• Sonuç bulunamadı

Yaşar Kemal'le övünmek

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yaşar Kemal'le övünmek"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Yaşar

f

t

K em al’le

L IÜ N Y A I»EĞ

işli

RK EN

övü nm ek

JLFÜ LİVANELİ

Büyük sanatçılar, içinde yetiştikleri ülkenin, ev­ rensel kültüre sunduğu armağanlardır.

Bu bakımdan ülkelerinin, dillerinin ve kültürleri­ nin değerini artırırlar.

Evrensel kültüre katkıda bulunmuş olan ülkeler, öteki ülkelere göre d aha önde, d aha gelişmiş ve o- nurludur. Bütün bunlardan dolayı da saygı görür­ ler.

Türkiye’nin, yıllardan beri uluslararası alanda yıldızlaşan ve ülkemize saygı kazandıran bir sanat­ çısı var: Yaşar Kemal.

Amerikan ansiklopedilerini açıyorsunuz; sadece iki Türk’ün adı yer alıyor: Atatürk ve Yaşar Ke­ mal. Fransız, İngiliz kitapçı dükkanlarının vitrinle­ rinde onun kitaplarına rastlıyorsunuz.

Dünyanın en zor beğenen basını onun romanla­ rını göklere çıkanyor ve tarihin en büyük yaratıla­ rıyla bir tutuyor.

Yabancı cumhurbaşkanları, başbakanlar onun e- lini sıkmış olma şerefini, en değerli anıları olarak saklıyorlar.

Otuzu aşkın dilde yayınlanmış olan yüzlerce ki­ tap, milyonlarca okuyucuya ulaşıyor ve d aha önce Türkiye adını duymamış kitleleri, Anadolu insanı­ nın büyük macerasıyla heyecanlandırıyor.

Türkiye dünyada, politikası, ekonomisi ve spo­ ruyla alamadığı yeri, sanatçısıyla alıyor ve en üste yerleşiyor.

Bütün bunlar, bir toplumun övüncüdür, onuru­ dur.

* * *

Büyük sanatçılar, dağlarda yeşeren bir aynk otu gibi tek başına boy atmazlar.

Kendi toplumlarının tarihlerini, kültürlerini ve bi­ rikimlerini simgeleyen nirengi noktaları olarak or­ taya çıkarlar.

Victor Hugo, Voltaire dediğimizde Fran­ sa’dan, Bach dediğimizde Alman kültüründen sözetmiş oluruz.

Gogol ve Tolstoy, kıvırcık saçlı ve beyaz sakal­ lı birer Rus değil, belki de bütün Rus steplerinin ruhudur.

Ne var ki şarkta her şey kişiselleşir. Bir kişinin başarısı veya başansızlığı üstüne kurulur bütün dedikodular. Kıskançlıklar, kara çalmalar başlar.

Oysa bu, kişiselliği aşan bir biçimde, toplumsal bir değer ölçüsüdür.

Yaşar Kem al’in yıllardır Nobel edebiyat ödü­ lünün en güçlü adayları arasında yer alması, kim­ senin değil, Türkiye’nin ve Türk dilinin zaferidir.

***

Yaşar Kem al’in, 29 Ocak’ta, Paris’te Cum­ hurbaşkanı Mitterrand'ın başkanlığında çalış­ malarına başlayan, “Dünya Kültürleri Akade- m isi”ne kurucu üye olarak katılması raslantı de­ ğil.

İnsanlığımızın 2 1 ’inci yüzyıla devredeceği en ö- nemli kurum lardan birisi olan bu akademi, Türki­ ye’nin de katkısıyla kuruluyor.

Biz o rada Yaşar Kem al’i görüyoruz. A m a belki de yanılıyoruz.

Belki de Paris’te, Yaşar Kemal kimliğiyle oturan,

Derviş Yunus tur, Karacaoğlan dır, Şeyh Ga-

lip ’tir.

Kimbilir belki de “N uh’a beşikler vermiş” olan A nadolu’nun ta kendisidir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Çünkü gezegen, ay›n ilk günlerinde bile Günefl’ten yaklafl›k bir saat sonra bat›yor ve par- lakl›¤› 1,7 kadir, yani oldukça düflük.. Bu s›rada Merkür’ü görmek

Geriye yüzer havuzlar yerine Pendik Tersanesi’nin büyük gemi inşaatları için yeni hizmete giren kuru havuzu kalıyor ki, bu havuz hem tamir havuzu olarak di- z.ajn

1933 yılında özel sektöre yalnızca yük taşımacılığının bırakılması, yolcu taşıma hakkının devlete verilmesi ile Şirketi Hayriye ke- penklerini indirdi..

Sinire uygulanan elektriksel bir stimulus uygula- nan akım belli bir düzeye ulaşınca sinirde depolarizas- yona neden olur. Düşük düzeyde verilen akımla olu- şan aktivite

Evrende gözlenen olgular›n tümünü aç›kla- yamayan Standart Model’e alternatif olarak ge- lifltirilen süpersimetri, ayn› kuantum durumun- da bulunmaktan hofllanmayan

Red cell distribution width levels were found to be significantly higher in patients diagnosed with AA in comparison to the control group.. The commonly used, low-cost RDW test may

ve sayıları giderek artan işletmeleriyle Alman ekonomisine katkı sağlamaktadırlar. 2007 yılında bu işletmelerin sayısı 703 bine, yıllık toplam cirosu 32,7 milyar

Bu gezinti­ lerden birinde, yapraklarını olduğu gibi muhafaza ederek ince bir altın sütün ha­ lini almış olduğunu gördüğüm bir kavak ağacı vardı ki,