• Sonuç bulunamadı

İlginç Yayın Özetleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İlginç Yayın Özetleri"

Copied!
13
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İLGİÇ YAYIN ÖZETLERİ

ic The Am erican Journal of Clinical Nutrition Cilt. 27, 1974.

© Isoniazid Tedavisi Olan Hastalarda Pridoksin Durumu, Standal, B.R., Kao-chen, S. M., Yang, G.Y. Char, D.F.B. sayfa: 479 © İnsan Beslenmesinde Kromun Önemi. Lam bidge, K.M . sayfa: 505 0 Beslenmede Esas olan Bazı Eser Elementler. Nielsen, F.H. and

Sandstead, H.H. sayfa: 515

© Orol Kontraseptif Kullananlarda Vitam in B0 Durumu. Brown, R.R., Rose, D.P., Leklem, J.E., Lm kswiler, H. Anand, R. Sayfa: 11 © Beden Eğitimi Sırasında Protein M etabolizm ası. Concolazio, C.

F. Johnson, H.L. Nelson, R.A., Bramise, ‘ .G. Skala, J.H. sayfa: 29 sayfa: 29

© Anne Sütü ve Hazırlanmış Mamalarla Beslenen B ebeklerde Se­ rum Kolesterol Düzeyi. Friedman, G. G oldberğ, S.J. sayfa: 42 © Yüksek Dozda Alman Folik Asidin Zararlı Etkisi. Chien, L.T.,

Krumdieck, C.L., Scott, C.W., Butter Won.h, C.B. sayfa: 51 © Malnütrisyonlu Çocuklarda im m ünolojik Cevaplar. Neumann,

C.G., Lawlar, G.J. Stiehm, E.R., Jacod, M. sayfa: 89

© Diyarede Ora] Glikoz Elektrolit Tedavisi. H irschhorn, N. Denny, K.M. sayfa: 189

İzoniasid Tedavisi Olan Hastalarda Pridoksin Durumu

Tüberküloz tedavisinde kullanılan izoniasid (I N H ) kim yasal yapı bakımından pridoksin ve niasine benzer. IN H ve niasin arasında birbirinin yerine geçme şeklinde bir ilişki bulunmamasına karşın IN H tedavisinde pellegra olgularına rastlanm ıştır. Bu araştırm a­ da iki düzeyde IN H alan, piridoksin eklenmiş ve eklenm em iş di­ yetle beslenen hastaların niasin ve piridoksin yönünden durumla­ rı incelenmiştir.

Hastaların bir grubu hastane diyeti, diğeri kendi seçtikleri diyeti almışlardır. H er iki diyet de günlük 2 m g dan daha az piri­ doksin içermektedir. Norm al kontroller de kendi seçtikleri diyeti

(2)

B E S L E N M E VE D İYE T DERGİSİ 101

a lm ış la rd ır . N o rm a l kontrol deneklerine düşük doz IN H verilm iş v e p rid o k s in eklenm iştir. Bunlarda ve IN H alan tüberkülozlu has­ ta la rd a p rid o k s in yetersizliği gözlenmiştir. IN H alan hastalara gün­ lük 50 m g p rid oksin verildiği zaman pridoksin yetersizliği gid eril­ m iştir. I N H tedavisinin niasine etkisi görülmemiştir.

İnsan Beslenmesinde Kromun Önemi

K ro m u n g lik o z toleransı için elzem olduğu öğrenildikten sonra bu ele m e n t ü zerin d ek i b ilgiler son 13 yılda hızlı bir şekilde artmıştır. P ro te in — k a lo ri yetersizliği ve diabet gibi hastalıklarla, yaşlı kimse­ le rd e d iy e te k rom eklenmesi ile ilgili denemeler krom yetersizliği­ nin g lik o z intoleransına yol açtığım göstermiştir. Ayrıca krom ye­ te rs izliğ in in düşük doğum ağırlığı, insülin yetersizliğine bağlı genç­ lik d ia b e ti ve geb elik diabeti gibi durumlarla da ilgisi olduğu hak­ kında g ö rü ş le r vardır. Bu yazıda bu konu ile ilgili veriler anlatıl­ m a k ta d ır. Y a zıd a incelenen krom ile ilgili veriler şöyle özetlenebi­ lir:

(1) T o p lu m la rd a orta derecedeki krom yetersizliklerinin sık oi- doğu sanılm aktadır.

(2) K r o m y etersizliğin in yaşlılarda daha sık olduğu görüşü vardır. (3 ) D iy e tte krom un yetersizliği besin teknolojisinden dolayıdır. K ro m u n en iy i kaynakları maya, karaciğer, sığır eti, tam buğday unundan y a p ılm ış ekmek, bulgur vb. besinlerdir. Krom yetersizli­ ğinin ön len m esi için besinlerin krom ile zenginleştirilmesi de ileri sü rü lm ektedir.

Beslenmede Esas Olan Bazı Eser Elementler

B u y a zıd a eser elem entlerden özellikle nikel, vanadyum, sili­ kon, f l o r v e tenekenin beslenmede esas olup olmadığı İncelenmek­ tedir. H a y v a n la r üzerindeki denemeler nikel, vanadyum ve siliko­ nun b eslen m ed e elzem elem ent olduğunu işaretlenmektedir. Flor ve tenekenin e lze m liğ i üzerindeki veriler kesin değildir.

Orol K ontraseptif Kullananlarda Vitamin B r, Dununu

Bu araştırm ad a E stro jen 4- Projesteron karışımı kontroseptif kul­ lanan 15 kadın ve hiç kontroseptif kullanmayan 9 kadın vitamin B0 dan y eters iz b ir diyetle beslenmişlerdir. B ir ay sonra bu diyete günlük 0,8, 2 , 0 veya 2 0 , 0 m g piridoksin hidroklorid eklenmiş ve ka­ d ın lar b ir ay süre ile vitam in B0 eklenmiş bu diyetle beslenmişler­

(3)

102 İLG İNÇ Y A Y IN ÖZETLERİ dir. H er hafta idrardaki 4— pyridcksik asit, plazm a p yıid o k sal fos­

fat ile eritrosit alanin ve aspartat amino— transferazları ölçülmüş­ tür. Kadınlar arasında bu değerlerde önemli ölçüde değişiklik gö­ rülmemiştir. Araştırmada sağlanan verilere göre e s lro jen — projes- teron karışımı oral kontroseptifler vitam in B ci gereksinm esini art­ tırmaktadır. Yalnız kontrseptiflerin etkisi za y ıftır vc vitam in B,; yetersizliğinin oluşumu şüphelidir. Ölçülen göstergeleri norm al de­ ğerlerde tutmak için günlük alınması gerekli vitam in B,. m iktarının 0,8—2 , 0 mg civarında olduğu belirtilm iştir .

Beden Eğitim i Sırasında Protein M etabolizm ası

Beden Eğitimi için fiziksel hareketlerin yap ıldığı koşullarda gün­ lük kg başına alınan 1,4 ve 2,8 gm. düzeyindeki protein in protein metabolizmasına etkisi erkekler üzerinde incelenm iştir. Deney sıra­ sında fiziksel aktivite ve terleme hızı oldukça yüksek bulunmuş­ tur. Fiziksel aktivite süresince idrarlı azot atım ı oldukça durağan bulunmuştur. Terle atılan azot düşünülmeden ve düşünülerek yapı­ lan ölçümlerde azot dengesi artı bulunmuştur. Bu durum ağır fizik ­ sel aktivite sırasında da azot birikim inin olduğunu gösterm ektedir. Hemoglobin ve kan proteinleri değerlerinde değişm e olm am ıştır. Bu araştırma verilerine göre erkekler yüksek protein ald ıkların da fi­ ziksel aktivite sırasında kas kitlesini dolayısı ile protein depolarını arttırmışlardır. Buna karşın yüksek protein fiz y o lo jik çalışm a p erfor­ mansını arttırmamıştır. A ğır fiziksel aktivite yapan erk ek ler için günlük 1 0 0 gm kadar proteinin yeterli okluğu ileri sürülmüştür. Anne Siitü ve Hazırlanmış M am alarla Beslenen B eb ek lerd e Serum Kolesterol Düzeyi

Araştırmada anne sütü ile beslenmiş bebeklerin k olesterol düzeyi hazırlanmış sütlerle beslenen bebeklerinki ile karşılaştırılm ışlar. Anne sütü alan bebekler günde 224 m g kadar süt içinde 26-52 mg kadar kolesterol almışlardır. Bebekler 4-6 ayın sonunda yağsız süt diyetine alınmışlardır. Annelere çocuklarına kolesterolden zengin yumurta ve benzeri besinleri yedirm em eleri öğütlenm iştir. Serum ko­ lesterol ölçümleri değerlendirildiğinde 4 ve 12 aylarda anne sütü alan bebeklerin serum kolesterol düzeyleri şişe i1 e beslenenlere gö­ re önemli ölçüde yüksek bulunmuştur. B ir yıl geçtikten sonra iki grubun serum kolesterol değerleri arasında ön em li b ir ayrıcalık görülmemiştir. Bu araştırma çeşitli yönlerden eleştirilm iştir. Bu e- leştirilerde araştırıcıların anne sütünün k olesterol d eğerini oldu­ ğundan yüksek gösterdikleri araştırmanın yeter sayıda ve özellikte

(4)

BESLENM E VE D İY E T DERGİSİ 103

o lm a d ık la rı b e lirtilm iş tir. Bu eleştiriler de dikkate alınarak bu araş­ tırm a son u çla rı değerlen d irilm elid ir.

Yüksek D ozda Alınan Folik Asidin Zararlı Etkisi

B ir y ıld a n daha uzun süre diphenylhydantion tedavisi gören 8 saralı hastaya elek tro en cep h alorgram (E E G ) çekilişi sırasında folik asit v e rile rek , etk isi incelenm iştir. Çünkü bu hastaların altısında serum fo la t düzeyi düşük bulunmuştur. A ltı hasta intravenöz yolla 75 mg folat a ld ık la rın d a E E G de b ir değişme olm am ıştır. Hastalardan bi­ rinde 150 m g fo la tla da b ir değişm eye yol açmamıştır. Hastalardan b irin d e ise, 7,2, m g fo la t verild iğin d e EEG örüntüsünde anormal­

lik le r görü lm ü ştü r. V erilen doz 14,2 ve 19,2 mg a çıkarıldığı zaman a n o rm a llik derecesi artm ıştır. Bu deney sonuçlarına göre tedavi gö­ ren saralı hastaların fo lik asidi tolere etm elerinde bireysel ayrıca­ lık la r va rd ır. B u nedenle bu hastalara verilecek folik asit dozun­ da d ik k a tli olu n m alıd ır. V arsayım lara göre folatm bu etkisi folat histidin veya b eyin dek i diğer öğelerin m etabolik yolları ile ilgilidir. D ip h en ylh yd an toin in antikonvulsant etkisinin ise histidinin dea- m ine o lm asın ı engellem esi şeklinde açıklanmıştır.

Malnütrisyonlu Çocuklarda immünolojik Cevaplar

G an j’li 6 - 7 2 aylık 72 m alnütrisyonlu çocukta humoral ve sellu lar im m une fon ksiyon u ölçülmüş, ayrı yaşlardan 41 kontrol de­ nekle k arşıla ştırılm ıştır. Malnütrisyonlu çocukların 34 ü ağır 42 si de o rta d erecelerd e imiş. Serum İmm unoglobülinleri (1 gG,M,A,D, ve E ), v e p oliva la n t preum ococcal ve diğer ilgili fonksiyonlar ölçül­ müştür. M alnü trisyon lularda İm m unoglobülin artışı kontrol grup­ tan b ira z yüksek bulunmuştur. A n tikor cevap, her iki grupta da eşit bulunm uştur. A raştırm a verileri hücresel immunitenin malnüt- risyonun a ğ ırlığ ın a paralel olarak gerilediğini göstermiştir. Bu du­ rum m alnü trisyonlu larda enfeksiyonun ağır seyretmesi ile kendini gösterm ek tedir. Çok yönlü yetersiz ve dengesiz beslenme hücresel îm m u n e fonksiyonunun düşmesine yardım cı olmaktadır.

Diyarede O ral Glikoz-elektrolit Tedavisi

Akut d iya relerd e kaybolan su ve elektrolitlerin glikoz-elektrolit çözeltisi ile karşılanarak elektrolit dengesinin sağlanması teda­ vide büyük önem taşır. Diyarenin devam etmesi, açlık, iştahsız­ lık v e em ilm e bozukluğu ile birlikte malnütrisyona götürür. Bu durumu düzeltm ek için sahada yapılabilecek tedavi yöntem leri öne­

(5)

104 İLG İN Ç Y A Y IN ÖZETLERİ

rilmiştir. Önerilen, 1 litre içinde mm olarak N a + 81; K + 18; Cl" 71; HCO;)- 28; glikoz 139 bulunan çözeltidir. Bu çözeltinin serbest- olarak ağızdan çocuklara verilmesinin birkaç saat içinde elektro­

lit kaybını karşıladığı dolayısı ile hiper ve h ip onatrem iyi ve asi- dosizi önlediği bildirilmiştir.

■jc T h e British Journal of N utrition C i l t : 31 : 1974

© Glikoz ve Amino Asitlerin Term ik Etkisi. Pittet, P. Gygax, P. H. ve Jeqirer, E. Sayfa 343.

0 Ferros Sülfat ve Askorbik Asit Eklenmiş P irin ç Yem eğinden Demirin Emilimi. Sayers, M.H. Lunch, S.R., Charlton, R.W. BothweII, T.H., W olker, R.B. Mayet, F. sayfa: 369.

Glikoz ve Amino Asitlerin Termik Etkisi

Bu yazı 50 gm glikoz veya 50 gm elzem am ino asit veya her ikisini alan deneklerin enerji dengeleri araştırmasını içerm ektedir. Dolay­ sız kalorimetre ile deneklerin m etabolik hızları ve ısı kayıpları ay­ nı anda ölçülmüştür. E nerji dengesi (ısı oluşumu— ısı kaybı) kont­ rol döneminde eksi bulunmuştur. M etabolik hız, g lik o z yükleme si yapıldığında % 13,6 ± 1,8, amino asit yüklem esinde °/o 17,3 ± 2,9 oranında yükselmiştir. G likoz ve am ino asitler b irlik te ve­ rildiği zaman termik etkide b ir artm a görülm em iştir. M etabolik hızın aksi olarak ısı kaybında besin alim ini ile b ir değişm e olm a­ mıştır ve enerji dengesi çabucak artı durumuna gelm iştir.

Pirinçteki Demirin Emiliminde Askorbik Asidin Etkisi

Bazı toplumlarda pirinç esas besin olduğundan p irin ce dayalı di­ yetteki demirin emilimine askorbik asidin etkisi araştırılm ıştır. Tuzla birlikte diyete demir ve askorbik asit eklenerek Hindistan­ lı kadınlarda demirin em ilim i radyo-izotoplarla incelenm iştir. P i­ rinçteki demir ve sonradan eklenen dem ir aynı ölçüde emilmiş- tir. Pirinç yemeğine eklenen 3 mg ferros dem irin em ilim i % 3,5 iken, 30 mg askorbik asit çözeltisi ile b irlikte alındığı zaman bu oran % 48,7 ye çıkmıştır. Pişirme sırasında 60 m g askorbik asit eklendiği zaman pirinçteki ve eklenen dem irin em ilim hızı 3 kat artmıştır. Araştırıcılar tahılla beslenen toplum larda diyete askorbik asit eklenmesinin demir yönünden beslenmeye büyük katkısı ola- cağını ileri sürmüşlerdir.

(6)

B E S LE N M E VE D İY E T DERGİSİ 1.05

i c T h e J o u rn a l o f the A m e ric a n M c d ic a l A ssociation O ilt 228: 1974

0 E til A lk olü n K a lp Ü zerindeki Etkisi. Parker, B.M. sayfa 741. 0 H ip e rlip e m i ve E stro jen Tedavisi. Applegate, W .V. ve Brens-

tein, J.E. sayfa 828.

© V e b o litte n G eçm iş Yum uşak Suların Sodyum Kapsamı. Lewis, M . sayfa: 987.

0 A k u t M y o k a rd Enfarktüsünde Sıcak içeceklerin Tehlikesi. G ross, L. v e M alaya. R. sayfa: 1021.

E til Alkolün K alp Üzerindeki Etkisi

Onbeş y ıld ır hayvanlar ve insanlar üzerinde yapılan araştırmalar­ da e til alkolü n m yokard için toksin olduğu görüşü doğrulanmaya ça lışılm a k ta d ır. Alkolü n kalp için zararlı olduğu üzerinde veriler to p la n m ıştır. Beş— on y ıl süre ile çok m iktarda alkol alanlarda k alp bozu klu ğu görülm ektedir. Bunun yanında kalpteki değişme­ le r k araciğer bozu klu kları ile korelasyon gösterm ektedirler. Kalp bozu klu ğu olan b ir çok hastada siroz bulunmamaktadır. 1 0 yıl süre ile günlük 85— 90 gm kadar kuvvetli alkollü içki alan duyarlı k im selerd e m yokard bozukluğu oluşmaktadır. Tedavi hastalığın tan ın d ığı aşam aya göre değişm ektedir. Kardiyom egali veya kalp y etm e zliğ i aşamasına varm adan sorun tanınırsa alkol aliminin k" silm esi ile tam b ir iyileşm e sağlanır. Aksi takdirde iyileşme şansı azdır. A raştırm a sonuçlarına göre tonik veya koroner arterleri g en işletici olarak kalp hastalarında alkol kullanılması yanlıştır.

Hiperlipem i ve Estrojen Tedavisi

B ir araştırm aya göre estrojen verilm esi kan lipid düzeyinin artışı­ na estrojen in kesilm esi ise kan lipid düzeyinin düşüşüne yol aç­ m aktadır. E strojen in etkisi ile ilgili olarak iki nokta üzerinde du­ rulm uştur. (1 ) Şeker, özellikle fruktoz kalorik değerinin üstünde vücutta y ağ yapım ın ı uyarmaktadır. Fruktoz karaciğerde alfa gli- sero fo s fa t oluşumunu sağlayarak trigliserit sentezini arttırmak­ tadır. (2) E strojen kesildiğinde serum lipid düzeyinin düşmesinin nedeninin düşük-karbohidratlı ve düşük doymuş yağlı diyet ola­ b ileceği sanılmaktadır.

Vebolitten Geçmiş Yumuşak Sularm Sodyum Kapsamı

V eb o litte n geçm iş su içen kimselerin ne kadar sodyum aldıkların; tahm in etm ek güçtür. E vlerdeki vebolitlerde kalsiyum ve

(7)

mağ-;106 İLGİNÇ Y A Y IN ÖZETLERİ nezyum iyonları ile yer değiştirmesi için sodyum klorid kullanıl­ maktadır. Bu işlemde sert sudaki kalsiyum ve magnezyumun yerini sodyum aldığından bıı süreçle yumuşatılmış su içenler sodyum karbonat veya bikarbonat almaktadırlar. Alınan sodyum m iktarı suyun vebolitteki yumuşatılma derecesine bağlıdır.

Akut Myokard Enfarktüsünde Sıcak İçeceklerin Tehlikesi

Sıcak ve soğuk içeceklerin etkisi konusu 60 akut enfarktüsUi hasta üzerinde incelenmiştir. 170 cc kadar sıcak cu alındıktan son­ ra hastada kardiak hızın yavaşlaması veya prematür ventriküler

kontraksiyonu oluşmuştur. Kontrol deneklerde hiçbir değişm e o l­ mamıştır. Bir hastada sıcak ve soğuk içecek alındıktan sonra vent- rikuler taşikardi görülmüştür. Onaltı hastadan onunda önceden intravenöz yolla 0 , 8 mg atropin sülfat verildiği zaman sıcak içe­ ceğin etkisi görülmemiştir. Bu bulgulara göre myokardın akut has­ talığında vagal fibril ucu duyarlaşmakta vc sıcak içecck etk ili o l­ maktadır.

Gsriatrics Cilt 29 : 1974

0 Yaşlılık ve Beslenme. Mayer, J. sayfa 57.

0 Beslenmenin Yaşlılığa Etkisi. Krehl, W.A. sayfa 65.

0 Yaşlılıkta Malnütrisycnun Klinik görünümü. Dreizen, S. say­ fa: 97.

© Yaşlılarda Sindirim ve Emilme Bozuklukları. Balacki, J.A. ve Dobbins, W.O. sayfa: 157.

© Yaşlılıkta Kalsiyum Gereksinmesi. Lutwak, L. sayfa: 171.

Yaşlılık ve Beslenme

insanın yaşam süresinin uzatılmasında birbiri ile ilgili iki sorun üzerinde durulmalıdır: (1) Beslenmenin kesin olarak rol aldığı aejeneratif hastalıklarda ölüm (2) Beslenmenin rolünün kesin olm a­ dığı doğal yaşlılıktan ölüm.

Bu yazıda yaşlı kimselerin gereksinmeleri gözden geçirilm iştir. Özellikle yaşlılıkta yeterli protein, flour, vitam in ve posa alım m ı ile tuz ve doymuş yağ asitlerini içeren yağların azaltılm ası üzerinde durulmaktadır. Ayrıca yaşlıların yeterli oranda fizik sel çalışm a yapmaları gerektiği açıklanmaktadır. Beslenme ile yaşlılığın önlen­ mesine ait veriler yoktur. Antioksidant öğelerin alınım m ın insanın

(8)

B E S LE N M E ve D İY E T DERGİSİ 107 y aşam süresini u zattığı görüşü de kesinlik kazanmamıştır. Yaşlan­ m a hü cren in gen etik öğelerin deki (D N A ) değişm eleri sonucu oluş­ m a k ta d ır ve bunu beslenm e yolu ile çözm ek şim dilik olanaksız­

dır.

B es le n m e n in Y a ş lılığ a E tkisi

B u y a zıd a y a şlılık varsayım ı incelenmiştir. Üzerinde durulan baş­ lıc a k on u lar şunlardır: P rotein sentezindeki değişmeler, koruyucu (im m ü n o lo jik ) süreçlerin yıkım ı, kollojen, elastin gibi bağ doku­ la rın ın b ozu lm ası ve m etabolik alınamayan protein veya nükleik a s itle rd e k i m olek ü ller arası zıt bağlanm alar yüzünden normal olmı- yan p ro te in le rin yapım ı.

V ita m in E ve askorbik asidin (C vitam ini) yaşlanma sürecinde etki­ si o la b ile c e ğ i ile ri sürülm ektedir. Yaşlılardaki beslenme yetersiz­ lik le ri, ö z e llik le csteopcrosis, anemi ve diğer yetersizlik hastalıkları İn celen m ek ted ir. A yrıca yaşlıların yetersiz ve dengeli beslenip bes­ le n m e d ik le rin i b elirleyen göstergeler üzrind durulmaktadır. Bun­ la rın b a şlıca la n : Genel görünüş, kişisel sosyal tıbbi ve beslenme ö z g e ç m iş le ri fizik sel muayene ve laboratuvar testleridir. Yazıda ay­

r ıc a y a ş lılık ta önem kazanan fazla enerji alkol, tuz ve aşırı vitamin a lim in in zararları İncelenmektedir.

Y a ş lıla rd a M alnütrisyonun K lin ik Görünümü

Y a ş lıla rd a m alnütrisyonun ilk belirtileri kesin olmayan şikayetler şek lin d ed ir. Bu şikayetlerin bazıları karın ağrıları, iştahsızlık, sırt a ğ rıla rı, şaşkınlık, işte verim sizlik, depresyon, hazımsızlık, halsiz­ lik baş ağrısı v e sinirliliktir. Bu durumda olan yaşlıların besin tü k etim durum ları incelendiğinde vitamin A, tiamin riboflavin, niasin, fo lik asit, vitam in B 12, vitam in C, demir, magnezyum ve p rotein d en yetersiz beslendikleri görülmüştür.

Y a ş lıla rd a S in d irim ve Em ilm e Bozuklukları

Y a ş lıla rd a k i sindirim bozukluğu, pankreas veya karaciğer yeter­ sizliği, enfeksiyonlar, sindirim aygıtında yapısal değişmeler ve a n tib iy o tik tedavisi gibi nedenlere bağlı olarak oluşabilir. Yazıda y a ş lılığ ın sindirim aygıtının ödevleri üzerine etkisi incelenmiştir. A y rıc a yazıd a çeşitli hastalıkların sindirim ve emilme süreçleri üzerin d ek i etkisi de incelenmiştir. Bu incelemelerden sonra pank­ reas özleri, yağda eriyen vitam inler ve orta zincirli yağ asitlerini

(9)

108 İLGİNÇ Y A Y IN ÖZETLERİ içeren yağlarla sindirim ve emilme bozukluklarının tedavisi üze­ rinde durulmuştur.

Yaşlılıkta Kalsiyum Gereksinmesi

Yazıda kalsiyum, metabolizması ve kalsiyum yetersizliğinin etki­ leri incelenmiştir. Osteoporosiz üzerinde yapılan araştırm alar hastalığın oluşum ve iyileştirme mekanizmaları üzerinde bilgi vermektedir. Kemiklerin metabolizmasında serum kalsiyum düzeyinin denetleyici bir etkisi vardır.Kalsiyum almımından sonra serum kalsiyum düzeyi yükselmektedir. Bu yükseliş kalsitorin hormonunun salgılanmasını uyarmaktadır. Bu horm on k em ikler­ den kalsiyum çekilmesini engellemektedir. Bu arada idrar ve gaita ile kalsiyum atımı sürdüğünden serum kalsiyum düzeyi norm ale düşmektedir.

Bu anda paratiroid hormonunun salgılanması uyarılm akta bu da kemiklerden kana kalsiyum çekilmesini sağlamaktadır. E ğer d i­ yetle alınan kalsiyum yeterli olursa kalsitorin ve p aratiroid h or­ monlarının salgılanma döngüsü gün boyu sürdüğünden serum kal­ siyum düzeyi normal durumunu korumaktadır. B öylece k em ikler­ den sürekli kalsiyum çekilmesi engellenmekte ve böylece kem ikle­ rin yumuşaması önlenmektedir. Osteoporosizi önlemek için günde 800 mg kalsiyum alınımının gerekliliği önerilm ektedir. Bazı tür­ lerde kalsiyum gereksinmesinin vücut cüssesi ile ilg ili olduğu ile ıi sürüldüğünden yaşlılıkta günlük 1 0 0 0 m g kalsiyum alınmasının osteoporosizin önlenmesi için gerekli olduğu belirtilm iştir.

The Journal of Tropical Pediatrics and E nvironm en tal C h ild H e a lth C i l t : 19 1973.

© Çinde Okul Öncesi Çocukların Beslenme Durumu. M ellander, O. sayfa : 253

© Ana ve Çocuk Beslenmesinde K öy Ebelerinin Rolü. Jelliffe, B.B. ve Jeliffe, E.F.P. sayfa : 258.

& Vitamin D Zehirlenmesi. M ajer S.S. ve Yazigi, A. sayfa 271.

0 Malnütrisyonu İyileşmiş Çocuklarda Potasyum ve Proteinin Sodyuma Etkisi. Remirez, M.A., Baertl, J.A., De M artinez Y.A ve Graham, G.G. sayfa : 275.

0 Sütten Kesilmiş Çocuklar İçin Peynir Suyu Proteini, Forsum, E. sayfa : 333

(10)

B E S LE N M E ve D İY E T DERGİSİ 109

Ç in ’de O kul Öncesi Çocukların Beslenme Durumu

Ç in H a lk C um huriyeti'nde çocuklardaki malnütrisyonun eli m in e e d ild iğ i b ild irilm ek ted ir. Malnütrisyonun elim ine edilmesin­ d e en ö n e m li etm enin aile düzeyinde yaklaşım olduğu görülmüş­ tür. S a ğ lık hizm etlerin d e koruyucu sağlığa önem veren b ir yöntem u ygu lan m ak tad ır. S ağlık hizm etlerinde çalışanlar, ailelere evle­ rin d e h er zam an kullandıkları besinlerle çocukları nasıl besleye­ c e k le rin i açıklam ak tad ırlar. Bunun yanında çocukların beslenme­ sin d e ön em taşıyan süt ve türevlerinin ucuz fiatla ve bol m iktarda bulunm asına özen gösterilm ektedir. Yazar, bu gelişm eleri Çin top- lum unun ö zellik le ri çerçevesinde incelemiştir.

A na ve Çocuk Beslenmesinde Köy Ebelerinin Rolü

K ö y e b eleri köy kadınları ile doğrudan ilişkisi olan sağlık p erson elin in başında gelm ektedir. Bu yüzden annelerin eğitiminde e b ele rin rolü büyüktür. E ğitim şu hususları içermelidir. Çeşitli d ön em lerd e anne ve çocuğun besin gereksinmeleri; ucuz olarak b esin lerin b ileşim i ve besin değerleri; yerel beslenme alışkanlık­ la rı ve geb elik te ve çocuklukta en sık görülen mainütrisyon örün- tü leri. Anne ve çocuğun beslenme durumunun düzeltilmesi, sürek­ li o la ra k anne v e çocuğun izlenmesine, böylece yeterli ve dengeli beslen m eye şartlandırılm alarına, aşılama ile enfeksiyonların ön­ lenm esine, evdek i besin olanaklarının karışım lar şeklinde kulla­ n ılm asın ın gereğin e inandırılmasına, aile planlamasına ve diğer b enzer etm enlerin düzeltilm esine bağlıdır. İy i yetiştirilm iş ve de­

n etilm ek te olan ebelerin bu hususların gerçekleştirilmesinde etki­ le ri büyüktür.

Vitam in D Zehirlenmesi

B eyru t A m erik an Üniversitesi Hastanesine vitamin D zehirlen­ m esi ile yatırılan hasta çocuklar incelenmişlerdir. Zehirlenmenin

b aşlıca b e lirtile ri kusma, tedirginlik, poliüri, polidipsi, kabızlık ve k orneal kalsıfikasyondur. Hastalarda hiperkalsemi vardır. Te­

d avi için vitam in D eklenmemiş süt ve bazı olgularda fitattan zen­ gin b itk isel protein içeren karışım (laubina) kullanılmıştır. Diyet­ te et, m eyve sebze serbest bırakılm ıştır. Ayrıca güneşle temas ön­ lenm iştir. Çocukların çoğuna barsaklardan kalsiyumun geri emili- m in i engellem ek ve kalsiuriyi arttırmak için kortikosteroid veril­ m iştir. Furosem idin iyi b ir kalsiürik ajan olduğu bildirilm iştir.

(11)

110 İLGİNÇ Y A Y IN ÖZETLERİ

Malnütrisyomı İyileşmeye Başlamış Çocuklarda Potasyum ve Proteinin Sodyuma Etkisi

Şiddetli malnülrisyonlu 6 çocuk iyileşmeye başladıklarında, potasyum ve proteinin sodyum birikim i üzerine etkisi incelenmiş­

tir. Çocukların her biri kg başına 75 kalori 2 m Eq sodyum içeren di­ yet almışlardır. Protein alınımı kg başına 0,2 ve 5 gm, potasyum

alınımı da günlük 3,0 veya 0,1 mEq olarak ayarlanmıştır. Fazla­ dan kg başına 10 mEq sodyum düşük potasyum alınımının üçün­ cü gününde verildiğinde, sodyumun çoğu fazladan potasyum v e ri­ lene kadar vücutta kalmıştır. Eğer potasyum alınımı günlük kg başına 3 mEq düzeyinde tutulursa fazla alman sodyum 24 saat içinde atılmaktadır. Diyette protein yüksek olunca sodyum b irik i­ mi azalmaktadır. Glcmerullerin filtrasyonunda b ir değişme göz­ lenmemiştir. Potasyum yetersizliği (hipokalemia) olmasına karşın alkolisiz belirtilerine rastlanmamıştır. Burada neden olarak klo- ridin fazla alınması gösterilmiştir. Buna göre potasyum yetersiz­ liği renal fonksiyonda bir değişme olmadan sodyum birikim ine yol açmaktadır. Bu olgunun mekanizmasının hücre düzeyinde sodyum ve potasyum değişimi ile ilgili olduğu kanısına varılm ış­ tır.

Sütten Kesilmiş Çocuklar İçin Peynir Suyu Proteini

Peynir yaparken ayrılan suyunda, az miktarda kazein dışın­ daki proteinler bulunmaktadır. Peynir suyu buharlaştırılarak p ro­ tein elde edilebilmektedir. Bu protein çocuklar için hazırlanmış çeşitli karışımlarda süt tozu yerine kullanılarak protein değeri değerlendirilmiştir.Mısır - soya karışımı çocuk besinlerinde, bu protein kullanıldığında karşımın protein değeri önemli ölçüde art­ tırılmıştır.

i t Journal of the Am erican Dietetic Associatoıı c i l t : 66, 1975

© Fazla Kullanılan Vitamin D nin Zararları, sayfa : 453

0 Üretfminin Diyet Tedavisinde Kalsiyum ve Fosfor. Schoolw erlh, A.C. ve Engle, J.E. Sayfa : 460.

Fazla Kullanılan Vitamin D nin Zararları

Amerika Birleşik Devletleri Ulusal B ilim ler Akademisi Ulusal Araştırma Konseyinin Besin ve Beslenme Bölümü fazla kullanılan vitamin D nin zararları hakkında bir bildiri yayınlamıştır. B ild i­ rinin önemli noktalan burada özetlenmiştir :

(12)

B E S L E N M E vs D İYET DERGİSİ 111

V ita m in D nin gereğinden daha çok alınması ciddi zehirlenme­ le r e y o l açar. V itam in D, vücudun yağlı dokularında depolanır ve p la zm a d a b e lirli düzeyde bulunur. Vitam in D, kasiyumun barsak- la rd a n e m ilim in i sağladığı için yüksek düzeyde depolanmış vita­

m in D, kan kalsiyum düzeyini arttırır (Hhiperkalsem i). Vitam in D a lın ım ı kesildikten sonra kan kalsiyum düzeyi aylarca yüksek d ü zey d e kalm aktadır. K ron ik hiperkalsemi yumuşak dokularda k ireçlen m eye, özellik le böbreklerde ciddi şekilde harabiyete yol açar. V ita m in D toksisitesi, yorgunluk, iştahsızlık, unutkanlık, k a b ız lık g ib i b elirtilerle ilgilidir. Vitam in D fazlalığının etkisi b i­ re y d e n b ire y e değiştiğinden en az toksik doz belirtme olanaksızdır. A v ru p a ü lkelerin de 1940 ve 1950 lerde yüksek dozda D vitamini k u llan ılm asın ın «îd io p a tik hiperkalsem i» denen çocukluk hastalı­ ğ ın ın nedeni olduğu ileri sürülmüştür. Vitamin D kullanımı dene­ tim altın a alındıktan sonra bu hastalığa ender rastlanmaktadır.

V ita m in D nin en önemli kaynağı besin değil, derideki 7 de- h id rok olesL ero l adlı moleküldür. Bu molekül iiltraviyole ışınları ile v ita m in D ye dönüşür. Bu nedenle bebeklerin vitamin D gerek­ s in m e lerin i karşılam ak için ya vitam in D içeren karışımlardan

(ila ç o la ra k ) veya giineş ışınlarının doğrudan deri ile temasından y a ra rla n m a k zorunludur. Bazı sanayileşmiş kentlerde havadaki d u m an güneşin kısa dalgadaki ultraviyole ışınlarım emer ve bu kay­ n aktan yararlan m ayı önler. (Benzer durum Ankara gibi kirli ha­

v a lı k en tler için de söz konusudur.)

S ü tler D vitam ini ile zenginleştirilmeden önce Kuzey Avrupa ve A m e rik a ’da raşitizm önemli sağlık sorunu iken bugün ender gö­ rülen b ir hastalık olmuştur.

H ız lı büyüyen bebeklerin (ilk altı aylık dönem) günlük vita­ m in D gereksin m eleri 400 I.U. dir. Bu miktar bireysel ayrıcalıkları

k arşıla yacak düzeydedir. Birçok bebek için süt içinde günde 100 I.U . y e te rli olm aktadır. Daha büyük çocukların günlük vitamin D gerek sin m elerin i doğru olarak tayin etmek güç olmasına karşın 40C I.U . lik m iktarın yeterli olduğu kabul edilmiştir. Bu miktar ge­ n e llik le büyük çocuklar ve yetişkinlerde güneşe temas sonucu vü­ cu tta oluşur. V itam in D eklenmemiş sütlerle veya anne sütü ile beslen en b ebeklere hazır pereparat olarak günlük 400 I.U. vitamin D v e rilm e si zorunludur. Güneşle teması olan büyük çocuklar ve y etişk in lere ayrıca vitam in D verilmesi gereksizdir.

Y ü k sek dozda vitamin D ancak bazı hastalık durumlarında g ere k eb ilir. Bu şekildeki tedavi ancak hekim denetimi altında

(13)

112 İLG İNÇ Y A Y IN ÖZETLERİ

yapılm alıdır. Vitamin D karaciğer ve böbreklerde değişik liğe uğra­ dıktan sonra aktif duruma gelerek kasiyum ve fo s fo r m etab oliz­ masını düzenleyerek kemiklerin normal kireçlenm esini sağlar. Bu nedenle karaciğer ve böbrek hastalıklarının vitam in D gereksin­ m eleri artmış olacağından ayrıca günlük alınacak vitam in D m ik ­ tarı saptanmalıdır. Incebarsak m alabsorpsiyonlarında vitam in D gereksinmesi biraz artmış olabilir. Fazla m iktarda alm an vitam in D tehlikelidir. Yalnız vitamin D nin m etabolizm ası ve em ilim i ile ilgili hastalık durumlarında günlük 400 I.U. den daha yüksek m ik ­ tarlar verilebilir. Yüksek miktarlarda vitam in D verilm esin e ise ancak klinik değerlendirmelerden sonra karar v e rilir ve bu şekil­ deki tedavi mutlaka hekim denetiminde yapılır.

Üreminin Diyet Tedavisinde Kalsiyum ve F osfor

Kronik böbrek yetmezliklerinde bir kom plikasyon olan kem ik hastalığı, kronik hemodiyaliz tedavisinde önem li b ir k lin ik sorun olmaktadır. îk i değerli iyon m etabolizmasındaki bozukluk ve ke­

mik hastalığı fibrosa sistika, osteomalasiya, osteopenia, osteosk- lercsiz ve Metastatik kalsifikasyon gibi b ir kaç şekilde görü leb ilir. Böbrek yetmezliğindeki bu bozuklukların oluşumunda p aratirod hormonu salgısının artışı, paratiroid hormonuna karşı k em ik le­ rin direnci, paratirod hormonunun böbreklerde yık ım ın ın azalm a­ sı, vitamin D ve metabolik asidosiz gibi çeşitli etm en lerin etkisi vardır. Ayrıca düşük proteinli üremi diyetlerinin kalsiyu m içe­ riği düşüktür. Üremili hastalarda kemik bozukluğunu ön lem ek için hastalığın başlangıcından itibaren yüksek düzej-de kalsiyum alını- mı sağlanmalıdır. Yüksek kalsiyum, düşük fosforlu v e düşük p ro ­ teinli diyet hazırlamak çok güç olduğundan diyete kalsiyum ; k al­ siyum karbonat, kalsiyum laktat ve kalsiyum glukonat şeklinde eklenmelidir. Diyet fosfordan kısıtlı olm alıdır. F osforu k ıs ıtlı d i­ yet düzenlemekte oldukça zor olduğundan hastaya alim inyu m h id ­ roksit veya aliminyum karbonat je li verilerek d iyetle alınan fo s fo r denetim altında tutulur. Aliminyum bileşikleri sindirim aygıtın d a fosforu bağlayarak emilim i engellerler. B öbrek y etm ezliğin d e 1,25 (O H ) vitamin D.t yapılamadığından bu öğenin hastaya verilm esi uygundur. Ayrıca diyaliz banyosunda kalsiyum konsantrasyonunun arttırılması, diyaliz aralarında kalsiyum ve vitam in D v e rilm e s i­ nin yararlı olacağı ileri sürülmüştür.

Referanslar

Benzer Belgeler

Kalsiyumun katyon-anyon dengesi ve ozmotik regülasyondaki etkisi Ca vakuolde anyonlara (inorg + org) bağlanarak katyon-anyon dengesini sağlar Kimi bitkilerde NO 3 indirgenmesinin

 Yüksek fosfat diyeti, çözünmez demir fosfat bileşikleri oluştururarak demir absorbsiyonunu azaltır.  Fitik asit ve oxalik asit, fitat ve demir okzalat oluşturarark

0.01 N KMnO4 çözeltisi ile tüp içeriği, 1 dakika kadar kalabilen pembe renk gözlenene kadar titre

Büyüme istihdam etkileşiminin zayıf olduğu Türkiye’de İKO, istihdam, işsizlik gibi emek piyasasına ilişkin göstergelerin çoğunda olumsuz gelişme söz konusudur..

, MHD flow, heat and mass transfer about a permeable rotating vertical cone in presence of radiation, chemical reaction and heat generation or absorption effects, Latin

 Süt humması, İneklerde doğum sırasında veya doğumdan sonra görülen metabolik bir hastalıktır..  Kanda Ca↓, kaslarda zayıflık, dolaşımda kollaps, depresyon

kemiklerdeki hidroksiapatite benzer şekilde, kalsiyum karbonat, kalsiyum fosfat gibi tuzlar şeklinde çöker ve yapısında diğer iyonlar da (demir gibi) bulunabilir.. Bu

Bitkilerde demir noksanlığı damarlar arasında sararma şeklinde ortaya çıkar.  Demir noksanlığının en