• Sonuç bulunamadı

Dr. Suphi Ezgi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Dr. Suphi Ezgi"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Dr. SUPHİ EZGİ

Nazaıı ve amelî Türk musikisi eserini yazan Ezgi, de­

ğerli eserler veren büyük bir bestekârdı da.. Şimdi

ondan bestelerinin hoşça nağmeleri kaldı.

Doç. Dr. Bedi N. Şehsuvaroğlu

Meşhur sözdür «Tıbbiye'den

herşey çıkar Dazen de doktor» derler. Bu hikmet’in sebebi, bel kt uzun seneler Tıbbiye, Harbi­ ye gibi yüksek öğretim müesse-

selerimtzuı mahdut olması ve

buralara mecburen. kabiliyeti

ne olursa olsun, her okuma

heveslisinin girmesi, belki de tıp tahsili gibi insana geniş bir an­

layış kabiliyeti veren bu İlim

dalı mensuplarının kültürümü

zün çeşitli dallarında da teferrüt

edebilmek imkânım kazanabil­

meleridir Sebep ne olursa olsun

tarihim iz boyunca Tıbbiye'den

Sadrazam Fuat Paşalar gibi bü yük siyasîler, Cenap Şehabettin_ ler. R ıza T e vflk ’ler gibi büyük edipler ve nice şairler ve res­ samlar yetişmiştir. İşte Dr. Sup tıi Ezgi de bu san'atkSr hekim­ lerden biridir. Filhakika 10 asır lık Türk musikisi tarihinde he­ men hemen yegân e, diyebilece­

ğimiz büyük bir eseri, o dört

ciltlik muhallet (Nâzarî ve it­ meli Türk Musikisi) eserini ya­ zan bu değerli hekim ayni za­ manda klâsik tavırda çok kıy­

m etli eserler veren büyük bir

bestekâr ve İlâveten nadir yeti­ şir bir hanende ve kudretli bir lcrakâr İdi. Çeşitli saz âletleri ni kolayca kullanır ve İlk gördü ğü bir noktayı dahi sanki bir kıraat parçası gibi rahatça o . kur ve deşifre ederdi.

Bu büyük Türk müzikolog ve

bestekârındaki san’ at kaabili-

yetl aileden gelmekte İdi. Ba­ bası Telgraf ye Posta Nezareti

memurlarından İsmail Zühtü

Bey de değerli bir musikişinas­ tı. Bu sebeple evlerinde her haf ta saz âlemleri yapılır ve dev­ rin kalburüstü musikişinasları burada toplanırdı. Bu sırada 1. Zühtü Bey zaten tatlı sesiyle besteler, kâr'lar okur, bazen de

kanun veya kemanıyla fasılda

yer alırdı.

İşte böyle bir müzik dünya­ sına gözlerini açan küçük Sup­

hi Bey daha beş yaşında İken

baba mirası o güzel sesiyle ma halle mektebinde okuduğu İlâ­ hilerle musikiye ayak atmış, son

ra keman, n o t« öğrenerek bu

sahadaki behresini süratle art­ tırmıştı

Babasının saz arkadaşları ve onların dostlan bu hevesli gen ci kendi bilgilerinden faydalan

dırmakta çok cömert davran­

mışlar ve böylece Dr. Suphi Bey daha pek küçük yaştan itibaren M uzika-i Humayun'dan Kemani Tahsin ve kanuni Hacı A r if Bey ler. Hünkâr İmamı Medenî A . z iz Ef., Zekâi Dede, Kozyatağı Şeyhi Tanburî ve Neyzen Halil ve Bahariye Mevlevihanesl Şey­ hi Hüseyin Efendiler gibi Türk musikisinin değerli üstadlann- datı musikimizin bütün incelik lerini ve keman, tanbur gibi çe şitll müzik aletlerini kullanma sim öğrenmişti, ve gene küçük yaşta öğrendiği nota sayesinde 400 senedenberi kulaktan kula­ ğa intikal eden yüzlerce musikî eserimizi kaleme alarak ölmez­ liklerini sağlamıştı

1869 yılında Üsküdar'da do­ ğan Suphi Bey bir yandan ço­ cukluk çağlarında başladığı mü zlk tahsiline devam etmekle be raber klâsik öğrenimini de İh­ mal etmemiş ve Rüştiye ve tda di m ekteplerini bitirdikten son ra henüz 18 yaşında İken As­ keri Tıbbiyeye girmiştir.

1309/1892 de Raşlt Tahsinler, İbrahim Tali'lerle birlikte ta_ bib yüzbaşı rütbesi He mezun olan Dr. Suphi Bey bilâhare 20 sene kadar Blngazl Hastahane- sinde çalışmıştır.

Bu sırada patlak veren İta l­ yan Harbinde birkaç Türk mü­

nevveri İle beraber Dr. Suphi

Bey de Atatürkle birlikte omuz omuza döğılşmüştü. Nihayet 1913 de İstanbula dönen Dr. Suphi Bey İstanbul ve Ankarada muh telif hastahanelerde başhekimlik

yapmıştır İstiklâl Harbine de

fiilen iştirak ettikten sonra 1923 de kendi İsteği İle albaylıktan emekliye ayrılan Dr. Suphi Bey sonra uzun seneler Sağlık Ba­

kanlığı emrinde Anadolunun

m uhtelif yerlerinde çalışmış ve nihayet kat’î olarak yerleşmek üzere İstanbul’a gelmişti. İşte bu sıralarda (lsbad Sadettin A - rel’ln tavsiyesiyle Vali M uhit­ tin Üstündağ tarafından (K on servatuvar Tasnif Hey'eti) ne a İman Suphi Bey ondan sonra

kendisini büsbütün musikiye

vermiş ve Türk musikisinin o

ölmez eserlerini yazmıştı. Hiçbir fena İtiyadı yoktu. Fa kat alışkanlıklarını severdi. Ha­ yatta en çok sevdiği şey çaydı: Bir de ömrünün sonlarında u-

zun yıllarını içinde geçirdiği

Beykozdaki ahşap evi çok se­

verdi. Oraya ölen yavrularının hâtıraları İle bağlı idi. Bu se­ bepledir kİ, yeni yaptırdığı eve geçirmek İçin onu adeta yerin­ den sökmek İcap etmişti. Dört evlâdını gömmüştü. Üçü de ha yatta idi. Bir oğlu Yüksek Mü­ hendis, diğeri İse Diş Tabibidir. Her ikisi de tahsillerini Amert- kada tamamlamışlardır.

İşte 13.IV.1962 Cuma günü

Şişli Camiinde tabutu arkasın­ da saf tuttuğumuz ve sonra Zln

cirlikuyuda ana toprağın ş e f­

katine emanet ettiğim iz böyle- slne orijinal ve değerli bir İn sandı. Derle» ki:

«Baki kalan bu kubbede hoş ça bir seda imiş». Halbuki Dr. Suphi Ezgi’nin arkasından bes­

telediği yüzlerce eserin hoşça

nftğmeleri kaldı. Eser yeren in­

san ölmez ki... '

"""/iMMiıııııııaıııııımıııııııımyiiiHiııııııııı...i i m i i i i i m i i i i u i i i i i i i i i i i u i i i i i h i i m i m u. . . « » . » . . » * '

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Ta ha T o ro s Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

devlet ve milletimiz için kudret ve vefanın beliğ misalidir. Türk milletinin aziz Atatürke göster­ diği sevgi ve saygı, onun niçin Atatürk gibi bir evlât

Tablo 11'de görüldüğü gibi mesleği kamyon Ģoförü olan ile mesleği Ģehirlerarası otobüs Ģoförlüğü olan sürücülerin durumluk kaygı envanteri puanı

Ertuğrul Çayıroğlu, TRT2'de yayınlanan çok sayıda programda müzik prodüktörlüğü, TRT Radyosu'nda Eğlence Programı Orkestrası Şefliği, İTÜ Pop Orkestrası

[r]

Artık sanat yapıtı kendi an­ lamını doğal bir nesne gibi bulmak için, ince­ lenmeyi, kendi gerçeğini düzenlemek için sa­ natçıyı aracı olarak kullanmayı

Ve onlar Arif beyin âdetini çok iyi bildikleri için hayvanını da alırlar, ilerlerler, uzaklaşırlar, sa­ natkârı kendi kendine bırakır­ lardı. Arif bey

Büyük bir teessürle haber aldığı­ mıza göre büyük Türk vatanseveri Mehmet Sabahattin, yarım asırlık bir mücadele hayatından ve yirmi dört yıldır

Akşam üzeri Şehzade- başı’ndakiÂşık’ın kahvesine gelir, bir gizli ev­ rak çıkarır gibi çantasından tom ar tom ar şi­ irleri ortaya dökerdi.. Bunlar incecik