• Sonuç bulunamadı

Geriatric Depression with the Complaint of Paradoxal Dysphagia: A Case Report

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Geriatric Depression with the Complaint of Paradoxal Dysphagia: A Case Report"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Paradoksal Disfaji Ardýndaki Geriyatrik

Depresyon: Bir Olgu

Geriatric Depression with the Complaint of Paradoxal Dysphagia: A Case

Report

Demet Güleç Öyekçin1, Pýnar Çetinay Aydýn2, Yýldýz Deðirmenci3, Deniz Kutluay4

1Yrd:Doç.Dr., 4Dr., Onsekiz Mart Üniversitesi Týp Fakultesi Psikiyatri Anabilim Dalý, 2Uz.Dr., Bakýrköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Saðlýðý ve Sinir Hastalýklarý Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi, Ýstanbul, 3Yrd.Doç.Dr., Düzce Üniversitesi Týp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalý, Düzce

SUMMARY

Physical and mental disorders are common in elderly. While depressive symptoms are prevalent in the elderly, the diagnosis of major depressive disorder is 1-5% at this age group. Physical symptoms are also common in geri-atric patients. Somatic complaints may be the leading symptoms of an underlying psychiatric disorder or they may delay the recognition of a mental disorder. In this case report, the course, differential diagnosis and the treatment of a 76 year old male patient who admitted to the hospital with a complaint of paradoxal dysphagia is discussed. The patient was unable to swallow liquids not solids. After the physical, orapharyngolaryngeal, neuro-logical and psychiatric examination, the patient was diagnosed as major depressive disorder with psychotic features and then was hospitalized because of suicidal thoughts and nutritional problems. Antidepressant and antipsychotic treatment was performed and the patient was discharged in remission.We found out that depres-sive symptoms were present before the dysphagia, but the patient admitted to the hospital after dysphagia symptom emerged. In this case report we recognized that the atypical physical symptom had appeared as a result of geriatric depression; the latter being known to have high risk of mortality and morbidity in elderly. Atypical somatic symptoms in the elderly should be taken into account and investigated carefully as they may present as a pioneer sign of geriatric depression and may provide early diagnosis of the disorder.

Key Words: Geriatry, depression, dysphagia.

ÖZET

Yaþlýlýða özgü fiziksel ve ruhsal bozuklular yaygýndýr. Yaþlýlarda depresif belirtiler yüksek oranda saptanýrken, majör depresif bozukluðun yaygýnlýðý %1-5 oranýnda deðiþmektedir. Geriyatrik hasta grubunda bedensel belir-tiler sýktýr ve altta yatan psikiyatrik bozukluðun öncü belirtisi olabilirler. Bu türden yakýnmalar, ruhsal hastalýk-larýn tanýnmasýný geciktirebilir veya majör depresif bozuklukta görülen belirtilerle karýþabilir. Bu olgu sunumunda paradoksal disfaji þikayeti ile hastaneye baþvuran 76 yaþýndaki erkek hastanýn, hastalýk sürecinin, ayýrýcý tanýsýnýn ve tedavi sürecinin tartýþýlmasý amaçlan-mýþtýr. Katý gýdalarý yutabilen ancak sývý gýdalarý yuta-mayan hastanýn fizik muayenesi, nörolojik muayenesi ve kulak burun boðaz muayenesi yapýlmýþ, psikiyatrik deðer-lendirme sonucunda psikotik özellikli majör depresif bozuluk tanýsý saptanmýþtýr. Ýntihar düþüncelerinin ve beslenme bozukluðunun olmasý nedeniyle yatarak tedavi edilmesine karar verilen hastaya antidepresan ve anti-psikotik tedavi verilmiþ ve hasta remisyona girdikten sonra taburcu edilmiþtir. Disfaji yakýnmasýnýn baþla-masýndan çok daha önce depresif belirtilerin ortaya çýk-týðý öðrenilen hasta, hastaneye disfaji geliþtikten sonra baþvurmuþtur. Bu olguda, atipik bir bedensel belirti olan disfajinin mortalite ve morbidite riski yüksek geriyatrik depresyona baðlý olduðu belirlenmiþtir. Yaþlýlarda atipik bedensel belirtilerin dikkate alýnmasý ve araþtýrýlmasý önemlidir çünkü bu yaþ grubunda atipik bedensel belir-tiler geriyatrik depresyonun öncü belirtisi olabilir. Konuyla ilgili farkýndalýðýn artmasý erken taný ve tedavi þansýný artýracaktýr.

Anahtar Sözcükler: Geriyatri, depresyon, disfaji. (Klinik Psikiyatri 2012;15:181-186)

(2)

GÝRÝÞ

Dünyada yaþlý nüfusun artmasý ile birlikte, yaþlýlýða özgü saðlýk sorunlarý ve beraberinde görülen ruhsal bozukluklarýn sýklýðý artmaktadýr (Park ve Unützer 2011). Altmýþbeþ yaþ üstü bireylerde major depresif bozukluk sýklýðý %1-5 oranýnda deðiþir, depresif belirtilerin sýklýðý ise %15-28 gibi daha yüksek oranlardadýr (Fiske ve ark. 2009, Glaesmer ve ark. 2011). Geriyatrik hastalarda diabetes mellitus, hipertansiyon, kardiyovasküler hastalýklar, malig-nansi gibi bedensel hastalýklar sýk görülmektedir ve hastalarýn yakýnmalarý major depresif bozuklukta görülen bedensel belirtilerle karýþabilir (Evans ve ark. 2005).

Bu hastalarda sýk rastlanan bedensel yakýnmalar, altta yatan psikiyatrik bozukluðun öncü belirtisi olabilmekte ve ruhsal hastalýklarýn tanýnmasýný geciktirebilir. Yaþlýlarda ortaya çýkan depresif bozukluklarýn farklý özellikleri vardýr. Bu grup hastalarda özkýyým riski yüksek, uyku ve iþtah bozukluðu gibi psikofizolojik iþlev deðiþiklikleri daha fazla görülür. Bu hasta grubunda özellikle aðrý ve bedensel yakýnmalar sýklýkla klinik duruma eþlik eder (Fiske ve ark. 2009, Blazer 2003). Disfaji; yaþlý hastalarda sýk görülen bir fiziksel belirtidir. Disfaji prevalansý birinci basamakta %22.6 olarak görülür ve hastalar genellikle bu þikayetlerini sorulduðunda belirtirler (Wilkins ve ark. 2007). Araþtýrmalarda geriyatrik hasta grubun-da depresyonun baðýmsýz bir etmen olarak disfaji belirtileri ile güçlü bir iliþkisinin olduðu belir-tilmektedir (Holland ve ark. 2011). Hastalarýn %23.4'ü disfajiyi bir yaþlanma belirtisi olarak deðerlendirirken, %37.4'ü bu belirtinin yaþlanmay-la ilgili olmadýðýný düþünmektedir (Chen ve ark. 2009).

Disfaji; yutmanýn etkilendiði aþamaya göre (oral, farenjiyal ve özefajiyal faz) sýnýflandýrýlýr. Oral veya farenjiyal disfaji birçok nedene baðlý çýkabilir. Disfaji nedenleri arasýnda nörolojik bozukluklar, (serebral enfarkt, intrakranyel hemoraji, parkinson hastalýðý, multiple skleroz, myastenia gravis, demans), ösefagusun yapýsal lezyonlarý (divertikül, konjenital darlýk, bað dokusu hastalýklarý), polimi-yozit, musküler distrofi, iyatrojenik nedenler (radyasyon fibrozisi, cerrahi rezeksiyon) ve

psiki-yatrik bozukluklar yer almaktadýr (Palmer ve ark. 2000).

Disfaji, yaþlýlarda morbidite ve mortaliteye neden olabilir. Özellikle akut strok sonrasý geliþen ora-farenjiyal disfajide aspirasyona baðlý pnömoni geliþebilmektedir (Terré ve Mearin 2006).

Bu nedenle yaþlýlarda sýklýkla görülebilen disfajinin nedenleri, ayýrýcý tanýsýnýn nasýl yapýlacaðý ve psiki-yarik bozukluklarla olan iliþkisinin bilinmesi önem-lidir.

Bu olgu sunumunda disfaji yakýnmasýyla ilk olarak dahiliye polikliniðine baþvuran ve daha sonra psikiyatri konsültasyonu istenen bir olgunun ayrýcý taný, taný ve tedavi süreci sunulacaktýr.

OLGU

76 yaþýndaki erkek hasta, sývý gýdalarý yutamama þikayetiyle genel dahiliye polikliniðine baþvurmuþ, hastanýn yapýlan fizik muayenesi sonucunda dahili bir patolojinin olmadýðý saptanmýþ ve yutma güçlüðü neeniyle kulak burun boðaz (KBB) poli-kliniðine yönlendirilmiþti. Yapýlan KBB muayenesi sonucunda orafarenjiyeal bir patoloji olmadýðý belirtilerek hasta tekrar dahiliye bölümü tarafýndan ‘hastanýn durgun ve üzgün olduðunun gözlenmesi’ nedeniyle psikiyatri konsültasyonu istendi.

Psikiyatri polikliniðinde deðerlendirilen hastanýn anamnezi birlikte baþvurduklarý kýzý ve oðlundan alýndý. Hastanýn oðlu, babasýnýn son 1 yýldýr eskiye göre durgunlaþtýðýný ifade etti. Hasta, eþini beþ yýl önce akciðer kanseri nedeniyle kaybetmiþ ve eþinin kaybýndan sonra herhangi bir psikiyatriste baþvur-mamýþtý. Köyde akrabalarý ve çocuklarýnýn yardýmý ile o dönemi atlattýðý, son beþ yýldýr köyde yalnýz yaþadýðý ve kendi günlük iþlerini yapabildiði öðre-nildi. Ancak son dönemlerde hastanýn evde yemek yapamadýðý, günlerini daha sýk yatarak geçirdiði ve eskiye göre kendine daha az özen gösterdiði (daha seyrek banyo yapmak, hipertansiyon nedeniyle kul-landýðý ilaçlarýný içmeyi unutmak gibi) ifade edildi. Yakýnlarý hastanýn iþtahsýzlýðýna ek olarak, uyku-suzluk, sývý gýdalarý yutamama ve burnundan geri çýkarma gibi davranýþlarýnýn gözlenmesi üzerine dahiliye polikliniðine getirmiþti.

Hastanýn genel görünümü çökkündü, yaþýnda gös-teriyordu ve kendine bakýmý azalmýþtý. Göz temasý

(3)

azalmýþ, alçak ses tonunda konuþuyor ve iliþki kur-maya isteksizdi. Duygulaným ve duygudurum depresifti. Düþünce akýþý yavaþlamýþ, çaðrýþýmlarý amacýna uygundu. Düþünce içeriðinde yoðun suçlu-luk duygularý, özkýyým fikirleri (ölsem de kurtul-sam, yaþamak istemediði þeklinde) ve perseküsyon (komþularýnýn kendisini öldüreceði, akrabalarýnýn takip ettiði þeklinde) sanrýlarý vardý. Hastanýn özkýyým düþüncelerinin uzun bir süredir olduðu öðrenildi. Perseküsyon sanrýlarý ise son aylarda ortaya çýkmýþtý. Psikofizyolojik iþlev deðiþikliði olarak iþtahta azalma, uykuya dalma ve uykuyu sürdürme güçlüðü saptandý.

Hastanýn tanýsý; yapýlan ruhsal durum muayenesi sonucunda 'psikotik bulgulu major depresif bozuk-luk' olarak deðerlendirildi. Hastanýn yemek yemeyi reddetmesi ve intihar düþüncelerinin olmasý nedeniyle yatarak tedavi edilmesine karar verildi. Hasta kliniðimize yatýrýlýdý.Tam biyokimya (karaciðer fonksiyon testleri, böbrek fonksiyon testleri, elektrolitler, hemogram, Vitamin B12, folat, tiroid fonksiyon testleri, tam idrar tetkiki, elekt-rokardiyografi, akciger grafisi tetkikleri yapýldý. Yemek yememesi ve sývý alýmýný reddetmesi nedeniyle genel týbbi durumunun deðerlendirilme-si için dahiliye konsültasyonu istendi. Kan üre düzeyinin 26 mg/dl (7-18 mg/dl) olarak saptanmasý ve oral alýmýn olmamasý nedeniyle dahiliye tarafýn-dan total parenteral nutrisyon tedavisi (kabiwen 1500 cc/gün) ve izotonik 1000 cc/gün önerildi. Hastanýn fizik muayenesinde pretibial ödem 3+ olarak saptandý ve kardiyoloji konsültasyonu isten-di. Ekokardiyografi yapýlan hastada ejeksiyon frak-siyonu normal sýnýrlarda saptandý. Acil kardiyak patoloji düþünülmedi.

Hastanýn yatýþýnýn 6. gününde ateþi 38.8 °C oldu ve enfeksiyon hastalýklarý konsültasyonu istendi. Ýdrar kültür, kan kültürü, tam idrar tetkiki yapýldý ve akciðer grafisi çekildi. Kan sedimantasyon düzeyi 42/h olarak saptandý. Kültürde üreme olmadý. Disfajinin araþtýrýlmasýna yönelik nöroloji konsül-tasyonu istendi. Nörolojik muayenesi yapýldý. Farenjiyeal refleksi (GAG) pozitifti, parkinsonizm bulgusu saptanmadý. Kraniyel manyetik rezonans görüntülemesi (MR) istendi. Kraniyal MR'da pos-terior fossa ve 4. ventrikül doðal, beyin sapý ve sere-bellar hemisferlerin sinyal intensite daðýlýmý olaðan

olarak saptandý. Bilateral periventriküler derin ak maddede milimetrik boyutlu iskemik gliotik odak saptandý. Demans ayýrýcý tanýsý yapýldý. Eðitimsizler için mini mental test uygulandý (28/30). Hastanýn bir puanlýk kaybý beþer beþer geri saymada, diðer bir puanlýk kaybý ise geri çaðýrmada (objelerden birini hatýrlayamadý; masa) oldu. Demans tanýsý dýþlandý. Hastanýn disfaji belirtisinin herhangi bir serebrovasküler hastalýk, parkinsonizm, demans veya baþka bir nörolojik hastalýk kaynaklý olmadýðý belirtildi.

Hastanýn farmakoterapisi sertalin 50 mg/gün, olan-zapin 2.5 mg/gün ve lorezapam 2.5 mg/gün olarak düzenlendi. Hastanýn oral alýmý (ilaç, yemek, sývý) kabul etmemesi nedeniyle hasta yakýnlarýna bilgi verilerek üç gün süre ile olanzapin 10 mg/gün ÝM olarak uygulandý. Bir hafta süreyle günlük çýkardýðý takibi yapýlarak dahiliyenin önerdiði þekilde total parenteral nutrisyon ve sývý tedavisi verildi.

Birinci haftanýn sonunda hastanýn klinik durumun-da belirgin düzelme oldu. Yemek yemeye baþladý ve sývý gýdalarý yutabildi. Ruhsal durum muayenesinde psikotik belirtilerde (referans sanrýlarý) ve özkýyým düþüncelerinde iyileþme saptandý. Hastanýn konuþ-ma miktarý arttý ve göz tekonuþ-masý kurkonuþ-maya baþladý. Depresif duygulaným, uykusuzluk ve iþtahsýzlýk belirtileri düzeldi. Hastanýn kullanmakta olduðu benzodiyazepin tedavisi azaltýlarak kesildi. Sert-ralin 50 mg/gün ve olanzapin 5 mg/gün olarak teda-visi sürdürüldü.

Hastaya yatýþýnda uygulanan Geriyatrik Depresyon Ölçek puaný 26 idi. Dördüncü haftanýn sonunda tekrar uygulandý ve ölçek puaný 15 olarak deðer-lendirildi. Hasta yatýþýnda klinik global izlem ölçeðine göre ileri derecede hasta olarak deðer-lendirildi. Taburcu edildiðinde remisyonda 'normal' olarak deðerlendirildi. Hasta tedavinin 1. ayýnda tam düzelme ile taburcu edildi ve ayaktan poli-klinik takibine alýndý.

TARTIÞMA

Bu olgu sunumunda dahiliye polikliniðine disfaji þikayeti ile baþvuran bir hastanýn taný, ayrýcý taný ve klinik izlem süreci sunulmuþtur. Yapýlan fizik muayene ve ruhsal durum muayenesi sonucunda disfaji þikayeti depresif bozukluðun bir belirtisi olarak deðerlendirilmiþtir. Yaþlýlarda bedensel

(4)

hastalýklar ile depresyon belirtileri birçok durumda örtüþmektedir (Eker ve Ütücü 2009).

Yaþlýlarda ciddi týbbi sorunlarýn olmasý, biliþsel iþlevlerin bozulmasý, aðýr depresyon, çoðul psiko-biyolojik belirtiler ve belirgin depresif duygudurum hastalarda depresyonun belirtileri ile fiziksel hastalýðýn belirtileri arasýnda ayrýcý taný yapmayý zorlaþtýrýr (Kulaksýzoðlu 2012).

Hastanýn hastaneye baþvurma nedeni yutma güçlüðü idi. Alýnan anamnezde hastanýn depresif belirtilerinin aslýnda çok önceleri ortaya çýktýðý öðrenildi. Hasta çökkün, konuþmaya isteksiz olarak deðerlendirildiði için psikiyatriye yönlendirilmiþti. Yutma güçlüðü þikayetinin ortaya çýkmasý hasta-neye baþvurmasýna neden olmuþtu. Ayrýcý tanýda öncelikle fiziksel hastalýklar araþtýrýldý.

Serebrovasküler hastalýklar, parkinsonizm ve nöro-musküler bozukluklarda özellikle orafarenjieal dis-faji görülmektedir (Bucholz 1994). Hastaya yapýlan nörolojik muayane ve yapýlan tetkiklerle (kranial MR, Vitamin B12düzeyi, biyokimya tetkikleri,

hor-mon tetkikleri) ayýrýcý tanýda parkinsonizm, sereb-rovasküler ve nöromüsküler hastalýklar dýþlan-mýþtýr.

Disfaji þikayeti ile baþvuran hastada dikkat edilme-si gereken bir baþka nokta yutma güçlüðünün olduðu anatomik bölgenin saptanmasýdýr. Oral aspirasyon riski açýsýndan hastanýn yutma güçlüðünün farkýnda olup olmadýðý belirlenir, dis-fajinin ne zaman baþladýðý, süresi, regürjitasyonun olup olmadýðý, obstrüksiyonun algýlandýðý düzey, aðrýnýn ve/veya ses kýsýklýðýnýn olup olmadýðý sorgu-lanýr. Oral veya farenjiyal disfajide öksürük, çiðneme sýrasýnda boðulma hissi, çiðnemeyi baþlat-mada zorluk, grýtlakta takýlma hissi, salya akmasý, açýklanamayan kilo kaybý, yeme alýþkanlýklarýnda deðiþiklik, tekrarlayan pnömoni, ses ve konuþmada deðiþklik, nasal regürjitasyon gibi belirtiler, ösafa-gial disfajide ise katý gýdalarý yutamama, göðüste yiyeceklerin takýlma hissi, oral veya farenjial regür-jitasyon belirtileri ortaya çýkabilir (Palmer ve ark. 2000). Yapýsal bozukluklarda sadece katý gýdalarla disfaji ortaya çýkarken, motor bozukluklarda hem sývý hem de katý gýdalarla disfaji olmaktadýr (Cook 2008). Hastada sadece sývý gýdalarý yutamama, katý gýdalarý çiðneyebilme ve katý gýdalarý yutma sýrasýn-da bir þikayetinin olmamasý, öksürük, çiðneme sýrasýnda boðulma hissinin ortaya çýkmamasý,

çeki-len akciðer grafisi, yapýlan kulak burun boðaz muayenesi sonucunda disfajiye neden olabilecek gastrointestinal sistemin yapýsal lezyonlarý, ösofa-gusun yapýsal ve motor lezyonlarý ayýrýcý tanýda dýþlanmýþtýr. Hastada ortaya çýkan disfaji sadece sývý gýdalarla ortaya çýkmaktadýr, bu nedenle paradoksal disfaji olarak deðerlendirilmiþtir. Bu durumda ayýrýcý tanýda akla gelen bir baþka bozukluk globus farinjeustur. Globus etiyolojisi halen tam olarak bilinmemektedir ve multifak-töriyeldir. Globusta boðazda yumru, dolgunluk hissi olur, ancak gýda geçiþi bozulmaz, boðazda yumru hissi sýklýkla yemekler arasýnda ortaya çýkar, aðrýsýzdýr, çiðneme ile iliþkili deðildir ve yemek yerken sýklýkla kaybolur. Birçok psikiyatrik bozuk-lukta, gastroösofajiyel reflüde, tiroid hastalýklarý ve özefagus üst sfinkter anomalilerinde ortaya çýka-bilir (Lee ve Kim 2012). Hastada sadece sývý gýdalarýn geçiþi bozulmuþtur, yutma güçlüðü sývý gýdalarla ortaya çýkmaktadýr, hasta bunun dýþýndaki zamanlarda boðazda yumru hissi veya dolgunluk hissi bildirmemiþtir. Açýklanan klinik veriler deðer-lendirildiðinde globus farenjeus tanýsý dýþlanmýþtýr. Disfajiye birçok ilaç neden olabilir. Özellikle kserostomi (aðýz kuruluðu) yapabilen antikoliner-jikler, antihipertansif, antihistaminik, antipsikotik, antikonvülzan, antiparkinson ve diüretikler, kor-tikosteroid, teofilin, tetrasiklin ve kalsiyum kanal blokerleri ile disfaji ortaya çýkabilir (Spieker 2000). Hasta antihipertansif tedavi dýþýnda baþka bir ilaç (anjiotensin konvertin enzim inhibitörü) kullanma-maktadýr. Bu olgu sunumunun yazýldýðý tarihte yapýlan pubmed aramasýnda antihipertansif kul-lanýmý nedeniyle disfaji yan etkisi bildirilen bir olguya rastlanmamýþtýr. Hastanýn yutma güçlüðü-nün duygudurum belirtileriyle eþ zamanlý baþla-masý, kullandýðý ilacýn disfaji yan etkisine neden olmamasý ayýrýcý tanýda ilaç yan etkisini dýþla-mamýzý saðlamýþtýr.

Hastada, gastrointestinal sistem hastalýklarý, ilaç yan etkisi ve nörolojik hastalýklar ayýrýcý tanýda dýþlanmýþtýr.

Hastanýn yapýlan ruhsal durum muayenesinde inti-har düþüncelerinin olduðu öðrenilmiþtir ve öyküde uzun süredir yaþama istediðinin olmadýðýný belirt-miþtir. Ýleri yaþta intihar major depresyona eþlik edebilir, aktif giriþimler kadar pasif intihar giriþim-leri de örneðin yemek yemeyi reddetme, ilaçlarýný

(5)

almayý unutma þeklinde yaþamýný riske atacak davranýþlar þeklinde ortaya çýkabilir (Kulaksýzoðlu 2012). Hastanýn yemeyi reddetmesi, ilaçlarýný içmeyi unutmasý pasif bir intihar giriþimi olarak deðerlendirilmiþtir. Gerçekte yaþlýlarda intihar oraný çok yüksektir ve erkeklerde bu oran 80 yaþýna kadar sürekli bir artýþ gösterir. Yaþlýlarda yoðun hipokondriak semptomlarýn ve hezeyanlarýn bulun-masý intihar olasýlýðýný arttýrýr. Ýntihar, geriyatrik depresyonda önemli bir mortalite nedenidir ve erken dönemde tanýnmasý önemlidir (Eker ve Noyan 2004).

Yaþlýlarda depresyonun ayrýcý tanýsýnda düþünülmesi gereken bir baþka hastalýk da demanstýr. Ayýrýcý taný biliþsel bozukluðun olup olmadýðý ile araþtýrýlýr. Nöroloji hekimi tarafýndan uygulanan mini mental test, nörolojik muayene, görüntüleme yöntemleri ile demans tanýsý dýþlan-mýþtýr. Demans ve depresyon ayýrýmýnda klinik deðerlendirme önemlidir. Depresyondaki biliþsel gerileme genellikle hýzlýdýr ve belirgin affektif semptomlar eþlik eder, özellikle psikotik özellikte depresyonlarda görülen hezeyanlar ile demansiyel süreçte ortaya çýkan düþünce bozukluklarýnýn ayrýmýný yapmak gerekir. Depresyondaki hezeyan-larýn duygudurumla uyumlu olmasý, demansta ise her tür düþünce bozukluðunun bulunmasý, daha baskýn olarak da paranoid içerikli hezeyanlarýn görülmesi ayýrýcý tanýda yardýmcýdýr (Sivrioðlu ve Kýrlý 2001).

Çalýþmalarda yaþlý psikiyatrik hastalarýn %2-8'inin bazý paranoid semptomlar taþýdýklarý belirtilmekte-dir. Yaþlýlarda sanrýsal bozukluklar birincil veya ikincil olarak ortaya çýkabilir. Sanrýsal bozuklukta, klinik görünümde dirençli, bizar olmayan sanrýlarýn olduðu, varsanýlarýn çok fazla görülmediði bir hastalýk tablosu ortaya çýkar. Sanrýlarýn çok deðiþik formlarýnýn olmasýna karþýn perseküsyon sanrýlarý çok yaygýndýr (Hocaoðlu 2001). Hastada görülen perseküsyon sanrýlarýnýn duygudurum belirtileri ile yakýn zamanda ortaya çýkmasý, antipsikotik tedavi-den kýsa bir süre sonra kaybolmasý sanrýsal bozuk-luðu dýþlamamýzý saðlamýþtýr.

Özetle, hastada baþlayan disfaji þikayetleri depresif duygudurumla yakýn zamanda ortaya çýkmýþtýr. Disfaji sadece sývý gýdalarla ortaya çýkmasý, nazal regürjitasyonun eþlik etmesi klinik deðerlendirme, yapýlan tetkikler ayýrýcý tanýda nörolojik ve gast-rointestinal sistem hastalýklarýný dýþlamamýzý saðlamýþtýr.

Bedensel belirtiler anksiyete ve depresyon için öngörücü bir etmen olabilir (Van Boven ve ark. 2011). Özellikle geriyatrik hasta grubunda anksi-yete, aðrý artýþý, somatik yakýnmalar ve biliþsel iþlevlerde bozulma major depresif bozukluðun tanýnmasýný zorlaþtýrýr (Evans ve ark. 2005, Penninx ve ark. 1999). Bu hastada da disfaji þikayeti has-tanýn saðlýk kurumuna baþvurmasýna neden olmuþ-tur, öte yandan depresyon belirtileri hastaneye baþvurmadan çok daha önce baþlamýþtýr. Yaþlýlarda ek tanýlý durumlarýn yönetimi ve psikososyal faktör-lerin ele alýnmasý tedavi yanýtýný etkileyen etmenler arasýndadýr (Diniz ve ark. 2011). Uygun tanýsal deðerlendirme ve tedavi seçimi ile hastanýn klini-ðinde ilk haftadan sonra hýzlý bir düzelme saðlan-mýþtýr.

Sonuç olarak, yaþlý hastalarda depresyon farklý klinik görünümler ile karþýmýza çýkabilir. Geriyatrik hastalarda tedavi edilmemiþ depres-yonun morbidite ve mortaliteyi arttýrdýðý bilinmek-tedir. Sinsice ortaya çýkan atipik belirtilerin gözlendiði durumlarda geriyatrik depresyonun akýl-da tutulmasý ve araþtýrýlmasý gerekir. Geriyatrik depresyonu tanýmak bu hastalarda sýk görülen özkýyým riskinin kontrol altýna alýnmasýný ve hasta-larýn iþlevselliklerini yeniden kazanmahasta-larýný saðla-yacaktýr. Yaþlýlarda atipik somatik belirtilerin dikkate alýnmasý ve dikkatli araþtýrýlmasý olasý bir geriyatrik depresif bozukluðun erken tanýnmasýný saðlayacaktýr.

Yazýþma adresi: Dr. Demet Güleç Öyekçin, Onsekiz Mart Üniversitesi Týp Fakultesi Psikiyatri Anabilim Dalý, Çanakkale, gulecdemet@yahoo.com

KAYNAKLAR Blazer DG (2003) Depression in late life: review and

commen-tary. J Gerontol A Biol Sci Med Sci, 58: 249-265.

Buchholz DW (1994) Neurogenic dysphagia: what is the cause when the cause is not obvious? Dysphagia, 9:245-255.

Chen PH, Golub JS, Hapner ER ve ark. (2009) Prevalence of perceived dysphagia and quality-of-life impairment in a geriatric population. Dysphagia, 24:1-6.

Cook IJ (2008) Diagnostic evaluation of Dysphagia. Nat Clin Pract Gastroenterol Hepatol,5: 393-403.

(6)

Diniz BS, Nunes PV, Machado-Vieira R ve ark. (2011) Current pharmacological approaches and perspectives in the treatment of geriatric mood disorders. Curr Opin Psychiatry, 24:473-477. Eker E, Ütücü N (2009) Yaþlý Popülasyonda Fiziksel Hastalýklar ve Depresyon. Akad Geriatri, 1: 90-97.

Eker E, Noyan A (2004) Yaþlýda Depresyon ve Tedavisi. Klinik Psikiyatri Dergisi, 7(Ek 2):75-83.

Evans DL, Charney DS, Lewis L ve ark. (2005) Mood disorders in the medically ill: scientific review and recommendations. Biol Psychiatry, 58: 175-189.

Fiske A, Wetherell JL, Gatz M (2009) Depression in older adults. Annu Rev Clinic Psychol, 5: 363-389.

Glaesmer H, Riedel Heller S, Braehler E ve ark. (2011) Age and gender specific prevalence and risk factors for depressive symp-toms in the elderly: a population-based study. Int Psychogeriatr, 23: 1294-1300.

Hocaoðlu Ç (2001) Ýleri yaþlarda görülen psikotik bozukluklar. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 2:106-115.

Holland G, Jayasekeran V, Pendleton N ve ark. (2011) Prevalence and symptom profiling of oropharyngeal dysphagia in a community dwelling of an elderly population: a self-report-ing questionnaire survey. Dis Esophagus, 24: 476-480. Kulaksýzoðlu IB (Eriþim tarihi 06.09.2012) Yaþlýlýk ve Psikiyatrik Hastalýklar. Klinik Geliþim, 65-73, http://www.klinikgeli-sim.org.tr/eskisayi/kg_22_4/11.pdf .

Lee BE, Kim GH (2012) Globus pharyngeus: A review of its eti-ology, diagnosis and Treatment. World J Gastroenterol, 18: 2462-2471.

Park M, Unützer J (2011) Geriatric depression in primary care. Psychiatr Clin North Am, 34:469-487.

Palmer JB, Drennan JC, Baba M (2000) Evaluation and treat-ment of swallowing impairtreat-ments. Am Fam Physician, 61:2453-2462.

Penninx BW, Geerlings SW, Deeg DJ ve ark. (1999) Minor and major depression and the risk of death in older persons. Arch Gen Psychiartry, 56: 889-895.

Sivrioðlu EY, Kýrlý S (2001) Depresyon - Demans Ayýrýcý Tanýsý. Demans Dergisi, 1: 37-41.

Spieker MR (2000) Evaluating dysphagia. Am Fam Physician, 62:3639-3648.

Terré R, Mearin F (2006) Oropharyngeal dysphagia after the acute phase of stroke: predictors of aspiration. Neurogastroenterol Motil, 18:200-205.

Van Boven K, Lucassen P, van Ravesteijn H ve ark. (2011) Do unexplained symptoms predict anxiety or depression? Ten-year data from a practice-based research network. Br J Gen Pract, 61:316-325.

Wilkins T, Gillies RA, Thomas AM ve ark. (2007) The preva-lence of dysphagia in primary care patients: a HamesNet Research Network study. J Am Board Fam Med, 20:144-150.

Referanslar

Benzer Belgeler

CT Scan brain of the patient with contrast revealed multiple ring enhancing lesions in the right.. fronto-parietal and left occipital lobes with compression of the

The aim of this study is to investigate the relationship of anxiety and depression levels with sleep quality and insomnia severity in geriatric patients with depression

Anemia, hemorrhage and infection may complicate pregnant with aplastic anemia and generally leads to growth restriction, premature labor and intrauterine fetal death..

藥學科技-『21 世紀醫學新希望』影片心得 藥三 A B303097025 王聖元

A case in which the patient was given chemotherapy due to immature ovarian teratoma and mature cystic teratoma, detected through the biopsy conducted on liver metastases that had

We report a child with acute lymphoblastic leuke- mia (ALL) who suffered from hemorrhagic varicella infection and successfully treated with a continuous infusion of acyclovir

Türk edebiyatında mekânı, özellikle çocukluğun yaşandığı evi, sanatçıyı besleyen bir unsur olarak ele alan ilk örnekler konusunda kesin bir görüşe sahip olmasak da

1) Haydarpafla Numune E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi Dermatoloji ve Zührevi Hastal›klar Klini¤i, Dermatoloji Asistan›, ‹stanbul 2) Haydarpafla Numune E¤itim ve