SA YFA : 2
YENİ*
GAZETEBir konu-Bir görüş*
YAHYA KEMAL'in
bilmediğimiz
_____________ YAZAN
:---~
ERCÜMEND DEMtRER
Y ahya Kem al’in biyografisi ve kişiliği üzerin de durmamızın başuca nedeni, onun Batı kül türü almasına rağmen Türk geleneklerine bağlı olduğunu belirtmektir. Yaşamının en olgun devreleri büVük elçi ve milletvekili ola rak kalabalık yerlarde geçtiği halde Yahya Kemal, sessizlikten hoşlanır, İstanbul’un en ücra köşelerini özellikle Üsküdar ve Koca- m ustafapaşayı severdi.
İ
stanbul Belediyesi «Ba sın - Yayın ve Turizm» Müdürlüğü memurların dan Asım Sönmez dostumuz, kelimenin tam anlamı ile es ki bir İstanbul efendisidir. Üs- tad, kendisine has terbiyesi ve efendiliği ile tüm dostlarının kalplerinde taht kuran müs tesna bir insandır. Rahmetli Refi Cevat T’lunay, Asım Sönmez’e «Ayaklı kütüphane - hafız-ı hâtırat» derdi. Asım Sönmez, tarih, edebiyat, Türk musikisi alanlarında köklü ve geniş bir bilgiye sahip ve ay nı zamanda içli bir ozandır. Dostumuz geniş bilgisine rağ men az konuşur, dinlemesini sever, tevazu sahibi bir şah siyettir. Asım Sönmez, hak dostlarından ozan ve gerçek Veli Osman Kemâli hazretle rinin manevî terbiyesi altında yetişmiş, mürşidinin ilim ve irfan kaynağından kana kana içmiş ve bu sayede manevî alanda da yükselmiştir. Üstad Asım Sönmez’le fırsat bul dukça görüşür, tarihî ve ede bî bilgilerinden faydalanmaya çalışır, bize anlattığı anılarını ilgi ile dinler ve not ede riz. Sayın Sönmez, ozan Meh met Akif, Rıza Tevfik, Yahya Kemal ile dostluk kurmuş, ya şamının bir kısmını bu bü yük ozanlarla birlikte geçir miştir. Asım Sönmez dostumu zun lûtufkâr aracılığı ile bü yük ozan Yahya Kemal ile ta nışmak onuruna kavuşmuş, ozanın şiirlerini kendi ağzın dan dinlemek bahtiyarlığına erişmiştik. Bugünkü yazımız da, Yahya Kemal’in gizli kal mış bir yönünü Asım Sönmez’ den dinlediğimiz şekilde anla tacağız.
Yahya Kemal
S
ayın Sönmezin anılarına geçmeden evvel Yahya Kemal’in kişiliği üzerin de kısaca duracağız. 1958 yı lında kaybettiğimiz büyük ozan, I l’nci Abdülhamit dev rinde genç Türkler akımına katılmış, hakkında açılan k o vuşturmalardan kurtulmak için Paris’e gitmiş, orada Si yasal Bilgiler Fakültesine de vam etmiştir. On yıl Paris’te kaldıktan sonra 1912 yılında İstanbul’a dönen Yahya Ke mal, ilk kez Darüşşafaka Li sesinde Tarih ve Edebiyat öğ retmenliği yapmıştır. Divan Edebiyatını örnek alarak g a zel ve şarkılar yazdığı bu dö nemde, Türk dilinin gelişme zine yardımcı olmuştur. Yah ya Kemal, ilk şiirlerini Türk çülük akımlarına öncülük eden Eiya Gökalp’in çıkardığı «Y eni Mecmua» da yayınlamıştır. Bir süre İstanbul Üniversite sinde Uygarlık Tarihi, Batı ve Türk Edebiyatı okutmuş, bu arada «Dergâh» isimli bir der gi çıkarmıştır. Kurtuluş sava şının ortalarına doğru Anado lu’ya geçmiş, Lozan Andlaş- ması görüşmelerine danışman olarak . katılmıştır. Urfa, Te kirdağ, İstanbul’dan Milletve kili seçilmiş, dört devre mec lis toplantılarına katılmıştır. Yahya Kemal bir süre Polon ya, Ispanya ve Pakistan’da büyükelçilik görevinde bulun muştur. Usta bir ozan yapı sına ve kelime işçiliğine sahip olan Yahya Kemal, çağımızın en başarılı ozanı idi.
Yahya Kemal’in biyografisi ve kişiliği üzerinde durmamı zın başlıca nedeni, onun Batı kültürü almasına rağmen Türk geleneklerine bağlı o l duğunu belirtmektir. Yaşamı nın en olgun devreleri büyük elçi ve milletvekili olarak ka labalık yerlerde geçtiği halde Yahya Kemal, sessizlikten hoşlanır, îstabul’un en ücra köşelerini özellikle Üsküdar ve Kocamustafapaşa’yı severdi,
Kocamustafapaşa
Y
ahya Kemal’in yaşadığı günlerde Kocamustafa paşa, İstanbul’un en ten ha bir semti idi. Eski ahşap evlerin yıkılarak yerlerine apartmanların yapıldığı bu günkü Kocamustafapaşa’nın çevresi yine tarihî mezarlık larla doludur. Sessiz Kocamus tafapaşa, ozana şiirlerinde il ham kaynağı olurdu. Yahya Kemal’in deyimi ile Kocamus tafapaşa «Uhrevi ve Ledünni» bir semtdir. Bilindiği üzere uhrevi kelimesi ahirete men sup, Ledünni ise, Tanrıya yak laşmak. Tanrısal gizlilikleri anlamak, daha başka bir de yimle Tanrısal gizlilikleri ör ten perdeyi açmak anlamına gelir.Kocamustafapaşa’da tarihî camiin avlusunda hak dostla rından ve evliyalar kafilesinin başında gelenlerden Sttnbül Sinan hazretlerinin türbesi vardır. Sünbül Sinan hazret lerinin türbesini ziyaret eden ler kendilerini uhrevi bir âlemde hissederler. Yahya Kemal, yaşamı boyunca Ko- casnustafapaşa’yı sık sık ziya ret etmiştir. Ozan, bu ziya retleri ekseriya Asım Sönmez’ le birlikte yapardı. Gerçeği söylemek lâzım gelirse, Asım Sönmez bu ziyaretlerde Yah ya Kemal’e yararlı olurdu. Çünkü sayın Sönmez, Koca mustafapaşa ve çevresindeki
mezarlıklarda gömülü evliya ların, ozanların ve tarihî şah siyetlerin mezarlarını bilir ve Yahya Kemal’ e gösterirdi, Yahya Kemal, Kocamustafa- paşa’ya yaklaşınca konuşmaz, kendisini manevî bir havaya kaptırırdı. Bir gün mezarlık lardaki servi ağaçlarının al tında şu mısraları söylemiştir «Serviliklerde sükûn, yolda
sükûn evde sükûn Bu taraf sanki bu halkıyla
ezelden meskûn»
Manevî hava
M
ezar, ziyaret yeri anla mına gelir. Mezarları zi yaret edenler ahireti ha tırlar, en gerçek öğüt, mezar ziyaretlerinden alınır. Asım Sönmez’le birlikte yapılan böyle bir mezar ziyaretinin sa bahında;«Ahlret öyle yakın
seyredilen manzarada. O kadar komşu ki dünyajtı duvar yok arada.» Mısraları büyük ozanın ağ zından birer İnci taneleri gibi dökülüyor, Asım Sönmez, Yah ya Kemal’in söylediği mısra ları yazıyor.
Bir kaç gün evvel Koca- mustafapaşa’ya gittik. Sünbül Sinan hazretlerinin türbesi arkasında nasılsa ayakta kal
mış tarihî ahşap büyük kona ğa bakarken Yahya Kemal’i hatırladık ve ozanın şu mıs ralarını sessizce okuduk
«Bir afif aile sessizliği var evlerde; örtüyor fakrı asaletle
çekilmiş perde.»
Yarım kalan sür
K
ocamustafapaşa’ya gönül veren Yahya Kemal, «Kocamustafapaşa» isim li bir şiir yazmak ister, her ne hikmetse başladığı bu şiiri bir türlü tamamlayamaz. San ki, büyük ozanın ilham k ay nağı birden kurumuş, ilham saatinin yelkovanı bir yere ta kılmış, ilham saati işlemez ol muştu. Ozan, başladığı şiirinin ilk mısrasının başında bir kaç kelime bulmakta güçlük çe ker. Ozan tamamlayamadığı ve yarı bıraktığı Kocsmnsta- fapaşa şiirinden sonra yüzler ce şiir yazmıştır. Yahya Kt* mai’in ilk mısralarına bir kaç kelime bulmakta güçlük çek tiği şiiri şudur:«... Gece geç vakte
kadar Bir mücevher gibi Sünbül
Sinan’ın ruhu yanar.» İlham kaynağı çok geniş o- lan Yahya Kemal, vecde gel diği günlerde üç yüz mısrahk
yönleri
şiirlerini hiç düzeltmeden ta mamlardı. Bu kez, bir mısra-ı tamamlayabilmek İçin bir kaç kelime bulamıyor. Kocamusta fapaşa şiiri ozanın masasında tam yedi yıl bir öksüz çocuk gibi boynu bükük bekliyor.
İlham perisi
A
radan tam yedi yıl ge çiyor. 1950 yılının Ocak ayında büyük ozan has talanıyor, Park Otelden dostu Asım Sönmez’in çalıştığı dai reye telefon ediyor, «Asım, çok hastayım, doktor Rahmi Du- man’ı al, İmdadıma koş» diye âdeta yalvarıyor. O gün İs tanbul yıllardan beri görül memiş bir kışın pençesi altın dadır. Her taraf karla örtü lüdür, yollar kapanmış, vası talar işlemez bir durumdadır. Asım Sönmez, <J0St hatırı için taksi şoförlerine yalvanyor, binbir rica İle bir otomobil temin ediyor ve doktor Rahmi Duman’la birlikte nazlı ozanın imdadına koşuyor. Yahya Kemal’in hastalığı önemli de ğilmiş, şiddetli bir nezle ge çiriyormuş.Yahya Kemal’in hasta yata ğında gerçek bir dosta İhti yacı vardır. Bu nedenle Asım Sönmez, ozanın yanında gece geç saatlere. kadar kalıyor, Asım Sönmez, dostu Yahya Kemal’i yalnız bırakmak İste mez. Ne yapsın ki kendisini evinde bekleyen bakıma muh taç, ihtiyar mübarek bir an nesi vardır. Evinde telefon ol madığı için durumu annesine bildiremiyor Sönmez dostu muz, iyi geceler dileyerek ge ce yansı ozana veda ediyor. Yahya Kemal, gerçek dostu nun durumunu biliyor, annesi ni tanıyordu. Bu nedenle ya nımda kal diyemiyor ve «Asım
senden rica edeceğim, yann sabah çok erken gel, beni yal nız bırakma» diye rica ediyor. Asım Sönmez dostumuz, Eyüp Sultan’da oturmaktadır. Dost hatın için o kış kıyamet- de gece yansı evine dönüyor, annesine Yahya Kemal’in hasta olduğunu, kendisini bek
lediğini söylüyor ve tekrar Park Otele dönmek üzere evin den ayrılıyor. Asım Sönmez’ in bir ozan olduğunu yukar- daki satırlarda yazıpıştık. Sa yın Sönmez, yedi senedir ya rım kalan Kocamustafanasa şiirinden ötürü büyük bir üzün tü duymaktadır. Yolda yürür ken ilham perisi Sönmez’e yardımcı oluyor ve Yahya Kemal’in yarım kalan mısra- ına kendiliğinden bir kaç ke lime bularak tamamlıyor.
Ş iir t a m a m l a n ı y o r
O
rtalık henüz aydınlan- makta iken gerçek dost, büyük ozanın Park Otel deki odasından İçeri giriyor. Sayın Sönmez, geceyi uyku suz geçirdiğini söyleyen Yah ya Kemal’i teselli İçin «Efen dim, hiç üzülmeyin annem sıh hat ve afiyetinize dua etti» diyor. Buna memnun olan Yahya Kemal, Asım Sönmez’e takılıyor peki diyor, annen ba na dua etti, sen ne yaptın? Asım Sönmez bu soruya şöy le karşılık veriyor, «Sizin yedi senedir tamamlamadığınız K o camustafapaşa şiirinin ilk mıs ralarını bıı gece ben tamamla dım.»Yahya Kemal birden yata ğından doğruluyor «Oku ba kalım» diyor ve Asım Sönmez hiç tereddüt etmeden kendi mısralarını okuyor.
«Mağfiret, güllerinin açtığı son fecre kadar
(Asım) Bir mücevher gibi Sünbül
Sinan’ın ruhu yanar.» (Yahya Kemal) Yahya Kemal, bir müddet düşünür ve «Seni tebrik ede rim Asım, çok güzel olmuş, fakat haşladığını hlr şiiri ta mamlamak hana düşer. Masa mın başında yedi senedir bek leyen Kocamustafapaşa şiirini tamamlamak bugüne kısmet miş» dedikten sonra şu veciz mısralar büyük Yahya Ke mal’in ağzından çıkıyor.
«Ne ledünni gecedir tâ ağaran vakte kadar Bir mücevher gibi Sünbül
Sinan’ın ruhu yanar.»
Y A R IN : Kosigin’ln
Başbakanlıktan
Ayrılması
Y A Z A N : YILM AZ ALTUÖ
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi