Vet. Bil. Deıı:. (l99M). 14, i : 91·96
BiR KEOioE KOLANGiOSELÜLER KARSINOM OLGUSU
M. Kemal Çiftçi 1 Mustafa Ortatath 1 Sırrı Avki 2
Cholangiocellular Careinoma in a Cat
Summary: In Ihls case report, a cholangiocellular cardnoma diagnosed in a 13 years-old female cat was deseribed. The cat, euthanasied intraoperatively, was necropsied, and grossly, grayish coloured, rounded or caulillower shaped multinodular masses sized 8-9 cenıimetres were observed in the 'iver. The same nodules were conlirmed in Ihe lungs, a[so. Microscopic examinations of the liver and lungs revealed that tumoral masses were originated from inırahepatic bile duct epitheliaı cells that orientated as commonly wide radial or rarely asinar manl'ler. The case was classifled as a cholangiocellular carcinoma.
Key Words: Cholangiocellular Carcinoma, Cat, Bile Duct, Uver
Özel: Bu raporda, 13 yaşlı, dişi bir kedide gözlenen kolangioselüler karsinom olgusu ıanımlandı.lnıraoperalil ötanaziyi takiben nekropsisi yapılan kedinin karaciğerinde 8-g cm büyuklOğe kadar varabilen, boz·beyaz renkte, taşktn, ortaları halil çökük, yuvarlak veya karnabahar gôrCınuşlÜ, multinodUler kitleler saptandı. Aynı nodUIlere metastatik olarak ak· ciğerde de rastlandI. Gerek karaciğer ve gerekse akciğerin histopatolojik muayenesinde IUmöral kitlelerin intrahepatik salra kanalı epitelierinden köken alan, geniş kordanlar ve yer yer de asiner yapııar oluşturan neoplastik hOcrelerden meydana geldiği ve olgunun bir kolangioselüler karsinom olduğu tespit edildi.
Anahtar Kelimeler: Kolangioselüler Karsinom, Kedi, Safra Kanalı, Karaciğer
Giriş
Kolangioselüler karsinom (kolangiokarsinom, intrahepatik safra kanalı karsinomu, satra kanalı adenokarsinomu) insan ve pek çok hayvan türünde görülebilen, genellikle in!rahepalik safra kanalı epi lellerinden köken alan malign bir lümördür (Bosıock ve Owen, 1 �75; Moulton, 1978; Beltini ve Mareato, 1992; Patnaik, 1992). Kadilerde karaciğer tü ffiÖrlerinin çoğun!uğunu lenfomalar oluşturur, primer tümöneri ise nadirdir. Post ve Patnaik (1992)'11'1 bil dirdiğine göre, kedilerde gözlenen primer karaciğer tümörrerinin tüm tümMere oranını, Engle ve Brodey (1969) % 1,5 (61395), Schmild ve Langham (1967) % 2.3 (6/256) ve Patnaik ve ark (1975) da % 6,9 (201289) olarak kaydetmişlerdir. Tümörün genellikle Geli
b
Tarihi: 27.10.1997ı. S. ' . Vetenller Fakıllıesi. Paıoloji Anabilim Dalı. KONYA. 92. S.O. Veteriner Fakııııesi, Cerrahi AMbilim Dalı, KONYA.
10 yaşın üzerindeki yaşlı hayvanlarda görüldüğü ve belirgin bir ırk veya cinsiyet predispozisyonunun bu lunmadığı bildirilmiştir (Moulton, 1978; Sechet ve ark, 1991; Post ve Patnaik, 1992).
Karaciğerde çeşitli lobiara daOllmış halde ve 1-12 cm büyüklüğünde olabilen tümör, sarımsı-boz veya kahvemsi·gri renklerde, sert kıvamh ve ba zılarının ortası nekrotik, yuvanak, oval veya tun gilorm yapılı multiple odaklar halindedir (Bostcek ve Owen, 1975; Aıren ve ark, 1985; Munro ve Yo ungson, 1996). Bazen de kitleler az sayıda, solid ve çok daha büyüktür (Hayes ve ark, 1983; Keıry, 1985; Bettini ve Mareaıo, 1992). Bu durumda İÜmörün Of lası genellikle nekrotik, kanamalı veya kistik bir hal alır ve karaciğer oldukça büyür. Miller ve ark (1985), 19 yaşında', dişi bir kutup ayısında 20-30 cm
bO-ÇiFTÇI. ORTATATlı. AVKI
yüklü(je ve 5,5 kg aOırhQa varabilen kolangioselüler karslnom tespit etmişlerdIr. TÜOlÖral kitlelerin ka raciQer dokusunun % SO'sinden fazlasını istila etti(ji de bildirilmiştir (Munro ve Youngson, 1996). Invaziv özelliQi nedeniy1e tümörün her zaman belirgin bir Sı nın bulunmayabilir (Mouıton, 1978).
Tümör, safra kanalı epitelierine benzeyen, par lak homojen veya bazen granüler eozinofilik si toplazmah, kübik veya silindirik hücrelerden oluşur. iyi diferansiye lümölierde neoplastik hücreler dü zenli, küçük asinuslar şekillendirir ve bunlarda saQ lam dokuya invazyon yoktur. Bu tip, daha çok ade nom benzeri bir yapı göstermesine raOmen potansiyel bir maligniteye de sahiptir (Moulton, 1978). Orta derecede diferansiye tOmörlerde ise ası nuslar fazla belirgin değildir veya anaplastik özel likteki hücreler kordonlar oluşturacak tarzda dizilir1er. Hücrelerde ve asinuslann IOmenlnde safra yoktur, fakat genellikle bol miktarda musin bulunmaktadır, bazen bez yapılar genişler veya kistik bir hal alır (Po nomarkov ve Mackey, 1976; Kelly, 1985). Az di feransiye lümör1er ise çevre karaciOer dokusuna In vaze olarak parankimi nekroza uQraıır1ar. Tümör hücrelerinin çekirdekleri hiperkromatik, veziküler ve farklı büyüklükte olup çekirdekçik ise iri ve belirgindir (Bostock ve Owen. 1975; Ponoma1<ov ve Mackey. 1976; Mouııon, 1978; Patnaik, 1992). Milotik figürlar bol miktarda görülebilir. Invaziv tümörlerin büyük ço (junlUOu transperiıoneal yolla peritona, mezenterium ve barsak dlNanna, lenfatiklerla lenf dUı)ümlerine ve hematojen yolla da başta akciOer olmak üzere böb rekler, dalak, tiroid, böbrek üstü bezi, kemik iJiOi gibi organlara metastaz yapabilmektedir (Mouıton, 1978; Aao ve Acharjyo. 1987; Dakshinkar ve ark, 1990; Sechel ve ark. 1991).
Bu tümörün kedilerdeki etiyolojisi hakkında kesin bir bilgi yoktur. Kedi, köpek ve insanlardaki safra kanalı tümörleri için öncelikle, bir karaciOer trematodu olan Clonorchis sinensis dü şünülmektedir (Moullon, 1978; Hayes ve ark, 1983). Ayrıca o-aminoazotoluene ve insektisit amaçlı kullanılan sOlfil bileşiQi aramite'in uzun süreli verilmesi kolangioselüter karsinoma yol açmaktadır (Moulton. 1978). Insanlarda ise bu tür tümMerin büyük çoOunluQundan safra IB§lan sorumlu tu tulmaktadır (Cotchin, 1959; Kurashina ve ark,
92
1988). Fakat köpeklerde safranın bileşimi taş olu şumuna elverişli olmadlQı için daha çok ırk has· sasiyeti, çevresel toksinler ve kimyasal maddeler, safra veya bakteri ürünlerinin muhtemel ko karsinojen etkisi ve nitrosamine gibi karsinojen maddeler ileri sürülmektedir (Hayes ve ark. 1983). Yine insan ve laboratuvar hayvanlarında kronik he patilise neden olan hepatitis B virus, Woodchuck hepatitis virus ve anatoksinler gibi mikotoksinler he patobiliyer tümör1ere sebep olarak gösterilmektedir (Miller ve ark, 1985; Aoth ve ark, 1985; Munrou ve Youngson, 1996).
Kolangioselüler karsinornun kedilerdeki söz ko nusu önemi ve ülkemizde daha önce bildirilmemiş ol ması dikkate ahnarak, olgunun tanımlanması uygun görülmüştür.
Olgunun Tanımı
Çalışmanın materyalini S.Ü_ Veteriner Fakültesi kliniklerine halsizlik, iştahsızlık ve solunum güçlüOü şikayetleriyle getirilen 13 yaşında, dişi bir kedi oluş turdu. Klinik muayene sonucu, abdominal kavitede saQlı sollu ceviz bOyüklüQünde, katı-esnek kitleler tespit edildi. Yapılan radyolojik ve ultrasonografik kontrollerde abdominal kavitedeki bu kitlelere ek olarak akciQerlerde bilateral massif opak alanlar gözlendi. Diagnostik laparoıomi uygulanan vakada karacl�erde y�un neoplastik odaklar belirlenmesi üzerine inlraoperatif Otanaziye karar verilerek sis temik nekropsisi yapıldı. Nekropsi sonucunda ka raciQerin tüm loblarına da�ılmış halde 1-2 cm'den, 8-9 cm büyüklü�e kadar varabilen, karaciQer yü zeyinden oldukça taşkın, boz-beyaz renkte, mul tinodüler, ortası hafif çökük ve gÖbekli bir yapısı olan, yuvarlak veya karnabahar görünüşlü kitleler gözlendi (Şekil 1). Bu kitleler nedeniyte karaciOerin oldukça büyüdüOü ve 547 gr aOırllQa ulaştığı be lir1endl. Yer yer kisıik yapılar gösteren tÜlllÖral kit lelerin kesit yüzü de boz-beyaz renkteydi, ayrıca bazen nekrotik veya hemorajik bölgeler de içer mekteydi. Çevresinde belirgin bir kapsül gö rülmeyen nodüllerin karaciOer dokusuna doOru sıkça uzantılar yapllOI gözlendi. KaraclQer dokusu bütünlü(jünO kaybetmiş. girintm-çıkıntılı, nodüler bir hal almıştı. Benzeri şekildeki tümöral kitlelere me taslatik nodüller halinde akci�erde de rasllandı (Şekil 2).
Bir Kedide Kolıuıgioselüler . • .
Şekııı. KolangioselCıler karsinom. Karaciğerde boz-beyaz
renkte, göbekli. multinodCıler tümöral kitleler.
Şekıl 2. Kolangıoseluter karsinom. Karaciğerde (k) primer, akciğerde (a) ise metastatik tümöral kitleter.
Mikroskobik incelemelerde tOmöral kitlelerin, geniş kordonlar şekillendiren ince granüllO, parlak eozinofilik sitoplazmah, kübik hücrelerden meydana gelmiş olduğu dikkati çekti. Çekirdekler genellikle yuvarlak veya oval, hiperkromatik görünümlü olup çekirdekçik belirgindi. Neoplastik hücrelerde, özel likle tümörün uç kısmına yakın bölgelerde, bol mik tarda mitolik figürler vardı (Şekil
3).
Hücrelerde ani zositozis ve anizonÜkleozis. ile birlikte, sağlam karaciğer dokusuna invazyon da gözlenmekteydi.• 93
Hücre kordonlan arasında ince ve zayıl bir bağ doku stroması mevcuttu. Bazı bölgelerde ise geniş hücre kümeleri arasında kistik yapılar şekillenmiş olup iç leri, dejenere-nekrotik hücre artıklan ve eozinolilik bir kitle ile doluydu. Küçük asinuslar oluşturan hücreler epitel tarzında yan yana dizilerek bir lümen teşkil el mişler, diğer hücreler ise bunlar arasında gelişigüzel tarzda yerleşmişlerdi (Şekil
4).
Bununla birlikte, asi ner yapılann görüldüğO alanlar çok nadirdi ve daha ziyade çeşitli yönlere doğru uzanıp birbirleriyle bağ lantılar yapan düzensiz bantlar veya hücre kümeleri mevcuttu. Bu kümelerin orta kısmındaki hücreler ol dukça soluk boyanmış, geniş sitoplaımalı ve ve ziküler çekirdekliydi. Bazı bölgelerde bu hücrelerin dejenere-nekrotik olduğu ve eriyerek kistik yapılar şekillendirdiği gözlendi.Şekil 3. Kolangioselu\er karsinom. Neoplastik hwelerde mitotik ligurler. H.E. x 330.
Tümör kitlesi içerisinde safra görülmezken. he patasitlerde ve sinuzoidlerde birikmiş halde safra pigmentleri dikkati çekti. Karaciğer dokusunda, in vazyon görülen bölgelerde hepatositlerde nekroz, diğerlerinde hafif hidropik dejenerasyon ile yer yer fokal nekrozlar ve nötrofil lökosit infiltrasyonlan göz lendi. Akciğerdeki nadüllerin histopatolojisinde de karaciğerdeki ile aynı özellikleri taşıyan, infiltralil ta biatlı kordonlar. halinde neoplastik yapılar tespit edil di .
ÇiFTÇI. ORTATATLı' AYKI
Şekıl 4. KoIangıoselüler karsinom. NeopIastik hCıcrelerce oluşturulan asner yapılar ve lümen oluşumları. H.E. x 300.
Tartışma ve Sonuç
Kelly (1985), hepatobilier tümOrlerin len fomalardan sonra kedi, slOlr, koyun ve köpeklerde belki de en sık görülen visseral tOmOrler olduOunu bHdirmektadir. Patnaik (1992) ise, kedilerde primer karactOer tümörlerinin % 53'OnO inırahepatjk ko langioselOler karsinomun oluşturdu{ıunu ifade et miştir. Ayrıca, Post ve Patnaik da (1992) non hematopaielik karaciOer tümörO bulunan 21 kedi üzerinde yaptıkları çalışmada, 6 kedide (% 28,5) ko langiaselüler karsinam bulunduOunu tespit et· mişlerdir. Uteratür verilerinden (COtchin, 1959; Bas tianello, 1983; Chooi ve unıe, 1987; Regnier ve Picraggi, 1989; Sechel ve ark., 1991), kedilerde pri mer karaciOer lümôr1erinin en önemlisi oIdu{ıu an· laşılan kolangioselüler karsinomun, inceleneblldiOi kadarıyla ülkemiz kedilerinde görüldOOOne dair bir kayda rastlanılamamışıır. Yalnız köpeklerde sadece iki olgu kaydedilmiştir (Berkin ve AlçlOır, 1986; Sön mez ve Ôzbilgin, 1997).
Post ve Patnaik (1992), kolangioselüler kar sinom belirlenen 6 kedinin hepsinin de 10 yaş ve daha üstünde (ortalama 12.5 yaş) olduQunu kay detmişlerdir. Aynca Sechet ve ark. (1991) 13 yaşlı,
94
Chooi ve UıUe (1987) de 16 yaşh bir kedide bu lü mOrO gördüklerini bildirmektedirler. Sunulan olguda da kedinin 13 yaşında oluşu, tümörOn görOlme yaşı açısından literatür bilgilerini doOrulamaktadır. Bunun dışında, Moulton (1978) belirgin bır ırk veya cinsiyet predispozisyonunun bulunmadıOını bildirirken, Post ve Patnaik (1992) ise Schmidt ve Laogham (1967)'ln aksine tümörO daha çok erkek kedilerde gôrdüklerini kaydetmişlerdir. Ayrıca, Ctıooı ve Uttle (1987) erkek. Regnier ve Pieraggi (1989) ise dişi bir kedide bu tü· mön) belirlediiderini rapor etmişlerdir. Bu olguda da kedi her ne kadar dişi ise de, buradan cinsiyet ko nusunda kesin bir sonuç çıkarmak doOru değildir. Oıe yandan, insan ve köpeklerde kolangioselüler karsinomun en çok dişilerde gözlendlOi ve harmana! elkiler ile salra kanalı hiperplazilerinin tümôr pa. togenezlsinde etkili olabilece{ıi bildirilmektedir (Ku rashina ve ark., 1988; Post ve Patnaik, 1992). OL· gunun hikayesi ve gelişimi hakkında yeterli bilgi alınamadlOından, eliyolojlsi ile ilgili bır fikir edi· nilememlştir.
Makroskobik görünümü itibariyla söz konusu tümör. tek bir kitle olarak veya nodüler lezyonlar ha· linde gruplandınlmaktadır (Mounon, 1978; Kelly, 1985; Patnaik, 1992). Bununla birlikte, tümôrlerin insan ve köpeklerde görOldüOünün aksine kedilerde daha çok nodOler halde ve genellikle tüm lobiara da ğılmış olarak bulunduğu kaydedilmektedir (Sechet ve ark., 1991; Patnaik, 1992). Aynca. klinik bulguların son dönemlerde ortaya çıkması nedeniyle, teşhis edildiği anda tümörün genellikle oldukça büyük ebat lara varmış olabileceği bildirilmektedir (Bostaek ve Owen, 1975). Bu bilgilere uygun olarak söz konusu olguda da tümör kitleleri tüm karaciğer dokusuna no dOler tarzda yayılarak, 8-9 cm büyüklüğüne kadar ulaşanlan vardı. Ayrıca tümör kıtlelerinin boz-beyaz renkte, taşkın, ortalan hafif çökük, yuvarlak veya kar nabahar görünümlü oluşu gibi makroskobik özel likleri de önceki literatür verileriyle (Ponomaı1<ov ve Mackey, 1976; Moulton, 1978; Alien ve ark., 1985; Kelly, 1985; Munro ve Youngson, 1996) uygunluk göstermekteydi.
Kolangioselüler karsinom histopatolojik gö rünümüne gôre; iyi diferansiye, orta derecede di feransiye ve az. dileransiye olarak de{ıerlendirile bilmektedir (Porıamarkov ve Mackey, 1976; Moulton,
Bir Kedide Kolıını:iosclültr ...
1978; Kelly, 1985). Sunulan olguda da safra kanalı epitelierinden kOken aldı�ı belirlenen pleomorfik hüc relerin genellikle gelişigüzel dizilerek. düzensiz kor donlar şekmendirdi�i, yer yer nekrozlar ve kistik ya pıların oluştuOu ve ayrıca çok sayıda mitotik figOrle birlikte tümör odaklarının büyük oranda karaciğer dokusuna invaze olduklan tespit edildi. Aynca, ak ci�er dokusundaki, makroskobik ve mikroskobik yönden karaci�erdekiler ile aynı özelliklere sahip metastatik tümör odaklarının belirlenmiş olması ne deniyle olgunun az diferansiye kolangioselUler kar sinom oldUOu anlaşıldı. Nitekim araştıncılar da (Mo ulton, ı 978; Allen ve ark., ı 985; Rao ve Acha�yo, 1987; Regnier ve Pieraggi, ı 989; Dakshinkar ve ark., 1990) bu tür invaziv tOmOrlerin başta lenl dü �ümleri ve akci�er1er olmak üzere çeşitli organlara ıranspentoneaı, lenfojen ve hematojen yollarla me tastazlar yaptr�ını bildinnişlerdir. Palnaik (1992) da kedilerde kolangioselUler karsinomların % SO'inin melastaz yapıı�ını, fakat insan ve köpeklerde bu oranın daha yüksek old�unu kaydetmiştir.
KeHy (1985) kolangioselOler tümörlerin tipik makroskobik yapısı ve mikroskobik görünümleri iti bariyle, hepatoselüler orijinli tümörlerden kolayca ayırdedilebileceQini bildirmektedir. Buna göre tü mrün multiple nodOler yapısı, tümör kitlelerinin sert li�i, ihtiva etti�i stroma miktarına göre de�işen be yazımırak rengi ve özellikle üzerindeki kapsulanın çökmesine baOh oluşan tipik göbekli görünümü ayırt edici özelliklerdir. Sunulan olgunun da melastazik özelli�iyle birlikte, söz konusu tipik makroskobik gö rünümü ve yukarıda kaydedilen, literatürlere uygun mikroskobik bulguları do�rultusunda kolangioselüler karsinom oldu�u belirlenmiş ve kedilerde ilk kez bil dinImek suretiyle ülkemiz literatür veriterine katkıda
bulunabi�i kanısına vanImıştır.
Kaynaklar
Alien, J.l., Martin, H.D. and Crowley, A.M. (1985). Me tastatic cholangiocarcinoma in a Florida sandhill crane. JAVMA.18, 711,1215.
Bastianello, S.S. (1983). A survey on neopW.ia in do mesıic specles over a 4o-years pıtıiod Irom 1935 to 1974 in the Aepublic ol South Alrica. Vi. TLNnOUrs occuring in
95
dogs. Ondersıepooı1 J. Vet. Res., 50, 199-220.
Beı1Uı, Ş ve AÇığır G. (1986). 1973-1984 periyodunda in celenen 523 kOpegn po6tmor1em bulguları üzerinde sur vey çalışma. A.U. Vel Fak. Oerg., 33, i, 153-164.
Bettini, G. and Mareato, P.S. (1992). Primaıy hepatic tu mours in canla. A classification of 66 cases. J. Comp. Path., 107, 19-34.
Bosıock. D.E. and Owen, LN. (1975). Neopasia in the cal, dog and horse. Chapter 10: The liver and Pancreas, pp.119-125, WoHe Medical Publicatlons l1d., london.
Chooi, K.F. and little, P.B. (1987). Immunoblastic Iympho ma and cholangiocarclnoma in a cat. Vet. Rec., 120, 578-579.
Cotchin, E. (1959). $ome tUrT\OUrs of ciogs and calS of comparative veterinaıy and human inıeresı. Vet. Rec., 71, 45,1040-1054.
Oakshinkar, N.P., $apre, VA, Ohakaıe, M.S., Pathak., V.P. and Paikne, O.L (1990). ChoIangioceNutar carcinoma in a dog. IOOan Vet. J., 67, 6, 569.
Engle. G.C. and Brodey, R.S. (1969). A retrospective study of 395 feline neoplasms. J.Am. Anlm. Hosp. AssOC., 5,21-31., Alındı: PosI, G. And Patnaik, AK (1992). Non hemaıopotetic hepatic neopIasms in calS: 21 cases (1963-1988). JAVMA, 201,7, 1 08().1 082.
Hayes. H.M., Mono, M.M. and Rubenslein, DA (1983). Canine biiaıy carcinoma: EpidemiOOgical comparisons with man. J. Comp. Path., 93, 99-107.
Kelly, W.R. (1965). The liver and Bilieıy System. In:"Pathology ol Domestic Animals" Ed. K.V.F. Jubb, P.C. Kennedy and N.Palmer, VOI.2, 3rd ed., 239-312, Aca demic Press, London.
Kurashlna, M., Kozuka, S., Nakasima, N., Hirabayasi, N.
and 110, M. (1988). Relationship o) Intrahepatic bile duct
hyperplasia lo cholangiocellular carclnoma. Cancer, 61, 2469-2474.
Miller, R.E., Boever, W.J., Thomburg, L.P. and Curtis Velasco, M. (1985). Hepatic neoplasia In two polar bears. JAVMA. 187, 11, 1256-1258.
Mouhon, J.E. (1978). Tumors of the pancreas, liver, gal1 bladder and mesotheı;um. In:"Tumors in Domestic Ani maıs" 2nd ed., 273-287, Univ. of Cam. Press, london. MlXlro, R. and Youngson, R.W. t1996). Hepatocellular
tu-ÇiFTÇI, ORTATATLı, AVKI
mours in fOO deer in Britain. Vet. Aec., 138, 542-546. Pafnaik, A.K. (1992). A morphologic and im munocytochemical study of hepatic neoplasms in cats. Vel. Pathoi., 29, 405-415.
Patnaik., A.K., lui, SK, HUMtz, A.I., et aı. (1975). Non haematopoietic neoplasms in cats. J.Natl. Cancer Insı., 54,855-860., Alındı: Post, G. And Palnaik., A.K. (1992). Nonhematopoietic hepatic neoplasms in cals: 21 cases (1983-1988). JAVMA, 201,7,1060-1082.
Ponomarkov, V and Mackey, l.J. (1976). Tumors of Ihe liver and biliary system. Bulletin of WHO, 53, 2-3, 187-194.
Post, G. And Palnaik, AK (1992). Nonhemalopoleıic he patic neoplasms in cals: 21 cases (1983-1988). JAVMA, 201,7,1080-1082.
Aao, AT and Acha�yo, L.N. (1987). Intrahepaıic bile dl.lCl carcinoma In a tigress. Indian Vel. J., 64, 247.
Aegnier, A. And Pieraggi, M.T. (1989). Abnonnal skin fra gilily in a cal with cholangiocarcinoma. J. Smail Anim. Pract., 30, 419-423.
Rolh, l., King, J.M., Hombuckle, W.E., Harvey, H.J. and Tennarıt, B.C. (1985). Chronic hepatilis and hepaıocellular carcinoma associaıed with persistenı Woodchuck He palilis Virus Inlection. Vel. Palhoı., 22, 338-343.
Schmidt, R.E. and langlıam, R.F. (1967). A survey of Le line neoplasms. JAVMA, 151, 1325-1328., Alındı: Post, G. And Paınaik, AK (1992). Nonhematopoieıic hepaıic ne oplasms in cals: 21 cases (1983-1988). JAVMA, 20t,7,1080-1082.
Sechet, 8., Aegnier. A., Diquelou, A., Delverdier, A. Et Delverdier, M. (1991). Tumeur hepalique primaire chez un chat: discussiorı a propos d'un cas de cho Jangiocarcinome. Aevue Med. Vet., 142, 12, 8n-880.
Sönmez, G. ve Özbilgin, S. (1997). Bir köpekte ko langiosellüler karsinom. Vel.Bil. Der9 .• 13, 1, 139-145.