IJLİYET
6 ŞUBAT 1993 CUMARTESİ
i
%
EVET-HAYIR
j . j J
Oktay AKBAL
SAYIN OKTAY AKBAL,
2
Şubat 1993 tarihli Milliyet gazetesindeki “ Evet-Hayır” köşesinde yazdığınız “ Adalet Herkes içindir” başlıklı makalenin bir yerinde "27 Mayısçıların kesin iktidarının ancak bir yıl sürdü ğünü, bu dönemde yapılanların hesabının sorulması nı önleyecek herhangi bir maddeye 61 Anayasası nda yer verilmediğini söylemeyi akıllarına getirme diler” diyerek, özel birT V ’de yapılan açıkoturumdaki konuşmacılardan bir bölümünü söz de suçlamak is temişsiniz.Sizin 12 Eylül harekâtının karşısında olduğunuz şimdiye kadarki makalelerinizde açıkça görülüyor. Bunun sebebini burada açıklamak istemiyorum. Hangi tarihten sonra bu harekâta cephe aldığınızı siz biliyorsunuz...
Ancak, 1961 Anayasası’nı okumadan 27 Mayışçı- ların döneminde yapılanların hesabının sorulmasını önleyecek herhangi bir maddenin bu Anayasa’da bu lunmadığını yazabildiğinize göre, yazdıklarınız ma- kalelelerde en ufak bir inceleme zahmetine katlan madığınız açıkça belli oluyor.
İşte 1961 Anayasası’nın geçici 4’ncü maddesinin 2’nci fıkrası şöyle der:
"27 Mayıs 1960 tarihinden itibaren Kurucu Mec- lis’in toplandığı 6 Ocak 1961 tarihine kadar yasama yetkisi ve yürütme görevini Türk Milleti adına kullan mış bulunan Milli Birlik Komitesi’nin ve Devrim Hü- kümetleri’nin karar ve tasarruflarından ve bunların, idarece veya yetkili kılınan organ ve mercilerce uy gulanmasından dolayı, karar alanlar, tasarrufta bulu nanlar ve uygulayanlar hakkında cezai veya malî ve ya hukuki sorumluluk iddiası ileri sürülemez ve bu maksatla herhangi bir yargı merciine başvurula maz.”
Sayın Akbal,
Bu açıklama vesilesiyle 1961 Anayasası’nın geçi ci 4’ncü maddesinde de hemen hemen aynı satırların mevcut bulunduğunu öğrenmiş bulunuyorsunuz. O maddenin 3’ncü fıkrasını da okursanız, ileride buna benzer yanlışlığı yapmamış olursunuz.
Selam ve sevgiler.
Kenan EVREN 7. Cumhurbaşkanı
SAYIN EVREN’E YANIT
E
MEKLİ Orgeneral Kenan Evrenin “AdaletHerkes İçindir” başlıklı yazımla ilgili mektu
bunu yukarda okudunuz.
Önce teşekkür ederim, bir yanlışımı, daha doğru su bir dikkatsizliğimi belirttiği için... 12 Eylül askersel darbesini yapanlar nasıl 1981’den 1983’e kadarki dö nemdeki çalışmalarını yasal koruma altına almışlar sa, bu konuda 82 Anayasası'na bir geçici madde koy durmuşlarsa, 27 Mayısçılar da sekiz aylık iktidarları dönemi için aynı kararı alıp 61 Anayasası’na koydur muşlar!..
Sayın Evren, “ Hah işte yanlışını yakaladım’’- diyor! Haklıdır. Haklı olmadığı yan, yanlışın örnek alı namayacağıdır. Onlar yaptılar, ben de yaparım de mekle haklı çıkılabilir mi? Evet, Sayın Evren sapta masında haklı... Ama haklı olmak neyi değiştirir? Bir gerçeği ortaya çıkarır: 12 Eylülcüler gibi 27 Mayısçı- lar da adalete ters düşen bir yol tutmuşlar!
Ben, Sayın Evren’den, "Evet, 15. geçici madde kaldırılmalıdır. Bu konudaki istekler doğrudur. Biz 12 Eylülcüler ve bizimle işbirliği yapanlar, adaletin önünde rahatlıkla hesap verebiliriz. Kimse adaletin önüne çıkmaktan çekinmez. Ben de geçici 15. mad denin kaldırılmasını istiyorum” demesini beklerdim. 27 Mayısçıların yaptığı yanlış işi örnek göstererek, benim dalgınlığımın üstüne giderek konuyu saptır ması değil...
12 Eylül olayı ile 27 Mayıs’ı eş tutmak büyük bir yanılgıya düşmektir. Atatürk devrimini sağlam biçim de yerleştirmek, savunmakla, çağdaş bir Anayasa'yı ortaya çıkarmakla, 12 Eylül’den sonraki Atatürk dev rimini, atılımlarını ortadan kaldırmaya yönelik işler (hangi birini sayayım: Atatürk’ün partisini, kurumla- rını kapatmak, Atatürk vasiyetini çiğnemek, gerici akımlara bilerek bilmeyerek destek vermek, Rabıta gibi örgütleri savunur biçimde davranmak vb.) birbi rine aykırı değil midir?
Benim dalgınlığımı ortaya çıkarmak Sayın Ev- ren’i ve arkadaşlarını, 12 Eylülcüleri aklamaz. “ Oniar da böyle yaptı. Biz de onlar gibi yaptık" demek hiçbir gerçeği ortadan kaldırmaz. İşte meydan: Sayın Evren ve 12 Eylülcü kadro bugün açıkça, "B iz adalet önün de açık alınla hesap verebiliriz. İsteyen çıksın karşı mıza ne soracaksa sorsun. 15. geçici madde de orta dan kalksın” diyebiliyorlar mı?
Önemli olan budur.
Konuyu bir kez daha gözler önüne sermek fırsatı nı verdiği için Kenan Evren’e doğrusu ya teşekkür borçluyum.
