• Sonuç bulunamadı

Maleikanhidrit Kopolimerinin Parasetamol İle Kimyasal Modifikasyonu Ve Kontrollü Salımının İncelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Maleikanhidrit Kopolimerinin Parasetamol İle Kimyasal Modifikasyonu Ve Kontrollü Salımının İncelenmesi"

Copied!
83
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ  FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ 

YÜKSEK LİSANS TEZİ Burhan KESKİN

Anabilim Dalı : Kimya Programı : Kimya

OCAK 2009

MALEİKANHİDRİT KOPOLİMERİNİN PARASETAMOL İLE KİMYASAL MODİFİKASYONU VE KONTROLLÜ SALIMININ İNCELENMESİ

(2)
(3)

OCAK 2009

İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ  FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

YÜKSEK LİSANS TEZİ Burhan KESKİN

(509061207)

Tezin Enstitüye Verildiği Tarih : 29 Aralık 2008 Tezin Savunulduğu Tarih : 22 Ocak 2009

Tez Danışmanı : Prof. Dr. Oya ATICI (İTÜ) Diğer Jüri Üyeleri : Prof. Dr. Naciye TALINLI (İTÜ)

Yrd. Doç. Dr. Fatma Neşe KÖK (İTÜ) MALEİKANHİDRİT KOPOLİMERİNİN PARASETAMOL İLE KİMYASAL

(4)
(5)

iii ÖNSÖZ

Bu Yüksek Lisans tez çalışması, İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Anabilim Dalı, Organik Kimya programında gerçekleştirilmiştir. Yüksek Lisans çalışmam süresince, aktarmış olduğu teorik bilgiler ve deneysel katkılar ile göstermiş olduğu yakın ilgi, destek ve anlayışla bu çalışmanın tamamlanmasında büyük emeği bulunan tez danışmanım Prof.Dr.Oya GALİOĞLU ATICI’ya,

Bu çalışma esnasında laboratuarlarında bulunan IR cihazını kullanmama imkan tanıyan Prof.Dr.Ahmet AKAR’a; laboratuar çalışmalarımda bana yardımcı olan Araş.Gör. Cüneyt ÜNLÜ’ye,

Manevi destekleri ile yanımda olan arkadaşlarım Erdem TEZCAN, Beril ÇOLAK, Nurhan KADAK ve Ömer Faruk VURUR’a,

Yaşantım boyunca hem maddi hem de manevi olarak hiçbir zaman desteklerini esirgemeyen çok sevgili anneme, babama ve ablama,

Teşekkürü bir borç bilirim.

(6)
(7)

v İÇİNDEKİLER Sayfa No ÖNSÖZ... iii İÇİNDEKİLER... v KISALTMALAR... vii ÇİZELGE LİSTESİ……… ix ŞEKİL LİSTESİ……….. xi ÖZET……… xiii SUMMARY…………...………... xvii 1. GİRİŞ... 1 2. TEORİK KISIM... 3 2.1 Polimer Bilgisi... 3

2.1.1 Polimerlerin tanımlanması ve yapılarına göre sınıflandırılması……… 3

2.1.2 Polimerizasyon reaksiyonları……….... 5

2.1.2.1 Kondensasyon polimerizasyonu………....…….... 5

2.1.2.2 Katılma Polimerizasyonu………...………. 5

2.1.3 Kompleks model (Yük transfer kompleksi)………... 10

2.1.4 Poli(N-vinil-2-pirolidon-ko-maleik anhidrit)…...………..… 13

2.2 Kontrollü Salım Sağlayan Sistemler…………...………..…... 18

2.2.1 Kontrollü salım yapan polimerik sistemlerin sınıflandırılması... 21

2.2.1.1 Difüzyon kontrollü sistemler……...… 21

2.2.1.2 Kimyasal olarak kontrollü sistemler... 22

2.2.1.3 Çözücünün harekete geçirdiği sistemler... 23

2.2.1.4 Ayarlanabilen sistemler... 24

2.3 Parasetamol………... 25

3. DENEYSEL KISIM... 29

3.1 Kullanılan Kimyasal Maddeler………...………. 29

3.2 Kullanılan Cihazlar………...……… 30

3.3 Poli(N-vinil-2-pirolidon-ko-maleik anhidrit) sentezi...… 31

3.4 Parasetamol Modifiye Poli(N-vinil-2-pirolidon-ko-maleik asit) Sentezi... 31

3.4.1 Saf kopolimerin modifikasyonu………...… 31

3.4.1.1 Bazik ortamda modifikasyon…...… 31

3.4.1.2 Asidik ortamda modifikasyon…... 31

3.5 Parasetamol Modifiye Poli(N-vinil-2-pirolidon-ko-maleik asit)'in Kontrollü Salımı... 32

4. SONUÇLAR VE DEĞERLENDİRME………...………...….. 33

4.1 Poli (N-vinil-2-prolidon-ko-maleik anhidrit) Sentezi ve Karakterizasyonu 33 4.2 Parasetamol Modifiye Poli(N-vinil-2-pirolidon-ko-maleik asit) Sentezi ve Karakterizasyonu... 37

4.2.1 Bazik ortamda modifikasyon…...……… 38

4.2.2 Asidik ortamda modifikasyon…...……… 42

(8)

vi

4.3.1 DSC analizleri……...……… 45

4.3.2 TGA analizleri………...……… 47

4.4 Elektroforez………...……… 49

4.5 Parasetamol Modifiye Poli(N-vinil-2-pirolidon-ko-maleik asit)'in Kontrollü Salımı... 52

5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER...……… 55

KAYNAKLAR...……… 57

(9)

vii KISALTMALAR

ADA : Adenozin deaminaz

AIBN : α,α'-azobisizobutironitril

BP : Benzoil Peroksit

CTC : Yük transfer kompleksi

DMF : Dimetil formamid

DMSO : Dimetil sülfoksit D2O : Döteryum oksit

MAN : Maleik anhidrit

NVP : N-vinilpirolidon

PVP : Polivinilpirolidon

P(VP-ko-MA) : Poli (N-vinil-2-pirolidon-ko-maleik asit) P(VP-ko-MAN) : Poli (N-vinil-2-pirolidon-ko-maleik anhidrit)

TAE : Tris Asetikasit Edta

PA : Parasetamol

PAMP : Parasetamol modifiye poli(N-vinil-2-pirolidon-ko-maleik asit)

COX : Siklooksijenaz enzimi

NAPQI : N-asetil-p-benzokinonimin

SMA : Poli(stiren-ko-maleik asit/anhidrit)

NCS : Neocarcinostatin

(10)
(11)

ix ÇİZELGE LİSTESİ

Sayfa No

Çizelge 2.1 : Serbest radikal polimerizasyon başlatıcıları…... 7

Çizelge 2.2 : Yük transfer kompleksi oluşturabilen donör ve akseptörler... 11

Çizelge 4.1 : Çeşitli koşullarda çözücü olarak toluen kullanılarak 76±1oC’de ve 2 saat reaksiyon süresinde P(VP-ko-MAN) sentezi……... 34

Çizelge 4.2 : Çeşitli polimerlerin FT-IR spektrumları... 36

Çizelge 4.3 : (4.2)’de gösterilen protonların kimyasal kayması……….... 36

Çizelge 4.4 : Çeşitli koşullarda PAMP sentezi……….. 39

Çizelge 4.5 : Çeşitli PAMP’ların FT-IR spektrumları... 40

Çizelge 4.6 : Çıkış bileşiklerine ve modifikasyon ürünlerine ait TGA ve DSC sonuçları………... 49

(12)
(13)

xi

ŞEKİL LİSTESİ

Sayfa No

Şekil 2.1 : Monomer çeşitlerine göre polimerlerin sınıflandırılması……... 4

Şekil 2.2 : İlaç alımının ardından kandaki ilaç düzeyinin değişimi……... 19

Şekil 2.3 : Polimerik zardan ilaç difüzyonu………...… 22

Şekil 2.4 : Polimer ilaç konjugatları………... 23

Şekil 2.5 : Oros’un şematik gösterimi………... 24

Şekil 4.1 : PVP ve P(VP-ko-MAN)’ın FT-IR spektrumu... 35

Şekil 4.2 : P(VP-ko-MAN)'ın 1H-NMR spektrumu... 37

Şekil 4.3 : Bazik ortamda gerçekleştirilen reaksiyonun akım şeması... 38

Şekil 4.4 : PAMP2'nin FT-IR spektrumu... 40

Şekil 4.5 : PAMP2'nin 1H-NMR spektrumu... 41

Şekil 4.6 : Asidik ortamda gerçekleştirilen reaksiyonun akım şeması... 42

Şekil 4.7 : PAMP6'nın FT-IR spektrumu... 43

Şekil 4.8 : PAMP6'nın 1H-NMR spektrumu... 44

Şekil 4.9 : P(VP-ko-MA)'ya ait DSC eğrisi... 45

Şekil 4.10 : P(VP-ko-MAN)'ın DSC eğrisi... 46

Şekil 4.11 : PAMP6 ve P(VP-ko-MA)'nın DSC eğrileri... 46

Şekil 4.12 : P(VP-ko-MAN) ve P(VP-ko-MA)'ya ait TGA eğrileri... 47

Şekil 4.13 : PAMP6 ve P(VP-ko-MA)’nın TGA eğrileri (a), pik maksimumları (b) türevden elde edilmiştir……... 48

Şekil 4.14 : Polimer, parasetamol ve PAMP'ların elektroforezi……... 50

Şekil 4.15 : Polimer, parasetamol ve PAMP6'nın pH: 7.4'te kontrollü salımı…... 53

(14)
(15)

xiii C C C C O H H O O + _ CTC MA VP + H O _ O _ C C H N H C H + MA VP

MALEİKANHİDRİT KOPOLİMERİNİN PARASETAMOL İLE KİMYASAL MODİFİKASYONU VE KONTROLLÜ SALIMININ İNCELENMESİ

ÖZET

Kontrollü salım sistemleri ilaçların hedef bölgeye yönlendirilmesi, hedef bölgede kontrollü olarak salımı ve ilacın kandaki çözünürlüğünün arttırılmasını amaçlayan sistemlerdir. Bu sistemlerde ilaçları hedef bölgeye taşıyacak gruplar olarak katı nano partiküller ve nano süspansiyonlar gibi çeşitli taşıyıcı sistemler kullanılabilir. Ayrıca suda çözünebilir, biyouyumlu ve biyoyıkılır özelliklere sahip polimerler de kullanılabilir.

Bu çalışmada, taşıyıcı grup olarak poli(N-vinil-2-pirolidon-ko-maleik anhidrit), tercih edilen koşul ve hızda salımının incelenceği aktif madde olarak ise parasetamolün kullanılması hedeflendi.

Biyouyumlu ve biyoyıkılır özelliklerine sahip olan poli(N-vinil-2-pirolidon-ko-maleik anhidrit) kopolimeri yük transfer kompleksi (CTC) üzerinden, α,α'-azobisizobutirontril (AIBN) serbest radikal başlatıcı kullanılarak, 76±1°C reaksiyon sıcaklığında gerçekleştirilmiştir. Monomerlerin katılmasından birsüre sonra çözeltide kırmızıya dönük olarak gözlenen renk değişmesi, yük transfer kompleksinin oluştuğunu göstermektedir (1).

(1) Oluşan kompleks sayesinde, vinilpirolidon ve maleik anhidrit monomerleri polimerizasyona 1:1 oranında katılır ve alternatif poli(N-vinil-2-pirolidon-ko-maleik anhidrit) kopolimerini meydana getirir (2).

(16)

xiv

(2) Tüm kopolimerlerin FT-IR spektrumunda maleik anhidrite ait 1850-1780 cm-1’de görülen karakteristik anhidrit karbonil bantları, polivinilpirolidon’da bulunan 1670 cm-1’de görülen karakteristik laktam karbonil bandı, 1372 cm-1’de laktam halkasındaki siklik CH2’nin C-N deforming bandı ve siklik C-O-C’lere ait 935 ve

1090 cm-1 civarlarında görülen ikili bantların varlığı kopolimer oluşumunu desteklemektedir.

Poli(N-vinil-2-pirolidon-ko-maleik anhidrit)’e ait D2O çözeltisindeki 1H-NMR

spektrumunda 2-2.3 δppm’deki proton pikleri ana zincir üzerindeki metilen grupları ile vinilpirolidon halkasındaki merkez metilen gruplarına aittir. 2.4-2.6 δppm’deki geniş pikler vinilpirolidon halkasındaki diğer protonlara aittir. 3.4-3.7 δppm arasındaki piklerse maleik anhidritin CH gruplarındaki protonlara aittir. Ana zincir üzerindeki azota komşu CH grubundaki proton piklerinin de 4.6 δppm’de çoklu olarak görülmesi yapıyı desteklemektedir.

En yüksek verime sahip polimer sentezi, BP serbest radikal başlatıcı kullanılarak, 76±1°C reaksiyon sıcaklığında, vinil prolidon:maleik anhidrit oranı 1:1 olan ve VP’nin eklenmesi ile başlayan VP-MAN karışımının yük transfer kompleksi oluşum süresinin 23 dakika olarak seçilmesi ile elde edildi.

Kopolimerdeki anhidrit gruplarıyla parasetamolün dimetilformamid (veya dioksan) çözücüleri ile 60°C sıcaklığında, difenilamin (veya trietilamin) gibi bazik katalizör veya H2SO4 (veya HCl) gibi asidik katalizör kullanılarak ve farklı reaksiyon

sürelerinde esterleşmeleri sonucunda parasetamol modifiye kopolimerler elde edildi (3).

(17)

xv

(3) Poli(N-vinil-2-prolidon-ko-maleik anhidrit)’in, parasetamol ile esterleşmesinden elde edilen modifiye polimerlerin FT-IR spektrumlarında, 3126 cm-1’de görülen aromatik halkaya ait bantların oluşması, 1728 cm-1’de görülen ester gerilme bandının varlığı, anhidrit bantlarının yok olması, 1290 cm-1’de amid C-N gerilme bandı, 1630 cm-1’de amid gerilme bandı ve 1512 cm-1’de amid NH eğilme bandı kopolimerde ester oluşumunu desteklemektedir. DMSO-d6 çözeltisindeki 1H-NMR spektrumunda ise, kopolimerden farklı olarak 2.08 δppm’de amid karboniline komşu CH3 grubundaki

proton pikleri, 7.34 δppm civarında aromatik halkaya ait proton pikleri, 8.7 δppm’de amid karboniline komşu azota bağlı proton piki ve 12 δppm’de maleik asitin asit grubundaki proton piki görülmektedir.

Parasetamol modifiye polimerin sentezinde en iyi sonuçlar, 1,4-dioksan çözücüsünde, asidik ortamda H2SO4 katalizörü varlığında, yüksek katalizör

miktarında ve reaksiyon süresi 20 saat seçilerek elde edildi.

Parasetamolün kontrollü salımı, parasetamol modifiye poli(N-vinil-2-prolidon-ko-maleik anhidrit) kopolimerindeki ester gruplarının mide, kan ve bağırsak ortamı gibi çeşitli koşullardaki hidroliz reaksiyonları in vitro olarak incelenmiştir (4).

(18)

xvi

Parasetamol modifiye polimer, polimer ve parasetamolün pH 2.1, pH 7.4 ve pH 9.0 fosfat çözeltilerinde 400 ppm’lik çözeltileri hazırlanarak floresans spektroskopi cihazında absorbansları ölçülüp kalibrasyon eğrisi çizildi. pH 7.4 ve pH 9.0’da parasetamol modifiye polimerden parasetamol salımı gerçekleşmekte fakat pH 2.1’de parasetamol salınmamaktadır (Şekil 1).

PAMP6 0 10 20 30 40 50 60 70 80 90 0 200 400 600 800 1000 Zaman (dak) S a n a n % pH : 2.1 pH : 7.4 pH : 9.0

(19)

xvii C C C C O H H O O + _ CTC MA VP + H O _ O _ C C H N H C H + MA VP

PARACETAMOLE MODIFICATION OF MALEIC ANHYDRIDE COPOLYMER AND INVESTIGATION OF CONTROLLED RELEASE SUMMARY

Controlled release systems are systems for directing drugs to the right place of the body where they will be released and for increasing their solubility in blood. These systems need a carrier. Solid nanoparticulates and nanosuspensions can be used as carrier molecules. Moreover, polymers having water solubility, biocompability and biodegradability properties can be used as carrier molecules.

In the present study, the aim is that, as a transfer group poly(N-vinyl-2-pyrrolidone-co-maleic anhydride) and the release of active substance paracetamole is studied in the chosen conditions and speed.

Poly(N-vinyl-2-pyrrolidone-co-maleic anhydride) that has biodegradable and biocompatible properties, is synthesized in the toluen as a solvent, and by the charge transfer complex mechanism at 76±1°C reaction temperature and started with the radicalic way by using AIBN. The red color observed after the addition of monomers is the clue that the CTC has been formed (1).

(20)

xviii

Copolymerization of maleic anhydride with vinylpyrrolidone in ratio of 1:1 is carried out through the charge transfer complex to give poly(N-vinyl-2-pyrrolidone-co-maleic anhydride), an alternative copolymer (2).

(2) In the all FT-IR spectrums, the spectrum of copolymer is supported by the characteritic peaks of anhydrid carbonyl bands at 1850- 1780 cm-1 due to maleic anhydrid and the characteristic bands of amide carbonyl at 1670 cm-1 due to polyvinylpyrrolidone, C-N peak at 1372 cm-1 and cyclic C-O-C bands at 935-1090 cm -1.

In the 1H-NMR spectrum of poly(N-vinyl-2-pyrrolidone-co-maleic anhydride) in D2O solution, there are proton peaks between 2-2.3 δppm belong to, methylene

groups in the main chain and center methylene groups in the vinylpyrrolidone cycle. The wide peaks between 2.4-2.6 δppm belong to other protons of vinylpyrrolidone cycle. The peaks between 3.4-3.7 δppm comes from the protons of CH groups of maleic anhydride. Finally, the polymer structure is confirmed with the proton peak at 4.6 δppm which belongs to main chain CH groups neighbouring to nitrogen atom. The highest yield was obtained when BP is used as free radical initiator, at 76±1°C temperature, at VP : MAN ratio of 1:1, and at charge transfer complex formation for 23 minutes.

Paracetamol modified copolymers were synthesized by esterification of anhydride groups of copolymer with paractamol in dimethylformamide or dioxane solvents at 60°C in different reaction times with either basic catalysis such as diphenylamine and triethylamine, or acidic catalysis such as H2SO4 and HCl (3).

(21)

xix

(3) In the FT-IR of modified polymers formed by esterification of poly(N-vinyl-2-pyrrolidone-co-maleic anhydride) with paracetamol, presence of ester band at 1728 cm-1, the absance of anhydride bands, presence of aromatic cycle bands at 3126 cm-1, presence of amide streching bands at 1630 cm-1, presence of N-H bending band at 1512 cm-1, all support the ester formation in copolymer. Moreover, in the 1H-NMR spectrum of modified polymers in DMSO-d6 solution, there are proton peak of CH3

group neighbouring to amide carbonyl at 2.08 δppm, proton peaks of aromatic group at around 7.34 δppm, proton peak of N-H group neighbouring to amide carbonyl at 8.7 δppm and proton peak of acid groups of maleic acid at 12 δppm. Existance of these extra peaks only at modified polymers proves the modification reaction.

The best results were obtained in 1,4 dioxane solvent, in the presence of high amounts of H2SO4 acidic catalysis and at the reaction time of 20 hours.

Controlled release of paracetamol was carried out by hydrolysis of ester groups of paracetamol modified poly(N-vinyl-2-pyrrolidone-co-maleic anhydride) in several environments such as stomach, blood and intestines (4).

(22)

xx

400 ppm solutions of free paracetamol, paracetamol modified polymer and free polymer were prepared in pH 2.1, pH 7.4 and pH 9.0 phosphate buffers and calibration curves were drawed after measuring their abosrbances with florescence spectrophotometer. Paracetamol release was observed in pH 7.4 and pH 9.0 but not observed in pH 2.1 (Figure 1). PAMP6 0 10 20 30 40 50 60 70 80 90 0 200 400 600 800 1000 Time (min) R e le a s e d % pH : 2.1 pH : 7.4 pH : 9.0

(23)

1 1. GİRİŞ

Kontrollü salım sistemleri özellikle son yıllarda pekçok alanda kullanılmaktadır. Bu alanların başlıcaları; ilaç sanayi, tıp, kozmetik ve çevredir. Bu sistemler, aktif maddenin tercih edilen koşul ve hızda salımını mümkün kılmaktadır [1]. Kontrollü salım sistemleri, uygulanacak yer ve amaca göre seçilecek olan doğal veya sentetik polimerlerle kullanılabilir. Seçilecek aktif maddelerin uygun polimerlerle etkileşimi sağlanıp, bu maddelerin polimer üzerinden salımları çeşitli yöntemlerle kontrol edilebilmektedir [2,3]. Polimerlerin seçiminde, polimeri iyi karakterize etmek, uygulama alanlarını ve salım koşullarını iyi belirlemek gerekir.

Bu çalışmanın amacı, ağrı kesici olarak oldukça yaygın bir şekilde emniyetle kullanılan, ancak aşırı dozda kullanıldığında tehlikeli olan ve üzerinde hala kontrollü salım çalışmaları yapılan parasetamol aktif maddesinin, makromoleküler bir taşıyıcıda ve değişik pH değerlerinde kontrollü salımın incelenmesidir. Kontrollü salım sistemlerinde kullanılmak üzere poli(N-vinil-2-pirolidon-ko-maleik anhidrit) polimeri seçildi. Alternatif bir yapıya sahip olan ve sentezi yük transfer kompleksi üzerinden yürüyen bu polimer [4], fizyolojik olarak vücut ile uyumludur. Polimerde bulunan anhidrit gruplarının fonksiyonelliği, polimerin esterleşme ve amidasyon gibi reaksiyonlarla modifikasyonunu sağlayabilir. Parasetamol −OH grubu içerir. Bu sayede zincir üzerindeki anhidrit gruplarıyla esterleşme reaksiyonuna girerek kopolimerin yapısına bağlanabilir ve hidroliz reaksiyonu ile de kopolimer üzerinden tekrar salımı gerçekleştirilebilir [5].

(24)
(25)

3 2. TEORİK KISIM

2.1 Polimer Bilgisi

2.1.1 Polimerlerin tanımlanması ve yapılarına göre sınıflandırılması

Polimerler, çok sayıda monomerin kimyasal bağlarla düzenli bir şekilde bağlanarak oluşturdukları yüksek molekül ağırlıklı bileşiklerdir

Başlangıçta kullanılan küçük moleküllü organik maddelere monomer denir. Bazı çift bağlı bileşikler, hidroksil amin, karboksilik asit gibi iki fonksiyonlu grup içeren maddeler ve tetrahidrofuran, pirol, karbazol gibi heteroatomlu bileşikler monomer olarak kullanılabilirler.

Polimerler yapılarında bulundurdukları monomer çeşitlerine göre homopolimer ve kopolimerler olmak üzere sınıflandırılırlar:

Polimer zincirinde yer alan monomerler aynı cins ise polimer zinciri homopolimer olarak adlandırılır. Homopolimerler; doğrusal, dallanmış yada çapraz bağlı yapıda olabilirler (Şekil 2.1).

Yapısında birden fazla monomer türü bulunduran polimer zincirine kopolimer denir. Kopolimerlerin fiziksel özellikleri homopolimerlerden farklıdır ve bu farkın ölçüsü kopolimerin bileşimine bağlıdır. Tek bir kopolimer molekülünde ya da molekülün değişik kısımlarında, birbirlerine kimyasal bağlarla bağlı olan monomerlerin oranları farklı olabilir. Bu tip monomerlerin segmentleri polimer zincirleri boyunca düzensiz yerleşmiş olup, kopolimer düzenli bir şekle sahip değildir. Bu nedenle de pek çok kopolimer amorftur. Bununla birlikte taktisite yada segmentlerin yerlerinin etkisiyle alternatif kopolimerdeki gibi yeterince düzenlilik sağlanırsa kristalize kopolimerler hazırlanabilir.

Kopolimerler; rasgele, alternatif, blok, aşı ve çapraz bağlı olmak üzere sınıflandırlabilirler (Şekil 2.1). Rasgele kopolimerler, genellikle tek basamaklı kinetik bir mekanizma üzerinden oluşurlar. Alternatif kopolimerlerde ise monomerler tercihli olarak birbiri ardına polimere katılırlar. Blok ve aşı kopolimerler ana zincir

(26)

4

ya da yan zincirler boyunca tek bir monomerin uzun dizilimlerinden oluşurlar ve genellikle çok basamaklı adımları içerirler. Genelde rasgele ve alterantif kopolimerler, kendilerini oluşturan monomerlerin homopolimerlerinin özelliklerine sahiplerken, blok ve aşı kopolimerler ise kendilerini oluşturan monomerlerin homopolimerlerinden farklı özellik gösterirler.

Düz (Lineer) homopolimer Dallanmış homopolimer Rasgele kopolimer Alternatif kopolimer Blok kopolimer Aşı kopolimeri

Çapraz bağlı kopolimer

 

 ve  farklı iki monomer cinsini göstermektedir. 

(27)

5 2.1.2 Polimerizasyon reaksiyonları

Monomerleri polimerlere dönüştürme işlemine polimerleştirme reaksiyonları denir. Polimerleştirme reaksiyonları kondensasyon ve katılma polimerleşmesi olmak üzere iki ana bölümde sınıflandırılır.

2.1.2.1 Kondensasyon polimerizasyonu

İki veya daha fazla fonksiyonlu grupları bulunan moleküller kondensasyon reaksiyonları ile bağlanarak daha büyük molekülleri oluşturular. Reaksiyon sonunda çoğu kez su molekülü gibi küçük moleküller açığa çıkar. Polimerdeki yinelenen birim, reaksiyona giren monomerlerin fonksiyonalitesine bağlıdır. Fonksiyonalite, monomer molekülü başına düşen fonksiyonel grup sayısıdır. Fonksiyonalite ikiden küçükse düşük molekül ağırlıklı kondensasyon ürünü, ikiye eşitse düz zincir yapıda polimer, ikiden büyükse çapraz bağlı ağ yapısında polimerler elde edilir.

Kondensasyon polimerizasyonlarının genel özelliklerini şöyle sıralayabiliriz[6,7 ]: • Ortamda bulunan herhangi iki molekül türü reaksiyona girebilir.

• Monomer konsantrasyonu reaksiyon başlangıcından itibaren hızla düşer. • Reaksiyon süresince polimer molekülünün ağırlığı sürekli artar

• Yüksek molekül ağırlıklı polimerler elde etmek için uzun reaksiyon süreleri gerekir.

• Kullanılan monomerlerin saflığı yüksek olmalıdır.

• Denge reaksiyonu oldukları için kontrol edilebilmeleri kolaydır[8.].

• Reaksiyonun herhangi bir aşamasında ortamda çok farklı molekül ağırlığı dağılımı olan moleküllerin bir karışımı bulunur.

2.1.2.2 Katılma Polimerizasyonu

Zincir reaksiyonları ile monomerlerin doğrudan doğruya polimer moleküllerine girmeleri ile oluşur. Katılma polimerleşmesi, genel olarak formülü CH2═CR1R2 olan

monomerler kullanılarak gerçekleşir. Bu monomerlere vinil monomerleri denir. Polimerizasyon mekanizması, çift bağların açılması sonucu oluşan aktif merkezlere yeni monomerlerin katılması esasına dayanır. Aktif merkez bir katyon veya anyon olabildiği gibi çiftleşmemiş bir elektronu bulunan ve serbest radikal adı verilen bir

(28)

6

ara ürün de olabilir. Aktif merkez, ortamdaki bir vinil monomerinin çift bağı ile reaksiyona girerek monomere katılır ve çok kısa bir sürede çok sayıda monomer molekülü, büyümekte olan zincire katılır. En sonunda, büyümekte olan iki aktif merkez birbiri ile reaksiyona girerek zincir büyüme reaksiyonu sonlanır ve polimer molekülleri oluşur.

Katılma Polimerizasyonunun genel özelliklerini şöyle sıralayabiliriz[6,7]:

• Reaksiyon süresi uzatılırsa verimde artış gözlenir, fakat molekül ağırlığı pek değişmez.

• Monomer birimleri sadece büyüme reaksiyonunda zincire katılır. • Monomer konsantrasyonu reaksiyon süresince giderek azalır.

• Yüksek molekül ağırlığına sahip makromoleküller bir anda oluşurlar. Polimerlerin molekül ağırlığı reaksiyon süresince çok az değişir.

Bu çalışmada yapılan polimer, serbest radikal polimerizasyonu ile gerçekleştirilmektedir. Serbest radikal polimerizasyonu katılma polimerizasyonları içinde en yaygın kullanılanıdır. Genel formülü CH2=CR1R2 yapısında olan

monomerlerin polimerleştirilmesinde kullanılır.

Polimerleşme başlama, ilerleme ve sonlanma olmak üzere üç ayrı aşamada gerçekleşir [6,9,10].

Başlama aşamasında başlatıcının homolitik parçalanmasıyla, bir çift serbest radikal meydana gelir. Daha sonra radikaller, monomerlerle reaksiyona girerek monomerik radikalleri oluştururlar (2.1).

(2.1) Serbest radikaller termal bozunma, fotoliz ve redoks reaksiyonu olmak üzere 3 ayrı yöntem ile üretilebilirler.

(29)

7

Termal bozunma yöntemi organik peroksitlere, azo, diazo bileşiklerine ve hidroperoksitlere uygulanır (Çizelge 2.1). Benzoil peroksit ısıtıldığı zaman karbondioksit açığa çıkar ve fenil radikali oluşur (2.2).

(2.2) Çizelge 2.1: Serbest radikal polimerizasyon başlatıcıları [11]

Başlatıcı Kimyasal yapı

Reaksiyon Sıcaklığı (0C) Potasyum Persülfat K2S2O8 40-70 Hidrojen Peroksit H2O2 40-60 Amonyum Persülfat 40-70 α,α'-azobisizobutironitril 50-70 Kumen Peroksit 50-120 t-butil hidroperoksit 60-80

Benzer şekilde α,α'-azobisizobutironitril (AIBN)’de (Çizelge 2.1) termal yolla parçalanarak siyanopropil radikali verir (2.3). İleri yarılma ile metil radikali ve aseton oluşur.

(30)

8

(2.3) Fotoliz yöntemi çeşitli fonksiyonel grup içeren aromatik karbonil bileşiklerine uygulanır ve bu bileşikler elektromanyetik ışınların (özellikle υν) etkisiyle radikal vermek üzere doğrudan fotoparçalanmaya uğrarlar. Fonksiyonel grubun yapısına ve moleküldeki yerine göre parçalanma, karbonil grubunun yanındaki bağdan (α-yarılması) veya karbonil grubuna göre β pozisyonundaki bağdan (β-(α-yarılması) gerçekleşir. Örnek olarak, benzoin ve benzoin alkil eterler verilebilir. Bu bileşiklerin maksimum absorpsiyon spektraları λmax = 320 nm’dir.

Vinil monomerinin yokluğunda benzoin ve benzoin alkil eterlerin fotolizi benzoil ve α-alkoksi benzil radikalini vermiştir (2.4). Benzoil radikalinin hidrojen ayrılması ve dimerizasyon reaksiyonları ile benzaldehit ve benzil gibi yan ürünler görülmüştür.

(2.4)

Redoks reaksiyonları genellikle düşük sıcaklıkta gerçekleştirilen polimerizasyonlarda tercih edilir (2.5).

(2.5) Büyüme aşamasında oluşan aktif monomerik radikallerin, monomer molekülleriyle reaksiyona girmesiyle, reaksiyon süresince büyüme devam eder (2.6). Büyüme aşamasında yüzlerce bazen binlerce monomer birimi zincire katılabilir.

(31)

9

(2.6)

Sonlanma aşamaları, büyüme aşamasındaki tüm monomer tükenene kadar devam edecektir. Fakat özellikle reaktif tanecikler olan serbest radikaller, aktif olmayan kovalent bağlar yapmaya eğilimlidirler. Bu sebepten radikal konsantrasyonu çok yüksek olduğu zaman kısa zincirler elde edilir. Başlıca sonlanma reaksiyonları aşağıdaki gibi gösterilebilinir:

• Birleşme ile sonlanma: İki zincir sonu bir uzun zincir oluşturmak için birleşirler (2.7).

(2.7)

• Orantısız Sonlanma: Bir zincir ucundan hidrojen ayrılması ile bir doymamış grup içeren iki ölü polimer zincirinin oluşması (2.8).

(2.8) Monomerin cinsine göre ve polimerleşme koşullarına göre bir sistemde sonlanma proseslerinin biri veya her ikisi de geçerli olabilir [12,13].

Sonlanmanın cinsi genel olarak oluşan polimerin molekül ağırlığını etkiler. Orantısız sonlanma ile oluşan radikal polimerleşmesinden, birleşme ile sonlanana göre molekül ağırlığı daha da düşük polimer elde edilir.

• Transfer Reaksiyonları: Zincir transferi başlatıcıya, polimere ve monomere olabildiği gibi çözücüye de olabilir (2.9). Transfer reaksiyonu ile zincirin büyümesi

(32)

10

dururken yeni bir radikal üretilmiş olur. Eğer oluşan radikal yeterince aktif ise, yeni bir polimer zincirinin oluşumu başlatılabilir.

(2.9) 2.1.3. Kompleks model ( Yük transfer kompleksi)

Kopolimerizasyon oluşum modelleri; Terminal Model, Penultimate Model ve Kompleks Model olarak sıralanabilir.

Terminal model, büyüyen bir polimer zincirinin kimyasal reaktifliğinin, zincirin yapısı yada büyüklüğünden etkilenmediğini ve sadece aktif uç gruplara bağlı olduğunu ifade eden bir modeldir. Penultimate modele göre büyüyen polimer zincirlerinde, terminal reaktif radikallerin reaktifliği, penultimate monomerlerden etkilenir. Büyüyen zincirdeki penultimate grubun tam yapısı bu etkinin derecesini belirler. Kompleks modele göre serbest monomerler reaksiyonun kinetiğinde rol almaz, polimer zincirleri komonomer komplekslerinin kafa-kuyruk homopolimerizasyonu ile büyürler. Bu modele göre gerçekleşen kopolimerizasyon mekanizması öncelikle yüksek oranda oluşan alternatif kopolimeri açıklamaya yardımcı olur [4,14,15].

Yapmış olduğumuz çalışmada kopolimer oluşumu, kompleks model olarak adlandırılan yük transfer kompleksi üzerindendir ve bu tez çalışmasında kompleks model’den bahsedilecektir.

İki monomerin çift bağlarının arasında çok büyük polarite farkı olduğunda elde edilen kopolimer alternatif kopolimer olur. Örneğin –CN veya –COOH gibi elektron çekici gruplar bağlı çift bağa sahip bir monomer ile –OR veya –CO2Me gibi elektron

verici gruplara bağlı çift bağa sahip bir monomer, alternatif kopolimer oluşturur. Cowie J.M.G tarafından yapılan bir çalışma ile kompleks kopolimerizasyon modeli çok sayıda elektron donör-akseptör çiftlerine uygulanmıştır [16]. Yapılan bu çalışma sonucunda elektron veren vinil alkol, dien, heterosiklik dien , stiren, stil benzen, vinil benzen, vinil ester, vinil eterler ve vinil sülfit gibi monomerler, elektron çeken maleik anhidrit, maleimid, akrilat ester, akrilonitril, sülfür dioksit, siyano etilen ve fumarat ester gibi monomerler ile yük transfer kompleksi üzerinden kopolimer

. CH2 C H X CH2 CH2 CHC13 CH2 CH3 CCI3

(33)

11

oluşturduğu belirlenmiştir (Çizelge 2.2). Elektron veren vinil alkol, elektron çeken maleik anhidrit ile yük transfer kompleksi üzerinden poli(vinil alkol-ko-maleik anhidrit) kopolimerini oluşturur (2.10).

(2.10) Çizelge 2.2 : Yük transfer kompleksi oluşturabilen donör ve akseptörler

Donörler Akseptörler

Stiren Maleik anhidrit

Fenil asetilen Metil maleat Vinil piridin Dietil maleat

Stilbenzen Maleimid

Vinil naftalen N-fenil maleimid

Bütadien Sülfür dioksit

İsopropen Dietil maleat

Siklopenten Metil akrilat Akrilonitril Akrilonitril

Furan Viniliden siyanür

Tiofen

Metil metakrilat N-vinilpirolidon Vinil klorür Alkil vinil sülfitler Fenil vinil eterler

Cais ve arkadaşları tarafından yapılan bir çalışma ile stiren ve maleik anhidrit arasında oluşan yük transfer kompleksinin (2.11), CTC için önerilen en ideal yapı olduğu belirlenmiştir [17]. (2.11) CH CH2 OH O O O CH CH2 OH O O O

(34)

12

Belirli komonomer çiftleri arasındaki kompleksin varlığı spektreskopik yöntemlerle ispatlanabilmektedir. Monomer çiftleri arasındaki donör-akseptör ilişkisi, oldukça renkli komplekslerin oluşumuna olanak sağlar ve bu yapılar yeni absorpsiyon bantları olarak UV-visible spektrumda gözlenebilir [18]. Ayrıca yük transfer kompleksleri, NMR spektrumlarındaki küçük kaymalarla da karakterize edilebilir [19].

Stiren-MAN-NVP (donör-akseptör-donör) monomerlerinin terpolimerizasyon reaksiyonları incelenmiş, MAN-St ve MAN-NVP donör akseptör çiftlerinin kompleks oluşturma eğilimleri ve MAN monomerlerinin terpolimerizasyon koşullarında homopolimerizasyona uğramadığı belirlenmiştir [20]. Stiren ve NVP arasında kopolimerizasyon reaksiyonunun meydana gelmesi oldukça zordur. Aynı zamanda MAN-St ve MAN-NVP komplekslerinin oluşumu (2.12) stiren ve NVP’nin homopolimerizasyonunu engellemektedir. Terpolimerizasyon reaksiyonu St-MAN ve MAN-NVP komplekslerinin kopolimerizasyonu sonucu meydana gelmektedir.

MA MA MA MA NVP NVP St St CTC1 CTC2 CTC1 CTC1 CTC1 CTC1 CTC1 CTC1 CTC2 CTC2 CTC2 CTC2 CTC2 Büyüme : m Başlama : CTC1 n CTC2 CTC1 n CTC2 CTC2 n MA St MA St K (2.12)

(35)

13

2.1.4 Poli(N-vinil-2-pirolidon-ko-maleik anhidrit)

Poli(N-vinil-2-pirolidon-ko-maleik anhidrit) polimeri, N-vinil pirolidon (NVP) ve maleik anhidritin (MAN) monomerlerinin polimerizasyonu sonucu elde edilir. NVP, kaynama noktası 96oC, donma noktası 13.5oC, molekül ağırlığı 111.16 g/mol, viskozitesi 2.07 cP olan nem çekici bir maddedir. Parlak ve renksiz bir sıvıdır. Su, benzen, toluen, aseton ve kloroform gibi çözücülerde çözünür. Su ve organik çözücülerde her oranda karışabilir.

NVP’nin çift bağı oldukça reaktiftir ve çift bağdaki elektron boşluğu çeşitli katılma reaksiyonlarına neden olur. NVP’nin çift bağı, peroksit veya azo başlatıcıların bulunduğu ortamda radikalik olarak, BF3 gibi bir katalizörle katyonik olarak,

potasyum amid gibi bir katalizörle anyonik olarak polimerize olur. Saf vinilpirolidon, başlatıcının olmadığı ortamlarda oda sıcaklığında ve karanlıkta oldukça kararlıdır, yüksek sıcaklıklarda ışık etkisiyle polimerizasyon gerçekleşir.

Polivinilpirolidon (PVP), NVP’nin homopolimerizasyon ürünüdür (2.13). PVP beyaz veya hafif sarımsı, hidroskopik, sert film teşkil eden toz yapılı bir polimerdir. Vinil grubundaki çift bağdan dolayı NVP zehirli bir monomerdir fakat polimerizasyon sırasında çift bağın tek bağa dönüşmesinden dolayı PVP zehirli değildir [21]. PVP’deki NVP kalıntısının içeriği NVP’nin zehirliliğinden ve kokusundan dolayı oldukça önemlidir [22].

(2.13) Biyouyumlu ve yüksek derecede hidrofilik olmasından dolayı, PVP eczacılıkta ilaç taşıyıcı olarak kullanılan biyoyıkılır bir polimerdir. [23,24]. PVP ve polivinilpirolidon-poliakrilik asit kopolimerinin ilaç taşıyıcı olarak kullanıldığı çalışmada (2.14) parasetamol ve aspirinin polimerden pH 2, 6.8 ve 9’daki salımı

(36)

14

incelenmiş ve parasetamol ve aspirinin polimer sistemlerinde farklı pH koşullarındanki davranışları kıyaslanmıştır [25].

(2.14) PVP özellikle organik çözücülerde ve sudaki iyi çözünürlüğü, hem hidrofilik hem hidrofobik maddelerle güçlü kompleksleşmesi, seçkin kimyasal kararlılığı gibi fiziksel ve kimyasal özelliklerinden dolayı oldukça çok kullanılan özel polimerlerden biridir. Kimyasal yapı ve elektriksel uyarı polimer-ilaç konjugatlarının biyodağılımını etkilemektedir. Yapılan bir çalışmada PVP’nin türevleri hazırlanmış ve PVP’nin kan tarafından tutulduğu ve böbreklerde toplanmak yerine yavaş yavaş idrar ile atıldığı belirlenmiştir. Karboksilli PVP [poli(vinilpirolidon-ko-akrilik asit)] (2.15) etkili bir şekilde böbrekte toplanırken, sülfonatlı PVP [poli(vinilpirolidon-ko-vinilsülfonik asit)] (2.15) hızlı bir şekilde idrar ile atılmaktadır. Karboksilli PVP’nin böbrekteki miktarı sülfonatlı PVP’ye göre yaklaşık 5 kat daha yüksektir. Hidrofobik ilaçların çözünürlüğünü arttırmak için iyi çözünür polimerler kullanılır. Hidrofobik PVP türevi olan poli(vinilpirolidon-ko-stiren) (2.15) ve poli(vinilpirolidon-ko-vinil laurat) (2.15) radikalik polimerizasyonla sentezlenir ve poli(vinilpirolidon-ko-stiren) dalakta toplanırken poli(vinilpirolidon-ko-vinil laurat) karaciğerde toplanır [26].

(37)

15

(2.15) PVP mükemmel yapışkan özelliğiyle cama, plastiğe ve sert metal yüzeylere yapışır [22]. Suya dayanıklı tekstil yapımında katkı maddesi, sağlamlık ayarlama, leke serbest bırakma etkeni, büzülme ve matlaştırma önleyicisi olarak tekstil sektöründe geniş kullanım alanına sahiptir. Kağıt, yapıştırıcı, plastik, kozmetik, deterjan, seramik, tıp, eczacılık, elektrokimya ve fotokimya endüstrilerinde PVP kullanılmaktadır. PVP’nin diğer uygulama alanları arasında; atık su işlemleri, benzinin uzaklaştırılması, silikon dioksit damlalı filtrelerin kaplanması, boyaların uzaklaştırılması, petrol sızıntılarının giderilmesi sayılabilir. Ayrıca kuru piller için kaplama, katot ışın tüpleri ve televizyon görüntü tüplerinde de PVP kullanılmaktadır. Maleik anhidrit, kaynama noktası 202oC, erime noktası 52.8oC, molekül ağırlığı 98 g/mol olan beyaz renkli, keskin kokulu, nem kapıcı bir maddedir. Aseton, kloroform, toluen, benzen ve dioksanda çözünür. Maleik anhidrit, yüzey kaplama, yapıştırıcı, plastikleştirici, kopolimerler ve tarıma ait kimyasallar için en önemli monomerlerdendir [27]. Ayrıca maleik anhidrit polimerleri, deterjan katkısı, ağır metallerin şelatlarını oluşturarak ortamdan uzaklaştırıcı, kaynama noktası düzenleyici ve korozyon önleyici olarak kullanılır.

Maleik anhidrit kopolimerleri, amidasyon ve esterleşme reaksiyonları ile ilaçları bağlayabilme, hidroliz ile ilacı salıverme özelliklerine sahip olmalarından dolayı kontrollü ilaç salım sistemlerinde kullanılırlar [5]. Maleik anhidrit kopolimerindeki anhidrit grupları asit katalizörü varlığında alkollerle esterleşme reaksiyonu (2.16), aminlerle amidasyon reaksiyonu verirler (2.17).

(38)

16

(2.16)

(2.17) Polimer-ilaç konjugatı sayesinde ilaç, vücut içerisinde hedeflenen bölgeye direkt olarak ulaşabildiği gibi [28, 39], ilacın hedeflenen bölgeye ulaşamamasıda mümkündür [30]. Polimer-ilaç konjugatı vücut içerisinde asidik veya bazik ortama ulaştığı zaman yapısında alkol grubu (2.18) veya amin grubu (2.19) bulunan ilaçlar hidroliz ile salınır [31].

(2.18)

(2.19) Hidroliz aynı zamanda ester ve amid gruplarının daha hidrofilik olan dikarboksilik asitlere dönüşmesine neden olur [32].

Vinil monomerlerin ilaç dağılımı sistemlerinde kullanımına bir diğer kanıt poli(stiren ko-maleik asit/anhidrit) (SMA)’dir. Japonyada yapılan bir çalışmada

(39)

17

SMA’ya antitümör proteini neocarcinostatin (NCS) bağlanması sonucunda elde edilen ürün (2.20) karaciğerdeki tümörü tedavi etmek için piyasaya sürülmüş [26].

(2.20) Poli(N-vinil-2-pirolidon-ko-maleik anhidrit) antimikrobiyel özelliklere sahip bir polimerdir [33]. Mikroorganizmalar insanlara çeşitli yollarla kirlenmiş polimerik materyallar tarafından direkt veya dolaylı olarak bulaştırılabilirler ve çeşitli bulaşıcı hastalıklara ve zehirlenmelere neden olurlar. Mikrobiyel kirliliklerden korunmanın bir yolu antimikrobiyel özelliklere sahip polimerik materyaller geliştirmektir ve bu polimerik materyaller buharlaşma, fotolitik bozunma ve çözünmeye bağlı olan antimikrobiyel etkinin kaybını önemli bir şekilde azaltmaktadır. Polimerik materyallerin diğer önemli yararları seçiciliği ve kullanım güvenliğidir [33]. P(VP-ko-MAN) ve onun polietilen-imin makrokomplekslerinin bazı gram pozitif (L.monocytogen ve S.aureus) ve gram negatif (Salmonella enteritidis ve E.coli) bakterilerine karşı davranışları incelenmiştir. Yapılan çalışma sonucunda −COOH gruplarının sayısındaki artışın elektrostatik etkileşimden dolayı S.aureus hücrelerinin dağılma ve parçalanmasına neden olduğu saptanmış ve bu polimerlerin heterosiklik quaterner amonyum parçası içeren uzun alkilen yan zincirlerine göre S.aureus ve

E.coli’ye karşı daha yüksek antimikrobiyel özellik gösterdiği tespit edilmiştir. Bu materyallerin özellikle tıp ve gıda endüstrisinde kullanılması hedeflenmektedir. Poli(N-vinil-2-pirolidon-ko-maleik anhidrit) polimerinde kopolimerizasyon oluşumu, kompleks modelolarak adlandırılan yük transfer kompleksi üzerindendir [4].

(40)

18 C C C C O H H O O + _ CTC MA VP + H O _ O _ C C H N H C H + MA VP

Vinilpirolidon-maleik anhidrit gibi güçlü donor-akseptor (elektron veren-elektron çeken) çiftleri alternatif kopolimer oluşturur.

N-vinilpirolidon-maleik anhidrit sistemi için düşünülen ideal CTC yapısı (2.21)’de gösterilmiştir [4]

(2.21) Elektronca zengin ve fakir olan monomerlerin oluşturduğu yük transfer kompleks (CTC) yapıların polimerleşmesiyle kopolimerler oluşur (2.22). Oluşan kopolimerler serbest monomerlere göre çok daha reaktiftirler ve bunun sonucu olarak zincirlere monomer çiftleri olarak katılır ve alternatif dizilimleri oluştururlar [4].

(2.22)

2.2 Konrollü Salım Sağlayan Sistemler

İlaç salınım sistemleri ilaçların, hedef bölgeye yönlendirilmesi, hedef bölgede kontrollü olarak salınması ve ilacın kandaki çözünürlüğünün arttırılmasını sağlayan sistemlerdir. Bu sistemlerde ilaçları taşıyacak bir taşıyıcıya ihtiyaç vardır. Taşıyıcı grup olarak, katı nano partiküller ve nano süspansiyonlar gibi çeşitli taşıyıcı sistemlerin yanısıra suda çözünebilir, biyouyumlu ve biyoyıkılır özelliklere sahip polimerik taşıyıcı sistemler’de kullanılabilir [34-35].

(41)

19

İlaç alanındaki çalışmaların asıl hedefi; ilaç dozunu minimuma indirmek, dozlama aralığını uzatmak, hastanın yan ve zararlı etkilerden etkilenmemesini sağlayarak yaşam kalitesini arttırmak olmuştur. Bu alanda kimya, polimer bilimi, mühendislik ve temel sağlık bilimleri arasında işbirliğinin gerekliliği ortaya konulmuştur. Bu beklentilere en iyi yanıt veren sistemler ‘kontrollü salım sistemleri’dir.

İlaç alımında sıklıkla kullanılan klasik yöntemler, tablet ya da kapsüllerin ağızdan alımı ya da enjeksiyon şeklindedir; ve bu yöntemler sık ve tekrarlanan dozlarda ilaç alımını gerektiriyorlar. Kandaki ilaç düzeyinin zamanla değişimini gösteren Şekil 2.2 incelendiğinde ilaç alımını takiben kandaki ilaç derişiminin başlangıçta bir süre arttığı, daha sonra çok kısa bir süre için sabit kalarak hızla azaldığı dikkati çekiyor. Derişimin düşme süresi, ilacın metabolize edilme, parçalanma ya da etki alanından uzaklaşma gibi yollarla sisteme yararsız hale gelme hızına bağlıdır. İlacın kan plazmasındaki derişimi, etkin düzeyin altına düşebilir ya da toksik bölgeye çıkabilir. Etkin düzeyin altındaki ve toksik düzeydeki bölgeler boşa harcanmış ilaç miktarlarını ifade eder. Ayrıca, ilaç derişiminin etkin düzeyin altına düşmesi ya da toksik düzeyin üzerine çıkması hastada istenmeyen yan etkilere neden olabilir.

Şekil 2.2 : İlaç alımının ardından kandaki ilaç düzeyinin degişimi

İlaç, bir polimere ya da bir lipide (yağa) bağlandığı ya da kapsül şekline getirildiğinde, ilaç güvenliği ve ilacın istenilen etkinliği sağlayabilme yeteneği büyük oranda arttırılabilir ve yeni tedaviler mümkün olur.

Kontrollü ilaç salımının yararlarını şu şekilde sıralayabiliriz : • Tedavi edici oranda ilaç düzeyinin sürekli korunması,

İ L A Ç D E R İ Ş İ M İ TOKSİK DÜZEY

(42)

20

• Salımın belirli hücre tipi ya da dokuya hedeflenebilmesi nedeniyle zararlı etkilerin azaltılması,

• Gerek duyulan ilaç miktarının azaltılabilmesi,

• Önerilen ilaç rejimine hastanın uyumunu geliştirecek şekilde dozaj miktarının azaltılabilmesi,

• Kısa yarılanma ömrüne sahip ilaçlar (örneğin proteinler ve peptid ilaçlar) için ilaç yönetiminin kolaylaştırılması

İlaç salımı, kovalent bağların kimyasal ya da enzimatik yolla kopması sonucu gerçekleşebilir. İlaçların suda çözünebilen polimerlere kimyasal olarak bağlanması, ilaçlara “dokuya hedefleme” ve “bağışıklık eksikliğinin azaltılması” gibi yeni özellikler sağlar. Örneğin, adenozin deaminaz (ADA) ve asparajinaz gibi yüksek molekül ağırlıklı proteinler poli(etilen glikol)’e bağlanarak hem biyolojik yarı ömürleri uzatılmış, hem de bağışıklık eksiklikleri azaltılmıştır. Bu cihazlar akut lösemi ve ADA eksikliği ile ilgili bağışıklık sistemi hastalıkları için yeni tedaviler sunar. Polimerik ilaç konjugantlarının herhangi bir hastalıklı dokuya (örneğin tümör) hedeflendiği uygulamalarda, ilaçlar böbrek tarafından parçalanıp yok edilebilen suda çözünebilir, biyouyumlu polimerlere kimyasal olarak bağlanır ve hedefe ulaşıldığında zincirden kopar. Bu yaklaşım çok sayıda kanser kemoterapisinde kullanılmış bulunuyor ve “pasif hedefleme” olarak adlandırılıyor. İlaçların belirli dokulara aktif olarak hedeflenmesi, polimerik ilaç konjugantının dokudaki hücre-yüzey almaçları tarafından tanınacak bir molekülle (antikor, karbonhidrat gibi) birleştirilmesiyle sağlanır.

Vücut içerisinde bozunarak zararsız, küçük moleküllere dönüşebilen polimerlerin taşıyıcı olarak kullanıldığı “biyobozunan sistemler”, rezervuar ya da monolitik sistemlere benzer olarak tasarlanabilirler; en büyük fark ilacı çevreleyen zarın ya da ilacın dağıldığı kalıbın biyobozunur olmasıdır. Bu tür sistemlerde polimer bozundukça salım gerçekleşir, ya da salım bittikten sonra polimer bozunarak vücuttan uzaklaşır. Biyobozunur sistemlerin en önemli avantajı, uygulama sonrası vücuttan uzaklaştırılmaları için cerrahi bir müdahalenin gerekli olmayışıdır.

Uzun süren çalışmalar neticesinde klasik ilaç şekillerinin kullanımında görülen bazı aksaklıkların giderilmesi için araştırmalar ve çalışmalar yapılmış, hastaya daha az

(43)

21

miktarda etkin madde verilerek ve daha uzun aralıklarla ilaç salımı sağlayarak tedavilerin gerçekleştirilmesine çalışılmış ve bu alanda çok önemli adımlar atılmıştır. Konvansiyonel ilaç şekilleri, etkin maddeyi aniden salıveren sistemlerdir. Bu ilaç şekilleri kısa zamanda maksimum kan derişimi düzeyine ulaşır ve hemen plazma düzeyine düşmeye başlar. Bu kısa zaman etken maddenin metabolize edilme, parçalanma veya etki alanından uzaklaşma hızına da bağlıdır. Bu yüzden geleneksel ilaçların ilacın yarı ömrüne bağlı olarak sık aralıklarla uygulanması gerekir. Bu şekilde hastanın günde birkaç kez ilaç alma gereksinimi, ilacın toksik düzeylere ulaşması ile bir takım yan etkilere karşı etkiyi, ilacı daha az sıklıkta ve daha az dozda alarak sağlamak üzere etken maddenin serbestleştirilmesinin yavaşlatılması yoluna gidilmiştir. Bu çalışmalar sonucunda geliştirilen farmasötik şekillere “Kontrollü Salım Yapan Sistemler” olarak adlandırılmıştır.

Genelde kontrollü salım yapan sistemlerde şu özelliklerin bulunması gereklidir: • Sabit etkin madde düzeyi ve buna bağlı olarak ilacın etkisinin sürekli olabilmesi

için, önceden belirlenen hızda, istenilen süre kadar etkin madde salımı gerçekleştirilebilmelidir.

• İlacın etkisini lokalize etmek için, kontrollü salım yapan sistemlerin hastalıklı dokuya yerleştirilebilir olması gerekebilir.

• Uygun taşıyıcıların kullanımı ile etkin maddenin hedef bölgelere ulaştırılması söz konusu olabilir.

2.2.1 Kontrollü salım yapan polimerik sistemlerin sınıflandırılması

Bu sistemler uygulama yerine ve etkin madde salım mekanizmalarına göre sınıflandırılabilirler. Etkin madde salım mekanizmalarına göre difüzyon kontrollü sistemler, kimyasal olarak kontrollü sistemler, çözücünün harekete geçirdiği sistemler ve ayarlanabilen sistemler olmak üzere dört alt bölümde incelenebilirler. 2.2.1.1 Difüzyon kontrollü sistemler

Rezervuar ya da zar-kontrollu olarak adlandırılan ilaç salım cihazları, ilacın ince bir polimerik zar (membran) ile çevrelendiği bir çekirdek görünümündeler. İlaç salımı, zardan difüzyonla (yayılma, sızma) [36, 37] gerçekleşir (Şekil 2.3).

(44)

22

Şekil 2.3: Polimerik zardan ilaç difüzyonu

Bu tür sistemlerin çok sayıda ticari ürünü piyasada mevcuttur [38]. Ocusert® adıyla bilinen ürün, glokom hastalığının (körlüğe neden olan bir göz hastalığı) tedavisinde kullanılmak üzere pilokarpin isimli bir ilacı salan rezervuar sistemden ibarettir. Gözün alt boşluğuna yerleştirilerek kullanılan Ocusert, uzun süreli olarak sabit hızda pilokarpin salar. Rahim içerisine yerleştirilen Progestasert® ve kolun üst kısmına yerleştirilen Norplant® isimli cihazlar da doğum kontrol ilaçlarının salımını gerçekleştirirler. Norplant® herbiri 20x2 mm boyutundaki 6 adet silikon tüpten oluşur. Bu tüplerin içerisinde gebeliği önleyici levonorgestrel isimli bir hormon bulunur. Sistem, 5 yıldan daha uzun bir sürede difüzyon yoluyla hormonu salmakta ve etkin bir biçimde kullanılmaktadır.

Rezervuar sistemler vücut içerisine yerleştirilerek kullanılmalarının yanısıra, deri üzerine yapıştırılarak da başarılı bir şekilde kullanılırlar. Deri üzerine yapıştırılarak kullanım, “transdermal (deri geçişli) sistem” olarak adlandırılır ve bu tür cihazlarda, ilaç deri boyunca salınarak dolaşım sistemine karışır.

2.2.1.2 Kimyasal olarak kontrollü sistemler

Kimyasal olarak kontrollü sistemler vücutta aşınan sistemler ve zincire takılı sistemler olmak üzere iki kısma ayrılır.

Vücutta aşınan sistemlerde etkin madde polimer içinde homojen olarak dağıtılmıştır. Etkin madde difüzyon ile salınırken polimer faz kütlesi erozyon nedeniyle azalmaktadır. Eğer polimerin biyolojik olarak parçalanma tepkimesinin kinetikleri biliniyorsa, bu sistemler için matematiksel eşitlikler elde edilebilmektedir. Etkin madde salımının oluşması için tek bir faktör olarak yüzey (heterojen) erozyonu

(45)

23

sağlanabilirse, bu durum ideal durum olarak belirtilmektedir. Ancak pratikte bu durum nadiren gözlenmektedir. Çoğunlukla homojen (bulk) erozyon oluşmaktadır. Ayrıca erozyon işlemine ilaveten difüzyon ile de etkin madde salımının olması, yorumu güçleştirmektedir

Zincire takılı sistemlerde ise etkin madde polimer zincirine kimyasal olarak bağlanmıştır ve aradaki bağın hidrolitik ya da enzimatik olarak kopması sonucunda etkin madde salınmaktadır (Şekil 2.4). Şekilde, polimer zincirine bağlı ilaç etkin maddesinin vücut içerisindeki hedefe yönlenmesi gösterilmiştir.

Şekil 2.4: Polimer ilaç konjugatları

Toksisiteyi azaltabilmek, terapötik etkinliği arttırabilmek veya spesifik hücre ya da organlara hedefleme sağlayabilmek amacıyla polimer-etkin madde komplekslerinin tasarlanması, kısa süreli kullanıma yöneliktir. Kontrollü etkin madde salımı açısından, bu sistemlerin kullanımı pek fazla çalışılmamıştır

2.2.1.3 Çözücünün harekete geçirdiği sistemler

Çözücünün harekete geçirdiği sistemler şişme kontrollü sistemler ve ozmotik kontrollü sistemler olmak üzere iki kısımda incelenir.

Şişme kontrollü sistemlerde etkin maddelerin şişme kontrollü salımı, polimerlerin camsı/kauçuğumsu geçişlerini ve bu geçişle birlikte gevşemelerini kullanarak sağlanmaktadır. Bu sistemlerde etkin madde polimer çözeltisi içinde çözülmüş ya da disperse edilmiştir; çözücü uçurulduktan sonra kalan madde, camsı geçiş sıcaklığı (Tg) deney sıcaklığının altına düşmektedir. Dolayısıyla şişen polimer, kauçuk benzeri yapısı nedeniyle etkin maddenin dışarıya difüzyonuna olanak sağlamaktadır. Polimerin şişmesi sonucunda makromoleküler gevşeme artar, bu olay jel benzeri bölgede gözlenmektedir. Bu sistemlerde oluşan makromoleküllerdeki gevşemeler ve

Vücuttaki hedef İlaç

İlaç Polimer zinciri

(46)

24

polimer içindeki çözünme ortamı derişimi, etkin maddelerin salım davranışlarını kontrol etmektedir

Ozmotik kontrollü sistemlerde ise etkin madde yarıgeçirgen bir membran içindedir ve genellikle derişimi, doygunluk sınırının üstündedir. Sistemde çoğunlukla ozmotik işlemi yürüten bir tuz bulunur. Ozmotik sistem su veya biyolojik sıvı ile temas ettiğinde, su yarıgeçirgen membranın gözeneklerinden içeriye girmekte ve böylece etkin madde çözünmektedir. Etkin madde, bu membrandan difüze olamayacağı için lazer ile açılmış olan delikten salıverilmektedir [39-41]. Şu ana kadar piyasaya sürülmüş iki tip ozmotik cihaz mevcuttur. Bunlardan ilki Oros® olarak adlandırılan cihazdır (Şekil 2.5). Ağızdan kullanımlar için düşünülmüştür. Cihaz, ilacı bir tablet içerisine

Şekil 2.5: Oros’un şematik görünümü

sıkıştırıp, yarıgeçirgen bir zarla kaplayarak ve lazerle bir çıkış deliği açarak hazırlanmıştır [38]. İkinci tip ise Osmet® olarak bilinen, yaklaşık 2.5 cm uzunluğunda ve 0.6 cm çapında bir kapsül şeklinde olup, hayvan dokusuna yerleştirilerek, seçilen bir ilacı kontrollu hızlarda salar.

2.2.1.4 Ayarlanabilen Sistemler

Ayarlanabilen sistemler, dışarıdan ayarlanan ve kendi kendine ayarlanabilen sistemler olmak üzere iki gruba ayrılırlar. Mekanik pompalar dışarıdan ayarlanan sistemlerin en gelişmiş olanıdır. Bu pompalar rezervuar bir sistemden (depodan) bir

Yarı geçirgen zar

Su

İlaç çözeltisi

İlaç içeren ozmotik çekirdek

(47)

25

sondaj yardımıyla ilacı vücuda dağıtırlar. Pompalar vücut dışında taşınabilir ya da vücudun uygun bir bölgesine yerleştirilebilir. Şeker hastalarında, kandaki glikoz seviyesine göre insülin salımını kontrol eden sistemler en önemli uygulamadır. Dışarıdan ayarlama, manyetik alan ya da ultrason ile de yapılabilir. Polimer matris içerisine ilacın yanısıra küçük manyetik küreler yerleştirilerek hazırlanan sisteme dışarıdan manyetik alan uygulandığında ilaç difüzyonla salınır. Ultrason, biyobozunabilir polimerlere uygulanmış, bozunma hızının ve ilaç salımının belirgin bir biçimde arttığı görülmüştür.

Kendi kendine ayarlanabilen sistemlerse substrat-duyarlı ya da çevre-duyarlı olarak tasarlanabilirler. Substrat-duyarlı sistemler, belirli bir dış moleküle karşı cevap olarak bir ilacın salımını başlatabilen salım sistemleridir. Bu sistemin bir örneği uyuşturucu bağımlılığının tedavisi için geliştirilmiştir ve normalde ilaç salmayan, ancak morfine maruz kaldığında bir narkotik ajan olan naltrexone’u salan, vücudan yerleştirilebilen bir sistemdir. Çevre-duyarlı sistemler ise sıcaklık, pH gibi dış ortam koşulları değiştirildiğinde cevap olarak ilaç salımını gerçekleştirirler [42-44]. Sistem tasarımı “akıllı polimerler” olarak adlandırılan polimerlerin kullanımını gerektirir. Poli(N-izopropil akrilamit) bazlı, sıcaklığa duyarlı polimerler sentezlenerek ilaç salım sistemlerindeki kullanılabilirlikleri araştırılmıştır. Sıcaklığın tersinir olarak değiştirilmesiyle salım hızlarının ayarlanabileceği görülmüştür. pH-duyarlı polimerlerse mide için zararlı ilaçların bağırsakta salınması amacıyla kullanılmaktadır. Mide pH’ında (pH<2.0) büzüşen polimer, bağırsaklarda (pH>7.0) şişerek ilacı salarlar. Bunun tersi bir uygulamada ise düşük pH’da şişebilen polimerlerden kötü tatlı ilaçların salımı gerçekleştirilmiştir. Ağzın nötral pH’ında (pH=7.0) polimer düşük şişme derecesine sahiptir ve içerisindeki ilaç salınmaz. Midenin asidik ortamında pH düşer ve ilaç salınır [45-47].

2.3 Parasetamol

Parasetamol (asetaminofen), molekül ağırlığı 151.17 g/mol ve erime noktası 169 0C olan, aspirine duyarlı hastalarda alternatif ilaç olarak kullanılan ağrı kesici ve ateş düşürücü etkiye sahip bir ilaç etken maddesidir. Parasetamol (PA) ağızdan alındığında gastrointestinal sistemde hızla emilir. İlaç alındıktan 30-60 dakika sonra maksimum plazma konsantrasyonlarına ulaşır. Parasetamol bütün dokulara hızla dağılır. Plazma proteinlerine bağlanması zayıftır. Plazma yarı ömrü 1-4 saattir.

(48)

26

Parasetamol kusursuz bir metabolizmaya sahiptir. Zehirli metabolit olan

N-asetil-p-benzokinonimin (NAPQI), zehirli olmayan konjugatlar oluşturmak için glutathion’in sülfhidril gruplarıyla geri dönüşümsüz olarak bağlanarak hızlı bir şekilde zehirsizleştirilir ve sonrasında böbrekler tarafından vucut dışarısına atılır [48]. İdrarla, parasetamol’ün %1-3’ü değişmemiş olarak atılır. %80’i ise biyolojik olarak glukuronid veya sülfat bileşikleri olarak atılır (2.23). Parasetamol 20 mg’dan fazla alındığında öldürücü etkisi vardır. Analjezik etkisi yeni nesil analjeziklere göre hafif kalmış olsa da gastrointestinal sistemde yan etkisinin hemen hemen olmaması, güvenilirliği ve de gebelerde kullanılabilmesi parasetamolun her zaman ön planda kalmasını ve klasik bir analjezik olmasını sağlar.

O HN OH O HN O O N OH O N OH O HN O Glukuronitleme Glukuronid asit Sülf atlama S O O OH OH O HN OH S - Glutathione

Zehirliliği Protein ve Nükleik asitler ile reaksiyonu

Glutathione bağlanması Monooksijenas hidroksilasyonu Yeniden düzenlenme (2.23) Vücudumuzdaki yüksek ateş dedigimiz biyolojik olay, hastaliga karsi vücudun tepkilerinden biri olan prostaglandin üretimidir [49]. Aspirin ve ibuprofen gibi diger ateş düsürücülerin, prostaglandinlerin üretiminden sorumlu COX-1 ve COX-2 enzimlerini inhibe ederek etkili olduğu bilinmektedir [50-53]. Ayrıca bu ilacların midesel yan etkilerinin, COX-1 enzimine olan etkilerinden dolayı oldugu da bilinmektedir. Parasetamol`ün ise bu enzimlere belirgin bir etkisi olmaması,

(49)

27

parasetamolün prostaglandin üretimini inhibe ederek ateş düşürme etkisi göstermedigi kanısını ortaya atmasına ragmen, birkaç yıl önce yapılan son araştırmalara göre, tam olarak bilinmeyen, beyinde ve omurilikte bulunan yeni bir grup enzim olan COX-3 enzim grubunu seçici olarak inhibe ettiği [54]ve bu nedenle de midesel yan etkiler göstermediği düşünülmektedir.

Parasetamolün çeşitli çözücülerdeki çözünürlüğünü tespit etmek için yapılan çalışma -5 ile 30oC arasında 26 farklı çözücü kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Yapılan çalışma sonucunda parasetamolün, toluen, kloroform, diklormetan ve karbontetraklorür gibi nonpolar ve klorlanmış hidrokarbonlarda çok düşük bir çözünürlüğe sahip olduğu fakat N,N-dimetilformamid, dimetil sülfoksit ve dietilamin gibi orta polariteli çözücülerde çok yüksek bir çözünürlüğe sahip olduğu belirlenmiştir. Ayrıca parasetamol alkollerde iyi çözünür ve çözünürlük karbon zincirindeki artışla azalır. Parasetamolün sudaki çözünürlüğü diğer polar çözücülerden çok azdır [55].

(50)
(51)

29 3. DENEYSEL KISIM

3.1 Kullanılan Kimyasal Maddeler Vinilpirolidon : Fluka Maleik anhidrit : Fluka

Toluen : Riedel-De-Haen (Na teli çekildi) Dietileter : Carlo Erba

Susuz CaCI2 : Merck

Benzoil Peroksit. : BP, Merck α,α-azobisizobutironitril : AIBN, Merck Parasetamol : PA, Carlo Erba Dimetil formamid : DMF, Merck D20 : Merck

1,4-Dioksan : Merck

Aseton : Riedel-de Haen H2SO4 (derişik) : Merck

HCI (derişik) : Merck

Dimetil Sülfoksit : DMSO, Riedel-de Haen

50X TAE Tamponu : 240 g Tris-HCl (Riedel-de-Haen) ve 5.71 g glasiyel asetik asit (Fluka), pH 8.0’da 100 ml 0.5 M EDTA (Merck) ile çözüldü ve hacim distile su ile 1 L’ye tamamlandı.

PH 2.1 fosfat çözeltisi : Merck PH 7.4 fosfat çözeltisi : Merck pH 9.0 fosfat çözeltisi : Merck

% 1’lik Agaroz jel : 50 ml 1X TAE’e 0.5 g agaroz ilave edildi ve tamamen çözünene kadar mikrodalgada ısıtıldı. Daha sonra çözelti elektroforez kalıbına aktarıldı ve soğuyup polimerleşmesi sonucu jel halini aldı.

(52)

30 3.2 Kullanılan Cihazlar

FT-IR Spektrofotometresi : FT-IR spektrumları, JASCO FT-IR 5300 cihazında %1’lik KBr diskleri ile kaydedilmiş dalga sayısı cm-1 cinsinden verilmiştir.

NMR Spektroskopisi : 1H-NMR spektrumları, Bruker 250 MHz NMR Spektrometresi ile kaydedilmiştir. DMSO-d6

ortamında çekilmiştir. 13C-NMR spektrumları Bruker 250 MHz NMR Spektrometresi ile kaydedilmiştir. DMSO-d6 ortamında çekilmiştir.

UV Spektroskopisi : UV spektrumları, Lamda 2 Perkin Elmer UV spektrometresi ve Jenway 6105 UV/Vis spektrometresi ile çözücü olarak su kullanılarak kaydedilmiştir.

Elektroforez : Ec 250-90 Apparatus Corporation

Santrifüj : Beckman Coulter, Allegro 25R Centrifuge Beckman Coulter, Avanti TM J-30 I Freeze Dryer : Alpha 1-4 LD plus

Vakum Etüvü : Kurutma işlemi için Shel-Lab isimli vakum etüvü kullanılmıştır.

Floresans mikroskopisi : BX60 Olympus Corporation

Floresans spektroskopisi : Shimadzu RF-5301 PC model spektroskopi cihazında λ araştırma fonksiyonu kullanılarak 200-900 nm arasında araştırma yapıldı.

Manyetik karıştırıcı : AGE 10.0164, VELP Scientifica srl. pH metre : InoLab pH720

X Ray Diffractometer (XRD) : Philips PW1710 X Ray Floresans (XRF) : Philips PW 1606

(53)

31

3.3 Poli (N-vinil-2-pirolidon-ko-maleik anhidrit) Sentezi

Geri soğutuculu, damıtma hunili, termometreli, magnetik karıştırıcılı, 3 boyunlu balona azot atmosferinde; toluen, maleik anhidrit, vinilpirolidon eklendi. 76±1oC’ye ısıtılan çözeltide renk değişimi gözlendikten sonra AIBN (veya BP) radikal başlatıcı olarak balona ilave edildi. Reaksiyon sonunda ürün falkon tüplerine aktarıldı ve 4500 rpm’de eter ile santrifüjlendi. Elde edilen polimer eter ile yıkanarak saflaştırıldı ve vakum etüvünde kurutuldu.

3.4 Parasetamol Modifiye Poli(N-vinil-2-pirolidon-ko-maleik asit) Sentezi 3.4.1 Saf kopolimerin modifikasyonu

3.4.1.1 Bazik ortamda modifikasyon

Geri soğutuculu, damlatma hunili, magnetik karıştırıcılı üç boyunlu balon, su banyosuna yerleştirildi. Balonun içerisine sırasıyla 30 ml DMF (veya 1,4-dioksan), değişen miktarlarda Bölüm 3.3’de belirtilen şartlarda elde edilmiş olan saf poli(N-vinil-2-pirolidon-ko-maleik anhidrit) ve parasetamol ilave edilerek reaksiyon sıcaklığı 60oC’de sabitlendi ve balona katalitik miktarda difenilamin (veya trietilamin) ilave edildi. Reaksiyon sonunda balondaki modifiye ürün falkon tüplerine alınarak eter ile 4500 rpm’de santrifüj edildi. Elde edilen modifiye ürün aseton ile yıkanıp, saflaştırıldı ve vakum etüvünde kurutuldu.

3.4.1.2 Asidik ortamda modifikasyon

Geri soğutuculu, damıtma hunili, magnetik karıştırıcılı üç boyunlu balon içerisine sırasıyla sırasıyla 30 ml DMF (veya 1,4-dioksan), değişen miktarlarda Bölüm 3.3’de belirtilen şartlarda elde edilmiş olan saf poli(N-vinil-2-pirolidon-ko-maleik anhidrit) ve parasetamol ilave edilerek reaksiyon sıcaklığı 60oC’de sabitlendi ve balona katalitik miktarda H2SO4 (veya HCI) ilave edildi. Reaksiyon sonunda balondaki

modifiye ürün falkon tüplerine alınarak 4500 rpm de eter ile santrifüj edildi. Ele geçen modifiye ürün aseton ile yıkanıp, saflaştırıldı ve vakum etüvünde kurutuldu.

(54)

32

3.5 Parasetamol Modifiye Poli(N-vinil-2-pirolidon-ko-maleik asit)’in Kontrollü Salımı

PH 2.1, 7.4 ve 9.0 fosfat çözeltisinde polimer, parasetamol ve parasetamol modifiye polimerlerin 400 ppm’lik çözeltileri hazırlandı. Floresans spektroskopi cihazında λ araştırma fonksiyonu ile 200-900 nm arasında araştırma yapılarak pH 2.1, 7.4 ve 9.0 için en uygun emisyon ve uyarılma değerleri tespit edildi. Yeniden hazırlanan çözeltiler vücut sıcaklığında (37oC) karıştırıldı ve her yarım saatte bir reaksiyon balonundan alınan örneklerin daha önce tesbit edilen en yüksek emisyon ve uyarılma değerleri ölçüldü.

(55)

33 4. SONUÇLAR VE DEĞERLENDİRME

Polimerik ilaç konjugantlarının vücut içerisinde herhangi bir hastalıklı dokuya hedeflendiği uygulamalarda parasetamol, suda çözünebilir biyouyumlu polimerlere kimyasal olarak bağlanır, hedefe ulaşıldığında zincirden kopar ve biyoyıkılır polimer böbrek tarafından atılır [6].

Bu tez çalışmasında polimer-parasetamol çiftinin kaliteli bir şekilde bağlanabilmesi için, ilaç taşıyıcı grup olarak P(VP-ko-MAN) kopolimeri seçilmiştir. Bu polimeri kullanmamızın nedeni polimerin aşağıda sıralanan bir çok özelliğe sahip olmasıdır: • Yapısında bulunan birimlerden dolayı P(VP-ko-MAN), yüksek derecede

hidrofilik, biyouyumlu ve biyoyıkılır bir polimerdir.

• P(VP-ko-MAN)’daki anhidrit gruplarının amidasyon ve esterleşme reaksiyonları ile ilaçları bağlayabilme, hidroliz ile ilacı salıverme özelliklerine sahip olmalarından dolayı kontrollü ilaç salım sistemlerinde kullanılabilirler

• P(VP-ko-MAN) suda çözünebilmektedir. İlaçların suda çözünebilen polimerlere kimyasal olarak bağlanması, ilaçlara “dokuya hedefleme” ve “bağışıklık eksikliğinin azaltılması” gibi yeni özellikler sağlar.

Seçimde tercih edilme sebebi olmamakla beraber, P(VP-ko-MAN) kopolimerinin floresans özelliğine sahip olması ve bu özelliğin modifiye ürünlere yansımasının salımı izlenme kolaylığı sağlayacağı düşünülmüştür.

4.1 Poli (N-vinil-2-pirolidon-ko-maleik anhidrit) Sentezi ve Karakterizasyonu P(VP-ko-MAN), NVP ve MAN monomerlerinin AIBN (veya BP) radikalik başlatıcısı varlığında polimerleşmesi (4.1) sonucu elde edilir [56]

Referanslar

Benzer Belgeler

Адам үшін бұл көп уақыт екен», – деп жазады қазақ әдебиеті классиктерінің бірі Әбділда Тәжібаев өзінің «Өмір және поэзия» деп

Fakat garpta bu hâdisenin kolayca hallol- madığını; aynı dil geleneğinden, aynı medeniyetten olmalarına rağ­ men yeni garp milletlerinin ancak 14 üncü

Ancak yazdığının bir kez seslendirilip bir yana bırakılması; partisyonlarının kaybedil­ mesi; ya da ne zaman kimin çaldıracağı belli olmayan bir

Dünyada en fazla su ürünleri tüketen ülke olarak kişi başına yıllık su ürünleri tüketimi 153 kilogram olan Maldive Adaları gösteriliyor.. Avrupa ülkeleri arasında

b) Đstisna kapsamında yapılan alımlar: 4734 sayılı Kamu Đhale Kanunu kapsamındaki idarelerin bu kanunun 3 üncü maddesinde yapılan düzenlemelere göre

OFSTF with Non linear to Linear Equation Method – An Optimal Solution for Transportation Problem, Australian Journal of Basic and Applied Sciences, ISSN –

Bu tez kapsamında alkilleyici ajanlar olarak tasarlanan ve sitotoksik etkiler beklenen 1-aril-2-(4-metilpiperazinometil)-2-propen-1-on dihidroklorür kimyasal yapısına

Microsporum canis’e karşı referans bileşik etkisiz iken, nonsübstitüe fenil türevi bileşik 1 50 µg/ml konsantrasyonda, metilli bileşik 3, bromlu bileşik 9,