âbidelerimiz ii-«erinde 1940 yılmda yaptığımız tetkiklerin neticeleri arzedilecektir. Bu tetkikte âbideler yalnız mimarî cepheden mütalea edilmiş­ tir { ! ] .

K\rfehir, Türk mimarisinin Selçuk

âlemine açılan küçük, fakat rüyeti geniş bir penceresi, san'at tarihimize ve kültür hayatı­ mıza, hattâ benliğimize hizmetler etmiş se­ vimli bir yurt parçasıdır. Anadolunun en kurak noktasında yeşilliklere bürünmüş olan Kırşehir, bozkırların seraplarını hakikat ya­ pan bir vâha gibi tepelerin arasından ansızın görünür; kuru, kayalık yol güzergâhında yo­ rulmuş gözlere birdenbire sonsuz bir inşirah verir.

Türkiyenin birçok köşelerinde olduğu gibi burada da şehrin hududundan itibaren tarihi bir havanın esmekte olduğu sezilir. Ge­ niş saçaklarile, akşamın kızıl mahmurluğunu «eyreder gibi payandalara yaslanmış şahnişli ve cumbalı evler ve bu evlerin çerçevelediği «okaklar; zâiri uzun tetkiklerin mevzuu ola­ bilecek nefis âbidelere ulaştırır.

Biz bu yazıda Cacabey rnkfiyesi'nde zik-rolunan bahçe, han, hamam, zâviye, medrese ve camiden, Hacı Bcktaş velâyetnamesindeki on sekiz bin hanelik Kırşehirden, Şair Ah­ med, Şeyh Edebalî, Aşıkpaşa gibi tarihe mal •>)muş şahsiyetlerin yaşadıkları Gülşehirden mufasaalan bahsedemiyeceğimizden müteessi­ riz. Çünkü artık ne on sekiz bin hanelik mu­ azzam şehir, ne de o devirlerin âljidelevi ve revnakı kalmamıştır. Yalnız bugüne kalmış

rj] Ku«ehlr tartlıl v« ooftıMyMi hakkında : C « t » t H a k k ı T a r ı m . Jftrjehir TorttI. JM»

(Kıttftlıtr HaUMVt n«»njatm<ian>. C « v a t H a k k ı T a r ı m . Jfif»*'' Cotrafya Lügat\, tHO.

Oharlea Tex l e r'in »X>e»crlp*ion ie l'Aıte Minevrt; OkUd F u a d KOprOltt'nOn Türk Mcb^tiMla i » JfHtMOWH/ter, iftfc pat* aade UrthI,

Akrûgt UkMrm, l^'UBM. Ali K « m »

-I f n l a tmnean T«Hfcl, T a H t M ü m t a s ' i n

Kttûnumu TmrlM ve Haaaa F e h m i T u r

-g a l l n Kır#«ıi«r foeefertiwUn l&-gt;dcı «oheHI

tetkik-lerTta okurunus.

oldukları için zikre vesile olacak birkaç Türk ifaheseri ile bu elemimizi tahfife çalışacağız.

KiTfchir: Orta Anadolunun sapa kalmış

köşesinde bir vilâyet mericezimizdir. Yayla iklimi tamamen hâkim olan bu şehrin etrafı oldukça kuraktır. Kendisi bir vâdi içinde Kı-hçözü, ökse, ve Hırla çayları kenarında tesis olunmuştur. Bu sebeple ağaçlıklar ve yeşillik­ lerle süslü olan bu şehir Kırşehir adından zi­ yade Gülşehir namına liyakat kazanmıştır. Bu mıntaka halkının ziraatle uğraştığı vc tıpkı Ortaasya Türkleri gibi tabiatın daimi zorluklarile pençeleştiği görülür. Şehrin ci­ varında meyvacılık revaçtadır. E n mühim cl »an'atı halıcılıktır. Şehir denizden takriben 1000 metre kadar yükseklikte olup etrafı mü­ him dağ silsilelerinin parçalarından olan te­ pelerle çevrilmiştir. Yayla iklimine tâbi olan bu mıntakanm yazlan çok sıcak, kışlan ztya-desile soğuktur.

Kırşehir, şimali garbmda bulunan An-kara^ya 191 kilometrelik bir şose ile bağlıdır. Civar dağlarda çok kıymetli madenler, bil­ hassa çok güzel inşa malzemesi, alçı, mermer, aşıboyası ve Hacıbdctaş taşı namı verilen Al­ batr kalker ve her nevi indifa! taşlar zuhur etmdıtedir. Bu çok iyi malzemenin bulunuşu şehirdeki âbidelerin inşaatında büyük rol oy­ namıştır.

T a r i h i

bakı«

Kırşehirin mazisi, bütün Anadoluya sa­ hip olan devletlerin, bu diyarlarda uzun müd­ det yaşayan milletlerin Urihleriyle alâkalı­ dır. Kırşehir ve civan halkı arasında devam edegelen bir an'ane vardır. Bu an'ane Anado-Utyu hariçten istilâ etmeğe çalışmış olan bir, bir müstevlinin bu mıntakalara sahip olama­ yışından doğmuştur. Halk «düşman buraya giremez» der. Hakikaten Kırşehrtn istilâ yol­ lan üzerinde olmaması, sapa ve çetin bir ta-î>iat içinde bulunmuı bu rivayete hak kazan­ dırır.

(2)

A,SAtM OLCEN

Ktrjehiir civtnndfl arkeolojik taharriyat bugüne kadar yapılmam^tır. Yalnıs bu civar­ da bulunan batı enıareler ve seramik parça­ lan Miliddan 4000 yıl kadar önce burada Anadolulu ve Asyalı bir medeniyetin bulun­ duğunu gösteriyor. Her Urafta görülen Hö­ yükler, paralar vesair kültür ejyası unmade araştırmalar yapıldığı saman b« devirler ay-dınianabileceklir.

Kalkolitik, Protoeti ve Eti deviılerinden »onra Firkiyalıiann, Kapadokyalılarm Ro-malılarm, Bisanslıların idareleri altmda ya­ şayan bu topraklar XI inci Mİlicfi asırdan itibaren Türklerin malı ve yurdu oldu. İfte bu devirden sonra Kn^hirin namınr yüksel­ ten büyüklerin subur ettiğini görüyoruz. XIII ve XIV. Milİdî asırlarda bu jehir Tüıfc İrfa­ nına büyük şahsiyetler yetişmiştir. Selûukî-lerin, llhanîSelûukî-lerin, Kadı Burhaneddinin ve Os­ man oğullarmm sıra ile hâkin oldukları bu civar, KaramanoğuUannm, Timur orduları-nm da istiiisına tığramışttr.

Kırşehir ve dvannda pek $ok Höyük vardır. Bunların en ehemmiyetlisi şehrin isin­ deki Kale namı verilen tepeciktir. Bu Höyü­ ğün üstünde elyevm Orta Mekiq> ile Selçuk hükümdap Sultan Alâeddinin camii yerine yapılan ve bugün müse olarak kullanılan bi­ na ve ufak barakalar vardır. Bu inşaat ya­ pıldığı esnada toprakun kûnkler, çanak ve çömlek parçaları, kemikler zuhur etmiştir. Bu tepenin eski şehrin bakiyelerinden teşekkül ettiği anlaşılıyor. Bugün Kaleden eser yoks.-ı da Besfflürezm nam eserde Kadı Burhaneddi­ nin buradaki Kaleyi tamir ettirdiği kaydı var­ dır. Bu kalenin halkm rivayetlerine göre

a-Inn pek geniş ise de bu eb'at diğer büySik

şehir sahalarile mukayese edildiğinde müba-i.îğal| telikki edilebiiir. Şehrin 7 kilonu^rc uzağmdaki Gölhiaar ve Karakurt kaplıcaları yolu üzerinde Sevdiğin Höyükleri de bu cini» (srihî kasaba artıklardır.

Ku^hrin içinde Romalılar ve Bizanslı­ lardan kalma eserlere rastlannuyor. Civarda­ ki Üç ayak, Kilise Fakılı, Kilis© yeri harabe­ leri Bizanslılardan kalma eserlerdendir.

Kasabada ve civarda mevcut Türk enet-lerinden başlıealart şunlardır:

Camiler:

1 — Cacabey Camii itam medresedir). H. 671 - M. 1272.

2 - Alû&ddin Camii, Milâdi XIII İnci

asır ortasında.

3 — LSU CMUİ, Milâdî X I I I üncü asır.

4 _ Ahi Evrtn Camii, Milâdî X I V ün­

cü asırda,

5 — Kapıcı Camii, X I V • X V asırlardan sonra. M«dr08el«r: 6 — Gaü Medresesi, H. 644 - M. 1246.

Tflrbeler ve Tekkeler:

7 — /tt«ııî künbeti, H. 686 • M. 1287. 8 - MeUk Gazi künbeti. Milâdi X I U . asır ortasmda.

9 — Afik Pttja türbesi, H. 733 — M. 1322.

10 — Aht Evran Türbesi ve tekkesi. Mi­ lâdi XIV. asırda.

11 -- SüleymoM Türkmanî türbesi ve ukked, H. 622 - M. 1227.

12 — MuhUrem Hatun Türbesi, Milâdi XIII asırda.

Çeşmeler:

13 — IMe camii yanındaki çefme, II. 892 - M. 1486.

Şehirbwridndekl TUrk eserleri:

14 — Karakurt Baba Türbesi, X I I I asır. 15 — Karakurt Baba Kaphcası, X I I I a. sır.

16 — Kesik köprü, X I I I «arın başı.

17 — Kesik köprü kervansarayı, H. 602 - M. 1206.

1 — Cababey Camii:

Bugün şehrin en mühim mâbedi olarak kullanılan bu eser hakikatte bir medresedir. Şehrin meHcesinde, çok tetkike şayan üslûbilc nazara çarpar. Selçuk hükümdarlarından Gı-yasüddin Keyhüsrev b. Kılıç Arslan zama­ nında Kırşehirde valilik yapmış olan Nured-din Cibril b. Cacabey tarafından inşa etti­ rilmiştir.

Caoabey camiinin üzerindeki kitabeden anlaşıldığı veçhile bina medrese olarak inş.t olunmuştur. Kitabe tak kapının kemeri üstün-(ie büyük Selçuk sülüsü ile kabartma olarak yrtzilmqtir.

Bu kitabenin altında kapının istalâktitli hücresinin içinde ve daha altta kapının sağ, orta ve sol cihetlerinde Iraz şeklinde siilü<« iİ4< kabartma yatılmış kitabeler vardır.

Bu yazıların altında fotoğrafta görüldü­ ğü üzere dört satırlık fakat daha ufak sülü-ile hakkedilmiş Farsça bir kititbe vardır.

(3)

KIRŞcHİR'DK T

Bu kitabelerden Arapça olanların bin» ntn injaaında yauldığı ve farsçasının llhanî ler lamanında sonradan ilâve edildiği ve bir yarhl metni olduğa .-".ulaşılıyor, b u kıttJ.c ı>in İlhanı hükümdarı Cbu bait Bahadır itan lamanmda yazıldığı tahmin olunmakta­ dır [ 2 ] .

Caatbey Medresesi, H . 671 — M . 1272

tarihinde in^a olunmuştur. Bu bina program itibarile diğer Selçuk medreselerinden pek farklı değilse de birçok hususiyetleri vardır.

Banisinin türbesi de binanın içindedir. Diğer Selçuk! âbidelerindeki kadar mükellef cephesinde - bir kısmı bugün toprağa gömül­ müş • takkapısı vardır. Binanın ön cephe kö­ şelerinde dairen, kaytan tezyinatlı ve üstteıi mahnıtî külâhlı istinat duvarları vardır.

Türbe, binanın şimal köşesine tesadüf

etmdıte olup künbet şeklinde yapılmıştır. Ha­ rice, mü«eyyen çerçeveli bir penceresi vardır. Binanın esas cephesi kesme ve diğer kısımları moloc taştan inşa olunmuştur.

Şimdi binayı tarif edelim:

Şimal cephesindeki takkapıdan girilince (bugfin basamaklarla i n i l i r ) murabba' plân­ lar ve üstü sivri tonozlu b i r mahal vardır. Buradan karşımıza gelen büyük kemerin al­ ımdan medresenin ortası açık kubbeli kısmı­ na ve sağımızdaki ufak kapıdan da kubbelere-çdcılan merdivenin bulunduğu hücreye geçi­ lir. Kubbeli salonun, binanın esas taşlığı ol­ duğu ve buraya oda kapılarının açıldığı gö­ rülüyor. Bu bina plânda görüldüğü üzere iki eyvanlıdır.

Eyvanın biri mihraplıdır k i bunun mes­ cit olarak kullanıldığı bellidir. Diğer eyvan­ da ise, döşemesi yüksekte olduğu için merdi­ venle çıkılan türbe vardır. Ortası açık bir kubbe ile kapanmış [ 3 ] olan meydanın riva­ yete göre ortasında bir rasat kuyusu mcvcııl imiş ve bu kuyu sonradan doldurulmuş; med­ rese, camie tahvil edildikten sonra zemine ah­ şap döşeme kaplandığı için bu rivayetin nc

[2] H k » « n P e h m l T u r g « 1. Kırtehirde

Ur ilHinl Wtabe*i fm»ltrte;. K«r#ehlr çazeteü. S«yı.

m. U r l h l/t/i»3f, Cevfct H » k k ı T a r ı m .

Ktrtekir tarihi. 8. 62.

IS] BOtOn Selçuk ve Otmmnlı Türk vUtûplannm. BuTM 4evTliMlekl cami, medreıe vet ürbelertn kub­ belerinde aydınlık menfezleri vardır. B u «eklin Ortaaaya'da Kırgız CMlınndan alınan ilham İle bl> an-ane halinde devam etUtt anlatılmı*tır. OrtaasyaU diter mimarilerde de bu aydınlık menfezi vardır. Bu açıklık hem dumpnm «ıkmauna hem de ı«ıeın girmealne hizmet ettitinden baca Ubllr pencereye de alem olmuftur. Bu cine aydınlık bacalarının al­ tında ekaeHyetle havuz veya «adırvanlar ln«a edtı-mlfttr

IK ESERLERİ 2 5 5

derece hakikate uygun olduğu tahkik edileme­ di. Bir kayıt mevcut olmamasına rağmen halk arasında bu âbidenin bir heyet medresesi oldu­

ğu iddia edilmektedir [ 4 ] . Kubbeli meydana açılan odalar sekiz tanedir. Bunların üçü fazla uzun ve besi murabbaa yakın mustatil plânlı­ dır. Üstleri yine sivri tonozludur. Bu binanın kemerleri i k i merkezli Türk kemerleridir. Ka­ pıların üstlerine profilli bir merkezli mümas kemerler resmolunmuştur. Medresenin üst ka­

tında açık kubbeli meydana bakan mahfile müşabih bir hücre ile yanında ocaklı ikinci bir oda mevcuttur. Buraya cümle kapısı ya­ nındaki merdivenlerle çıkılmaktadır. Kubbe­ ler âdi taştan yapılmış olup üstleri sıvanmış­ tır. Tonozlar ise dahilen kesme taşla işlen­ miştir. Bugün binanın üstündeki sıva taba­ kası bozulduğundan ve az meyilli yerlere ya­ pılmış olan toprak dam tamir edilmediğinden kubbeleri otlar kaplamış ve âbide harap ol­ mağa başlamıştır [ * ] . Bu mühim eserin ta­ mamen imarı temenni olunur.

Odaların hariçten ziya almasına mahsus pencereler, şakulî ve yanlan şivlidir. Ziya şakuli bir yarıktan girmekle beraber kaUn duvarlar bir hail teşkil etmemekte ve ışık hücrenin içine daha bol şekilde intişar ede­ bilmektedir.

Nureddin CiLn' u. . türbesVne

medresenin içinden yedi basamakla çıkılmak­ tadır. Türbenin içinde traz şeklindeki kitabe çini üzerine Selçuk! neshi ile yazılmıştır.

Bu kitabenin devamı türbe penceres^ı.in dışarısında pencere hücresinin içinde istalâk-litlerin altında mermer lentoya hâkkolun-muştur.

Türbenin içindeki çini tezyinat siyah, m"-vi ve beyaz renklerle yapılmıştır. Bu binad» çini ve sırlı tuğhı, türbeden gayrı yalnız mi­ narede kullanılmıştır. Medresenin diğer kı­ sımlarında çini izlerine rastlamıyoruz.

Minare medresenin mihrap cephesine he­ men muttasıl gibi ise de kürsüsü hina duva­ rından 22 santim açıklıkta ve ayrı olarak in­ şa edilmiştir. Kürsü kaidesinin bir dıl'ı •S.22 m. irtifa silmenin üstüne kadar 3.40 m. dir. Minare kürsüsü murabba bir plânda o-lup şivli müselleslerle sekiz köşeli bir m«-dallaa geçmekte ve üstünde 3.10 m. kutrunda kırmızı ve kahverengi sırlı tuğlalarla

örül-[4] Ankara $alname*<, İS2S.

£*J 1941 yılı yazında damın vaziyeti ı»l«h cdll-mlfWr.

(4)

266 A. SAtM mEN müş bir gövde yükselmdctedir. Minare şerefe­

si, tu|iaUrm harice doğru çıkarıIaraJc koMOİ Sabştınlmasiie vücude getirilmiştir. Şerefenin köşesinden kürsü subasmanına k&dar irtifa 21.00 mettedir.

Medresenin orta kubbesinin dış yüzü İ>i-nanm eski zemininden 13.75 m. irtifadadır. Türbe künbedinin re'sinden eski sokak sevi­ yesine kadar mesafesi 16.75 m. dir. Künbet külahı 6.50 m. yûksckligindedir. Takkapmın eski irtifa! 11.70 m. idi. Bugün vasati 10.75 m. iik kısmı toprak sathmdan yukarıda kalmış­ tır. Kn^hirdeki (eşmenin binasmda kulla­ nılmış bir taşm üzerinde okunan yazılardan Cibril b. Cacan'ın anası tarafından kasabada bir imaret de yapıldığı anlaşılmaktadır.

N u r e d d i n C i b r i l b. Caca'nm istanbul İsiâm • Türk Eserleri müzesi'indc mahfuz bulunan tomar şeklindeki 1277 tarihli vakfiyesinde Konya ve Kırşehirdeki vakıfları hakkmda pek mühim malûmat vardır. Bu vakfiyenin içinddıi izahattan Konya ve Kır-şehrinin XIII üncü asırdaki çehresini mülalea etmek kabildir. Nureddin Caca'nm bir de Es-kişehirde camii vardır.

2 — Alâöddln Camii:

Kale namı verilen şehrin merkezindeki höyüğün üstünde bir cami vardır. Cami bu­ günkü haliyle tamamen yeni bir şdcii ve in­ şaattadır. M e n g ü ç o ğ l u M u z a f f « -r ü d d i n Mehmed Şah'm yaptı-rdığı medresenin son hatırası olan mermer takka-pısı sökülerek Almddin CamiCtm yeniden inşası esnasında kunantlmış; fakat bir tarih hocası tarafından hu kapının kitabesi tahrip edilmiştir.

Bu camii, ikinci sultan A1 â ü d d i iı in-^ ettirmiştir. Bu zat Melik Şoh lürhesin-^ı\İ!t

meâfm M u z a f f e r . ü d d i n M e h m e d

Ş a h i n damadıdır. Bugünkü binanın mima­ rî kıymeti yoktur. Üstü çatılı ve minareli bir binadır.

H — LAle Camii :

Melik Şah ^ün6e<2rnin biraz şimali gar­

bisinde bulunan bu binanın ne için inşa olun­ duğu malûm değildir. Halen ca;ni olarak kul­ lanılmakladır. Bu binanın ayaklar üîerine in­ şa olunmuş üç kubbeden ibaret olmadığı, garp cephesindeki yalnız izleri kalmış kemer baş­ langıçlarına bakılırsa bu cihette daha iki kub­ benin bulunduğu anlaşılıyor. Bugünkü vazi­ yete göre kati bir hüküm vermek imkânı yok­

tur. Kesme taj kemerler müstesna, diğer j ^ , , sımiar tamamen moloz laşuıdandır. lnşa„( basittir. Kemerlerin içi âdî bir işçilikle örü. lerek binanın etrafı kapatılmış ve kapı ile mihrap ilâve olunarak camie tahvil olum»us. tur. Mihrap mermerden olup .şekli güzeldir Halkın rivayetine göre burası darphane ola-rak da kullanılmıştır. Binanın inşa tarihin^ delâlet edecek bir kitabe yoksa da X I I I ün.;ii asırdan kaldığı tahmin olunabilir.

4 — A h î Bvı-en C a m i i :

Ahî Evren türbesinin cenubuna doğru uzanan müstatilî ufak bir mescittir. Tezyinat ve mimarî şekillerden âzâde basit ve üstü ça­ tılı, duvarları kâgir bir binadır. Mihrabın Üs­ tündeki kiube kısmen silinmiştir. Yakın ta rihte inşa olunmuş bir taş minaresi vardır.

5 — Kapıcı C a m i i :

Çarşının köşesinde, ahşap çatılı, kâgir duvarlı camidir. Minaresi vardır. Osmanlı Türkleri zamanında inşa olunmuştur. Kapısı üstünde kitabe de vardır.

Bu kitabenin bir Selçuk camiinden geıi-rilip buraya konduğunu Kırşehir tarihi mü­ ellifinin pederi kendisine söylemiş [ 5 ] . Mu­ harrir bu yazıların Nureddin Cibril b. Caca

mescidCnin kitabesi olması melhuz bulundu­

ğunu kaydediyor.

e — Melik Gazi m e d r e s e l i : H. 644 ~ 1246 Milâdî talihinde Kirşe-hirde menkûp bulunduğu eıralarda

Muzajfr-rüddin. Mthmed Şah tarafından inşa ettirilen

bu medrese, ilmi heyete tahsis edilmiş imiş. Kapısı Kaledeki Alââddin Camitnde kulla­ nılmıştır. Halen ba^a bir izi kakmamış, yeri tamamen kaybolmuştur.

TÜRBEİ/KU

Künbet:

Kırşehirin cenubundan şehre girilirken sağ taraft? tepeler üzerinde büyük bir mezar­ lık vardır. Bu mezarlık civarına Künbedal/ı namı verilmektedir. Burada bir künbet var­ dır. Yalnız bu binanın adını kimse bilmemek­ te ise de türbenin kitabesi meçhulü halletmek­ tedir. Kitabeye göre Abdullah kızı Fatma iıa-tun için yapılmış bir mezar anıtı olan hu bi­ na Hoca Aka tarafmdan 686 H . 1288 M . ta­ rihinde inşa ettirilmiştir. Hoca Akanın

îlh.t-( î ) C « v « t K a k k ı T a r ı m , Kırşehir

(5)

KIRŞEHİR'DE TÜRK ESERLERİ 2 5 7

nî büyüklerinden olduğunu Kırşehir tarihi yaııyor [ 6 j .

Künbed"ın cepheleri sadedir. Yalnız ka

pisinin etrcfı süslüdür. Murabba bir kaidenin üzerine sekiz köşeli bir üst kat inşa olunmuş­ tur. Hiııanm nuımyalığı kapalı olduğundan tetkik edilmemiştir. İki taraflı l>eş, altı ayuk merdivenle çıkılan sahanlıktan binanın içine girilmektedir. Yalnız burasının zemini çok aşağıda olduğundan evvelce bir döşemenin bulunduğuna şüphe yoktur. Bu döşeme taştan olsaydı e.«»as duvarlara bağlı olması ve bugün izleri bulunma.sı icap ederdi. Kayseri Künbel-İcri arasında ahşap döşemeli olanlarına rast­ landığına göre bu binanın da aynı şekilde in­ şa edilmesi ihtimal dahilindedir.

Bu künbedin de dahili sekiz köşelidir ve üstündeki külâh da sekiz dılıh, 45 dereceden biraz büyük zaviyeli bir ehram olup irtifaı fazla değildir. İç kubbe ile ehramı külâh ara­ sında yine boşluk olmak ihtimali mevcuttur. Külahın kaidesinde binanın etrafını kuşatan l)ir silme vardır. Bu silmenin altı basit isla-İdklitlerle tezyin edilmiştir.

Binanın haricî dılıları 8.90 m., 9.10 m. metre arasmda mütehavvildir. Duvarların ka­ lınlığı 1.20 m. dir. Binanın dahilindeki toprak zeminden kubbenin altına kadar 7.70 m. dir. Yine ayni zeminden külahın re'sine kadar bi­ nanın umumî irtifaı 10.30 m. olarak ölçül­ müştür.

Bu âbidenin bünyesi sağlam olmakla be­ raber etek kısmı, köşelerdeki şivler ve kün-betin külahı oldukça haraptır. Cümle kapısı­ nın kemer taşlan da bozulmağa yüz tutmuş­ tur. Bu eserin az bir masrafla onarılması ka­ bildir. Bu civarda daha başka menhud taşlar bulunmasından burada eskiden başka binaln-nn da mevcut olduğuna şüphe yoktur.

8 — M e l i k G a z i K ü n b e d i :

Türk mimarisinde tetkike değer eserler­ den biri de Melik Gazi Künbedi dir. Kırşehi-rin merkezinde Cacabey Camiinin takriben 50 metre şarkında Lâle Camii adı verilen bi­ nanın arkasındadır. Çok sivri mahrutî külâ-hiyle dikkati celbeden künbet, Anadolu Sel çuk mimarisinin mezar âbideleri içinde en ka­ rakteristik olanlarından biridir. Son yıllarda lamir .,crmüş olduğu için şindilik kurtaı/l Wış eserlerden sayılabilirse de onarım

dik-t « ) C e v a dik-t H a k k ı T a r ı m , Kdik-trjehir TortM, 8. 75.

katle yapılmaımj ve binanın f.sıl şekline de zarar verilmiştir. Künbedin eleklerinden dö­ külmüş olan kesme taşların yeri çimento ile nvanmış ve eski hali tağyir edilmiştir. Çı-inentonun gri rengi de çok tatlı san renkli kalker taşlarının güzel tesirini bozmaktadır. Hu tamir esasında künlıetin mahrutî külâlıı da tamamlanmadan yarım bırakılmıştır. \'>v. kusurlar nazarı itibara alınmadan binanın e> ki vaziyeti göz önüne getirilirse çok asil vo

rasyonel san'al e.seri olan bu bina, ycııi»lcıı canlandınlaraklır | 7 (. Şimdi âbideyi tanıta­

lım:

Melik Gazi Künbedi murabba' bir kaide

üzerine inşa olunmuştur. Plânı sekiz dılılı bir mudalla'dır. Sekiz köşeli binayı nıalırulî bir külâh örtmektedir. Murabba'dan sekiz dil';, geçen plânın dört köşesinde şivii müsellesler zuhur etmiştir. Mahrutî külahın dairevî kai­ desi ise H müselles ile nihayetlenen bir saçak üzerine oturmaktadır. Kazla yüksek bir mni>-rnt ile 8 dılılı bir menşurun birbirlerini La-tclıuelerinden 8 müselles ile nihayetlenen biı saçak vücude gelmiştir. Bu saçak mahrulî çadırların etrafındaki eteğe müşabilıdir. Tür­ be iki katlan müteşekkildir. Alt katı, yani bodru nu tamamen toprağa gömülmüş ise de yapılan kazı ile mumyalığın kapısı bulun­ muştur. Bu kapı içerden 1.10 m. haViçleu 0.93 m. yüksekliğinde, 0.(ı8 m. açıklığ'ida-dır. Buradan bir dılı 4.15 m. olan muıal.'ba bir hücreye girilir. JJu hücrelerin irtifaı 2.90 m. dir, ve üstü mütekatı' tonozlarla ör­ tülmüştür. Bu mahzen yanlan pahlı bir pen­ cereden ışık almaktadır. Hücrenin tavan üst k t t m taş ve üstü toprak döşemesini tuşınıak-tıdır. Bu sebeble fazla irtifa çıkmaması için jnütekatı' tonoz kullanılmıştır. Hücre gayet r ide ve loştur. IZemine âdî taşlar yığılarak bir sanduka yapılmıştır. Bu sanduka şekli yerini işaret maksadile halk tarafından vücude ge­ tirilmiştir, ö n c e bir lâhit veya bir (ışın mev­ cut olup olmadığı bilinmiyor.

Binanın cephesinde bir taraflı merdi­ ven inşa olunmuştur.. Bu merdivenle ufak bir sahanlığa çıkılır. Sahanlıktan üstü istalâktilli ve lentosu düz bir kapıdan içeriye girilir. Ka­ pı lentosu üzerinde üç satırlık arabca bir ki­ tabe vardır. Bu kitabe kabartma olarak Sel­ çuk neshile yazılmıştır.

[7] Yazıya ll&ve etUJlmlz cephe ve mskta' res-tlttiiyon resmi olarak yapHmiftir, ve binanın eski hatlarını İfade etmektedir.

(6)

258 A. ^AlM VI.CEN Kitabeden bu binanın Hanefî ve Şa­

fiî mezhepleri müntesiplerine hasredildiğini <»Kreniyonız. Kırşehir larihi müellifi binanın yalnız dinî işlere değil riyaziye, hey'et giiıi ilimlere de tahsis olunduğumı eserinde kayde­ diyor. Künbedi yaptıran M u z a f f e r i i d -d i n Ş a lı'ın haremin-den bir ka-dın-dır. Alt katta kimin kabri bulunduğu malûm değilse de M e n g i i ç o ğ l u M u z a f f e r ü d d i n M e h m e d ' i n mezarı olduğu tahmin ohm-maktadır | » | .

Künl)ed'in üst katı pencereden aydınlık almaktadır. Bu hücrenin plânı sekiz köşelidir ve üstü kubbe ile örtülmüştür. Üst katın kuiı-l>eye kadar irlifaı 5.85 m. dir.

Binanın dahili, harici gibi kesme taşlan inşa olunmuştur. Dahilî duvarlar mulürlü ke­ merlerle taksim edilmiştir. Bu vaziyetle kub­ be ile duvarlar arasında 8 ufak alika vücudc gelmiştir. İç kubbenin üstüne sivri bir külâlı inşa olunmuştur. Bu sebeple iç kubbe hariç­ ten basık görülmediği gibi sivri külâhtan ge­ len kuvvetlerle muvazeneyi temin etmekte, ya­ ni bir -nevi gergi vazifesini görmektedir. Kü­ lah ile kubbe arasında malırutî bir boşluk kalmıştır [ 9 ] . Bodrum katı zeminden mahrulî külahın tepesine kadar binanın umumî yük-.«ekliği 15 metre olarak ölçülmüştür. Kapının etrafındaki tezyinat ve kemerler Selçukî üs-liıbunun güzel bir enmuzecidir.

Bu künbedin yanında M u z a f f e r üd­ d i n M e h m e d ' i n yaptırdığı bir medrese varmış. 40 • 50 sene evveline kadar kapısı a-yakta'duran medreseden bugün eser yoktur. Medresenin takkapısmın taşlan kaledeki Aiâ-eddin camiinde gelişi güzel kullanılmıştır. Bu mermer kapı bakiyesinden binanın güzel-liği\;ıi anlamak kabildir. Ne çare ki bu eserin son hatırası olan kitabesi de tahrip olunmuş­ tur [lOJ.

t « ] C e v a t H a k k ı T a r ı m . Jftrjehlr Ta­ rihi, a. sı.

19] Kırjehlr Cacabe» Uedresett, camiine muttasıl

türbenin kubbesi ile kül»ln arasında aym »eklld • bofluk mevcuttur. Bir çok künbedlerde de Utblk edtlmlftlr, Osmanlı Türkleri tarafından kubbelerin harici görünüşleri bakımından binaların basıklıkla' rmı kapatmak IcIn ufak kubbeler çift olarak yapıl­ mıştır. Kanuni Süleyman. Selim 11. Murat III. Meh­ met İti ve sair türbelerde de nUpeten büyük kubbe­ ler çift ln«a edilmiştir. O r U Asya TUrk mimarisinde daha mlUdtn I X uncu asrından İtibaren bu cins kubbeler çiftti.

[fO] A l i K e m a l i , Erzincan Tarihi, s. SO.-M u z a f e r e d d l n B e h r a m ş a hŞın medreseyi $44 H. 1246 M. de yaptırdığını yazıyor

Gerek künbet, gerek medrese 13 ij,^^^,. asır eserlerindendir.

Açık Pa.şa Türbesi [11 j ;

Aşık Paşanın türbesi Kırşeliirin lıaricii,. de, şimali şarkiye doğru yükselen Kızıl ı^y^ leri üstünde bugün pek azmin taşı kalmış bii. yük bir mezarlığın ortasındadır. Aşık Paşa türbesinin bulunduğu mahallin fevkalâdeliği, ni Kırşehir Tarihfnin kıymetli müellifi - £ 1 , . ginieri kucaklıyan bu şahane yeri seçiş içlj âşıkın uzakları sezişinin bir sembolü • diy^ tavsif ve tarif etmiştir. Binanın pek orijinal şekli ve çr>k cür'etli bir san'at duyuşu bu ese­ re Türk mimarisinde mutena bir yer verecek­ tir. Ne çaiük.i bu âbidemiz de diğer pek çok san'at eserlerimiz giiıi bugüne kadar tanınma­ mıştır. Bu türbe eb'ad itibariyle muazzam bir eser olıuamakla beraber, mimarının nisbetler arasiiulaki jnünasebetleri fevkalâde cesaretle tanzim edişi ve birbirlerine zıt ufkî hatlarla şakulî hatları ve sekiz köşeli kubbeyi büyük bir kudretle b i r l ^ t i r i j i çok dikkate şayandır,

Selçukî mimarisinin Anadolu beylikleri mimarisiyle ka.ıştığı karanlık bir devirde in­ şa edilmiş olan bu eser Ertena oğullarının mimarlığına güzel bir numune teşkil edebi­ lir [ I 2 j . Çünkü tarihleri tetkik edersek A ş ı k P a ş a ' n ı n vefatı ve türbenin inşası sırasında llhanî valilerden iken Eıtena devletini tesis eden A l â U d d i n E r t e n a'nın ve oğlu M e h m e d ' i n Kırşehir mıntakasma hâkim bulunduğu görülür. Bunu Kırşehirde Erte-ıa oğullan adına basılmış paralar da te'yid et­ mektedir. Sayın bay C c v a t H a k k ı T a-[ I I ] A ş ı k p a ş a . TUrk harsına hizmet etmiş büyük bir sofl-şalrdtr. Anadoluda Babailik tAiikatlnl kuran B a b a t i y a s ' m torunu ve Muhllr, Paşanın oSludur. Baba İlyas Horasan erenlerlTideudlr: Aşık paşanın türbe kitabesinden anlaşıldıjı üzere «70 H. J271 M. de doğmuş ve 733 H. 1322 M. de vefat etmiştir. Kendisi edebiyat ftlemlmlzde Uaari/name, Gençnome veya Gartpname adiyle anılan meşhur eserlle tanınmaktadır. Kendisi çok lyt tahsil gör­ müş İdi. Arapça, Farsça ye Ermenice bilirdi. Buna ragmen o asırda Türk dilinin kudretini ve TUrk kültürünün zenginliğini Isbata çalışmış ve Ölmez eserler vücuda getirmiştir. Halbuki o devirde herkes Arapça v» Farsça yazmak, söylemek modasına tibl İdi.. TUrkçeye halktan başka kimse İltifat etmiyordu.

[J2] Vrtena fEredna; okulları, Selçukller devle­ tinin sukutundan sonra Karaman, Saruhan, Men­ teşe ve üsmanogulları gibi teşekkül etmiç bir bey­ liktir. Bu da diğerleri gibi kendi &lemlnde fakat OrU Asyadan akmaku olan göçmenlerin getlrdljl kuvvetli İlhamlar ve teazzuv etmiş yeni sanat görgü ve karakterlerlle beslenmişler ve rıahalll inşa usu: İcrlnden de müteessir olarak. Selçuk mlmarlslnd< farklı bir mimari vücuda getirmişlerdir. B u mimari devrini hazırlamaku oldujumuz yeni neşriyatla izalı edeceftiz.

(7)

KIRŞEHİR'DE TÜRK ESBRLERl

25d

r ı m Kırfehir Tarihinin 111 inci sahifesin-de; Aşık Paşa evlâtlarından bahsederken Afik Paçanın kardeşinin oğlu Alâeddin Ali Şahın Sultan Ertanın veziri olduğu ve amcu-iadesi - Aşık Paşanın oğullarından • Elvan Çelebiye Amasyanın Mecitözü kazasına bağI: Elvan Çelebi köyünde bir türbe yaptırdığını ve Aşık Paşanın Kırşehirdeki türbesini de o-nun inşa ettirdiğinin anlaşıldığını yazıyor. Müellifin nakline göre MecHözündeki türbe de Aşık Paşa türbesine müşabih imiş.

Afik Pofozade lâkabı ile anılan ve Aşık

Paşanm torunlarından biri olan D e r v i ş A h m e d A ş ı k î ' n i n Tevarihi-ali'Osman.

m da paşanm O s m a n ve O r h a n gazi­

lere muasır ricalden olduğu görülmektedir. Aşdc Paşanın türl>e8İ tamamen mermer­ den inşa edilmiş fevkalâde bir eserdir. Mütc-nozır olmayan ön cephesinin sağ cihetindeki tskkapıdan 5,60 m. uzunluk, 1,58 m. genişi i-j^de ve üstü 4,40 m. irtifainda sivri tonoz­ larla örtülmüş bir mahalle girilir. Bu muhal bir vestibül mahiyetindedir. Nihayetindeki se­ tin türbedarm oturmasına mahsus bir mahal olduğu anlaşılmaktadır. Bu sette muttasıl ve teninden yüksekçe nisbeten basık bir kapı­ dan Aşık Paşanın medfun olduğu mahale gi­ rilmektedir. Bu kısım murabba' ve kubbeli bir hücredir. Aşık Paşanın defnedildiği yeri gösteren ahşap sanduka kapının bulunduğu duvara bitişiktir. Bu sebeble bir dıl'ı 5,35 m. tutan hücrenin ortasında bir boşluk kalmak­ tadır, köşeli kubbe, murabba' plânlı hücre duvarlarmın birleştiği noktalarda üstü-vanî köşe ayaklan üstüne inşa olunan sivri, klâsik Türk kemerlerine istinad ettirilmiştir. Bu kubbenin nazarı dikkati celbeden hususi­ yeti Kırgn çadırı şekline pek müşabih olu­ şudur. Anadolu Selçukîleri'nin mimarilerinde bellibaşlı bir farika teşkil eden künbet esası olan çadır şdcIi, Aşık Paşa türbesinin kubbe­ sinde Orta Asyalı karakterini tamamen mu­ hafaza etmdctedir. Bundan da bu eserin mi-marmm Horasan erenlerile gelmiş ana yurdlu bir Türk olduğu anlaşılmaktadır.

Aşık Paşanın türbesinin - kubbesindeki harirî inhina içeriden de görülebilmektedir. Binanın plân ve mak'taının mütaleasmdan anlaşılacağı veçhile tamamen mermerden ya­ pılan bu kubbe tuğla kubbeler gibi inşa olun-tnayıp taşlamt üstüste bindirilmesi suretile

konarak vücude getirilmiştir. Bu ikinci inşaî fark da yine öz yurdun pek eski bir an'ane-sidir [13].

Türbe hücresinin zemininden, sağır olan kubbenin üzengi hattı 4.50 m. hariçten görü­ len kubbe kasnağının üst seviyesindeki daire­ vî mulürün üstü 5,65 m. kubbenin kilitUşının alt sathı 8,05 m. irtifaındadır. Kubbeyi tutan Türk kemeri kilittaşının alt yüksekliği 3,97 m. dir.

Kubbeyi tutan kemerlerin mihverinde s»-yılabilecek şddlde açılmış üç pencere türbe hücresinin aydınlığmı temin etmektedir. Kub­ bede ve kasnakta hiç bir hava ve ziya menfezi yoktur; yani kubbe tamamen sağır ve hariç­ ten heybetli ve kütlevî bir görünüşe sahiptir.

Kubbenin istinat ettiği klâsik kemerler daha ziyade silmelere benzeyen basık sütun başlıklarına oturtulmuştur. Bu sütun başlü:-ları murabba! bir tabladan (abaque) dairevî bir kaideye geçerken, ufak tromplara müşa­ bih bir şdcil arzetmektedir. Sekiz köşeli kub­ be kaidesi murabba planlı dört duvara dört ılika (pendantif) ile birleştiriiıniştir. Türbe hücresinin duvan dahilen sıvalı ve badana İl­ dir. Sıvaların altında muhakkak taş duvar vardır Zaten bu eserin som mernıcrder<. ya­ pıldığı haricî görünüşünden anlaşılmakudır, ve mermerler kaplama taşı olarak kullanıl­ mamıştır. Duvarlarm kalmlığı 100 • 155 st^n-timetre arasında değişmektedir. Hali hazırda dahilde hiçbir tezyinat gSrülemoyor.

Binanın cephelerine gelince: Çizmiş ol­ duğumuz cephe, ve ilâve olunan fotoğraflar­ dan anlaşılacağı üzere her Uraf ke«mc tntt-merdendir. Kapının şakuliyeti cephe resmin­ de binanın ufkiyetile pek kuvvetli kontrast yapmakta ise de sekiz köşeli ve binanın me-nazırî görünüşünde çok mühim rol oynayan kubbe ile tam bir muvazene temin olunmuş» tur. Cephede tenazur yoktur. Takkapı bina mihverinin bir tarafındadır. Böyle olmakla beraber türbe hücresinin pencereleri kubbe

[tiy Bu insMt »a'Mut «ok Mkl a«*lrl«r<l«

«U-(•r'in blnaUtnate, iMiMİ»nn4« tatbik e<IU<mi HM • KaraUr luLfriraUnda çıkan wnw • orta A I -yaam ta« bulunan mmtokalanada da kuUaaanufttr. Btndirm* -SneorbAn^mtal. (ur«tU« yapılau* kubb' l«r« b\j«ttn 4abt farkt TttrkUtan y «faalttaıVda rartlamaktayu. H«« Bektaf-taW n^rdaArrfnln. An­ kara AW »,Tiwlw»nln tavanları. Buhara »• e^ya-nndakt. 9aTkt TOrklaantan'dakt ev ve eamt fjatnann-dan farluiadtr.Bu mıntakıüarda ta« yerine ahqap maN Mine İkam* olunmctur. Bu tUUmtn XVI inci uir-da Stnan tarafınuir-dan OenanaU Oiarke; dekl camlın­ da da Uttnal adlldltl ceraimaktadiT.

(8)

2 6 0 A. SAIM VLCEN mihveri üzerine getirilmiş ve güzün alıştığı

nisbi yeknasaklık temin olunmuştur, ön cep­ he penceresi Selçukî san'at kaidelerine uygun bir şekilde mulürlü kemer, bir rozasla süs­ lenmiş ve kıymetlendirilmiştir [14].

Bu pencerenin hemen üstünde saçak sil­ mesi kitabe taşını çerçevelenıek üzere yüksel­ tilmiştir. Takkapı fevkalâde nefis ve mevz.ın bir san'at yadigârıdır. Oldukça nadir hir mevzu ile süslenmiştir. Yelpaze gibi açılmış trompa müşabih olan kapı hücresinin üstü bir nevi istiridye kabuğu şeklindedir. Osman­ lı Türk mimarisinin Lâle Devrinde fazlasile kullanılan bu tezyini motifi bazı Selçuk âbi­ delerinde ve Artuk oğullarının yaptırdıkları Diyarıbakır kalesi duvarlarında da görmek­ teyiz. Bu eserler X I — X I I I üncü Milâdî asır­ lar arasında inşa olunmuşlardır.

istiridye motifi üstünde pürüzsüz çizil­ miş çok câzib bir Türk kemeri vardır. Türk kemerlerini ihata eden kaytan, tezyinat Türk san'atının tanınmış süslerinden olup yalnız burada daha hususî bir hal almıştır [ISJ.

Takkapının üstünde biri ortaya diğer iki­ si yanlara gelmek üzere mütenazır üç mermer parçasından bir kapı tacı vücude getirilmiş­ tir. Kemer ve istiridye şekilli kapı nişi altın­ daki esas giriş ise binanın uhreviyetile müte­ nasip hürmet telkin eden bir buud'dadır. Ka­ pının kemeri ise yekpare taştan bir nevi ka­ visli taş lentodur. Aşık Paşa türbesinin şimal cephe duvarı hariçten tamamen sağırdır. Di­ ğer iki cephe ise ön cepheden daha basit ola­ rak inşa edilmişlerdir. Pencerelerinin çerçe­ velerinde avadanlık ve tezyinat yoktur.

Türbenin ön cephesindeki tarihli kitabe­ den de anlaşılacağı veçhile A ş ı k P a ş a 670 H. 1271 M. tarihinde doğmuş ve 733 H. 1322 M. yılında vefat ederek bu türbeye def-nolunrauştur. Türbenin diğer Selçukî künbet-leri gibi bir mumyalığı, yani kabir odası ol­ ması lâzımdır. Türbe hücresinin tonozlu giri­ şe açılan kapısının her yanında somaki mer­ mer sütunce ve kapı lentosunun üstünde mer­ mer alınlığa oyulmuş «Besmele ve kelimei tevhitden» müteşekkil bir kitabe vardır.

114} Türk mlmjıruinde tenasUr ve ttll t*f*rrü»t

meselrierlnl V«l"'Ur DergUlnIn i İnci cUdind* İmik­

te Türk eterltri) mereuu lclnd« lath evmltuk Bu

hususu o y»z>yfc mttncMt olunmssi.

[ « ] K t r a u y Kervknsuvyınds bu motife yılsn b«şl»n lltve olunmut ve semtmllk bir mahiyet ve-J-Dmlftlr.

Türbenin etrafında bugün son bakiyesi olan kabristan da • Kırşehirlilerin nakline gö. re - pek zengin ve tetkike değer mezar taşla.;, varmış. Fakat bunların mühim bir kısmı son yarım asır içinde tahrip olunmuş. Aşık Pas^ türbesinin etrafında ailesinin erkânından !>;). zılarının taşları vardır.

Bu badirede bir mermer çeşme vardı Sonradan gömülen ölülere çirkin ve zevks*/ taşlar konulmuştur.

Bugün mevcut olmayan künbet^

ler ve mezarlıklar:

Kırşchirin bugünkü âbidelerine hakarak, az bina yapıldığına hükmetmek yanlış olnr.j Yarım asra yakın bir zaman önce Aşık Paşa mahallesinde Melik Gazi künbeti biçiminde bir türbe ile Koru mezarlığında i k i künbol daha varmış. Bunlar yıktırılarak taşlarından orta okul inşaatında istifade edilmiş. Meşhed deresi mezarlığı ve orada burada vücude ge­ tirilmiş makbereler tahrip edilerek kaldırım ve yol malzemesi olarak kullanılmış. Kırşehir tarihinin muhterem müellifi rastladığı taşla­ rın bir kısmını kaledeki Alâeddin camiinde toplamağa çalışmıştır. Hali hazırda bu müze­ de dikkate şayan bazı parçalar mevcuttur

10 — Ahi Evren türbesi ve tekke­

si:

Ah Evren Türbesi, ters L şeklinde i k i

ey-vanlı ve üstü kubbeli sofalı bir binadır. Mes­ cidi cenup taraftadır. Şimdiki vaziyeti harap ve basittir. Türbenin içinde gayet güzel ahşap ve üstü yazılı bir sanduk vardır. T ü r b e ha­ ricindeki mezarlık çok bîkes ve metruktür. Tekke ve diğer kısımlar ise haraptır. Yazlık dergâh kısmı halihazırda vakıflar dairesi o-larak kullanılıyor.

Türbe kapısı üstünde ve türl>enin içinde altı sandukanın bulunduğu yerde kemer üs­ tünde beyaz mermere işlenmiş birer kitabe mevcuttur.

Alıî Evren, Türkiyede içtimaî ve iktisadî

bir teşkilât kuran ve tasavvuf tarihinde bü­ yük rolü bulunan bir şahsiyettir. X I I I üncü asrın içinde doğmuş ve X I V üncü asırda öl­ müştür.

(Bu hususta fazla malûmat almak iste­ yenlere, kıymetli âlim F u a d K ö p r ü -I ü'nün Türk Eehiyatında İlk MulasavvtfUırı

(9)

KIRŞEHİR'DE TÜRK ESERLERİ 2 6 1

nî, Kırfehir larihtnı ve Ahiler üzerine yazı­

lan tetkikleri tavsiye ederiz).

11 — Süleymanı TUrkmani türbe­

si:

İmaret tepesindedir. Bu zat da Horasan ercnlerindcndir. Türbe bir kaç defa yıkılmış ve yeniden yapılmıştır, içeride müteaddit me­ darlar vardır. İkisi Selçuk üslûbündedir. Bu lürbe, sayvan şeklinde olup buradan mescidi; geçilmektedir. Mescidin solundaki kademe üs­ tünde Ş e y h S ü l e y m a n ı T ü r k m a -nî'nin 692 tarihli kabri ile üç mezar daha daha vardır. Bu zatm yaptığı vakıf vesikası 697 larihlidir. Bu tarihe göre ölümü 692 de olması gerektir. L â m i î Nejelıut-ül-üns tercemesinde Süleyman Türkmanî'nin 7 H tarihinde Şamda öldüğünü söylüyor. Bak:

Türk Edebiyatında İlk MıUasuvvıflur.

12 — Muhterem Hatun türbemi:

İmaret mahallesinde etrafı kerpiç duvar­ larla çevrili bir mezar vardır. Buraya halk

Muhterem Hatun Türbesi diyor. Kabrin

üstündeki mermer sanduka Selçukî üslû-Jbunda olup yanlarında Ayetülkürsî ve Far^^ça yazılmış yazılar vardır. Bu kitabeye göre M e h m e d İ b r a h i m k ı z ı M e l i k H a t u n burada medfundur. Süleyman-ı Turkman! asrından önce yaşamış olduğunu vakfiyede bu kadına izafe edilmiş mahallenin zikredilmesinden öğreniyoruz.

13 — Lftle camii karşısındaki çeş­

me:

Lâle camii karşısındaki çeşme kemerli ve basit bir ,nabaîle çoşmesidir. Kitabesi S92 H . tarihlidir.

Bu binadaki mimarî parçaların çok ııefi* bir Selçuk binasından getirildiği anlasılmak-tmlıv.

Kırçehlrlıı haricindeki Türk eMorlerl

14, 15 — Karakurt Baba türbesi

ve kaplıcası:

•ŞcMrin 15 kilometre garhuıda Karalar köyü civarındaki mescit, lürbe ve kajılıca Ka rakıırt Baba namına izafe edilmiştir. Bu bi­ nalar kesme taştan gayet sağlam olarak ya­ pılmıştır. Kitabesi yok olmuştur. Binanın mi­ marî üslûbu Selçukîler devrine ait olduğum: göstermekledir [161.

10, 17 — Kesik köprü ve

kervan-»arayı:

Kızılırmağııı üzerinde ve Kırşehirdeiı 20 kilometic mesafede inşa olunmuştur. Ki'.pıii 13 gözlüdür. Kitabesi tahrip edilmiş olduğun­ dan okunabilecek bir vaziyette değildir. Ker­ vansarayın yapısı fevkalâde güzel olup G i-y a s ü d d i n K e i-y h u s r e v . tarafından H . 602 — M . 1206 tarihinde inşa edilmiştir. Bu da diğer Selçuk kervansarayları plânına

mü-« b i h bir plândadır [ 1 7 ] .

[İ6] Cevat H a k k ı T a r ı m , KtrteMr Tarihi, (Bu eseri mahallnde tetkik edemedim,

[77] Cevat H a k k ı T a r ı m Xirfehir

ToriM, (Bu ewr de mahallnde tetkik edilemedi,

(10)

r ı ı u i i ı Noiiiiii I A : U n i H ı u i i » U n

!: - .

•i

O i

I V. • M t.ı,ıi ı t . t ı « I t 1 »II. u t t a 1 _ Kıri»Wirdc Cncabey C a m i i P l a n ı .

(11)

•4, U U •flITTIN 111} V . '

1

I I . I ıl II 1 İlli

.-5

'i " ,. • • .

2 — k ı n s h i r d s Caoabey camii: Cephe p l a n ı .

(12)

M M U İ l J İ I U T İ R ( i u I l 4 l l l » l i i *..«ıji|,i

»UY*! I.l.»

{

i l .

A

- 1 . ıj , o — Cacabey c a m i i : A. A. Kesimi.

(13)

n i l t » ı * H i M i u i " » » « 1 1 ' » ' ı ı r r 4 J

•(.•«••-n

I I

I i l i l i l l l l i l l

4 _ Cae«b«y Camii: A . B . K«»imi.

(14)

« İ M M

6 — C*eab«y Camii v« tUrbaainin y a k ı n d a n görtinUfü.

(15)

6 — Cacabcy C a m i i n i n U k k a p ı s ı .

' t

(16)

7 — Cacabty C a m i i : $ark va canup eaphalarinin g ö r ü n ü ( ü .

(17)

Cacab«y Camii: G a r p e a p h a ı i n i n »»rUnO|0. i

(18)

9 — C«cab«y Camiinin içardcn görCnüfü.

(19)

10 — Cacabey Camii kapıtı üterlndeki kitâbelar.

(20)

11 — C a c a b « y t ü r b a p a n e e r e ı i

(21)

İM

3 5

3

12 — C a c « b « y C a m i i n i n kaladan g ö r i i n i i | ü .

I

(22)

13 — C a c k b r y Minaretindeki tuğla i s ç i l i ğ i n i n y a k ı n d a n g ö r ü n ü | i i .

(23)

14 _ K«l*d«ki Alt«ddin Camiinin k a p ı t ı .

(24)
(25)

' J

15 — Lâl* Camii.

(26)

16 - Lâle Camiinin içerisi

(27)

17 — A h i Evran c a m i i n i o arka cepheli

(28)
(29)

1

Ahi Evran Camiinin içerisi.

(30)

I . . . ! • 1 t , I . . . O

I .

10 — llhânt KUnbtti plânları va katimi.

(31)

20 — İlhan'ı Künbett.

(32)

9 » » M • *

I

21 _ Malik G u i KQntoMl »lânı va kaaimi.

(33)

y

.-22 — M*ilk Gazi Künbati.

(34)

M e l i k G a z ı K ü n b c t ı k a p ı t ı .

(35)

1

i

(m

/

(36)

a c a h e {

i

a V e c 9 & Jt

C

S S

I

(37)

A|ik Paia TUrbetinin fevkalâde musanna tak k a p ı n .

Referanslar

Benzer Belgeler

ları (Opera) ları bulunduğunu bilm yen, nihayet tiyatro san'atmın hal terbiyesindeki rolünü takdir etmeye Şehir Meclisi, Opera binasını üç bı çuk sene geri

Ön ve arka şort kemer çizimini tekniğe uygun bir şekilde yaptınız mı. Ön cep çizimini tekniğe uygun bir şekilde

Zonguldak ilinde yapılması planlanan kesme çiçek ve dış mekan süs bitkileri yetiştiriciliği için “yatırımlarının doğru yönlendirilmesi, kesme çiçek

• Eczacıların, Eczane yerinin Eczacılık ile ilgili kanunlara uygunluğu hususunda Eczacı Odası Bölge Temsilcilerinin hazırlayacağı rapora istinaden ilgili ilçe

Mevcut veriler dikkate alındığında, sınıflandırma kriterlerinin sağlanmadığı anlaşılmaktadır Solunum yollarının veya derinin duyarlılaşması Alerjik cilt

He works at a post office.. He works at

18. Cezmi Bey oğlu Ercan’ı bağlama kursuna yazdırmak istemiş ancak kurs yetkilisi, Cezmi Bey’e Ercan’ın henüz bağlama çalmayı öğrenebilecek düzeye gelmediğini

Her iki tarafın da bir şeyler kazanabileceği bir çatışma çözümü ararlar. Ortak bir noktada buluşup ortak kazanç için bir anlaşma