Haşan Hüsnü Pasa
7. fc û *?£>'"- 1881 Ocak ayında Rasim Pa şa yerine Bahriye Nâzırı olup 1882 Aralık ayı içinde Ahmet Vefik Paşanın ancak iki gün sürmüş Başvekilliği sırasında makamı Ahmet Ratib Paşaya intikal eden, bunu müteakip de Küçük Sait Paşa artık Sadra zam unvaniyle hükümet reisi olunca yeniden Bahriye Nâzırı olup bu mevkii tâ 1903 Tem muzunda eceliyle ölünceye ka dar muhafaza eden BozCaadalı lâkaplı Haşan Hüsnü Paşanın adını ölümünden bir kaç gün sonra babamın lisanından duydum. Gece idi ve her gece olduğu gibi, yatak odalarına çe kilme saatinden ünce, annesiy le günlük olaylardan bahseden Sırrı Bey, bir sabah önce so kak, duvarlarına — yahut bir sokakta bir duvara, bundan e miri-değilim — evet, duvarla ra yahut duvara H aşan Hüsnii Paşa hakkında resimler yahut bir resim yapıştırılmış olduğu nu anlatmıştı. Bu resim — veya resimler — Paşanın Ortaköy sırtlarında kâin olup ölümün den bir yıl sonra padişahın ge lin olan üçüncü kızı Naibe Os- manoğluya intikal ederek ya kın zamanlarda da emsali mi- sillû yanan muazgam köşkün den sahile indirilip deniz yolu ile Eyüp Sultana götürülen ce ılazesini, daha doğrusu cenaze ye ait bir sahneyi, cenazeyi hâ mil istimbotun Kasımpaşadaki Bahriye Nezareti önünden ge çişini tasvir ediyormuş, ve is timbot Nezaret binasının önün den geçerken, ölü ‘ ahuttan ko lunu çıkartıp binaya doğru u- zatarak:
«— Bâri bir maaş e ha ve rin de mezarıma g reyim, paraya doyamadım!» o ırmuş.
Devrin dehşetli sıkılığı düşü
te gark' ten. bu resim acaba kimin eseriydi, her şeyi duyup öğrenen II. Abdülhamid suçlu yu ele geçirince acaba nasıl bir cezaya çarptırdı? Yoksa suçlu ele geçmedi de 10 Temmuz in kılâbından sonra meydana çık tı da tebriklere muhatap mı oldu?
Yahut buna tenezzül etmedi ği için resmin yahut karikatü riin kimin tarafından yapıldığı hâlâ meçhul mudur? Buna dair bir bilgim olmadığı gibi, res min ne olduğu da benim için meçhul kalmıştır.
Fakat bu muammaya muka bil muhakkak olan bir şey var ki, o da Osmanlı Bahıiyesiniıı Abdülaziz devrinde dünyanın kuvvet ve şevketçe ikinci do nanması ilsen it. Abdülhami- din marazı vehmi yüzünden kâinatın en biçare bahriyesi haline getirildiği, bu işle de 21 yıl Bahriye Nazırlığı eden Boz caadalmın pek büyük bir so rumluluğu hakkındaki kanaa tin yaygınlığıdır.
Bu kanaatteki hakikat dere cesini tesbit yeri ise elbette ki, bu yazı olamaz. Sade şu söyle nebilir ki, Haşan Hüsnü Paşa Sultan Hamid devrinin aleyhin de en çok konuşulmuş ve baş ta Bama d Mahmut Paşanınki- ler gelmek üzere hicviyelere konu teşkil etmiş Nazırıydı, bu cihetle de, eğer 10 Temmuz in kılâbı sırasında sağ bulunsay dı ve Şamlı İzzet Paşa gibi kaç maya da muvaffak olmasaydı konaklarından, yalılarından ha karetlerle alınıp Bekirağa bö lüğüne götürülen paşaların ba şında bulunacağında biç şüp he yoktu.
li geçen nezaret yıllarında bu ihtimal üzerinde kafa yordu, «— Her hangi sebep ve suret le idare değişirse benim akıbe tim ne olur.» diye düşünüp ü- züldti mü? Buna dair bir şey du | yulmanuş olup bilâkis Paşa- j nın nezaret hevesini açığa vur
muş, erkândan birine, müste rih, mağrur ve müstehzi: «— Arzusunun kursağında ka lacağından şüphesi olmasın, bu < makam bana kaydı-hayattır.»! diye haber yolladığı çok tek rar edilmiştir. Hakikaten de na zırlığı kaydı hayat olmuş, ya ni Sultan Hamid devrinin so nuna erişmemiş, ölümünde de yerine bir bahriyeli değil, ken disinden gene bu sütunlarda ve geçenlerde bahsetmiş oldu ğuın bâlâ rütbeli Celâl Bey (bilâhare Paşa) tayin olunmuş tur.
İlâve edeyim ki, Abdtilha mid devrinin en debdebeli bir hayat süren, pek çok ta evlâ dı dünyaya gelmiş bulunan bu Paşanın bir kızı da o zamanın en çok alâka davet eden ha mmlanndandı. Başından birkaç nikâh geçen ve galiba ilk zevci bundan 60 yıl kadar önce Ja- ponyaya gitmiş ve Japonya su larına gömülmüş Ertuğru! ge misinin kaptanı Osman Paşa olan bu hanımefendi için Is- tanbulun en güzel değil, fakat en güzel giyinen, en sevimli ve alım lı,. hayatı da , en hareket li li kadını denirmiş. Büyük dü ğünlerdeki mücevheratı ve tu valetleri kadınlar arasında gün lerce bahis konusu olur, sık gittiği Yıldız .sarayında da a- lâkalar. tecessüsler uyandırır mış. Ben kendisini maalesef görmedim ise de yakın bir ta rihte öldüğünü biliyorum. Son zamanlarını gamlı geçirmiş ve eline ayna almaktan çekinerek, «— Ben onlara dargınım.» der
miş... ç
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği T a h a T o ro s Arşivi