• Sonuç bulunamadı

Ataç'ın ardından

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ataç'ın ardından"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

>

/ / \

f i

f i

s J

S C$.

* 1

(

*

ey*

A R D I N D A N

Evliyaoğlu - Gökhan

‘mutfru

\

<^^\T

üreğini avcunun içine al- mı ş sıkıyor ve parmakla­ rından damlıyan kanı üfliyerek balonlar yapıyordu. Aşağıda ka­ labalık, balkondan uçuşan bu na­ zenin küreleri parmak uçlarıyla dağıtıp eğleniyordu. Bir adam geldi, durdu, seyretti ve konuş­ tu : “ Bir kalbi, bir ömrü tüket­ meğe değmez, bu sabunla da ya­ pılabilirdi.”

Bu bir Alman hikâyesidir. K al­ bini damla damla tüketen adam san’atkârı, kanla üflenen ba­ lonları patlatarak eğlenen kala­ balık, halkı ve “ bu sabunla da olurdu” diyen de bizim Nurullah Ataç gibi bir münekkidi tem­ sil etmektedir.

Üstelik Ataç, ölçüsüz ve geçi­ ci mübalagasiyie hakikaten sa­ bun köpüğü eserleri, hakikî acı, çile ve zekâ mahsulü şeyler gibi göstermekten de zevk alırdı.

Kısaca Ataç, bir devrin kıymet­ ler anarşisini nefsinde toplıyan, kararsızlığı, paradokslarına or­ taklar ariyan ve bulanık dü­ şüncesi sirayet edici hassaları taşıyan bir adamdı.

Bir maşraba dolusu dîvan, ya­ rım bardaktık Garp kültürüyle, paslı, bulanık, işe yaramaz sular çeken bir tulumba gibi etrafını sele garkeden, yol kıyısında top­

rakla oynıyan çocuklar gibi ya­ pılanı ve yaptığını yıkarak vakit geçirirdi.

Her mizaç, yaşadığı cemiyet i- çinde kendisine benziyen karak­ terler bulur; garip ve fuzulî şöh­ retini onu taklit ederek paylaş­ mak istiyen fakat sadece onun istihsal ettiği şeyleri kullanmak­ la yetinen ve şimdi kanatsız kal­ mış gibi ayakları toprağa değe­ rek tabiî fikre teslim olacak o- lan hayranlarının da göçüp g it­ mesiyle tamamen münkariz ola­ cağı anlaşılan (A ta ç tip i), fikrî yatımız lehine, belki de ilk defa, sağlığında kıymet hükmüne bağ­ lanmış olan yegâne tiptir.

Hayranları ne kadar gayret e- derlerse etsinler, Ataç, asla tek- rarlanmıyacak, çabuk unutulacak, okunup anlaşılmıyacak, belki sa­ dece tuhaflıkları için arasıra a- nılacak bitmiş bir kimsedir.

Hiç bir yazar N. Ataç gibi zor­ lama bir fik rî hayat çabası için­ de bulunmamış, kendisini duyur­ mak için böyle avaz avaz bağır- mamıştır. Onun için A taç sesi­ nin kısıldığı, son nefesini verdiği yerde ve anda herşeyiyle birlik­ te öldü.

A taç’ın dilinden kurtulduk, an­ laşılmaz dilinden. Bir tahta o- yuncak gürültüsüyle ortalığı

(2)

bi-»42 TÜRK YURDU

ribirine katmak istiyordu. Ga­ yesi neydi? Gayesi... Bu anlaşıl­ mamıştır. Herkes ve her fikri di­ siplin için bir vasıta olan dil A- taç için bir gaye miydi? Bu nasıl bir gaye idi ki, mevcut dile yar­ dım adına onu bozmağı hedef tutu- yordu.Hedef bu olunca insan bunun ötesinde meçhul gayeler arıyor. Milletin en esaslı manevî müdafa- a kalelerinin harcı mesabesinde bulunan (d il)i ufak ufak yıprat­ mağa çalışmakla ne kazanılacak­ tı? Hem bu faaliyet resifler gibi bire milyonla üşüşmedikçe neyi örtebilirdi. Değilse, ağızlara sakız verildiği gibi millete dil verilir mi? Gerçekten belki de iyi bir esporanto mütehassısı ol­

mak varken bir avuç maya ile denizi mayalaşmağa kalkışmanın manâsı neydi ?

Ölümünden az önce (söz olsun) diye yazdığı yazılarından birinde “ ne söylemek istiyordum, nere­ lere saptım” diyordu; îşte A taç’- m bütün yazı ve fik ir hayatım cidden ifade etmeğe muktedir ve yegâne doğru sözü buydu.

Neler söylemek istediğini an­ lamadık, anlatamadı. Taş devri insanı gibi kelimelerini el ve kol işaretleriyle tamamlamak imkâ­ nından mahrum kaldığı için de hiç bir zaman anlaşılamıyacak. Nerelere saptığını ise ayrıca açık­ lamağa lüzim yok.

Referanslar

Benzer Belgeler

Gökalp, uluslararası banş balonundan çok önemli olan milletlerarası kuruluşlara gerekli­ liğine inanır.. Bunun için dünya kamuoyunun milli kamuoyundan jayıf

Nüfusu milyondan pek de u- zak olmayan Istanbulda, sade kış mevsiminde oynayan bir dram ve bir komedi tiyatrosu mevcuttur; Ankarada devlet tiyatrosunun çe­ kirdek

Halbuki Hakkı Celis, ona bir tanrıça gibi tapan Hakkı Celis, bireyci kişiliği yavaş yavaş de­ ğişirken bile ne yaptığının tam farkında değildir.... Ruhları

Günefl, öteki y›ld›zlara göre bize çok yak›n oldu¤u için, Günefl gözlemleri bize öteki y›ld›zlarla ilgili bilgi..

«Suriye ve Kilikya’da Fransa Yüksek Komiseri» General Gtıro’- nun emri ile Antep, Maraş ve Urfa sancaklarındaki Fransız kuvvetleri­ nin kumandanlığına

Fakat Curiosity’nin sönmüş bir volkanın etrafında yaptığı ölçümlerde yüksek miktarda feldspata (granit türü kayaların içinde bulunan bir mineral türü)

fiimdiyse, bir grup araflt›rmac›n›n sürekli donmufl durumdaki tortul toprak tabakalar›ndan elde etti¤i bitki ve hayvan DNA’lar›, Sibirya’y› ye- niden verimli bir

Patoloji sonucu polip olan hastalarda olduğu gibi reinke olan hastalarda da tedavi öncesi ve sonrası Jitt, Shim ve NHR ölçümleri arasında istatistiksel olarak