F.VF.T/HAYIR
OKTAY AKBAL
Otyaitfin Samandağ’ı...
Fikret Otyam gide gide nereye vardı? Antalya’nın Gazipa şa ilçesine. Yıllardır bu güzel yurt köşesinde. Gazeteciliğin nice başarılarını arkada bıraktı. Ama yazarlığı ve ressamlığı sürüyor. Kitaplar yayınlanıyor, resim sergileri açılıyor. Kent lerin uzağında yaşamak Otyam’a, daha doğrusu Otyam’la- ra daha çok çalışmak, yaratmak, üretmek olanağını sağla maktadır.
Victor Hugo’nun “ Kentten uzakta, kentin gürültüsünden uzakta beni bulun beni bulun” seslenişini hangimiz özlem le ta içimizde duymamışızdır? Hep isteriz bir güzel yörede yaşantımızı geçirmeyi, kendi dünyamızda yıllardır, yaratma yı düşlediğimiz işleri gerçekleştirmeyi. Otyam, Ankara’da TBMM’de muhabirliği, ustalıklı röportajcılığı gibi uğraşları bı rakıp Gazipaşa’da kendini resme adamakla hepimize güzel bir özveri, açıkçası sanata, sanatına bağlılık örneği verdi.
Yeni kitabını bir solukta okudum: “ Ey Samandağ Samandağ” (Gerçek Sanat Yayınları). Hatay’ın Suriye sını rındaki bu uzak ilçesine bir kez ben de gitmiştim. Geceyarı- sı vardık, deniz kıyısında bir yere indik. İlk bakışta geri kal mış bir yöre izlenimi veriyordu. Kitap imzalayacaktık Çetin- kaya, Başlangıç ve Ekmekçi ile birlikte. Böyle yerde kim ki- .tpp alırdı? Boşuna geldik diye düşünmüştüm o gece. Ertesi gün kitabevine gittiğimizde önemli bir kalabalıkla karşılaş tım ,B ütün kitaplar satıldı, imzalatıldı. Samandağ’da yazma saygılı ne kadar çok insan varmış! İki gün boyunca konuş malarla, görüşmelerle, tartışmalarla Samandağ’ın uygarlık düzeyinin çok üstünde bir yer olduğunu görmüştüm.
Otyam, “ Ey Samandağ Samandağ’ında önce tarihsel du rumunu anlatıyor. 1516’da OsmanlI topraklarına katılmış. 1918’de Fransızların eline geçmiş. Ama 1938’de halkoylama- sıyla Samandağlılar Türkiye’ye katılma kararı almışlar. Suri ye sınırına 15 kilometre yakınlıktaki bu kasaba o gün bugün Türkiye’nin bir parçasıdır. Ben de fark etmiştim Samandağ- lıların Atatürk’e sevgilerini... Otyam da bunu görünce sormuş Belediye Başkanı Ganim Canpolat’a “ Bu Atatürk sevgisi ne reden kaynaklanıyor?” Canpolat şu yanıtı vermiş:
“ Şimdi bu toplum öyle bir yerden kaçmış, Alevi toplumu yani öyle bir yere sığınmış ki, demokrasiye ve insan hakları na susamış, ezilmekten, katliamdan bıkmış ve Atatürk’ün de mokratik kurallarını ve anayasa haklarını Kur’anı Kerim’den de daha önemli saymış. Alevi kesimi sadece aydınları değil okumuşuyla okumamışıyla, kadınıyla kızıyla, genciyle ih tiyarıyla Atatürk’ü peygamberden ziyade, demokrasiyi ve ana yasayı Kur’an’dan fazla sever ve tutar. Yani bizim Atatürk sev gisi demokrasi aşkımızdan, ezilmişliğimizden, katliamlardan zor kurtulmamızdan geliyor ve bunları Atatürk sağlamıştır. Bu nun için her zaman ileriye dönük, demokrasiden yana, bir tavır vardır bu toplumun içinde. Karşımızda da bunun tam tersini isteyen bir kesim.”
İşte Samandağlı insanlar böyle konuşuyorlar? Fikret Ot yam da söyle yazmış:
“ Şimdi bütün bunlar bir suç ise ilgili bakanlar, bakmayan lar, polisler, jandarmalar, savcılar ve yargıçlar sözüm sizedir, hiçbir baskı ve şiddet görmeden, insanlık ve yasadışı hiçbir uygulama görmeden itiraf ediyorum, ben suçluyum.”
Samandağ insanları çok acılar çekmiş. Otyam bir bir ya zıyor hepsini.
Otyam kitabının ikinci bölümünü Fırat’ın öyküsüne ayırmış: “ Yedi Küpeli Gelin.” Otyam, 33 yıldır Güneydoğu’yu yazar, insanları, sorunları, bugünü, geleceği ile... Güneydoğu ve do ğu topraklarına kaç kez gittiğini anımsayamıyor!.. Otyam, GAP’ın habercisidir, hatta kurucusudur desem yanlış olmaz! Güneydoğu’nun kıraçlığını yenecek bütün bu barajların öv güsünü yapmıştır. GAP gerçekleşince Otyam’ın adını bu pro jenin bir köşesine yazsınlar isterim.
New York’taydık otuz yıl önce. Greenwich Village’ın bir ga lerisinde bir Anadolu kızı portresi hâlâ durur mu bilmem? Ot- yam’ın karlı bir geceyarısı yarattığı o güzel tablo, o tablodaki Anadolu kızı...
Yazıları, resimleri, yarattıklarıyla mutlu bir sanat adamı olan dostuma nice başarılı yapıtlar dileyerek...