• Sonuç bulunamadı

Preva/ance of Obsessive-Compulsive Disorder in High School Students in Van, Turkey

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Preva/ance of Obsessive-Compulsive Disorder in High School Students in Van, Turkey"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Van Ýl Merkezi Lise Son Sýnýf Öðrencilerinde

Obsesif Kompulsif Bozukluk Yaygýnlýðý

Prevalance of Obsessive-Compulsive Disorder in High School Students in

Van, Turkey

Yavuz Selvi1, Lütfullah Beþiroðlu2, Ayþe Tuba Akbaba3, Adem Aydýn4, Özgür Özbebit5,

Abdullah Atli6, Osman Özdemir6

1Yrd.Doç.Dr., 2Doç.Dr., 6Dr., Yüzüncü Yýl Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý, 3Rehber Öðretmen, Van Rehberlik Araþtýrma Merkezi, 4Uz.Dr., Van Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi Psikiyatri Kliniði, 5Uz.Dr., Ýpekyolu Devlet Hastanesi Psikiyatri Kliniði, Van

SUMMARY

Objectives: Recent studies have revealed that

Obsessive-Compulsive Disorder (OCD) in adolescents is not rare contrary to common thought. Although reported preva-lence rates in adolescence range from below 5%, several studies demonstrate a 1-year prevalence rates ranging from 5% to 10%. The aim of this study is to determine the prevalence of OCD among high school students in Van. Method: This study was performed in public high

schools located in Van with a population of 4719 stu-dents; the representative sample size for detecting the OCD prevalence was calculated to be 520 students. After collecting sociodemographic data, OCD section of Composite International Diagnostic Interview (CIDI) was used for evaluation. Results: The prevalence of OCD in

adolescent group was 5.9% (n=31; boy=7.1% and girl=5.3%). The statistical analysis showed that there are significant associations between OCD and family history of mental illness and smoking. About 16.1% of subjects with OCD had only compulsions, whereas 77.4% had both obsessions and compulsions. Only two subjects (6.5%) with OCD met obsession criteria without compul-sions. Conclusion: This study demonstrates a higher

prevalence of OCD in adolescent group (5.9%) compared to other prevalance studies in adolescent population. Methodological differences, environmental and sociode-mographic factors might explain this discrepancy.

Key Words: Obsessive compulsive disorder, prevalence,

adolescence.

ÖZET

Amaç: Son yýllarda yapýlan çalýþmalar obsesif kompulsif

bozukluðun (OKB) ergenlerde sanýldýðý kadar seyrek olmadýðýný göstermiþtir. Literatürde yýllýk yaygýnlýðýn genellikle %5'in altýnda olduðu bildirilmiþken, birkaç çalýþmada %5-10 arasýnda deðiþen deðerler tespit edilmiþtir. Bu çalýþmada Van ili lise son sýnýf öðrenci-lerinde OKB'nin bir yýllýk yaygýnlýðýnýn araþtýrýlmasý amaçlanmýþtýr. Yöntem: Van il merkezi lise son sýnýfta

bulunan 4719 öðrenci (1781 kýz, 2938 erkek) çalýþmanýn evreniydi. Bu evreni temsil eden 20 okuldan 520 kiþilik bir öðrenci grubunda araþtýrma materyali uygulandý. Taný ölçeði olarak Uluslararasý Bileþik Taný Görüþmesi'nin (CIDI 2.1) OKB bölümü kullanýldý. Bulgular: Örneklemin

%5.9'u (n=31; erkek=%7.1 ve kadýn=%5.3) OKB olarak deðerlendirilmiþtir. Ailesinde ruhsal hastalýk tanýmlayan-larda (%1.7) ve sigara içenlerde (%12) OKB yaygýnlýðý anlamlý olarak daha yüksek bulunmuþtur. OKB tanýsý konan 5 hastada (%16.1) obsesyon olmaksýzýn kompul-siyon bulunurken, 2 hastada (%6.5) yalnýzca obsesyon-larýn varlýðý OKB tanýsý için yeterli olmuþtur. Diðerlerinde (n=24, %77.4) obsesyon ve kompulsiyonlar birlikte tespit edilmiþtir. Sonuç: Çalýþmamýzda lise son sýnýf

öðrencilerinde OKB'nin bir yýllýk yaygýnlýðý %5.9 olarak bulundu. Yaygýnlýðý daha düþük bulan çalýþmalar olsa da, yöntemsel ve bölgesel özellikler bu farklýlýklarý açýklaya-bilir. Van il merkezinde yapýlan bu çalýþma farklý bölge-lerde yapýlacak benzer çalýþmalarla desteklenerek ülke-mizdeki OKB yaygýnlýðý ve sosyodemografik etkenler hakkýnda daha doðru veriler elde edilebilecektir.

Anahtar Sözcükler: Obsesif kompulsif bozukluk,

yaygýn-lýk, ergenlik.

(2)

GÝRÝÞ

Obsesif kompulsif bozukluk (OKB) kiþinin sosyal ve mesleki iþlevlerinde belirgin bozulmaya yol açan, benliðe yabancý, yineleyici ve belirgin anksiyete ya da sýkýntýya neden olan düþünceler, dürtüler ya da takýntýlar (obsesyon) ve bunaltýyý gidermek için yapýlan yineleyici davranýþ ya da zihinsel eylemlerle (kompulsiyon) tanýmlanan bir psikiyatrik bozuk-luktur (Amerikan Psikiyatri Birliði 1994). Çocukluk çaðý veya yetiþkinlik sonrasý dönemlerde baþladýðý görülse de genellikle ergenliðin son dönemleri ve eriþkinliðe geçiþ dönemlerinde ortaya çýkar (Heyman ve ark. 2003), zamanla deðiþiklik gösteren ve stres faktörleri ile yoðunluðu deðiþen belirtilerle süreðen bir seyir izler (Mataix-Cols ve ark. 2002, Stewart ve ark. 2004).

OKB'nin toplumdaki yaygýnlýðýnýn oldukça düþük olduðunu bildiren ilk çalýþmalarýn aksine (Woodruff ve Pitts 1964) hastalýðýn öneminin anlaþýlmasýyla yapýlan çalýþmalarda yaþam boyu görülme sýklýðýnýn %2-3 arasýnda olduðu (Kessler ve ark. 2005, Bebbington 1998, Karno ve ark. 1988), psikiyatrik bozukluklar içinde madde kullanýmý ile iliþkili bozukluklar, fobiler ve duygulaným bozuk-luklarýndan sonra dördüncü sýklýkta görüldüðü belirtilmiþtir (Robins ve ark. 1984, Rasmussen ve Eisen 1992). Ülkemizde yapýlan az sayýdaki alan çalýþmalarýnda OKB'nin yaþam boyu yaygýnlýðý %2.5-6.2 ve 12 aylýk yaygýnlýðý %0.5-5.6 arasýnda tespit edilmiþtir (Doðan ve ark. 1995, Erol ve ark. 1997, Kýrpýnar ve ark. 1997, Çilli ve ark. 2004). Çalýþmalar bu bozukluðun çocukluk çaðýnda ve ergenlerde sanýldýðý kadar seyrek olmadýðýný, yaþam boyu yaygýnlýðýn %1-2.3 ve 1 yýllýk yaygýn-lýðýn %0.7 olduðunu göstermiþtir (Zohar 1999, Swedo ve ark. 1992). Flament (1990) beþ bin lise öðrencisinde yaþam boyu yaygýnlýðý %2 olarak bul-muþtur. Retrospektif çalýþmalarda yetiþkinlikte OKB tanýsý alanlarýn 1/3-1/2'sinde hastalýðýn baþlangýcýnýn çocukluk veya ergenlik döneminde olduðu sonucuna varýlmýþtýr (Karno ve ark. 1988). Ülkemizde ergenlerde OKB yaygýnlýðý üzerine alan çalýþmasý sýnýrlý sayýda olup, OKB'nin bir yýllýk yaygýnlýðýn %1.4-4.2 arasýnda olduðu bildirilmiþtir (Pulular 2009, Akpýnar 2007, Yoldaþcan ve ark. 2009).

Epidemiyolojik çalýþmalarýn sonuçlarý, OKB tanýsý konulmuþ klinik vakalarla yapýlan çalýþmalardan elde edilecek sonuçlardan daha farklý bir bakýþ açýsý sunmaktadýr. Bununla birlikte kronik bir seyir gösteren, günlük olaðan iþlerin, mesleki iþlevsel-liðin ve toplumsal etkinliklerin veya iliþkilerin bozulmasýna yol açan OKB ile ilgili yapýlmýþ epi-demiyolojik çalýþmalarýn sayýsý da oldukça azdýr. Özellikle bireysel ve toplumsal anlamda bir kimlik geliþtirme çabasý içerisinde bulunan ergenlerde, yoðun kaygý yaþadýklarý üniversiteye hazýrlýk döne-minde bu sorunun tespiti oldukça önem kazanmak-tadýr. Bu çalýþma; OKB'nin Van il merkezinde lise son sýnýf öðrencileri arasýndaki 12 aylýk yaygýnlýðýný tespit etmek ve OKB ile sosyal ve kültürel özellik-ler arasýndaki iliþkiyi araþtýrmak amacýyla yapýlmýþtýr.

GEREÇ VE YÖNTEM Örneklem ve Uygulama

Araþtýrmanýn evreni, 2007-2008 öðretim döne-minde Van il merkezindeki 20 Lise'ye devam eden 1781'i kýz, 2938'i erkek olmak üzere toplam 4719 lise son sýnýf öðrencisidir. Alýnacak örneklemin evreni yansýtabilmesi ve istatistiksel olarak güve-nilir sonuçlar elde edebilmek için araþtýrmaya katýlacak denek sayýsýný belirlemede kullanýlan for-mül ve forfor-mülde geçen simgelere eþ düþen rakam-lar aþaðýda verilmiþtir (Sümbüloðlu ve Sümbüloðlu 2002). Bu formülde OKB yaygýnlýðý için kabul edilen %3 oraný ülkemizde yapýlan çalýþmalar hesa-ba katýlarak belirlenmiþtir.

n: Örnekleme alýnacak birey sayýsý. N: Evrendeki birey sayýsý (4719). p: Ýncelenen olayýn görülüþ sýklýðý (%3).

q: Ýncelenen olayýn görülmeyiþ sýklýðý (olasýlýðý) (%97).

t: Belirli serbestlik derecesinde ve saptanan yanýl-n =

N t2p q

(3)

ma düzeyine göre t tablosunda bulunan teorik deðer (1.96).

d: Olayýn görülüþ sýklýðýna göre yapýlmak istenen sapma (1.5).

Bu formüle göre araþtýrma için gerekli olan örnek-lem büyüklüðü alt sýnýrý 472 kiþi olarak bulundu. Ancak araþtýrmada elde edilecek sonuçlarýn güve-nilirliðini arttýrabilmek ve olasý veri kaybý nedeniyle denek sayýsý yaklaþýk %10 daha artýrýlarak, 520 kiþi-lik bir öðrenci grubunda araþtýrma materyali uygu-landý. Her okuldaki toplam kýz ve erken öðrenci sayýsý belirlendi. Tabakalý oranlý örnekleme yönte-mi ile her okulda görüþülecek kýz ve erkek öðrenci sayýlarý ayrý ayrý belirlendi (Çakýr 2000). Böylece 20 okuldan 520 öðrenci (197 kýz, 323 erkek) çalýþmaya alýnmýþ oldu. Çalýþmaya alýnmalarý için sadece çalýþmayý katýlmayý kabul etmeleri yeterli görüldü. Veri toplama gereçlerinin doldurulma süresi, orta-lama 45 dakika olarak tespit edildi. Anne ve babanýn eðitim düzeyleri, meslekleri, bedensel ve ruhsal saðlýk durumlarý, ailenin aylýk geliri, ayný evde yaþayan birey ve kardeþ sayýsý, sigara veya alkol-madde kullaným hikâyesi gibi sosyode-mografik bilgilerin tarandýðý sosyodesosyode-mografik veri formu öðrenciler tarafýndan dolduruldu. Her uygu-lamadan önce, öðrenciler süre ve ölçeklerin içeriði bakýmýndan bilgilendirildi. Testler sýnýfýn dýþýnda okul rehberlik servisinde uygulandý. Öðrenciler seçilirken sýnýf listesinden rastgele yöntemle seçildi. Öðrenci görüþmeyi kabul etmediðinde (24 öðrenci görüþmeyi kabul etmemiþtir) ya da sýnýfta olmadýðýnda (toplam 12 öðrenci) yerine sýnýf lis-tesinden yine rastgele bir isim seçilerek görüþmeye çaðrýldý. Öncelikle sosyodemografik veri formu doldurulduktan sonra, uygulama eðitimi almýþ olan çalýþmacý OKB açýsýndan taný koydurucu CIDI tes-tini uyguladý. Çalýþma tamamlandýktan sonra OKB olarak saptanan tüm deneklerde 5 yýllýk klinik deneyimine sahip iki psikiyatrist tarafýndan DSM-IV taný ölçütlerine göre OKB tanýsý doðrulandý. Veri Toplama Araçlarý

Araþtýrmada sosyodemografik verileri elde etmek amacýyla hazýrlanan "Sosyodemografik Bilgi Formu'' ve OKB varlýðýnýn tespiti için taný ölçeði olarak Uluslararasý Bileþik Taný Görüþmesi, 2.1'in

(Composite International Diagnostic Interview, CIDI) OKB bölümü kullanýldý.

Uluslararasý Bileþik Taný Görüþmesi 2.1 (Composite International Diagnostic Interview-CIDI): OKB tanýsý CIDI'nýn 2.1 versiyonunun 12 aylýk sürümünün (World Health Organization 1997) obsesif kompulsif bozukluk modülü uygulanarak yapýlan psikiyatrik görüþmelerle konuldu. CIDI, Amerikan Psikiyatri Birliði'nin Taný ve Ýstatistiksel El Kitabý (DSM-IV) ve Dünya Saðlýk Örgütü Hastalýklarýn Uluslarasý Sýnýflandýrýlmasý (ICD-10) taný ölçütlerine göre taný koyabilecek þekilde geliþtirilmiþ tam yapýlandýrýlmýþ bir görüþme çizel-gesidir (Özcan 2006). Yeterli eðitim alanlar tarafýn-dan uygulanabilmekte ve uygulayýcýnýn klinisyen olmasý gerekmemektedir. Bu çalýþmada kullanýlan CIDI 2.1 Türkçe versiyonu Kýlýç ve Göðüþ (1997) tarafýndan dilimize uyarlanmýþ ve ükemizdeki çeþitli çalýþmalarda kullanýlmýþtýr (Rezaki 1995, Kýrpýnar ve ark.1997, Erol ve ark. 1998, Çilli ve ark. 2004).

Verilerin Ýstatistiksel Deðerlendirilmesi

SPSS for Windows 11.0 programýna aktarýlan veri-ler üzerinde, CIDI için DSM-IV hesaplama prog-ramý (DSM-IV scoring for CIDI 2.1-12 month ver-sion) kullanýldý. Oranlarý karþýlaþtýrmada Ki-kare testinden yararlanýldý. Koþullarýn yerine gelmemesi durumunda Fisher's exact Ki-kare testi testinden yararlanýldý. Sayýsal deðiþkenler için ise Student's t testi uygulandý.

BULGULAR

Sosyodemografik Veriler

Örneklemin yaþ ortalamasý 17.2±0.63'tür ve %62.1'i erkek (n: 323), % 37.9'u (n: 197) kadýndýr. Örneklemdeki erkeklerin fazla olmasýnýn sebebi son sýnýf öðrencilerinde erkek öðrenci mevcudunun kýz öðrenci mevcudundan fazla olmasýdýr (Erkek: 2938; Kadýn: 1781). Tüm örneklemin %51.3'ü annelerinin okuma yazma bilmediðini; %31.5'i ilkokul mezunu, %13.8'i ortaokul veya lise mezunu, %3.3'ü de üniversite mezunu olduðunu ifade etmiþtir. Babanýn eðitim düzeyi yönünden deðer-lendirildiðinde %12.9'unun okuma yazma bilmediði, %39'unun ilkokul mezunu; %37.1'nin

(4)

ortaokul ya da lise mezunu ve % 11'inin ise üniver-site mezunu olduðu belirtilmiþtir. Anne baba telik durumu açýsýndan bakýldýðýnda %89.6'sý birlik-te yaþamakta ve %10.3'ünde ise ölüm, boþanma gibi nedenlerle aile birlikteliði sürdürülememektedir. Bedensel hastalýklarýnýn varlýðý açýsýndan; %94.8'i herhangi bir bedensel hastalýðýnýn olmadýðýný, %5.2'si ise tedavi gerektiren bir bedensel hastalýðý olduðunu; %1.7'si ailede halen ruhsal bir rahatsýz-lýk nedeniyle tedavi gören bir birey olduðunu; %88'i sigara içmezken, %12'si sigara içtiðini belirt-miþtir. Deneklerin %27.0'ý ailelerin ilk çocuðu iken, %73.0'ý ilk çocuk deðildir. Örnekleme katýlan deneklerin kardeþ sayýlarý ortalamasý ise 5.9±2.6 olarak hesaplanmýþtýr.

OKB Yaygýnlýðý

Bu çalýþmada 520 öðrenciden 31'inde (%5.9) OKB tespit edilmiþtir. Yaþ ortalamasý OKB olanlarda 17.2±0.9 ve olmayanlarda 17.3±0.9 olarak bulun-muþtur. OKB yaygýnlýðý kadýnlarda %7.1 ve erkek-lerde %5.3 olarak bulunurken cinsiyete göre anlamlý bir fark görülmemiþtir.

Anne babanýn birliktelik durumuna göre (boþanmýþ olma, ayrý yaþama veya anne-babadan birinin ölümü) OKB'nin yaygýnlýðý açýsýndan anlamlý fark-lýlýk bulunmamýþtýr. Annenin eðitim durumuna göre annesi üniversite mezunu olan denekler arasýnda OKB yaygýnlýðý diðer eðitim gruplarýndaki OKB yaygýnlýðýndan yüksek bulunurken, anlamlýlýk açýsýndan gruplar arasýnda farklýlýk yoktur.

Babanýn eðitim durumuna göre OKB'nin yaygýnlýðý açýsýndan gruplar arasýnda anlamlý farklýlýk bulun-muþtur. Babasý ortaöðretim mezunu olanlarda OKB yaygýnlýðý diðer gruplardan anlamlý olarak daha düþüktür (p=0.018). Bedensel hastalýðý olan-larda ve olmayanolan-larda OKB yaygýnlýðý açýsýndan anlamlý farklýlýk yoktur. Ailesinde ruhsal hastalýk tanýmlayanlarda OKB yaygýnlýðý, tanýmlamayanlara oranla anlamlý olarak daha yüksek bulunmuþtur (p=0.038). Sigara içenlerde OKB yaygýnlýðý içmeyenlere göre anlamlý derecede yüksek olarak tespit edilmiþtir (p=0.003). Ailenin ilk çocuðu olma durumu ve kardeþ sayýsý açýsýndan gruplar arasýnda anlamlý farklýlýk yoktur.

Obsesif kompulsif belirtiler ve baþlangýç yaþý: OKB

tanýsý konulan 24 denekte (%77.4) obsesyon ve kompulsiyonlarýn birlikte olduðu 5'inde (%16.1) obsesyon olmaksýzýn kompulsiyon tespit edildi. Ýki bireyde ise (%6.5) yalnýzca obsesyonlarýn varlýðý OKB tanýsý için yeterli oldu. OKB tanýsý konmayan grupta 2 denekte (%0.5) obsesyon, 36'sýnda (%7.4) kompulsiyon varlýðý tespit edildi. OKB tanýsý konul-muþ olan 26 birey (%83.9) obsesif kompulsif tilerinin son 12 aydan daha önce baþladýðýný belir-tirken, 5 birey (%16.1) geçen 12 ay içinde obsesif kompulsif belirtilerinin baþladýðýný belirtmiþtir. Taný konan grupta obsesif kompulsif belirtilerin ortalama baþlangýç yaþý 12.6±4.4 olarak bulunmuþ-tur.

TARTIÞMA

Çalýþmamýzda Van il merkezinde lise son sýnýf öðrencileri arasýnda OKB yaygýnlýðýný ve sosyo-demografik özelliklerle arasýndaki iliþkileri tespit etmeyi amaçladýk. OKB yaygýnlýðý kadýnlarda %7.1 ve erkeklerde %5.3 olarak bulunurken, babanýn eðitim düzeyi, ailede ruhsal hastalýk hikayesi ve sigara kullanýmý ile OKB varlýðý arasýnda bir iliþki tespit edildi.

Çalýþmamýzda Van il merkezinde okuyan son sýnýf öðrencilerinde OKB'nin bir yýllýk yaygýnlýðý %5.9 olarak bulunmuþtur. Bu yaþ grubunda yapýlmýþ çalýþmalardan Amerika Birleþik Devletleri, Ýsrail, Yeni Zelanda ve Ýtalya örneklerinde de yakýn sonuçlar elde edildiði görülmüþtür (Reinherz ve ark. 1993, Zohar ve ark. 1992, Douglass ve ark. 1995, Maina ve ark. 1999). Çocuklarda OKB yaygýnlýðýnýn %0.5-4.0 (Wittchen ve ark. 1998) ve ergenlerde yaþam boyu yaygýnlýðýn %1 ile 13.8 gibi geniþ bir aralýða yayýldýðýný gösteren çalýþmalar mevcuttur (Heyman ve ark. 2003, Thomsen ve Mikkelsen 1991, Steinhausen ve ark. 1998, Zohar 1999, Flament ve ark 1988). Ülkemizde ise Diler ve ark.'nýn (1999) polikliniðe baþvuran çocuk ve ergenlerle yaptýðý klinik çalýþmada yaygýnlýk %2.7 olarak tespit edilmiþtir. Konu ile ilgili olarak yapýlan alan çalýþmalarýnda; Edirne'de lise öðren-cilerinde bir yýllýk yaygýnlýk %1.4 (Pulular 2009) ve Yoldaþcan ve ark.'nýn (2009) yaptýðý alan çalýþ-masýnda üniversite öðrencilerinde %4.2 olarak tespit edilmiþtir. 1995 yýlýnda Doðan ve ark.'nýn yaptýðý alan çalýþmasýnda (1995) OKB sýklýðý 12

(5)

Tablo 1. OKB'si olan ve olmayan katýlýmcýlarda sosyodemografik özelliklerin karþýlaþtýrýlmasý

OKB olan OKB olmayan

(n=31) (n=489) istatistiksel

n % n % analiz

Cinsiyet Kadýn 14 7.1 183 92.9 x2= 0.74

Erkek 17 5.3 306 94.7 df = 1

p = 0.389

Anne-baba birliktelik Birlikte 29 6.2 437 93.8 x2= 1.38

durumu Boþanmýþ/ayrý - - 10 100 df = 3

Anne ölümü - - 11 100 p = 0.708

Baba ölümü 2 6.1 31 93.9

Anne eðitim düzeyi Okuma yazma yok 17 6.4 250 93.6 x2= 2.40

Ýlköðretim 10 6.1 154 93.9 df = 3

Ortaöðrenim 2 2.8 70 97.2 p = 0.492

Üniversite 2 11.8 15 88.2

Baba eðitim düzeyi Okuma yazmasý yok 7 10.4 60 89.6 x2= 10.04

Ýlköðretim 14 6.9 189 93.1 df = 3

Ortaöðrenim 4 2.1 189 97.9 p = 0.018

Üniversite 6 10.5 51 89.5

Bedensel hastalýk Var 2 7.4 25 92.6 x2= 0.10

Yok 29 5.9 464 94.1 df = 1

p = 0.745

Ailede ruhsal Var 2 22.2 7 77.8 x2= 4.32

hastalýk öyküsü Yok 29 5.7 482 98.6 df =1

p = 0.038

Sigara içimi Var 9 14.5 53 85.5 x2= 9.11

Yok 22 4.8 434 95.2 df =1

p = 0.003

Ýlk çocuk olma durumu Ýlk çocuk 5 3.6 135 96.4 x2= 1.71

Diðerleri 25 6.6 345 93.4 df = 1

p = 0.190

Ortalama kardeþ sayýsý 5.8±2.5 5.9±2.6 t =0.22

df = 517 p = 0.190

(6)

aylýk %2.6 ve yaþam boyu %3.7 ve Kýrpýnar ve ark.'nýn (1997) yine üniversite öðrencileriyle yaptýðý alan çalýþmasýnda 12 aylýk %5.6 ve yaþam boyu sýk-lýk %6.2 olarak rapor edilmiþtir. Ankara'da üniver-site öðrencilerinde OKB yaygýnlýðýný araþtýran ve henüz yayýmlanmamýþ bir çalýþmada ise OKB yaygýnlýðý %4.5 olarak olarak belirlenmiþ fakat obsesyon ya da kompulsiyon tanýmlandýðý halde taný kriterlerini tam olarak karþýlamayan grup eþik altý OKB olarak deðerlendirilmiþ ve %27.9 gibi yüksek bir sonuç bildirilmiþtir (Koçyiðit 2009). Yaygýnlýðý daha düþük bulan çalýþmalarla kýyaslandýðýnda; çalýþmamýz sonuçlarýnýn görece yüksek olmasý sosyokültürel faktörlerle bileceði gibi metodolojik farklýlýklar da açýklana-bilir. Pek çok yaygýnlýk çalýþmasý klinik deðer-lendirmeler ve tedavi arayýþýndaki hastalar üzerinden yapýlmaktadýr. Klinik vakalarla yapýlan çalýþmalar daha az yanýltýcý sonuçlar içerse de hastalýðýn farkýnda olmayan ve tedavi arayýþýnda olmayanlarýn oranýný belirlemede yetersiz kalmak-tadýr. Bu anlamda alan çalýþmalarý toplumda bu hastalýðýn gerçek oranlarýnýn ve genel þiddetinin anlaþýlmasýna daha çok katký saðlamaktadýr (Whitaker ve ark. 1990).

Çalýþmamýzda OKB yaygýnlýðý kadýnlarda %7.1 ve erkeklerde %5.3 olarak bulundu. Aradaki fark ista-tistiksel olarak anlamlý deðildi. OKB çocukluk ve ergenlik öncesi dönemde erkeklerde daha sýk görülme eðilimindeyken, eriþkin dönemde erkek-kadýn oranýnýn eþit olduðu veya erkek-kadýnlarda hafif derecede yüksek olabileceði çeþitli çalýþmalarla gösterilmiþtir (Samuels ve Nestadt 1997, Hales ve ark. 2008, Grados ve ark. 1997, Hemmings ve ark. 2004, Geller ve ark. 1998, Hanna 1995). Çalýþ-mamýza benzer olarak, OKB tanýsýný kýz ergenlerde daha fazla bulan çalýþmalar da vardýr (Brynska ve Wohanczyk 2005, Swedo ve ark. 1989). Ülkemizde ise; Edirne ve Adana'da benzer yaþ gruplarýnda yapýlan alan çalýþmalarýnda sýrasýyla %67.5,-%32.5 ve %72.7-%27.3 kadýn-erkek oraný tespit edilmiþtir (Pulular 2009 ve Yoldaþcan ve ark. 2009). Görüldüðü gibi tüm çalýþmalarda bir miktar daha yüksek kadýn oraný göze çarpmaktadýr.

Çalýþmamýzda annelerin büyük çoðunluðu okuma yazma bilmemekle birlikte eðitim düzeyi açýsýndan gruplar arasýnda istatistiksel olarak anlamlý

fark-lýlýk bulunamadý. Aradaki fark anlamlý olmamakla birlikte anneleri üniversite mezunu olanlarda OKB tanýsý konan çocuklarýn oranýnýn (%11.8) diðer-lerinden yüksek olduðu dikkat çekmektedir. Babalarýn eðitim durumuna göre ise babasý ortaöðrenim mezunu olanlarda OKB tanýsý anlamlý olarak daha fazla bulunmuþtur. Ýlgili çalýþmalarda ailenin eðitimi ya da anne-baba mesleðinin OKB üzerine etkisini gösterememiþlerdir (Brynska ve Wolanczyk 2005, Hanna 2005, Toro ve ark. 1992). Ülkemizde yapýlan benzer çalýþmalarda da (Pulular 2009, Taner ve ark. 2007) OKB ile anne-babalarýn eðitim düzeyleri arasýnda anlamlý bir iliþki buluna-mamýþtýr. Ailenin gelir düzeyi ile OKB arasýnda baðlantý olabileceðini savunan çok az sayýda çalýþ-ma vardýr (Heyçalýþ-man ve ark. 2003, McKeon ve Murray 1987). ECA çalýþmalarý ve birkaç çalýþma daha OKB'nin düþük gelir düzeyi ile iliþkili olabile-ceðini göstermiþtir (Samuels ve Nestadt 1997, Regier ve ark. 1990, Johnson 1993).

Çalýþmamýzda ailesinde ruhsal hastalýk olanlarda OKB yaygýnlýðý anlamlý derecede yüksek bulun-muþtur. Özellikle erken baþlangýçlý OKB vakalarýn-da, ailede psikiyatrik bozukluk sýklýðýnýn daha yük-sek ve ailesel yatkýnlýðýn olduðu bazý çalýþmalarda gösterilmiþtir (Calvo ve ark. 2007, Nestadt ve ark. 2000). Özellikle aile içi etkileþimin biliþsel anlam-da ergende bir takým olumsuz düþüncelerin pekiþtirilmesine sebep olacaðý düþünülebilir. Ancak ülkemizde yapýlan çalýþmalarda (Taner ve ark. 2007, Pulular 2009) OKB'li hastalarýn birinci derece akrabalarýndaki ruhsal hastalýk olanlar ile olmayanlar arasýnda anlamlý bir fark bulunmadýðý belirtilmiþtir.

Çalýþmamýzda doðum sýrasýnýn veya kardeþ sayýsýnýn OKB geliþiminde önemli bir etken olmadýðý tespit edildi. OKB'nin ilk ya da tek larda daha sýk görüldüðü, anne-babanýn ilk çocuk-lardan beklentilerinin yüksek olduðu, bu yüzden katý ve disiplinli davrandýklarý, daha sonraki çocuk-larda bu tutumlarýnýn azaldýðýný öne süren varsayýmlar olsa da son yýllarda yapýlan çalýþmalar OKB geliþiminde doðum sýrasýnýn veya kardeþ sayýsýnýn önemli olmadýðýný göstermiþtir (Rasmus-sen ve Ei(Rasmus-sen 1994, Aslan ve ark. 1996).

Çalýþmamýzda OKB'li hasta grubunda sigara kul-laným yaygýnlýðý anlamlý derecede yüksek bulundu.

(7)

KAYNAKLAR Akpýnar A (2007) Ergenlik döneminde obsesif kompulsif

bozuk-luðun yaygýnlýðý. Uzmanlýk Tezi.

Amerikan Psikiyatri Birliði (1994) Mental bozukluklarýn tanýsal ve sayýmsal el kitabý, 4. baský (DSM-IV) (Çev. ed. E Köroðlu) Hekimler Yayýn Birliði, Ankara.

Aslan H, Ünal M, Alparslan N (1996) Ayaktan izlenen obsesif kompulsif bozukluk olgularýnda psikososyal özellikler. Nöropsikiyatri Arþivi, 33: 169-176.

Bebbington PE (1998) Epidemiology of obsessive-compulsive disorder. Br J Psychiatry, Suppl 35: 2-6.

Brynska A, Wolanczyk T (2005) Epidemiology and phenome-nology of obsessive-compulsive disorder in non-referred young adolescents: a Polish perspective. Eur Child Adolesc Psychiatry, 14(6): 319-327.

Calvo R, Lazaro L, Castro J ve ark. (2007) Parental psy-chopathology in child and adolescent obsessive-compulsive dis-order. Soc Psychiatry Psychiatr Epidemiol, 42 (8): 647-655. Çakýr F (2000) Sosyal Bilimlerde Ýstatistik. Alfa Basým Yayým Daðýtým Ltd. Þti. Ýstanbul.

Çilli AS, Telcioðlu M, Aþkýn R ve ark. (2004) 12 month preva-lence of obsessive-compulsive disorder in Konya, Turkey. Compr Psychiatry, 45: 367-374.

Diler RS, Avcý A, Tamam L ve ark. (1999) Çocuk ve Ergenlerde

Obsesif Kompulsif Bozukluk: Sosyodemografik, Klinik Özellik-ler ve Eþtanýlar, Turk Psikiyatri Derg, 10 (4):294-304.

Doðan O, Gülmez H, Ketenoðlu C ve ark. (1995) Ruhsal Bozukluklarýn Epidemiyolojisi, Dilek Matbaasý, Sivas. Douglass HM, Moffitt TE, Dar R ve ark. (1995) Obsessive com-pulsive disorder in a birth cohort of 18 years olds: prevalence and predictors. J Am Acad Child Adoles Psychiatry, 34: 1424-1431.

Erol N, Kýlýç C, Ulusoy M ve ark. (1997) Türkiye Ruh Saðlýðý Profili. 1. baský. Saðlýk Bakanlýðý Temel Saðlýk Hizmetleri Genel Müdürlüðü, Ankara.

Erol N, Kýlýç C, Ulusoy M ve ark. (1998) Türkiye Ruh Saðlýðý Profili Raporu. Eksen Tanýtým Ltd. Þti, Ankara

Flament MF, Whitaker A, Rapoport JL ve ark. (1988) Obsessive compulsive disorder in adolescence: an epidemiological study. J Am Acad Child and Adolesc Psychiatry, 27:764-771.

Flament M (1990) Epidemiology of obsessive-compulsive disor-der in children and adolescents, Encephale, 311-316.

Geller DA, Biederman J, Jones J ve ark. (1998) Obsessive-com-pulsive-disorder in children and adolescents: A Review. Harv Rev Psychiatry, 5:260-73.

Grados MA, Labuda MC, Riddle MA ve ark. (1997) Obsessive-Bu bulgu Telcioðlu'nun (2000) bulgularýyla

uyum-ludur. Sigara içen kiþilerde anksiyete bozukluk-larýnýn, eskiden sigara içen ve hiç sigara içmemiþ kiþilere oranla daha sýk görüldüðü bilinmektedir (APA 1998). Alkol ve sigara kullanýmýyla OKB arasýndaki iliþki tam olarak bilinmese de OKB'li hasta popülasyonlarýnda, anksiyeteyi gidermek için alkol ve madde kötüye kullanýmý daha sýk görülebileceði düþünülebilir (Rasmussen 1986). Çalýþmamýzda OKB tespit edilen 31 öðrenciden 24 tanesinde hem obsesyon hem de kompulsiyon varken; 2'sinde yalnýzca obsesyon ve 5'inde yalnýzca kompulsiyon tespit edildi. OKB olan hastalarda obsesyon ve kompulsiyonlar sýklýkla birlikte görülmektedir (Flament ve ark. 1988, Noshirvani ve ark. 1991). Bununla birlikte Zohar ve ark. (1992) ergenlerin %50'sinde sadece obsesyon varlýðý bildirmiþtir. Valleni-Basile ve ark. (1994) hastalarýn %19'unda sadece obsesyon, %26'sýnda ise sadece kompulsiyon olduðunu bildirmiþtir.

Çalýþmamýzda dikkat çeken sýnýrlýlýk ise ölçekteki sorularýn uygulayýcý tarafýndan okunarak cevap-larýn kaydedilmesi esasýna dayanan bir sistemle bil-gilerin elde edilmiþ olmasý ve verilen cevaplarýn gerçekliðinin tespitinin mümkün olmamasýdýr.

Denekler sorulara eksik ya da yanlýþ cevaplar ver-miþ olabilir. Çalýþmanýn sadece öðrencilerle gerçekleþtirilmesi, karþýlaþtýrmalar yapmak bakýmýndan bir kýsýtlýlýk yaratabilir. Bununla birlik-te tanýlar klinisyenlerce doðrulanmýþ olsa da taný konmayan grupta OKB'li olgularýn olma olasýlýðý da bulunmaktadýr.

Bu sonuçlar OKB'nin özellikle ergenlerde sanýlan-dan daha yaygýn bir psikiyatrik bozukluk olduðunu ve risk gruplarýna yönelik bilgilendirme çalýþ-malarýnýn daha yaygýn biçimde yürütülmesi gerek-tiðini düþündürmektedir. Alan çalýþmalarý; epi-demiyolojik çalýþmalar için en saðlýklý olanýdýr. Van il merkezinde yapýlan bu çalýþma tüm ülkeye genel-lenemezse de ülkenin en doðusundan yapýlan bir çalýþma olarak deðiþik bölgelerdeki benzer epi-demiyolojik çalýþmalarla ülkemizdeki OKB yaygýn-lýðý ve sosyodemografik etkenler hakkýnda daha geniþ ve ayrýntýlý veriler elde edilebilecektir. Yazýþma adresi: Dr.Yavuz Selvi, Yüzüncü Yýl Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý, Van, dryavuzselvi@yahoo.com

(8)

compulsive disorder in children and adolescents. Int Rev Psychiatry, 9(1):83-98.

Hales RE, Yudofsky SC, Gabbard GO (2008) Obsessive-com-pulsive disorder. The American Psychiatric Publishing Textbook of Psychiatry, 5th Edition. Arlington: American Psychiatric Press, Inc.

Hanna GL (1995) Demographic and clinical features of obses-sive-compulsive disorder in children and adolescents. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry, 34(1):19.

Hanna GL, Himle JA, Curtis GC ve ark. (2005) A family study of obsessive-compulsive disorder with pediatric probands. Am J Med Gen, 134: 13-19.

Hemmings SMJ, Kinnear CJ, Lochner C ve ark. (2004) Early-versus late-onset obsessive-compulsive disorder: investigating genetic and clinical correlates. Psychiatry Res, 128 (2): 175-82. Heyman I, Fombonne E, Simmons H ve ark. (2003) Prevalence of obsessive-compulsive disorder in the British nationwide sur-vey of child mental health. Int Rev of Psychiatr, 15(1-2):178-184. Johnson BA (1993) The Maudsley's obsessional children: phe-nomenology, classification, and associated neurobiological and co-morbid features. Eur Child Adolesc Psychiatr, 2(4): 192-204. Karno M, Golding JM, Sorenson SB ve ark. (1988) The epi-demiology of obsessive-compulsive disorder in five US commu-nities. Arch Gen Psychiatry, 45: 1094-1099.

Kessler R, Berglund P, Demler O ve ark. (2005) Lifetime preva-lence and age-of-onset distributions of DSM-IV disorders in the National Comorbidity Survey Replication. Arch Gen Psychiatry, 62: 593-602.

Kýlýç C, Göðüþ A (1997) Uluslararasý birleþik taný görüþmesi, 2.1. Hacettepe Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri Bölümü Dünya Saðlýk Örgütü Ýþbirliði Merkezi, yayýn no: 2, Ankara. Kýrpýnar O, Özer H, Coþkun O ve ark. (1997) Erzurum'daki üniversite öðrencilerinde CIDI/DSM-III-R ruhsal bozukluklarýn yaþam boyu ve 2 aylýk yaygýnlýðý. 3P Dergisi, 5: 253-265. Koçyiðit H (2009) Üniversite öðrencilerinde OKB yaygýnlýðý (yayýmlanmamýþ uzmanlýk tezi).

Maina G, Albert U, Bogetto F ve ark. (1999) Obsessive com-pulsive syndromes in older adolescents. Acta Psychiatr Scand, 100: 447-450.

Mataix-Cols D, Rauch S, Baer L ve ark. (2002) Symptom stabil-ity in adult obsessive-compulsive disorder: data from a natural-istic two-year follow-up study. Am J Psychiatry, 159: 263-68. McKeon P, Murray R (1987) Familial aspects of obsessive-com-pulsive neurosis. Br J Psychiatry, 151:528-34.

Nestadt G, Samuels J, Riddle M ve ark. (2000) A family study of obsessive-compulsive disorder. Arch Gen Psychiatr, 57 (4):358-363.

Noshirvani HF, Kasvikis Y, Marks IM ve ark. (1991) Gender-divergent aetiological factors in obsessive-compulsive disorder. Br J Psychiatry, 158:260-263.

Özcan M, Uðuz F, Çilli A (2006) Ayaktan Psikiyatri Hastalarýnda Yaygýn Anksiyete Bozukluðunun Yaygýnlýðý ve Ek Tanýlar. Turk Psikiyatri Derg, 17(4): 276-285.

Pulular A (2009) Edirne ili merkezindeki lise öðrencilerinde obsesif kompulsif bozukluðun epidemiyolojisi, Uzmanlýk tezi. Rasmussen SA, Tsuang TM (1986) Clinical characteristics and family history in DSM III obsessive compulsive disorder. Am J Psychiatry, 143: 317-322.

Rasmussen SA, Eisen JL (1992) The epidemology and clinical features of obsessive compulsive disorder. Psychiatr Clin North Am, 15: 743-758.

Rasmussen SA, Eisen JL (1994) The epidemiology and differ-ential diagnosis of obsessive compulsive disorder. J Clin Psychiatry, 55: 5-10.

Reinherz HZ, Giaconia RM, Lefkowitz ES ve ark. (1993) Prevalence of Psychiatric Disorders in a Community Population of Older Adolescents. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry, 32(2):369-377.

Regier DA, Narrow WE, Rae DS (1990) The epidemiology of anxiety disorders: the Epidemiologic Catchment Area (ECA) experience. J Psychiatr Res, 24 (2):3-14.

Rezaki M (1995). Bir saðlýk ocaðýna baþvuran hastalarda depresyon. Türk Psikiyatri Derg, 5(6):13-20.

Robins LN, Helzer JE, Weissman MM ve ark (1984). Lifetime prevalence of specific psychiatric disorders in three sites. Arch Gen Psychiatry, 41: 994-998.

Samuels J, Nestadt G (1997) Epidemiology and genetics of obsessive-compulsive disorder. Int Rev of Psychiatr, 9(1):61-72. Stewart SE, Rosario MC, Baer L ve ark. (2008) Four-factor structure of obsessive-compulsive disorder symptoms in chil-dren, adolescents, and adults. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry 47: 763-72.

Steinhausen HC, Metzke CW, Meier M ve ark. (1998) Prevalence of child and adolescent psychiatric disorders: the Zurich epidemiological study. Acta Psychiatr Scand, 98(4):262-271.

Sümbüloðlu K, Sümbüloðlu V (2002) Biyoistatistik. Hatipoðlu Yayýnlarý, Ankara.

Swedo SE, Rapoport JL, Leonard H ve ark (1989) Obsessive-compulsive disorder in children and adolescents, Clinical phe-nomenology of 70 consecutive cases. Arch Gen Psychiatry, 46(4):335-41.

Swedo SE, Leonard HL, Rapoport JL (1992) Childhood-onset obsessive compulsive disorder. Clin North Am Psychiatr, 15: 767-775.

Taner Y, Taner E, Bakar EE ve ark. (2007) Obsesif Kompulsif Bozukluðu Olan Çocuk Ve Ergenlerin Birinci Derece Akrabalarýnda Psikopatoloji. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 8:126-131.

Telcioðlu M (2000) OKB'nin bir yýllýk yaygýnlýðý ve OKB'nin sosyodemografik deðiþkenlerle iliþkisi. Uzmanlýk Tezi. Thomsen PH, Mikkelsen HU (1991) Children and adolescents with obsessive-compulsive disorder: the demographic and diag-nostic characteristics of 61 Danish patients. Acta Psychiatr Scand, 83(4): 262-266.

Toro J, Cervera M, Osejo E ve ark. (1992) Obsessive-compulsive disorder in childhood and adolescence: a clinical study. J Child Psychol Psychiatry, 33(6):1025-1037.

(9)

Valleni-Basile LA, Garrison CZ, Jackson KL ve ark. (1994) Frequency of obsessive compulsive disorder in a community sample of young adolescents. J Am Acad of Child and Adolesc Psychiatry, 33: 782-791.

Whitaker A, Johnson J, Shaffer D ve ark (1990) Uncommon troubles in young people: Prevalence estimates of selected psy-chiatric disorders in a non-referred adolescent population. Arch Gen Psychiatry, 47: 487-496.

Wittchen HU, Nelson CB, Lachner G (1998) Prevalence of mental disorders and psychosocial impairments in adolescents and young adults. Psychol Med, 28: 109-126.

Woodruff R, Pitts FN (1964) Monozygotic twins with obsession-al illness. Am J Psychiatry,120: 1075-1080.

World Health Organization (1997) Composite International Diagnostic Interview (CIDI) 2.1. Geneva.

Yoldascan E, Ozenli Y, Kutlu O ve ark. (2009) Prevalence of obsessive-compulsive disorder in Turkish university students and assessment of associated factors. BMC Psychiatry, 9: 40-48. Zohar AH, Ratzoni G, Pauls DL ve ark. (1992) An epidemio-logical study of obsessive compulsive disorder and related disor-ders in israeli adolescents. J of Am Acad of Child and Adolesc Psychiatr, 31: 1057-1061.

Zohar A (1999) The Epidemiology of Obsesive Compulsive Disorder in Children and Adolescents. Child Adolesc Psychiatr Clin N Am 8(3): 445-460.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bunlar ucuz ve süslü tuhafiyeye mü­ teallik eşya meraklısı kadınların sa­ bah akşam en çok gelip geçtikleri bir yerde bir mağaza kiralamışlar ve işçi

Ahmet Münir Bey — Efendimiz, refakati çakeranemdeki bendeniz Kaymakam mazullerinden Hüseyin Rüştü Efendi kulunuzdur. Sonra bir­ den bire Darüssade Ağasının

Anlattığı şudur: Hükümet, İzmir’de, aynı ve ben­ zer işkollarında mevcut, çeşitli ‘amele cemiyetleri­ ni’ birleştirip, ‘işçi birlikleri’ oluşturuyor;

Okul çağındaki çocuklardan yetişkinlere kadar her yaştan insa- na depremle ilgili eğitimler veren AFAD’ın en önemli birimlerinden biri olan AFADEM (Afet Eğitim Mer-

Bu ödeve temel olan olay da Din kitaplarma göre Tanrıdan erkek ev­ lât isteğinin gerçekleşmesi üzerine İbrahim aleyhisselâ- mm, oğlunu Tanrı uğrunda kurban

黃帝內經.素問 骨空論篇第六十 原文 黃帝問曰:余聞風者,百病之始也。以針治之奈何?

Aynı firmanın farklı dönemlerine ait ortalamalar incelendiğinde tüm firmalara ait indirgen şeker miktarı değerlerinde meydana gelen dönemsel farklılıklar

餐飲文化暨管理資料庫 四、卓越計劃-書香校園 為鼓勵同學廣泛閱讀各領域圖書,以達成「全人教育」之目標,圖書館執