• Sonuç bulunamadı

Yılmaz Güney ve Orhan Kemal'in heykelleri...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yılmaz Güney ve Orhan Kemal'in heykelleri..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

10 MAYIS 1993 PAZARTESİ CUMHURİYET

HABERLER

‘Yaşayan efsane Yaşar K em al’

► Seyhan Belediyesi 4. Kültür Şenliği kapsamında

düzenlenen ‘Çağdaş Epope Sempozyumu’nun açı­

lış töreninde konuşan Kültür Bakanlığı Müsteşarı

Prof. Dr. Emre Kongar, Yaşar Kemal’in toplum­

daki gelişme ve insandaki değişimi çok iyi yorumla­

yabildiğini söyledi. Kongar, “O, bir yaşayan efsa­

ne, yaşayan destandır” dedi.

ADANA (Cumhuriyet Güney yakalamasıdır. İnsana karşı İlleri Bürosu) - Kültür Bakanlığı sevgili bir bilgi ya da bilgili bir Müsteşarı Prof. Dr. Emre Kon- sevgisi vardır,

gar, Yaşar Kemal’in toplumdaki üçüncü olarak da ekoloji ve gelişme ve insandaki değişimi çok

iyi yakalayıp yorumlayabildiğini, doğa sevgisiyle dolu olduğunu belirterek, “ Bu özelliklerinden dolayı Yaşar Kemal, bir yaşayan efsane, yaşayan destandır” dedi.

Seyhan Belediyesi 4. Kültür Şenliği kapsamında düzenlenen ‘Çağdaş Epope Sempozyumu’­ nun açılış töreninde konuşan Prof. Dr. Kongar, 2993 yılını ko­ nu alan bir fantezi eserden örnek­ ler okuyarak, bin yıl önceye denk gelen günümüz Türk toplumuna Yaşar Kemal’in etkilerini anlattı. Ünlü yazarın, dönemin ‘3 M ’si olarak nitelendirdiği ‘Muharrir, mürşit ve mehdisi’ olduğunu kay­ deden K ongar şunları söyledi:

“Yaşar Kemal’i yalmzca bir edebiyatçı görmek yanlış olur. Onda üç öğenin özelliği görülür. Birincisi, toplumsal değişme ve gelişmenin dönüm noktalarının doğru teşhisi söz konusudur.

Ünlü üçlemesinde feodalitenin çöküşü ve kapitalizmin yükselmesini çok iyi irdelemiştir.

İkincisi, insandaki değişimi

çevre sevgisi, dünyaya sahip çıkma, doğa sevgisi ve koruma duygusu önem taşır. Edebiyat bakımından yoksul olan Türkiye halkı, kahramanlara muhtaçtır. Yaşar Kemal, boşluğu doldurarak halkın gözünde kahraman, efsane haline geldi. Edebiyatçı azlığı diyerek onun değerini azaltmıyorum, tam tersi yücetiyorum. O kadar iyi bir yazar, ivi bir gözlemci, kültür adamı ki eksi?-' iiK kapatıp

yaşayan bir efsane oluyor.” Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanı Oktay Akbal, sempoz­ yuma katılımın az olmasından duyduğu üzüntüyü belirtirken, Seyhan Belediye Başkam Yalçın Akyol, destanların ele alınacağı toplantının başarılı geçmesini di­ ledi.

D aha sonra kürsüye gelen Dünya Kültür Akademisi Genel Sekreteri Françoise Herret Duc- roog, öğretim üyesi, yazar ve

okuyucu olarak kendisinin de Yaşar Kemal’i okuduğunu ve kendi düşüncelerini, hislerini bul­ duğunu bildirerek, “ Eserlerinden Türk insanının öyküsünü okuya­ cağımı düşünüyordum. Oysa Yaşar Kemal, eserlerinin zengin­ liği içerisinde bir insanın yerellik- ten evrenselliğe ulaşacağını gös­ teriyor. Onun eserleri, cahilliğin sınırlarını aşmak isteyen insanla­ rın epopeleriydi. Yaşar Kemal de bu epopenin bir parçası” diye

ko-Hemite köyündeki Yaşar Kemal anıtını Dünya Kültür Akademisi Genel Sekreteri Françoise Herret Ducroog açtı.

Yılmaz G üney ve O rhan K em al’in heykelleri...

ORAL ÇALIŞLAR

Festivalin açılış gecesi Seyhan Baraj gö­ lü çevresinde havai fişekler atılıyor. O rta­ lık ışıl ışıl. Ülkemizin yaşayan destanı Ya­ şar Kemal elinde rakı bardağı dostlan, hemşerileri arasında keyifle dolaşıyor. Şükran K urdakul’la şakalaşıyoruz. Mülki ve askeri erkan da geceye renk katıyorlar. Şükran Ağabey, bıyık altından gülerek, eski günlere gönderme yapıyor: “ Ben Or­ han Kemal’i ilk, askerlik için geldiğim A dana’da dergi alırken tanımıştım. O sa­ kıncalı bir kitapçıydı o yıllar. Ben de sa­ kıncalı asker. Şimdi mülki ve askeri erkan­

la beraberiz. Hiç belli olmaz, yarın neler başımıza gelir yine bilinmez.”

Şükran Kurdakul, Orhan Kemal’i anı­ nca birden havai fişeklerin görkemi sö­ nüverdi. Yaşamı, yaşamak ve yazmak kavgası olan Adanalı Orhan Kemal bu toprakların, bereketli Çukurova toprak­ larının çocuğuydu.- En güzel romanlarını bu topraklar için yazmıştı. Cemile, Mur- taza, Şükran Kurdakul’un sözünü ettiği yıllarda yazılmıştı.

Yaşar Kemal de Orhan Kemal’le birlik­ te yaşadığı yoksulluk günlerini çok güzel anlatır. Paralan sınırlıdır. Ucuz balık ek­ mek yiyerek, Haliç kıyısında dolanırlar. Ucuz bir Sirkeci oteli bannaklandır.

Yaşar Kemal, Çukurova toprağının ya­ şayan efsanesi, zor günleri aşa aşa adına anıtlar dikilecek günlere geldi. Ne mutlu. Bu memleketin hapishanelerinde de yattı, çınarlanna kolan da vurdu.

Orhan Kemal’in heykellerini, çalıştığı fabrikaların önüne dikebileceğimiz günle­ ri görmek umuduyla..

Havai fişekleri izleyenler arasında Şener Şen, Ali Özgentürk, Nur Sürer, Işıl Öz- gentürk, Serap Aksoy, Rutkay Aziz gibi sinema dünyasının birçok tanınmış ismi de vardı. Ama Adanalı Yılmaz Güney yoktu. O şimdi Paris’in kahram anlar me­ zarlığında yatıyor. Onun bu topraklara gömülü olmaması hepimizin ayıbı. İçim­

den N ur Sürer’e gidip sormak geldi. “Yıl­ maz Güney’siz bir Adana şenliği ve Yıl­ maz Güney’siz bir sinema ne demektir?” Sonra vazgeçtim. Seyhan Baraj G ölü’ne bir kez de Yılmaz Güney için baktım. Onu da buralarda görebilmek ne güzel olurdu.

Ben Çukurovalıyım. Başıma buralarda çok dertler geldi. Böyle bir toprağın çocu­ ğu olmakla övünüyorum. Yaşar Kemal’­ in, Orhan Kemal’in, Yılmaz Güney’in Abidin Dino’nun, İlhan Sejçuk’un, De- mirtaş Ceyhun’un, Ali Özgentürk’ün hemşerisi olmakla, onlann kokladığı ha­ vayı koklamakla övünüyorum.

Yaşar Kemal’e, uzun ömürler diliyo­ rum.

nuştu.

Ducroog, Yaşar Kemal’in üye olmasının Kültür Akademisi’ne saygınlık kazandırdığını ve bunun akademinin görevlerini daha iyi yerine getirmesini sağla­ dığını da anlattı.

Törende daha sonra. Brezilyalı ünlü yazar Jorge A m ado’nun mesajı okundu. Mesajda, “ D ün­ yanın her tarafında olduğu gibi Brezilya’da da biz Yaşar Kemal’i çok seviyoruz. Çünkü Y aşar Ke­ mal’in kahramanlarıyla Brezil­ ya’nın kahramanları birbirine çok benziyor” denildi.

Konuşmaların ardından sem­ pozyumun ilk oturum una geçil­ di.

Oturum başkanlığını Oktay A kbal’ın yürüttüğü toplantıda Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Cengiz Güleç, Ya­ şar Kemal’in eserlerinin toplum­ sal ve ruhbilimsel özellikleri üze­ rinde durdu. Yaşar Kemal’i ‘Çağdaş Homeros’ diye nitelen­ diren Prof. Dr. Güleç, psikosos- yal savunma mekanizması ola­ rak mitleştirme, bireysel dünya ve kolektif egonun yarattığı çatış­ malar ve kolektif boşalma olgu­ larını, ‘Yer Demir G ök Bakır’ ve ‘İnce Memed' eserlerinden ör­ nekler vererek inceledi. Diğer konuşmacı edebiyatçı Mustafa Apaydın da Yaşar Kemal’in eser­ lerini çeşitli yönleriyle ele alarak değerlendirdi.

Bu arada Orhan Kemal Öykü Yanşması’nda dereceye giren eser sahiplerine ödülleri törenle verildi.

Halk danstan ve havai fişek gösterilerinin yapıldığı şenlikte, sanatçı Aşkın N ur Yengi de bir konser verdi.

Bugünkü etkinlikler

‘Ç ağdaş Epope Sempozyu­ m u ’, bugün A dnatı Tibet baş­ kanlığında, Prof. D r. C ahit Tanyol ve Jean-Pierre De- leaga’nm konuşm acı olarak katılacakları 3. oturum la sona erecek. Bugün aynca, ‘Y aşam H akkı’ konulu panelde T urgut K azan, Akın Birdal ve A hm et K ah ram an görüşlerini suna­ caklar. Gece, Ç ukurova Devlet Senfoni O rkestrası ile sanatçı Nilüfer birer konser verecekler.

Referanslar

Benzer Belgeler

Çünkü gezegen, ay›n ilk günlerinde bile Günefl’ten yaklafl›k bir saat sonra bat›yor ve par- lakl›¤› 1,7 kadir, yani oldukça düflük.. Bu s›rada Merkür’ü görmek

Geriye yüzer havuzlar yerine Pendik Tersanesi’nin büyük gemi inşaatları için yeni hizmete giren kuru havuzu kalıyor ki, bu havuz hem tamir havuzu olarak di- z.ajn

1933 yılında özel sektöre yalnızca yük taşımacılığının bırakılması, yolcu taşıma hakkının devlete verilmesi ile Şirketi Hayriye ke- penklerini indirdi..

Sinire uygulanan elektriksel bir stimulus uygula- nan akım belli bir düzeye ulaşınca sinirde depolarizas- yona neden olur. Düşük düzeyde verilen akımla olu- şan aktivite

Akbaba'da her hafta başmakale ve çeşit­ li yazılar yazan Yusuf Ziya', nın kitap halinde yayını nmış romanı, şiir kitabı, lifti ırat ve piyesleri, Halk

Tip I, radial başın anterior çıkığıyla birlikte ulnanın kısa oblik veya yaş ağaç kırığı; tip II, radial başın posterior veya posterolateral

Hikmet Onat’ın 1910’lar- dan başlayarak günümüze değin 65 yılı geçen oldukça geniş bir zaman kesitinden seçilmiş ürünlerini bir araya getiren sergi, onun

Orhan Veli Karnk da Yahya Kemal gibi İstan­ bul aşığı, bir şairdir. Şiir­ lerinde İstanbul’u anla­ tan iki şair Rumelihisa- n ’ndaki Kayalar Mezar­ lığında