• Sonuç bulunamadı

Yozgatlı Hüznî'ye Göre Şair ve Şiir M.Öcal Oğuz

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yozgatlı Hüznî'ye Göre Şair ve Şiir M.Öcal Oğuz"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

YOZGATLI HÜZNÎ’YE GÖRE

ŞAİR VE ŞİİR

Şair, b e lli b ir k ü ltü r se v iye sin e sa h ip olan, doğru sö yleyen , doğru yazan, y a zd ığ ı ve sö y le d iğ i g ib i yaşayan b iri o lm a lıd ır.

M. Öcal OĞUZ H üznî (1879-1936), Y ozgat’ta yaşa­

mış, m edrese tahsili görm üş, hayatını im am lık y a p a ra k geçirm iş, biri aruz ile diğeri hece ağırlıklı iki divân ve b ir şiir defteri m eydana g etirerek bin civarında şiir yazmış, -yaygın ta b ir­ le- b ir «kalem şairi» dir. Şiirlerinde Hizbi m ahlasını d a kullanm ıştır.'

O sm anlı k ü ltü r coğrafyasında ye­ tişen şairleri, belli tasniflere göre de­ ğerlendirm ede, şiirlerinin tü r ve şe­ killerinin yanında, onların şaire “yük­ ledikleri görevle şiire verdikleri m â­ n ayı d a dikkate alm ak gerekir. Bu yapıldığı zam an hem şairlerim izin şa­ ir ve şiirle ilgili görüşleri o rtay a çı­ k acak hem de bugüne k a d a r yapıla- gelen tasn if ve değerlendirm eler ile tü r ve şekille ilgili ta rifle rin doğrulu­ ğu veya yanlışlığı o rtay a çıkarılabile­ cektir. Ayrıca, H üznî gibi O sm anlı k ü ltü r coğrafyasının m erkezi olan İs­ ta n b u l’d an uzak yerlerde yaşayan şa­ irlerin b ulundukları çevredeki şair ve şiirle ilgili telakkilerin n e le r olduğunu ve o n ların bun u n ne k ad arın ı şiirle­ rinde yansıttıklarını, Osm anlı k ü ltü r coğrafyasındaki yaygın şa ir ve şiir telakkilerini ne derece benim sedikleri­ n i görm e ve değerlendirm e im kânı d a bulunacaktır.

Bu yazı, H üznî’n in 1. dîvanındaki şiirlerinde geçen şair ve şiirle ilgili gö­

rü şlerin yukarıdaki düşüncelerden h a ­ reketle yapılm ış b ir değerlendirm e tecrübesi olarak o rta y a çıkmıştır.2

Hüznî, b ir şiirinde şairi tûtîye ben­ zetir. B uradaki tû tîn in «tütî-i m u ’cize-i gûy» olm ası m uhtem eldir. H er şeyin ters gittiği, «âlim»in «câhil», «câhil»in «mâhir» olduğu b ir d ü n y ay a tû ti söz bilmez b ir «ümmî» haline gelirken şa­ irlik, ördeğe d ü şm e k te d ir:

Âlim cahil cahil m ah ir K uzgun zâhid ku m ru fâcir Tûtî ümmî ördek şair

Porsuk cam uz h â r küheylan (s. 74)

H üznî’ye göre şairlik; kâtiplik, nâ'- iblik, m üftîlik gibi b ir m e s le k tir: Kimi m üftî kim i ’nâib

Kimi şair kim i kâtib Kimi matlub kimi tâlib

Akıl erm ez ne hikm et v a r (s. 80)

O na göre şair; dîdârm âşıkı, dev­ ra n ın sakisi ve h a k ik at yolunun yol­ cusu olm alıdır. Hüznî, b u özelliklere sahip b ir şair olarak bilinm ek

ister.-Âşık-ı dîdârız saki-i devran Râh-ı h a k ik a ta olm uşuz rev an Bizi so rarlarsa v a r söyle ihvan Namım Hüznî Yozgat şu’arâsından

(S. 137)

(2)

H üznî’ye göre iyi şair, cemiyetin öncüsü olan şairdir. Kendisi de söy­ lediği şiirlerle yaşadığı cem iyette bel­ li b ir m evkie gelebilmelidir;, şöhrete ulaşm alıdır. Hüznî, bu bakım dan k en­ disine Y ozgat’ta gazelleriyle m eşhur olan Fennî’yi (1851-1920) örnek alm ak­ ta d ır :

Şehr-i Yozgat içre Hizbî Fennî veş verdim nişan Seyf-i nazm ım aldı m eydan şöhret-i H ay d ar gibi (s. 190) Ş air öldüğü zam an h ay ırla yâd edilm elidir. O nun ark asın d an üzülen ahbablar, h a y a tı boyunca çektiği s ı­ k ın tıları d a dile getirm elidirler. N ite­ kim, h a y a tı sık ın tılar içerisinde ge­ çen Hüznî, kendisi için b u n ları iste­ m ekte ve kendisinden «âşık» olarak b a h se tm e k te d ir:

D üştü dil tükenm ez b ir ızdıraba Yandı k a ra bağrım döndü kebaba Âşık adın derk en ahbab ahb ab a D erler H üznî v ardı gitti v a h eyvah

(s. 104) H üznî’ye göre, b ir şairin dîvan sa­ hibi olm ası çok önem lidir. Sevgili, âşı­ ğının dîvan sahibi olduğunu görerek, zulm etm ekten vaz geçm elidir. Bunun y an ın d a dîvan sahibi de ırz, haya, n a ­ mus, din gibi yüce değerlere kayıtsız kalm am alıdır. Şiir, övgüler dizm ek için yazılm am ali; şair, ikbâl kaygısı taşı­ m am alıdır. Bu kaygıyla yanlışa doğ­ ru dem ek kü çü k lü ğ ü n e düşm em elidir: Bu H üznî cân ân geldi am an d ır Hicrince sûzân sahib dîvandır Bu Hüznî cân ân hicrinle sûzân Lutf e t n e v a r c an ehl-i îm ândır Sahib dîvandır ehl-i îm ân d ır

Geldi am an d ır in safa gel gel (s. 208) * * . *

Sâlik-i râh-ı H udâ’n ın kaldı nerde kıym eti Razı ol «Nehn-i kasem nâ» âyet-i

b ü rh a n san a Irz u nam us dîn h a y a hep h a ’il ikbâlin içün

Yoksa kim ler ra ğ b et etm ez sahib-i dîvan san a (s. 198)

* * *

Y etiştirdi feleğin him m eti ey Hüzni eğer Diyecek k ü frü n e h a k tır şu’a ra olsa

idim (s. 191) Hüznî, m ahlasını değiştirerek Hiz- biyi aldığını bildirdiği beyitinde «def- ter-i dîvan» terkibini k u llan m ak ta ve yazılacak d îvanlarda bu değişikliğin belirtilm esini istem ektedir :

Bir zam an H üznî diyü verdim cihana nam u şan Hizbi yazsun defter-i dîvana Allah

aşk ın a (s. 186) Hüznî, güçlü b ir hiciv şairidir. Bu sebeple şiirlerinde «seyf-i nazm» te r­ kibine sıkça rastlan m ak tad ır. Bu te r­ kibi kullandığı beyit/dörtlüklerinde fah riy e tü rü n ü n güzel örneklerini de verm ektedir. H üznî’ye göre nazm kı­ lıcı «dava faslı»nda intikam âletidir. Hüznî, telm ih yoluyla Hz. Ali’n in gü­ cünü ve şöhretini Z ülfekar’d an ken­ disinin de nazm kılıcıdan aldığını söy­ lem ektedir :

Taht-ı fesah atte sadr-ı b âlâd a Benim şehinşah-ı züm re-i şeydâ Ahz-ı in tik am d a fasl-ı d a ’vâd a Seyf-i nazm ım kıldı dehri istilâ (s. 86)

* * *

Şehr-ı Yozgat içre Hüznî Fennî veş verdim nişan Seyf-i nazm ım aldı m eydan şöhret-i H aydar gibi (s. 190) H üznî’ye göre .dünya m alı kalıcı değildir; şa ir için asıl değeri olan «nazm kuvveti» dir. Zira «kuvvetli» şiir, şa ir öldükten sonra d a «ihvan»ın di­ linde b ir arm ağ an olarak y aşam aya devam edecek ve şairin unu tu lm am a­ sını s a ğ la y a c a k tır:

Yok olur fe n âd a nâm sahib servetin H aşre dek ih v an a tu h fe Hüznî nazm kuvvetin (s. 199) Ş airin b ü tü n b u hassasiyetlerine ve özelliklerine aldırm ayan kişiler b u ­

(3)

lunabileceği gibi, şa ir de kendisini ye- nileyem ediği veya yaşlandığı için göz­ den düşebilir; en azından şair böyle olduğunu düşünebilir. H üznî bu h u ­ su sa şu k ıta s ın d a işa re t ediyor: Senin ta ’n a sinem i ettim hedef ben

razıyım Hâne-i nazm -ı atîk ın b ir köhre

enkazıyım Gence m âlik kasr-ı kâşâne değil

v iranedir Ol sebepten b ir num une sâl-i h ü rd e

m aziyim (s. 198) H üznî’ye göre şiir, vefasız sevgi­ linin aşkı ile yazılır. Bu şiirleri oku­ y a n âşıklar, hem kendilerinin hem de şairin aşk derdine ağ larlar. Öyle ki b u şiirleri «erbab-ı suhen» «kıraat» e t­ tikçe m eclise odlar saçılır, a h la r vah- la r ay yuka ç ık a r:

K an d öker k a n ağ la tır şi’rin Hizbî’yâ Âlem i h a y re tte koydu ru z u şeb z â n n

ned ir (s. 194) * * *

E rbab-ı suhen şi’rin i ettikçe k ıra ’a t O dlar saçılır m eclise Hizbî gazelinden

(s. 195) H üznî’ye göre şiir, belli b ir kül­ tü r seviyesine, en azından «katiplik» seviyesine gelebilm iş olanların «i’tibar» edeceği yüksek b ir sa n a t e serid ir: Hizbî n âşâ d olsun âbâd şehr-ı Yozgad

pek latif Cây-ı dilber k â tip erle r şi're eyler

i ’tib a r (s. 193) H üznî’n in yaşadığı dönem de Yoz­ g a t’ta ud ve kem anenin yaygın ola­ ra k k u llan ılan sazla r olduğunu anlı­ yoruz. Y ozgat’ta gazelhanlar, ud ve k em âni eşliğinde «hoş nevadan musiki» teren n ü m etmekte; şark ı ve d îvanlar o k u m a k ta d ırla r:

Meclis k u ru lsu n hem an Cem olsun cüm le y â râ n Ud kem âni gazelhan M ûsiki hoş nevâd an (s. 52)

* * *

O kunsun şark ı d îvanlar H icâzîden gazelhanlar E re m ak sû d a ih v an la r G önüller d ilrübâsı v a r (s. 78)

* İ tj *

Bir nev arû s â sâ yeşerm iş çam lar Hep sa h ra y a gider servi endam lar K u ru lu r m eclisler İçilir cam lar Ş arkı söyler gazelhanı Yozgad’m

(s. 141) H üznî’ye göre gazel, sevgilinin gü­ zelliği h a y a l edilerek yazılm alıdır. O- nun, bu fikrini koşm a şeklinde yaz­ dığı b ir şiirde dile getirm esi ise, g a­ zel ile koşm ayı «güzelleme» tü rü n d e birleştirm iş olabileceğini d ü şü n d ü r­ m ektedir :

Bir zam an sahra-yı cennette gezdim Hayâl-i hüsnünle bin gazel yazdım H üznî tatlı candan osandım bezdim Felek zehr-i câm ı y u t sundu gel gel

(s, 123) «Halk edebiyatı» nazım şekillerin­ d en olan «destan» ı H üznî ü ç şiire b aş­ lık o larak verm iştir. Bu şiirleri «İki Evli Destanı», «Yozgat Destanı» ve «Destan» başlıklarını taşım aktadır. Bu şiirler d iğer şiirlerinden oldukça u zu n ­ dur. B unun y an ın d a H üznî «dâsitân ol­ mak» deyim ini «dile düşmek», diller­ de dolaşm ak, u zun u zun bahsedilm ek m anasıyla k u llan m ak tad ır ki bu d a bir, nazım şekli olan destanın u zu n ­ luğu ile a lâ k a lıd ır:

Beni bu âlem e d âsitân eden Bî m ürüvvet câ n â sen değil m isin Fikrim aklım gönlüm ey gonca dehen Yoksa k ılan y ağm a sen değil m isin

(s. 153) Yozgat, H üznî’n in yaşadığı dönem ­ de 30 k a d a r m edresesinde 3000 civa­ rın d a talebenin tahsil gördüğü k ü ltü ­ rel bakım dan gelişm iş b ir şehirdir. Bu dönem de yetişen şairlerin sayısı d a b ir hayli k a b a n k tır. Bu sebeple H üznî’, Yozgat’ı «edebiyat yeri» olarak gör­ m ektedir :

(4)

E debiyat yeri câhil ü â rif H er birisi fenne h ak k ıy la vakıf K âtibdir um ûm i ehl-i m a’arif M erkepçisi hem çobanı Yozgad’m

!.■ - h - / Cs. 142)

Hüzni, 1. divânında m ani şeklini - de kullanm ıştır. Yazdığı b ir m anide bu şeklin d a h a çok k ad ın lar tarafın d an beğenildiğine işa re t etm ektedir i

Y âr m eraklı m âniye Y âr m âniden tanıya Bir v a ’di vardı b an a Y âr verm edi h an iy a (s. 63)

Hüznî de b ü tün şairle r gibi m e­ caz sa n atın a m ü racaat etm iştir. Şiir­ lerde söylenen sözün içinde başka m a­ n a la r aram ak, ad eta klasik T ürk şiiri­ nin.1 vazgeçilm ez özelliklerinden b iri­ dir. H üzni b ir şiirinde söylem ekte ol­ duğu sözün, b aşk a b ir m anasının ol­ m adığını, «mecazî» ifade a ran m am a­ sı gerektiğini şu dörtlüğünde açıklı­ yor :

Dilde ders galip tir d e ğ il m ecazdır Câme-i h a sre tte bîçâre-sşizdır

Zelır içsem âh etsem yansam d a azdır Terk-i h a y ât ih tiy â ra kaldı iş (s. 177)

H üznî’n in b u ra d a örneklediğim iz d ö rtlü k ve beyitlerindeki fikirleri ö- zetleyecek olursak, ona. göre şairin; belli b ir k ü ltü r seviyesine sahip olan, doğru söyleyen, doğru yazan, yazdığı veya söylediği gibi yaşayan, yaşadığı çevrede itib a rı ve şöhreti bulunan, öl­ düğü zam an h a y ırla yad edilen ve çektiği sık ın tıla r dile getirilen, şiirle­ rini b ir kılıç gibi k u llan ara k âleme nizam veren, şiirleri m eclislerde okun­ duğu zam an şairlik kuvveti teslim edi­ len, ırz, nam us, haya, din gibi yüce değerlere sahip çıkan, dîvan te rtib e- . 2. den kişi olduğunu görürüz. Bunun y an ın d a şiir; fik ir sah asın d a kılıç gibi kullanılm alı, d o ğ runun ve iyinin ya­ n ın d a olmalı, g azelh an lar tara fın d an ud, kem ani gibi sa zlarla terennüm e- dilmeli, sevgilinin h ayali ile yazılm a­

lı, â h eden, inleyen âşığın hissiyatını dile getirm elidir. H üznî’ye göre d ü n ­ yada mal, mülk, servet gibi m addi şeyler geçici iken, şiir, kıyam ete k a ­ d a r sevenlerin dilinden k alacak bir arm ağandır. Şiiri h erkesin anlam ası­ nı beklememeliyiz; şiiri anlam ak için belli b ir eğitim görm ek gerekir.

1. Hüznî h ak k ın d a d a h a fazla bilgi için bkz. M. Öcal Oğuz, YozgatlI H üznî H ayatı ve Eserleri, A nkara 1988. (Yazıda verilen sayfa n u m a­ r a la n b u k itab a aittir.)

Bu değerlendirm ede H üznî'nin şair ve şiir hakkm daki görüşleri, diğer şairlerinki ile m ukayese edilm em iş­ tir. Bu tü r tecrü b eler arttık ça ay­ rıc a b ir toplu değerlendirm eye g it­ me im kânı d a doğacaktır k a n â a tin ­ deyiz.

Referanslar

Benzer Belgeler

44 Temsilciler sürekli halka hesap vermek durumunda ve her zaman değiştirilebilir olduklarının farkındadırlar, aksi halde eğer halk, temsilcilerini seçtikten sonra

First, central infusion of specific agonists for the receptors of SP (neurokinin receptor 1, NK1R), NKA (NK2R) and NKB (NK3R) each induced gonadotropin release in adult male

Hürriyet gazetesinde : «İstanbulu korumadığımız için Avrupa bizi suçluyor» başlıklı çı­ kan yazıda; Dünyanın en ünlü mimari dergisi olan Architectural

sınıfta okuma yazma becerisini kazandıklarını ve %2.53’ünün (27) ise ilkokulda bu beceriyi kazanamadıklarını; öğretmenlerin %29.03’ünün (310) bu

Diyabetlilerin diyet/diyabetik ürünleri tercih durumlarına bakıldığında; diyet ürünler içerisinde en çok diyet bisküvi/krakerler (%17.2), daha sonra diyet içecekler (%13.4)

Bu çalışmanın amacı; emziren kadınlarda kontrasepsiyon amacıyla kullanılan rahim içi araç (RİA) ve depo- medroksiprogesteron asetatın (DMPA) bir yıl sonunda

Bel A-r s Nedeni Olarak Gaz $çeren Lomber $ntraspinal Sinoviyal Kist: Bilgisayarl Tomografi ve Manyetik Rezonans Görüntüleme Bulgular

Dördüncü bölüm olan “Kulağına Göre Düzeltme” kısmında ise yazar akademik metindeki düzeltmelerden bahseder.. Düzeltme için belirli kural- ların