Yazan : SU LEYM İA N K A N İ Tercüme, iktibas hakkı imJa uzdur — S'Teirika no. 164
“Ben ellerinizi kavuşturup karşımda
iki büklüm durmanızı istem em «,,^
Nihayet muntazır olan gün geldi.. Teşebbüsler muvaffakiyete erdi. Sultan Murat saltanata nail oldu. Fakat o ecdadının tahtına bir kaç dakika olsun oturamamıştır. Seras ker kapısında taht kurmağa vakit ve hal müsait değildi.
Sabah, sabah top seslerini ve münadilerin ilânlarını duyan me murlar şaşkın, şaşkın serasker ka pısına toplanıyorlardı. Gazetelere de ilânlar verilmişti.
Sadrıazam Mütercim Mehmet Rüştü paşa ile şeyhülislâm Haşan Hayruîîah ve Mithat paşa orada biat ettiler. Vükelâ ve rical ile ülema ve şeyhler hanelerine, ya- lılaırna haber gönderilerek biat resmine davet olundular. Biate cümleden evvel koşup gelenler arasında Cevdet paşa da bulunu yordu.
Mithat paşa serasker kapısın dan sabık Mekke emiri Şerif Ab- dülmuttaiip efendiyi sureti mah- susada davet ettirmişti.
Abdülmuttalip efendi gelip hale muttali olunca müftü Hayrullah efendiye:
— Sultan Abdülâzizin kabahati nedir? Halife mecnun ve yahut küfüre müteallik bir şeyi olma dıkça nasıl hal’edilir?
Diye sordu. Hayrullah efendi de.
— İhtilâli akıl şöyle dursun. Ben Sultan Azizin lisanından iki defa küfüre müteallik sözler işit tim! Sizi istişare için değil, biat için davet ettik!
Cevabını verdi. Abdülmuttalip efendi tekrar:
— Fetva var mıdır?
İstizahında bulundu. Fetvanın da hazır olduğu cevabım alınca biate iştirak etti.
R edif paşa Dolmabahçe kara- kolhanesinden Namık paşaya bir haber saldırmıştı. Namık paşa da serasker kapısına gitti. Orada Mü tercim Rüştü, Hüseyin Avni, Mit hat paşaları buldu. Paşalar hali Namık paşaya anlattılar; kendi sinin de biat etmesini söylediler.
Namık paşa — Biz bu biati şe riat ahkâmına riayet kayıt ve şar- tile yapmalıyız. Eğer Murat efen di hazretleri bu teklifi reddederse ondan sonrakilere beyan ederiz. İçlerinden hangisi bunu kabul ederse ona biat eyleriz!
Mithat paşa ile Hüseyin Avni paşa bu mütalâayı bazı tadilât ile kabul ettiler.
Mütercim Rüştü paşa — Efen dimiz bu hadiseden ürktü; rahat sız oldu. Şimdi böyle bir teklifte bulunmak hem nezakete muvafık olmaz; hem de ürküntüsü artırıl mış olur. Zaten ben eminim ki kendisine biz ne der isek yapar.
Namık paşa — Canım efendim! Bunlar şimdi kuzu gibidirler. Lâ- kiî' sonra aslan kesilirler. Hem de iş benim dediğim gibi yapılırsa
he.'" keyfiyetinin mühim sebepler de^ ileri geldiği ilân olunmuş, halk m; unun edilmiş olur. Bunun için bi. in meşrutan ve mukayyeden
İç k i s i vücuh ila müreccahtır. De-
teir tavında gerektir!
Mütercim — Kau dökülmeden
bu işi yaptığımız halde şimdi bir vaka ihdas ederek kan dökülme sine, nifak ve şikaka mı badi ola caksınız? Biz üçümüz de biat ettik. Sair bekliyenlarin önüne de siz düşünüz de haydi biat resmini ifa ediniz!
9
Bu sözler üzerine Namık paşa kayıtsız, şartsız biate razı oldu.
Serasker kapısında biat resmi muhtasarca yapılmıştı.
Abdülâzizin saraydan çıktığı bildirilince beşinci Sultan Murat serasker kapısından ayrılarak hal kın alkışları arasında Sirkeciye
indi.
İskelede hazırlanmış olan yedi çifte saltanat kayığile Dolmabah çe sarayına gitti.
Burada Sadullah paşanın şu ri vayetini kaydedelim:
Sultan Murat saltanat kayığına bindiği sırada yanında bulunan seryaver Halil paşa ile yaverlerin den Ziver beye:
— Sultan Abdülâziz bir terbi yesiz adam idi. Bendegânmdan, ziyade tazimat intizarında bulu nurdu. Ben ellerinizi kavuşturup ta karşımda iki büklüm durmanızı istemem!
Dedi.
Sultan Murat Dolmabahçe sa rayına gelince toplar atıldı. Sarayı ihata eden askerler:
— Padişahım çok yaşa! — Millet çok yaşa.
Diye bağırıştılar. Bu gulgule iki saat devam etti. Beşiktaş ahalisi ve mektep çocukları toplandı. Kadri efendi isminde bir hoca dua etti. Halkın gelip gitmesine kapanmış olan Dolmabahçe cad desi açıldı.
Süleyman paşa beşinci talia ta burunu sarayın muhafazasına bı rakarak diğer taburları ve harbiye talebesini arkasına aldı. Muzika ile Taşkışlaya ve harbiye mekte bine döndüler.
O gece yağmur ve fırtınadan, gündüzün de telâş ve heyecan dan Topkapı hâzinesinde mahfuz taht ne Babı seraskerîye, ne Dol mabahçe sarayına getirilemedi. Topkapı sarayında yapılması mu tat cülus merasimi de yapılamadı.
Dolmabhaçe sarayında divan yerine yaldızlı bir kanape konul makla iktifa edildi. Sultan Murat bu kanapede otururken umumî biat resmi ifa edildi. Merasim ak şama kadar sürdü. Cülûs tebrikçi- lcrinin yüzlercesi geliyor, yüzler- cesi gidiyordu. Büyük, büyük tep siler içinde mahfazalarda altın saat, kıymettar yüzük veya diğer tuhaf ve tefarik tebrikçilerin ön lerinden geçiriliyor, herkes birer tanesini cebine indiriyordu. (1 )
Eski cülûs bahşişinin yeni şekli! Yağma haşanın böreği!
Bu mârasim esnasında Sultan Muratta tabiî addolunamıyacak haller görülmeğe başladı.
İstanbuldaki ruhanî reisler de cülûs tebrikine gelmişlerdi. Bun ların topluca etek öpmeğe şitap etmelerinden Sultan Murat te- vehhüş etti. İtidalini muhafaza
[lj
Ilatıraiatıf.
edemiyerek, vehim ve korku isti lâsı altında kalarak birdenbire çekilmek bile istedi.
Yeni padişahın evzaındaki iti- dalsizlik o dakikalarda dikkat er babının gözlerinden kaçmamıştı. İlmiye ricalinden ve Âli paşa meclisinin müdavimlerinden Veh bi molla büyükleri ziyarete git tikçe hoşluk yapacağım diye tat sız, tuzsuz sözlerle herkesi güldü rürdü. Sultan Murat ta Mollayı tanırdı.
Biat için geldiğini görünce ken dini tutamamış, muttasıl dudak larını oynatarak içinden gelen gü lümseme arzusunu yenememiş, za manın ve mevkiin icap ettiği me- kânete münafi bir tavır almıştı!
Hazine kâhyası Ethem efendi Azizin Topkapı sarayına geldiği ni hanesinde iken haber almış, derhal Topkapıya giderek yorgan cılar celbile sarayın mefruşatını tanzime başlamıştı.
Ethem efendi sabık hakanın mekûlât ve sair hususatınca nasıl muamele olunacağını anlamak üzere Dolmabahçe sarayına var mış, Hüseyin Avni paşadan Abdü- lâziz ne isterse verilmesi talima tını almıştı.
Avdeti esnasında merdiven ba şında Sultan Murat kendisini gör müş, baş mabeyinci nasbettiğini söylemişti.
Ethem efendi teşekkürle aşağı inerek vükelâ odasının kapısı ha ricinde tesadüf ettiği Mahmut pa şaya yeni memuriyetini bildirdi. Mahmut pa$;a Ethem efendiyi ala rak sadrıazam Rüştü paşa ile diğer vükelâya takdim etti. Bu suretle Ethem efendi Dolmabahçe sara yında kaldı.
Şair Ziya paşa da mabeyin baş- kitabetine tayin olundu ve bu me muriyette ancak bir gün kaldı. Hüseyin Avni ve Mithat paşalar Ziya paşa için Sultan Murada:
— İfrat ve tefritten hali değil dir. Mutedil bir zatın tayini mü nasiptir.
Diye ihtar ettiler. Vükelânın havası arasında cereyan eden mü zakere neticesinde bu kitabete ti caret nazırı Esat Muhlis paşazade Sadullah bey nasbolundu, Sadul lah bey emrini alınca saraya geldi. Merdiven başında rasgeldiği Hü seyin Avni paşadan bu vazifeden affını rica etti. Avni paşanın kaş ları çatıldı. Paşa:
— Ne söylüyorsunuz? Böyle lâ kırdıların şimdi sırası mı?
Demesile Sadullah bey sükût ve kabul etti. Padişah huzuruna kabulünden sonra işe başladı.
Abdülâzizin meslek ve mişvarı bir müddettenberi umumun ken disinden teneffürüııe sebep olmuş tu. Hersek meselesi, Bulgar hadi sesi gibi dahilî ihtilâllerin biri di ğerini akip ederek zuhuru da ida renin fenalığına hamlolunuyordu. Yapılan hal’ ve iclâsa umumun değil, müttefik erkândan başka vükelânın bile rey ve ilmi inzimam etmemiş bulunduğu halde neşrolu nan ilânnamelere Abdülâzizin umum ittifakile hal’olunduğu