€
!
. . . ..._|
MALAZGİRDİN KEN DİSİ
n
y
i
Ahlat yarışı
Alpaslan Horasandan kalkıp Mı sırın fethi için doğudan batıya doğ ru, yoluna raslayan mühim yerleri ya fethederek, ya kendine boyun eğdirerek, önüne durulmaz bir b o ra halinde giderken 1071 baharının başlarında Suıiyeye yaklaşacağı za man imparator Diyojen de, bir yan dan Haleb önündeki Alpaslana gön derdiği elçi ile sulh müzakeresi o- yalamaları yapıp kendisi de üç yüz binlik ordusunun başında batıdan doğuya gidiyordu. Türk sultanı Bi zans Kayserinin hareketini işitir işitmez derhal gerisi geriye dönün ce iki ordu, biri Anadolunun ce nubunda, öteki üst kısmında, do ğuya doğru yarışa girişmişlerdi. Ya rışın hedefi Ahlattır. Orası iki taraf için de mukadderatın düğüni yeri.
Eski Ahlatın büyüklüğü:
Van gölünün şimal batı kıyısında, Sübhan dağının göl cephesi eteğin deki Ahlat o zamanlar hem büyük bir mamure, hem Selçuk Türkleri nin toplanma merkezi, hem de Bi- zansa karşı yapılan o korkunç akın- larm hareket üssüydü. O devirlerde Ahlat Ortazamamn Kahire, Bağdad, Rey, Semerkand gibi en büyük şe hirlerinden ve en ünlü mamurele- rindendi. Oraya dair «Ahlat Kitabe leri« ismile 1932 de kıymetli bir ki- tab neşreden rahmetli Abdürrah- man Şerif, şimdi her tarafı harabe lerle dolu bu beldenin, eski devir- | deki heybetini anlatmak için, ou harabelerin şimalden cenuba iki sa at sürdüğünü yazar. Şimdiki küçük ve yeni Ahlat eski mamurenin iki kilometre şarknıdadır. Eskiyle yeni beldenin arası geniş mezarlıklarla dolu. Göl kenarındaki büyük hisar Kanunî Sultan Süleymaııın 1554 te ki İran seferinde yapıldı. Kalenin bitişi İkinci Selim zamanına rastlar Kale içinde 16 ncı asra aid iki Os manlI camii var. «Ortaçağ» dan, ya ni Selçuklular zamanından kalma ça tıları mahrut veya ehram şeklinde gövdeleri ya daireli, ya dılılı birçok türbeler bulunuyor. Bunlar hep Sel çuk mimarisine aid tiplerdir. A b- dürrahman Şerifin iki saat, yani on kilometre sürdüğünü söylediği, şimale doğru uzanan harabeler sa hası ise saraylar, hanlar, kubbeler, bahçelerle doluydu. Onların şimdi ki kırık dökük artıkları bile, kün- bedleri, kırık sütunları, mermeı başlıkları, ve her yere serili kitabe lerde eski Ahlatın haşmetini hay kırıp duruyor.
Beldenin mııbarekliği:
Evliya Çelebinin anlattığına göre Ahlat o kadar mübarektir ki «Bu radan ne tarafa sefer edilse nusret ve zafer muhakkak» demiş. O- rada Osmanlı hanedanının cedleri- J r\e aid mumyaların diri* gibi
duruş-Yazan
İSMAİL HABİB SEVÜK
falı hassası var. Her taraf bahçe ve meyvalık. Al a sildiğine geniş ova orduyu barındırmağa elverişli. Fa kat askerlerin yağmaya başlaması imparatorun canını sıkar. Hele im paratoru muhafaza ile mükellef Alman muhafız alayının da bu yağ maya iştirakinden dolayı içlerinden bir kaçının cezalandırılmasına kal kışılınca hepsi birlik serkeşane bir tavır aldıkları için bu alay impa ratorun maiyetinde bulunmak şere finden mahrum kılınarak ordunun
baş tarafından alınıp en sona atıl dı.
İlk başarıları
Büyük Roma ordusu ilk mühim iş olarak Sıvası aldı. Ondan sonra Erzurum zaptedildi. «Büyük strate jik plân» ın tatbiki için harekete geçildiği zaman geride tehlike ola cak bir yer bırakmamak emelile Er- ram denen şimal Azerbaycanmda Gence Türklerile cenk halindeki Gürcülere yardım için Kral Bağ ra t’a mühim bir kuvvet
gönderii--(. i
dikten sonra 'büyük ordu, Ahlat işi ni halletmek üzere, Van havzasına yürüdü. Karargâh Murad suyu ile Sübhan dağı arasındaki sahada, ya ni Malazgiıd ovasında kurulacak. Bunun için de önce Malazgird kale sinin zaptı lâzım. Vaktile Sultan Tuğrulun zaptedemeyip Alpaslanın Mısır fethine giderken kolayca ele geçiriverdiği kale. İmparator, atı nın üstünde, sırtında zırh, elinde kalkan, seçme bir süvari müfreze- sile kale etrafını dolaşarak, zayıf noktaları arayıp, mancınıklı taş at ma makinelerinin nerelere yerleşti rilmesi lâzım geleceğini tetkik edi yor. Orduda bu makinelerden bin tane var. Kale bir haftalık muha saradan sonra amanla teslim oldu.
— Arkası Sa. 4, Sü. 7 de —
lan da orayı zihinlerde loiç, kutsiyet, havasile canlandırmış olsa gerek. 13 üncü asırda OsmanlIların cedle- rinden Kayi ulusunun bir oymağı orada yerleşmişti. Bu mumyalı mezarlar onlara aid. Evliya Çelebi bu hususta şu malûmatı verir: «Azerbaycan şahlarından Sultan Celâyir burayı OsmanlIların cedle- rine temlik etti. Ertuğrul Gazinin dedesi Koyaalp Bay ve onun karde şi Haşan Bayındır Han orada ya tarlar.» Yavuz Sultan Selimin de, Kanunî Süleymanm da Dör düncü Muradm da şark seferlerin de, giderken ve dönerken, bu me zarları hürmetle ziymet edişleri bundandı; Selçuk Türeleri dünya sahnesine ayak basar basmaz, 1040 tâki Dandanakan zaferinden sonra, Anadoluya yayılmak için orayı en elverişli gördüklerinden dolayı, beldeyi BizanslIlardan zapteder et mez hemen büyültmeğe koyuldular. Az zamanda Ahlat Ortaçağın en heybetli beldelerinden biri oluver di. Oradan yapılan akınlarm hep muvaffakiyete ermesi zihinlerde oranın kutsiyetine dair nasıl derin bir iz bırakmış olmalı ki 17 nci a- sırdaki Evliya bile «Buradan ne ta rafa sefer edilse nusret ve zafer muhakkaktır» dedi. İşte şimdi, 1071 baharında, 3izans Kayserile Türk Sultanı o belde için yarışa giriyor Belde kimin elindeyse nusret onda olacak.
Bizans plânının müthişliği: İmparatorun ordusunda Alman muhafız alayı, İtalyan normanları, Frank askerleri, hattâ Rumeliye ye ni gelmiş Peçenek ve Oğuz Türk lerinden Ücretli askerler var. Fa kat bu alacalığa rağmen ordunun asıl bünyesi Romalılık esasına da yanıyor. Zaten imparatorluğun mub telif kavimleri kendilerini Romalı saymaktadır. Ordunun resmî adı da «Roma Ordusu.» Roma kelimesi esasen başlıbaşma bir cihangirlik manası taşır. Maziden gelen anane kuvveti, şeref gururu, intizam, si lâh, servet, iman, herşey onlarda. Hepsi bir darbeyle Türk sultanının yere serileceğine emin. İmparato run plânı çok müthiş. Plân, İsken- derler, Sezarlar, Aniballar gibi es ki büyük serdarları imrendirecek kadar haşmetli. İlk hamlede Ahlat alınıp Türkler e n , büyük istinad- gâhlarından mahrum edildikten sonra İranda geniş bir kavis çizi lerek Rey ve fsfahan beldeleri de alınmak suretile, henüz Suriye ta raflarında bulunan Türk sultanı, artık sığınacak bir yer bulamıyaca- ğı için, muallâkta bırakılmış olacak.
Sakarya ve Kızılırmakta: Üç yüz binlik ordu Sakaryaya varınca bu kadar kalabalığın iaşe sindeki güçlük anlaşıldığından or dudan yüz bin kişi terhis edildi. Geriye kalan yüz bin piyade ile yüz bin atlı gene Türk sultanının ordusundan dört,, beş misli fazla. Lebean Sakarya sahilindeyken im paratorun yattığı evden yangın çı karak Kayserin atlarile arabalarının yanmasını Bizans müverrihleri şe amet saydılar diye yazar. Ordu K ı zdırmağı geçip Soğuksu isminde meşhur bir membaa geldi. Lebean burayı ba’ landırarak methediyor: Çok güzel bir ver. kaplıcalarının
si-Karargah yen:
İmparator zengin hazineli karar gâhını Malazgird yakınındaki Ada- köy kaynağı yanına kurdu. Vaktiie 1899 a kadar Van ve Bitliste alu yıl başkonsolosluk yapan Rus ge nerallerinden Maievsky Van havza sına dair yazdığı eserde (Matbaai Askeriye 1914) bu kaynağı şöyle anlatıyor: «Haşmetli Sübhan dağı nın en büyük lütfü Malazgirde kar şıdır. Dağın eriyen karlan dağ böğ- I ründeki bir iç havzada toplanıp yer altından Malazgird yakınına gide rek, Adaköyde, büyük bir kaya altından geniş bir ark halinde ken dini meydana çıkarır. Büyük bir ağacın gölgesinde, soğuk, şeffaf, yaz kış aynı kuvvette akan bir su. İki yüz kulaçlık bir sahayı kaplıyan murabba! bir havuz yapmıştır.» 1944 temmuzunda oraları göldüm. 4400 lük volkanik Sübhanın lav a- kmiıîarı teressüblerile sert; koyu esmer bir renk alan manzara için de bu Adaköy kaynağı tebessümlü bir beşaret gibiydi. İmparator ka rargâhını en iyi yerde seçmiş.
Alpaslan nerede?
Lebean'ın verdiği tafsilâta göre Malazgirdin fethi akibinde Urfa bölgesindeki Bizans subaylarından gelen mektublarda Alpaslanın, bü yük Roma ordusundan korkarak can hevlile Bağdada doğru kaç makta olduğu haber veriliyordu. Tam bu sırada Suriye kumandanı Bazilas kuvvetlerde beraber Ma lazgird karargâhına gelip orduya iltihak etti. Harblerde gösterdiği şecaate binaen ona «cesur Bazilas» deniyordu. Türk sultanının Bağda da doğru kaçmakta olduğunu o da kat’î olarak teyid etti. Roma ordu su karargâhı bayram yapıyor. Artık
«Büyük plân» m tatbikma geçil- ı mesi için Ahlat işinin hemen hal- 1 ledilmesi lâzım.
İki ünlü general:
«Büyük plân» ın tatbikile İran içinden Bağdada kadar yapılacak geniş kavisli stratejik hareket en az iki ay sürecekti. İmparator her tarafa iki aylık erzak toplanması j için emirler verdi. Ahlatın bir an ' önce zaptı bu bakımdan da bir za- | ruretti. Türklerin hem toplanma i merkezi, hem hareket üssü olan o I 'oüyük mamure aynı zamanda bir ! zahire deposuydu. İmparator Ah;at için ilk olarak Lebean'ın Oursel i diye yazıp BizanslIların Urselius I dedikleri ünlü kumandanı seçti. Bu, j Normandiyanın Bailleul isimli asil j bir hanedanına mensubdu. Sicilyanın I Arablardan istirdadında büyük ya- ! rarlıkları görüldüğü halde bu fütu- j hattan kendine hisse ayrılmadığına I kızarak Şarkî Roma İrnparatoru- | nun hizmetine giriyor. Diyojen işte ; bu generali frenklerle Oğuz kuv- | vetlerinin başına koyup Ahlat ge- çidlerine gönderdi. Urselius 20 bin il ik askerde hareket eder.
Fakat Ahlat gibi mühimler mü- ! himmi bir yerin fethine bu kuvvet
yetişmiyeceği için İmparator, bü yük ordunun grup kumandanların dan Jozef Trahaniot’un da bir kol ordu ile hareket etmesini emredi yor. Bu general akıllıca bir şey
olacak. Evvelce harb meclisinde İranı kavisleyecek «büyük plân» a, bundaki tehlikeleri söyleyerek, iti raz ettiği gibi, şimdi de, gene L e- bean’m anlattığına göre, ordudan böyle mühim kuvvetlerin ayrılma sındaki mahzurları anlatmağa .kal kınca verilen emir kendisine azar lanır gibi tekrarlandı: «İlle Ahlata gideceksin.» O. da 30 binlik kolor- dusile hareket etti.
Alpaslan Ahlatta:
Her iki general birbiri arkasın dan, Malazgird ile Ahlat arasındaki meşhur Vasparagan geçidini aşarak Ahlata giderlerken daha öndeki General Urselius, Türk öncüleri kumandanı Emir Sanduk tarafından baskına uğratılarak perişan edildiği gibi onun arkasından gelen Traha- niot, Urselius’un mağlubiyetinden daha korkunç bir haberle karşılaşıp Türk Sultanının bütün ordusile Ahlatta bulunduğunu öğrenince donakaldı. Dolu dizgin Bağdada kaçıyor bildikleri Alpaslanın böyle gökten inmişçesine Ahlatta bulunu şu sahiden akıllara durgunluk ve recek bir şeydi. Suriyeden geri dö nen Alpaslan süvarilerinin yedek atlarını bile çatlata çatlata işte tam zamanında Ahlata gelerek yarışı kazanmıştı. TraHaniot’un hareketin den üç gün sonra Türk öncülerinin Malazgird ovasında görünmeşi üze rine İmparator, Ahlata yolladığı iki generaline geri dönmeleri için emir gönderdiyse de hu iki general na sıl dönsünler? Geçtikleri Vaspora- ğan boğazı Türkler tarafından tu tulmuş. Geri dön, öncü kumandam Emir Sanduk, ileri git, Türk Baş kumandanı Alpaslan var. İki ge neral ne geri, ne ileri gidemeyince yan tarafa giderek Harput ve Ma latya yolile Anadolu içine kaçtılar. İki generalin kuvveti ki adedce Alpaslan ordusuna delikti, Türk Sultanı Ahlat yarışını kazanmak la, daha cenkten önce, ordusu ka dar bir düşman kuvvetini cenk dışı yapıyor. Evet Ahlat yarışının kendi bile başlı başına bir zafer oldu.
İsmail Habib SEVÜK
[---
-
...
"1
Taha Toros Arşivi