Hayat
P a r is t e ’k i düğünde
SUAVI SONAR BİLDİRİYOR
Fazıla Ürgüplü «¡ki çocuğum olsun isterim
,
kız çocuklarını daha çok severim» dedi...
Genç prenses tatlı bir mahcubiyet
içinde Türk Başkonsolosuna: «Evet,
dedi, Hayri'yi kocalığa kabul ediyo
rum». Böylece bir halife torunu ile
eski bir başbakan oğlu ve aynı za
manda bir şeyhülislâm torunu dünya
evinin eşiğinden içeri ilk adımlarını
atmış oluyorlardı...
Gün, pusluydu. Schepper sokağındaki Türk Baş konsolosluğunda öğleden sonra içten içe dalgalanan bir hava esiyordu.
Gelin Prenses Fazıla ile damat Hayrı Ürgüplü'nün gelişi, tatlı bir heyecanla karşılandı. Fazıla sade bir elbise giymişti. Sakin görünüyordu.
O önemli kelime, ağzından dökülürken salonda çıt çıkmıyordu. Fazıla'ntn berrak gök mavisi gözlerinde uçuşan tatlı bir parıltı, geçmişin bütün hatıralarını sürükleyerek uçup gitti. Dudakları oynadı. «Evet,» sö zü, soluk halinde dişlerinin arasından döküldü.
Bu kelime salondaki derin sessizliği dalgalandırdı. Artık birbirine bağlanan gelinin ve damadın aileleri, sayıları az yakınların ve seçkin dostların heyecanı birbiriyle kucaklaştı. Sonra, Prenses Fazıla'nın göz leri, annesinin, Osmanoğlu prensesi Hanzade Sultan'ın gözleriyle birleşti. Ve bu gözler, âdeta konuştular.
Yedi yıl önce bu güzel genç kız, bir kraliçe nam zediydi. Fakat kader onu kraliçelik tahtından ve ta cın eşiğinden döndürmüştü. Bu, henüz on yedi yaşını bitirmiş ve hayaller âleminde yaşayan genç ve, toy bir kız için, mesut bir tesadüftü. Eğer genç kız, ha yatım o belirli günden önce, Irak Kralı Faysal ile birleştirmiş olsaydı, şimdi «Yazık oldu» teraneleri arasında tarihe geçmiş bir küçük kraliçe olarak anı lacaktı.
BİRLEŞEN YOLLAR
Türk Konsolosluğundaki nikâhta, Fazıla'nın annesi ve babası. Prenses Hanzade ile Prens Mehmet Ali, Hayri Ürgüplü'nün babası eski Başbakan Suat Hayri Ür güplü ile annesi Nigâr Ürgüplü ev sahibi rolü yaptılar. Nina Rlcci modaevinde yaptırdığı döpiyes. Prenses Fazıla'nın gözlerine çok yakışmıştı. Prensesin, Paris' te yabancılık çekmediği her halinden belli oluyordu. Kader, İstanbullu Hayri Ürgüplü ile Parisli Pren sesin yollarını gene Türkiye'de birleştirmişti.
Avrupa'da kısa süren tanışma, Boğaziçi'nde yakın
bir arkadaşlığa dönmüştü. Sonrası da malûm... Fazıla ile Hayri, hayatlarının en tatlı günlerini, nikâhtan önce Paris'te geçirdiler. Hayri, doktorasını vermişti. Fazıla, onu görmekten ve bir ev sahibesi gibi Paris'te gezdirmekten sonsuz bir sevinç duydu. Nikâhtan sonra Prens Mehmet Ali ile Prenses Han- zade'nin Paris'te Boulogne Ormanı yakınlarındaki ev lerinde sade, bir düğün yapıldı.
Düğünde, Prenses Fazıla, gelinlik giymedi. Fakat gelinlik yerine giydiği gül pembesi gece tuvaleti o kadar zarifti ki, gelinliği arayan gözler şaşırmadılar.
Hayri Ürgüplü ile Prenses Fazıla bir rüya âleminde gibiydiler. Hanzade Sultanda İse heyecanını gizlemek isteyen bir hal göze çarpıyordu. Bunu tabiî görmek lâzımdı; kuş, kafesinden kaçıyordu I
Baba soyu ile Mısır, ana soyu ile Osmanlı haneda nına mensup olan Fazıla Sultan, dünya sosyetesinin sayılı prenseslerinden biriydi. Şimdi de prensesliği devam ediyor. Fakat Türkiye Cumhuriyetinin nüfus ka yıtlarına göre, bugün adı Bayan Fazıla Urgüplü'dür.
Türkiye, genç ve güzel bir vatandaş kazandı I