• Sonuç bulunamadı

Yaşayan Namık Kemal

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yaşayan Namık Kemal"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SAYFA İKİ

CUMHURİYET

EKZ3

I

"E rgitilm iş uluslarda, gerçek değerlerin yan tutmadan, ussal açıdan eleştirilip ge­ rekli kata oturtulması, tanıtılması olağandır. Günümüzde özellikle politik akımların yönel­ diği duygusal eleştiriler, gerçekten önemli ki­ şileri küçültmeyi amaç edinmektedir. Bir top­ lum ki bugüne değin, kendi oluşumunu hazır­ layan olumlu atılından simgeleyen büyükleri­ ni tanıyıp değerlendirmez, ulusal bilince de varamaz.

Çok küçükken masal yerine Midilli’Ii olan anneannemden Mutasarrıf Namık Kemal’i din­ ledim. O adaya gelir gelmez «halkın dertleri­ ni dinleyeceğim, isteyen, kapım açık, gelsin», duyurusu yayılmış... Bu, unutulmıyan kutsal bir anı olarak anlatılıyordu evimizde. Anne­ annem de konuşmuştu kendisiyle. «Hiç otur­ mazdı, hep orta yerde dolaşırdı, dinlerken de, konuşurken de» derken, bir masal kahrama­ nını tanımanın övüncü içindeydi, tik Namık Kemal etkisini bu yolla aldım.

Eleştirirken

N

amık Kemal, en çok sözü edilmiş yazar­ larımızdan.' Eleştirilmiş, yüceltilmiş, ara sıra da yerilmiş. Tanrılaşmak isteyen ruh has­ talarının çahasij'le küçümsenmiş. «Yalancı kahraman» lardan biri olarak gösterilmiş. O- kur-yazar olınıyan toplumlarda olağandır bu: Bazı politik çıkarların dümen suyunda gidi­ lirken bilinçsiz ve dayanaksız yargılar sürü­ lür piyasaya.

Öncelikle şu bilineni vurgulayalım: Biz yaşayan insana bakıyoruz; doğaüstü yetenek­ ler aramıyoruz. Ne yapmış? Eylemi ulusuna ne getirmiş, ne katmış? Yapıtlar en gerçek belgelerdir... Özellikle Namık Kemal tüm ya­ şamını, koymuştur bunlara.

Namık Kemal’i hem çağının insanları ve olayları, özellikleri içinde inceler, hem de, bu­ günün değer ölçülerine vurursak hiç kuşku­ suz «Yeninin önderi»dir; «Büyük adam»dır.

Namık Kemal’de insan

, sanatçı değil, devrimci’dir. «Edebiyatı A- politikaya feda ettim» der. Eylem ada­ mıdır. Sanatçı değildir, dedim ama, edebiya­ tın anlamı ve görevi değişiyor onda... «Yaşa­ yan insan» dan yoksun edebiyat O’nun eliyle ülkücü, savaşan, direnen kişilerle doluyor... Hem de ne zaman? Yüz yıl önce Abdülaziz, Abdülhamit despotizmi bütün gücüyle ve

yar-YAŞAYAN

NAMIK KE

n

m

i Rükzan

G Ü N A Y S U

EDEBİYAT ÖĞRETMENİ

dımcılariyle sürüp giderken... Uyanmamış bir toplum, kuşkulu, çıkarcı, yasaklarla güven du­ yan bir yönetim... İşte bu dönemde baştaki, leri övme gereğini yüklenmiş yazar yerine, haksızlık nereden gelirse gelsin, baş kaldıran yazar onunla yerleşir. Ne der o:

«Çağın doğruluktan, güvenlikten sapan yargılarını görünce onurla, mutluluk ve gü­ venle hükümet kapısından ayrıldık.» Halk, halktan yana olma, halk yararına savaşma a- maçtır: «Gerçek insan, halka hizmet etmekten usanmaz.» Çünkü halk eziktir, baştakiler za­ limdir. öyleyse «vatan-sever kişi, ezilenlerden yardım elini çekmez.» Namık Kemal Türkiye- de insan haklarının bayrağını ilk kaldıran a- damdır. İnsana, insanlığa, onun ilerleme gü­ cüne inanır. Tevfik Fikret insan için Rabbi miimkinat demeden önce o, mucize-i kudret demiştir. (A. Hamili Tanpmar. XIX. yüzyıl Türk Edebiyatı Tarihi). Kısaca insanı en güç­ lü yaratık olarak görür Namık Kemal: «Mer­ k ezi hâke atsalar da bizi. KUre-i Arz’ı patla­ tır çıkarız» dediğinde sürgün edilmiş, gidi­ yordu. Ama güveniyordu, ülküsüne inanıyor-du.

• •

i \ zellikle bu konuda büyük Fransız devri-

mini hazırlayan ünlü düşünürlerin etki- sindeydi. Bilinçliydi, özgürlük insan oğlunun doğuştan kazandığı haktır, insanlık özgür ol­ madan oluşamamış, yaratamamış, kısacası varlığını koruyamamıştır. özgürlük kavramı insanda düşünme yeteneği ile birlikte vardır. Hiç bir güçle kısıtlanamaz: «Baskı ile, eziyet ile özgürlük fikrini kaldırmanın olanağı yok­ tur. Bu, ancak kişiden algılama yeteneği alı­ nırsa gerçekleşir» derken, Namık Kemal sanki geleceklere uyarıda bulunuyordu. Özgürlük e- şitliği yaratacak, bizi en doğruya, en

yarar-ı

lıya, insanca yaşamaya ulaştıracaktır. «Hürri­ yet Kasidesi» nde nasıl belirler bunu: «Top­ lumdaki fikir çatışmalarından en verimli U- rünler doğacaktır». N. Kemal özgürlükten ya­ sa ve devlet anlayışına geçer. Arasındaki ilişki­ leri şöyle yorumlar: «Özgürlüğün bir de top­ lumsal şekli vardır. Bu, egemenliktir. Kişisel özgürlük yasanın koruyuculuğu altındadır. O çiğnenirse vatandaşa savaşmak, hakkını koru­ mak görevi düşer. Toplumsal halde özgürlüğün simgesi devlettir. O tehlikeye düşerse ulus ve vatan da tehlikeye düşer. Devlet, toplumun mânevi ve düzenli yüzüdür. Yasa kişi özgür­ lüğünün, devlet; toplum, vatan, ulus özgürlü­ ğünün yani egemenliğin sorumluluğunu yük­ lenir. (A. II. Tanpmar — XIX uncu Yüzyıl Türk Edebiyatı tarihi.)

Dil anlayışı

N

amık Kemal «intibah veya Son Pişman­ lık» romanına yazdığı önsözde «dil» üze­ rinde durur, tutuculara karşı çıkar: «Lisan öyle taş kovuğunda yetişen incir ağaçları gibi kendi kendine gelişmez, olgunlaşmaz. Kültür gelişimine kendini adamış yazarların, düşü­ nürlerin çabaları gerekir ki dil zenginleşebil- sin. bir düzene girsin.»

«Edebiyat Hakkında Bazı Düşünceler» ma­ kalesinde önerilerde bulunur: Türkçe dil bil­ gisinin saptanması, yabancı dillerden alınacak sözcüklerin sınırlandırılması, bir «Türkçe Söz­ lük» ün yazılması, dilimize özgü güzel yazma ve söyleme kurallarını, koşullarını gösteren bir kitabın hazırlanması ve okullarda okutul­ ması gibi...

Kemal gazeteciliğin ilk çıraklık döne- rl mini Tasvir-i Efkâr’da (1862) Şiııasi nin

yanında yaptı. Daha sonra Avrapada Londrada ilk yayınlanan Türk gazetesi olan Muhbir’dc (1867) yazdı. Hemen, sonra da arkadaşlariyle «Hürriyet» i (1868) çıkardılar, ileri, korkusuz ve coşkulu yazılarını orada yazmaya başladı. Bu gazete en doğal hakların bile kısıtlandığı ortama, memlekete el altından yollandı. Na­ mık Kemal asıl gazeteciliğini kendi çıkardığı «İbret» te sürdürdü. Bu gazete iki kez kapa­ tıldı. Üçüncüsii ise son kapanışı oldu. «Bu ga­ zete yazılarının özelliği bakımından hem ga­ zete, lıern dergi, hem kitaptı. Bu gazetenin 1 numarasından beri Kemal, çok yeni adamdı. Geçmişe dönemeyiz, diyordu. «Hiç saatin rak­ kasını durdurmak, insanın ömrünü yolundan alıkor mu?> diyordu.

«İbret» in son kapanışında (1 Nisan 1873) Namık Kemal «Topluma Veda» makalesini ya­ zar. Şöyle der: «Ibret’in ele aldığı konular halka yararlı mıydı, değil miydi? Kanunlara mı karşı geldik? Yahut kanunları yorumlayan Şûra-yı Devletin kararlarına mı karşı çıktık? Şahsiyat ile biz istiyerek mi uğraştık? Yoksa, gördüğümüz baskı ve saldırılar üzerine mi zorunlu kaldık?... Yalnız şurasını söylemek gerekir ki mademki bir basın kanunu yürür­ lükte olduğu halde uygulanmaz ve mademki Yüce Hükümetin gazetelerce dilediği lisan ve mesleği keşfetmenin olanağı yoktur, orada ibret gazetesi gibi vatansever ve ilerici bir yayın organının bir rastlantı ve bir yanlışlık uğruna harcanması doğal görünür, işte İbret, vatanseverlik yolunda ayak diredi. Sonunda sessizlik köşesine çekildi. Ziyam yok, dünya­ da kim kalmış! Ne baki olmuş! Yaşasın Va­ tan!» Elbette kİ «kim kalmış» tan amaç «Ah- dülaziz», «ne baki olmuş» tan amaç ise «Pa­ dişahlık» tı.

Sonuç

B

tı makalenin hemen arkasından Basiret gazetesi şu haberi veriyordu: «Geçen gün kaldırılmış olan tbret gazetesi yazarlarından Kemal ve Nuri Beyler... Tevfik Bey (Ebüz-ziya Tevfik) geçen pazar akşamı Gedikpaşada- ki Agob’un tiyatrosunda bulundukları halde zabıta tarafından kaldırılıp Hapishane-i U- mumi’de tevkif edilmişlerdir.»

Bilindiği gibi tutuklandığı sırada Namık Kemal halkın coşkuları içinde «Vatan Yahut Silistre» oyununu seyrediyordu.

işte O’nu bugüne değin getiren eylemi ve yapıtları ve daha niceleri...

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Yerden kendi motorlar› yard›m›yla havalan›p uzaya gidebilen ve görevi bitti¤inde ayn› flekilde dönüfl yapabilen uzay araçlar› ya- p›m› için X-33 projesi ortaya

“Ayasofya Hamamı, büyük şehri tezyin eden İstanbul’umuzun üzerinde milli imar damga­ larımızdan biri olan eşsiz kıymette bir yapı­ dır ki yalnız hamam olarak

Namıq Kemal, Subhi paşanın ölümü dolayısiyle kardeşi Abdul-Halim beye yazdığı mektubda, Ayşe hanımın ifadesini teyid etmekte ve "Subhi paşa merhum,

bir müddet sonra Puşuctıoğ luna yine para lâzım olmuş, bi­ rinci yalanın ikinci fasiint hazır lıvafak Mestan efendiye gitmiş., efendi külhani kahvecinin

Bruselloz olgular›nda akut kolesistit, pankreatit, perito- nit ve mezenterik lenfadenite ba¤l› geliflen akut bat›n tablo- lar› nadir de olsa bildirilmifltir (3-6,12)..

Art›k önemli bir bilim adam› olarak tan›nan Koch, Berlin’de Al- manya Sa¤l›k Dairesi’nde çal›flmaya bafllad› ve burada bir bakteriyo- loji laboratuvar›

309-320; Ahmet Karataş, Türk-İslâm Edebiyatında Manzum Menâsik-i Haclar ve Nâlî Mehmed Efendi'ye Atfedilen Menâsik-i Hac (Edisyon Kritik) yüksek lisans tezi, 2003,

Parçalanmış ailelerde aile bütünlüğünün olmaması, aile içi sorunlar ve ekonomik yetersizlik gibi nedenlerden dolayı bu ailelerden gelen çocukların