• Sonuç bulunamadı

[Neyzen Tevfik dün vefat etti]

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "[Neyzen Tevfik dün vefat etti]"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

L » J > s r f

Nedret Selçukcr

- —•— -— --- i

Üstad Neyzen Tevfik de dün, Hak km rahmetine kavuştu...

Son hastalığı zarfında ıztıraba

meydan okurcasına, yatağa girme­ mekte ısrar ediyor, pencere yanında! ki hasır koltuğun yardımına sığınıp, günlerini, kapının önündeki kum a- melelerini ve hemen on adım ileri­ de denizin üzerinde uçuşan martıla­ rı seyirle geçiriyordu...

Müzmin bronşitini ve dizlerindeki son «dermanı* çalmaya yeltenen ro­ matizma sancılarını teskine yarasın diye verilen ilâç kutularının bir kıs mini iki üç giiıı kullanmış, birka- çının yüzüne hiç bakmamıştı bile...

Onu. dün yine, aynı hasır koltu­

ğun üzerinde görmüşler. Öğleden

sonra saat 2 ye doğru, uzun uzun ök sürmüş ve birdenbire fenalaşarak, başını pencerenin pervazına daya­ mış... Sorulanların hiç birini cevap­ landırmamış, kendisini, yardımına koçanların kollarına teıkedip, müte-- vekkilâııe, yatağına uzanmış... Yatamüte-- ı ğa son giriş...

, Neyzeni, artık hiç konuşturama-

i mışlar. Bu koma, bu derin dalgın­ lık. akşamın 7 sine kadar sürmüş... ; ; v e büyük Neyzen, dudaklarının ke- . narındaki o ezelî tebessümü ile bir - likte ebediyete intikal ediveınıiş. . Kendisini geçenlerde ziyaret et-

'■ mistim... Nuri Demirağ. Beşiktaşta

Kum iskelesinde kendisine ait bir ■ binayı, fukara evi yapmıştı. Ney- * zen de bu odalardan birinde ömür ) törpülüyordu... Nefessizlikten, ney

çalamadığından şikâyet ediyordu. Ya ■ tağa girmek istemediğini söylüyor-■ dıı..

Dün gece gittim... Karyolanın et­ rafına toplanan oda komşuları, akıa baları, hayranlan, bir mezar sessiz­ liği içinde, gözlerini sabit bir nokta ya dikmiş, donuk nazarlarla büyük

(2)

ölüyü seyrediyorlardı... Neyzenin ü- zerine beyaz bir örtü çekivermişler. Sırtına aldığı battaniye, çok sevdiği hasır koltuğun üzerine terkedilmiş, üzeri kitaplar, notalar ve ilâç kutu­ ları ile dolu masanın yeri değiştiril misti. Sevgili »ney» i, sazı karyola­ sının ayak ucunda bir çivide asılı duruyordu.

Bir dile getiren olsa, kîmbilir bu biricik vefakâr, biricik dost neler söyler, nasıl acı acı feryad ederdi!..

Alâyişten, ihtirastan, paradan,

menfaatten nefret eden, dünya ma­

lına on paralık değer vermeyen,

ney’inden başka kimselerin dostlu­ ğuna güvenemeyen Neyzen’i, bu mu siki âletinden başka kim tarif edebi­ lirdi?

Neyzeni, bugün toprağa verecek­ ler... Fakat, nasıl sığdıracaklar?

Vaktile Mehmet Akif, şüheda i- Çîn: «Gömelim gel seni tarihe de­ sem sığmazdın» demişti.

T arih , Neyzenin kendisi! K en­ di ta rih in i kendisi yazardı! Biı başka âlemi vardı. Bildiği gibi, istediği, sevdiği gibi y aşard ı... Derbederdi, dünyanın h e r köşesi, onun için birbirinden farksızdı. B ugün burada, y a rın orad a...

Tam 74 yaşındaydı. 1879 hîe' t», senesinde Bodrum da dün y ay a gelm işti, 1953 yılında Beşiktaşta, fâ n i h a y a ta veda e tti... Doğumu için düşürdüğü ta rih söyled ir:

«Tamam bin ikiyüz doksan altı sâliııdc, Kadcmzem oldu şu hâke o ruhu

nâlcndc.

Bederi Fehmi efendiden Fars* ça öğrendi. Fehm i efendi, kötü taassuba k afa tu ta n ileri görüşlü

b ir Müslümandı. Neyzene h er

(3)

Neyzen T evfik’iıı «ney» e olan

m erakı 8-9 yaşında iken başla»

m isti. O sıralard a, b ir güıı Bod- rıım da b ir kahvehaneye, gitmiş» ti. O rada iki adam la k arşılaştı v4 onları uzaktan dakikalarca sey­

re tti... Bıı adam ları kendisi,

«yüzlerinde aşkı hiidâ p arlay an

iki hayali garib» diye ta r i f eder A dam lardan biri koltuğunun al» tındaki b ir torbadan b ir ney çı­ karıp liflemeğe başladı. Biri d« E s r a r Dcde’niıı şu beyit ile baş­ layan meşhur gazelini okudu:

«Ne cevriyârc tahammül ne az» nıirâlı ederim, Döner döner bakarını cûyiyâr*

alı ederim.»

Küçük Tcvfik: neyin, «ağlayan*

inleyen, hıçkıran ve hazan da bül»

hüllesen nağmeleri» ile kendinden

geçti, mest ve sarhoş oldu. Ertesi gün, babasına, «ney üflemek» ist$

diğiııi söyledi ve Fehmi Efendiyi

razı etti...

Sonraları, İzmire ailece gelip yet leşen Neyzen, Mevlevi tekkesine d* ■ devanı edip ney dersi aldı.

Dillere destan olan neyi sayesi«!

de çok yüksek kimselerle tanıştı,

fakat derbederliği yüzünden hiç bir işte tutunamadı.

Kendisi, mesleklere karşı vefası* lığını şöyle anlatmıştı:

“ 1

«Birer birer sayalım ıııı elindeki sanatını, Hezanfenliğiııi, kuvveti ıııclıareti»

ni,

Demirci, terzi, balıkçı, kalaycı, kunduracı. Kayıkçı, avcı, marangoz, cilâcı,

lostracı, Fırıncı, oymacı, aşçı, tulumbacı, nakkaş.

(4)

Dövüşçü, kavgacı, ııysal, inad, bi* raz kalkış. Ufak tefek bıılıııııırdıı elinde bir

kaç şey, Bir anda hepsini yaktı kavurdu,

Meşhur hiciv şairi Eşref de O *

«Musiki, İzmirli Tevfik’in öz ma* lır iır . Miiftiranı hakka karşı ş; Hazreti hafız izâle etti,

rini,

Her bölükten şimdi bir evlâdı

Mevlâna çıkar.»

Neyzen Tevfjk, hayatı da aşkı

da §y dört mısraa stğdırıvermişti: «Sevdalı akşamlar çelin değildir, Çok dolaşma gönül viranesinde, Gururlu güneşler boyun değildir, Şaka yoktur aşkın efsanesinde.»

Neyzen için ben ne yazabilirim ? Bildiğim b ir şey v arsa o da çer* çevesiz kalm ış boş b ir âlemdir. Bu âlem, onundu, çerçeve de ken*

“ itti gelmez, gönül virâne kaldı, sabra mecal var, ne tâkat kaldı, dınla tescili bahâne kaldı,

beş gün ömür var, daha ne [ti gelmez gönül virâııc kaldı!»

ateşi ney.» nun bu tarafım şöyle tarif eder:

dişi! Vç işte tablosu

kaldı,

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Örnek olarak, Bedri Baykam1 m kim olduğu, ne türlü malzeme kullandığı, fikirlerinin bir kısmı hı nereden aldığı nerede sergi açtığı, Bedri gibi genç

Sevimli kahramanı Fahim Bey, Hüseyin Rahmi’nln alt katları yansıtan romanlarına paralel ola­ rak; kayıp, eski, bugün masallaşmış Istanbu- lun orta ve yüksek

Miringoplasti için temporal adele fasyası kullanı- lan hastaların operasyon öncesinde ortalama perforas- yon büyüklüğü 4,73±2,20 olarak hesaplanırken, tragal

Bu nedenle Efe Özal, önü­ müzdeki ağustos ayında normal şevke tabi tutulacak ve vatani görevini herkes gibi yapması için askere gönderi­ lecekmiş. Belki

Ne mutlu bize insan olmuşuz İnsan sevgisini gerçek bilmişiz İnsanın dalında açıp gülmüşüz Muhabbet insana, insan olana Büyük sanatçı, büyük insan.

Ancak bunun gelişi güzel her önüne gelen kişilerin bu otoriteye sahip olduğunu iddia etmesini engellemek ve bir güven ortamı oluşturma için bu konuda siyasi otorite

ITur baba muharriri yavuz hırsız i taklid ederek ğüyâ kendisi tarafından benim aleyhime serd edilmiş ithamla­ rın cevabsiz kaldığinı ileri südükdensonra "

Kültür Bakanlığı’nın “Bü­ yük Dost Pierre Loti’ye Mektuplar” kitabı Pierre Loti Dostları Derneği katkılarıyla yayımlandı..