• Sonuç bulunamadı

Girişimcilik ve yenilikçilik kavramlarının iktisadi düşüncedeki yeri: Joseph A. Schumpeter

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Girişimcilik ve yenilikçilik kavramlarının iktisadi düşüncedeki yeri: Joseph A. Schumpeter"

Copied!
128
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İKTİSAT ANABİLİM DALI

GİRİŞİMCİLİK VE YENİLİKÇİLİK KAVRAMLARININ

İKTİSADİ DÜŞÜNCEDEKİ YERİ:

JOSEPH A. SCHUMPETER

Perihan Hazel ER

Yüksek Lisans Tezi

Danışman

Prof. Dr. Abdulkadir BULUŞ

(2)
(3)
(4)
(5)

ÖNSÖZ

“Girişimcilik ve Yenilikçilik Kavramlarının İktisadi Düşüncedeki Yeri: Joseph Alois Schumpeter” adlı yüksek lisans tez çalışmamım hazırlanış süreci boyunca değerli fikirleri ile bana önderlik eden, değerli zaman ve yardımlarını esirgemeyen danışmanım Sayın Prof. Dr. Abdulkadir BULUŞ’a;

Tez jürimde yer alarak değerli fikirleriyle katkı sağlayan Sayın Yrd. Doç. Dr. Mehmet MUCUK’a ve Sayın Yrd. Doç. Dr. M.Atilla ARICIOĞLU’na;

Bugünlere gelmemde en büyük emek sahibi olan, değerli anneme, babama ve beni her zaman destekleyen tüm aileme sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Perihan Hazel ER

(6)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

ÖZET

Girişimcilik, küreselleşen günümüz dünyasında ekonomik gelişmede rol oynayan en önemli faktörlerden biridir. Girişimcilik ekonomik büyüme ve kalkınmanın motoru, yenilik ve yaratıcılığın kaynağıdır. Ekonomik açıdan girişimciliğin bu artan önemi, ekonomik teoride girişimcinin niteliklerinin ve rolünün ne olduğu ile ilgili bazı soruları da beraberinde getirmektedir.

Ekonomik gelişmede girişimcilerin dinamik rolü üzerinde duran ve girişimciyi yenilikleri gerçekleştiren kişi olarak tanımlayan Schumpeter, buluşlar yoluyla girişimcilerin üretime getirdikleri yenilikleri, liberal kapitalist gelişmenin itici gücü olarak kabul etmektedir. Diğer bir ifadeyle Schumpeter teknolojik yenilikleri ve girişimcilik faaliyetlerini statik ekonominin üretken kaynaklarını dinamik yeniliklere aktaran güçler olarak ele alır. Girişimciliğin yenilikçi faaliyetleri olarak ifade edilen bu gelişmeler ilk olarak Schumpeter tarafından ele alınmakla birlikte girişimcilik ve yenilikçilik kavramları farklı iktisat okulları tarafından farklı şekillerde yorumlanmıştır. Bu çalışma ilk olarak iktisadi düşünce tarihinde girişimciliğin ve yenilikçiliğin teorik temellerini oluşturan yorumları inceledikten sonra Schumpeter’in yenilikçi girişimci analizini irdelemektedir.

Anahtar Kelimeler: girişimcilik, yenilikçilik, iktisadi düşünce, J.A.Schumpeter Adı Soyadı: Perihan Hazel ER

Numarası: 104226002001 Ana Bilim /

Bilim Dalı İktisat Ana Bilim Dalı

Programı Tezli Yüksek Lisans

Tez

Danışmanı Prof. Dr. Abdulkadir BULUŞ

Ö

ğrencinin

(7)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

SUMMARY

Entrepreneurship is one of the most important factors that play a role in economic development in today's globalized world. Entrepreneurship is an engine of economic growth and development and a source of innovation and creativity. Economically, the growing importance of entrepreneurship raises some questions about what is the entrepreneur’s qualifications and it’s role in the economic theory.

Schumpeter, who stands on the dynamic role of entrepreneurs in economic development and defines the entrepreneur as someone who has taken the innovations, defined entrepreneurs bring innovations in production through discoveries as the driving force of liberal capitalist development. In other words, Schumpeter treats technological innovation and entrepreneurial activity as forces which transfer productive resources of the static economy to dynamic innovations. This activity is expressed as the entrepreneurship’s innovative developments firstly is taken by Schumpeter but also concepts of entrepreneurship and innovation are interpreted in different ways by different schools of economics. this study firstly reviews comments on the theoretical basics of entrepreneurship and innovation in the history of economic thought, then explores the innovative entrepreneur analysis of Schumpeter.

Key Words: entrepreneurship, innovation, economic history, J.A.Schumpeter Adı Soyadı: Perihan Hazel ER

Numarası: 104226002001 Ana Bilim /

Bilim Dalı İktisat Ana Bilim Dalı

Programı Tezli Yüksek Lisans

Tez

Danışmanı Prof. Dr. Abdulkadir BULUŞ

Ö ğrencinin Tezin İngilizce Adı:

the Terms of Entrepreneurship and Innovativeness in the Economic Thought: Joseph A. Schumpeter

(8)
(9)

İÇİNDEKİLER

  BİLİMSEL ETİK SAYFASI...i  ÖNSÖZ ... iii  ÖZET ... iv  ŞEKİLLER LİSTESİ:... x  GİRİŞ ... 1  BİRİNCİ BÖLÜM... 3  GİRİŞİMCİLİK ... 3  1.1. GİRİŞİMCİLİK VE GİRİŞİMCİ ... 3  1.1.1. Kavramsal Çerçeve ... 3  1.1.2.Girişimcinin Özellikleri ... 4 

1.1.3.Girişimci ve Benzer Kavramlar ... 5 

1.2.GİRİŞİMCİLİK KAVRAMININ TARİHSEL GELİŞİMİ... 6 

1.2.1.Fizyokrat Düşünce ve Girişimcilik ... 9 

1.2.1.1.Richard Cantillon (1680-1734) ... 9 

1.2.1.2.François Quesnay (1694-1774) ... 11 

1.2.1.3.Robert Jacques Turgot (1727-1781)... 12 

1.2.1.4.Nicolas Baudeau (1730-1792)... 12 

1.2.2.Klasik Düşüncede Girişimcilik ... 13 

1.2.2.1.Adam Smith(1723-1790) ... 15 

1.2.2.2.David Ricardo (1722-1823) ... 16 

1.2.2.3.John Baptiste Say(1767-1832) ... 16 

1.2.2.4.Jeremy Bentham (1748-1832)... 18 

1.2.2.5.John Stuart Mill (1806-1873)... 19 

1.2.3.Neoklasik Düşüncede Girişimcilik ... 20 

1.2.3.1.Alfred Marshall (1842-1924) ... 20 

1.2.3.2. Von Thünen (1783-1850)... 21 

1.2.3.3. Leon Walras (1834-1910) ... 22 

1.2.4.Avusturya İktisat Okulunda Girişimcilik ... 23 

1.2.4.1.Carl Menger (1840-1921) ... 24 

(10)

1.2.4.3.Ludwig von Mises (1881-1973)... 26 

1.2.4.4.Friedrich August von Hayek (1899-1992) ... 26 

1.2.4.5.Israel Kirzner (1930-)... 27 

1.2.5.Amerikan İktisat Okulunda Girişimcilik... 28 

1.2.5.1.Frank Knight (1885-1972) ... 29 

İKİNCİ BÖLÜM... 31 

YENİLİKÇİLİK... 31 

2.1.YENİLİKÇİLİK... 31 

2.1.1.Kavramsal Çerçeve ... 31 

2.1.2.Yenilik ve Benzer Kavramlar... 32 

2.1.3.Yenilik Türleri... 34 

2.1.3.1.Ürün Yeniliği ... 34 

2.1.3.2.Süreç Yeniliği... 35 

2.1.3.3.Organizasyonel Yenilik... 35 

2.1.3.4.Pazarlama Yeniliği ... 36 

2.1.4.Yenilik Süreci Modelleri... 37 

2.1.4.1.Doğrusal Modeller ... 37 

2.1.4.1.1.Teknoloji İtmeli Model ... 38 

2.1.4.1.2.Talep Çekmeli Model... 39 

2.1.4.1.3.Etkileşimli Model... 40 

2.1.4.2.Doğrusal Olmayan Modeller... 42 

2.1.4.2.1.Entegre Model... 42 

2.1.4.2.2.Sistem Entegrasyonu ve Şebekeleşme Modeli... 43 

2.2.YENİLİK KAVRAMININ TARİHSEL GELİŞİMİ... 45 

2.2.1.Klasik İktisat ve Yenilik... 45 

2.2.1.1.Adam Smith(1723-1790) ... 45 

2.2.1.2.Karl Marx (1818-1883) ... 46 

2.2.1.3.David Ricardo (1722-1823) ... 47 

2.2.2.Neoklasik İktisat ve Yenilik... 48 

2.2.3.Evrimci İktisat ve Yenilik ... 49 

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM... 52 

(11)

3.1. JOSEPH ALOİS SCHUMPETER ... 52 

3.1.1.Hayatı ... 52 

3.2.SCHUMPETER’İN GİRİŞİMCİLİK ÜZERİNE GÖRÜŞLERİ ... 54 

3.2.1.Schumpeter’in Girişimcilik Fikrini Şekillendiren Etkenler ... 54 

3.2.1.1.Girişimcilik Bağlamında Schumpeter-Walras ... 54 

3.2.1.2.Girişimcilik Bağlamında Schumpeter-Schmoller-Weber ... 56 

3.2.2.Schumpeter’in Girişimciliğinin Tarihi Arka Planı... 58 

3.2.3. Girişimcilik ve Piyasa Yapısı... 59 

3.2.4. Girişimcilik ve Dairesel Akım ... 60 

3.2.5.Girişimcilik ve Yaratıcı Yıkım... 62 

3.2.6. Girişimci ve Özellikleri... 64 

3.2.7. Girişimcilik Kârları ... 68 

3.2.8.Schumpeter’in Düşünce Dünyasındaki Değişmeler... 69 

3.2.9.Girişimcilik Görüşlerinin Karşılaştırılması... 74 

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM... 79 

JOSEPH ALOIS SCHUMPETER’IN YENİLİĞE BAKIŞ AÇISI ... 79 

4.1. Schumpeter’in Yenilikçi Modelinin Oluşumu ... 79 

4.2.Schumpeter Sisteminde Yenilikler... 82 

4.3.Yenilik ve Üretim Fonksiyonu... 84 

4.4.Schumpeter ve Yenilik üçlemesi (Buluş-Yenilik-Yayılma) ... 85 

4.5. Yenilik ve Rekabet... 87 

4.6. Yenilik ve Girişimcilik... 88 

4.7. Yenilik ve Firma ... 90 

4.8. Yenilik ve Piyasa Yapısı ... 91 

4.9. Yenilik ve Yaratıcı Yıkım... 92 

4.10.Yenilikçi Görüşlerin Karşılaştırılması ... 94 

SONUÇ... 97 

KAYNAKÇA... 103 

(12)

TABLOLAR LİSTESİ:

Tablo-1.1.: Orta Çağdan Bilgi Toplumuna Kadar Girişimciliğin Gelişim Aşamaları...8

Tablo-2.1.:Yenilik Örnekleri...35

Tablo-2.2.: Doğrusal Yenilik Modeli...36

Tablo-3.1.: Joseph A. Schumpeter’in Çalışmaları...52

Tablo-3.2.: Girişimcinin Genetik Girişimcilik Özellikleri...64

Tablo-3.3.: Schumpeterci İktisadi Aktör Tipi...65

Tablo-3.4.: Schumpeterci Mark 1 ve Mark 2 Sistemi...71

Tablo-3.5.:Ekonomik Teori Tarihinde Girişimcinin Rolü...73

Tablo-3.6.: Girişimcilik Görüşlerinin Karşılaştırmalı Özeti ...74

Tablo-4.1.:Schumpeter Sisteminde İktisadi Devre Tarihleri...79

Tablo-4.2.: Schumpeter’in İktisadi Sosyolojisinde Yenilik ve Buluş...82

(13)

ŞEKİLLER LİSTESİ:

Şekil-1.1.: Çağdaş Girişimciliğin Gelişim Süreci...7

Şekil-2.1.: Teknoloji İtmeli Model...38

Şekil-2.2.: Talep Çekmeli Model...39

Şekil-2.3.: Etkileşimli Model...40

Şekil-2.4.: Entegre Model...42

Şekil-2.5.:Sistem Entegrasyonu ve Şebeke Modeli...43

Şekil-3.1.: Schumpeter’in Ekonomik Gelişme Modeli...60

Şekil-4.1.: Ekonomik Dalgalanmaların Toplu Halde Gösterilmesi...80

Şekil-4.2.:Yeni Bir Ürünün Geçirdiği Evreler...84

Şekil-4.3.: Yenilik Sürecinde Tekel Kârının Zamanla Ortadan Kalkması...85   

(14)
(15)

GİRİŞ

21. yüzyıl, dünya ekonomisinde teknolojik değişim ve yeniliklerin ekonomik yapıları değiştirmeye devam ettiği ve tüm dünyada refah artışlarının görüldüğü bir yüzyıldır. Bununla birlikte günümüz toplumunda artık geçmişten bu güne kullanılan kavramlar hızla değişmekte ve hemen her alanda bilgiye dayanan yeni iş kolları ortaya çıkmaktadır. İşte bu sosyal, kültürel ve ekonomik dönüşüm içerisinde girişimcilik kavramı da değişmiştir. Diğer bir deyişle insanlık tarihi boyunca, girişimcilik sürekli değişim içerisinde olan dinamik bir faaliyet olarak yoluna devam etmektedir. Artık eski cesaretli, riski seven girişimcinin yerini bilgiye dayalı düşünen ve yenilikçi bir anlayışa sahip girişimci almış ve böylelikle sürekli değişim içinde olan girişimcilik kavramı, günümüzde sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçişin yaşandığı ve rekabetin önem kazandığı küreselleşen dünyada yenilikçi girişimcilik olarak karşımıza çıkmaktadır.

Girişimcilik ekonomik büyüme ve kalkınmanın motoru, yenilik ve yaratıcılığın kaynağıdır. Aynı zamanda pazardaki fırsatların belirlenmesi ile başlayan, kaynak ve girdiler kullanılarak yeni işlerin yaratıldığı, yeni ekonomik fırsatları refaha dönüştüren dinamik bir süreçtir.

20. yüzyılın önemli iktisatçılarından olan Schumpeter, The Theory of

Economic Development ve Capitalism, Socialism and Democracy ve Business Cycles

adlı çalışmaları ile ekonomik sistemin dinamik mekanizmasını ortaya koymaya çalışmış ve bunu yaparken de girişimciye ve girişimci aracılığı ile de yeniliğe ayrı bir önem atfetmiştir.

Schumpeter öncelikle değişmenin olmadığı -Walrasian denge- statik bir denge halindeki ekonomik mekanizmayı tasarlamıştır. Daha sonra bu sisteme girişim unsurunu ekleyerek tam rekabetin olduğu statik denge durumunda değişiklik yaratarak eksik rekabet ortamını yaratmıştır. Girişimcinin yenilikler aracılığı ile bir değişim ve ekonomik gelişme yaratması sonucunda da dinamik bir ekonomik yapı ortaya çıkmaktadır. Aynı zamanda Schumpeter iktisadi dalgalanmaları tanımlayarak canlanma, durgunluk, gerileme ve yeniden canlanma evrelerinin olduğu dört aşamalı

(16)

bir şema ortaya çıkarmıştır. Schumpeter’in bu analizinin en önemli parçasını ise yenilikler oluşturmaktadır. Çünkü durağan durumdaki bir ekonomide gelişme olabilmesi için bir yeniliğin ortaya çıkması gerekmektedir.

Çalışmanın amacı girişimcilik ve yenilikçilik kavramlarının iktisadi düşünceler tarihindeki gelişim süreçlerini ele alarak girişimciyi yenilikleri gerçekleştiren kişi olarak ele alan Schumpeter’in görüşlerini irdelemektir.

Bu doğrultuda çalışmanın birinci bölümünde girişim, girişimci ve girişimcilik kavramları üzerinde her yanıyla durulmuş, tanımları, özellikleri, benzer kavramları ve tarihsel süreçte bu literatüre katkıda bulunan Fizyokrat, Klasik, Neoklasik, Avusturya ve Amerika ekolüne mensup ekonomistlerin girişimcilik görüşlerine yer verilmiştir.

İkinci bölümde yenilikçilik kavramı, benzer kavramları, yenilik türleri ve yenilik modelleri ele alınmaktadır. Ayrıca iktisat tarihinde yenilik politikalarının gelişmesinde önemli yere sahip olan klasik, neoklasik ve evrimci kuramın görüşleri değerlendirilmiştir.

Üçüncü bölümde Schumpeter’in hayatı, Schumpeter’in girişimcilikle ilgili düşüncelerinin şekillenmesinde etkili olan Alman Tarihçi Okul ve Walras’ın düşüncelerine yer verilip bir karşılaştırma yapılmaktadır. Daha sonra ise piyasada, rekabette girişimcinin rolüne değinilmekte ve Schumpeter’in The Theory of

Economic Development adlı kitabındaki girişimciyi ele alışı ile düşünce

dünyasındaki girişimcilik görüşündeki değişikliğin Capitalism Socialism and

Democracy adlı kitabındaki yansıması gösterilmektedir. Ayrıca Schumpeter’le

özdeşleşen yaratıcı yıkım kavramı detaylı bir şekilde irdelenmektedir.

Son bölümde ise Schumpeter’in yenilikçilik modelini oluşturan yapı anlatılarak Business Cycle adlı kitabında da ele aldığı gibi dalgalanmaların temel nedeninin girişimcilerin gerçekleştirdiği yenilik faaliyetleri olduğu fikri ele alınmaktadır. Bunun dışında Schumpeter ve çalışmada yer alan diğer iktisat ekollerinin yenilikçi görüşlerinin bir karşılaştırılması yapılmaktadır. Son olarak da çalışmanın genel bir değerlendirmesi sunulmaktadır.

(17)

BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞİMCİLİK 1.1. GİRİŞİMCİLİK VE GİRİŞİMCİ 1.1.1. Kavramsal Çerçeve

Girişimcilik kavramının literatürde kesin kabul görmüş tek bir tanımı bulunmamaktadır. Tarihsel olarak baktığımızda girişimcilik kavramı, Arıkan’ın da belirttiği gibi Fransızca “entreprendre” ve Almancada “unterrehmen” sözcüklerinden türetilen ve Türkçede “üstlenmek” anlamına gelen bir fiili ifade eder (Arıkan, 2004: 45). Kavram; yönetici, idare eden, organize eden, süreklilik, insiyatif vb. yanları ile yönetim biliminin; yatırım yapan, arzı ve talebi yönlendiren, pazar arayan vb. yönleri ile ekonominin; çekici, atak, yaratıcı, yenilikçi, kendine güvenen, cesur vb. sıfatları ile psikolojinin ilgi alanına girmektedir. Disiplinler arası bir kavram olmasından dolayı her disiplin içinde farklı farklı yorumlanmış, bunun sonucu pek çok girişimcilik tanımı ortaya çıkmıştır.

Girişimcilik tam tanımlaması yapılamayan ve anlaşılması zor bir kavram olduğu için geleneksel ve kavramsal boyutları ile ele alınabilir. Geleneksel açıdan girişimcilik, bir vizyonu başarılı bir işletme girişimine dönüştüren bir bireysel çaba olarak tanımlanır. Burada girişimciler risk alabilen, sermaye sağlayabilen, ileriyi görebilen, kendi işletmelerinin patronları, yönetim bilgi ve becerilerine sahip, kaynakların etkin bir şekilde dağıtımını sağlayabilen kişilerdir. Kavramsal açıdan ise girişimcilik yeni bir işletmenin kurulması ve işletilmesi olarak tanımlanmaktadır. Geleneksel boyutta daha çok bir kişinin çabası ve yeteneklerinin gereği olarak düşünülen girişimcilik kavramı, yeni bir iş fikrinin hayata geçirilip, bu işin sürdürülebilmesi için gerekli bütün organizasyonun bir ekip dinamiği ile hayata geçirilmesini ifade eder (Aykan, 2002 :5).

Akademik çevrede ise girişimcilik kavramı ile ilgili farklı tanımlamalar söz konusudur. Gartner ve Carter’e (2003) göre girişimcilik; organizasyonel bir konu ve daha çok organizasyon süreci iken, Hisrich ve Peters’e (2001) göre girişimcilik,

(18)

yeterli emek ve zaman ayırarak, mali, fiziksel ve sosyal riskleri göze alarak, parasal ödüller elde ederek yeni bir değer yaratma sürecidir. Bridge vd. (1998) girişimciliği, yeni bir işe başlamak, iş sahibi olmak ve işi büyütme olarak tanımlar. Shane ve Jonathan (2003) girişimciliği, gelecekteki mal ve hizmetlerin keşfi, gelişimi ve işletilmesi; Sahlman ve Stevenson (1991) mevcut kaynaklara bakılmaksızın fırsatların peşinde olmak; Muzyka ve vd. ise birey ve toplum için değer yaratan, ekonomik fırsatlara cevap verebilen, getirdiği yeniliklerle ekonomik sistemde değişikliklere yol açan bir süreç olarak tanımlamaktadır (Akt: Onay ve Çavuşoğlu, 2010: 48).

Bütün bu bilgiler ışığında girişimcinin genel bir tanımını yapacak olursak; girişimci, ekonomik faaliyette bulunurken belirsizlikten kaynaklanan riskleri üstlenen, rekabet edebilirliği arttırmak için yenilik yapan ve geliştiren, tehdit ve fırsatları akılcı bir biçimde değerlendiren ve geleneksel kalıplara hapsolmayarak onları aşan kişidir (Yeşilay: 110).

1.1.2.Girişimcinin Özellikleri

Girişimci; kuruluş yeri seçimini, iş formunu ve malların, kaynakların kullanımını etkileyen kararları alan kişidir. Bu tanım bir sentezdir. Çünkü; risk, belirsizlik, yenilik, değişim gibi ana tarihsel temaları ile piyasa sistemi içerisindeki girişimcilik faaliyetlerini de içeren; işbirliği, arbitraj, spekülasyon, yenilik gibi kavramları da kapsar (Işık vd. 2011: 152).

Başarılı girişimcilerde görülen ortak özellikler şunlardır: • Hızlı düşünme

• Düşünme ve muhakeme yetenekleri güçlü • Kararlı ve azimli olma

• İş kadar dünya bilgisine sahip olmak • Hayal gücü yüksek

(19)

• Düşünme ve muhakeme yetenekleri güçlü • Sorunları çözebilme

• Çok yönlü düşünebilen

• Yeninin kabul edilmesini sağlayacak ikna gücüne sahip olan • Belirsizlik altında hızlı karar alma

Bu özelliklere ek olarak girişimciler, basarısızlığa rağmen vazgeçmezler, belirsizliğe karsı toleranslıdırlar, detaylara önem verirler ve mükemmeliyetçidirler (Küçükaltan, 24) .

1.1.3.Girişimci ve Benzer Kavramlar

Bazı kavramların girişimcilikle karıştırıldığı görülmektedir. Bu kavramlar arasında sermayedar, yönetici ve işveren yer almaktadır. Girişimcilik, yenilik yapmayı, sorumluluk ve risk üstlenmeyi, cesaretli olmayı, fırsatları görebilmeyi ve başarılı olma arzusunu gerektirmektedir. Ancak bu özellikler içerisinde sermaye kavramı bulunmamaktadır. Buna karşın, sermaye sahibi bir girişimci olunabileceği gibi, sermaye sahibi olunmasa da girişimci olunabilir (Titiz, 1994: 4).

Sermayedar, para sahipliği demek değildir. Mal ve hizmet üretimi için kullanılan üretim araçlarını ifade etmekte kullanılan bir kavramdır. Girişimcilik ise, devamlı risk almak suretiyle diğerlerinin göremediği ya da cesaret edemediği iş fırsatlarını değerlendirmektir (Durukan, 2007: 29).

Yönetici, kârı ve riski başkalarına ait olmak üzere mal ve hizmet üretmek için üretim araçlarını tedarik eden, işletmeyi girişimci adına çalıştıran kişidir. Yönetici ile girişimci arasındaki fark ise çalışmalar sonucu ortaya çıkan riske yöneticinin katlanmamasıdır (Yıldız, 2007: 5). Bir diğer fark ise, girişimcinin olası fırsatları görebilme yeteneğidir.

(20)

Ayrıca girişimcilikle işveren kavramı da karıştırılmaktadır. Burada işveren, bir girişimci olabileceği gibi aynı zamanda bir sermaye sahibi ya da yönetici durumunda da olabilir (Müftüoğlu, 2004: 11).

1.2.GİRİŞİMCİLİK KAVRAMININ TARİHSEL GELİŞİMİ

İnsanoğlu tarihsel süreç içerisinde, ilkçağlardan bu yana yaşamını sürdürebilmek amacıyla her türlü olumsuz koşula rağmen ihtiyaçlarını karşılamıştır. Kaba taş, yontma taş, cilalı taş ve demirin icadına kadar olan tarihi devirler, insanoğlunun girişimcilik ruhuyla ve risk almak suretiyle ortaya koyduğu birer yenilik süreçleridir. Bundan dolayı denebilir ki insanlık tarihinin her döneminde insanoğlu şu veya bu şekilde bir girişimcilik faaliyetinde bulunmuştur. İlkel insan, bugün girişimciliğin tanımlarında ortaya konulan tüm özellikleri içinde barındırmaktaydı yani risk alıyordu, yenilik yapıyordu, yaşamını ortaya koyuyordu. Bu faaliyetleri yerine getirmekteki tek amacı ise yaşamını sürdürebilmekti (Durukan, 2007: 25).

İlk çağda insanlar yaşamlarını sürdürmenin yanında ticaret için de girişimcilik faaliyetinde bulunmuşlardır. Bu duruma Fenikeli’leri örnek verebilirz. Uzak karalardan Avrupa anakarasına getirilen üretimin ve ticaretin sürekliliğini sağlamak için sömürgecilik faaliyetleri yaygınlaşmıştır. Lüks mallara artan talep, büyük ölçüde, orta çağlar boyunca egemen olan izolasyonizmin (ekonomik ve siyasi ilişkilerin kurulmaması) azalmasından kaynaklanmıştır. Bu dönem sırasında, “girişimci” terimi, sabit fiyatlı sözleşmeler yapmak ve kâr elde etmek için devletin aracısına sorumluluklarını yerine getiren anlamına geliyordu. Giderek artan bir şekilde, terim, genellikle, basit sonuçlara ulaşmak için bir fırsattan yararlanan kişi anlamına gelmeye başlamıştır. Verim ve etkili yönetim, girişimcinin kârını artırmıştır (Wingham, 2004: 2).

On altıncı yüzyılda merkantilizmle birlikte ülkeler sahip oldukları özel ve kamu girişimlerinin ürünlerini ihraç edip karşılığında ülkeye altın ve gümüş getirme çabasına girmişlerdir. Bu akımla birlikte büyük sanayi kuruluşları kurulmaya

(21)

başlamıştır. Merkantilist yaklaşımdan sonra liberalizm yani akılcılığın ön plana çıkması, rekabetin üst düzeyde yaşanması ve uluslar arası ticaretin desteklenmesi özel sektör girişimciliğinin önemini arttırmış ve bu yaklaşım kendisini Avrupa’da hissettirmeye başlamıştır. Dolayısıyla da girişimcilikte risk unsuru ilk kez on yedinci Yüzyılda ortaya çıkmıştır (Ercan ve Gökdeniz, 2009: 61). On yedinci yüzyılda girişimcilik yeniden tanımlanmıştır ve bu yeni tanım hem riske karşı toleranslı olan kişiyi hem girişimle ilgili faaliyetin sonuçlarının ekonomik etkisini içermektedir (Wingham, 2004: 3).

İlerleyen dönemlerde coğrafi keşifler ve dünya ticaret yollarının değişmesi, Batı insanın muazzam bir servet elde etmesini sağlamıştır. Devasa boyutlara ulaşan sermaye birikimine, Newton ve Galileo gibi bilim adamları tarafından oluşturulan modern bilim metodolojisi de eklenince, Batı için eksik kalan tek unsur, bu kaynakların en verimli şekilde kullanılmasını sağlayacak sanayi devrimidir (Durukan , 2007: 25).

18. yüzyılda sanayi devrimi iki temel unsurla hız kazanmıştır. Bunlardan biri bilimsel bilgi, diğeri ise coğrafi keşifler ve ticaret sonucunda oluşan sermayedir. Sanayi devriminin başlamasıyla da çağdaş girişimcilik ortaya çıkmıştır (Ercan ve Gökdeniz, 2009: 62).

Şekil-1.1.: Çağdaş Girişimciliğin Gelişim Süreci

Kaynak: Salih Ercan, İsmail Gökdeniz, Girişimciliğin Gelişim Süreci ve Girişimcilik Açısından

(22)

Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçişle birlikte üretim, ulaşım, yönetim gibi alanlarda meydana gelen önemli gelişmeler ve küresel ekonominin hız kazanması ile girişimciliğin önemi daha da artmıştır. Günümüz bilgi çağında insanın emeğinin üretim üzerindeki ağırlığı azalırken, buna karşın bilgiye dayalı emeğin üretim üzerindeki ağırlığı artmaya başlamıştır. Bu noktada girişimciliğin önemi, yenilik, yaratıcılık ve yönetim faaliyetlerinin tamamlayıcısı olarak ortaya çıkmıştır (Özkul, 2007: 344).

Tablo-1.1.: Orta Çağdan Bilgi Toplumuna Kadar Girişimciliğin Gelişim Aşamaları Tarihi

Dönem Bilim Adamı Girişimcilik Hakkındaki Görüşler

İlk Çağ Hayatını idame ettirmek için arayış içerisinde olan hür kimselerdir.

Orta Çağ Büyük ölçekli üretim projelerinin yöneticisidir. Risk unsuru yoktur.

17. yüz yıl Girişimci, hükümetle yapılan sabit fiyatlı sözleşmelerin, kâr ya da zarar riskini üstlenen kişidir.

1725 Richard

Cantillon Girişimci, sermaye sahibinden ayrı risk üstlenen kişidir.

1803 Jean Baptiste

Say Girişimcinin kazancı, sermayenin getirisinden ayrılmıştır. 1876 Francis Walker Fon sağlayıcı ile proje sahibi girişimcinin kazançları ayrılmıştır. 1934 Joseph

Schumpeter

Girişimci, yenilik yapan ve yeni teknoloji geliştiren kimsedir.

1961 David

McClelland Girişimci, faal ve ılımlı riskleri alan kimsedir 1964 Peter Drucker Girişimci, fırsatları en üst düzeye çıkaran kişidir.

1975 Albert Shapero Girişimci örgütün sosyal ve ekonomik işleyişinde inisiyatif kullanan ve muhtemel başarısızlık riskini üstlenen kişidir. 1983 Gifford Pinchot İç girişimci, faaliyette olan bir örgüt içerisindeki çalışan

girişimcidir.

1985 Robert Hisrich Girişimci zaman ve gayret sarf ederek farklı değerler üreten, çeşitli riskleri üstlenen ve sonunda maddi ya da manevi karşılık alan kişidir.

1995 Peter Drucker Girişimci elindeki kaynakları düşük verimlilik alanlarından, yüksek verimlilik alanlarına aktaran ve orada tutmayı başarabilen

kişidir. 1999 Jeffrey

Timmons Girişimci çağdaş önderlikle dengelenmiş davranış ve düşünüş biçimine sahip, dürüstlük ve samimiyetle doğruların inşasını yapan kişidir

(23)

Wickham geliştiren kişidir

2002 G. Brenkert Girişimci piyasa ekonomisinin vazgeçilmez unsurudur.

Kaynak: Salih Ercan, İsmail Gökdeniz, Girişimciliğin Gelişim Süreci ve Girişimcilik Açısından Kazakistan,2009,s.66

İnsanlık tarihi içerisinde evrensel boyutlarda bakıldığında toplumların göçebelikten yerleşik tarım toplumlarına, tarım toplumundan sanayi toplumuna ve sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçişlerinde girişimciliğin rolü hem son derece önemli hem de son derece büyüktür. Girişimciliğin toplumsal, sosyal ve ekonomik gelişime etki eden bu önemli rolü, sanayi devrimini takip eden bilgi çağı ile birlikte hem daha net ve açık anlaşılmaya, hem daha hızlı yayılmaya, hem de bir kavram olarak daha çok ele alınmaya başlamıştır (Tunç, 2007: 27).

1.2.1.Fizyokrat Düşünce ve Girişimcilik

18. yüzyıldaki Fransız geleneğinin başlangıcı girişimcilik faaliyetleri ile yakından bağlantılıdır. Fransız düşünürler girişimcinin rolünü, bilinen maliyetler ile bilinmeyen fiyatlar arasındaki fark ile ilgili bilgiyi içeren faaliyetleri ortaya çıkarmak olarak belirtmişlerdir. Belirsiz şartlar altında karar alan girişimcinin varlığı Fransız geleneğinin özelliğidir (Menuda ve Kean, 2002: 4).

1.2.1.1.Richard Cantillon (1680-1734)

Fransız düşünürlerin en ünlülerinden biri girişimciliği ekonomi literatüründe ilk olarak tanıtan İrlanda doğumlu bankacı olan, kavramın ekonomik anlamını ve girişimcinin ekonomideki rolünü anlatan Essai Sur la Nature du commerce en

Général adlı çalışması 1755’de ölümünden sonra yayınlanan Richard Cantillon’dur

(Landström, 2005: 28). Cantillon’un çalışması, girişimciyi piyasanın merkezi aktörü olarak gördüğü için girişimcilik tarihinde bir dönüm noktasıdır (Praag, 1999: 313).

18. yüzyılın başında Cantillon bir işletmenin genel sorumluluğunun alınmasını gösteren “entreprendre” terimini türetmiştir. Cantillon daha sonra belirlenmemiş bir fiyattan satılabilen mallar üretmek amacıyla maliyeti bilen tedarikçiler ve işçi ile temas kuran aracılar öngörmüştür. Ayrıca yeni üretim

(24)

tekniklerinin uygulanmasından kaynaklanan takas, belirsizlik ve maliyet azalmalarını yönetmek için daha önceden kâr dürtüsünü göz önüne almıştır (Peneder, 2009: 80).

Cantillon 18. yüzyılda oluşmaya başlayan piyasa ekonomisinde iktisadi sistemi 1) toprak sahipleri 2) girişimciler 3) işçiler olmak üzere 3 tip grupla sınıflandırır. Girişimciler, toprak sahipleri ve işçiler arasındaki aracılardır. Toprak sahipleri, kendi zevk ve tercihlerine göre tüketim kalıplarını belirlerler. Ayrıca doğal kaynaklar üzerindeki mülkiyet hakları sayesinde finansal özgürlüğe de sahiptir. Girişimci ise üretimden, dolaşımdan ve toprak sahiplerinin taleplerini karşılamak için ekonomideki mal değişiminden sorumludur (Hebert ve Link, 2006: 589).

Cantillon’a göre girişimci hammaddeyi -genellikle tarım ürünü- işlemek için belirli bir fiyattan alır ve sonucunda belirsiz bir fiyata satar (Filion,1997: 2). Belirsiz fiyat ile belirli fiyat arasında girişimcinin kârı veya zararı olur. Girişimciyi bu faaliyete motive eden de sonucunda elde etmeyi umduğu kârdır. Böylelikle Cantillon geleceğin bugünden tam olarak bilinmeyişi nedeniyle geliri risk içeren aktörü ele alarak, girişimciliğin risk alma ve risk üstlenme vasfını öne çıkarmıştır (Alada , 2001: 23). Ayrıca Cantillon riskin sadece spekülatif bir girişimin belirsizliği olmadığını, aynı zamanda faaliyet sonucunda elde edilecek bilinmeyen gelirler hakkındaki risk olduğunu fark etmiştir (Winata, 2008: 13).

Cantillon’un girişimcilik işlevi malların gerçek değeri ile piyasa fiyatı arasındaki dengesizliği açıklamaktır. Girişimci ticaretin sürücü aktörü sayılır çünkü girişimci fiyat farkları, talep tahmini, güvenli kazancı mümkün kılan çevre keşfi gibi pazardaki fırsatları yakalayan kişidir. Böylece girişimci ürün stratejistisinden daha çok fiyat stratejistisi olarak görülür (Menuda ve Kean, 2002: 5).

Cantillon’a göre, girişimciliğin kökenini öngörü eksikliği ve risk almaya istekli olmak oluşturur. Böylece Cantillon girişimciliğin piyasadaki belirsizliğe katlanma rolüne odaklanmıştır (Hebert ve Link, 1989: 42). Örneğin, çiftçi olarak girişimci belirsiz satış fiyatlarına ve sabit üretim maliyetleri riskine katlanır. Ayrıca Cantillon, yün ve tahıl toptancıları, imalatçı, restaurant işletmecileri ve esnafı da girişimci sayar. Bunlar dışında dilenci ve hırsızları da girişimcinin temel ve gerekli

(25)

karakteristik özelliği olan belirlenmemiş gelirin önemini gösterdikleri için girişimci kategorisine koyar (Brown, 2007: 104).

Cantillon’un katkıları, girişimcinin varlığını, hiyerarşik toplum sınıfının son grubu olarak vurgulamasında yatar. Girişimciler, faaliyetlerini yürütmek için sermaye kuran ya da kendi emeğini satan kişi olabilir (Winata, 2008: 14).

1.2.1.2.François Quesnay (1694-1774)

Richard Cantillon dışında Fizyokrat düşünce denilince ilk akla gelen isimlerden biri François Quesnay’dir. Quesnay 1758’de Economic Table adlı çalışmasında girişimcinin organizasyon ve yenilikçi yeteneğine odaklanmıştır.

Quesnay, belirsizlik ve bilgiyi üretim organizasyonunun içine dahil ederek organizasyonun kökenini ve içeriğini açıklamıştır. Quesnay, çiftçi olarak girişimciyi daha yüksek verimlilik araştırması için üretim organizasyonu ile ilgili görevleri yerine getiren kişi olarak tanımlamıştır (Menuda ve Kean, 2002: 6).

Quesnay’in girişimci ile ilgili görüşü Cantillon’unkine benzemektedir. Quesnay’a göre girişimci belirsizlik taşımakta, üretimi belirlemekte ve yönlendirmekte, yeni yöntemler ortaya çıkarmakta ve yeni pazarlar araştırmaktadır (Formaini, 2001: 3).

Quesnay’in çalışmalarının temelinde ekonomik büyüme için sermayeye verdiği önem yer almaktadır. Fizyokrat düşüncede sermaye, zenginliği en iyi biriktiren sınıf olan toprak sahiplerinden gelir. Girişimciler ekonomide çiftçiler gibi sunulur. Quesnay, büyük tarım operatörü olarak girişimciyi resmederek, küçük ölçekli tarımla büyük ölçekli tarım arasında ayrım yapar. Zenginliği ve zekası ile işini kârlı bir şekilde gerçekleştiren zengin çiftçileri girişimci olarak tanımlar. Onun düşüncesindeki kapitalist çiftçi ise başkalarının toprakları üzerinde işini yürüten kişidir. Böylece, onun girişimcisi bağımsız kendi işinin sahibidir (Hebert ve Link , 2006: 24).

Quesnay’in girişimcisi, sermaye tedarikçisi, kendi kârını yeniden yatırıma dönüştürme, küçük ölçekli üretimden büyük ölçekli üretime geçme gibi önemli roller

(26)

oynar. Ancak Quesnay, Cantillon gibi girişimci teorisine çok büyük katkılarda bulunmamıştır (Menuda ve Kean, 2002: 6).

1.2.1.3.Robert Jacques Turgot (1727-1781)

Fransız devlet adamı ve iktisatçı olan Robert Jacques Turgot, Cantillon ve Quesnay’in ardından girişimci ve işlevini ele almış ve Cantillon’un girişimcilik fikrini geliştirmiştir. Turgot’a göre girişimci bir kapitalisttir ve sermaye sahibidir. Turgot kapitalist girişimci olarak girişimciyi, yatırdığı sermayeden faiz kazanmak ve emeği sonucu ün elde etmek isteyen kişi olarak tanımlamıştır. İlk olarak iktisadi aktörler para biriktirirler ve toprak satın alma, işe yatırım yapma ya da basitçe başkalarına sermayesini kiralama gibi seçme pozisyonunda olan kapitalist haline gelirler. Turgot’un girişimcisi ilk konumda kapitalist ve toprak sahibi olmayı tercih edebilir, sadece borç verici olarak kapitalist olmaya devam da edebilir ya da bunun yerine girişimci de olabilir (Winata, 2008: 15).

Turgot’a göre, sermaye sahipliği girişimci olmanın özelliğidir ancak iki işlev yine de farklıdır. Kimse girişimci olmaksızın kapitalist olabilir, ama kapitalist olmaksızın girişimci olamaz (Hebert ve Link, 2006: 26-27). Diğer bir deyişle Turgot’a göre ancak sermayeye sahip kapitalistler girişimci olabilir.

Cantillona’a göre girişimci basitçe belirsiz şartlar altında risk alan kişi iken Turgot için girişimcinin aldığı riskler kendi sermaye stokunu doğurmaktadır. Bu görüş, kurumsal olarak sermayenin nadir olduğu ve finansal piyasaların tam işlemediği dönemde mantıklıdır (Formaini, 2001: 4).

1.2.1.4.Nicolas Baudeau (1730-1792)

Fizyokrat düşüncede girişimcilik teorisine en önemli katkılardan biri de Nicolas Baudeau’ye aittir. Baudeau da tarımın üstünlüğüne inanmıştır ve tarımsal girişimciyi riski üzerinde taşıyan kişi olarak tanımlayarak Cantillon’u yansıtmaktadır (Hebert ve Link, 2006: 590). Baudeau, girişimciyi yeni tekniklere başvurarak ya da icat ederek mahsulünü arttıran, maliyetini azaltan ve kârını arttıran yenilikçi olarak tanımlamıştır. Girişimci, bireysel enerji, bilgi, yetenek, zeka gibi niteliklere ve ekonomik ilerlemenin bazı yönleri üzerinde bir dereceye kadar kontrol gücüne sahip

(27)

olmalıdır. Bu ise girişimciliğin yönetim ve iş faaliyetlerinin koordinasyonu ile ilişkili olduğuna işaret etmektedir (Winata, 2008: 15).

Baudeau’ya göre, tarımsal girişimci kendi ihtiyaçları da dahil olmak üzere tarımsal gelirden gerekli üretim maliyetlerinin çıkarılması sonucu kalan fazlayı kira olarak toprak sahiplerine öder. Kiracı çiftçi için kira, üretim sürecini belirleyen bir maliyettir. Fizyokratlar, uzun dönemde bu maliyetleri sabit olarak varsaymışlar ve aynı zamanda ücretleri de genelde sabit veya sabite yakın olarak ele almışlardır. Yani çiftçi uzun dönemde belirli olan maliyetlerle karşı karşıya iken, belirsiz bir hasat miktarı ve dolayısıyla da belirsiz bir satış fiyatıyla karşı karşıya kalmaktadır (Hebert ve Link, 2006: 590).

Baudeau girişimcilik analizinde yeteneğin önemini ortaya çıkarmıştır. Baudeau’ya göre, girişimcinin yeteneği bilgiyi toplamak ve geliştirmektir. Girişimci zekası ile kapitalist için bir piyon olmaktan çıkar. Baudeau’nun girişimcisi ilk olarak hasatı mümkünse iki, üç, dört, on defa arttıracak, ikinci olarak işgücü sayısını azaltacak ve böylece maliyetleri mümkün olduğunca aşağı çekecektir (Hebert ve Link, 2006: 591). Kısaca, girişimci farklı yenilikler yaparak maliyetleri azaltan ve kârları arttıran bir yenilikçidir (Sciascia ve De Vita, 2004: 4).

Özetle fizyokrat düşünce tarımsal girişimciyi öne çıkarmış ve bunda da tarımın baskın olduğu bir dönemde yaşamaları önemli bir etken olmuştur (Formaini, 2001: 3).

1.2.2.Klasik Düşüncede Girişimcilik

18. yüzyılın ortalarında üretim koşullarında değişiklikler, sosyal ilişkiler ve yeni düşünce tarzları ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu değişiklikler aynı zamanda akademik çevrede de görülerek iktisat bilimi alanında klasik iktisat teorisi gelişmiştir (Landström, 2005: 17).

Klasik iktisatçılar ekonominin dinamik yapısını etkileyen faktörlerin geçici olduğuna iktisadi hayatta genel bir dengenin varlığına ve bunun sürekliliğine inanmaktadırlar. Bu ise ekonomide mevcut belirsizliğin göz ardı edilmesi demektir.

(28)

Eğer ekonomi kendiliğinden dengeye gelebiliyorsa ve hiçbir sorun yoksa bireyler hiçbir zaman sorunlara çözüm aramak zorunda kalmayacaklardır. Bununla birlikte sorunların olması ise yeni fırsatların olması anlamına gelmektedir. Çünkü sorun olmayan hiçbirşey için kimse ücret ödemek istemez. Piyasada asimetrik bilgi durumundaki fırsatlardan yararlanan kimse ise girişimcidir. Girişimci yeni fırsatları ortaya çıkararak alıcı ve satıcı için sorunları ortadan kaldırır (Ulusoy, 2010: 74).

Girişimcilik 18. Yüzyıl boyunca çoğu klasik iktisatçıların çalışmalarında belirgin değildir. Girişimcilik işlevi tartışmalarında, klasik iktisatçılar genellikle girişimci kavramını kullanmazlar. Bunun yerine Fransız girişimci kavramına eşdeğerde ”maceracı” ve “risk alıcı” kavramlarını kullanırlar. Maceracı 15.yüzyılda, bazı riskler altında faaliyet gösteren tüccar iken, 17.yüzyılda, belirli kamu işleri projelerini yöneten arsa spekülatörleri ve çiftçilerdir. 18.yüzyıl boyunca maceracı kavramı yavaş yavaş yerini risk alıcıya bırakmış ve sıradan bir iş adamı ile eş anlamlı hale gelmiştir. Başlangıçta, risk alıcı bir işi yapan ya da projeyi tamamlayan kişi iken, zamanla kendi finansal riskini üstlenen, hükümet tarafından ona dayatılan işleri gerçekleştiren, belirsiz bir kârı elde edebilmek için riskli projelere giren kişiye dönüşmüştür. Daha sonraları ise klasik iktisatçılar arasında risk alıcı yerini kapitaliste bırakmıştır (Hebert ve Link, 2006: 37-38).

Klasik iktisatçılar üretilen her malın mutlaka talebi olduğunu savunmaktadır. Bu durumda iktisadın hareket noktası üretimdir. Bu durum Jean Baptiste Say tarafında “Her arz kendi talebini yaratır” ifadesi ile yasalaşmış ve böylece genel denge klasik iktisatçılar tarafından mekanik bir yapı olarak görülmekteydi. Aslında arz talep yasası A.Smith’te görünmez el şeklinde açıklanarak bu sayede serbest piyasa bir mucize gerçekleştirecek ve sürekli denge sağlanacaktı. Aslında bu düşünce piyasadaki tüm değişmelerin ve hareketlerin bütün piyasa aktörleri tarafından bilineceği inancına dayanır. Bu açıdan bakıldığında da kendi çıkarlarını maksimize etmek için uğraşan bütün insanlar aynı zamanda birer girişimciydi (Ulusoy, 2010: 69-70).

(29)

1.2.2.1.Adam Smith(1723-1790)

Klasik iktisat teorisinin kökeni genellikle Adam Smith’in 1776’da yayınlanan

The Wealth of Nations (Ulusların Zenginliği) adlı kitabına dayandırılmaktadır

(Landström, 2005: 17). Fizyokrat düşünürler girişimci ile kapitalist arasında ayrım yaparken, her ikisi, kârı risk almanın ödülü olarak değerlendiren Adam Smith ve diğer Klasik iktisatçılar tarafından bir araya getirilmiştir (Peneder, 2009: 80). Diğer bir ifadeyle Smith, girişim için sermaye sağlayıcı olan kapitalist ile nihai karar alıcı olan girişimci arasında ayrıma gitmemiş ve girişimciyi mülkiyet sahibi yöneticiler olan kapitalistler ile özdeş kılmıştır (Formaini, 2001: 4).

Smith, Ulusların Zenginliği’nde girişimciyi (Sciascia ve De Vita, 2004: 4), • Her zaman tehlike arayışı içinde olan bir maceracı,

• İleriyi görüp önceden tahmin edip planlar yapma yeteneğine sahip olduğu için ileri görüşlü,

• Mantıklı riskler alan sorumluluk sahibi biri olarak tanımlar.

Smith sermayeyi ekonomik gelişmenin temel unsuru; kârı da yapılan yatırım miktarının sonucu olarak görmüştür.

Smith’e göre en zor işler için sermayelerini tehlikeye atan maceracıların başarılarını olağanüstü risklere rağmen sınırsız güven duygusu teşvik eder. Smith, bu tür davranışa mantıksızlık derecesini atfeder çünkü olağan faiz oranlarının sürekli riskle birlikte az ya da çok yükselmesine rağmen bu aslında doğru değildir, orantılı yükseliyor gibi görünmektedir. Böylelikle, maceracı iktisadi gelişme teorisinde durağan aktörler değillerdir çünkü cesur maceracı bazen iki ya da üç spekülasyonla inanılmaz servetler elde edebilir, aynı şekilde iki üç başarısızlıkla servetini kaybedebilir (Hebert ve Link, 2006: 38-39).

Smith, her bireyin sahip olduğu sermayeyi en yüksek üretim ve kâr sağlayacağı alanlara yönlendirdiğine, insanın bunu yaparken de toplum çıkarını arttırmayı amaçlamadığına ve bunu ne ölçüde yaptığını da bilmediğine inanmaktadır.

(30)

Ayrıca bireyin sadece özel çıkarını gözettiğini ve amacını gerçekleştirirken görünmez bir elin onu hiç düşünmediği başka başka amaçlara hizmet etmesini sağladığını iddia etmektedir. Bu düşünceye göre homo economicus olarak kabul edilen bütün insanlar birer girişimcidir.

1.2.2.2.David Ricardo (1722-1823)

Ricardo, çalışmalarında girişimcilik kavramını göz ardı eder. Bunun yerine sermaye üzerinde piyasa güçlerinin etkisini tanımlayarak kapitalist sistemin temel kiracılarını ele alır. In The Principles of Political Economy and Taxation adlı çalışmasında üreticiyi, ürünlerin talebine göre sermayesini işe yatıran kişi olarak belirtir. Eğer talep düşerse, üretici çalışanların bir kısmını işten çıkarır ve bankacılardan ya da zengin kesimden borç almayı bırakır. Talep arttığı zaman ise durum tersine döner. Ricardo, kapitalistin rolünün ekonominin işleyişinde belirgin olduğunu, kapitalistin sermayesini çevredeki dış değişimlere (ticari fırsatlar, piyasa talebindeki kaymalar vb.) yanıt olarak yeni üretim kaynaklarına kaydırdığını ileri sürer. Girişimcinin rolü Ricardo’nun analizinde zorluklara göğüs gererek başarmaktır (Winata, 2008: 17).

Yenilikçi olarak girişimcinin rolü Ricardo’nun çalışmalarında yoktur. Çünkü piyasanın durumu dengeye yakın kabul edilmektedir. Dışsal değişiklikler durumunda ise girişimci kârını maksimize etmek için yeni hesaplamalar yapan kişi olarak tanımlanmaktadır (Sciascia ve De Vita, 2004: 4).

1.2.2.3.John Baptiste Say(1767-1832)

Cantillon’dan sonra girişimcilik kavramını geniş çapta ele alan bir diğer iktisatçı John Baptiste Say’dir. Say’in çalışmasında girişimcilik büyük ölçüde, üretim faktörlerini bir araya getirmekten sorumlu olan özel bir türün rolüne, yani onun yönetimsel fonksiyonuna indirgenmiştir (Peneder, 2009: 80).

Say, iktisadi gelişmeyi girişimci faaliyetinin sonucu olarak görür. Cantillon gibi girişimciyi kendi sermayesini yatırdığı için risk alıcı olarak ele alır. Say, Smith’in aksine girişimci ve kapitalisti birbirinden ayırır. Bunu yaparak girişimciyi yenilik ile ilişkilendirir ve girişimciyi değişimin öznesi olarak nitelendirir. Say’in

(31)

kendisi de bir girişimcidir ve modern anlamda girişimcinin sınırlarının ne olduğunu açıklayan ilk kişidir (Filion, 1997: 2).

Say, girişimciyi üretim faktörlerini birleştiren ya da koordine eden kişi olarak ele alır. Girişimci kaynakları düşük verimli alanlardan yüksek verimli alanlara kaydıran kişidir. Çalışmalarında girişimcinin koordinatör olma rolünü vurgular. Böylece, Say’in girişimcisi kapitalistlerden, toprak sahiplerinden ve işçilerden ayrılır (Winata ,2008: 15).

Say’in A Treatise on Political Economy or the Production, Distribution and

Consumption of Wealth adlı kitabında girişimci üretim ve dağıtımın ikisini birden

düzenleyen kişidir. Diğer klasik iktisatçılarla karşılaştırıldığında Say için girişimci üretim ve tüketim sisteminin tamamında çok önemli görevlere sahiptir. Say’in teorisinde 1)tarım 2) imalat ve 3) ticari endüstri olmak üzere üç tip endüstri vardır. Bu endüstrilerin her birinin çalışması üç ayrı adımla sağlanır (Hebert ve Link, 2006: 29). :

• Araştırma: Teorik bilginin oluşturulması ve kolayca ülkeden ülkeye yayılmasının sağlanması araştırmacılar tarafından yapılır.

• Bilginin uygulanması: Tüketim için üretimin yapılmasını sağlayacak bilginin uygulanması girişimcinin işidir.

• Üretim: İşçiler tarafından yapılır.

İlk adım bilimsel adımdır. Herhangi bir ürün üretilmeden önce, örneğin bisiklet, onun doğası ve amacı hakkındaki kesin bilgi anlaşılmalıdır. Örneğin, tekerleğin süreklilik kapasitesi olmalı, dairesel hareketler ve zincir ve dişliler üzerine uygulanan güç tekerleği ileriye doğru itebilmeli, bunlar bilinmek zorundadır. İkinci adım, girişimcilik, yararlı bir amaç için bu bilginin uygulanmasıdır (bisiklet için örneğin mekanizmanın geliştirilmesi). Son adım ise üretken olan, el işçiliği ile öğenin üretilmesidir (Hebert ve Link, 2006: 29).

(32)

Say’in ekonomisinde üretimin bir parçasını oluşturan dağıtım sektöründe girişimcinin görevi, satılan ürün hasılatlarını toplamak ve bunları işgücü, sermaye ve toprak olan üretim girdilerine sırasıyla ücret, faiz ve kira şeklinde dağıtmaktır (Praag, 1999: 314-315).

Say, girişimcilik işlevine yönetsel özellikleri de dahil eder. Girişimcilik faaliyetinin aslında neredeyse yönetimle eş anlamlı olduğunu söyler. Girişimci üretim faktörlerini koordine eder, işi yönetir, personeli denetler, hammadde sipariş eder, talebi tahmin eder ve üretici ve tüketici arasında aracı rolü oynar (Winata, 2008: 16). Kısaca Say’e göre girişimci, kendi girişiminde kilit kişidir; koordinatördür, modern lider ve yöneticidir. Başarılı bir girişimci; kararlılık, azim, iş kadar dünya bilgisine sahip olmak, dürüstlük, düzenlilik, sorunları çözücü olmak vb. gibi bazı özelliklere sahip olmalıdır. Bu gerekli karakteristik özelliklerin sonucu olarak, girişimcilik sektöründe yarışanların sayısı sınırlıdır. Say’in klasik ekonomisinde tüm fiyatlar arz ve talep tarafından belirlendiği için sınırlı arz karşısında girişimci emeğin ücreti de yüksek olmakta ve böylece bu üretici sınıfı büyük bir servet biriktirir (Praag, 1999: 315-316).

1.2.2.4.Jeremy Bentham (1748-1832)

İngiliz Klasik iktisatçılar piyasa ekonomisinde girişimcinin rolüne oldukça az dikkat çekmişlerdir. Fakat Fransa ile bağları olan ve entelektüel kişiliği aynı dönemde yaşadığı diğer kişilere göre çok daha güçlü olan Jeremy Bentham farklıdır. Girişimci konusu üzerine Bentham ve Smith arasındaki çatışma tefecilik yasaları üzerine tartışmalarında açıkça görülmektedir. Bentham ve Smith yaratıcı yeteneklerin gelişmesinde en uygun rejimin ekonomik liberalizm olduğu konusunda hem fikirdirler. Ama Smith’in aksine Bentham, yararlı birimler olarak tefecileri de kabul eder. Smith bir taraftan profesyonel bir aktivite olarak yeniliği kabul etmiş, diğer taraftan ise farklı bir bağlamda onun önemini görmezlikten gelmiştir. Diğer bir ifadeyle Smith, yenilikçinin önemini tanımada başarısız olmuştur. Bentham, Defence

of Usury adlı ilk çalışmasında bu konuyu vurgulamıştır. Burada Bentham ödünç

verilen ve ödünç alınan bütün sermaye miktarını sınırlayan tefeciliğe karşı nasıl yasal çözümler yapılması gerektiğini detaylı olarak ele almıştır. Bu etkilerin her ikisi de

(33)

başarılı girişimcilerin faaliyetlerini boğma eğilimindedir (Hebert ve Link ,2006: 590-591).

Smith’in aksine Bentham girişimciliği çalışmalarında kavramsallaştırmıştır. Ulusların ilerlemesinde sorumlu kişiler olarak, hayal gücü ve yaratıcılığı kullanan yetenekli bireyleri görür. Yeniliğin insan türünün gelişiminin arkasındaki itici güç olduğuna inanır ve girişimciyi yenilikçi olarak değerlendirir (Winata, 2008: 17).

Bentham, “panopticon” (hücreleri gardiyana bakan dairevi bir hapishane) adını verdiği bir hapishane modeli düşüncesiyle girişimcilikte yeniliğin önemini vurgular. Bu modelinde sözleşmeli yönetim ilkesini ortaya koymuştur. Bu ilke ekonomik etkinliğin istenen sonuçlarını ulaşmak için girişimcinin dinamik aktivitelerine dayanmaktadır. Bentham’a göre girişimci, hapishanenin doğru bir şekilde işlemesi için ihtiyaç olan şeyleri satın alan ve ayrıca da mahkum emeğin çalıştırılmasıyla elde edilebilecek kazanç üzerinden vergi elde eden bağımsız bir sözleşmecidir (Hebert ve Link, 2006: 590-591).

1.2.2.5.John Stuart Mill (1806-1873)

İngiliz literatüründe girişimcilik kavramının yaygınlaşması, John Stuart Mill’in 1848 yılında yayınlanan Principles of Political Economy adlı çalışması ile olmuştur. Mill, girişimcinin rolünü yönetim, kontrol ve denetim faaliyeti olarak tanımlamıştır. Mill’e göre bir faaliyeti yönlendirmek için bazı niteliklere ihtiyaç vardır:

• Zeka

• Kültürel bilgi

• Algı ve kanıda doğruluk (Sciascia ve De Vita, 2004: 5).

Girişimcilerin en büyük özelliği, sıradan insanların hepsinin sürekli çabaları sonucu bile asla oluşturamayacağı avantaj olanaklarını görme imkanına sahip olmalarıdır (Formaini, 2001: 5).

(34)

Özetle klasik iktisatçılar riski üstlenen, üretim faktörlerini birleştiren ve yenilik imkanını araştıran girişimci ile süreç içerisinde yatırım için sadece araç sağlayan kapitalist arasındaki ayrımını yeteri kadar yapmamışlardır (Formaini, 2001: 5). Ayrıca klasik iktisatçılar çalışmalarında girişimcinin rolüne değinseler de, tam olarak bir girişimcilik teorisi geliştirememişlerdir. Bunun nedenleri arasında; girişimcinin Fransız kökenli bir kelime olması ve gerçek bir İngilizce eşdeğerliliğine sahip olmaması, Fransız yasalarının sermaye sahibi ile iş sahibini birbirinden ayırması ve Fransız yaklaşımın mikroekonomik iken İngilizlerin makroekonomik analiz yapması yer almaktadır (Winata, 2008: 19).

1.2.3.Neoklasik Düşüncede Girişimcilik

19. yüzyılın sonunda iktisat biliminde makroekonomiden mikroekonomiye bir geçiş yaşanmıştır. Bu yeni odaklanmada üretici ya da tüketici olarak bireylerin ekonomik analizinde denge teorileri baskın olmuştur (Landström, 2005: 30). Neoklasik iktisat, Klasik iktisadın sona erdiği 1870’li yıllardan başlayıp, Keynesyen iktisadın başlangıcı olarak kabul edilen 1930’ların başına kadar egemen olmuştur.

1.2.3.1.Alfred Marshall (1842-1924)

Klasik ve neoklasik iktisat arasında köprü kuran Alfred Marshall bu dönemde girişimciliğe ilgi gösteren az sayıda neoklasik iktisatçıdan biridir. Marshall’ın ilk 1890’da yayınlanan Principles of Economics adlı ilk çalışması neoklasik düşüncede girişimciliğin önemini vurgulamaktadır.

Marshall girişimcinin rolüne, nereye yatırım yapacaklarına karar veren kapitalistler arasındaki fırsat arama davranışını dahil etmiş ve iş adamını, çalışma için gerek duyulan sermayeyi ve emeği bir araya getiren işverenlerin “uzmanlaşmış örgütü” olarak karakterize etmiştir. Say’in hatırlattığı gibi, işverenler kendi kendilerine kapitalist sınıfın çalışanlarına çok benzer bir şekilde hareket eden uzmanlaşmış yöneticilerin sorumluluğuna dayanmaktadır. Neoklasik üretim teorisi ile tutarlı bir şekilde, kaynakların tahsisini optimize ve toplam verimi maksimize ederler. Uyanık iş adamları, belli bir harcama ile daha iyi sonuçlar elde etmek amacıyla, düzenlemelerinde değişiklik yapma çabası gösterirler. Diğer bir deyişle,

(35)

kârlarını arttırmak amacıyla durmaksızın ikame ilkesini uygularlar (Peneder, 2009: 80).

Marshallcı ekonomide girişimcinin görevi, mal arzının, yenilik ve ilerlemenin sağlanması, üretimi yönlendirme, risk alma, sermaye ve emeği koordine etmedir. Firmayla birlikte girişimci tüm sorumlulukları üstlenir, hem yönetici hem de işverendir (Praag,1999:318-319). Marshall’ın girişimcileri, maliyetleri azaltmak ve daha verimli mallar üretmek için yeni metodlar üreten yenilikçilerdir (Winata, 2008: 19).

Buna karşılık başarılı bir girişimci bazı becerilere sahip olmalıdır. Bunların başında, aynı anda çoğu şeyi kurgulayabilmek, istenildiğinde her şeyi hazır etmiş olmak, dakik hareket etmek, bir şeyler yanlış olduğu zaman hemen değiştirebilmek gibi genel beceriler ve özellikle iş dünyasında bir işte büyük başarı elde edebilmek için zeka gelmektedir. İkincisi, başarılı bir girişimci ticaret bilgisi, ileriyi görebilme gücü, fırsatları yakalayabilme ve riski üstlenebilme gibi özel yeteneklere de sahip olmalıdır. Girişimcilerin arzı gerekli olan bu yeteneklerden dolayı sınırlıdır. Bu yüzden denge, arz ve talep güçleri tarafından belirlendiği için girişimcinin arz fiyatı yüksek olur. Diğer mesleklere göre daha fazla kazanç elde ederler (Praag, 1999: 318-319).

1.2.3.2. Von Thünen (1783-1850)

İktisat tarihine katkı yaptığı kuruluş yeri teorisi ile bilinen Von Thünen The

Isolated State adlı kitabında girişimcinin kazancı ile kapitalistin kazancını ayırarak

kârın açıklamasını yapmıştır. Thünen’in girişimcilik kazançları, elde edilen kârdan, • yatırılan sermaye faizinin

• iş kayıplarına karşı sigortanın ve • yönetim ücretlerinin çıkarılması

sonucu kalandır. Bu bakiye Thünen’in sigorta edilemez risk olarak tanımladığı girişimcilik riskinin getirisini gösterir (Hebert ve Link, 2006: 52).

(36)

Thünen, girişimciyi hem risk alıcı hem de yenilikçi olarak ele almıştır (Sciascia ve De Vita, 2004: 5). Girişimcilik faaliyetinin tamamlayıcı bir karakteristiği olarak, belirsizliği ve risk taşıma fonksiyonunu vurgulamıştır (Peneder, 2009: 81).

Thünen’e göre bir işle ilgili her riski üstlenen bir sigorta şirketi olmadığı için riskin bir parçası daima girişimci tarafından üstlenilir. Thünen, girişimci ile yönetici kavramlarını girişimcinin risk alması üzerinde durarak birbirinden ayırmıştır. Girişimci, girdiği iş yüzünden merak ve huzursuzluk içinde bir iş felaketinden nasıl kaçınabileceğini düşünerek günlerce uykusuz kalabilir buna karşılık yönetici, eğer gün içinde çok çalışmış ve yorulmuşsa, görevini yerine getirdiği için huzur içinde uyur. Thünen’e göre girişimci uykusuz geçirdiği gecelerde firma başarısızlığından kaçınabilmek için planlar yapar ve çözümler bulur. Bu nedenle Thünen’e göre, aslında iş dünyasındaki sıkıntılar girişimci yeteneğinin gelişmesine katkıda bulunur. Thünen’in girişimci teorisinin gelişmesinde önemli bir adımı da, risk alma, yenilikçi olma ve belirsizliğe katlanma gibi özellikleri girişimci teorisinde birleştirmesidir. Thünen’e göre girişimcinin geliri riskin getirisi ve yaratıcılığın getirisinden oluşmaktadır. Bu ikisinin toplamı ise toplam kârı vermektedir (Hebert ve Link, 2006: 592-593).Daha açık bir ifade ile; Thünen, girişimcilikle ilgili kârları, kâr ödemelerinden sonraki artık gelir, işletme zararlarına karşı sigorta ve yönetim ücretleri, yani sigorta edilemeyen, risk çaba ve yaratıcılığa yönelik bir getiri olarak karakterize etmiştir (Peneder, 2009: 81).

1.2.3.3. Leon Walras (1834-1910)

Günümüzde genel denge teorisinin kurucusu olarak bilinen Fransız iktisatçı Leon Walras neoklasik iktisadın önde gelenlerindendir. Walras, görünüşte girişimciyi önemli bir figür olarak kabul eder. Elements of Pure Economics adlı çalışmasında, üretim faktörlerini dört sınıfa ayırmıştır. Onun ayrımı Cantillon’un toprak sahipleri, işçiler ve girişimciler olarak üç sınıf sınıflandırmasını andırmaktadır ancak buradaki önemli farklılık Walras’ın kapitalisti toprak sahipleri ve girişimciden ayrı değerlendirmesidir. Walras üretim faktörlerinin ayrımı ve farklılığı konusunda nettir. Girişimciyi, toprak sahipleri, işçiler ve kapitalist dışındaki dördüncü üretim

(37)

faktörü olarak ele almaktadır. Girişimcinin rolü, arazi kiralayan toprak sahibinden, kişisel yetenekleri ile çalışan işçiden ve sermayeyi borç veren kapitalistten farklıdır (Hebert ve Link, 2006: 65).

Walras, girişimciyi koordinatör ve arbitrajcı olarak tanımlar. Girişimci olmaksızın değişim ve faaliyet olmaz (Ripsas, 1998: 105). Girişimci, üretimde girdi olarak kullanılmak üzere hizmetlerin alıcısı ve üretimin sabit teknik katsayıları ile verilen teknoloji sonucu statik bir çerçevede faaliyet gösteren kişidir. Statik dengede sıfır kâr söz konusu olduğu için, temelde arbitrajdan doğan girişimci kârı rekabetçi piyasa fiyatları ile ortalama maliyetler arasındaki farka eşittir. Bu yüzden Walrascı girişimcilik işlevi dengesizlik durumlarında çok önemlidir (Ebner, 2005: 258).

Walras girişimcilik teorisine çok sayıda katkı yapmıştır. İlk olarak, kârı fiyat ve ortalama maliyet arasındaki fark olarak tanımlayarak gerçek kârın sadece ekonomik geçiş aşamasında ortaya çıktığını açıklamıştır. İkinci olarak, dinamik teorisini geliştirmiş ve bunun sayesinde gerçek kâr ve zararlar girişimciler tarafından oyuna dahil edilen rekabet güçlerince azaltılmıştır. Üçüncü olarak, kârı elde etme belirsizliği ve kaybı üstlenme riskinden bahsetmiştir. Dördüncü olarak, rutin yönetim fonksiyonları ile girişimcilik faaliyeti arasında ayrıma gitmiştir. Son olarak da, Walras piyasa faaliyetinde kâr peşinde koşanlar ile sermaye malı hizmeti sağlayıcıları arasında kesin bir ayrım yaparak girişimci tanımını kesinleştirmiştir. (Walker,1986: 19). Bununla birlikte Walras gerçek dünyadaki girişimcilerin rolü hakkındaki görüşlerini geliştirmesine rağmen onu kurumsal yaklaşımdaki genel denge analizine ise dahil etmemiştir (Formaini, 2001: 6).

1.2.4.Avusturya İktisat Okulunda Girişimcilik

19. yüzyıl sonunda girişimcilik ile ilgili araştırmalarda önemli gelişmeler Carl Menger, Ludwig von Mises, Friedrich Wieser, Friedrich August von Hayek, Israel Kirzner gibi iktisatçılar tarafından gerçekleştirildi. Avusturya okulu girişimcilikle ilgili neoklasik marjinalizmin bir varyasyonunu sergiler. Bu görünüm Avusturya okulun metodolojik yöneliminden yani bireycilik, öznelcilik ve ekonomik gelişmede tarihsel zamanın öneminden gelir (Ebner, 2005: 259).

(38)

1.2.4.1.Carl Menger (1840-1921)

Menger, Avusturya düşünce geleneğinin kurucusu olarak bilinir. Klasik düşünceye katkısı metodolojik düzeydedir. Menger, Principles of Economics çalışmasında ekonominin öznel görünümünü tanıtır. Ekonomik olguların nesneler değil ancak insanlar arasındaki ilişkiler olarak algılandığı yerdeki metodolojik öznelciliğin taraftarıdır. Böyle ilişkileri anlamak için ekonomik teori insan eylemlerini yöneten sosyal, kültürel ve iktisadi kavramlardan ileri gelmelidir. Doğal bilimlerin aksine, ekonomi insanların algı, istek ve görüşlerini göz ardı edemez. Bu görüş Menger’in metodolojik bireyciliğinde de yansıtılmaktadır. Toplum ve ekonomiler içinde aktörler bireyseldir, grup ya da sosyal gibi görülmezler. Ekonomik olguların açıklanması bireysel hareketlerden kaynaklanır. Böylece, ekonomik gelişmeler bir boşluk içinde yer almaz. Bu da, girişimcinin kaynakları faydalı mal ve hizmetlere dönüştüren, değişimin aktörü oldukları anlamına gelmektedir (Landström, 2005: 17). Menger, girişimcilik işlevini özellikle piyasada kaynaklara verilen değer ve ekonomik durum hakkında yeni bilgi elde edilmesi olarak tanımlar (Sciascia ve De Vita, 2004: 5). Menger’e göre girişimciler bilgi toplar, ekonomik hesaplamalar yapar, üretimi kontrol eder, insanlığın doğasında bulunan belirsizlikten dolayı riske katlanır. Girişimcinin riske katlanmasının nedeni ise kâr elde etme olasılığıdır (Formaini, 2001: 6).

Menger, girişimcilik faaliyetini dört boyutta ele alır (Ebner, 2005: 259): • Ekonomik durum hakkında bilgi

• Üretim sürecinin düzenlenmesi için gerekli ekonomik hesaplamalar

• Hangi yüksek talepli malların üretileceğinin belirlenmesine dair bir girişim • Üretim planının gerçekleşmesinin denetimi

Menger, girişimci ile kapitalisti özdeşleştirmez. Girişimcinin sermayeye ihtiyacı olmasına rağmen ne sermaye ne de riske katlanmaya istekli olmak girişimcinin ayırt edici özelliği değildir. Menger’e göre ayırt edici özellik girişimcinin karar alma yeteneğidir (Winata, 2008: 24).

(39)

Menger belirsizliğin önemini vurgulamak suretiyle, yine de, risk taşımanın girişimcilik fonksiyonunun tanımlayıcı bir karakteristiği olduğu fikrini reddetmiştir. Menger, bilgi işlemeyle ilgili girişimcilik görevi üzerindeki vurgusunu da eklemiştir (Peneder, 2009: 82). Menger’e göre girişimcinin rolü, ekonomik durumlar hakkında bilgi toplamak, verimli üretim sürecinin etkinliğini sağlamak için iktisadi hesaplamalar yapmak, verimli sürece mal tahsis etmekte iradeli hareket etmek ve verimli süreci denetlemektir (Winata, 2008: 25).

1.2.4.2.Friedrich Wieser(1851-1926)

Friedrich Wieser, Karl Knies’in öğrencisi ama Menger’in taraftarıdır. Menger’in fikirlerini genişletmiş ve girişimci teorisine liderlik, uyanıklık ve risk alma gibi karakteristik özellikleri eklemiştir (Hebert ve Link, 2006: 63).

Wieser’in girişimcilik teorisinde, işletmenin iktisadi lideri olarak girişimciliğin tanımında girişimci kârı, liderlik primi olarak tanımlanır. Liderlik prensibini oluşturan tarihsel çeşitlilik zanaatçılık loncası kadar temel köle girişimlerini de içerirken, modern kapitalizmin parasal ekonomisinde girişimci tipi parasal kazançları elde etmek için sermaye girişlerini arttırmaktadır. Girişimciliğin özelliği, yeni iş fırsatlarının sezgisel kararlarını, bunların gerçekleştirilmesini ve risk alma davranışının oluşturulmasını içermelidir. Kapitalist girişimci, atılgan bir spekülatör, ileri görüşlü bir bankacı, insan doğasını bilen bir organizatördür ve cesur teknolojik yenilikler gibi çeşitli girişim türlerini gerçekleştirebilmelidir. Wieser’in kapitalist girişimcisinin ortaya çıkışı, yenilikçi cesareti ile karakterize edilen örgütsel lider ve teknolojik bilgiyi kullanılabilir hale getirerek yeni yollar açan öncülerin faaliyetlerinin sonucudur (Ebner, 2005: 259).

Girişimci hukuki kurallar ve girişimin iktisadi yönetimine aktif katılımıyla iktisadi girişimin yöneticisidir. İş sahibi, işveren, kreditör, borçlu, kiralayan ya da kiralayıcı olarak yasal temsilciliğin çeşitli işlevlerini yerine getirmesi sonucu girişimin kurulması ile girişimcinin iktisadi liderliği başlar. Sadece gerekli olan sermayeyi sağlamaz, fikir üretir onu planlar ve işbirlikçi bulur. Girişim kurulduğu zaman ise ticari olduğu kadar teknik olarak da yönetici haline gelir (Hebert ve Link, 2006: 63).

(40)

1.2.4.3.Ludwig von Mises (1881-1973)

Avusturya Okulu iktisatçılarından Mises, Schumpeter’in girişimcilik faaliyeti ile teknolojik yeniliği karıştırdığını tartışır. Mises’e göre girişimcilik faaliyeti karar alma sürecini içerir. Girişimci, faaliyetindeki yenilik uygulamaları ile ilgili kararlar verir. Aynı zamanda girişimci her zaman spekülatördür. Her eylem zamanın içinde gömülü olduğu ve böylece spekülasyon içerdiği için de herkes girişimcidir (Sciascia ve De Vita, 2004: 5).

Mises’e göre girişimcilik piyasayı doğru tahmin etmekle ilgilidir. Eğer girişimci piyasayı tahmin etmede başarılı olursa, rakiplerinden daha ucuza üretebilecek ve tüketiciye faydalı olarak da kâr elde edebilecek ve de faydası arttıkça kârı da artacaktır (Landström, 2005: 18). Mises, girişimcilik kârını, girişimcilik hareketi ve kapitalizm ile ilgisi olmayan yenilikçi uygulamaların sonucu olarak görür (Winata, 2008: 25).

1.2.4.4.Friedrich August von Hayek (1899-1992)

Girişimcilik faaliyetine odaklanan Mises’in aksine Hayek bilgi kavramına odaklanmıştır. Avusturya okulunda bilgilerin eksik dağılımı kavramı ilk kez von Hayek tarafından sergilenmiştir (Ripsas, 1998: 107). Bilginin elde edilebilirliği ve bilgi işlem kapasitesi bireylerin karar almasındaki kısıtlamaları oluşturur. Hayek, teknolojik keşifler gibi büyük keşifler yerine bireyin belirli zamanlar ve yerde küçük keşifler gerçekleştirdiğini ve böylece sürekli keşfetme sürecinin yaşandığını ileri sürer. Küçük keşiflerin birleşimi ve eksik bilgiye ulaşımla birlikte girişimciler bilgiyi elde eden ve denge fiyatı takip eden kişiler haline gelirler (Winata, 2008: 26).

Hayek’e göre önemli olan fiyatların girişimciler tarafından piyasa sürecinde gerçekleştirildiğidir. Bu fiyatlar bilginin asimetrik dağılımından dolayı dengesizlik gösterir. Dengeye doğru fiyatların ayarlanması ise girişimcinin görevidir (Ripsas, 1998: 107).

Hayek özellikle rekabetçi sürecin piyasa sistemindeki hareketlerle açığa çıkarılan bilgi aracılığıyla kâr fırsatlarının keşfedilmesini nasıl uyardığını açıklamıştır. Bu, özel malların yetersizliğinin en yoğun olduğu yerde işletme sahibini

(41)

arzı arttırmaya teşvik eden fiyatlardaki değişimin girişimcilikle ilgili keşfidir. Fiyat sinyallerine girişimcilikle ilgili aynı cevap verirlik, kaynakların rekabet eden kullanımlar arasındaki tahsisinde sürekli bir ayarlamaya neden olur. Böylece Hayek, birçok bağımsız ve büyük ölçüde dağılmış olan piyasa katılımcısının planlarını dengeleyici bir ayarlamaları için öncülük eden girişimcilikle ilgili keşif süreci olarak rekabetle ilgili anlayışı belirlemiştir (Peneder, 2009: 82-83).

1.2.4.5.Israel Kirzner (1930-)

Avusturya okulunun önemli iktisatçılarından Kirzner, Schumpeter’den ayrı olarak 20. yüzyılda girişimcilik teorisine katkıda bulunmuştur. Competition and

Entrepreneurship isimli kitabında ekonomide ortaya çıkarılmayı bekleyen kâr

imkânlarının olduğunu, geleneksel teoride varsayıldığı gibi, ekonomide her zaman dengenin olmadığını ve bu kâr fırsatlarını ortaya çıkaranların girişimciler olduğunu belirtmiştir (Ulusoy, 2010: 75-76).

Kirzner’e göre önceki girişimcilik hatalarının birleşimi ve tattaki, tercihlerdeki, kaynaklardaki ve teknolojik gelişmelerdeki sürekli değişiklikler piyasada girişimcilik kârı için fırsatlar sunar. Girişimcilik kavramının böylece iki anlamı vardır. Birincisi yeni fırsatlara uyanık olmak, ikincisi ise fırsatları keşfetmeye uyanıklığı takiben arbitraj elde etmektir (Winata, 2008: 27).

Kirzner’in yaklaşımı da eksik bilgiyi kabul eder ve piyasayı keşif ve öğrenme süreci olarak tanımlar. İktisadi fırsatlara uyanık olan piyasa süreci teorisindeki girişimci kendi kârı için bilginin avantajını kullanır ve bu yolla piyasa sürecine başlar (Ripsas, 1998: 108). Piyasa sürecinin merkezini öğrenme oluşturur ve piyasa yeni bilginin aktarımı için bir iletişim aracıdır. Sürecin başlıca parçası olan bireysel öğrenme yeteneği ile piyasa fiyatı dengesizlikten dengeye yaklaşır (Winata, 2008: 27).

Kirzner piyasayı bir süreç olarak kabul ederken, geleneksel teori tam rekabetçi piyasa modelini benimsemiştir. Bu modele göre;

(42)

• piyasaya giriş serbestisi,

• tam bilgi varsayımları geçerlidir.

Geleneksel teori piyasanın sürekli olarak dengede olduğunu varsayarken Kirzner’e göre piyasada bir dengesizlik durumu mevcuttur. Ekonomide, geleneksel teoride varsayıldığı gibi, bir genel denge durumu olsaydı girişimciye de ihtiyaç olmazdı. Böylece, Kirzner geleneksel tam rekabetçi denge modelinin piyasada dengenin nasıl kurulduğunu açıklamada yetersiz kaldığını ve geliştirdiği girişimcilik teorisinin piyasanın işleyişinin tam olarak açıkladığını savunmuştur. Kirzner ekonominin dengesinin nasıl kurulacağını gösteren ekonomik teori inşa etmeye çalışırken, girişimcinin arbitraj ve spekülasyon yöntemlerini kullanarak hataları düzelttiği kabulüne yoğunlaşmıştır (Ulusoy, 2010: 76).

Kirzner`e göre ekonomide sürekli kullanılmamış kâr durumları mevcuttur. Ekonomideki dengesizliklerin sonucu olarak ortaya çıkan kâr fırsatları herkes tarafından hemen farkedilemez. Bilgi eksikliği piyasadaki bireyler için kaçınılmazdır. Kâr fırsatları bireylerin onları görmesine bağlıdır ki girişimcilerin işi de bu kâr fırsatlarını görmek ve bunlardan faydalanmaktır. Bu şekilde ekonomide daha önce mevcut olduğu bilinmeyen bilgiler ortaya çıkmakta ve piyasadaki bireylere yayılmaktadır. Her girişimci faaliyeti ekonomideki bazı dengesizlikleri ortadan kaldırmakta ve dengeye yaklaşılmasını sağlamaktadır. Schumpeter’in yaklaşımının aksine Kirzner, girişimciliği arz ve talebi dengeleyen araç olarak görmektedir (Oğuz, 2005: 259). Ayrıca yine Schumpeter’den farklı olarak Kirzner’e göre yenilik gerçekleştirmek girişimcilik anlamına gelmemekte, ancak yenilik daha önce gerçekleştirilmemiş fırsatları ortaya çıkardığında ve piyasada koordinasyonunu sağladığı zaman girişimcilik olarak adlandırılmaktadır(Ulusoy, 2010: 76).

1.2.5.Amerikan İktisat Okulunda Girişimcilik

1865’de İç Savaş’ın sona ermesinin ardından Amerika iyileşme ve yeniden yapılanma sürecine girmiştir. Amerikan entellektüelleri yol gösterici ve teşvik edici olması açısından Avrupa’ya baktıkları için bu dönem öncü iktisatçıları yönlendirmek bakımından çok üretken bir dönem olmamıştır. Yüksek öğretim düzeyinin kıtlığı

Referanslar

Benzer Belgeler

H5: Ar-ge ve yenilik faaliyetleri için kaynak ayırma durumu, girişimcilerin girişimcilik dersi alma durumuna göre istatistiksel farklılık gösterir.. H6: Ar-ge ve yenilik

•Yeni girişimlerde yaratıcılık ve yenilik hayatta kalmak için temel bir gereksinimdir.. •Yenilik yapılabilmesi için

Köprübaşı çevresindeki uranyum yataklarının bulunduğu alanlar içerisinde en fazla Kasar, Ecinlitaş ve Killik çevresindeki sularda kirlilik değerleri yüksek

They are phrases, words or expressions that do not have the same meaning as the actual words used in the phrase.. In other words, their meaning cannot be

O yıllardan bu yana, beş-altı yıldır artık emekli olan araştırmacı kuşağı ile yeni mezun gençler aras ında çok az araştırmacı enstitülere atandı.. Deneyimli kuşak

Açık kaynak olarak ürün geliştirip müşteriyi ve iş ağını da iş modelinin içine katmak, danışmanlık ve özel çözümler için ücretlendirmek iş modeli

Girişimcilik kavramını Wieser, “işletmenin iktisadi lideri olarak girişimciliğin tanımında girişimci kârı, liderliğin pirimi olarak ifade etmektedir ve liderlik prensibini

Bu teorik çerçeve bağlamında MATGO Kümesine bakıldığında, ağırlıklı olarak küme firmalarının üretim değer zincirinin imalat halkasında yoğunlaştığı