• Sonuç bulunamadı

Celal Bayar anlatıyor:Cumhuriyet'e açılan kapı 3:Celal Bey'in Meclis'te yaptığı sert konuşmanın ardından, saltanat taraftarları, karşı kulise başlıyor:'Padişah başka, padişahlık başka...'

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Celal Bayar anlatıyor:Cumhuriyet'e açılan kapı 3:Celal Bey'in Meclis'te yaptığı sert konuşmanın ardından, saltanat taraftarları, karşı kulise başlıyor:'Padişah başka, padişahlık başka...'"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

31 Ekim 1989 S a l ı ®

safta

'///y. '/M y//M

_______ ______________¡ftgjft

T ^ T T T T

Celâl Bayar anlatıyor

Cumhuriyet'e

açılan kapı

Röportaj: İsmet BOZOAG

Celâl Bey'in Meclls'te yaptığı sert konuşmanın

ardından, saltanat taraftarları, karşı kulise başlıyor:

Tadisah başka,

§

padişahlık başka

• C e lâ l B e y ’i n d o ğ r u d a n S u lta n V a h d e t tin ’i v e S a ra y ’ ı h e d e f a la n k o n u ş m a s ı, m e c lis t e k i h a v a y ı b i r a n d a a le v le n d ir ir . O g ü n e k a d a r, “E s a r e t a lt ın d a o la n Pa- d iş a h ’ı k u r t a r m a k v e s a lt a n a t ın m u h a fa z a s ı’ i ç i n m ü c a d e le v e r i l d i ğ i n e in a n a n m e b u s la r, ş a ş ır ır . A t a ­ t ü r k is e m e c lis e m ü d a h a le e d e re k , ’ c u m h u r iy e t’ t e n y a n a o ld u ğ u n u i l k k e z a ç ık ç a o r t a y a k oyar... ÇIK celse konuşmam­ dan sonra, Büyük M il­ let M eclisi’ ndeki hava, gözle fark edilecek kadar sertleşmişti. Hele, “kapalı

celse” istemem, konuşmamın

daha da sertleşeceğini göster­ diği için, m ille tv ek illerin in bazılarında büyük tedirginlik v a rd ı. B a ş k a n lık D iv a n ı’ ndaki Fehmi Bey, (Gümüş­ hane M ille t v e k ili) k a p a lı oturum isteğimi oya koydu ve kabul edildi. A z sonra, tek­ rar kürsüde idim.

M eclis’te rahatsız edici bir sessizlik vardı. M illetve­ killeri -ik i oturum arası- sı­ radan sıraya geçmişler, gö­ rüşmeler yapmışlar, yorum ­ lara girişmişlerdi. Mustafa

EXXXXX3

K İ S A A T

ARANIYOR

el.: İSTANBUL

131 11 68

Akş. 574 00 85

573 43 88

PHILIPPE,ROLEX

VACHERON CONSTANTIN

AUDEMARS PIGUET, CARTIER

K em a l, olup bitenleri dikkat­ le takip ediyordu.

İşte, böyle elektrikli bir hava içinde konuşmaya baş­ ladım. Konuşmamın ana hat­ ları, açık celsede yaptığım görüşmenin çizgileri dahUin- deydi. Fakat bu kez, hem daha a y rın tılı b ilg ile r v e ­ riyor, gizli yazışmaları açık­ lıyor, hem de Saray’a karşı giriştiğim hücumlarda, doğ­ ruca Padişah’ı hedef alıyor­ dum. Kullandığım kelimeler de sertleşmişti.

’ NE SÖYLÜYOR BU

A DAM ?'________

B

U G Ü N zü m ü n ö n ü n d e d ir: g ib i g ö ­

“Oooo, olmadım” gibi

sesler kulağıma geliyordu. Daha sonraları, “Ne söy­

lüyor bu adam?” diyecek ka­

dar kaba, kaim sesler işit­ meye başladım. Öte taraftan konuşmamı d estek leyen ler de, seslerini duyurmaya baş­ ladılar: “Dinleyelim efen­ dim, memleketin önemli bir meselesi anlatılıyor”

diye benden yana çıkıyorlar­ dı. Ben, s a ta şm alara h iç önem vermeden, konuşmamı sürdürdüm. Nihayet, İstan­ bul Hükümeti’ni vatan ihane­ tiyle suçlayınca, kıyamet kop­ tu. Meclis, çok önemli bir me­ sele ile karşı karşıya geldi­ ğini açıkça anladı. Çünkü o güne k a d a r, M e c lis ’ in

“Esaret altında olan padi­ şahı kurtarmak ve salta­ natın muhafazasını sağ­ lamak" için toplandığı düşü­ nülüyordu.

I

Ben, konuşmam biter bit­ mez, Meclis’ten ayrılıp Ba­ kanlığa gittim. İşlerim yoğun­ du, acele şifreler gelebilir, anında cevap verm ek gereke­ bilirdi. Bu yüzden, masamda çalışıyordum. Telefon çaldı, açtım, Kılıç Ali Bey... “ Celâl Bey, iş büyümek istidadın­

d a , hemen M eclis’e gel­ meniz iyi olur” diyordu.

Meğer, ben konuşmamı yapıp çıktıktan sonra, lehte, aleyhte ateşli konuşmalar ya­ pılmış, istizah takriri sonun­

da “güvenoylaması”na var­

dırılmıştı.

Birinci Büyük M illet Mec- lisi’nde, vekiller tek tek Mec­ lis’e karşı sorumlu oldukla­ rından, Meclis istediği vekili tek başına düşürebiliyordu. Y a p tığ ım k o n u ş m a la rd a n hoşlanmayanlar, beni vek il­ likten düşürmeye karar ver­ mişlerdi. Oylama bitti, oylar sayıldı, 60 m illetvekili kırmızı oy vermişti, ama çoğunluk benimle beraberdi.

İSTANBUL HÜKÜMETİ

TELAŞLANIYOR

LEVENTTE

150 mi 2

Kârlı ve gü ve n ce li bir

yatırım için lüx da ireye

tem elde n girin. Derhal

tapu. P eşin 141 m ilyon.

V ade yapılabilir.

©

■■■URKIYE Büyük M illet

■ M eclisi’nde yaptığım ko-■ nuşm a v e bu k on u ş­ maya verilen güvenoyları İstanbul Hükümeti’ni te­ laşa düşürmüştü. O günlerde

Ahmet Emin (Yalman) Va­

kit Gazetesi adına, Sad­

razam Tevfik Paşa ile gö­

rüşme yaptı ve bunu gazete­ sinde yayınladı. Tevfik Paşa

• • ■ • ■ I « t * 4 4 9 Í » C C T A

Daha kolağası iken...

C u m h u rre is i A ta tü rk ve o ta rih te k i "B aş v e k il" i C elâl B ayar. B ü yü k Ö n d e r'in ö lü m ü n d e n b ir y ı l önce, b ir a ra d a ... A ta tü rk 'ü n sa ğ ın d a ki h a n ım , m a n e v i k ız ı S abiha G ökçen. C e lâ l B ayar, A ta tü rk 'ü n daha "k o la ğ a s ı" (k ıd e m li yü z b a ş ı) rü tb e s in d e ik e n "C u m h u riy e t" fik r in i s a m im iy e tle be n im se d iğ in e . 2 9 E k im 1 9 2 3 ta rih in e a d ım a d ım ya kla şa n b ir s tr a te ji iz le d iğ in e in a n ıy o r.

bu beyanatında, S a ra y’ın gö­ rüşünü a ç ık lıy o r ve İz z e t P a ş a n ın gezisini kendi, zavi­ yesinden sunuyordu. İs ta n ­

bul temsilcimizden haber ge­ lir gelmez, böyle bir karar ve tedbir almaya başlı başıma yetkim olmadığı halde, V a k it G azetesi’nin A n a d o lu ’ya so­ kulmasını yasakladım ve bir şifre ile durumu cephede bu- lunan A t a t ü r k ’e bildirdim.

"S A L T A N A T 'T A N

VAZGEÇEMEYİZ'

i it

STANBUL Hükümeti’

t

ni tedirgin eden konuş- f m a n ın A n k a r a ’ d ak i yankılan da büyüktü. Bana güvenoyu veren m illetvekil­ le r i de m ır ıld a n ıy o rla rd ı. Hele, güvensizlik oyu veren­ ler, her tarafta ateş püskürü- yorlardı. İşte o günlerden bi­ rinde Hariciye’deki odamda çalışıyordum. Vakit, geçti... Yatsı ezanlarının okunduğu şualardı. Kapı vuruldu ve içeriye tanımadığım biri gir­ di. Uzun boylu, iyi giyinmiş, iyi intiba veren bir insandı. Kendisini “Çürüksulu Mah­

mut” diye tanıttı. Masamın

yanındaki iskemlede yer gös­ terdim.

Kendisini gıyaben biliyor­ dum, gazetelerde de resimle­ rini görmüştüm. Fakat, şim­ diye kadar hiç yüz yüze gel­ memiştik. Maksadını sordum, önce beni işimden alıkoya­ cağı için özür diledi, sonra konuya geçerek anlatmaya başladı. Gelişinin sebebi, be­ nim M eclis’te yaptığım ko­ nuşma idi. Bana:

“PADİŞAH başka, “padi­

şahlık” başka şeydir efen­ dim, diyordu. Bunları asla birbirine karıştırmak caiz değildir. Mesela, bugünkü padişah, güttüğü politika, taşıdığı dünya görüşü ve

Ankara Hükümeti’ne ve Bü­

yük Millet Meclisi’ne karşı tutumu ile yanlış yolda ola­ bilir. Dünya meselelerini, m em leket m e s e le le rin i yanlış, değerlendirmiş ola­ bilir. İnsandır, hata yapar. Yerine, daha ehliyetlisini getiririz, işler yine yürür. Şahısların hatalarını belir­ lerken, müesseselere do­

kunmamak gerekir. Sultan’

dan daima vazgeçebiliriz.

Emsali çoktur. Fakat “Sal­

tanat”tan vazgeçemeyiz. Çünkü, b a k â ’mızın şar­ tıdır. Devlet çarkının dön­ mesi için, “padişahlık” gibi, herkesin ulaşam ayacağı bir makam ve mevkiin bu­ lunması zaruridir. Bu se­ beple de, bu konulara bü­ yük bir dikkatle dokun­ maktan ve hele bunları ze­ delemekten sakınmak la­ zımdır.”

Kendisini sonuna kadar

sabır ve dikkatle dinledim. Bu dikkatli dinleyişimi, fik ir­ lerine katıldığım anlamına al­ mış olacak ki, daha da rahat konuşmaya başladı. Bitirdiği zaman kendisine sordum:

“Ankara’ya bana bun­ ları söylemek için mi gel­ diniz?”

Şaşırır gibi oldu, cevap veremedi. Kendisine hiçbir şey söylemedim. Sadece:

“Girerken kapıyı açık

bırakm ışsınız”, dedim ve

önümdeki evrakı okumaya başladım. Çıkıp gitti.

Anadolu Ajansı bültenle­

rini, gece yanlarına, bazen de sabahlara kadar süren ça­ lışmalar sebebiyle, görmeye vakit bulamamıştım. Hemen bültenleri getirttim. Gerçek­ ten, Anadolu Ajansı, Büyük M illet M eclisi’nde yapılan ko­ nuşmaya a y k m denilebilecek haberler v e yorum lar yayınlı­ yordu. Atatürk’e hemen ce­ vap verdim. Anadolu Ajansı

ile temas edeceğimi, Çürük- sulu’nun A n k a r a ’dan uzak- laştınlmasım n yeterli olaca­ ğını bildirdim.

İşte, size “BÜYÜK NUT­

KUN” bir tek cümlesinin ar­

kasında kalan bazı gerçekleri anlattım. Atatürk, belki Tür­

kiye’de cumhuriyeti ilk dü­

şünen insan değildi, fakat en büyük CUMHURİYETÇİ idi. Halk idaresine ve halk irade­ sine in a n m ış tı. D aha E r­

zurum Kongresi’nde, esas fi­

kirlerini, çok sevdiği m ille­ tine bildirmiştir. Bunu ger­ çekleştirmek için, hiçbir fır­ satı kaçırmadı, tersine bun­ lardan faydalanmasını bildi.

Atatürk, Milli İrade’nin

ortaksız ve pürüzsüz gerçek­ leşmesindeki hikmete iman gücünde inanmıştı. Nur için­ de yatsın...”

B İ T T İ

“Hemen Meclis e gel”

Celâl Bey. Saray'ın ih a n e tin i ortaya koyan ve Padişah i itha m eden konuşmasından sonra, hariciye vekaletine döner. Fakat Meclis, b ir­ den karışm ıştır. A ta tü rk'ü n yakın arkadaşlarından Gaziantep mebusu K ılıç AH Bey. telefonu açar ve Celâl Bey'i. hemen M edis'e çağırır.,.

Referanslar

Benzer Belgeler

Çocuğunun daha cep telefonu kullanamayacak kadar küçük olduğunu düşünen anne babalar için geliştirilen telefon ve uygulaması sayesinde anne babalar çocuklarını her

Beş ana bölümden teşekkül eden kitabın birinci ana bölümünde, Esendal'm hayatı fikirleri ve mizacı üzerinde durulup hikâye kitapları, romanları ve sanat

Bu dört sene sonraki ikinci karşılaşmamdan sonra, son hastalı­ ğına kadar Atatürk’ün huzuruna sık sık çıkarıldım ve şarkı okudum.».. Atatürk’ün

Giyilebilir akıllı cihazlar, nesnelerin interneti, 3D baskı, basılı elektronikler, bulut bilişim, mobil çalışma ve akıllı belgeler yeni yılın ses getirecek

Burhan, akşam evine gi­ dince : «Baba, demiş, ben Konser­ vatuvar Türk Musikisi İcra Heyeti sanatkârlarından bir genç kızla evlenmek istiyorum».. Babası biraz

Deney ve kontrol grubundaki kadınların son-test APHMÖ; uygunluk, düzenleme, kibarlık ve saygı, yöntemin rahatlığı ve koruyuculuğu alt ölçekleri puan ortalamaları

Dünya genelinde son yollarda araçların aşırı hızlı hareket etmelerini sınırlandırmak amacıyla anlık ve ortalama hız ölçümü yapabilen farklı radar ve ölçüm

Yeni nesil dizileme yönteminin çok fazla olumlu yanı olmasına rağmen büyük boyuttaki verilerin analizleri, değerlendirmesi ve depolanmasında sorunlar ortaya çıkmıştır