• Sonuç bulunamadı

Post-traumatic Stress Disorder in the Elderly: A Case Report

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Post-traumatic Stress Disorder in the Elderly: A Case Report"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Yaþlýda Travma Sonrasý Stres Bozukluðu: Bir

Olgu Sunumu

Çiçek Hocaoðlu1, Demet Saðlam2

1Yrd.Doç.Dr., 2Dr., Karadeniz Teknik Üniversitesi, Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý, Trabzon

SUMMARY

Post-traumatic Stress Disorder in the Elderly: A Case Report

Posttraumatic stress disorder (PTSD) is a disabling psy-chiatric condition that tends to have a chronic course and often overlooked in the elderly population. As the disorder has great implications for the quality of life, a correct diagnosis and treatment are crucial. The studies in this area have demonstrated that the elderly people do not appear more predisposed to develop PTSD com-pared to the young people and the symptomatology of the disorder is similar between these age groups: reex-periencing the trauma, avoidance, and hyperarousal. Symptoms may be persistent or intermittent, and the disorder may be time-limited or chronic. Increasing severity of trauma and premorbid psychiatric illness pre-dispose to the development of PTSD, and certain per-sonality traits and good psychosocial support protect against it. Antidepressants, group therapy, and cogni-tive-behavioral therapy are presently the mainstays of treatment, although to date no systematic and con-trolled research has been done on the treatment of PTSD in this age group. This study is a case report. Seventy years old male patient had PTSD symptoms which start-ed after his son's death and persiststart-ed for 6 months. He also had depressive symptoms. The aim of this report is to emphasize the cases comorbide with PTSD in elders, predispozing factors for PTSD and treatment methods, in a case which had diagnosed as PTSD. Psychodynamic for-mulation has been made evaluating the psychiatric dis-ease history, psychodyamic and psychosocial history and psychological test.

Key Words: Posttraumatic stress disorder, trauma, stress,

elderly,

ÖZET

Travma Sonrasý Stres Bozukluðu (TSSB), kronik seyirli olma eðilimi gösteren ve yaþlý toplumda genellikle tanýsý atlanan, yeti yitimine neden olan bir psikiyatrik bozuk-luktur. Yaþam kalitesini önmeli ölçüde bozabilen bir bozukluk olduðu için tanýsý doðru konulmalý ve tedavisi ciddi olarak düzenlenmelidir. Bu alanda yapýlmýþ olan çalýþmalar, yaþlýlarýn TSSB geliþtirmeye olan yatkýnlýðýnýn gençlerden daha fazla olmadýðýný ve bozukluðun trav-mayý tekrar yaþama, kaçýnama, aþýrý irkilme gibi belirti-lerinin her iki grupta da benzer olduðunu göstermiþtir. Belirtiler devamlý ya da aralýklarla olabilir ve bozukluk süregen ya da zamana baðlý olabilir. Travmanýn ciddiyeti, öncesinde psikiyatrik hastalýk öyküsü TSSB geliþmesini arttýrýr ve kiþilik yapýsý, psikososyal desteðin iyi olmasý ise tam tersi bir etki yapar. Antidepresanlar, grup terapisi ve biliþsel davranýþçý terapi günümüzde temel tedavi seçenekleri olmasýna raðmen bu yaþ grubundaki TSSB'nin tedavisi ile ilgili olarak kontrollü çalýþmalar yapýlmamýþtýr. Bu çalýþma bir olgu sunumudur. 70 yaþýndaki erkek has-tamýzda oðlunun ölümünden sonra baþlayan ve 6 aydýr varolan TSSB belirtileri yanýnda bunlara eþlik eden depre-sif semptomlar da mevcuttur. Bu sunumda TSSB tanýsý düþünülen bir olguda yaþlýlýk döneminde TSSB'ye eþ tanýlý durumlar, TSSB için kolaylaþtýrýcý faktörler ve tedavi yön-temlerinin tartýþýlmasý amaçlanmýþtýr. Psikiyatrik hastalýk öyküsü, psikodinamik ve psikososyal öykü ve psikolojik testler ile deðerlendirilerek psikodinamik formülasyon yapýlmýþtýr.

Anahtar Sözcükler: Travma sonrasý stres bozukluðu,

travma, stres, yaþlýlýk,

(2)

GÝRÝÞ

Yaþlý nüfusun giderek artmasýyla yaþlýlýk çaðý psikiyatrik hastalýklarý önem kazanmaktadýr. Özel-likle yaþlýda anksiyete bozukluklarýnýn gençlere göre daha sýk görüldüðü bildirilmektedir (Sivrioðlu 2006). Ancak, diðer anksiyete bozukluklarýna iliþkin epidemiyolojik veriler olmasýna karþýn yaþlý-da TSSB'ye ait epidemiyolojik veriler yetersizdir (Hilton 1997, Weintraub ve Ruskin 1999, Yaluð ve ark. 2007). Genç yaþlarda travmaya maruz kalmýþ yaþlýlarla yapýlan bu çalýþmalarda çoðu zaman bir yaþam boyu devam eden deðiþik þiddette TSSB belirtilerinin sergilendiði belirtilirken, yaþlýda ilk kez ortaya çýkan TSSB'ye daha az yer verilmiþtir (Owens ve ark. 2005, Mollica ve ark. 2007). Tek baþýna yaþlýlýk kiþide TSSB geliþimi açýsýndan risk oluþturmamakta, tersine bugünkü bilgilerimize göre akut travma karþýsýnda koruyucu bir faktör de olabilmektedir. Daha önceden TSSB tanýsý konan yaþlý bireylerin, stresle baþla çýkma yöntemlerinin yetersizliðine ve buna baðlý olarak TSSB belirtileri geliþtirmeye yatkýn olduklarýna dikkat çekilmiþtir (Yazgan 2006, Schinka ve ark. 2007). Hayatlarýnýn daha erken dönemlerinde travmaya maruz kalmýþ olan bireylerin, ileri yaþlarda tekrar travmatize edici bir olay yaþadýklarýnda, ilk kez travmaya maruz kalan akranlarýna göre daha fazla etki-lendikleri belirtilmiþtir (Zelst ve ark. 2003, Mollica ve ark. 2007). Bu sonuçlar, daha önce travma yaþayanlarýn sonraki travmalara daha dayanýklý ola-caðý düþüncesinin geçersizliðini vurgulamaktadýr. Yaþlý bireylerde mevcut kültürel geçmiþleri nedeniyle genç yaþtakilere kýyasla belirtilerini yad-sýma eðilimleri ve kaçýnma davranýþý daha fazladýr. Yaþlýnýn travmatik yaþantýlara tepkisi biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörlerin etkisi nedeni ile farklý olabilir. Yaþlýda TSSB geliþiminde kültürel ve etnik etkenlerin rolüne yönelik çalýþmalara ise lite-ratürde hiç rastlanmamaktadýr. Ülkemizde de bu konularda bir çalýþma yapýlmamýþtýr. Yaþlýda TSSB geliþimine katkýda bulunan nörobiyolojik etkenler pek araþtýrýlmamýþtýr. Bu çalýþma konu ile ilgili olarak bir olgu sunumu olarak hazýrlanmýþtýr.

OLGU

Bay M, 70 yaþýnda iþçi emeklisi, ilkokul mezunu, dul, Trabzon'a baðlý bir ilçede yaþýyor.

Yakýnlarýnýn önerisi ile oðlu refakatinde psikiyatri polikliniðimize iç sýkýntýsý, aðlama, isteksizlik, pat-layacak gibi olma hissi, hayattan zevk almama, uykuda kabuslar görüp sýk sýk uyanma, unutkanlýk, sürekli ayný olaylarý düþünme yakýnmalarý ile baþvurdu. Hasta ile yapýlan görüþmede 6 ay önce birlikte yaþadýðý, mental retarde oðlunun solunum yolu obstrüksiyonu nedeniyle vefat etmesi olayýna tanýk olduðu ve yakýnmalarýnýn bu olay sonrasý baþladýðý öðrenildi. Hasta oðlunu aklýndan çýkara-madýðýný, özellikle yalnýz kaldýðýnda, gece yataðýna yattýðýnda gözlerinin önüne sürekli oðlunun ölüm anýnýn geldiðini ifade etmekteydi.

Son 6 aydýr uykusu bölünmekte olan hasta, gece sýk uyanmakta fakat yarým saat içinde tekrar uykuya dalabilmekteydi. Hayattan zevk almadýðýný, hiçbir þey yapmak istemediðini söylüyordu. Yalnýz kalmak istememekte, kalabalýk ortamlarý tercih etmekte, ama bu ortamlarda da insanlar gülüp konuþurken kendisi onlara katýlmamaktaydý. Hasta, son 3 aydýr yaþamak istemediðini fakat günah olmasýndan korkarak intihara da cesaret edemediðini söylüyor-du. 'Kazara bir yerden aþaðý düþsem, biri beni öldürse de yaþamasam diye' düþünen hasta yaþa-maktan nefret ettiðini dile getiriyordu. Yine son 6 aydýr karamsarlýk, kararsýzlýk, yakýnmasý vardý ve hemen her yaptýðýndan piþmanlýk duymaktaydý. Son 6 aydýr unutkanlýk yakýnmasý mevcut olan hasta kayýt belleði sorunlarý yaþamaktaydý. Hasta, kendinin özellikle gelinleri tarafýndan istenmediði-ni düþünüyor, her davranýþlarýndan alýndýðýný, eski-sine göre çok alýngan olduðunu ifade ediyordu. Anneleri öldükten sonra oðullarýnýn kendine ve ölen oðluna yeteri kadar ilgi göstermediklerini düþünmekteydi. Oðlu ölmeden bir gün önce, oðlu-nun kimseye muhtaç olmamasý için dua eden hasta bir gün sonra oðlu ölünce bu þekilde dua etmiþ olduðu için suçluluk hissediyordu.

Hasta oðullarýna rahatsýzlýk vermemek düþünce-siyle 2 ay önce kendi yaþýnda bir kadýnla evlendiði-ni ama evlendikten 2 hafta sonra bu kararýndan piþ-man olduðunu ifade ediyordu.

Hastanýn oðlu ile yapýlan görüþmede; 3 yýl önce eþinin ölümü sonrasý huzursuzluk, yerinde durama-ma, isteksizlik, hayattan keyif alamadurama-ma, piþmanlýk, suçluluk hissetme, cezalandýrýldýðýný düþünme gibi yakýnmalarýnýn olduðu, yaklaþýk bir yýl süre düzen-siz ilaç tedavisi aldýðý yakýnmalarýnýn tam olarak

(3)

geçmediði, son yakýnmalarýnýn ise oðlunun ölümü sonrasý baþladýðý ve giderek arttýðý öðrenildi.

Aile öyküsü: Hasta orta sýnýf bir ailede doðup,

büyümüþtü. Annesi ve babasý vefat etmiþti. Anne ve babasý arasýnda akrabalýk yoktu. Ölmeden önce babasý inþaat ustasý olarak çalýþýyordu, annesi ev hanýmýydý. Hastamýz 7 kardeþin 6.'sýydý, ailesinde nörolojik ya da psikiyatrik hastalýk öyküsü bulun-mamaktaydý.

Özgeçmiþ: Normal doðum ile zamanýnda evde

doð-muþtu. Bebeklik döneminde hastalýk öyküsü yoktu, yürüme ve konuþma zamanýndaydý. 7 yaþýnda ilkokula gitmiþti. Ýlkokul mezunu olan hastanýn okul döneminde sorunu olmamýþtý.

Askerliðini 3 yýl boyunca Ýskenderun'da yapmýþtý. Askerlikte hiç sorun yaþamamýþtý, zamanýnda, nor-mal yolla terhis olmuþtu, askerlikte uyumlu çalýþ-masýndan dolayý ödüllendirilmiþti.

50 yýl önce eþiyle birbirlerini severek evlenmiþlerdi. Evliliklerinde problemli dönemler olmuþtu. Eþi 3 yýl önce kalp yetmezliðinden vefat etmiþti. 7 çocuk-larý olmuþtu. 1. çocukçocuk-larý 26 yýl önce lenfoma nedeni ile öldükten 20 gün sonra, oðlunu çok özlediðini söyleyerek tek baþýna mezarýna gitmiþti. Mezarý açarak oðlunun cesedini çýkarmýþ ve son-rasýnda tekrar gömmüþtü. Bu olaydan sonra yakýn çevresinden çok tepki alan hasta, bir daha böyle bir giriþimde bulunmamýþtý. O dönemde tedavi ihtiyacý hissetmemiþ, iþlevselliðini bozacak bir rahatsýzlýðý olmamýþtý. 23 yýl önce doðuþtan bedensel engelli olan 3. kýzý, ateþli hastalýk nedeni ile ölmüþtü. Bundan 6 ay önce de mental retarde olan 2. oðlu vefat etmiþti. Hasta daha önceki çocuklarýnýn ölümünü metanetle karþýlayabildiðini ama 6 ay önce ölen oðlunun ölümünün kendini yýktýðýný, en çok bu olaydan etkilendiðini ifade etmekteydi. Hastamýz 25 yaþýndan 40 yaþýna kadar ticaretle uðraþmýþtý. Sonra emekli olana kadar inþaat iþinde iþçilik yapmýþtý, son 5 yýldýr da çalýþmýyordu. Hastalýk öyküsünde; 9 yýl önce inginual herni, 8 yýl önce prostat ameliyatý geçirmiþti. Son 2 yýldýr da Tip 2 Diabetes Mellitus tanýsýyla oral antidiyabetik ilaç kullanmaktaydý. Alýþkanlýk olarak 45 yýldýr 3 günde bir paket sigara içmekteydi.

Uykuya geç dalmakta olan hastanýn, uykusunda ortalama 3-4 kez bölünme olmakta, 30 dk içinde

gene uyumaktaydý. Gecede ortalama 7 saat uyuyor-du. Ýþtah sorunu yaþamayan hastanýn kilo kaybý bulunmamaktaydý.

Sosyal açýdan, yalnýz kalýp düþünmekten kaçýnýyor, sürekli kalabalýk ortamlarda bulunmak istiyordu. Gezmekten önceden keyif alýrken son zamanlarda hiç zevk almamakta olan hasta; hastalýk öncesinde iyiliksever, dýþa dönük, paylaþýmcý bir insandý. Herkesin derdine koþan, insanlara yardým etmeyi seven, çevresi tarafýndan sayýlýp sevilen birisiydi.

Fizik Muayene ve laboratuar bulgularý:

Vital bulgular stabildi. Nörolojik muayene ve diðer sistem muayeneleri patolojik bulgu saptanmadý. Laboratuar bulgularýnda; hemogram ve biyokimyasal deðerler normal sýnýrlar içerisindeydi. Minimental test 29 olarak deðerlendirildi.

MR'da; 3. ve lateral ventriküllerde, kortikal hemis-ferik sulkus ve sisternlerde minimal serebral atrofiye sekonder dilatasyonlar izlenmekteydi. Bilateral periventriküler beyaz cevherde flair sekansta hiperintens izlenen yaþlanmaya sekonder sinyal artýþlarý ve özellikle posterior trigon komþu-luðundaki beyaz cevher alanlarýnda kronik iskemik gliotik deðiþiklikler izlenmekteydi. T2A ve flair sekanslarda bilateral periventriküler beyaz cevher alanlarý ve her iki sentrum semiovalede nonspesifik hiperintens fokuslar mevcut idi.

Ruhsal Durum Muayenesi:

Kendine bakýmý orta olan, yaþýnda gösteren, göz temasý kuran, görüþmeye istekli erkek hasta idi. Konuþmasý; açýk, amaca yönelik, düþük volümlüy-dü, kendine güvensiz bir þekilde konuþuyordu. Duygulaným; çökkünlük yönünde artmýþtý. Duygudurum; elemli, çökkün, sýkýntýlý olarak gözlendi. Bilinci; açýk, oryante koopere idi. Algýlamada patolojik bulgu yoktu, kiþi, yer ve zaman yönelimi, tamdý. Bellekte özellikle yakýn bellekte bozulma tarif etmekteydi. Soyut düþünce yetisi, gerçeði deðerlendirme yetisi, yargýlamasý, normaldi. Düþünce sürecinde; çaðrýþýmlar düzenli, düþünce içeriðinde; depresif temalar, ölümle ilgili düþünceler, karamsarlýk, kararsýzlýk, mevcut idi. Flash backler halinde oðlunun ölüm anýný hatýrlý-yordu. Sanki tekrar tekrar o aný yaþadýðýný ifade ediyor, bu dönemlerde iç sýkýntýsý, göðüste sýkýþma,

(4)

çarpýntý, titreme, terleme mevcuttu. Bu nedenle özellikle geceleri uykusu sýk sýk bölünmekte olan hasta iþtahla ilgili sorun yaþamamaktaydý. Dýþa vuran davranýþlarý; azalmýþtý, kendiliðinden sosyal iletiþim kurmaya yönelik giriþimde bulunmuyordu, ziyarete gelen oðullarýyla görüþmekten kaçýnýyor-du. Ellerinde belirgin tremor gözleniyorkaçýnýyor-du. Benlik saygýsý; azalmýþ olarak saptandý.

Klinik Seyir

Son 6 aydýr hayattan zevk almayan, ölüm düþünceleri olan, iþlevselliði bozulan, uyku düzensizliði olan hasta servise kabul edildi. Hastanýn rutin tetkikleri çalýþýldý. Patolojik bir bul-guya rastlanmadý. Ayrýntýlý psikiyatrik deðer-lendirme sonucu DSM-IV'e göre Travma Sonrasý Stres Bozukluðu ile Depresyon tanýlarý ile antidep-resan tedavisi ile haftalýk görüþmeler düzenlendi. Hamilton Depresyon Ölçeði, Hamilton Anksiyete Ölçeði ile Travmatik yaþantýlarý deðerlendirmekte kullanýlan ' Travma Sonrasý Stres bozukluðu Taný Ölçeði' ve ' Olay Etkisini Deðerlendirme Ölçeði'n-den aldýðý yüksek puanlar da tanýyý destekler nite-likteydi. Hastanýn depresif belirtileri ve daha önce almýþ olduðu tedaviler göz önüne alýnarak hastaya Venlafaksin 37.5 mg /gün ve Mirtazapin 30 mg/gün tedavisi baþlandý. Hastanýn Venlafaksin dozu kademeli olarak arttýrýldý ve 150 mg/gün olarak düzenlendi. Takiplerinde hastanýn tansiyon sorunu gözlenmedi. Unutkanlýk þikayeti olan hastaya yatýþýnda minimental test uygulandý ve 29 olarak deðerlendirildi. Hastaya çekilen kranial MR'da mevcut kliniði açýklayacak patolojik bulguya rast-lanmadý. Hastanýn kliniðe uyumu iyiydi. Yatýþýnýn 1.haftasýnda hastanýn anksiyete belirtilerinde belir-gin azalma gözlendi, ama depresif belirtiler devam etmekteydi. Hastanýn ölen oðluyla ilgili yüklü düþünceleri mevcuttu. Hastaya yatýþýnda uygulanan psikometrik ölçümler yatýþýn 3. haftasýnda tekrar deðerlendirildiðinde ölçek deðerlerinde düþme sap-tandý. Yatýþýnýn 3. haftasýnda hastanýn depresif belirtileri kýsmi olarak azalmýþ, ölüm düþünceleri kaybolmuþtu. Ölen oðluyla ilgili yüklü düþünceler devam etmekteydi. Serviste kaldýðý süre içinde has-tanýn uyku ve iþtah sorunu gözlenmedi. Tedavinin 3. haftasýnda yakýnmalarýnda azalma saptanan hasta 47 gün yatarak tedavi gördüðü servisten kýsmi salah hali taburcu edilmiþ ve halen ayaktan kontrolleri devam etmektedir.

TARTIÞMA

Yaþlanma yoðun çalýþmalar yapýlmasýna karþýn, önlenemeyen kronolojik, sosyal, biyolojik ve psikolojik boyutlarý olan bir süreçtir. Yaþlýlar gençlere göre biyolojik ve davranýþsal özellikler açýsýndan farklýlýk gösterir (Yazgan 2006). Yaþlanmaya iliþkin yaþam olaylarýnýn baþýnda- eþ kaybý, meslek ve/veya mesleki rol kaybý, yalnýzlýk, sosyal izolasyon, ekonomik ve fiziksel kayýplar ile huzurevine yerleþme gelir. Bu durumlar zaman zaman psikolojik travma belirtilerine yol açacak kadar etkili olabilirler. Yaþlý bireylerde görülebilen anlam vermede azalma, algýlama ve bellek bozuk-luklarý gibi biliþsel problemler nedeniyle, travma yaþantýsý ve sonuçlarýnýn bu bireylerde diðer popülasyonlara göre daha farklý ele alýnmasý gerek-mektedir (Özgüler ve ark. 2004, Yaluð ve ark. 2007). Yaþlýlýk dönemi, travmatik yaþantýlarla baþa çýkmak için kullanýlabilecek desteklerin azaldýðý bir dönem olarak görülmektedir. Yaþlýlarda sýklýkla oluþan yabancýlaþma hissi, gençlerden kopmaya neden olabilir. Bu durum yaþlýnýn benlik saygýsýný koruyabilmek amacýyla geçmiþine sýðýnarak anýlarýný gözden geçirmeye baþladýðý bir dönem olarak deðerlendirilmektedir. Ancak, geçmiþinde travmatik olay veya olaylara mâruz kalmýþ olan bireylerde bu durumun, söz konusu travmatik yaþantýlarýn canlanmasýna, bunun da önceden yaþanmýþ olan TSSB belirtilerinin, ayrýca anksiyete bozukluðu ve depresyona neden olabileceði belir-tilmektedir (Özmen 2003). Benzer þekilde olgu-muzda geçmiþte çocuklarýnýn kaybý ve eþ kaybý gibi travmatik yaþantýlarýnýn olmasý dikkat çekicidir. TSSB tanýsýna ek olarak, travmaya maruz kalmýþ olan yaþlý bireylerde en sýk görülen eþtanýlý psikiyat-rik bozukluklar major depresyon, diðer anksiyete bozukluklarý, psikosomatik yakýnmalar, düþlünce içeriðinde bozukluklar ve alkol baðýmlýlýðý olarak bildirilmiþtir (Özgüler ve ark. 2004). TSSB tanýsý alan yaþlý bireylerin büyük bir bölümünün üç yýl içinde major depresyon semptomlarý geliþtirdikleri-ni ve TSSB tanýsý konmuþ savaþ gazilerinde %50 oranýnda eþtaný olan yaygýn anksiyete bozukluðu bulunduðunu bildiren araþtýrmalar vardýr (Averill ve Beck 2000, Krause ve ark. 2004). Olgu örneðimizde de TSSB tanýsýnýn yaný sýra yaþlýlýk döneminde sýkça görülen çoðu zaman tanýsý atlanabilen Kronik Minör Depresyonu destekleyen

(5)

bulgular saptanmýþtýr. Diðer taraftan, TSSB bulgu-larý gösteren yaþlý bireylerde, kronik aðrýlar, kardiyak sorunlar ve uzun süreli tedavi gerektiren bedensel hastalýklarýn bu belirtilerin þiddetlenme-sine ve daha karmaþýk bir hale geldiðine iliþkin veriler mevcuttur. (Averill ve Beck 2000, Krause ve ark. 2004, Charles ve ark. 2005). Ancak TSSB'nin yaþlýda bedensel hastalýklarýn ortaya çýkmasýna ya da mevcut hastalýklarýn tedavisine iliþkin bilgiler yeterli deðildir (Krause ve ark. 2004, Sareen ve ark.2007). Olgu sunumunda da olgunun ruhsal belirtileri ile eþ zamanlý olarak Tip 2 diyabet tanýsý aldýðý belirtilmiþtir. Yaþlýda ortaya çýkan TSSB'nin kliniði, nörobiyolojik bulgularý ya da tedavisi ile ilgili kontrollü çalýþma yapýlmamýþtýr. Günümüzde TSSB'deki tedavi yöntemlerinin baþýnda antidepre-sanlar, grup terapileri ve biliþsel-davranýþçý terapi-ler gelmektedir. Kendine zarar verme veya dis-sosiyasyon ve halusinasyon þeklinde geri-dönüþler yaþayan hastalarýn tedavisinin hastanede yapýlmasý daha uygun görülmektedir. (Busuttil 2004, Krause ve ark. 2004, Robertson ve ark.2004) Olgumuzun

tedavisinde de benzer yöntemler izlenmiþtir. Genç hastalarda da TSSB geliþmesine yatkýnlýk yaratacak etkenlerin yaný sýra, geçmiþte kiþinin baþýna gelen travmatik olaylarla ilgili belirtiler olgumuzda olduðu gibi yaþlýlýk dönemine ait stresör etkenlerin etkisi ile ortaya çýkabilir ya da alevlenebilir (Chung ve ark. 2005, Charles ve ark. 2005). Bu nedenle duyarlý bireylerin önceden tanýnýp, bilinmesi koruyucu ruh saðlýðý hizmetleri açýsýndan önem-lidir. Geçirilmiþ travmanýn yaþlýlýktaki etkileri, yaþlýlýk döneminde TSSB belirtilerini tetikleyen etkenler, nedenlerinin açýklanmasý gerekmektedir. Sonuç olarak yaþlýda ortaya TSSB ile ilgili nörobi-yolojik, klinik ya da tedavi süreci ile ilgili farklýlýk-larýn olup olmadýðýný anlamak için geniþ örneklemi olan yeni çalýþmalara gereksinim vardýr.

Yazýþma adresi: Dr. Çiçek Hocaoðlu, Karadeniz Teknik Üniver-sitesi Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý, Trabzon, chocaoglu@superonline.com

KAYNAKLAR Averill PM, Beck J (2000) Posttraumatic stres disorder in older

adults a conceptual review. J Anxiety Dis, 142:133-156. Busuttil W (2004) Presentations and management of post trau-matic stress disorder and the elderly: need for investigation. Int J Geriatr Psychiatry, 19:429-439.

Charles E, Garand L, Ducrocq F ve ark. (2005) Post-traumatic stress disorder in the elderly. Psychol Neuropsychiatr Vieil, 3: 291-300.

Chung MC et al.( 2004) Coping with PTSD: Young, middle-aged and elderly comparisons. Int J Geriatric Psychiatry, 19: 333.

Hilton C (1997) Media triggers of post-traumatic stres disorder 50 years after the Second World War. Int J Geriatric Psychiatry, 12: 862-867.

Krause N, Shaw BA, Cairney J (2004) A descriptive epidemiol-ogy of lifetime trauma and physical health status of older adults. Psychol Aging, 4:637-648.

Mollica RF, Caridad KR, Massagli MP (2007) Longitudinal study of posttraumatic stress disorder, depression, and changes in traumatic memories over time in Bosnian refugees. J Nerv Ment Dis, 195(7):572-579.

Owens GP, Baker DG, Kasckow J ve ark. (2005) Review of assessment and treatment of PTSD among elderly American armed forces veterans. Int J Geriatr Psychiatry, 20: 1118-1130. Özgüler NE, Maner F, Çobanoðlu S ve ark. ( 2004) Yaþlýlarda TSSB'da Eþ Taný Özellikleri. Düþünen Adam, 17:141-145.

Özmen M (2003) Yaþlýda travma sonrasý stres bozukluðu. Aker T, Önder ME (Ed), Psikolojik Travma ve Sonuçlarý. Ýstanbul: 5Us yayýnlarý, 203-208.

Robertson M, Humphreys L, Ray R (2004) Psychological treat-ments for posttraumatic stress disorder: recommendations for the clinician based on a review of the literature. J Psychiatr Pract, 10:106-118.

Sareen J, Cox BJ, Stein MB ve ark. (2007) Physical and mental comorbidity, disability, and suicidal behavior associated with posttraumatic stress disorder in a large community sample. Psychosom Med, 69:242-8.

Schinka JA, Brown LM, Borenstein AR ve ark. (2007) Confirmatory factor analysis of the PTSD checklist in the elder-ly. J Trauma Stres, 20(3):281-239.

Sivrioðlu Y (2006) Yaþlýlarda Anksiyete Bozukluklarý Türkiye Klinikleri Dahili Týp Bilimleri Dergisi Psikiyatri, 2(12):64-67. Weintraub D, Ruskin PE (1999) Posttraumatic stres disorder in the elderly :a review. Harvard Rev Psychiatry 7: 144-152. Yaluð Ý, Özdemir S, Aker T (2007) Yaþlýlarda Travma Sonrasý Stres Bozukluðu. Yeni Symposium, 45(2):54-61.

Yazgan Ç (2006) Yaþlýlýkta yas. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 7:179-184.

Zelst WH ve ark. (2003) Prevalence and risk factors of post-traumatic stres disorder in older adults. Psychotherapy and Psychosomatics, 72: 233-342.

Referanslar

Benzer Belgeler

The aim of the current study was to investigate the severity and presence of PTSD symptoms and the relationship between PTSD and suicidal ideation and hopelessness level among Turkish

The current study adopts a quantitative methodology that aims to explore the English language self- efficacy and global anxiety levels, their relationship and the role of

TZ 470 bin m etrekarelik Pere Lachaise, dünyamn en çok ziyaretçi çeken mezarlığı.. Ölüler kentinde

Ilber Ortaylı, “Osman Hamdi Bey ve zamanındaki tarih anlayışı ve kültürel ortam” adlı bildirisinde dönemin tarih anlayışına değinirken, Osman Hamdi Bey

Terörist saldýrýlar nedeniyle TSSB geliþimi ile ilgili yapýlan çalýþmalarýn çoðunda kadýn olmanýn, etnik bir azýnlýktan olmanýn, düþük eðitim seviyesinde

Lavie’ nin İsrail’de yaptığı çalışmada; trafik kazası, savaş ile ilişkili ve kasır- ga mağdurlarından oluşan 88 kişilik TSSB grubu ile kontrol grubunu

If the presence of a parasitic cyst can’t be ruled out preoperatively, total splenectomy is the treatment of choice, particularly in large cysts entirely covered by

physical examination can be misleading in cases with posttraumatic acute appendicitis, often leading to difficulties in diagnosis. Any diagnostic delay did not occur in our