• Sonuç bulunamadı

TBMM'den MSÜ Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü'ne uzanan sorunlar:Yok balenin pabucu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "TBMM'den MSÜ Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü'ne uzanan sorunlar:Yok balenin pabucu"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

28 O C A K 1989

KÜLTÜR-Y

TBMM’den M SÜDevlet Konservatuvarı Bale Bölümü’ne uzanan sorunlar

m

ı f . i m

ı

Yok

balenin

pabucu

Sakatlanma tehlikesi var — Bale okulundaki stüdyoların normalde en az 100 metrekare olması gerekiyor. Oysa bale bölümünün 4

stüdyosundan yalnızca biri “ yaklaşık” 100 metrekare. Döşemeler ise ayrı bir sorun. Altyapısı düzgün olmayan döşemeye zaman zaman ayaklardan biri girebiliyor. Öğrenciler sürekli sakatlanma tehlikesiyle yüz yüze. (Fotoğraflar: Lale Filoğlu)

Y U R D A G Ü L E R K O C A _____________

1988’in son günlerinde Türkiye Büyük Mil­ let Meclisi ilginç bir tartışmaya tanık oldu. Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesinin onay­ lanması sırasında çıkan tartışmalara neden

“ Balerinler FonıT’ydu.

ANAP grubu içinde “ ¡nifakçılar” diye anı­ lan milletvekilleri, “ Devlet Senfoni Orkest­

rası giderleri içinde balerinler için ayrılan 500 milyon liralık ödeneğin, âşıklar, Türk büyük­ lerinin tanıtılması ve Türk halk müziği konu­ sunda araştırma yapan derneklere aktarılma- sı” nı öneriyorlar, ancak partinin liberal oy­

larıyla öneri geri çevriliyordu. Öneriye karşı çıkan liberal kanat milletvekilleri ağır eleşti­ rilere hedef oluyordu. Ittifakçılar, “ Balerin­

lerin otel, yatak parasını da biz mi verece­ ğiz?” , “ Milli olmayan her şey bu memleket­ te önemli” , “ Balerinlere milli kültürden da­ ha çok önem veriliyor” sloganlarıyla tepki­

lerini dile getirirken, Kültür ve Turizm Bakanı

Tınaz Titiz oylamanın ardından “ Âşıklar, Türk büyükleri ve Türk kültürü konusunda araştırma yapan derneklere Tanıtma Fonu’- ndan para aktarılacağı” güvencesini veriyor

ve şunları söylüyordu:

“ Arkadaşların istediği konuda biz bütçe­ den 5 milyon değil, 500 milyar lira bile ayırı­ rız. Gerekirse ben maaş bile almam!..”

Bu tartışmalara yol açan İstanbul, Anka­ ra ve İzmir’de bulunan üç devlet balesi için ayrılacak ödenekti. Milletvekilleri bu kuram­ lara dansçı yetiştiren okullardan Mimar Si­

nan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü’nün çalışma koşullarını öğrendikten

sonra, sanırız “Balerinlere milli kültürden da­

ha fazla önem veriliyor” yollu kaygılarından

kurtulacaklar. 6 Ocak 1948’de yani dünyada ilk bale okulunun açılmasından 287 yıl sonra bale eğitimine başlanan ülkemizde, “ Stiidyo-

suz, sahnesiz, müziksiz, düşsüz, kötü ısıtma koşullarında” eğitim vermeye çalışan bu okul­

da, eğitimin iyileştirilmesi için maaşından vaz­ geçecek yetkili var mı, orasını bilemiyoruz.

“ Okul öğrencilerinin, İngiliz kültür heye­ tinin desteği ve çağrısıyla çıktığı İngiltere ve İskoçya turnesi” nden tutun da okulun mo­

dern dans ve koregrafi konusunda yaptığı ça­ lışmalara, bir yıl içinde verdiği temsillerin sa­ yısına, okula atanan ya da atanamayan ho­ calara dek çeşitli eleştirilere hedef olan, an­ cak yetiştirdiği öğrenci kalitesinin göz ardı edi­ lemediği, öğrencilerinin bir kısmının yaz dö­

nemlerinde bursla Amerika ve Avrupa’daki bale okullarına kabul edildiği Mimar Sinan

Üniversitesi Bale Bölümü hangi koşullarda

eğitim veriyor?

Ortaokul, lise statüsüne sahip Devlet Kon- servatuvarı Bale Bölümü’nün 73 öğrencisi ve 11 öğretim elemanı bulunuyor. Okul, üniver­ siteye bağlı eğitim yaptığından, hafta arası

“ güvenlik nedeniyle” saat 18.00’den sonra

kapıları kilitleniyor. Cumartesi ve pazar gün­ leri ile haziran başından eylül sonuna kadar süren yaz tatili ve sömestre tatili sırasında okul kapalı tutulduğundan öğrenciler bu süre için­ de çalışma olanağı bulamıyor. 1984 yılında Amerika’da School of American Balet’de beş haftalık yaz kurslarına kabul edilen Bahar Vi-

dinlioğlu ile Ayşin Küçüküçerler adlı öğren­

ciler, ilk yurtdışı deneyimlerinde kendilerini en çok şaşırtan şeyin oradaki öğrencilerin sa­ hip oldukları olanaklar olduğunu söylüyor­ lar. Amerika’daki bale okullarında tatil sü­ resinin en fazla bir ay olduğunu ve bu süre içinde okullardaki stüdyoların açık tutuldu­ ğunu belirtiyorlar.

Bu kadar uzun süreli tatilin bale eğitimin­ deki sakıncalarına ilişkin de şunları söylüyor­ lar:

“Bale, tek başına çalışılabilecek bir olay de­ ğil. Mutlaka bir stüdyoda çahşmak gerekiyor. Aynası olan, ban olan bir stüdyo. Bale öyle bir şey ki vücudunuzu sürekli denetlemek zo­ rundasınız. İki gün çalışmayınca vücut ken­ disini bırakıyor. Hafta sonu tatillerinin ardın­ dan dersler bir facia oluyor. Biz buna fırsat

vermemek için ufak tefek egzersizler yapıyo­ ruz. Yazın ise yüzerek çalıştırıyoruz vücudu­ muzu.”

Bale eğitimi yapılacak yerde, “ Olmazsa

olmaz” teknik ihtiyaçlar var. Dört duvarı ay­

na ve barla kaplı olan stüdyolar bunların ba­ şında geliyor. Normalde en az yüz metre ka­

re olması gereken stüdyolann döşemesi de

ayrı bir özen istiyor. Uygulamaların yapıldı­ ğı bu mekânların döşemelerinin ahşap olma­ sı yetmiyor. Ahşap zeminin altına döşenecek üç çeşit karkas, ahşap döşemelerin esnek ol­ masını sağlıyor.

Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü’nün stüdyolarına baktığımızda, dört stüdyodan yalnızca birinin yaklaşık yüz metre kare ol­ duğunu görüyoruz. Minyatür birer stüdyo ör­ neği görünümündeki diğer üçünün boyutları ise 30-40 metre kare arasında değişiyor. Dö­ şemeler ise başlı başına bir sorun: Örneğin, ayakları yerden kesilen dansçı, bir bacağını diğerine çarpıp, iki ayak üzerinde yere indi­ ğinde (ki bale dilinde buna “ brise” deniyor) ayaklarından biri döşemenin içine girebiliyor. Bu yüzden bugüne kadar birkaç arkadaşları­ nın sakatlanma tehlikesiyle karşı karşıya kal­ dığını belirten öğrenciler, döşemelerin zayıf yerlerini belirleyip oralarda “ tehlikeli

hareketler” yapmamaya özen gösterdikleri­

ni söylüyorlar.

Mutlaka piyano eşliğinde yapılması gere­ ken uygulamalı derslerin hemen hemen yarı­ sı, konservatuvarın eşlikçi “koropetitör” kad­ rosundan yalnızca iki müzisyen tahsis edildi­ ğinden müziksiz yapılıyor.

Okulun zaten yetersiz olan duşlarının ge­ nellikle akmaması, yeterli soyunma odasının bulunmaması, salonların iyi ısıtılmaması gi­ bi sorunların “ ayrıntı” kabul edildiği ülke­ mizde, “ sahnesiz bale okulunu kadavrasız eği­

tim yapan tıp fakültesi” ne benzetmek ne de­

rece doğru olur bilemiyoruz, ama bu işi cid­ diye alan ülkelerde “ sahne okulları” nm ger­ çek boyutlarda sahnelere sahip oldukları da bir gerçek.

Yıllar önce dönemin Kültür ve Turizm Ba- kanı’mn yerine “ mest” önerdiği “ parmak ucu

pabuçları” da öğrenciler için başlı başına bir

sorun. Türkiye’de üretilmediğinden ithal edi­ len, öğrencilerin “içine ilaçlar filan koyarak” gösterdikleri sonsuz özene rağmen en fazla bir ay dayanan bu pabuçların fiyatı 90 bin lira.

İlkokuldan sonra toplam 10 yıl eğitim ve­ ren konservatuvarın bale bölümü öğrencile­ rinin eğitim süresindeki sorunlarının yanı sı­ ra bir de geleceğe ilişkin kaygıları var: “ Okul

bittikten sonra ne yapacağız?” Baleye gerçek­

ten gönül verenlerin Mısakı Milli sınırları için­ de tek seçenekleri var eğer sınavları kazana­ bilirlerse; Ankara, İzmir ya da İstanbul’daki devlet balelerinden birine kapağı atmak. Ya da çözümü yurtdışında aramak. Bunların dı­ şında, son yıllarda örneklerini gördüğümüz gibi “ göbek dansı” na kaymak, TV reklam­ larına çıkmak, sinema veya tiyatro oyuncu­ luğunu seçmek, oynanmakta olan müzikaller­ den birine transfer olmak zorunda kalanlar da var.

Bütün bu sorunlarla yüz yüze sanat eğiti­ mi alan öğrencilerin tek dileği, bir gün bizde de özel toplulukların kurulması. Bu durum­ da rekabetin artacağına ve sanatın daha da gelişeceğine inanıyorlar

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

‘Arkadaşım

Şeytan

9

Atıf Yılmazin yeni filmi “Arkadaşım Şeytan” 30 ocak pazartesi günü İstanbul’da Beyoğlu Dünya, Kadıköy ve Bakırköy Renk sinemalarında gösterime girecek. Filmde başlıca rolleri Mazhar Alanson (solda), Ali Poyrazoğlu (sağda), Yaprak Ozdemlroğlu, Bülent Kayabaş, Deniz Türkali, Ozkar Uğur, Ayhan Sicimoğlu, Yekta Kara ve Duygu Ankara paylaşıyorlar. Filmin müziğini Mazhar-Fuat-Özkan üçlüsü, koregrafisini Sait Sökmen hazırladı. Kostümleri ise Neslihan Yargıcı gerçekleştirdi.

Referanslar

Benzer Belgeler

NİĞDE ÖMER HALİSDEMİR ÜNİVERSİTESİ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı Yönetim KuruluE.

Özet: Bu çalışmada, sokak kedilerinin toplandığı bir barınaktaki sağlıklı görünüşlü (asemptomatik, n:54) ve solunum sistemi ve/veya konjunktivitis bulgularına

Bu dört çalgının da dördü birden her yapıtta kullanılmaz. Genellikle besteciler iki Si bemol klarnet kullanırlar. Üçlü orkestra kuruluşu ise, bunlara bir de basklarnet

Bu çalışma; Malatya’da bir aile sağlığı merkezine başvuran 3-18 yaş aralığındaki bireylerin beslenme durumunun ve Allura Red AC (E129) bulunan besinlerin tüketim

31 Ocak - 11 Şubat 2022 Tarhileri Arasında Ders yeri ve saatinde yapılacaktır.. 21 - 25 Şubat 2022 Tarhileri Arasında Ders yeri ve

 Sonuç olarak egemenlik, devletin bir unsuru değil, devletin unsurlarından biri olan devlet kudretinin bir özelliği/niteliğidir..  Devlet kudreti, egemen

İşletmelerde hasta hayvan bölümünün bulunma durumunun işletme büyüklüğüne göre frekans değerleri ve ki-kare testi sonuçları Çizelge 4.42’de verilmiştir...

Tatlı Sır adlı oyunda oynarken tiyatroyu po­ lis basıyor, Afife arka bahçeden kaçıyor?. Odalık’ta oynarken po­ lis daha usta davranıyor, tiyatronun çevresini