»3
DESTEK REASÜRANS
SANAT GALERİSİ
GÜZEL SANATLAR
BİRLİĞİ
RESİM DERNEĞİ
75. İstanbul Sergisi
12 Mayıs - 5 Haziran 1992
ÂLİ Karsan (1903) İstanbul Resim ve Heykel Müzesi Natürmort 1932 46 x 37 cm
Açılış: Salı 17.30 - 19.30 Galeri, iş günleri 11.00 - 18.00 arası açıktır. Abdi İpekçi Cad. 75 Maçka - 80200 İstanbul Tel: 231 28 32 - 36 Fax: 241 57 04
Destek Reasürans bir Tü r k iy e İş b a n k a s i kuruluşudur.
OSMANLI RESSAMLAR CEMİYET İNDEN GÜZEL SANATLAR BİRLİĞİ NE (1909 - 1992)
1908 de kurulan II Meşrutiyet yıllarında ressam Mehmet Ruhi Beyin öncülüğünü /yaptığı Türk Ressamlarının bir çatı altında birleşmesi fikrinin gelişmesi sonucu, Sanayi-i Nefise Mektebi Âli’sinden mezun ilk Türk Ressamları tarafından 1909 da Üsküdar’da OSMANLI RESSAMLAR CEMİYETİ Ruhi, Çallı, Sami Yetik, Şevket, Hikmet, Agâh, Nâzım, Ahmet Ziya, Hüseyin Haşim, Hoca Ali Rıza, Ahmet İzzet, Osman Asaf, Muazzez, Mahmut, İzzet’in katılımlarıyla kurulmuştur.
1910 yılında “ Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Mecmuası” adı altında bir dergi çıkartarak zamanının sanat hareketlerini ve resim tekniği ile ilgili bazı bilgileri ressamlarımıza duyurarak önemli bir hizmet yerine
getirmişlerdir. Osman Asaf’ın yönetimindeki bu dergi ancak 18 sayı çıkartılabilmiş, Birinci Dünya Savaşından sonra kapanmak zorunda kalmıştır; fakat ülkemizde çıkan ilk sanat dergisi olması bakımından bir hayli önemlidir.
Bu yıllarda Halil Paşa, Zekâi Paşa, Nazmi Ziya, Feyhaman, Avni Lifij, Murteza, Mithat Rebii, Rıfat, Müfide’nin katılımlarıyla cemiyet daha da kuvvetlenmiş ve 1916 yılında Türk Ressamları tarafından açılan ilk toplu sergiyi Galatasaray Lisesinde gerçekleştirmişlerdir. Daha önceleri yabancı ressamlar sergiler açmaktaydılar. İlk Galatasaray sergisine 48 sanatçı katılmıştır, Bu ilk sergiden itibaren geleneksel halde günümüze
kadar devam eden bu sergilerin 12 Mayıs 1992 de Destek Reasürans Sanat Galerisinde açılacak olan 75. İstanbul Sergisi olacaktır.
1921 de Türk Ressamları Cemiyeti, olarak adını değiştiren Cemiyet: 1926 da Türk Sanayii Nefise Birliğini kurmak için çalışmalar yapmış, zamanın Maarif vekili Necati ve Güzel Sanatlar Genel Müdürü Namık
İsmail’in girişimleri ile Alayköşkü merkez olarak tahsis edilmiş resim, heykel, musiki, edebiyat, tiyatro, mimari şubelerini ihtiva eden Türk
Sanayii Nefise Birliği; Şevket Dağ, Sami Yetik, İbrahim Çallı, Hikmet Onat, Feyhaman Duran, H. Vecih Bereketoğlu ve heykeltraş İhsan Özsoy
tarafından kurulmuştur;
1929 da Güzel Sanatlar Birliği adı altında faaliyetlerine devam eden Cemiyetin Resim Şubesi;
1973 yılında Güzel Sanatlar Birliği Resim Derneği adını a ld ı.
1985 yılında Nazan Akpınar, Ali Akpınar, Rahmi Arteıniz, Habib Gerez Güler Haşimoğlu ve Sibel Özkaygısız’ın girişimleriyle yeni dernekler kanununa uyum sağlamak amacı ile tüzük değişikliği yapılarak derneğe yeni bir yön çizilmiştir.
GÜZEL SANATLAR BİRLİĞİ RESİM DERNEĞİ’nin
75. İSTANBUL SERGİSİNE KATILAN SANATÇILAR
AKPINAR ALİ
AKPINAR NAZAN
AKSOY FAHİR
ANIK NEBAHAT
ARAŞAN MİNE
AREL MAİDE
ARTEMİZ RAHMİ
AYBEY NEŞE
BATER CAFER
BEZEYİŞ ŞADAN
BİLİŞİR HÜSEYİN
BİNGÖL GÖNÜL
BOZCALI SABİNA
DERAN EROL
ELDEM NEZİH
ERSOY ORHAN
ERTÜRK FERRUH
GAZZE HİBEL
GEREZ HABİB
GÜN JALE
GÜRBAY MEHMET
HAŞİMOĞLU GÜLER
İBLİKÇİ GÜNGÖR
İNEL BERKE
İPEKBAYRAK BERİKA
KALAY NECDET
KAYALI GÜLSEREN
KAMHİ DİLBER
KARSAN ÂLİ
KERAN METE
KORKUT GİYAS
KIRAL ZEKİ
KIRAN TÜRKAN
KIZILCAN SEVİM
MENGÜ NEVİN
ÖZEL AYŞE YAZICI
ÖZÇELİK ALAADDİN
ÖZÇELİK MAHMURE
ÖZKAYGISIZ SİBEL
PURA NERMİN
SALERİ KRİSTİN
SANVER MİNÂ
SAMANCIOĞLU SERDAR
ŞANDA HİLAL
ŞAPÇI VERJİN
ŞENEL NAMİ
TANERİ FERYAL
TEZONAR HALUK
TEZONAR NİLAY
TOGUL SELÇUK
TUĞLACI İRMA
TÜRKER AYHAN
TÜRKÖMER NESİBE
UÇKU HALİL SELÇUK
ULUDOĞAN NAİM
ULUDOĞAN ÜLKÜ
ULUTAŞ NEVİN GÖKER
YAYCIOĞLU NUR
YENER ÜLKÜ
İnsanlığın varoluşu sürecinde, gelişmesine, yücelmesine önemli ölçüde katkıda bulunan öğelerin başında sanat gelir. Bizi bu kanıya vardıran sanat ve genel tarihtir... İnsanlar arasında barışın ve kardeşliğin, sanatsal ilişkilerin yoğunlaştığı toplumlarda, egemen olduğuna tanık olmaktayız. Güzel ahlâka, erdeme, doğruluğa giden yolun geniş anlamıyla sanattan geçtiği bilinen bir gerçektir. Giderek bencilliğe, sahteciliğe, doğanın bozulmasına, zorbalığa, baskı ve korkuya karşı çıkan, engel olan güçlerden birinin gene sanat olduğunu da biliyoruz..
Sanatın güzellik kadar işlevsel bir nitelik taşıması nasıl onun karekteristik bir yönünü gösteriyorsa, sanatçının zihin yapısının en derin tabakalarında yer alan içgüdüsel yaşamını şiirsel bir anlatımla maddeye dönüştürme çabası da yadsınmaz bir gücün varlığını belirler. Bu güç, gerçekçilik yöntemini
benimsemesi ve topluma yönelik yarar sağlayıcı bir nitelik kazanması halinde ise estetik kaygılardan uzaklaşmamak ve ödün vermemek koşuluyla daha da etkin bir düzeye erişir. Bir başka nokta da yaratıcı kişinin kültürel mirasıyla bağlan ne kadar yakınsa sanırım özgünlüğe giden yol bir okadar kısalmış olur. Yöntemleri, üslûpları, son aşamada seçecek olan tek varlık sanatçıdır ama aslında geçirdikleri evrim onları belirleyen tarihsel koşulları yansıtır ve konumlarını tayin eder. Kişilik yapıları da bu ortamda oluşur.
Öte yandan çok karmaşık bir kavram olan sanatta “ değer” konusunu ele aldığımızda karşımıza aşılması çok zor tepelerle çevrildiğimizi gözleriz; çünkü bu kavram, kişilere, kurumlara, topluluklara, yörelere, ülkelere göre değişen bir karakter gösterir. Genel tanımlar yeterli olmaz. Değer kavramından söz açınca ardından yeni sanat mı, eski sanat mı, soyut sanat mı, somut sanat mı önde gelir? soruları akla geliyor. Bu sorulara net, kesin bir yanıt vermek olası görülmüyor; çünkü çok göreceli (rölatif) olan “ değer” kavramı bizi “ eşyanın doğasına” aykırı bir yargıya varmayı gerektirebilir ki, bunun sonu çıkmaz sokaktır. İyisi mi her yapıtı önyargısız ve kendi mantığı içinde ve de olabildiğince nesnel ölçülerle yaklaşarak yargılamak yanılmıyorsam bizi gerçeğe belki götürmez ama çokça yaklaştırır.
İşte Güzel Sanatlar Birliği Resim Derneğinin etkinlikleri ve yeni sergisi bana biraz önce değindiğim düşünceleri anımsattı.
Bu dernek resim tarihimizde önemli bir yer tutmaktadır. Derneğin Uzun ömürünün nedenini kapsayan kendini durmadan yenileme eylemi bundan böyle de başlıca amacı olduğu kanısındayım. Derneğin yeni hamlelerle, yeni dinamik yöntemlerle, kendi anlayışlarına uygun çağdaş bir yoldan giderek hedeflerine varacaklarına kuşku duymuyorum.
Bir takım isimler altında ileri sürülen Batı uyruklu çağdaşlığın kimsenin tekelinde olmadığını, genel, ortak bir tanımın da bulunmadığını belirtirken söz gelimi Japon çağdaş sanat anlayışı ve estetiksel tutumu ile Meksika’nın, Mısır’ın, İngiltere’nin tutumu arasında dağlar kadar ayrıcalıkların varolması bu konudaki görüşümüzü kanıtlar sanısındayım. Bu nedenledir ki, Güzel Sanatlar Birliğinin kendine özgü çağdaşlık anlayışı doğrultusunda yapıtlar vermeye devam edeceğine kimsenin şüphesi olmasın.
FAHİR AKSOY
OSMANLI RESSAMLAR CEMİYETLİNDEN GÜZEL SANATLAR BİRLİĞİ NE...
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi