KDITÜR-İLHAN BERKTEN YENİ BİR İSTANBUL SERÜVENİ
‘Pera bir azınlıklar
Berk: "Galata İle Pera bir kentin çizgi dışı bir topografyası, anlamsal
düzeyde ise bir İmparatorluğun çok
özel bir tarihi
kesitidir de"
kalesidir’
[“ w - ILHAN Berk’in “ Galata” dan sonra İs
tanbul’la ilgili son kitabı “ Pera” Adam
l—= —(Yayınlan arasında çıktı. Berk, “ Pera”
ve “ Galata” ile ilgili sorularımızı şöyle ya nıtlıyor:
İkinci kitabınız İstanbul’la başlayan bir se rüven, Galata ve Pera ile şimdilik sona ermiş görünüyor. Bize toplumsal ve insana! bir coğ rafya sunan bu kitaplar, ister istemez tarihsel bir arka-plan da oluşturuyorlar. Anlamsal düz lemde karşımıza çıkan nedir?
Galata ile Pera bir kentin (“ Fethedilmeyen”
İstanbul’un) çizgi dışı bir topografyasıdır. Her şeyden önce de bu kara parçasını tarihte, insan da, eşyada çizmeye çalıştım. Bir gün bu yeryü zünden silinirlerse bir kitaba çıksın, orda ya şasın, orda görünsün, kalsın istedim. Bir tanık lık da denebilir buna, ö te yandan, “ anlamsal düzeyde” ise bir imparatorluğun (haraç ve ta lan imparatorluğunun) çok özel bir tarih kesi tidir de bu. Bu anlamda siyasal, toplumsal bir topografya da çizer. Ben hem G alata’ya hem de Pera’ya daha çok bu gözle baktım. Özellik le de İstanbul’un ayrıcalıklı bir bölgesi gibi gör mekte direndim. Dahası, ona bir ur olarak bi le baktım. Pera bir azınlık kalesidir çünkü. İs tanbul’un suçlu bir coğrafyasıdır (coğrafya da suçludur). Tarih içinden baktığımda onu hep böyle gördüm. Tarih içindeki yeri böyledir çün kü. Beni belki de tarihin böyle bir anlamı ilgi lendirdi de diyebilirim: özel bir tarih. Hem Ga lata’ya, hem Pera’ya böyle bakılmalı. Bir şey daha söyleyeyim: Ben Beyoğlu’nu değil, Pera’- yı, o çağı yazdım, bunu belirtmek isterim.
Galata ile Pera, gerek biçimleri gerekse bi- çemleri açısından şiirsel söylem alanından açık bir kopmayı ifade ediyorlar. Bir metni, herhangi bir türün bağlamında görmek önemli sizce? Ya da bir metni şür kılan belirgin özellikler var mı dır? Ölçü ve uyağı kastetmiyoruz elbet. » BİÇİMSEL YÖNTEM
savsözler görülüyor. Ürünler, bu kuramsal ve zaman zaman da kişisel sözleri doğrulayabile cek güçte mi sizce? Türk şiiri yeni bir yöne ev rilme noktasında mı?
« "SAVSÖZ GEREKSİZ"
Savsözler şairlere göre değildir. Ne diyor Ahmet Rafai: “ Ben sessizlikle emrolundum.” Budur bize yaraşan. Ama şairler de insandır, şairler de sıkılırlar.
Şiirde sivriliklere, yeni çıkışlara gelince: Ba na göre yeni şairler hiç mi hiç aykırı değiller; dahası, çok mu çok uslular. Bu hem şiirin ya pısında, hem de dilin yapısında böyle. Hele di lin yapısında çok ürkekler. Dille oynamaktan, dilin yapısını zorlamaktan, deformasyondan korkuyorlar. Bütün bunlar dilin şairlere arm a ğanlarıdır. Düzgün şiirler yazıyorlar. Şiirlerin de hiç şaşırmıyorlar ve de onların gözünde dün ya şaşırtıcılığım yitirmiş. Pek azı dışında bunun. Sivrilik ise daha çok söz’de, şiirin yapısında de ğil.
“ Türk şiiri yeni bir yöne evrilme noktasın da mı?” sorusuna gelince: Bugün için bu ola nak dışı. Yeni şiir hâlâ “ inşa” da. Kendisini
ka-Î
ıatmadı. Her gün onu “ inşaya” çalışıyoruz, şin yarısındayız daha. Bir yenisi nasıl kurulur?Galata ve Pera hem biçim, hem de biçem
olarak şiirin arenasının değişik bir yapısıdır. Bu ayrı bir yöntem sorunuyla ilgilidir. Biçimden çok da, biçemsel bir yöntem söz konusu. Böy le diyorum, çeşitli biçemleri salt “ şiirsel
kopukluğu" altetmek, kırmak, silmek için de
nedim. Böyle bir biçem üstünde durmak iste dim. Bu yüzden hem Galata, hem Pera üç elle yazıldı. Pera (ayraçları da katarsak) dört elle yürür. Eski ve yeni düzyazının hem biçimsel, hem biçemsel boyutlarında gidip gelmedir. Di lin daha çok imgesel yapısını ön plana çıkar madır. özellikle imgelemin elini bırakmadım ayraçlarda. Düz yazının sınırlarını kırmak, ona yeni boyutlar kazandırmak ilk amacım oldu. Bir
düzyazı şiir yaratmak istedim. Türünü adlan
dırmak gerekirse böyle derim. Bir metnin, şiir sel boyutlar yüklenmesinin pek çok yolları var dır. Bu, metni imgelere, çarpıcı görüntülere, eğ retilemelere (metaforlara) sürmekle olur. Asıl da tümcenin yapısı belirler bunu. Daha çok da, metnin içsel uyumu, ritmi. Söyleyiş anlatının şahdamarı olur bunda. Sözün başdönmesi, an layacağınız. Andre Breton gibi betimden kaç mak için, haritalar, listeler, kolajlar, fotoğraf lar, ilanlar kullandım.
Günümüzde şiire ilişkin çok tevri çıkışlar,
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi